![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() A... benim yangın yüreklim
Yangın yerindeyim A... benim yangın yüreklim Bilmez misin ne haldeyim Yastığım, ranzam, zincirim Bekle beni bir sabah Belki Çıkagelirim, Gelirim gelmesine ya..! Ne derler sonra bilmez misin Mahalleyi eşkıya bastı Haber edin jandarmaya diye Avazı çıktığı kadar bağırmaz mı Ödlek baban, Jurnalci abin Vede dalkavuk komşuların, İşte böyle yangın yüreklim Bilmez misin seni Ne çok severim ben Bir kez bekle de yeter, Tunçtan bir heykel olurum, evinizin karşısında Yani bir kez gel desen Arzın merkezine gitmez miyim bu yerden Seni bekliyorum desen, Kollarıma bir çift kanat takıp Uçup sana gelmez miyim Yani gelsem ne yapacağız, Kırk gün, kırk gece davul mu çalacağız, Zaten çıktı adımız dokuza İnmez sekize Bizde sana uygun kız yok demezler mi Aksini düşünmek, kurgu film olurdu herhalde Şimdi senin olmadığın yerde Yani bir yangın yerinde Hep seninleyim Gecemde, gündüzümde Yıldızları tutup indirdiğim saatlerde Sigarayı üç pakete çıkardığım günlerde Akrebin ense kökümde gezdiği yerlerde Bir ziyaret saati öncesinde beklerken seni Sanal bir beklentide Yüzde yüz gelmeyeceğini bile, bile Yatırıp gözlerimi, gelen her ziyaretçiye Seni bekliyorum, Gel diyeceğini beklediğim saatlerde Bir isyan büyüyor boynumun hançeresinde Bir yangın çıkarıyoruz, en uzun maltasında cezaevinin Tüm içimdeki öfke sensizliğe aslında Çaresizlik boynumuzda asılı bir engizisyon çağ nöbeti Ve ben sana kaçıyorum, Sensizliğin olduğu her yere Gelde çık işin içinden Gelde bir intihar yalnızlığını çıkart boynumun ağrısından Duvarlara çizdiğim resminin fırçasından Bir yol çizip sana geleceğim Vermeseler de seni bana Son şansımı deneyeceğim…………! Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Adımı bilinmeyen kuşların kanatlarına yazacağım,
Adımı bilinmeyen kuşların kanatlarına yazacağım, Ne kadar bulut varsa toplayıp gökyüzü düşlerinden, Bütün uçurumları ezberleyeceğim Daha da yakından izleyeceğim göçmen kuşlarını Gökkuşağı paletim, dokunup fırçamın ucuyla, yalnızlığımı bekleyen resimler çizeceğim sulara, hazan, dudaklarıma yapıştırılmış bir şiir olurken, korkusuzluğun adını yazacağım yüreğime yeniden, biliyorum, zordur elbet üstüne, üstüne gitmek kışların urganda var işin içinde, duvarları çekmekte var üstüne, Ama İllede oturup bir gurbet türküsünün gölgesine, Elime saz alıp çalmayacağım, daha da derinlere ineceğim şiirle, Adımı bilinmeyen yağmurların damlalarına yazacağım, Ne kadar yıldırım varsa toplayıp bulutlardan, Kartal gözlerinde bakacağım kente tepelerden, Siyah, beyaz fotoğraflardan çıkartıp anılarımı,,, Adımı uçurum kenarlarında açan çiçeklere yazacağım, Tüm sevda türkülerini toplayıp gönül bahçelerinden Elimde bir çomak, sevdamı