![]() |
![]() |
#1 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Kosova yönetimi
Statüsü: Sırbistan ve Karadağ sınırlarına dahil BM idaresinde bölge Nüfus: 1 milyon 800 bin Başkent: Priştine Başlıca diller: Arnavutça, Sırpça Başlıca dinler: İslam, Hıristiyanlık Yeraltı kaynakları: Kömür, kurşun, çinko, krom, gümüş ![]() Sırbistan ve Karadağ devleti sınırları içinde kalan ve denize çıkışı olmayan Kosova bölgesi 1999 yılından bu yana fiilen Birleşmiş Milletler idaresinde 1990’lı yıllarda, etnik farklılıklar ve siyasi baskı sonucu alevlenen bir savaş yaşayan Kosova'dan halihazırda Birleşmiş Milletler sorumlu olsa da bölgenin nihai statüsü belirlenmiş değil. Bu konuda 2006 başında başlayan müzakereler, bağımsızlık isteyen Arnavutlarla Sırbistan egemenliğini savunan Sırplar arasındaki derin görüş farkları dolayısıyla zorlu geçeceğe benziyor. Kosova, gerek Sırpların gerekse Arnavutların kültürel kimlikleri açısından büyük önem verdikleri bir bölge. Bölgede yaşayan farklı etnik gruplar arasındaki gerginlik de giderilmiş değil. GENEL BİLGİLER Kosova Avrupa’nın en yoksul bölgelerinden biri. Halkının neredeyse yarısından fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Her ne kadar bölge zengin yeraltı kaynaklarına sahip olsa da temel gelir kaynağı hala tarım. Bölgedeki Arnavut sayısı 1,5 milyon. 1999 sonrası, Sırpların bölgeden akın akın kaçması sonrasında ise hala burada kalan yaklaşık 100 bin kişilik bir Sırp toplumu var. Sırp azınlık NATO barış gücü nezaretindeki kapalı bölgelerde yaşıyor. Uluslararası diplomatlar Sırp azınlığın hakları konusunda yeterli ilerleme sağlanmadığından şikayetçi. Birleşmiş Milletler arabuluculuğunda Kosova'nın geleceğini tayin edecek görüşmeler için süreç 2005 Kasım'ında başladı. 2006 Ocak ayında Kosova yönetiminin başkanı İbrahim Rugova'nın ölümü, müzakerelere başlanmasını bir ay kadar geciktirdi. Sürece müdahil olan batılı ülkeler yıl sonuna dek bir sonuca varılmış olmasını umuyor. Tarih Slav ve Arnavut halkları Kosova'da 8. yüzyıldan bu yana birlikte yaşadı. Bölge 14. yüzyılın ortalarına kadar o zamanki Sırp İmparatorluğu’nun merkeziydi ve Sırplar da Kosova’yı devletlerinin doğduğu yer olarak kabul ediyor. ![]() ![]() Kosova 1990'ların başında kanlı bir savaş yaşadı Aradan geçen yüzyıllarda etnik denge Arnavutlardan yana değişirken, Kosova, özellikle destansı şiirlerde de örnekleri görüldüğü gibi Sırbistan’ın altın çağının simgesi haline geldi. Sırbistan’ın 1389 Sırpsındığı/Kosova Savaşı’nda uğradığı yenilgi Müslüman Osmanlı İmparatorluğu yönetimine geçişi beraberinde getirdi. Yüzyıllarca süren bu dönemin ardından Sırbistan ancak 1913’te Kosova’nın denetimini yeniden ele aldı ve bölge daha sonra Yugoslav Federasyonu’na bağlandı. Özerklik süreci Sırplar ve Arnavut kökenliler arasında bölgenin denetimi için yaşanan rekabet 20'inci yüzyıl boyunca sürdü. 1960'larda bölgede Arnavut ulusal kimliğinin bastırılması, Belgrad’ın tutumunun da yumuşamasını sağladı. Arnavut kökenliler Kosova ve Yugoslav yönetimi içinde tutunabilmeye başladı. Ancak Yugoslav Devlet Başkanı Tito’nun ölümü ardından bağımsızlık eğilimleri de güç kazandı. Kosova’nın Yugoslav yönetimi içindeki etkisinden duyulan rahatsızlığa onu takip eden Slobodan Miloşeviç döneminde iyice su yüzüne çıktı. 1989’da Yugoslavya devlet başkanı olan Miloşeviç bölgenin özerklik haklarını geri alma yönünde adımlar attı. ![]() ![]() Bölgede gerginlikler bir anda alevlenebiliyor 1991’de Arnavut liderlerin bağımsızlık ilanına rağmen 1990’lar boyunca süren pasif direniş hareketi bağımsızlık ya da özerkliğin iadesini sağlamayı başaramadı. 