27/9/2006 haberler

[bluekeys™]

Olmadı Rektör Bey







Prof. Dr. Emin Alıcı, “Matbaayı Müslüman olmayanlar kullandı, gelişti. Keşke o zamanlar Anadolu Müslüman olmasaydı” dedi

27.09.2006

İzmir’de, Ertuğrul Gür tarafından 10 yıldır organize edilen, aydın ve ilerici iş ve siyaset insanlarının katılımıyla gerçekleşen “Karşıyaka Toplantıları”nın bu ayki konuğu Dokuz Eylül Üniversitesi RektörüProf. Dr. Emin Alıcı’ydı. Alıcı, “Değişen Dünya Koşullarında Türkiye’nin Konumu” üzerine bir konuşma yaptı. İşte Alıcı’nın toplantıda söylediği, ama sonradan ‘söylemedim’ dediği ‘incilerden’ satırbaşları...

* Fatih Sultan Mehmet çok iyi yetişmiştir, felsefe, tarih, yabancı diller bilir. Ne yazık ki ülkenin akıl ve bilimle değil de din yoluyla yönetilmesi tercihini yaparak, hem Osmanlı’nın kaderini, hem de dünyanın tarihini değiştirmiştir.

* Osmanlı’nın kovduğu akıl ve bilim Avrupa’da gelişti. 1450’li yıllarda matbaa bulundu ve hızla Avrupa’da yayıldı. Biz, bulunduktan 230 hatta 250 yıl sonra matbaayı kullanabildik.

* Yasaklar nedeniyle Müslüman halk matbaayı kullanamıyor. Fakat bu sürede Anadolu’da matbaayı kullanan birileri var. Çünkü Padişah diyor ki matbaa Müslümanlar için haram, ama Müslüman olmayanlar için helal. Kim kullanabilir? Museviler kullanabilir, başka Müslüman olmayan kim varsa hepsi, kullanabilir.

* Keşke o zaman Anadolu Müslüman olmasaydı. Ve arkadaşlar Anadolu’da Müslüman olmayanlar insanlarda okuma yazma süratle çoğalıyor ama Müslüman olan Anadolu halkı okuma yazmada nasibini alamıyor. Cumhuriyet kurulduğu zaman Anadolu’daki okuma yazma bilen kadın sayısı bin değil, biliyor musunuz arkadaşlar?

* Atatürk’ün ölümünden sonra Amerika ve İngiltere gibi ülkelerin etkisiyle yapılan hatalar sonucu 12 Eylül’e gelindi. Amerika’nın öz evlatlarından birisi başbakanımız oldu ve o günden sonra borçlanma katlanarak devam etti. 1982’ye kadar Türkiye’nin dış borç miktarı 13 milyar dolardı. 1982’den günümüze olan borçlanma miktarımız 370 milyar dolar ve bunun üçte biri son 4 yılda gerçekleşti.

* Amerika en son 3 Kasım’da kökten dinci bir grubu başa getirerek yine istediği iktidarı sağladı. 4 Kasım’da Genelkurmay başkanı Amerika’ya çağrılır, neler yapacağı söylenir ve artık Türkiye, Türkiye olmuştur.

* Türkiye son iktidarla uzatmaları oynuyor, hak kavramı kalktı, ulufe kavramı geldi. Demokratik işbirliği içinde ortak karar verilmelidir. Bugün karar verirsek 20 senede kurtulabiliriz. Dünyada ne kadar vatan haini varsa sanki ülkemizde toplanmış.

* Cumhurbaşkanının yerine “doğru düzgün bir adam” gelmezse kötü olacak. Adamın beyninin açık olması gerekir, hanımının başı açık-kapalı olmuş önemli değil. Genel seçimleri ölüm pahasına almak zorundasınız. Bunu başaramazsanız torunlarınızdan utanacaksınız, başınızı öne eğeceksiniz. Aklın ve bilimin yolu kazanmalıdır seçimi.

Rektör ‘normal bir insan söylemez’ dedi ama...
Yazı İşlerinin toplantı masasında, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Emin Alıcı’nın ”Matbaanın bulunduğu yıllarda keşke Anadolu Müslüman olmasaydı “ sözü şok etkisi yaptı. Her ne kadar Halıcı’nın ’Karşıyaka Toplantıları’ndaki konuşması çok tartışılacak başka ifadeler içeriyorsa da ”Keşke Anadolu Müslüman olmasaydı“ sözü, masadakileri ”bir hata yapmayalım“ endişesine sevkedecek kadar dikkat çekiciydi.