tanımayan, Tüm kuşların yuvasını bozacağım, Bavulundan çıkartıp bozulmamış mavileri Yeniden, gökyüzüne salacağım, Ve Adımı benimle bilinen sevda türkülerine yazacağım, Kelebek, kelebek dokunup yalnızlık merdiveninden inenlere, Ay düşmesin diye kuşların kül renkli düşlerine, nihayet ben, Kendi yokuşlarımı tırmanırken genç, bekleyişler kulaklarıma Tozdan kaldırılmış cesetler taşırken, şahit olmasın ölümüme Mor renkleri erguvan ağaçları yırtıp yalnızlığını meçhul Anıt heykellerinin, sokak başlarına ejderha kesmiş korkuların Biyografisini kundaklayıp, Kendi ellerimle taşıyacağım cesedimi… Ve adımı serviler içinde Bir taşın üstüne yazacağım.. Bir dua etmeden geçenin, Gırtlağını sıkacağım…. Mesela yada mesela sız… Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Acı duyma frekansıma girmemeli ucuz müşteriler
Artık gökyüzü sağır, Hantal kuşlar biriktirmiyorum cebimde, Saldım gitti Akıp giden deli bir ırmağa ömrü Oturup çiçeklerin vitrininde Düşler kurmaktayım Uzunca zamanlara ait, Yaşamak Bavul dolusu resim iken Uzak diyarlara hükümlü Başımı ağrıtacak, Cümleler kurmaktayım şiir üstüne Bana bahşedilen yüzümün tuvaline, Hayat kendi fırça darbeleriyle, Yılların haritasını çizerken, Çamurdan yapılmış gövdemle, Bir idamlığın müebbet faslında, Sabrın ağlarına takılan bir yunus misali, Tekrar serbest bırakılmanın Hazzını yaşıyorum Artık tutsağım beynime… Bedenim özgür.. Dudaklarıma vurulan pranga kayıp, Konuşmak suç, susmak bana ayıp, Ne yapabilirim böyle başımı göklere uzatmadan Kendi kuytu yalnızlıklarıma mı çekileyim, Kalın kışlık paltoları giyip sırtıma, Üşüyen kelimelerden arındırıp beynimi, Esrarımı kucaklamayan yer çekimine karşı, Damarlarımda dolaşan ütopik sevdalar değil, Ben kendi bedenimle çıkmalıyım miting meydanlarına, En güzel yerinde koparsa kopsun, bu film, Drağmalardan kurtarmalıyım Yazdığım tüm didaktik şiirleri, Acı duyma frekansıma girmemeli ucuz müşteriler, Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ağzımda narin bir kelebek ölüsü,
Tek tabancayım, Baruttan yapılmış bir öfke taşıyorum Öyle olur olmaz şeylerden korkmuyorum, Bütün dağlar benim, Şehir ürkütücü bir yalnızlığı yıkarken düşlerime Ağzımda narin bir kelebek ölüsü, Çığlıktan dudakları uçuklamış çocuklara Sığınak yüreğim, Birde başucumda Kerbela, Süt yerine kan içtiğim oluk Ah bedenim Bir dervişin halvet hallerine tutulmuş yangın. Çölde ceylan vurur terim Günüm düşmez güneşe, Ben bu ömrü nasıl sığdırırım Yusuf, suz kuyulara Bela Kaf dağını beklemez Ankalar düşerken yastık altlarına, Dudaklarıma payidar Bir ağ örmeliyim mağara önlerinden, Bıçaklarla yarılan tufanın ağzından Bir gül koparmalıyım sevgiliye Başucundayım, Kendini ölüme adamış adamların Ne yoksulluğa yerinmişler, Ne sevinmişler zenginliğe, Mertliği