www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 03-21-2006, 12:42 AM   #1
Tathar Elanessé
ÇaKaL Üye
 
Tathar Elanessé Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Sep 2005
Konum: Lothlorien
Yaş: 43
Mesajlar: 1,424
Teşekkür Etme: 145
Thanked 408 Times in 212 Posts
Üye No: 602
İtibar Gücü: 2027
Rep Puanı : 29938
Rep Derecesi : Tathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond reputeTathar Elanessé has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Arrow KurtuluŞ SavaŞi Bİr Derİn Devlet Destanidir!

KURTULUŞ SAVAŞI BİR DERİN DEVLET DESTANIDIR!

Türk Ordusuna:
‘’Görevin Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini iç ve dış her türlü tehlikeye karşı korumaktan ibarettir’’


Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk
29 Ekim 1938

Müttefikler, Birinci Dünya Savaşı mağlupları ile ilki Almanya’yla Versay’da 28 Haziran 1919’da; sonuncusu da Osmanlı İmparatorluğu ile Sevr’de 10 Ağustos 1920’de olmak üzere beş ayrı anlaşma imzaladılar.

Versay’ı kabul etmeyen Almanya, dünyayı kan ve ateşe boğan Hitler’i ve Nazizmi doğurdu…

Sevr’i kabul etmeyen Türkiye ise Atatürk’ü ve cumhuriyet olarak şekillenen ‘’milli devlet’’i.

Sadece bu iki zıt sonuç bile batılılar ile içerideki batılı yardakçılarını, cümle muhibbanı, işbirlikçileri ve embeddedleri ince ince düşünceye sevketmelidir.

80 sene sonra Versay’ın olumsuz yönlerini ayıklayan Avrupa, bu sefer ‘’Avrupa Birliği’’ adı altında birleşerek; bir ve bütün halinde ve hep beraber bir türlü uygulamaya konulamayan Sevr’i tekrar ısıttı.

57inci’den itibaren her hükümete AB kılığında imzalatılan sıralı Uyum Protokolleri, Ek protokoller ve Çerçeve Belgeleri, ‘’yeni Sevr’’lerden başka bir şey değildir ey okuyucu.

Tabip Tuğgeneral Şehidullah Fikri Altan, Balkan Harbi öncesi başlayıp, İkinci Dünya Savaşı sonrası biten anılarının 232’inci sayfasında şöyle yazıyor: (‘’Savaşçı Doktorun İzinde’’- Remzi Kitabevi. İstanbul 2005)

‘’Bir nazır paşa, bir Şurayı devlet reisi ve bir sefiri kebirden oluşan heyetin son Yunan Harekâtından önce imza koyduğu Sevr Antlaşması biz askerleri hiç mi hiç ilgilendirmemişti. Arkadaşlarla aramızda bir, iki kez konuşulduğunu, sonra omuz silkip geçtiğimizi anımsıyorum. Aslına bakarsanız vatanın toptan el değiştirmesine aracılık etmeleri bile umursanmaya değmezdi. Çünkü esas olan bizim için fiiliyattı. Kurtuluş mücadelemizde bir karış vatan toprağının yitirilmesi veya kazanılması, ulusal irade yoksunu imzalardan çok daha önemliydi.’’

Demek ki Sevr’i devlet ve hükümet kabul etmişti, asker etmemişti.

Asker etmemişti; Misakı Milli Hudutlarının içinde vatanın dört bir yanındaki millet kabul etmemişti.

Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyeti Osmaniyesi (22 Ocak 1919), İzmir Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti (17-19 Mart 1919), İzmir Reddi İlhak Heyeti Milliyesi (Aralık 1918), Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyeti (4 Aralık 1918), Trabzon Muhafazai Hukuku Milliye Cemiyeti (12 Şubat 1919), Cenubi Garbi Kafkas Hükümeti Muvakkati Milliyesi (17-18 Ocak 1919) gibi cemiyet, kongre ve oluşumların hepsi de İzmir’in Yunanlılarca işgal tarihi olan 15 Mayıs 1919’dan önce kurulmuş ve ilk kongrelerini yapmışlardı.

