![]() |
![]() |
#1 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Günümüzde yaklasik 15-24 milyon kadar Yahudi oldugu biliniyor Geçmisi birkaç bin yil geriye giden bu dinin basta gelen özelliklerinden biri, Israilogullari ile Tanri arasindaki "ahd"e (anlasmaya) kutsal kitaplari Tevrat'ta genis yer ayrilmasidir. Israilogullari'nin basina gelen bütün sikintilarin onlarin bu ahde uymamalari, verdikleri sözü tutmamalarindan ileri geldigi, hem Tevrat'ta hem de Kuran'da belirtilir.
Yahudilik, Babil sürgününden sonra milli bir din haline getirilmistir. Ancak tek Tanri'ya, vahye dayanan kutsal kitaba ve peygamberlere yer vermesiyle milli dinlerden farklidir. Ilahi dinlerden farkli olmasi ise millilestirilip bir irka tahsis edilmesinde yatar. Aslinda bugünkü Yahudiligin bir din mi, irk mi, yoksa millet mi oldugu, pek net degildir. Çünkü Yahudilik'te din ve irk içiçe girmis durumdadir. Tevrat'taki "Balam" hikayesinde de söyle denir: " Iste ayrica oturan bir kavimdir ve milletler arasinda sayilmayacaktir." (Sayilar, 23/9). Yahudiler, Tevrat'ta yer alan ifadelere dayanarak kendilerini, dünya milletleri arasindan "seçilmis kavim" olarak görürler. Tanri, bu kavimle Sina'da ahidlesmis, onlardan emirlerine uyacaklari konusunda söz almis ve Hz. Musa'nin sahsinda onlara Tevrat'i göndermistir. Bu dinin odak noktasi, Kudüs'teki "Mabed"dir. Tahribinden önce bu Mabed'in bir odasinda "Ahid Sandigi" bulunmaktaydi. Yahudiligin sembolü ise "yedi kollu samdan" ve "alti köseli yildiz" (Hz. Davut'un yildizi) dir. Yahudiligin Tarihi Yahudiligin tarihi, M.Ö. 2. bin yilin baslarinda Hz. Ibrahim'in oglu Ishak'la baslar. Ishak'tan sonra yerine Yakup peygamber geçer ki diger adi " Israil"dir. Dolayisiyla Yakup'un ogullarinin adiyla anilan 12 kabile de Israilogullari'ni meydana getirir. Bundan sonra Yusuf peygamberin daveti ü zerine Yakup ve ogullari, Misir'a göç ettiler. (Yahudilik, Israilogullari'nin Babil'de geçirdikleri sürgünden sonra gelismistir. Oradan Filistin'e döndükten sonra ilahi seriati bildiren Tevrat, bütün hayatin merkezi kabul edilmistir. Yahudilere özel hükümler içeren Tevrat'a göre, Yahudiler yabancilarla evlenemezler. Anne Marie Schimmel, "Dinler Tarihine Giris" adli kitabinda, Yahudilerin bu hükme dayanarak kendilerini üstün irk saydiklarini yazar.) M.Ö. 2 binlere kadar Israilogullari, Misir'da üçüncü sinif insan muamelesi gördüler ve orada tutsak kaldilar. Ta ki Musa'nin, Firavun'un zulmüne karsi gelmesine kadar. Israilogullari, bu zulümden Kenan (Filistin) ülkesine ulasarak kurtuldular. Musa, seriatiyla Israilogullarinin, Allah'in kanunlarina itaat etmelerini sagladi. Yahudiler, Kenan ülkesinde basta Filistinliler olmak üzere çesitli topluluklarla savasmak zorunda kaldilar. M.Ö 990 dolayinda Hz. Davut'un peygamberlik ve liderligiyle bir devlet (krallik) seklinde örgütlenerek Kudüs'ü ele geçirdiler. Hz. Davut'a gönderilen "Zebur", Tevrat'in hükümlerini tasdikleyici olarak geldi. Bu yüzden Yahudilik Isa'ya kadar sürdü. Israilogullari, M.Ö. 9. yüzyildan 5. yüzyila kadar Aramiler, Asurlular ve Babillilerle savastilar. Babil'in Yahuda Kralligini ele geçirmesiyle Israilogullari yeni bir sürgün dönemine girdi. Büyük Iskender'in M.