Yazı İşleri Koordinatörü Atilla Güner, ANKA Ajansı’nın yönetimine ulaştı ve Prof.Dr. Emin Alıcı’nın konuşmasının ”ses kaydı“ bulunduğunu ve haber metninde maddi bir hata olmadığını öğrendi. Bu kez Yazı İşleri Müdürü Barlas Yurtsever, Alıcı’ya ulaşarak ”Keşke Anadolu Müslüman olmasaydı“ sözünün kendisine ait olup olmadığını sordu. Rektörün yanıtı şuydu: ”Bu söz kesinlikle bana ait değil. Normal bir insan, aklı başında bir insan bu sözü söylemez. Söyleseydim, önce toplantıdakiler bana tepki gösterirdi.”

Alıcı, “Ajans, konuşmanızı kayda almış, bu cümleyi kullandığınızı söylüyor ve haberinde ısrar ediyor” hatırlatmasına ise şu karşılığı verdi: “Hani kuru iftira derler ya, iftiranın çifte kavrulmuş kurusu. Oradaki muhabir not alıyordu, ses kaydı almadı.”

AMA SES KAYDI VAR
Çaresiz, tekrar ANKA yönetimine döndük. Atilla Güner, bu kez ses kaydının bize dinletilmesini ve ayrıca elektronik posta yoluyla ulaştırılmasını istedi. Bu talebimize karşılık ANKA muhabiri Atilla Güner’i arayarak, Alıcı’nın konuşmasında tartışılan sözlerin ses kaydını dinletti. Halıcı’nın bu sözleri söylediği anlaşılınca Yazıişleri, “Olmadı Rektör Bey” başlığıyla bu haberi sunmaya karar verdi.

PAPA ETKİSİ GÖSTERİR
Rektör daha sonra Barlas Yurtsever’i birkaç kez arayarak, bu sözü kendisinin değil, bir başkasının söylediğini ileri sürdü. Ancak, toplantıyı düzenleyen Ertuğrul Gür ve toplantıya katılan Dr.Hülya Güven bu kişinin kim olduğunu hatırlayamadı. Halıcı’nın son değerlendirmesi şöyle oldu: ”Ben Hıristiyanım ve bu sözler Papa’nın Müslümanlar’a sarfettiği sözler kadar etkili olur ve sonuçları da benim için çok kötü olur.”

[bluekeys™]

PKK sevinmesin ağlamayacağım



Teğmen Cengiz Evranos, 5 bin kişinin katıldığı törenle toprağa verildi. Babasının “Siyasilerin çocukları da Dargeçit’e gitsin” dediği teğmenin annesi, cenazede PKK sevinmesin diye ağlamadı

27.09.2006

Mardin’in Dargeçit İlçesi’nde 20 gün önce göreve başlayan, ancak teröristlerin kurduğu pusuda şehit düşen Jandarma Teğmen Cengiz Evranos toprağa verildi. Balıkesir’deki cehaze töreninde, şehidin Türk bayrağına sarılı naaşı askerler tarafından Askeri Hastane’nin morgundan alınarak anne ve babasının oturduğu evin önünden geçirildi. Törene yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Baba Nuri Evranos, oğlunun ölüm haberini aldığı gün siyasilere seslenmiş, “Onlar da çocuklarını Dargeçit’e göndersin” demişti. Dünkü cenaze töreninde ise teğmenin annesi Fikriye Evranos, isyan etti. Emekli hemşire Evranos, “Bugün oğlumun düğünü. Oğlumu Türk bayrağına damat ediyorum. Toprakla evlendiriyorum” dedi.