damıtarak Çiğdem görmemiş kentlere, Kanlı sınır boylarında Kaçırmamışlar uykularını, Şimdi çık Dağıstan’a, çeçenya dağlarına, En yüksek kayalarında Şamil’den utanıp uçmaz kartallar Siz şekerden tanrılarınızı yiyin hubelin torunları, Benim hüznüme, havada kuş Irmakta balık iştirak eder, Dağda kartal utanır benden Azıcık uzatsam korkularımı gölgeye, Denize at süren binlerce Fatih gelir kıbleden Ne zaman Kıblesiz bir rüzgâra takılsa gülüşlerim Ötüken’den Estergon’a Kürşad’lar dökülür yollara Doğunun feryadı yanan ırmaklar döker içimize, Keyfin estetiğinde kaburgaları kırılmış batı Ağzımın kıvrımlarının uzaklaştırılırken Hıra Mavi bir yalnızlık eşlik eder eşkıya yaralarıma. Uzun kâbuslar düşer ürkütülmüş sabahlarıma, Kim temizler alfabemi Uçurumlara miras kalmasından. Her yusufçuk masalından Mazbatamı aldığım günden beri, Gökler kurşun yarası, Barut kokusu yerler, Kaçıp giderken ceylanlar gözlerimden Bir muamma çığlığında Yüzüme patlayan menekşeler olmasa hani. Kirli bir zamanla hemhal oluşuma, Amele olur sadakatsizlik. Kaç duvar yıkarız böyle, Ekmek ve özgürlük kavgasında Sen adına ziyanı yok dersin, Ben nefes almadan seğirtirim zemheri işgaline. Martılar büyürken uzayan saçlarımda Başkaldırı şiirlerim nakarat olurken Yunus Emre dilli çocuklara. Göğsüme ürkütülmüş rüyalardan an gelir daralırım, Gömleğimin yakasına bağdaş kurup oturan haydutlarla savaşırım, Bu şehir ahalisinin efendileri kundaklarken soframızı, İn cin top oynar yağmurlarla kesilirken başımız Biz hala emr-i bil maruftayız Takarız yıldızları ahizesine göklerin. Asılmış bir adam silüyeti düşerken çatıların kefenlerine. Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ah can …(2)
Ah can… Nasıl anlatsam sana Yaşadığım o cehennemi, Neler, neler gördüğümü, Nelerden neler çektiğimi Ah can… Nasıl anlatsam Nasıl anlatabilsem Günüme pranga vuran elleri Sorguda adam öldüren katilleri, Nasıl, nasıl anlatsam, O kalleş eylülleri, Ah can… Niçin arayıp sormaz oldun, Sende mi kapıldın anaforuna katil urganların Seninde mi takıldı saçlarına hain sonbahar, Seninde mi bakışların tutsak edildi güne, Seninde mi kesti yolunu taş duvar Bana gelmene engel mi var. Ah can… Sende mi tutsak oldun sevdana Sana damı bir yol çizdi süngüler, Zindanlara çıktımı bir gece yolun, Karanlık odalarda yapıldı mı sorgun. Ah can… Nerdesin, nerelerdesin Kötü şeyler geliyor aklıma Hiç bellimi olur o katil rüzgar Seninde saçlarına bir ölüm takar Çekip alır seni aramızdan Genç yaşta toprak olur can, Günü mızraklayıp güne ölüm ektiler Katil eylüller sana kefen biçtiler, Söyle can söyle Nerdesin Allah aşkına Kötü şeyler geliyor aklıma Bellimi olur o katil rüzgar Seninde saçlarına bir ölüm takar.. |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ah can..!