1990’lı yılların ortalarında Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) adlı etnik Arnavut gerilla örgütü, Sırp hedeflerine saldırılarına hız verdi. Saldırıları büyük ve şiddetli bir Yugoslav askeri harekatı takip etti. Savaş Slobodan Miloşeviç’in krize çözüm çabalarını reddi ve Kosovalı Arnavutlara karşı uygulanan zulüm kampanyasına yanıt, 1999 Mart ayında başlayan NATO hava saldırıları oldu. Sırp güçleri ise bu sırada Arnavutlara karşı etnik temizlik kampanyasına girişti. Yüzbinlerce mülteci Arnavutluk, Makedonya ve Karadağ’a kaçtı. Olaylarda yaklaşık 10 bin kişi öldü. Sırp güçleri 1999 yazında bölgeden çıkarıldı. Bölgenin yönetimini Birleşmiş Milletler üstlenmiş olsa da egemenlik hakları hala Belgrad yönetimine ait. Aradan geçen yedi yılda nihai statünün netleşmemiş olması, Arnavut kökenli halkı sabırsızlandırıyor. Bölgede zaman zaman tırmanan gerginlikler, en son 2004 Mart'ında 19 kişinin ölümüyle sonuçlandı. LİDERLER Kosova Yönetimi Başkanı: Fatmir Seydiu Fatmir Seydiu, başkan İbrahim Rugova'nın kanserden ölümü ardından 2006 Şubat'ında, parlamento tarafından bu göreve seçildi. Bölgedeki en büyük parti olan Kosova Demokratik Birliği'nin başkanı olan Seydiu, seçime tek aday olarak girmişti. ![]() ![]() Seydiu Rugova'ya yakınlığı ile tanınıyor Rugova'ya yakın bir isim olan yeni başkan, Rugova gibi bölgenin bağımsız olmasından yana. Bölgede başkanın yetkileri daha çok sembolik olsa da Seydiu, Kosova'nın nihai statüsü konusundaki görüşmelerde Kosova heyetinin başına geçmek gibi kritik bir görev üstleniyor. 54 yaşındaki hukuk profesörü, Kosova'nın kuzeyindeki Poduceva bölgesinde dünyaya geldi. Eğitimini Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde tamamlayan Seydiu, İngilizce ve Fransızca biliyor. Başbakan: Agim Çeku Kosova Kurtuluş Ordusu'nun eski komutanlarından Agim Çeku, 1 Mart 2006'da istifa eden Bayram Kosumi'nin ardından başbakanlık görevini devraldı. Milletvekilleri, Çeku'nun başbakanlığını 65'e karşı 33 oyla onayladı. ![]() ![]() Agim Çeku'nun başbakanlığı Sırbistan'la ilişkileri gerdi Başbakanlığa Çeku'nun aday gösterilmesi Sırbistan tarafından çok eleştirilmişti. Sırbistan, Çeku hakkında Sırplara karşı savaş suçları işlediği gerekçesiyle tutuklama emri çıkarmıştı. Çeku, hakkındaki bu suçlamaları reddediyor. Agim Çeku, UÇK'nın dağıtılması ve ardından Kosova Savunma Birlikleri'nin kurulmasına önayak olmuştu. Çeku yaklaşık beş yıldır Kosova Savunma Birlikleri'nin komutanı olarak görev yapıyordu. Bayram Kosumi, Kosova'nın Geleceği için İttifak partisi liderlerinin yönetimini etkisiz bulması ardından başbakanlıktan istifa etmişti. MEDYA Kosova’da 45 yıllık komünizm ve Belgrad’ın 10 yıl süren baskıcı yönetimi ardından Arnavut kökenli gazeteciler 1999 Haziran’ında yeniden serbestçe çalışabilecekleri umuduyla işlerine döndüler. Birleşmiş Milletler tarafından kurulan Geçici Medya Komisyonu, gazeteciler için bir çalışma ilkeleri rehberi yayımladı. Komisyonun başlıca amacı medyada şiddete teşvik unsuru olacak yayınlara yer verilmemesi. Uluslararası kurumlar da Kosova’da bağımsız medya için bazı destek programları başlattı. Örneğin İsviçre hükümeti BM denetiminde farklı etnik gruplardan oluşan Kosova halkına tarafsız haber kaynağı oluşturması için Blue Sky radyosunu destekliyor.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Çeçenistan
Rusya Federasyonu'nun güneyindeki özerk cumhuriyetlerden Çeçenistan, neredeyse dört bir yanından Rus toprakları ile çevrili. ![]() ![]() Bir milyon nüfuslu ülkenin başkenti Grozni savaşın izlerini taşıyor Çeçenistan Kafkas Dağları'ndaki sınırını ise Gürcistan ile paylaşıyor. Aslında petrol zengini olan bölgede, bağımsızlık yanlısı isyancı gruplarla Rus ordusu arasında 10 yılı aşkın süredir devam eden savaş nedeniyle ekonomi ve altyapı şu anda harabe durumunda. Organize suç faaliyetleri de yaygın durumda. GENEL BİLGİLER Çeçenistan, neredeyse iki yüz yıldır Rusya'nın dağlık güney sınırında Moskova için baş ağrısı yaratan bir bölge oldu. 19. yüzyılda İmam Şamil'in başını çektiği kanlı bir isyana sahne olan bölgede yaşananlar, Lermontov ve Tolstoy gibi sanatçıların eserlerine konu oldu. ![]() Statüsü: Rusya Federasyonu'na bağlı cumhuriyet Nüfusu: 1 milyon Başkent: Grozni Başlıca diller: Çeçen dili, Rusça Başlıca dinler: İslam, Hıristiyanlık Doğal kaynaklar: Petrol Rus yönetimi 1859 yılında bu isyanı bastırdı. Çeçenler ancak bundan 60 yıl sonra, bu kez Çarlık dönemne son veren Ekim Devrimi'nden faydalanarak kısa bir dönem bağımsızlıklarına kavuştular. Ancak bu dönem kısa sürdü ve 1922'de bölge, yeniden Rusya'ya bağlandı. İkinci Dünya Savaşı ve Nazi işgali, Moskova yönetiminden kopmak için yine birer fırsat olarak değerlendirildi. Ancak savaş sonunda Stalin'in intikamı acı oldu. Çeçenleri işbirlikçilikle suçlayan