Ö. 322'de Filistin'i ele geçirmesi ile M.Ö. 4-2 yüzyillar Yahudilik için Helenistik dönemin baslangici oldu. Helenistik dönemde Suriye, Anadolu, Babil ve Iskenderiye'de Yahudilik önemli merkezler elde etti. Bu dönemde Yahudiligin kutsal metinleri Yunanca'ya tercüme edildi. Yahudiligin Helenistik dönemi M.Ö. 63 - M.S.135 arasinda süren Roma egemenligine kadar devam etti. Roma egemenligi sirasinda bagimsiz devlet fikri yogunlasti. Hiristiyanligin ortaya çikmasiyla birlikte bu yillarda Yahudilik önemli mezhep çatismalari yasadi. Basarisiz ayaklanmalar Yahudilik'te büyük yikima yol açti ve Yahudilik kendi içine dönmeye basladi. Bu dönem, "Talmud'un gelistirilmesi" adiyla 2. yüzyildan 18. yüzyila kadar sürdü. Babil Talmudu, Yahudi yasaminin o zamanlardaki temelini olusturdu. Akdeniz'deki Yahudi toplulugu 5. yüzyilda parçalandiysa da Yahudi takviminin korunmasi ve hahamlarin çabalariyla Avrupa'da Yahudi toplulugu tutunabildi. Diger yandan Filistin'den Babil'e geçen hahamlik kurumu, Yahudiligin seriat sistemini bu yeni ülkenin sartlarina basariyla uyguladi. 7. ve 8. yüzyilda Islam'in genislemesiyle birlikte "goon" adiyla anilan Babilli Yahudi önderler kendi geleneklerini bütün Yahudi toplumlarina ulastirdilar. Ortaçagda Yahudilik, kültürel köklerini Babil'e dayandiran Sefaradi Yahudileri ve Askenazi Yahudileri olarak ikiye ayrildi. Sefaradlar, Ispanya'nin Endülüs bölgesindeydiler ve Müslüman-Arap kültüründen etkilenmislerdir. Askenazi Yahudileri ise Avrupa'nin Latin-Hiristiyan kültüründen etkilenen Fransiz-Alman Yahudileridir. Yine 12. yüzyilda, Alman Askenazileri arasinda Hasidilik ile 13. yüzyilda Provence ve Kuzey Ispanya'daki Talmud akademilerinde düsünceye dayali olarak ortaya çikan bir baska Kabala türü, Yahudi mistisizminin en tipik örneklerini olustururlar. Ancak bu farkli kültürlerin arasinda çatismalar ortaya çikti. Gerek bu ç atismalar, gerek hiristiyan yöneticilerin baskilari ve gerekse 1306 yilinda Fransa'dan sürülmeleri, Yahudileri dini kendi içlerinde yasamalarina neden oldu. Ve bu durum 18. yüzyila kadar sürdü. 18. yüzyildan sonraki en önemli hareket Haskala adiyla bilinen Yahudi aydinlanmasi olarak gerçeklesti. Bu dönemde Haskala, özellikle Rusya'da ruhbanlik karsiti bir harekete dönüstü ve toplumsal ve ekonomik reform talepleriyle birlikte geliserek yayilma ortami buldu. Bati Avrupa'da 1800-1815'te Napolyon döneminde baslayan "Yahudi Reformu Hareketi" de Haskala'nin ürünü sayilir. Reformcu Yahudilik, Almanya'da 1840'larda kurumlasti. Ama Avrupa'nin büyük bölümünde basarisiz oldu. Ancak ABD'de yayginlasti. Yine bu yillarda (1845) Almanya'da "Fanatik Yahudilik" görüldü. Fanatik Yahudilik'te günümüze kadar süren gelenekçilik hakimdi. 