Devleti Osmani Sevr’i imzalarken Demirci Akıncıları, Topal Osman, 45’inci Piyade Alay Komutanı İsmail Hakkı, makinalı Tüfek Zabiti Teğmen Hamdi, Osman Çavuş hepsi 15 Mayıs 1919’dan önce birlikleriyle dağa çıkmışlardı.

9’uncu Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa 16 Mayıs 1919 günü Galata Rıhtımından kendisini Kızkulesi açıklarında bekleyen Bandırma Gemisine götürecek istimbota İşgal kuvvetleri kontrolünde binmiş, gemiyi İngiliz İşgal kuvvetleri denetlemişti.

19 Mayıs 1919 günü Samsun rıhtımında ise Paşayı; 9 Mart’ta şehre çıkan 200 İngiliz askerinin silâhlarını aldığı bir ‘’şeref mangası’’ karşılamıştı.

Yâni kıymetli okuyucu Sevr’i Devlet(-i Osmani) ve Hükümet (Damat Ferit) imzalamış; ülkenin dört bir yanına Mondros uyarınca yabancı kuvvetler çıkmış….

…çıkmış ama askerler, subaylar ve komuta heyeti….

..ve en önemlisi millet işgali, zilleti, utancı kabul etmemişti.

Samsun’da komutanı karşılayan mağlup ve ‘’silahsız’’ ihtiram kıtasından, sadece üç yıl sonra İzmir’in dağlarında çiçekler açtıran ve düşmanı denize döken bir süvari kolordusu yaratmak ise milletin azim ve kararlılığının ve lidere olan inancın eseridir.

Demek ki ey millet,

Türk Kurtuluş Savaşı; katıksız bir ‘’derin devlet destanı’’dır.

Çaresiz kalmış; bütün limanları işgal edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, askeri terhis edilmiş devletin; ordusu ve milleti ile kendini koruma-kurtarma-savunma iç güdüsünün bir şaheseridir.

Bütün bunlardan daha elim ve daha vahim olmak üzere; memleketin dahilinde iktidara sahip olanların siyasi emellerini işgalcinin siyasi emelleriyle birleştirdiği bir çaresizlik ortamında kendiliğinden doğan milli refleksin dışavurumudur.

Ve şimdi, o halde tam da işte bu noktada; ‘’nerede o millet, nerede o asker, nerede o lider’’ demenin tam sırasıdır.

Tuğgeneral Şehidullah ne diyordu;’’Sevr Antlaşması biz askerleri hiç mi hiç ilgilendirmemişti. Arkadaşlarla aramızda bir, iki kez konuşulduğunu, sonra omuz silkip geçtiğimizi anımsıyorum’’.

Fakat şimdi AB’nin ‘’modern-çağdaş Sevr’’ demek olan bilumum anlaşmaları askeri ne yazık ki ilgilendiriyor.. Omuz silkip geçmiyorlar.

Son zamanlarda sadece üye aidatlarıyla böyyük başarılara imza atıp görkemli toplantılar düzenleyen bir STÖ var, TESUD.. Türkiye Emekli Subaylar Derneği.. Ve onun da emekli paşa bir genel başkanı var.

Bu emekli paşa genel başkan bir süre önce; Amerika’da mukim kronik nevazil bir muhteremin etki alanında olduğu malûm Zaman gazetesi’ne bir demeç vererek ne demişti biliyor musunuz?

“Amacımız, Türk ordusunun AB karşıtı olmadığını kanıtlamak. AB kriterlerine en yakın kurumun TSK olduğunu göstermek istiyoruz.”

Bunu nasıl yapacaklarmış;

‘’Avrupalı meslektaşlarına Türk ordusunun demokrasiye müdahale etmeyen, çağdaş ve ilerici olduğunu göstererek…’’

Konu bu kadarla kalsa iyi..

TESUD’un bir de yayın organı varmış.. Bu yayın organının son sayısına Genelkurmay Başkanı bir demeç vermiş.

Türkiye’nin Avrupa’ya katkı sağlayacağını belirten Özkök, “Osmanlı’nın Rumeli’ye ayak bastığı günden bu yana Türkler Avrupalıdır.” demiş. Türkiye Emekli Subaylar Derneği’nin ‘Birlik’ adlı dergisine konuşan Özkök, “Türklerin Avrupalılığı, Osmanlı Devleti’nin Avrupa’ya ayak basmasıyla başlamıştır ve yaklaşık 600 yıllık bir geçmişe sahiptir.” diye konuşmuş.