Stalin, yöre halkını Sibirya ve Orta Asya'ya sürdü. Çeçenler ancak 1957'de, Kruşçev döneminde yeniden evlerine dönebildiler. Sovyet dönemi sonrası ![]() ![]() Mashadov ve Basayev isyanın başını çekiyordu Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılması ardından, Sovyet hava kuvvetlerinde üst düzey bir yetkili olan Cahar Dudayev, bölgenin bağımsız olduğunu ilan etti. Dönemin lideri Boris Yeltsin, bu açıklamaya İçişleri Bakanlığı'na bağlı bir kaç yüz askeri bölgeye sevkederek yanıt verdi. Havaalanında silahlı Çeçen isyancıların karşıladığı askerler otobüslere bindirilip evlerine gönderildi. Bu olay Moskova için küçük düşürücü bir dizi adımın ilki oldu. Bunu takip eden üç yılda, silahlı gruplar Çeçenistan'daki denetimlerini gitgide artırırken Dudayev de Moskova'ya meydan okur açıklamalarında da sesini yükseltti. 1994'te Rusya, isyanı dizginlemek için bölgeye yeniden asker sevketti. Kolay bir zafer beklentileri kısa sürede suya düştü ve Rusların kayıpları artmaya başladı. Moskova, 1996'da imzalanan bir barış antlaşması ardından buradaki askerlerini çekmeye başladı. Bu anlaşma, Çeçenistan'a bağımsızlık yerine, büyük oranda özerklik sağlıyordu. Anlaşma uyarınca Aslan Mashadov, Çeçenistan cumhurbaşkanlğına seçildi. Ancak Çeçenistan savaş sırasında harabeye dönmüştü ve Rusya bölgeye yeniden yatırım yapmaya yanaşmadı. General Mashadov da organize suç ve adam kaçırma ile zengin olan silahlı çete liderlerini kontrol altına alamadı. 1999 Ağustos'unda Çeçen savaşçılar komşu Dağıstan Cumhuriyeti'ne sızarak Dağıstan ve Çeçenistan'da İslami bir devlet kurulmasını destekleyen bir örgütün saflarına katıldılar. Bu örgüt, Müslümanları Ruslara karşı cihada çağırdı. İkinci Çeçen savaşı Bu sırada henüz başbakan olarak iktidara gelmiş olan Vladimir Putin'in tepkisi hızlı ve sert oldu. ![]() ![]() Putin Çeçen isyancılara karşı sert bir siyaset izledi Bir kaç hafta içinde şiddetli çatışmalarla bu isyan bastırıldı. Aynı yılın yaz aylarında Rusya'nın çeşitli bölgelerinde düzenlenen bombalı saldırılarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Rus makamları olaydan Çeçen isyancıları sorumlu tutmakta gecikmedi. Putin, orduyu yeniden bölgeye sevketti ve kanlı çatışmalar başladı. Erken zafer ilanlarına rağmen, saldırılar ve çatışmalar hala tam olarak kesilmiş değil. Batılı ülkelerin Rusya'nın yöntemlerine ve insan hakları ihlallerine yönelen eleştirileri ise 11 Eylül'de Amerika Birleşik Devletleri'ne düzenlenen ve "terörle mücadele" kampanyalarının başlamasına yol açan saldırılardan sonra duruldu. Rusya Çeçen isyancıların da küresel terör şebekesinin bir parçası olduğunu savunuyor. Kremlin yönetimi Çeçenistan'a daha fazla özerklik sağlayan ancak Rusya'ya sıkı sıkıya bağlı olmasını sağlayan yeni bir anayasayı 2003 Mart'ında tartışmalı bir referanduma sundu. Bölge bu sırada hala çok istikrarsız olduğundan bu referandumda anayasaya verilen onayın gerçekten geçerli sayılıp sayılamayacağı da ayrı bir tartışma konusu. Rusya'nın bölgedeki sorunun barışçı bir çözüme ulaşması beklentisinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini söylemek hala güç. Bu yöndeki umutlar, 2004 Mayıs ayında, referandum sonrası bölgenin liderliğine seçilmiş olan Ahmed Kadirov'un suikast sonucu ölümüyle darbe aldı. 2005 Kasım ayında düzenlenen seçimlerde Kremlin yanlısı Birleşik Rusya Partisi, sandalyelerin yarısından fazlasını kazandı. İsyancılar bu seçimin göstermelik olduğunu savunsa da Rusya lideri Vladimir Putin, bölgede anayasal düzene dönüşün tamamlandığını ilan etti. Gözlemcilerse oy verme işleminin şiddetin sürdüğü bir korku ortamında yapıldığını vurguladılar. LİDERLER Cumhurbaşkanı: Ali Alkanov Alkanov, kendisinden önce bu görevi yapan Ahmed Kadirov'un suikast sonucu ölümü ardından, 2004 Ekim ayında yemin ederek bu göreve başladı. ![]() ![]() Alkanov'un görevi, hayati tehlike taşıyor Kremlin yönetimi başkanlık seçimleri sırasında Alkanov'a destek verdiğini net biçimde ortaya koymuştu. Alkanov'un başlıca rakibinin seçime girmesine teknik bir sorun gerekçe gösterilerek izin verilmedi. Seçimleri de sadece, bazı insan hakları örgütlerinin güvenilirliklerini sorguladığı bir avuç gözlemci izledi. Çeçen isyancılar seçimin