![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Kırılmış tahta kapının şimşir tokmağına
Gurbeti çok uzaklarda bırakarak uzattı ellerini... Solgun akşam güneşinin sızmaya çalıştığı avlu Süreyya ebenin “müjde oğlan oldu” sözleriyle Hala çınlamaktıydı sanki Duvardaki nişte dededen kalma kuran Bir de babanın asker arkadaşının hatırası Doksan dokuzluk tesbih Yaşanmışlığın şehadetiyle sırlı ker*** duvar Anacığının özenle hazırladığı sedirlerde kalan dün öykünmeleri Sanki avlunun nihayetindeki odadan seslenecek Kaytan bıyıklı baba ocağının direği “Oğlum gelmiş...” Anası Avluda doğurduğunda onu Babası “oğlan oldu” müjdesiyle rüzgar gibi gelmiş Ardından imece salınarak 40 kavak diktirivermişti dere boyuna “Kavak gibi doğru olsun” diye dualar edilerek Oracıkta kurban edildi bir düzine koç Yürümeye başladığında hemen kapıya yöneleşini Konuşmaya yüz tuttuğunda İstanbul deyişini Hiç bıkıp usanmadan tekrarlar dururdu Emine sultan Çocukluğunda İstanbul’u oynadı avlularda Tahtadan yapılmış kamyonunun şoförü olarak Muavinlikte tutardı hep kepçe kulaklı Mustafa’yı Zaman ondan daha hızlı koşardı Köylük yerde ne yapar ki Terlerken bıyıkları delikanlı düşler! Dere boyunda Kara Ali’lerin Songül Bir gözle çamaşır yıkamada Diğeriyle kaçamak bakışlarla aramakta Yavuklum diyerek sevda tuttuğu Memedini “Suya geldim çamaşıra Onu gördüm arasıra Sevdam duysa bu yüreği Canım olsa ardımsıra” Mani yakar kavururdu Mehmedin üzüm karası gözlerini “Dere kadar durusun Kız sen kimin uğrusun Name astım kavağa Eve gider okursun” Dellenir Songül’de vurur debeği çamaşıra Vururda seker ceylan gibi taşı toprağı Görmeden emmisi sokar mektubu Taze uçlanmış diri memelerinin arasına ve Bir solukta ulaşır *******i yangın düşen yatağına Sevdaları dile düşer düşmesine Kara Ali haber salar “Bıraksın Songül’ün peşini yoksa karışmam” Memed için için yanmakta kara sevdayla Tarlada başak Songül, derede su Songül Soluduğu havası Songül, akıttığı teri Songül... Bir mani uçurur “Baban demiş yakarım Alın orta çakarım Memed senle hayattır Aşkı senle yaşarım” Yankılanır manisi tepelerde de Yankısı tez gelir Songül kızdan “Saça toka takarım Bohça yapar yatarım Sabah horoz ötmeden Mehmedime kaçarım” Güneş daha göz kırpmamışken vadiye Memed sımsıkı sardı Songülünü Sardı sarmasına da; Bir kurşun sesi sıyırıp attı alacakaranlığı Ardı sıra o sevda bakan gözler kilitlendi Memed’de Memed’in feryadı vurdu dağlara Memed kucağında sevdalısı erdi evlerinin avlusuna Anası koştu, babası yumruklarıyla dövdü duvarları... O gün içinde sönen baba ocağının ateşiyle Yüreğinde Songül, vurdu kendini İstanbul’a Kepçe kulaklı Mustafa’da geldi ardından Yürekte Songül yangını tükenmedi ama Gurbet yedi bitirdi Memed’i İki ay arayla geldi anasıyla Babasının kara haberleri Bir gece rüyasında Songül’ü gördü Dudağında bir türküyle dere boyunda yürüyor Saçları rüzgarla ritim tutuyordu “Varamadan sevdalımın koynuna Babam geldi kurşun yedim alnıma Eklemeden çocukları soyuna Ecel serdi girdim toprak altına “ Dudağında titremelerle açtı gözlerini Uzanıp tahta bavuluna koydu gurbeti içine Kırılmış tahta kapının şimşir tokmağına Usulca astı yüreğiyle Songülü’nü Sonra ıradı kırk kavağa doğru adımları Son türküsünü söyledi avazı çıktığınca “Dere boyu kavaklar açtı yeşil yapraklar Ben yare doyamadım doysun kara topraklar” Varmış dı Memed Songül kıza Derenin hala sakladığı hüzünser manilerinde...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|