19. Yüzyilda dindisi özellikleriyle "Siyonizm hareketi" reform hareketlerinin sonuçlarindan biri olmasi açisindan önemlidir. Siyonist hareket iki plan üzerine kuruldu: Ulusal canlanma ve ana yurda dönme. Ve plan 1948'de Israil Devleti'nin kurulmasini sagladi. II. Dünya savasinda Nazi Almanyasi'nin giristigi Yahudi soykirimindan sonra Yahudiler Avrupa'nin disinda Israil, Rusya ve ABD'de yerlestiler. Günümüzdeki Yahudi Israil Devleti, resmen "gelenekçi Yahudiligi" benimsemistir. Bu dine özel bazi terimler Yahudi: Hz. Ishak'in oglu Hz. Yakup'un 12 oglu vardi. Dördüncü oglunun adi " Yuda" veya "Yahuda" idi. Bu nedenle onun adina dayanarak Israilogullari'na, " Yahudi" denmistir. Filistin'in güneyinde kurulan Yuda veya Yahuda Kralligi da adini buradan alir. Ibrani: Bu kelime, "Ibri" veya "Hibri" kelimelerinden gelmektedir. Bu kelimeler, M.Ö. 15-14. yüzyillarda Filistin'de görülen göçebe bir kabilenin adidir. "Öte tarafin insanlari" anlaminda, Firat ve Ürdün nehirlerinin öbür kiyisindan gelmis olan göçmenleri ifade eder. Yahudilere bu ad, Kenan'in yerlileri tarafindan verilmistir. Bu konuda bilgi Tevrat'ta verilmektedir. (Tekvin XI/27-28; Tesniye (XXVI/5-6) Israil: Bu kelime, "Tanri ve insanlarla güresip yenen" anlaminda Hz. Yakup'a, Tanri tarafindan verilmis bir lakaptir. Bu konu Tevrat'ta yer alir (Tekvin, XXXII/28; XXXV/9-15; Hosea, XII/4-5). Yahudi Ansiklopedisi'nde ise kelimenin asil anlaminin belirsiz oldugu, Tevrat'ta "Tanri ile güresen" seklinde yer almasia ragmen, "Tanri ile mücadele eden" anlamina gelebilecegi belirtilmektedir. (The Universal Jevish Encyc, V/613). Islam düsünürü Taberi ise, Hz. Yakup'a "gece içinde Allah'a giden" anlaminda " Israil" dendigini yazar. (Tahiru't-Taberî, I/320). Ayrica 12 Yahudi kabilesi de "Israil” adiyla anilir (Çikis/Huruc, III/16). Ancak, bu ad, Hz. Süleyman'dan sonra ikiye ayrilan ülkenin kuzeyinde kalan bölümünü olusturan kabilelerin kralligini nitelendirmek üzere kullanilmistir. Bununla birlikte Babil sürgününden sonra Yahuda (Yuda)'ya geri dönen Ibraniler, Yahuda kabilesine mensup olmalarina ragmen, genel olarak "Israilliler" adini aldilar. Yahudi inancina göre bu ad Yakup'a, Tanri tarafindan verilmistir. Bu nedenle Yahudilik milli bir din, Yahova da milli bir Tanri olarak kabul edilmistir. Onlara göre, Israilogullari seçkin bir kavimdir. Sonralari bu ad, bütün Yahudileri kapsayacak biçimde kullanilmistir. Bugünkü Yahudi Cumhuriyeti de bu adi kullanmaktadir. Bu kavim, Kenan'a (Filistin) yerlesmeden önce "Ibrani", yerlestikten sonra " Israilliler", Sürgün'den sonra da genelde "Israilogullari", birey olarak " Yahudi" seklinde adlandirmistir. Ancak bu üç terim, birbirinin yerine kullanilmis ve halen kullanilmaktadir; yani üçüyle de ayni dini mensup ve ayni topluluk ifade edilmektedir. (Dinler Tarihi Ansiklopedisi) Tevrat'a Göre Yahudiligin Tarihçesi Tevrat, evrenin ve ilk insanin yaratilisindan, peygamber Malaki'ye kadar geçen olaylari anlatir. Sami irkindan sayilan Ibraniler, Kaldanilerin Ur sehrinden çikip Harran'a gelirler. (Tekvin, XI/27-30) Yahve (Tanri), Abram'a (Hz. Ibrahim) Harran bölgesinden, Kenan diyarina göçmesini buyurur. O da esi Saray'i, kardesinin oglu Lut'u (Hz. Lut) ve Harran'da kazandiklarini da yanina alarak Kenanilerin bulundugu Kenan'a varir. Tanri, Abram'a görünüp bu ülkeyi, onun nesline verecegini bildirir. Abram da, kendine görünen Rab için bir mezbah (kurban kesme yeri) yapar. Ülkede kitlik çikinca Abram, Misir'a gider. Misir'a