’ASKER DİNSİZ DEĞİL’
Ağlamayacağını söyleyen Fikriye Evranos, feryadını şöyle sürdürdü: “Şimdi ağlarsam PKK sevinir ’Vurduk anasını ağlattık’diye. Erdoğan’da sevinir ’Dinsiz gitti’diye. Ama benim oğlum oruçlu, aç gitti. İftarını bile açamadı. Asker dinsiz değil. Bunu böyle bilsin. Oğlum seni koklamaya doyamadım. Ama lanet olasıcılar kurşunladı onu. Sen daha 24 yaşındaydın bebeğim. Bir ay sonra doğum gününü kutlayamadık. Ben vatanını savunanın annesiyim. Dimdik bir asker anasıyım. ’Asker yatıyor, yatma yeri değildir’diyene inat ağlamıyorum. Size inat ağlamayacağım. Bir sürü asker var. O askeri bile satıyor. Satmadığı bir şey bırakmadı. Benim oğlum yatmadı. Kalleşçe katledildi.”

‘SEFERBERLİK İLAN EDİN’
Fikriye Evranos, yakınları ve diğer oğlu Oğuz Evranos tarafından güçlükle teskin edildi. Annesini yanaklarından öpüp teselli eden ve ağabeyinin ardından sürekli gözyaşı döken Oğuz Evranos ise “Ağlama anne, PKK’ya inat ağlama. Dimdik ayakta dur” dedi.

Fikriye Evranos “Ben ağladım. Başka analar ağlamasın. Başka Cengizler ölmesin. Onu okuttunuz, büyüttünüz giydirdiniz. Ama koruyamadınız. Seferberlik ilan edin. Biz Türk kadını değil miyiz? Biz asker anası değil miyiz? Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi biz de savaşırız. Onların kökünü kazıyın. Kanını yerde bırakmayın” diyerek tepkisini dile getirdi.

Cenaze namazını kıldıran Müftü Çetin ise herkesin iftarda terör örgütü PKK’nın ortadan kaldırılması ve ’def olup gitmeleri’için dua etmesini istedi. Törende ’Şehitler Ölmez, vatan bölünmez’, ’Gönüllü askerleriz, hepsini bitiririz’, ’İmralı Apo’ya mezar olacak’, ’Kahrolsun PKK’sloganları atıldı.

Tören yürüyüşü sırasında da oğlunun tabutuna dokunan Fikriye Evranos, “Ben sensiz nasıl yaşarım. Meleğim benim” diye ağladı ve arkasından el salladı. Şehit Teğmen Cengiz Evranos’un, Piriştine ve Kosova fatihi, Karesi beylerinden Evranos Gazi’in soyundan geldiği, ailenin soyadını oradan aldığı belirtildi. Evranos Gazi’nin şehit torunu Tegmen Cengiz Evranos, Balıkesir’deki Askeri Şehitlik’te toprağa verildi.

[bluekeys™]

Devlet size 3 milyar maaş veriyor,
böyle bir TV’yi izlemeniz doğru mu?



56 DTP’li belediye başkanı, Danimarka Başbakanı Rasmussen’e gönderdikleri mektup nedeniyle dün hakim karşısına çıktı

27.09.2006

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Roj TV’nin sahibi Abdullah Hicap’ın terör örgütü PKK/Kongra-Gel’in üyesi olduğu kaydedildi. Mahkeme başkanı, sanıklara “Siz kamu görevlisisiniz. Devlet size 3 milyar maaş veriyor. Böyle bir TV’yi izlemeniz doğru mu” sorusunu yöneltti. 15 yıla kadar hapis istemiyle tutuksuz yargılanan başkanlardan 46’sı duruşmaya katıldı. Aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in de bulunduğu sanıklar adına yazılı savunmayı Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı yaptı. Anlı, “Adres satırı da dahil olmak üzere 405 kelimeden oluşan mektubumuzun müeyyidesi olarak toplam 840 yıl ceza talep edilmektedir” dedi. Mahkeme başkanının bu sözler üzerine sorduğu sorunun ardından avukatlarla kısa süreli bir tartışma yaşandı

[bluekeys™]

’Sayın Öcalan’ sözü, terör kapsamına girmedi

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, kendini fesheden DEHAP’ın, “terör örgütüne üye olma, örgüte isteyerek ve bilerek yardım etme” suçlarından yargılanan 12 yöneticisi hakkında, görevsizlik kararı verdi

27.09.2006

Mahkeme, sanıkların “suçu ve suçluyu alenen övme” suçunu işlediklerini belirterek, oy birliğiyle dava dosyasının nöbetçi asliye ceza mahkemesine gönderilmesini kararlaştırdı. DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın da bulunduğu 6 sanık, partinin feshedildiği bildiride “Sayın Öcalan” ifadesini kullanmışlardı. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, sanıkların üzerine atılı suçun, “Terör örgütüne üye olma, örgüte isteyerek ve bilerek yardım etme” değil, Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesinde yer alan “suçu ve suçluyu övme” olduğunu belirterek, oy birliğiyle mahkemenin “görevsizlik” kararı verdiğini açıkladı.

