![]() |
![]() |
#1 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3034
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Gizli İlimler
Dershaneden tanıştığım Ramazan adında çok samimi bir arkadaşım vardı. Ramazan bana bi gün bizim köye bi gidelim, sana köyü gezdireyim hem de ailemle tanışırsın derdi. Bende tamam müsait bi zamanda evden izin alır gideriz demiştim. Neyse ÖSS sınavına yirmi gün kala yorgunluğumuzu atmak için kendi kendimize tatile girmeye, gezip eğlenmeye karar vermiştik. Ramazan fırsat bu fırsat dedi. Git babana durumu anlat dedi. Bende durumu babama açıkladım. Arkadaşımın köyüne gitmek için bana izin verirmisin dedim.o da tamam üç dört gün birlikte gezebilirsin dedi. Ramazan’ı buldum ve köylerine gittik. İşte ailesiyle tanıştık. Çay filan içtik derken Ramazan gel dışarı çıkalım dedi.Biraz gezdikten sonra tekrar eve döndük. Ramazan’ın ailesi biraz zengindi.Behçelerin de iki tane ev vardı. Evin birisi eski,diğeri yeni yani oturdukları evdi. Ramazan gel eski eve girelim eski eşyalara bakalım dedi. Neyse girdik eve. Eski gaz lambalarına, çakmaklara, tüfeklere baktık. Girdiğimiz odada eski kırmızı koltuklar, eski bir vitrin, dolaplar sandıklar vardı. Bi kaç eşyaya da baktıktan sonra sandıklara geldi sıra. Ramazan ve ben ayrı birer sandık aldık. Açtık sandıkları. İkimizinkinden de kitaplar çıktı. Kitapları karıştırırken içlerinden bi kitap gözüme çarptı. Kitabı elime aldım zor çıkardım sandıktan. Adeta dökülüyordu. Kitabın kalınlığı 30-40 cm vardı. Yeşil ciltli ve başlığı GİZLİ İLİMLER adlı bi kitaptı. Kitabı aldım ve koltuğa oturdum. Karıştırmaya başladım. Kitabın içeriği cinler, ruhlar, dualar vb. korkutucu kavramlar. Kitabı okurken başım ağrımaya başladı. Ramazan bana bi hap bul dayanamayacağım dedim. Neyse kitabı okuyorum. Hem korkutuyor hemde heyecan veriyor. Bu arada ramazan da başka şeylerle uğraşıyor. Kitap cin çağırmadan ruh çağırmadan filan bahsediyordu. Bir saat kadar kurcaladım kitabı. Son sayfasına baktığımda korkudan ölecektim. Ne mi yazıyordu. Bu kitabı okurken başınız ağrıyabilir yazıyordu. Bi titreme geldi bana. Geriye yaslandım. Kulaklarıma uğuldama geldi. Ramazan'a gösterdim kitabı. O da inceledi. Başınız ağrıyabilir yazısını ona da gösterdim. Hayret etti. Kitapta yazanlardan ruh çağırmayı yapalım dedi. Ertesi gün şehre dönüp yapacaktık. Akşam oldu yatma vakti geldi.Üzerimdeki yorgunluk gitmemişti.Ben uyuyamadım korkuyordum. Ramazan uyumuştu. Onu kaldırdım. Ben uyuyum sonra sen uyu dedim. Işığı filan yaktırıp başımda beklettim. Ben uyuduktan sonra oda uyumuş. Sabah olunca şehre döndük. Bizim evde kitabı açtık tekrar inceledik. Kitapta yazan Ruh çağırmayı yapacaktık. Ramazan dedi yalnız ikimiz olmaz bi kaç kişiye de söyleyelim dedi. Bir arkadışımıza daha söyledik. Kitabı açtık. Ruh çağırmayla ilgili gerekli eşyaları temin ettik. Eşyalar ise; yemek tepsisi büyüklüğünde cam parçası ve iki adet metal kapaktı. Karanlık bir odada cam parçasının üzerine kapakları koyduktan sonra iki kişi parmağını koyacak diğer kişi kitaptaki duayı okuyacaktı. Kitap, yapılacakların aklı bilinci yerinde korkusu olmayanların yapmasını söylüyordu. Gelecek ruhun söylediklerimizi veya soracaklarımızı yapacağını daha sonra itaat etmeyip bizi korkutacağı söyleniyordu. Örnek olarak da; mesela gece yolda gidiyorsunuz, bir adam gördünüz. Adama doğru yaklaştığınızı farz edin. O adam değil aslında ruhtur.O da sizi korkutacaktır diyordu. Yani en sonunda