Senden Öncesİ....!!!!
			 
			 
			
		
		
		
		SENDEN ÖNCESİ  
 
Düşünüyorum da; bir bakıma senden öncesi yok gibi bir şey  
Çünkü senden önceki yıllar, sana hazırladı beni  
Senden önce tanıdığım kişiler, seni bulduğum zaman  
değerini daha iyi anlayabilmem için birer sebepten  
başka bir şey değillerdi  
Sensiz anılarım seninle geçen bir günün anısı yanında  
o kadar kuru ve cılız ki!  
 
 
Uzun yillar amansiz bir olusun icinde calkalanip durdum  
Bir trendim; kücücük istasyonlardan gectim, sonunda  
sana varmak icin  
Bir gemiydim; irili ufakli limanlara ugradim, bir gün  
senin limanina gelmek icin  
Bir yoldum; nice insanlar çiğnedi beni  
Şimdi ayaklarının temasındaki hazzı  
daha iyi anlıyorum.  
Bir kitaptım; beni okudular, fakat anlayan çıkmadı  
Yıllarca seni bekledi sayfalarım, okuyasın diye  
 
 
Yokluğunda bir kadehtim ben,  
Türlü içkilerle doldurup ağızlarına boşalttılar beni  
Yere çarptılar kırılmadım, duvara vurdular parçalanmadım  
Bir gün içime senin güzelliğinin dolacağını bildiğim için  
Dudaklarının değdiği her yerde bir ölümsüzlük ateşinin  
yanacağına inandığım için  
Kurşun askerler, bebekler, oyuncaklar vardı senden önce  
Durup durup aldanmalar vardı,  
aldığını geri vermeyen aynalar vardı  
Hep karanlığa açılan pencereler, ardında  
iğrenç yaratıkların yaşadığı büyük kapılar vardı  
 
 
Şehirler gördüm; sokaklarında bir toz bulutuydu yaşamak  
Çarşılarında fazilet kiloyla satılır, namus metreyle alınırdı  
Evlerinde yanyana yaşardı insanlarla hayvanlar  
Sabahları yalan girerdi pencerelerinden ışık yerine  
Akşamlar pis bir koku gibi gelir, geceler bir hışım gibi  
çökerdi o şehirlerin üstüne  
 
 
Her evde bir çoçuk ağlardı ve her gün bir çoçuk ölürdü sıtmadan.  
Gündüzleri erkekler kahvelerinde domino oynar,  
kadınlar bakraçla su taşırdı  
Gece olunca yataklar utanırdı yataklığından,  
duvarların yüzü kızarırdı  
Eller ve ayaklar bütün gece kirli bulaşıklar gibi yıkanmayı beklerdi  
 
 
Şehirler gördüm ben..  
Sefaletin utanç olmadığı şehirler gördüm  
Bencilliklerin birer apartman gibi yükseldiği ve  
şereflerin çamurlara düştüğü şehirler gördüm  
yaptığını anlamıyordu  
Balolarda, şölenlerde kötü bir oyundu yaşamak  
Kadınlar elmaslarıyla ölçüyorlardı güzelliklerini  
Erkekler banka cüzdanlarıyla değerliydiler  
 
 
Ne şehirler gördüm ben..  
Tiyatrolarında, sinemalarinda aldanışlarımız,  
utançlarımız oynanırdı  
Meyhanelerinde kirli ve renkli sulardı içilen.  
Mayileşmiş bir köhne zamandı  
Çeşitli tuzaklarla doluydu her sokağı.  
Büyük arenalara benzeyen sokaklarında  
kan ve zulüm kokardı.  
Bir semtinde parfüm kokularıydı havaya karışan.  
Bir semti amonyak kokardı.  
 
 
Ve nice insanlar gördüm ben..  
Alışkın elleri kötülük etmeden duramazdı.  
Yalan söylemeden edemezdi dudakları.  
Gurur kötü dikilmiş bir elbiseydi üzerlerinde.  
Boş kovalar gibi ses verirlerdi dokunulduğu zaman.  
 
 
Nice insanlar gördüm ben..  
Bir yoksula en küçük bir iyiliği yapmaktan çekinen,  
fakat bir gecenin cömert bir saatinde onbinleri,  
yüzbinleri vahşi bir zevkle kaybeden insanlar gördüm.  
Zenginlerine daha sömürülecek insanlar gerekti.  
Ben yüzü jiletle kesilmiş kötü adamlar gördüm ve ben  
her sabah yüzünü traş ettiği jilet kadar para etmeyen  
daha kötü adamlar gördüm.  
 
 
En adi kıskançlıklar gördüm, kavgalar, zulümler,  
işkenceler, en ucuzundan kirli çamaşırlar, paçavralar,  
çamurlar, irinler, çirkefler gördüm.  
Seni tanıyıncaya kadar dinlediğim çatlak sesli bir plaktı,  
berbat bir filmdi seyrettiğim.  
Seni görünceye kadar kötülükten yana ne varsa tanıdım,  
çirkinlikten yana ne varsa gördüm.  
 
 
Tut ki bir kum cölündeydim, kızgın bir güneşin altında  
susuzluktan çatladı dudaklarım.  
Şimdi senin dupduru kaynağına eğilip su içerken varlığının  
paha biçilmez değerini daha iyi anlıyorum.  
Yokluğunu bu kadar derinden tatmasaydım,  
varlığının eşsiz anlamına varamazdım.  
 
 
Tut ki yıllarca süren bir geceydi senden öncesi.  
Güneşsiz aysız, yıldızsız bir gökyüzüydü.  
Kupkuru bir eski deniz kalıntısıydı.  
Çekilmiş bir nehir yatağıydı.  
Senden önce bir gün seni bulmak ümidiydi beni yaşatan.  
Tohumun yeşermek icin yağmuru, çiçeğin açmak için  
güneşi beklediği gibi bekledim seni.  
 
 
Nasıl bir nehir denize kavuşmak için uzak mesafelerden  
çağlaya çağlaya gelirse;  
işte ben de öyle geldim senin denizlerine.  
Senden öncesi uzun, uğultulu bir arayıştı,  
kudurmuş bir çalkantıydı.  
Yokluğun öyle bir uçurumdu ki;  
yeryüzündeki bütün uçurumları uç uca eklesek,  
yokluğunun yanında bir nokta gibi kalırdı.  
Bütün girdaplar bir araya gelse; varlığının  
derinliğine yaklaşamaz şimdi.  
 
 
Senden önceki yıllardan sana kendimi getiriyorum.  
Yokluğunu tatmış, her yerde seni bir rüzgarcasına  
aramış ve vahşi, büyük bir nehircesine sana koşmuş  
bir ben var şimdi karşında.  
Arındım bütün kötülüklerden sana geldim.  
Seni yarınlara götüreceğim, gel; yaşanmamış zamanlara,  
erişilmemiş hazlara götüreceğim seni.  
Inan ki ne senden öncesi vardı, ne de benden öncesi. 
		
	
		
		
		
		
			
				__________________ 
				CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
			 
		
		
		
		
	
	 |