![]() |
![]() |
#1 |
Bağımlı Üye
![]() Üyelik Tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3,823
Teşekkür Etme: 0 Thanked 93 Times in 80 Posts
Üye No: 45172
İtibar Gücü: 2082
Rep Puanı : 4660
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Yıldırım Bayezid Han, Niğbolu zaferinde kazanılan ganimetlerle muhteşem bir mescid yaptırmak ister. Mimarlar bugünkü Ulu cami’nin bulunduğu mevkide karar kılarlar. Söz konusu arsa üzerinde evi, bahçesi olanlara başka yerden muadil yer verilir. Hatta ceplerine birkaç kese altın sıkıştırılır gönülleri hoş edilir. Ancak ihtiyar bir kadıncağız bir “Evim de evim” feryadı tutturur ki sormayın! Değerinin üstünde ücretlere omuz silker, bütün tekliflere “Olmaz” der. Önce vezirler, sonra bizzat Sultan, kadının ayağına gider, iknaya çalışırlar. Ama o direnir.
Sultan Bayezid Han, caminin yerini beğenmiştir. Hiç hesapta olmayan pürüz canını sıkar. Hatta divanı toplar, çözüm yolu arar. Kadılar “Mal onun, satarsa satar, satmazsa satmaz!” derler. Meclis çaresizlik içinde dağılırken Bayezid Hanın aklına damadı gelir. Emir Sultan hazretlerini bulur meseleyi anlatır. |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|