kafayı bozdurur diye yazıyordu. Onun için çok tereddütteydik. Neyse arkadaşlar yapalım dedi. Akşam bizim evde toplandık.Işıkları kapattık. Eğer ruh gelirse ya üniversiteyi kazanacakmıydık yada ÖSS soruları ne diye soracaktık. Cam parçasını yere koyduk. Kapaklarıda koyduk. Ramazan ve bende parmaklarımızı kapaklara koyduk. Öbür arkadaşımızda kitaptaki duayı okuma ya başladı. Korkudan terlemeye başladık. Öbür arkadaşımız kekeleyerek konuşmaya başladı. Yapamadık. Korkuyu yensek yapacaktık. Birde karşımıza ne çıkacak onuda bilemiyorduk. Başaramadık. Ertesi gün kitabı Ramazan’a verdik git götür diye. Ben götüremem sizde gelin dedi. Bizde gelemeyiz dedik. Sen götür dedik. Sonra Ramazan Köye gitti. Annesinin anlattığına göre Ramazan eve geldi diyor eski eve çıktı diyor. Uzun bi süre gelmeyince bende meraklandım gidip bi bakayım diyordu. Sonra gitmiş. Bizim Ramazan odanın ortasında kitap önünde diz çökmüş ve gözleri kapalı bir şekilde duruyormuş. Annesi Ramazan diye seslenmiş. Hiç ses çıkmamış. Bi kaç dakika sonra annesi Ramazan’ın aklını yitirdiğini anlamış. Evet Ramazan aklını yitirmişti. Bu basit bi şey değil koca bi insan telef olmuştu. O günden sonra benimde uykularım bozuldu. 5-6 ay uyuyamadım. ÖSS yi de kazanamadım. Ara sıra Ramazan’ın yanına gidiyordum. Derdinin devasını kimse bulamamıştı. Sizlere tavsiyem bir gün olurda Gizli İlimler adı altında bir kitap görürseniz yanına bile yaklaşmayın...alıntı ++++++++++++++ Ruh Çağırmak Bu olayı anlatırken hala daha tüylerim kalkıyor ve ağlamamak için kendmi zor tutuyorum. Fakat bunu bilmenizi isterim ki benim başımdan böyle bir olay geçti ve ben bu olaydan sonra bir daha ruh çağırmamak üzere yemin ettim! İsteyen inansın istemeyen de inanmasın birini inandırmaya da zorlamıyorum zaten!! Adım belli, adresim belli, saklamıyorum onlar da yayınlansın! Bundan beş altı yıl önce, ben daha o zamanlar 14-15 yaşlarında iken, bir yaz günü aynı mahhallede oturduğum bir arkadaşımın evinde 4-5 kişi ruh çağırmak için taplanmıştık. O zamanlar da bu ruh çağırma olayları çok moda idi. Herkes birbirine hikayeler anlatıyor, ruh çağırıyor, başından geçenleri anlatıyor ve çoğu zaman da korkutmak için kafadan atıyordu. Yani şahsen ben hiç inanmıyordum. Bir çok defa da ruh çağırmıştık ve hepsi fiyasko idi. Hatta bir çoğunda aramızdan birini kurban belirleyip onu korkutuyorduk. Ortada bir şey yokken ruh gelmiş gibi yapıp o seçilen arkadaşımızı korkutmak için ruh çağırıyorduk. Herneyse, fakat bu son ruh çağıracağımız zaman gerçekten aramızda, ne seçilmiş bir kurban, ne de numara çeken biri vardı! Saat gecenin üçüydü ve arkadaşımızın anne ve babası uyuyordu. Biz de evin oturma odasına tam teşkilat yerleşmiştik. Gerçekten herkes o ortamdan biraz da olsa ürkmüştü ve herkes cidden ruh çağırmak istiyordu. Derken hazırlıklar bitmiş ve Klasik ruh çağırma olayı başlamıştı. Üzerinde harfler ve birtakım gerekli yazılar falan bulunan büyük karton kutu, üzerinde okunmuş fincan, dualar falan işte herşey hazırdı ve herşey ciddi bir şekilde yapılıyordu. Ben de biraz gerilmiştim artık çünkü herşey gayet ciddi ve bilinçli idi. Ne kadar da inanmasam böyle şeylere gene de ya gelirse diye bir heyecan vardı içimde. Artık ruhun gelmesini bekliyorduk. Herşey yapılmış, ruh belirlenmiş, dualar okunmuş, herkesin işaret parmağı fincanın üzerinde bir hareket bekliyorduk. 