www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 02-03-2008, 05:45 PM   #1
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Hüzünser Mani

Kırılmış tahta kapının şimşir tokmağına
Gurbeti çok uzaklarda bırakarak uzattı ellerini...


Solgun akşam güneşinin sızmaya çalıştığı avlu
Süreyya ebenin “müjde oğlan oldu” sözleriyle
Hala çınlamaktıydı sanki

Duvardaki nişte dededen kalma kuran
Bir de babanın asker arkadaşının hatırası
Doksan dokuzluk tesbih
Yaşanmışlığın şehadetiyle sırlı ker*** duvar
Anacığının özenle hazırladığı sedirlerde kalan dün öykünmeleri

Sanki avlunun nihayetindeki odadan seslenecek
Kaytan bıyıklı baba ocağının direği
“Oğlum gelmiş...”

Anası Avluda doğurduğunda onu
Babası “oğlan oldu” müjdesiyle rüzgar gibi gelmiş
Ardından imece salınarak 40 kavak diktirivermişti dere boyuna
“Kavak gibi doğru olsun” diye dualar edilerek
Oracıkta kurban edildi bir düzine koç

Yürümeye başladığında hemen kapıya yöneleşini
Konuşmaya yüz tuttuğunda İstanbul deyişini
Hiç bıkıp usanmadan tekrarlar dururdu Emine sultan

Çocukluğunda İstanbul’u oynadı avlularda
Tahtadan yapılmış kamyonunun şoförü olarak
Muavinlikte tutardı hep kepçe kulaklı Mustafa’yı

Zaman ondan daha hızlı koşardı

Köylük yerde ne yapar ki
Terlerken bıyıkları delikanlı düşler!

Dere boyunda Kara Ali’lerin Songül
Bir gözle çamaşır yıkamada
Diğeriyle kaçamak bakışlarla aramakta
Yavuklum diyerek sevda tuttuğu Memedini

“Suya geldim çamaşıra
Onu gördüm arasıra
Sevdam duysa bu yüreği
Canım olsa ardımsıra”

Mani yakar kavururdu
Mehmedin üzüm karası gözlerini

“Dere kadar durusun
Kız sen kimin uğrusun
Name astım kavağa
Eve gider okursun”

Dellenir Songül’de vurur debeği çamaşıra
Vururda seker ceylan gibi taşı toprağı
Görmeden emmisi sokar mektubu
Taze uçlanmış diri memelerinin arasına ve
Bir solukta ulaşır *******i yangın düşen yatağına

Sevdaları dile düşer düşmesine

Kara Ali haber salar
“Bıraksın Songül’ün peşini yoksa karışmam”

Memed için için yanmakta kara sevdayla
Tarlada başak Songül, derede su Songül
Soluduğu havası Songül, akıttığı teri Songül...

Bir mani uçurur

“Baban demiş yakarım
Alın orta çakarım
Memed senle hayattır
Aşkı senle yaşarım”

Yankılanır manisi tepelerde de
Yankısı tez gelir Songül kızdan

“Saça toka takarım
Bohça yapar yatarım
Sabah horoz ötmeden
Mehmedime kaçarım”
Güneş daha göz kırpmamışken vadiye
Memed sımsıkı sardı Songülünü

Sardı sarmasına da;
Bir kurşun sesi sıyırıp attı alacakaranlığı
Ardı sıra o sevda bakan gözler kilitlendi Memed’de

Memed’in feryadı vurdu dağlara
Memed kucağında sevdalısı erdi evlerinin avlusuna

Anası koştu, babası yumruklarıyla dövdü duvarları...

O gün içinde sönen baba ocağının ateşiyle
Yüreğinde Songül, vurdu kendini İstanbul’a

Kepçe kulaklı Mustafa’da geldi ardından

Yürekte Songül yangını tükenmedi ama
Gurbet yedi bitirdi Memed’i

İki ay arayla geldi anasıyla
Babasının kara haberleri

Bir gece rüyasında Songül’ü gördü

Dudağında bir türküyle dere boyunda yürüyor
Saçları rüzgarla ritim tutuyordu

“Varamadan sevdalımın koynuna
Babam geldi kurşun yedim alnıma
Eklemeden çocukları soyuna
Ecel serdi girdim toprak altına “

Dudağında titremelerle açtı gözlerini
Uzanıp tahta bavuluna koydu gurbeti içine

Kırılmış tahta kapının şimşir tokmağına
Usulca astı yüreğiyle Songülü’nü

Sonra ıradı kırk kavağa doğru adımları

Son türküsünü söyledi avazı çıktığınca

“Dere boyu kavaklar açtı yeşil yapraklar
Ben yare doyamadım doysun kara topraklar”

Varmış dı Memed Songül kıza
Derenin hala sakladığı hüzünser manilerinde...
__________________
Buraya Kadarmış ..
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:16 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.