Ah Can..! Hiç sormaz oldun halimi Epeydir gelmez oldu haberin Sağmısın, ölümüsün bilmiyorum Ah can..! Biliyor musun ne haldeyim Tepe taklak dünya beynimde Bağlar, bahçeler, köyler yok Gezip dolaştığımız o yerler Yüzdüğümüz o ırmaklar yok Yada erik çaldığımız o bahçeler O sarı saçlı kızlar yok O gülyüzlü nineler Ak saçlı dedeler yok Ah can..! NERDEYİM BİLİYORMUSUN YIRTIK BİR GÖKYÜZÜNÜNÜN KURŞUNLARLA ISLATILDIĞI KATİL BİR SONBAHARIN SAÇLARIMA TAKILDIĞI UZAK BİR YERMİŞ BURASI EYLÜLLERİN ADAM ASTIĞI Ah can..! Zaman yok Çok uzaklarda diyorlar Mavileri de silmiş süngüler Bu yüzden uçmaz olmuş kuşlar Söylemez olmuş beni türküler Bir varmış bir yokmuş ÖMRÜN EN GÜZEL ÇAĞI KANLI BİR SONBAHARMIŞ Ah can...! Bu yılda senden haber alamadım.. Bu sekizinci senemde Gelmez yarını beklerken hücremde Geçip gitti mevsimler Bir yarada sen açma sinemde Ah can..! Ya bir selam gönder Ya bir haber Kalkıp sana gelemiyorum.. Zincir, zincir ufuklar Ellerinde kanlı urganlar Şafakta adam asarlar Ağlamak nisan yağmuru değil gözlerimde Zamanın hükmü bu kurşunların ıslattığı Sevdamın içimi cehennem gibi yaktığı Geçilmez yollardan geçtim bir gece gülerek Yanaklarımda ölümün parlaklığı Alnımda duru şafakların aklığı Bir gökyüzü istiyorum, Süngülerin adam asmadığı Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ah kim tutabilir beni, atım Burak
Ah kim tutabilir beni, atım Burak Gök gri küllerinden arındı, Silkelenip kuşlar döktü yeryüzüne, Karabasan düşler çoğaldı evlerin içinde, Komşudan komşuya gidemedi akıl, Yaya kaldı dostluklar insanın rıhtımında, ******* leylek boyu uzadı Sabahlar bir gül tedirginliğinde uyandı Her şey darmadağındı Güneş utancını gün boyu sakladı Gizlenip bulutlar içine Fırtınalı bir resim çoğaldı yüreklerde, Ürkeklik taştı yüzümüzün renginden, Çakıl taşları ayakkabı oldu ayağımıza, Felaketler çoğaldı parmak uçlarımızda Ay dökeriz sulara suni bir yakamoz olur, Kentleri taşırken cebimdeki erik ağacına, Akasyalar çiçek açar boynumun ağrıyan yanlarında, Bakır bir leğen içinde toplasam memleket türkülerini, Cesur savaşçılar dökülür ceketimin kol düğmelerinden, Yerde kan görsem üşürüm akşam olmaz gözlerimde, Tüm anıları dinamitliyorum göğüs kafesimde, Kötü şiirler yazıyorum, Yazdığım müsveddeleri yırtıp atıyorum, Gecenin kırıklarını topluyorum yüzümde Sabah aynalara baktığımda, Tekrar topluyorum müsveddeleri yerden, Yeniden yazıyorum bir şiiri binip imge atlarına, Ne varsa saldırıyorum aşka boyun eğmeyen, Bir kez olsun çıkmıyor ağzımdan diz çöken bir deve, Gemiler geçiyor saçlarımın üstünden beyaz yelkenlilerle, Felaket tacirliği yapmıyorum takvimlerden dökülen Cesetlere, kent intiharlarını artırırken soysuzlaşıyor insan, Adım sevda, yolum uzun, yolum sonsuzluğa, Ne yedi başlı ejderha tanırım, ne omuzlara düşen karga burun, Kırdım kaburgasını duvarların, bu sürekli hükmüm, Firavuna Musa olmaya gidiyorum, Kabile Habil, Ah kim tutabilir beni, atım Burak, Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Akıbetimiz taş kesilmiş kentlerde bavul dolusu resim