10 dakika geçmeden fincan kıpırdamaya başladı. O anda herkes bir birine suç atmaya başladı, parmağınla kıpırdatma şu fincanı, ben kıpırdatmıyorum ya gerçekten kim kıpırdatıyor gibisinden ama kimse kıpırdatmıyordu! Derken sorular başladı ve fincan bize bu soruları cevaplıyordu. Yanıtların hepsi doğruydu! En son artık öyle sorular soruyorduk ki aramızdaki şahısların bilemeyeceği türden şahsi sorular, fakat onları da biliyordu! Çok korkmuştuk! Evin sahibi olan arkadaşımızın böyle şeylere çok zaafı vardı ve çocuk birden ağlamaya başladı! Bu arada belirteyim ruh çağıranların ben dahil hepsi erkek. Çocuk çok kötü olmuştu ve kurban olarak seçilenin kendisi olduğunu sanıp bize yalvarıyordu. Artık oyun oynamamızı, çok korktuğunu, bu kadarın aşırı olduğunu söyleyip duruyodu ve ağlıyordı! İşte o an korkum 2 ye katlanmıştı. Atık ruhu göndermeye çalışıyorduk ama o da gitmiyordu. Ruh gitmeden de fincanı kaldıramıyorduk. Ev sahibi arkadaşımız git gide fenalaşıyordu ve resmen ağlıyordu haykıra haykıra, benim de gözlerimden yaş gelmedi desem yalan olur yani!! Öyle bir an oldu, arkadaşımız dayanamadı artık ve herkese küfrederek fincanı kaldırdığı gibi pencereden dışarı yola fırlattı. Fincan kırılmıştı. Böylelikle ruh çağırma olayı da bitmişti tabii ama herkesin içinde bir endişe vardı ve o arkadaşımıza ne yapıyorsun sen gibisinden bakıyorduk endişeli gözlerle. Ev sahibi arkadaşımız hala daha sövüyordü ve siz arkadaş değilsiniz diye hem bize hem de ruhlara kadar sövüyordu. Allahtan anne babası gürültüye uyanmamışlardı. Bizde daha fazla gürültü rezalet çıkmadan yavaş yavaş evlere dağılmanın iyi olacağını anlamıştık. Öyle böyle herkes kendi evine gitti ve yattık uyuduk. Ertesi sabah kalktığımda mahallede bir bağırışmanın olduğunu duydum. Bu sesler ruh çağırdığımız arkadaşımızın evinden geliyordu. Herkes ağlıyor, bağırıyor ve sağa sola anlamsızca koşuyordu! Ben resmen şok olmuştum! Ruh çağırdığımız evde oturan o arkadaşımızın babası uyurken sabaha karşı kalp krizi sonucu vefaat etmişti!!..... +++++++++++++ Korku Hikayeleri Evvel zaman..Tarihi bilinmez ama ozamandan buyana büyüklerimizden dinleriz.Çünkü ders alınacak bir hikaye.. Yüksekokulda okuyan genç bir kız yağmurlu bir havada evine dönerken yanına lüks bir araba yanaşıyor.İçindeki bay gayet yumuşak yüzlü ve kibar bir ses ile -Hanımefendi dilerseniz sizi evinize bırakabilirim diyor. Kız bu kibar teklife kibarca - Hayır teşekkürler şuradan dolmuşa binip gideceğiz zaten dedikten sonra bakmadan yoluna devam ediyor. Tam durağa yaklaşmışken o araba tekrar kızın yanına yanaşıp -Hanımefendi lütfen binin.Bakın bu yağmurda ulaşımın nekadar zor olduğunu bilirim.İnanın kötü bir niyetim yok.Bende sizin gibi bu okulda okudum ve bakın şimdi bir iş sahibiyim.Sizi anlamasam bukadar ısrar etmem. Diyor. Kız biraz tebessüm ettikten sonra teklifi kabul ediyor.Arabaya bindikten sonra Kibar beyefendi yine aynı edayla eviniz netarafta diye sohbete başlıyor.Sohbet uzuyor çünkü kızın evi oğlanın gideceği yönün tam tersi ve şehre uzak bir kasabada.Bu sohbet sırasında kız ondan bir elektrik almış olmalı ki arabadan inerken telefonlarını kaydetmeyi teklif ediyor. Evet kızımız evde ve oğlanda tekrar şehre dönmek için yola çıkıyor.O günden sonra kız hep eve dönerken gözleri sürekli o aracı ve o etkilendiği genci arıyor. Aradan 3-4 gün geçince kızın birden aklına düşüyor.Etkilenmiş olduğu çocuk acaba kendini beğenmedi mi yada ölesine birimiydi yada amaaan o beni arasın gibi düşünürken haftasonu geliyor.Bakıyorki oğlan aramıyor kız onu aramaya karar veriyor.Telefonu uzun uzun açlıyor fakat açan kimse olmadığı için tam kapatırken ağlamaklı bir bayan sesi açıyor telefonu.Kız oğlanı sormak için aradığını ve ona ulaşamadığını söylüyor. Telefonu açan oğlanın annesi şu sözleri söylüyor. -Kızım, oğlum geçen hafta yukarı kasabadan gelirken trafik kazasında can verdi.Bizde ne işi olduğunu bilmiyorduk orda.Gitti yavrum diye feryat fidan telefonu kapatıyor.Kız tabi şok içinde.