[bluekeys™]

Askeri lojmanın kapıcı dairesi cephanelik çıktı


İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube ekipleri emekli askerlerin oturduğu Oyak Sitesi’ndeki bir apartmanın kapıcısı 50 yaşındaki M.B.C.’ye, geçen hafta Van’dan PKK’lı teröristler tarafından patlayıcı gönderildiğini belirledi

26.09.2006

2 çocuk babası M.B.C.’nin kapıcı dairesine operasyon düzenleyen ekipler, 9 kilo 250 gram A-4 tipi plastik patlayıcı ile 10 elektrikli fünye ele geçirildi. 8 yıldan bu yana aynı apartmanda kapıcılık yaptığı belirtilen M.B.C. gözaltına alındı. Terör örgütü adına örgütsel faaliyetlerde bulunduğu öne sürülen M.B.C., sorgusunda tanımadığı kişilerin kendisine bir paket gönderip saklanmasını istediklerini, içinde ne olduğunu bilmediğini söyledi. Emniyet yetkilileri patlayıcıyla Ege Bölgesi’nde en az 10 yerde etkili eylem yapılabileceğini söyledi. Alınan bilgiye göre teröristlerin hedefi ise Kemeraltı çarşısı ve Birinci Kordon’daki eğlence yerleriydi.

[bluekeys™]

Bardağı taşırdı!





Önce “PKK’yı ikna ettim, ateşkes ilan edecek” dedi. Dün de Türkiye’ye tehdit savurdu: “Irak’ın içişlerine karışırsan, ben de senin ülkeni karıştırırım.”

27.09.2006

Irak Devlet Başkanı Talabani’nin bu sözleri Ankara’yı kızdırdı: “Talabani Cumhurbaşkanı olduğunu unuttu, ama Kürtlüğünü unutmadı”

Dışişleri Bakanlığı, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin New York’ta son iki gündür yaptığı açıklamaların “bardağı taşırdığı” görüşünde. Türk diplomatlar, Talabani’nin çıkışlarını “Talabani Cumhurbaşkanlığı’nı unuttu, ama Kürt’lüğünü unutmadı” olarak yorumladılar.

Talabani, önceki gün Newsweek dergisine PKK ile yaptığı pazarlıkları “PKK’yı ikna ettim, ateşkes ilan edecek” diye lanse etmiş, dün bir radyoya yaptığı açıklamada Irak’ın komşularını “Irak’ın içişlerine karışmakla” suçlamıştı. Irak Devlet Başkanı, dün de ABD’nin kamu radyosu NPR’a konuştu. Radyo konuşmasında bir de “tehdit” savurdu: “Eğer Türkiye, İran ve Suriye gibi komşu ülkeler Irak’ın içişlerine karışırsa, Irak da bu ülkelerdeki muhalif grupları destekleyerek bu ülkelerde sorun çıkmasını sağlama yoluna gidebilir” dedi. Dışişleri’nden üst düzey bir yetkili, Türkiye’ye karşı “PKK kozunu” açıkça silah olarak kullanan Talabani’nin “hâlâ kendini Kuzey Irak’taki Kürt aşiret reisi sandığını” söyledi. Talabani’nin Türkiye’yi, “Suriye ve İran ile aynı kefeye koymasını” da “kabul edilemez” olarak nitelendiren Dışişleri yetkilisi, “İşgal altındaki Irak, kendi içişlerini bir türlü halledemiyor. Bunun faturasını da komşularına çıkarıyor. Bu tavır için sadece ‘komik’ nitelendirmesini kullanabilirim” dedi.