yaklastiklarinda Abram, karisi Saray'a söyle der: "Iste biliyorum ki, sen görünüsü güzel bir kadinsin; ve olur ki Misirlilar seni görünce, 'bu, onun karisidir' derler ve beni öldürürler. Fakat seni sag birakirlar. Senin yüzünden bana iyi davranilsin, senin sebebinle canim yasasin diye, 'onun kiz kardesiyim' de. Ve vaki oldu ki, Abram, Misir'a girdigi zaman, Misirlilar kadinin çok güzel oldugunu gördüler ve onu gördüler ve onu Firavun'a medhettiler. Kadin, Firavun'un sarayina alindi. Ve onun yüzünden Abram'a iyi davrandi; ve onun koyunlari, sigirlari oldu. Ve Rab, Abram'in karisi Saray'dan dolayi Firavun'u ve onun sarayini büyük vuruslarla vurdu. Ve Firavun, Abram'i çagirip dedi: 'Bana bu yaptigin nedir? Bunun senin karin oldugunu niçin bana bildirmedin? Niçin, 'bu benim kiz kardesimdir' dedin. Ben de onu kari olarak aldim ve simdi, iste karin, al ve git!' Ve onlarin hakkinda Firavun adamlara emretti; ve onu ve karisini ve kendisine ait olan her seyi gönderdiler." (Tekvin, XII/1-20) Abram ve beraberindekiler, Misir'dan ayrilirlar. Çok zengindirler. Çobanlari arasindaki bir tartismadan sonra Abram'la Lut, birbirinden ayrilirlar. Lut, doguya dogru gider. Abram ise Kenan'da (Filistin) oturur ve burada hakimiyetini kabul ettirir. Bu arada esir edilen kardesi Lut'u (Halbuki Tekvin XII/5 ile Tekvin, XIV/14-16'da kardesinin oglu olarak geçmektedir.) ise kurtarip yanina alir. (Tekvin, XIII-XIV. Bab.) Bu olaylardan sonra Rab, rüyasinda Abram'a görünerek yardim edecegini bildirir. Abram, Rab'dan zürriyet ister. Tanri da verecegini vaad eder. Karisi Saray'in teklifi üzerine cariyesi Hacer ile evlenir ve ondan Ismail dogar. Bu sirada Abram, 86 yasindadir (Tekvin, XI-XIV. Bab). 99 yasina geldiginde Tanri ona görünür ve onun zürriyetini çogaltacagini bildirir. Bunun üzerine Abram, yüzüstü düser ve Allah, onunla söyle konusur: "Ben ise, iste, ahdim seninledir ve birçok milletlerin babasi olacaksin ve artik adin Abram (yüce baba anlaminda) çagirilmayacak, fakat Ibrahim (cumhur -halk, umum'un babasi anlaminda) olacak; çünkü seni birçok milletlerin babasi ettim. Ve seni ziyadesiyle semereli kilacagim ve seni milletler yapacagym ve senden sonra zürriyetini, Allah olmak için seninle ve senden sonra zürriyetinle benim aramda ahdimi, nesillerince ebedi ahid olarak sabit kilacagim. Ve senin gurbet diyarini, bütün Kenan diyarini, sana ve senden sonra zürriyetine ebedi mülk olarak verecegim ve onlarin Allah'i olacagim." (Tekvin, XVII/1-8) Allah, Ibrahim'den ve zürriyetinden gelecek olanlardan, ahid olarak, her erkek çocugun sünnet edilmesini ister. Yine Allah, Ibrahim'e, karisi Saray'in, bundan sonra Sara (prenses anlaminda) olarak çagirilmasini ve ondan bir ogul verecegini, adinin da Ishak olacagini bildirir. Böylece Sara, Hacer'i kiskanmayacaktir. Ibrahim, ahid geregi, kendisi 99, Ismail de 13 yasindayken, ayni gün sünnet olurlar. Öte yandan Sara, Ishak'i dogurur. Ibrahim, oglu Ishak'i sekiz günlükken sünnet ettirir. Büyüyüp sütten kesildiginde Ibrahim, oglu için büyük bir ziyafet verir. Bu sirada Ismail'in güldügünü gören Sara, Ibrahim'den, onu kovmasini ister. Bu durum Ibrahim'e