Burnumu üzerine düşen çığlıklardan koparıp Bir meydan kürsüsünden sesleniyorum intiharıma Akıbetimiz taş kesilmiş kentlerde bavul dolusu resim Ölüme tenzilat, Bir kravat tak diyor yakasız gömleğime Selimiye kışlasında kendini Tanrı sanan bir pervasız Bir devrin panoramasını çiziyor hafızama Acı duyan bir insan oluyor Duyma frekansımız Taş duvara çarpıyor sevda türküleri Bir yanımız taş kesilmiş kentlerde bavul dolusu resim Bir yanımız bant yayın yeşil vadilerden Saçlarımızda uzadı gecenin çığlıklarında Ve kimse duymadı tırnaklarımızın Nasıl uzadığını Şimdi zaman bir İstanbul vakti gıcırdar Taş basması düşlerimden Yasak artık Leylalar Tek bir Leyla’da mecnuna Beyaz bir gül sabahlar şimdi seherimden Dikenli bir akşam kopar mahmuzlarından Kayar bir yıldız gibi öksüz anılarıma İz süren bir avcı estetiğinde gözlerim Evet, acının tarifini yapabilirim Müsvette şiirlere Belki biraz daha genişletmeye mahpesi Burnumun ucundan Güzel sözü de tarif etmek isterdim Sözü bilmeyenlere Hep kin olmadı elbet benim lügatimde Yunus’ça da sevdim ezelden ebede gülleri Ama oldum olası sevmedim Şu Neron yalnızlığı dökülen mahpesleri Ve ne zor şeymiş tanıdık bir yüzde görmek İhaneti brütüsten Artık ölümünü bekliyorum dostlarımın Ve belki bu yüzden unuttum Yalnız cesur olmayı Burnumu üzerine düşen çığlıklardan koparıp Bir meydan kürsüsünden sesleniyorum intiharıma Akıbetimiz taş kesilmiş kentlerde bavul dolusu resim Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Akrebin nikahını bozup yelkovandan
Bitmez sanılan muammalı bir dekordur hayat, Sukutun penceresinden kafayı dışarı uzatıp, Neler oluyor yahu demek de değildir hayat… Yazılması oldukça zor bir şiire başlıyorum, Ismarlama tebessümleri silip çehremden, Evlerin bacasından içeri girmiş yıldırımlara Yaslıyorum omuzlarımı, Usul, usul ıslatıyor yanaklarımı güz yağmurları, Ve ben kendi aklımla firariyim bedenimden, Teslimiyet ıspanak fiyatına satılmıyor yüreğimde, Bayrağımın renginde bir kefen düşlüyorum, Ömrün jübilesine, son veda törenimde… Bir nazlı ceylanın iki kaşı arasında, yanan Kırmızı yeşil lambada, trafik akışımıdır zaman, Ahlarda…inleyip, vahlarda konaklamak mıdır hayat, Şimdi kalkıyor uçağınız amazondan, Çocuklar uçurtmalarınızı hazırlayın, Bavullarınıza yerleştirin en tatlı anılarınızı Kör bir inatla kesin dudaklarınızı, Fırtınalı şarkılarla boyayıp ayaklarınızı, Kirletmeyin, kendi duvarlarınızla örün, Sevginin kırılgan aynalarını Gururun tepesinde alnıma yıldızlar dökerken gökyüzü, Namluya sürdüğüm binlerce direniş şiiri beklerken tetikde, Akrebin nikahını bozup yelkovandan, kimsecikler duymadan, Neler uydursak mazeretlerimize, her şarkının notası noksan Diyerek, şeytanının saksofon çalışına tamburayla iştirak etmek midir, Ağrılarımıza tuz basarak iradesiz kabullerimizde uzatmalı zaman mıdır hayat Sınıf arkadaşlarımızın çatık kaşlarında hazine aramak mıdır hayat, Bir cellat satırının boynumuza inmesini beklerken geçen anımıdır hayat Nasıl çatlar toprakta tohum, Dilini yutan fil, kendini sokan arı, Gece altına kaçıran çocuk, toprağa girmek istemeyen ölü, ölüyü bekleyen böceklerin düşü, Bir mezarcının duası, “Allah’ım