tamamen uydurma olduğunu savundu. Seçildiğinde 47 yaşında olan Alkanov, uzun süre polis teşkilatında görev yapmış, ardından 2003 Nisan ayında İçişleri Bakanlığı'na getirilmişti. Moskova'ya sadık bir isim olarak tanımlanan Alkanov, 1996'da da Grozni'ye isyancı kuvvetlerin düzenlediği baskına gösterdiği direniş nedeniyle bir cesaret nişanı ile ödüllendirilmişti. Aslan Mashadov'un başkanlığı döneminde Çeçenistan'ı terkeden Alkanov bölgeye ancak 1999'da Rus ordusu ile birlikte dönmüştü. Çeçenlere aşırı görüşlere karşı koymaları telkininde bulunan Alkanov barışçı demokrasi değerlerini yayma sözü veriyor. Ekonominin toparlanmasını hedefleyen Alkanov petrol gelirlerinin Çeçenistan içinde kalması fikriyle de Rus enerji çevrelerinde tartışmalara yol açıyor. Serbest bir ticari bölge kurulmasını destekleyen Alkanov Çeçenistan'a vergi muafiyet ve indirimleri tanınmasını da talep ediyor. Evli ve üç çocuk babası olan Alkanov'un görevi, aslında hayati tehlike taşıyor. Kendisinden önce bu görevi yapan dört kişiden üçü öldürüldü. Başbakan: Ramazan Kadirov Bir suikast sonucu öldürülen Cumhurbaşkanı Ahmed Kadirov'un oğlu olan Ramazan Kadirov, 2006'nın Mart ayında, selef, Sergey Abramov'un bir otomobil kazasında ağır yaralanması ardından bu görevi üstlendi. ![]() ![]() Kadirov istikrarın demir yumrukla getirileceğini söylüyor Babasının öldüğü sırada 27 yaşında olan Ramazan Kadirov'un yaşı cumhurbaşkanlığına bizzat aday olmak istenen 30 yaş sınırının altında kaldığından, 2004 seçiminde Ali Alkanov'u destekledi. Seçim ardından da başbakan yardımcısı olarak görevlendirildi. Kadirov, babasının ölümünün öcünü alacağını söylüyor. 'İsyancıların kökünü kazımak'la görevlendirilen ve binlerce militandan oluşan 'Kadirovsi' kuvvetlerinin aşırı şiddet uyguladığı eleştirileri ardından, bu birimi Rus kuvvetlerinin komutasına devredeceğini duyurdu. Bazı gözlemciler, militanların hala Kadirov'un kontrolunda olacağını belirterek bunun fazla bir fark yaratmayacağını savunuyorlar. Kadirov, bu birimin adam kaçırma ve cinayet olaylarının ardında olduğu suçlamalarını reddediyor ancak gücün içinde bazı "başıboş" unsurlar bulunabileceğini söylüyor. Moskova yönetimi ile yakın bağları olan Kadirov aynı zamanda Kremlin yanlısı Birleşik Rusya Partisi'nin bölgesel lideri. 2005 Kasım'ındaki genel seçimde bu partiyle sandıktan ilk ısrada çıkan Kadirov, bölgeye istikrar getirmek için demir yumrukla yönetimin gerekli olduğunu savunuyor. Kadirov kendisini inançlı bir Müslüman olarak tanımlıyor. Ayrılıkçı lider: Dokka Umarov Dokka Umarov, Çeçen isyancıların liderliğini Abdülhalim Sadullayev'in 2006 Haziran ayında düzenlenen bir polis operasyonunda öldürülmesi sonrası üstlendi. 2005 Mart'ında liderliği üstlenene dek Çeçenistan dışında pek tanınmayan bir din adamı olan Sadullayev'in aksine, Umarov'un adı isyancıların operasyonlarında sık sık geçiyordu. Umarov 1990'ların ortalarında bu yana isyan hareketinde aktif rol oynadı. İsyancıların liderliğini üstlendikten sonra yaptığı ilk açıklamada Rusya'da polise ve orduya ait operasyonlara hız vereceğini duyurdu. 1964 doğumlu Umarov bununla birlikte, sivillere verilecek zararın asgariye indirilmesine çalışacağını söyledi. Çeçen isyancıların son yıllarda çok sayıda sivilin ölümüne yol açan Mokosva'daki tiyatro ve Beslan'daki okul baskını gibi eylemleri hareketin tepki çekmesine yol açmıştı. Umarov'un liderliği üstlenmesinden bir kaç hafta sonra, 2006 Temmuz'unda hareketin etkili liderlerinden, Rusya'nın en çok aranan adamı olan Şamil Basayev İnguşetya'da ölmüştü. MEDYA Çeçenistan medyanın faaliyetleri açısından oldukça büyük zorluklar çekilen bir bölge. Basın özgürlüğünü savunan gruplar, Moskova yönetimini bölgedeki çatışmaları izleyip aktarmaya çalışan gazetecilerin bağımsız şekilde çalışmasını engellemeye çalışmakla suçluyor. Örneğin ABD destekli Hür Avrupa Radyosu adına çalışan Andrei Babitsky'nin bölgeden geçtiği haberler nedeniyle Kremlin'i öfkelendirdiği belirtiliyor. Babitsky, 2000 yılında Grozni'de yakalanmış seyahat belgelerinin sahte olduğu gerekçesiyle bir Rus mahkemesince mahkum edilmişti. Rusya televizyon ve radyolarının pek çoğu bölgede takip edilebiliyor. Bölgedeki radyo kuruluşu da 2001 