kötü görünür. Ancak Allah, Ibrahim'e, Sara'nin dedigini yapmasini, çünkü neslinin, Ishak'in adiyla çagrilacagini söyler. Hacer, Ismail'i alip çöle gider. (Tekvin, XVII/19-27; XXIXII. Bab) Bir gün Allah, Ibrahim'i denemek için, ondan biricik oglu Ishak'i kurban etmesini ister (Islam'a göre Hz. Ismail). Ibrahim emri yerine getirmek üzere bir mezbah yapip biçagi eline aldiginda Rab'in melegi göklerden ona çagirip ç ocugu kurban etmemesini, çünkü emri yerine getirdigini bildirir. Bunun ü zerine Ibrahim, gözlerini kaldirdiginda, çalilikta bir koçun hazir oldugunu görür ve onu kurban eder. Bu olay üzerine Rab, ona, sözünü yerine getirdiginden dolayi, zürriyetinin düsmanlarinin kapisina hakim olacagini ve zürriyetinden gelen bütün milletlerin mübarek kilinacagini bildirir. (Tekvin, XXV/1-20) Ibrahim, 175 yasinda ölür. "Ve ogullari Ishak ve Ismail, onu, Mamre karsisinda olan Makpela magarasina, Hitti Tsohar oglu Efro'nun tarlasina, Ibrahim'in Het ogullarindan satin aldigi tarlaya gömdüler. Ibrahim ve karisi Sara, oraya gömüldüler ve vaki oldu ki, Allah, Ibrahim'in ölümünden sonra Ishak'i mübarek kildi" (Tekvin, XXV/8-11). Ishak'in çocugu olmadigindan Rabb'a yalvarir, Esav ve Yakub adli iki oglu olur. Bir gün ülkesindeki kitlik sebebiyle Ishak, Filistinlerin krali Abimelek'in ülkesi Gera'ya gider. Orada karisini, kiz kardesi olarak tanitir. Durumu anlayan kral, niçin böyle yaptigini sorar. O da, elinden alinip kendisine zarar gelme korkusundan böyle yaptigini söyler. Bunun üzerine kral, onlari korur. Varlik sahibi olurlar. Ancak, Filistinler, onlari kiskanarak ülkelerinden çikarirlar. Ishak artik yaslanmis ve gözleri görmez olmustur. Bunun üzerine Yakup, babasinin sevdigi Esav'in yerine, hile ile kendisini mübarek kildirir. Bunu ögrenen Esav sinirlenir ve onu ö ldürecegini söyler. Yakup, Harran'a gitmek üzere oradan ayrilir. Geceledigi yerde, rüyasinda, yerden göge dogru yükselen bir merdiven görür. Bu merdivenden, Allah'in melekleri çikip inmektedir. Basi, göklere ermistir. Rab, ona söyle der: "Baban Ibrahim'in Allah'i ve Ishak'in Allah'i Rab benim. Üzerinde yatmakta oldugun diyari sana ve senin zürriyetine verecegim; ve senin zürriyetin, yerin tozu gibi olacak ve garba (bati) ve sarka (dogu) ve simale (kuzey) ve cenuba (güney) yayilacaksin ve yerin bütün kabileleri senden ve zürriyetinde mübarek kilinacaktir..." (Tekvin, XXVIII/13-15). Yakup, uyaninca, "Burasi Allah'in evidir ve bu, göklerin kapisidir" deyip oraya "Beyt el-Lehem" (Allah'in Evi) adini koyar; yoluna devam edip Harran'a ulasir. Orada annesinin kardesi Laban'in yaninda çalisir; onun iki kizi yaninda, iki de cariyeden 12 oglu ve bir de kizi olur. Onlari alip Kenan'a babasinin yanina döner. Yakup, çocuklarindan en çok Yusuf (Yosef)'u sever. Bu yüzden kardesleri onu kiskanirlar. Yusuf, bir rüya görür ve kardeslerine anlatir. Bu rüyada, "kardesleriyle birlikte bir tarlada bugday demetleri bagladiklarini, kendi demetinin dik durdugunu, ötekilerin demetlerinin ise, kendisininkinin çevresini kusatip egildiklerini" söyler. Kardesleri, bu rüyadan onun, kendilerine hakim olacagi anlamini çikarirlar, ona