Özkök, Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin, çok kısa bir zamanda Türk milletini demokrasi, insan hakları, laiklik ve hukukun üstünlüğü gibi Batı’nın da savunduğu evrensel değerler sisteminde buluşturduğuna dikkat çekmiş.

“Çağdaş Avrupa değerleri Türkiye’nin de değerleridir.” diyen Genelkurmay Başkanı, Türkiye’nin gerek coğrafi açıdan gerekse Batı değerlerini özümsemiş bir ülke olarak AB’ye şu anda üye olmasa bile zaten Avrupalı olduğunu vurgulamış. AB’nin 17 Aralık 2004 zirvesinde Türkiye ile 3 Ekim 2005’te üyelik müzakerelerine başlanması kararı aldığını hatırlatan Özkök, “AB’nin taahhütüne 3 Ekim 2005’te ülkemizle müzakerelere başlanması bir gelişme olarak kaydedilmelidir” ifadelerini kullanmış.

Cumhuriyet’in 15’inci yıldönümü buruk kutlanır. Çünkü Atatürk ölüm döşeğindedir.

Ankara Hipodromu’nda Ata’nın bayram mesajını Başvekil Celal Bayar okur. Mesajın ‘’ordu’’ ile ilgili bölümü şöyledir:

‘’Görevin, Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini iç ve dış her türlü tehlikeye karşı korumaktan ibarettir’’ der.

TSK İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliğine 35’inci maddenin konulmasına daha 22 yıl vardır.

Atatürk Türk Ordusuna ‘’Türklük camiasının şan ve şerefinin korunması’’nı emrediyor.

Türklük camiasının şan ve şerefi mi?

2006 yılı Kurban Bayramı’nın üçüncü günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan memleketi Rize’ye gider.

Güneysu ilçesindeki evine giderken gençler kendisini şöyle karşılar:

‘’Potamya’da doğdu/ Başbakan oldu / helal olsun sana Tayyip Erdoğan’’.

Başbakan’dan ve çevresinden herhangi bir tepki gelmez.

Bize de ‘’Potamyalılar’’ın; Başbakanın çok sık bahsettiği alt-üst kimlik skalasının neresinde olduğunu merak etmek düşer.

Aynı bayramın ilk günü Star TV’de Yıldız Tilbe’nin programı vardır.

Programında Balık Ayhan, Ziynet Sali, Ankaralı Turgut ve Rojin'i ağırlayan Tilbe, Sali'ye "Sen Yunanlı'sın değil mi?" diye sorar. Sali ise "Hayır Türk'üm. Kıbrıs Türk'üyüm" yanıtını verir. Bunun üzerine Tilbe Kürt, Balık Ayhan Roman ve Rojin de Kürt olduğunu dile getirir. Yıldız Tilbe, programında Anadolu kültürlerinin buluştuğunu söyler.

Tilbe'nin bu sözlerinin ardından program müdürü Yüksel Evsen'i arayan eski Ulaştırma Bakanı İbrahim Özdemir, "Yıldız Hanım neden Türk olduğunu söylemiyor? Neden Kürt kökenli olsa da Türklüğünden bahsetmiyor?" diye not bırakır.

Özdemir'in notuna tepki gösteren Tilbe, canlı yayında şunları söyler:

"Ulaştırma Bakanı 'Neden Türk olduğunu söylemiyor?' diye sitem etmiş. Anam Tuncelili, hem Zaza hem Kürt, babam Ağrılı Kürt. Ben bu topraklarda doğdum, büyüdüm. Kürt neyse, benim için Türk de odur, Laz da odur, Çerkez de odur. Hiçbir farkı yoktur. Bunlar birbirinden ayrılamaz’’ der.

Ben ey millet şimdi ve bu dakikadan sonra sadece Türkçe türkü ve şarkı söyleyen, Türklüğü yücelten, Türklüğünü öne çıkaran Türk sanatçıların yer alacağı söz ve saz programları, televizyon ve radyoları istesem çok şey mi istemiş olurum?