Kasım'ında yayınlarına yeniden başladı. Bölgede çok sayıda internet sitesi de isyancıların görüşlerini yansıtıyor. Bunların başında gelen Kavkaz Tsentr'ın merkezi sürekli değişiyor. Çünkü sitenin servis sağlayıcılarına Moskova'dan siteyi kapatma telkini yapılıyor. Bölgede isyancılar denetimindeki basının ne kadar etkili olduğu konusunda yorumlar ise çelişkili. Kavkaz Tsentr bölgede hala çok sayıda gazete ve dergilerinin olduğunu öne sürerken, Rus kuvvetleri 'militan' yayınevlerinin yok edildiğini savunuyor. Yabancı yayıncılar da Çeçenistan'daki izleyicilere ulaşmayı hedefliyor. Amerikan hükümetince finanse edilen Radio Liberty, Çeçence ve Rusça yayınlar yapıyor. Moskova yönetimi bu yayınları 'tek yanlı' olduğu gerekçesiyle eleştiriyor. Rus televizyonunda yer alan haberlerde, 2003 yılında Çeçenistan'da sekiz resmi gazete olduğu ve üçünün cumhuriyetin her yerinde satışa sunulduğu belirtiliyordu
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Yunanistan
Yunanistan'ın kültürel birikiminin yansımaları, özellikle sanat, siyaset ve felsefe alanlarında çağdaş Batı dünyasında kendini göstermeyi sürdürüyor. ![]() ![]() Başkent: Atina Yüzölçümü: 131.957 km2 En yaygın dil: Yunanca En yaygın din: Hıristiyanlık (Ortodoks Rum Kilisesi) Ortalama ömür: Erkeklerde 76, kadınlarda 81 yıl (BM) Para birimi: 1 Euro = 100 cent Başlıca ihraç ürünleri: Tekstil ve giyim, gıda, petrol ürünleri Ortalama yıllık gelir: 16.610 $ (Dünya Bankası, 2005) İnternet uzantısı: .gr Uluslararasi telefon kodu: +30 Yunanistan, Avrupa, Asya ve Afrika'nın kavşak noktasında bulunuyor ve yüzlerce adası, toplam yüzölçümünün neredeyse beşte birini oluşturuyor. GENEL BİLGİLER İkinci Dünya Savaşı sonrasında, Yunanistan hızlı bir ekonomik ve sosyal değişim sürecinden geçti. Bu dönemde ülke ekonomisinin başlıca kaynakları turizm ve gemicilikti. Ülke uzun yıllar boyunca, Ege Denizi'ndeki karasuları konusunda yaşanan anlaşmazlıklar ve bölünmüş Kıbrıs Adası dolayısıyla komşusu Türkiye ile gerginlikler yaşadı. 1999 yılında iki ülkenin peşpeşe yaşadığı depremler ardından karşılıklı yardım çalışmalarıyla ilişkilerde yumuşama yaşanmış olsa da, temel sorunlar üzerinde çözümsüzlük hali sürüyor. Yunanistan'ın sorun yaşadığı bir diğer komşusu da Makedonya. Yunanistan batı komşusunun bu ismi kullanmasının, aynı ismi taşıyan Makedonya bölgesi üzerinde hak iddia etme anlamına geldiğini savunuyor. Birleşmiş Milletler taraflarla görüşerek soruna çözüm arıyor. Dünyanın dikkati özellikle 2004 yılında, Yaz Olimpiyat Oyunları dolayısıyla Atina'ya çevrildi. Oyunlar için hazırlıkların zamanında yetişip yetişmeyeceğine dair kaygılara rağmen, sonunda tüm etkinlikler son derece başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. ![]() ![]() Atina 2004 Olimpiyatları'na evsahipliği etti 1981'de Avrupa Birliği'ne üye olan Yunanistan, 2001 yılı başında da ekonomik kriterleri yerine getirmek için verdiği yoğun çabalar ardından, Avrupa Para Birliği'ne katıldı. LİDERLER Cumhurbaşkanı: Karolos Papulyas Başbakan: Kostas Karamanlis Muhafazakar Yeni Demokrasi Partisi, 7 Mart 2004'te yapılan erken genel seçimler ardından soyalist PASOK'un iktidarına son verdi. Bu duruma uzun yıllardır iktidarda olan PASOK'un yaşam standardını iyileştime sözünü yerine getirememesi gerekçe gösteriliyor. Başbakan Kostas Karamanlis Yunanistan'ın yakın tarihinin en etkili siyasetçilerinden biri olan Konstantin Karamanlis’in yeğeni. ![]() ![]() Karamanlis 10 yıldır Yeni Demokrasi'nin lideri 1996’da sürpriz bir şekilde parti başkanlığına seçilerek ülkenin de en genç siyasi lideri oldu. Karamanlis daha önce hiç seçimle gelinen bir makamda görev yapmadı. . 47 yaşındayken Başbakan olan Karamanlis, tarım reformu, bürokrasinin hantallıktan kurtarılması ve yolsuzlukla mücadeyi başlıca öncelikleri olarak sıralıyor. İktidara gelişinden bu yana, yüksek işsizlik ve enflasyon ile hükümetin emeklilik ve çalışma sisteminde refom planları ülkede pek çok kez greve gidilmesine yol açtı. Karamanlis bir yandan da para birliği kurallarına aykırı biçimde yüksek olan bütçe açığını kapatması için Brüksel'in baskısı altında. Hukuk eğitimi alan Karamanlis evli ve çiftin 2003’te dünyaya gelen ikiz çocukları var.