karsi kin ve kiskançliklari artar. Yusuf, bir baska rüyasinda günes, ay ve 11 yildizin, kendisine secde ettigini görür. Bu rüyayi babasi ve kardeslerine anlattiginda, babasi onu azarlayip, "Gerçek ben ve anan ve kardeslerin yere kadar sana egilmek için mi gelecegiz?" der. Kardesleri onu kiskanirlar, babasi da bu sözü yüreginde tutar. Yakup, Yusuf'u sürüleri otlatmakta olan kardeslerinin yanina gönderince onlar da onu, elbiselerini çikararak bir kuyuya atarlar. Daha sonra da kuyudan çikarip onu, Misir'a giden tüccarlara 20 gümüse satarlar. Babalarina, kardeslerini bir canavarin yedigini söyleyip, onun kana batirilmis entarisini gösterirler. Yusuf, Misir'da, Firavun'un bir memuru olan Potifar tarafindan satin alinir. Potifar'in karisi Yusuf'a asik olup, ilgisine karsilik görmeyince iftira ederek onu hapse attirir. (Tekvin, XXXIX/20) Yusuf, hapisteyken, Firavun'un gördügü bir rüyayi yorumlayarak hapisten kurtulur ve Firavun'un yaninda önemli bir mevkiye yükselir (Tekvin, XLI/40). Daha sonra Filistin'de bulunan babasi Yakup ve kardeslerini Misir'a getirtir. Israilogullari, böylece Misir'a yerlesmis olurlar (Tekvin, XLIII. Bab). Önceleri burada rahat bir hayat geçiren Yahudiler, zamanla büyük sikintilara, kölelige düserler (Çikis, I/12-13). Zamanla Yusuf, kardesleri ve o kusagin hepsi öldü. Ama soylari artti; üreyip çogaldilar. Gittikçe büyüdüler, ülke onlarla dolup tasti. Bu durumdan korkan Misir Krali dogum yaptiran ebelere söyle dedi: Ibrani kadinlarini dogum sandalyesinde dogurturken iyi bakin; çocuk erkekse öldürün, kizsa dokunmayin. Ama ebeler Tanri’dan korkan kimselerdi. Kralin emrine uymayarak erkek çocuklari sag biraktilar. Bunun üzerine Firavun bütün halkina buyruk verdi: Dogan her erek çocuk Nil’e atilacak, kizlar sag birakilacak. Tevrat Çikis kitabi 2. Bab 1’den 5’e kadar olan ayetlerde Hz. Musa’nin dogumu ve onun Firavun’un erkek çocuklari öldürün emrine karsin nasil kurtuldugu anlatiliyor. Sonuçta Israilogullarini bu sikintidan kurtarip "Arz-i Mev'ûd"a (Vaad olunmus toprak Filistin'e) döndüren, Mosa (Hz. Musa) olur. Musa, Firavun ve ordusunun Kizildeniz'de bogulup onlari izleyememesi sonucu Yahudileri, Sina'ya getirir. Burada, Sina daginda, Hz. Musa'ya Tevrat ve On Emir verilir. Yahudiler Sina çölünde 40 yil dolasirlar. Musa'dan sonra Yesu onlari Filistin'e götürür (Çikis/Huruc, VII-XL. Bablar; Yesu, I-XXIV. Bab). Filistin'de Hakimler ve Krallar devrinden sonra Kral David (Hz. Davut, M.Ö. 1013-973), Kudüs'ü alir ve Yahudilerin en parlak devresini baslatir (II. Samuel, V-IX. Bablar). Oglu Kral Selomo (Hz. Süleyman, M.Ö. 973-933), babasi tarafindan hazirlatilan yere kutsal Mabed'i insa ettirir. O zamana kadar bir ç adirda korunan ve içinde On Emir tabletleri bulunan kutsal Ahid Sandigi, Mabed'in bir odasina konur (I. Krallar, V-IX. Bablar). Hz. Süleyman'in ölümünden sonra krallik, güneyde Yuda (Yahuda), kuzeyde Israil olmak üzere ikiye ayrilir (I. Krallar, XI-XII. Bablar vd.). On kabile, Israil; ikisi de, Yuda Kralligina baglanir. Önce Israil Kralligi, Asurlular tarafindan M.Ö. 721'de; sonra da Yuda Kralligi Babilliler tarafindan M.