hayırlı işler nasip eyle’ bir bombanın tepesine Düşmesini bekleyen hiçbir şeyden habersiz çocuk, gıyabında yas tuttuğumuz Sevinçlerin logaritması, Vuslatı olmayan vedalar mıdır hayat…HAYAT NEDİR… İncir yaprağına bürünüp çarşı Pazar gezmek midir sokaklarda, Yada kafayı koyup yastığa, bir harp kahramanı mı olmaktır.. Hayat bir marangozun elinden çıkan tahta tabut içinde mi başlar, Karanlık bir odadan cehennemi görerek ağlamakla mı başlar….. ŞAİR SEN NE DERSEN DE HERKES KENDİ HAYATINI YAŞAR, ANLATTIĞIN HERKESİN ANLADIĞI KADARLA BAŞLAR… Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Asr-ı saadetten bir gül düştü sehpaya Adı hubeyb
Senin boynuna takılan halka Miracındır Hakka Asr-ı saadetten bir gül düştü sehpaya Adı hubeyb Ashabı suffadan, kur-an öğreticisi hafız. Sehpada ilk Müslüman… İki rekat namaz Ondan bize kalan ………………………………… Hile ile pusuya düşürülüp öldürülen On Müslüman Ashabı suffadan… Bir yüzü insan Diğer yüzü şeytan Geldi huzura üç beş adam, Dediler bize öğretin kur-an Çıktılar yola, Başlarına gelecek şeyden habersiz İslamı öğretmekse bir heyecan, Geldiler “reci”denilen yere Karşılarında iki yüz çete Tepeden tırnağa kuşanmışlar pusatları Beyinlerinde ebu cehil putları, Mekkeli müşriklere para karşılığında Satmışlar Müslümanları, Ancak kafile başı Müslümanların asim Müminleri müşriklere edemeyiz dedi teslim, Sizi öldürmeyeceğiz sözlerine inandı zeyd ve hubeyb Teslim oldular, bağlandılar, Mekke müşriklerine satıldılar. Asim ve arkadaşları şehit edildiler, Asımın kafasını istedilerse de müşrikler, Arılar ordusu üşüştü cesedin üstüne, Kimse yaklaşamadı şehide Kafirler sordu zeyde Hayatını bağışlayalım bedeli muhammedin kafası Olmaz dedi zeyd.. diken bile batmasın onun ayağına Ben dedi..ölürüm onun yoluna Acımasız bir şekilde katledildi zeyd.. ,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,, gri bulutlar çöktü Mekke dağlarına, kuşlar çaresizliğin adresinde uçup durdular, ağlamayı kesmedi gün boyu kundakta çocuklar, güneş gün boyu mızraklarını hazırlayıp durdu lakin, kargalar meclisinden darağacına çıktı hüküm, bir şizofren insanlar topluluğu yüzlerinde dolaşan bir istihza nöbetine sığınak bulamazken, kurulan dar ağacında bir sahabe adı Hubeyb izin isteyip kıldı iki rekat namaz, boynunda ip celladı cehiller, ah cehiller bilselerdi ki boynuna takılan halka MİRACINDIR HAKKA Dininden dön dediler, Ve şunları söyledi HUBEYB “ben Allah yolunda Müslüman olarak öldürülürken canıma ne suretle kıyılacağına ehemmiyet vermem, benim ölümüm hak teala uğrunadır ve o dilerse benim tarumar olan vücudumu mübarek kılar…” Kuran öğretmeye giderken çıktı sehpaya Selam verdi resulü Kibriya’ya Ve aleykümselam dedi resul… Ve ekledi.. HUBEYBİ ASTILAR…………………………………….! SENİ VE SANA ZULMEDENLERİ UNUTMADIK UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ, TEŞHİR EDECEĞİZ,,,NESİLDEN NESİLE ANLATACAĞIZ… SENİ UNUTMAK TÜKENMEKTİR..YA HUBEYB (R.A) .................................................. .............................................. Lütfi Kireçci |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|