Uyum Paketleri ve Kopenhag kriterlerinden sonra neden ‘’Türk televizyonları’’ da olmasın?

Kürtlerin ağdalı kürt şivesiyle konuştuğu halı reklamlarını neden seyredeyim, o halıları neden alayım?

23 Mayıs 2003 tarihinde, o zamanlar günlük yazdığımız gazetede şunları yazmışız:

“Aynı 20 Mayıs günü İstanbul’da Salacak’ta bir başka anma toplantısı daha yapıldı. Güneş batarken Kızkulesi’ne doğru Çerkezler mum yaktılar ve denize çiçekler bıraktılar. Kameralar önünde koro halinde Çerkezce ağıtlar yaktılar. Dillerini ekranlara taşıdılar.

Gazetelere verdikleri ilânlarda ‘1864 Çerkes Sürgünü’nü anıyoruz’ diyorlardı. ‘Güzel yurtlarımız vardı’ diyorlardı.

137 yıldır yaşadıkları bu toprakları yurt edinememişler miydi, kabullenemiyorlar mıydı?

Geçen sene, daha önceki sene, daha önceki sene, 137 yıldır neredeydiler? Neden Salacak sahillerinde değillerdi?

Yoksa bu sene onları Salacak sahiline, “Kopenhag süreci” mi taşımıştı?

İlanın altında diyorlar ki; ‘1864 Rus-Kafkas savaşının ardından Adige, Abhaz, Ubıh nüfusunun % 70’i yurtlarından edildi. Sağ kalanlar Osmanlı topraklarına geldi. Halen Çerkes nüfusunun büyük çoğunluğu diasporada yaşıyor.’

Düşküne kucak açmakla kötü mü etmişti Osmanlı?

137 yıldır Türkiye’de barındıkları halde kendilerini halâ daha diasporada addedenlere ben de ‘yaban’cı gözü ile bakarsam, haksız mıyım?’’

Uyum Paketleri ve Kopenhag kriterlerinden önce de neden Salacak sahilinden Kızkulesi’ne doğru çiçek bırakıp Çerkezce ağıt yakmıyordu Çerkezler?

Attila İlhan’ın son on sayfasını eksik bırakarak öldüğü Gazi Paşa’sı, 2006’nın ilk günleriyle beraber yayınlandı.

‘’Gazi Paşa’’; ‘’Çerkez milletinin düveli muazzamaya ve alemi insaniyet ve medeniyete umumi beyannamesi’’ ile başlar.

Bu ‘’beyanname’’; Türk Kurtuluş Savaşı’nın kan ve ateş denizinin içinden geçilen 1921 yılının 11 Teşrinieevvel’inde İzmir’de toplanan ‘’Şarkı Karip Çerkezleri Temini Hukuk Cemiyeti’’nin kongresinde kabul edilmiştir.

Beyanname’de kısaca ‘’Anadolu’da elyevm mukim buluna Çerkezler sıhhata karip bir hesapla iki milyon raddesindedir’’ denildikten sonra;

‘’….Çerkezlik mûhik ve tabii bir kararla, kendisine halâs-ü necat vadeden Yunan ordusuna iltihak etmeyi, menafi-i hayatiye ve milliyesi iktizasından addetmiştir.

Nitekim daha evvel Arnavut ve Arap akavam-ı necibesinin de Türklerden iftirak ve infikakla ecnebi halaskara aynı saik ve endişe ile iftihak ve temayül ettiklerine şüphe yoktur.

Bundan sonra bir buçuk sene devam eden mücadele esnasında Çerkezler, Müslim ve gayri Müslim binlerce nüfusu masumeyi, Millicilerin katliamından kurtarması itibariyle şayanı tezkâr, hirematı memduhada bulunmuşlardır’’ İfadeleriyle son bulur.

1921’in ‘’ecnebi halaskârı’’ Yunanlılar ve arkasındaki Avrupalılar; o ecnebi halaskâra iftihak ve temayül edenler de Arnavut ve Arap akavamı necibelerdir kıymetli okuyucu.

Peki 2006’nın ecnebi halaskârları yâni yabancı kurtarıcıları kimlerdir?

