![]() |
|
Felsefe-Psikoloji Felsefe Ve Sosyoloji ile ilgili herşey... |
![]() ![]() |
|
Konu Araçları | Görünüm Modları |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57904
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Descartes'ın Cogito'sunun etkisiyle sosyal bilimler alanında uzunca bir süre bütünsel bir bilinç ya da bir 'birleşik Ben' paradigması hakim olmuştur. Psikanaliz, bu 'yekvücut' ego anlayışını kırarak, id-ego-süper ego'dan oluşan üç boyutlu bir Ben anlayışı geliştirmiştir. İnsan psişizminin tekliğini, bütünlüğünü kaybettiği bu bölünme, daha doğru bir deyişle psişizmin parçalı bir biçimde temsil edilmesi, Paul Ricoeur tarafından 'parçalanmış Cogito' olarak adlandırılmıştır. Ancak Ricoeur, insanın, varoluşuna bir bütünlük, bir birlik vermek ihtiyacında olduğunu, bunun da (birliğin) insanın kendisi hakkında oluşturacağı bir hikaye şeklinde gerçekleşebileceğini, bir başka deyişle bir anlatı tarzında sağlanabileceğini vurgulamıştır. Buna 'öyküsel kimlik' (narratif kimlik) demiştir. Öyküsel (ya da anlatısal) kimlik terimi, bireyin kendini başkalarına, kendi kendine anlattığı kişisel bir hikaye biçiminde sunduğunu ifade etmektedir; terim, bireyler kadar, kimliklerini büyük anlatılar ya da öyküler (recits) içersinde inşa eden sosyal gruplar için de kullanılmaktadır. |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|