1980'lerin sonlarına dek devlet elindeki yayın kurumları neredeyse bir tekel konumundaydı. Ancak bu tarihten sonra, izleyici sayısı itibariyle en büyük payı ticari televizyon kanalları alınca devlet televizyonu reklam gelirinin önemli bölümünü kaybetti. Şimdi, televizyonun en fazla izlendiği saatlerde daha çok yerli eğlence programları, komedi dizileri ve yarışmalar yayınlanıyor. Yunanistan'da yayıncılık, Avrupa standartlarına göre daha gevşek düzenlemelere tabi. Hatta ülkedeki 1700 kadar özel radyo ve televizyonun büyük bölümü ruhsatsız yayın yapıyor. Bununla beraber, 2001 yılında iyice yoğunlaşan FM bandına düzen getirmeye yönelik bazı girişimler, büyük bir siyasi tartışma yarattı. Her ne kadar editör ve yayıncılar, cumhurbaşkanı ya da dini inançlar gibi konularda tahkir niteliğinde kabul edilen yayınlar hakkında kovuşturmaya tabi tutulsa da Yunan medyası büyük ölçüde özgür yayın yapabiliyor. Basın ![]() ![]() ![]() ![]() Radyo - Televizyon ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haber Ajansları ![]() ![]()
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Suudi Arabistan
Orta Doğu’nun en dindar ve içe dönük ülkelerinden biri olan Suudi Arabistan, az gelişmiş bir çöl krallığı olarak başladığı yolda dev petrol sahaları sayesinde bölgenin en zengin ülkelerinden biri haline geldi. ![]() ![]() Başkent: Riyad Yüzölçümü: 2 milyon 240 bin km2 En yaygın dil: Arapça En yaygın din: İslam Ortalama ömür: Erkeklerde 70, kadınlarda 74 yıl (BM) Para birimi: 1 Riyal = 100 helali Başlıca ihraç ürünleri: Petrol, gaz, tahıl Ortalama yıllık gelir: 10.430 $ (Dünya Bankası, 2005) İnternet uzantısı: .sa Uluslararası telefon kodu: +966 Ülke yönetimi son dönemde bir yandan reform talebiyle gelen baskıya yanıt sunmaya çalışırken, bir yandan da gitgide artan radikal eğilimli grupların şiddet eylemleri ile mücadele ediyor. Ülke adını ilk kez 18. yüzyılda bölgede yönetimi ele alan iktidardaki El Suud ailesinden alıyor. Suudi Arabistan sınırları içinde kalan Hicaz bölgesi Muhammed Peygamber’in doğum yeri ve İslam’ın beşiği. Bu gerçeğe El Suud hanedanının Vahabilik olarak adlandırılan ve İslamiyeti katı şekilde yorumlayan anlayışa verdiği destek de eklenince ülke son derece güçlü bir dini kimlik edindi. Suudi Arabistan’ı 1932’de Hicaz’ı Haşimilerin elinden alıp diğer topraklarla birleştiren Kral Abdül Aziz kurdu. 1953’te ölümünden bu yana yönetim oğullarınca sürdürüldü. Suud hanedanının iktidar üzerindeki tekeli 20. yüzyılda tahta çıkan kralların ülkenin bir bölgesel güç haline gelmesi hedefine yoğunlaşabilmesini sağladı. Bölgede istikrarı sağlamak ve aşırı unsurları bastırmak da hep yönetimin çıkarına oldu. Bu nedenle Suud hanedanı 1990’da Irak’ın Kuveyt’i işgalinden sonra topraklarına Amerikan askerlerinin konuşlandırılmasını memnuniyetle karşıladı. Ancak yönetimin muhalefetin hiç bir yönüne hoşgörüyle yaklaşmaması Usame Bin Ladin’in El Kaide örgütü gibi radikal grupların burada büyüyerek ABD’nin Orta Doğu’da oynadığı rolden rahatsız olanların desteğini arkasında toplamasında rol oynadı. ![]() ![]() İslamcı militanlar son yıllarda ülkedeki saldırılarını yoğunlaştırdı 11 Eylül 2001’de New York ve Washington’a düzenlenen saldırılara katılan hava korsanlarının çoğu Suudi vatandaşıydı. Bu durum Suudi yetkililerin içeride güvenliği artırma isteğiyle ülkede daha fazla demokrasiye izin vermesi talepleri arasında sıkışmasına yol açtı. 2003 yılında El Kaide ile bağlantılı olduğu düşünülen intihar eylemcileri başkent Riyad’da aralarında yabancıların da olduğu 35 kişinin ölümüne yol açan saldırılar düzenlediler. Bazı Suudiler bu olayı kendi 11 Eylülleri olarak niteledi. O zamandan bu yana siyasette reform talepleri de militanların çoğu yabancıları hedef alan saldırıları da artış gösterdi. Suudi