Avrupa Birliği…

2006’da ‘’Millicilere’’ karşı o yabancı kurtarıcıya ‘’iftihak ve temayül eden’’ akavamı necibe yani kavmi necibler kimdir?

Recep Tayyip Erdoğan’ın Hakkâri’de ve sair yerlerde her fırsattan istifade saymaktan zevk duyduğu, cümle ‘’alt kimlikler’’..

Cumhuriyet ilan edilirken, Çerkez Hüseyin Rauf Bey; ‘’Bizde vaziyeti umumiyeyi tutmak güçtür. Bunu ancak herkesin erişemeyeceği kadar yüksek görülmeye alışılmış bir makam temin edebilir. O da makamı hilafet ve saltanattır. Onu lağvetmek, yerine başka bir mevcudiyet ikamesine çalışmak felaket ve hüsranı muciptir. Asla caiz olamaz’’ der.

‘’Ben saltanat ve hilafet makamına vicdanen ve hissen merbut bir kulum. Çünkü benim babam padişahın nanü nimetiyle yetişmiş, Osmanlı devletinin ricali sırasına geçmiştir. Benim de kanımda o nimetin zerratı vardır. Ben nankör değilim, olamam. Padişaha muhafazai sadakat borcumdur, halifeye merbutiyetim ise terbiyem icabıdır’’ diye devam eder Çerkez Hüseyin Rauf Bey..

Ertesi gün Meclis’te gizli oturum.

Mustafa Kemal şöyle der:
‘’Hakimiyet ve saltanat, hiç kimseye, ilim icabıdır diye, müzakere ile, münakaşa ile verilmez. Kudret ve zorla alınır. Nitekim Türk milleti hakimiyet ve saltanatı, isyan ederek, kendi eline bilffil almıştır’’ der.

Devam eder ‘’demokrat’’ Mustafa Kemal;
‘’Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse fikrimce çok iyi olur. Aksi takdirde hakikat yine usulü dairesinde ifade olunur. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir’’ der.

Sonunda ne mi olur?

Cumhuriyet ‘’oybirliği ve alkışlarla’’ ilan edilir kıymetli okuyucu..

1921’de Sevr’i asker kabul etmemişti; 2005’de TESUD askerin Sevr’in beterini tezgâhlayan AB’ye karşı olmadığını ispat etmeye çalışıyor.

1923’ün; hakimiyet ve saltanatı…. kudret ve zorla….. isyan ederek…. kendi eline bilfiil alan Türk milleti 2006’da davul zurna ile ‘’alt kimliklerden biri’’ seviyesine indiriliyor.

1938’in 29 Ekim’inde Atatürk orduya ‘’Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini iç ve dış her türlü tehlikeye karşı koruma’’ görevi veriyor.

2006’da TESUD Dergisinde ‘’Çağdaş Avrupa değerlerin Türkiye’nin de değerleri olduğu’’ ifade buyuruluyor.

Hakkari’de Türk jetlerine sövülmesinden..

‘’TC kimliğini istemiyorum’’ söylemlerinden..

……..teröristlere cenaze töreni yapılmasından..

Ermeni sınırı, Dicle-Fırat arasını uluslar arası komisyona havale etmekten..

Kürdistan’a hava sahasının açılmasından…

Batman’da ‘’Burası Kürdistan’’ diye miting yapılmasından kimse söz etmiyor.

Kimse ‘’kafaların kesilmesinden’’ söz edemiyor.

Varsa yoksa ÖHD…

‘’Özel Harp Dairesi ne zararlı şeymiş yahu!’’ plağı tekrar tekrar çalınmaya başlanılıyor.

Gerçekte Özel Harp Dairesi mutlaka eleştirilmelidir, çünkü yanlış yapmıştır.

Ama Bolu’da kar yağdırıp zincirsiz sürücüleri yolda bıraktığı….

Yahut Alibeyköy deresini her yağmurda taşırıp ruhsatsız gecekonduları su bastırdığı…

Veya Iğdır’da kuş gribine neden olduğu için değil…

1958-74 arası, hem de Nato Müttefiki İngiliz Sömürge Yönetimine karşı Kıbrıs adasındaki Türklerin can ve mal güvenliğini başarıyla koruyan ve böylelikle…

Şimdi çok büyük bir lâf edeceğim, dikkatle okuyun…

‘’Ve böylelikle soğuk savaş döneminin başarıya ulaşan tek gayrinizami harb örneğini veren Özel Harb Dairesi..’’

