www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 03-23-2008, 03:23 AM   #1
ÇaKıR-
Bağımlı Üye
 
Üyelik Tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3,823
Teşekkür Etme: 0
Thanked 93 Times in 80 Posts
Üye No: 45172
İtibar Gücü: 2079
Rep Puanı : 4660
Rep Derecesi : ÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Hızır’ın sırrında saklı Musâ’nın aklı...

Hızır’ın sırrında saklı Musâ’nın aklı

“Bir zaman, bir asker, meydan-ı harb ve imtihanda, kâr ve zarar deveranında pek müthiş bir vaziyete düşer. Şöyle ki; sağ ve sol iki tarafından dehşetli, derin iki yara ile yaralı, ve arkasında cesîm bir arslan, ona saldırmak için bekliyor gibi duruyor.
Ve gözü önünde bir darağacı dikilmiş, bütün sevdiklerini asıp mahvediyor, onu da bekliyor. Hem bu haliyle beraber uzun bir yolculuğu var.”

Seni bugünden yarına taşıyan varlık geminde hiç yara olsun istemezdin. Teninde ne bir çizik olmalıydı ne bir sancı dokunmalıydı kalbine. Sürgünsün ömrünün darlığına. Sevdaların başını sokamıyor dünyanın kuytusuna. Bir tutam hırçın kırmızısın ağarmayan karanın bahtında. Nefesine dolanmış arsız çığlıklar. Sesini eşkıyalar yağmalamış; suskunun uçurumunda her hece tutunacağın son dal. Sağır *******in ayazında kavrulmuş iç huzurunun nazlı tohumları. Eksilmişsin. Dünyanın ölümcül dalgalarında salınıp duran huzurun iki yanından delinmiş. Suçsuz yere irtifasından edilmiş umutların. Durduk yerde kalbin güvertesinde büyüttüğün neşveler hüznün sularına batmış. Acizsin; başına geleceklere karşı dayanağın yok. Yoksulsun; elinde tuttuklarını tutmaya mecalin yok; elinden tutanları saklayacak sığınağın yok.

“...o biçare asker sensin. O iki yara ise birisi müz’iç ve hadsiz bir acz-i beşerî, diğeri elîm, nihayetsiz bir fakr-ı insanîdir.”

Mûsa’nın[as] hayreti gırtlağında düğüm düğüm büyüyor: “Halkını boğmak için mi deldin gemiyi?”

* * *

Karşı kıyıya geçmeden tükeniyor varlığın. Nefesin ecele yazılı. Derin bir mezar kazıyor zaman hatıranın üstüne. Taşa çiziliyor her akşam hüsrânının resmi. Göz bebeğinde büyüttüğün hâreler sönmeye hazırlanıyor. Ayaklarının altından giderek çekiliyor kumlar; seni süzüyor boğumunda dar vakitler. Ölüme b/akıyor göz bebeklerin. Ol hikâyenin kahramanısın ki arttıkça yitiyorsun şafağın koynunda. Ak örtülere sarıyor seni saatler. Her gece seni sessizliğe kefenliyor. Gövden d/iri bir tabut gibi her daim toprağa, toprağa indiriliyor. Ensende nefesini tüketmeye kurulu o sıcak nefesi hiç eksiltemiyorsun. Akrep yelkovanla nöbetleştikçe bin akrep ısırığı yiyor ömrünü. Yırtıcı bir arslanın önü sıra nefes nefese koşar gibisin.

“...o arslan ise eceldir.”

Mûsa’nın[as] isyanı sarıyor nefesini: “Tertemiz bir canı katlettin ha!”

* * *

Hazların köşeye sıkışıyor. Lezzetlerin zevâlin uçurumuna düşüyor. Ayağının altında uçurumlar büyüyor. Yürüdüğün yerler kuyular açıyor kalbine. Yusufleyin gömleğin kanlanıyor; zaman bezirgânının elinde ucuza satılıyorsun. Ederini kimseler bilmiyor. Hiç sebepsiz, hiç zamansız bir ölüm gözlüyor yolunu. Seni ve sevdiklerini, seni ve sevdalarını darağacının gölgesine yanaştırıyor her an. Sen kaçtıkça, şah damarına daha sıkı sarılıyor vaktin urganı. Çırpınışın daha bir canlı kılıyor can hışırtısını. Can pareleniyor: tuğlaları düşüyor ömrünün. Keyfini çevreleyen duvarlar yıkılıyor. Hayal kulelerin yıkılıyor hüzünlerin vuruşuyla. Yıkılmak üzere olan bir duvarın önüne sürükleniyorsun. Gövdenin dem-be-dem toprağa yıkılıyor. Gözünün karanlığa akışını görüyorsun. Kemiklerinin toz olmuş haline şaşıyorsun.

“...o darağacı ise ölüm ve zeval ve firaktır ki, gece gündüzün dönmesinde her dost veda eder, kaybolur.”

Mûsa’nın[as] şaşkınlığı çarpıyor yüzüne. Yıkık duvarın onarılmasına şaşırması gibi, kurumuş kemiklerinin yeniden hayat bulmasına aklın ermiyor: “Nasıl yaparsın bunu?”

Senai Demirci
ÇaKıR- çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:45 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.