yönetimi ise bir yandan da içeriden ve dışarıdan yükselen demokrasi taleplerine yanıt arıyor. Bunun ilk adımı olarak 2005 Şubat ayından itibaren, ülke tarihinde ilk kez çok aşamalı bir belediye seçimi düzenlendi. LİDERLER Devlet Başkanı: Kral Abdullah bin Abdülaziz el Suud ![]() ![]() Kral liberal görüşlere ılımlı Suudi Arabistan 1932’den bu yana Suud hanedanınca yönetiliyor. Kral Abdullah, 2005 Ağustos ayında Kral Fahd'ın ölümü ardından ülkenin altıncı kralı olarak tahta çıktı. Kral, tahta çıkmadan önceki 10 yılda, üvey kardeşi Kral Fahd’ın geçirdiği felç dolayısıyla ülkenin fiili yöneticisi durumundaydı. Kral Abdullah 1982'de veliaht ilan edildikten sonra Ulusal Muhafızların komutasını üstlenmiş ve ülkedeki en güçlü isim olarak sivrilmişti. Komutanlığı şimdi oğlu Mutib yürütüyor. Bir süre Mekke belediye başkanlığı yapan Kral Abdullah, tahta çıkarken hanedan içinde güçlü ittifaklar kurmaya özen gösterdi. Bu şekilde Veliaht Prensin de aralarında olduğu yedi üvey kardeşine karşı taban elde ettiği belirtiliyor. Annelerinin adıyla Sudayri yedilisi olarak anılan kardeşler, önceki kral Fahd'ın öz kardeşi. Yedi prens ülkenin en önemli güç odağı kabul ediliyor. Kral Abdullah taraftarlarınca yolsuzlukların kirletmediği bir yönetici, reform yanlısı bir kişi bir vatansever ve iyi bir Müslüman olarak tanımlanıyor. Arap dünyasında, Arap çıkarlarının savunucusu olarak görülen Kral, İsrail'e ve İsrail işgaline desteği dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri'ni de eleştirmekten kaçınmamıştı. 1924 yılında doğduğu tahmin edilen Kral Abdullah geleneksel bir dini eğitim aldı. Geleneksel aşiret hayatına düşkünlüğü ile tanınan Kral geçmişte, sık sık çölde zaman geçirmekten zevk alıyordu.
Suudi Arabistan her ne kadar Arapça konuşan tüm ülkere hitap eden uydu televizyonlarına öncülük etmiş olsa da aynı zamanda medya açısından Orta Doğu’nun en sıkı denetim altındaki bölgelerinden biri. Hükümeti ve kraliyet ailesini eleştiren ya da İslamın kurallarını sorgulayan yayınlar genelde hoşgörülmüyor. 2003 yılında ise daha fazla açıklık gösterileceğinin sinyalleri ortaya çıktı. Daha önce tabu olarak kabul edilen bazı konular basında ve ekranlarda işlenmeye başlandı. ABD’ye yönelik 11 Eylül saldırılarından ve ülke içindeki terör eylemlerinden sonra da daha açık bir haber siyaseti güdüldüğü belirtiliyor. Devlete bağlı Suudi Arabistan Krallığı Yayın Kurumu (BSKSA) ülkedeki yüm yayın faaliyetlerinden sorumlu. ![]() ![]() Ülkede basın yönetime yakın çizgide Kurum, aralarında haber kanalı El İhbariye'nin de olduğu dört televizyon kanalını işletiyor. Radyo ve televizyon yayıncılığıyla ilgili tüm faaliyetleri Kültür ve Enformasyon Bakanı'nın başkanlık ettiği bir komisyon denetliyor. Suudi topraklarında özel radyo ve televizyonların faaliyet göstermesi yasak ancak ülke Arap ülkeleri genelinde yayın yapan uydu ve kablolu televizyonlar için en önemli pazarlardan biri. Aslında bu kuruluşların bazılarının arkasında da Suudi yatırımcılar var. Bunlar arasında sayılabilecek Dubai merkezli MBC kanalının sahibi Suudi kralının kardeşi. Ülkenin doğusundaki izleyiciler diğer Körfez ülkelerinden, nispeten daha liberal olan yayınları da takip edebiliyorlar. Suudi gazeteleri, ancak kraliyet tarafından çıkarılan fermanlarla yayına başlayabiliyor. Ülkede 10 günlük gazete ve düzinelerce dergi basılıyor. Arap ülkeleri geneline ulaşan gazeteler de sansüre tabi olmakla birlikte ülkede satışa sunuluyor. Gazetelerin haberleri genellikle devlet kontrolündeki haber ajansının geçtiği haberleri temel alıyor. Hassas konulara girilip girilmeyeceği kararı alınırken, ajansın tavrı bir gösterge oluşturuyor.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Suriye