Ö. 586'da yikilir. Mabed tahrip edilir ve Yahudiler, Babil'e sürgün edilir. Sürgünde Yahudi halki, Ezra'nin çevresinde birlesir ve M.Ö. 538'de Kudüs'e döner. Mabed, M.Ö. 520'den sonra yeniden onarilir Yahudi tarihinde Kudüs, Iskender'den sonra Agidler, Selefki'lerin eline geçti. Mabed (Tapinak), M.Ö.168'de yagma edildi. Makkabi'ler, yeniden hakimiyeti sagladilarsa da, M.Ö. 63'de baslayan Roma esareti dönemi, M.S. 70'de Romali komutan Titus'un, Kudüs'ü ve bu arada Mabed'i de yakip-yikmasiyla sonuçlandi. Yahudiler, dünyanin her tarafina dagildilar. Mabed'den arta kalan Bati Duvari (Aglama Duvari) yüzyillarca onlarda milli ve dini suuru ayakta tutmustur. Mesih inancinin verdigi ümit, onlarda bu suurun devamli varligini sürdürmesini saglamistir. Kuran-i Kerim'e Göre Yahudilik Kuran'da, Yahudilikten bahsedilen ayetlerin sayisi oldukça fazladir. Onlardan "Ben Israil", "Yahud" gibi deyimlerle söz edilen ayetler bulundugu gibi, bir bölümünde bazi peygamberler (Hz. Yakup gibi) konu edilirken Yahudilerle ilgili olarak bilgi verilir. Ayrica Kuran'daki "Ehl-i Kitap" deyiminin içine onlar da girerler. Kuran'da, Yahudiler ile ilgili olarak verilen bilgileri söyle siniflandirmak mümkün: 1- Allah tarafindan Yahudilere bagislanan nimetler. 2- Uymakla yükümlü olduklari dini hükümler. 3- Peygamberler tarafindan kendilerine getirilen hükümleri ve tebligleri degistirerek dogru yoldan sapmalari. 4- Allah'a karsi ahidlerini bozmalari, verdikleri sözden dönmeleri ve bunu aliskanlik haline getirmeleri. 5- Yaptiklari kötü isler yüzünden "zillet ve meskenete" ugramalari. 6- Yeryüzünde fesat çikarmaya çalismalari. 7- Bazi peygamberler ile salih kimselere iftira etmeleri veya onlari ö ldürmeleri. 8- Basit menfaatleri ugruna gerçeklere yüz çevirmeleri. 9- Allah'in, Yahudilere tavsiyeleri. Yahudilerin tarihçesiyle ilgili olarak Kuran'da, Hz. Musa'ya kadar olan dönem hakkinda yer alan bilgiler su sekilde özetlenebilir: Hz. Ibrahim, Ulu Allah'in seçkin kildigi peygamberlerden biridir (Al-i Imran suresi, 33-34. ayetler; Meryem suresi, 58-59. ayetler). O, ne Yahudi ve ne de Hiristiyan'dir. O, müsriklerden de degildir. Allah'i "Bir" taniyan gerçek müslümanlardandir. (Al-i Imran suresi, 67, 95. ayetler; Meryem suresi, 43, 47. ayetler) Ulu Allah, onu dost edinmistir (Nisâ suresi, 125. ayet). O, çok içli, yumusak huylu, konuksever ve kendini Allah'a adamis, dosdogru bir kimsedir (Hûd suresi, 75. ayet; Tevbe suresi, 114. ayet; Meryem suresi, 41. ayet). |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Yargıtay Başkanlığı’ndan ’ihsas-ı rey’ açıklaması | slipknot | Eskiler (Arşiv) | 0 | 01-10-2009 02:51 PM |
Merkez Bankası’ndan ’yeni sürpriz dalgaya hazır olalım’ uyarısı | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 01-10-2009 09:02 AM |
CHP’li üyeler Dink Komisyonu’ndan çekildi | TυяKѕ™ | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-21-2008 10:05 PM |
Hidayet Türkoğlu’ndan Zaza’lı Hawks’a 12 Sayı | 28 Ocak | jockeя | Eskiler (Arşiv) | 0 | 01-28-2007 08:34 PM |
Kandil Dağı’ndan ’ateşkes’ ilanı / 1 ekim | M@D_VIPer | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-01-2006 02:09 AM |