SÖZCÜ TAN MESAJI VERDİ
Ankara’nın Talabani’nin tavrına karşılık benimsediği politika ise, Irak’taki politikacılarla, özellikle de Kürt kökenli olanlarla, Irak halkını “birbirinden ayırmak” olarak netleşti. Bu politikanın ilk işaretini de dün Dışişleri Sözcüsü Namık Tan Talabani’nin sözlerine karşılık yaptığı açıklama ile verdi.

[bluekeys™]

Bankadan 4 bin 200 YTL çalındı
Çanakkale'de bir bankaya müşteri olarak gelen iki kişi, görevlinin bir anlık dalgınlığından yararlanarak masasının çekmecesinden 4 bin 200 YTL'yi alıp kaçtı

26.09.2006

Olay dün saat 16.00 sıralarında Vakıfbank Şubesi'nde meydana geldi. Banka görevlisi Seda Kaya, ikinci katta bulunan kredi servisinde mesai bitimiyle birlikte kasa sayımı yapmaya başladı. Ancak kasada 4 bin 200 YTL açık çıktı. Hırsızlıktan şüphelenilmesi üzerine bankanın kamera kayıtları incelemeye alındı, eksiğin nedeni anlaşıldı.

Kamera kayıtlarına göre, bankaya gelen iki erkekten birinin saat 16.08'de banka görevlisi Seda Kaya'nın masasının sol çekmecesine uzanarak sağ eliyle paraları aldığı ve sol eline geçirdikten sonra cebine koyduğu tespit edildi. Aynı anda diğer erkek zanlının başka bir banka görevlisini konuşarak oyaladığı görüldü.

Güvenlik kameralarından elde edilen fotoğraflar Emniyet personeline dağıtılarak kimliği belirsiz iki erkek zanlının aranmasına başlanırken, aynı fotoğraflar benzer olaylara karşı dikkatli olunması için diğer bankalara da dağıtıldı.

[bluekeys™]

Göçmen kuşlarla birlikte kuş gribi tehlikesi geldi

Van'da göçmen kuşların Van Gölü havzasına gelmesiyle birlikte Doğa Gözcüleri Derneği ve Çevre Orman Müdürlüğü kuş gribine karşı göçmen kuşların göç güzergahlarını izlemeye başladı

26.09.2006

Doğa Gözcüleri Derneği Başkanı ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü öğretim ayesi Doç.Dr. Mustafa Sarı, geçen yıl kuş gribi görülmesi ardından çok sıkı tedbirler alındığını belirterek, "Göç dönemi öncesi valilikte yapılan toplantıyla yeni eylem planı hazırladık. Kuşların göç güzerg^ahlarını gözlemlemeye başladık" dedi.

Kuzeyden güneye kuşların göçlerinin başlamasıyla uzmanlar kuş gribine karşı uyarılarda bulundu. Göç yolu üzerinde bulunan ve göçmen kuşların önemli konaklama noktalarından olan Van Gölü Havzası da kuşlarla doldu. Sazlık alanlarda özellikle flamingolar göle ayrı güzellik katarken, kuş gribine karşı halkın dikkatli olması istendi. Doğa Gözcüleri Derneği Başkanı Doç.Dr. Mustafa Sarı, Van'da geçen yıl kuş gribinin ortaya çıkamasından sonra düzenli olarak Van Gölü Havzası'ndaki sulak ve sazlık alanların Çevre Orman Müdürlüğü ve Doğa Gözcüleri Derneği olarak kuşları izlediklerini belirterek şunları söyledi:

"Van Valiliği'nde Ağustos ayı içinde yapılan toplantı ile olası kuş gribi salgınına karışı yeni eylem planı oluşturuldu. Bu eylem planı ile göçmen kuşların konakladığı bölgeleri izlemeye aldık. Van Gölü'nde yılın her döneminde kuş hareketliliği var. Gözlemlerimizi daha çok kuşların olduğu, Arin, Erçek gölleri ile Gevaş'ın Göründü Koyu, Muradiye'deki Bendimahi Çayı, Edremit Dilkaya Sazlığı, Van Sazlığı ve Karasu Çayı'nda yapıyoruz. Çalışmalarımızda kuşların bulunduğu bölgelerde ölü olup olmadığına, ve göçmen kuşların sağlık durumlarına, bakıp gerekli yerlere raporlar veriyoruz. Şu ana kadar anormal bir durum söz konusu değil."