Çünkü oraya kendisini bırakması için gelen çocuk dönerken trafik kazasında can veriyor.Kız öyle bir bunalıma giriyorki bu olaydan tamamen kendini sorumlu tutuyor.. Aradan birkaç gün geçince kız dayanamayıp tekrar o numarayı arıyor ve adres istiyor kadından.Oğlanın evine gittiğinde bütün olayları başından sonuna anlatıyor ve kendini sorumlu tuttuğunu söylüyor.Bu nedenle bunalımda olduğunu korkulu kabuslar gördüğünü söylüyor.Annesi ise biraz daha rahatlamış ve sakin bir sesle -sen gönlünü ferah tut kızım.Allah verdi Allah alır canı..diyor. kız tam evden çıkarken son bir ricada bulunuyor annesinden.. -teyzecim lütfen beni kırmayın.Onu yarım saatlik görmeyle çok sevmiştim.Bana ondan kalan birşeyi hatıra olarak verebilirmisiniz diyor.Annesi de ona oğlunun ogün giydiği gömleği veriyor.Kız alıp çantasına koyar koymaz evin yolunu tutyor.Eve geldiğinde bir bakıyorki gömleğin yakasında bir iki damla KAN izi var. Şaşırıyor ve birazda korkuyor.Neyse diyor kadıncağız üzüntüsüyle nasıl yıkadığını bilmemiştir deyip kendisi tekrar onu bir güzel yıkıyor.Çıkarıp ütülüyor ve akşam yatarken yastığının altına koyup duasını ediyor. o gece herzamankinden daha korkunç bir rüyayla uyanıyor ve yatağından fırlıyor kız.ama telaşla gömleğin hala yasığının altında olduğunu unutuyor.Sabaha kadar korku dolu dakikalarla geçiyor.Sabah aklına gelen ilk şey gömleği götürüp gei vermek ama bir bakıyorki kendi elleriyle yıkayıp ütülediği gömlekte aynı KAN izleri..Biranda çığlık atıyor.Ve o anda şuurunu yitiriyor ve artık aklı gelgit olan kıza ne doktorlar nede başkaları çare bulamıyorlar. Bir zaman sonra kızın ailesi çok usta bir hoca adı duyuyorlar.Doktorların bile çare bulamadığını belki o hoca bulur diye kalkıp başka bir şehirde yola koyuluyorlar. Varınca kızı içeri çağıran hoca direk Buyur .... Kızım diye yanına alıyor. Kız yine hocaya şaşkın bakışlarla -adımı nerden bildiniz .. diye soruyor.Hocanın cevabı net.ben bilirim kızım.iman etmen yeterli diyor.Neyse .. Hoca kıza bikaç soru sorduktan ve tütsüsünü yaptıktan sonra gömlekle ilgili sorular sormaya başlıyor. HOCA - Kızım bak gömlek ne renkti ? KIZ - Beyaz Hocam.. HOCA - Peki kızım eminmisin iyice yıkandığına KIZ - Eminim hocam.Hatta annem ertesi gün kendi elleriyle tekrar yıkadı ve sonra yine aynı oldu. HOCA - Peki annen yıkadıktan sonra kan izleri gitmişmiydi kızım... KIZ - Korkuyorum Hocam..Bakamadım.. Hoca gömleği ister.Alır ve biraz inceledikten sonra..Evet Kızım haklıymışsın KAN lekesi gitmemiş. Peki Kızım Son Bi Soru Bunu neyle yıkadınız KIZ - deterjanla hocam HOCA - E be kızım E be kızım..ACE yle yıkasana be yavrum
__________________
|
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Korku var | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 05-07-2008 09:25 PM |
Korku | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 02-08-2008 04:06 PM |
AŞk Ve Korku | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-29-2007 08:53 AM |
Korku! | ¢яєαмιηg | Korku Resimleri | 1 | 07-10-2007 05:34 PM |