Neden ayni uygulamayı..

Türklerin bulunduğu diğer coğrafyalarda da yapamadı-yapmadı diye eleştirilmelidir.

Almanlar Hırvatları;
İngilizler Kürtleri;
Ruslar Abazaları;
Amerikalılar Irak’ta Kürtleri; İran’da Azerileri aynı maksatla kullanıyor da Türkler’in….

Türkiye’nin, hem de kendi kanından ve canından olan ‘’Türklük camiasını’’ (1938; 29 Ekim. Ankara Hipodromu) kendi can ve mal güvenlikleri için örgütlemesi, onlara yol yordam, yön yöntem göstermesi neden ayıp oluyor?

Anlamak bir türlü mümkün olmuyor.…

Hüseyin MÜMTAZ
Tathar Elanessé çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 03-21-2006, 01:42 AM   #2
Bostandere
Forum Aşığı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111
Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi : Bostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond reputeBostandere has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

konu için sağol.............
__________________




Bostandere çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 03-21-2006, 01:57 AM   #3
KaRaYeL
ÇaKaL Üye
 
KaRaYeL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Jan 2006
Konum: Bumerang Cehennemi
Yaş: 40
Mesajlar: 1,137
Teşekkür Etme: 49
Thanked 443 Times in 153 Posts
Üye No: 7515
İtibar Gücü: 1878
Rep Puanı : 23286
Rep Derecesi : KaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond reputeKaRaYeL has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

Çok güzel bir paylaşım kanka sağol..Bizde bu iman bu yürek varken devlet bizi satsada biz kendimizi sattırmayız onları satılığa çıkarırız..
KaRaYeL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 03-21-2006, 02:29 AM   #4
Mr.Alone
Yeni Üye
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 3
Teşekkür Etme: 4
Thanked 0 Times in 0 Posts
Üye No: 5390
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 10
Rep Derecesi : Mr.Alone is on a distinguished road
Cinsiyet :
Varsayılan

sagol arkadas
Mr.Alone çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 03-21-2006, 11:38 AM   #5
ulakben
Geçerken Uğradım
 
ulakben Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Yaş: 46
Mesajlar: 111
Teşekkür Etme: 4
Thanked 0 Times in 0 Posts
Üye No: 5750
İtibar Gücü: 1446
Rep Puanı : 10
Rep Derecesi : ulakben is on a distinguished road
Cinsiyet :
Varsayılan n

Altina İmzami Atarim....sagol Be
ulakben çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 03-22-2006, 04:05 PM   #6
Fe@RLeSs
Geçerken Uğradım
 
Fe@RLeSs Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Mar 2006
Konum: MeRsiN Takımı:GalataSaRaY Müzik:RoCk
Yaş: 40
Mesajlar: 113
Teşekkür Etme: 7
Thanked 62 Times in 23 Posts
Üye No: 10343
İtibar Gücü: 1461
Rep Puanı : 3120
Rep Derecesi : Fe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond reputeFe@RLeSs has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan

sağol aga..........
__________________
Birgün Bana İhanet Edecek Olursan Beni Sana Emanet Ettiğim Silahla Değil Kendi Silahınla Vur!!...



Sadece Hakkım Olanı İstiyorum!
Hadi Bakalım Eller Teraziye
Fe@RLeSs çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Derİn Devlet Serİsİ bluekeys™ Adult eski arşiv 12 03-06-2008 08:55 PM
İstİklal SavaŞi Kéan aRs Eskiler (Arşiv) 0 08-23-2007 10:37 AM
ArkadaŞlar İkİncİ KurtuluŞ SavaŞi İÇİn LÜtfen Bakin! vestelman Eskiler (Arşiv) 1 08-31-2006 02:46 PM
İstİklal SavaŞi mezarci79 Eskiler (Arşiv) 0 08-08-2006 05:29 PM
İŞte Derİn Devlet Olarak Anilan Ergenekon'un Gİzlİ Anayasasi Bostandere Eskiler (Arşiv) 0 05-30-2006 12:52 AM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:25 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.