Emeviler döneminde İslam İmparatorluğu'nun merkezi olan Suriye, çağlar boyu işgalllere uğramış ve Romalılardan Moğollara, Haçlılardan Osmanlılara dek, pek çok devletin denetimi altına girmiş bir ülke. Suriye günümüzde ise, çoğunluğu oluşturan Sünni Araplar dışında, Kürtler, Ermeniler, Asuriler, Aleviler ve Dürziler gibi çok çeşitli etnik ve dini grubu barındırıyor. ![]() ![]() Başkent: Şam Yüzölçümü: 185.180 km2 En yaygın dil: Arapça En yaygın din: İslam Ortalama ömür: Erkeklerde 71, kadınlarda 75 yıl (BM) Para birimi: 1 Suriye sterlini = 100 piastre Başlıca ihraç ürünleri: Petrol ve gaz Ortalama yıllık gelir: 1.190 $ (Dünya Bankası, 2005) İnternet uzantısı: .sy Uluslararası telefon kodu: +963 GENEL BİLGİLER 1918'de, İngiliz kuvvetlerinin desteğiyle Emir Faysal liderliğinde Şam'ı ele geçiren Arap kuvvetleri, Suriye'yi Osmanlı İmparatorluğu denetiminden çıkardı. Bir süre Fransız mandası altında kalan Suriye, 1946'da bağımsız oldu. Ancak bağımsız Suriye, toplumdaki çeşitli grupların çıkar çatışmaları nedeniyle siyasi istikrara kavuşamadı. Ülke kısa süreliğine Cemal Nasır liderliğindeki Mısır ile birleşerek (1958-1961) Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni oluşturdu. Ancak bu birliğe, bir grup subayın düzenlediği darbe son verdi. Arapların birliğini savunan, Aleviler denetimindeki Baas (Uyanış) Partisi'nin 1963'te denetimi ele geçirmesi, ülke tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bunu takip eden 10 yılda askeri darbelerle peşpeşe gelen yönetim değişiklikleri yaşandı, ancak Baas'ın hakim konumu sürdü. Son olarak Hafız Esad, 1970'te devlet başkanını devirdi ve 30 yıllık iktidar sürecini başlattı. Baas Partisi de hala iktidarı elinde tutuyor. Baas yönetimi, ülke içinde otoriter tavrı, yurtdışında İsrail aleyhtarı katı siyaseti dolayısıyla eleştiri görüyor. Bu eleştiriler, özellikle Devlet Başkanı Hafız Esad döneminde yoğunlaştı. Suriye, İsrail sınırındaki stratejik önemdeki Golan Tepeleri'ni 1967'de kaybetti. Komşusu Lübnan'da yaşanan iç savaş ise, Şam yönetiminin bölgedeki nüfuzunu sınırları dışına yaymasını sağladı. ![]() ![]() İsrail'in 1967'de işgal ettiği Golan Tepeleri iki ülke arasında gerginlik yaratıyor Ancak Lübnan'ın eski başbakanı Refik Hariri'yi hedef alan bir suikast ardından baskı altında kalan Şam yönetimi bu ülkedeki askerlerini 29 yılın ardından 2005'te çekti. Bu konuda hazırlanan bir Birleşmiş Milletler raporunda da Suriye'nin ısrarlı yalanlamalarına rağmen, suikaste Suriyeli yetkililerin karışmış olduğu suçlamaları yer aldı. Suriye'de hükümet muhalefet hareketlerine karşı son derece katı bir tutum izliyor. 1982'de Müslüman Kardeşler Örgütü'nün Hama'da başlatığı ayaklanmanın bastırılması sırasında binlerce kişi hayatını kaybetti. Hafız Esad'ın 2000 Haziran'ında ölümü ardından ise yerini oğlu Beşar Esad aldı. Esad'ın iktidarı sırasında yönetimin tavrı yumuşadı, yüzlerce siyasi tutuklu serbest bırakıldı. Ancak ekonomide ve siyasette sözü edilen kapsamlı reformlar hayata geçirilmedi. Suriye, dış politikada son yıllarda artan bir baskı görüyor. Amerikalı yetkililer, Suriye'yi 'şer ekseni' içinde anıyor, Irak'taki isyancılara destek vermekle suçluyorlar. Suriye bu suçlamaları reddederken, ABD'yi yönetimi devirmeye çalışmakla suçluyor. LİDERLER Devlet Başkanı: Beşar Esad Beşar Esad, 10 Haziran 2000'de babası Hafız Esad'ın ölümünün hemen ardından bu görevi üstlendi. ![]() ![]() Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ülke siyasetinde yumuşama eğilimi sağladı Göz doktoru olan Beşar, babasının yerini alacağı düşünülen ağabeyi Basil 1994'te bir trafik kazasında ölmeseydi belki de siyasete girmeyebilirdi. Aynı dönemde orduya da katılan Beşar, 1999'da albaylık rütbesine terfi etti. Beşar Esad'ın modernleşmeye verdiği önem nedeniyle kazandığı takdir, ülkede yolsuzluğa karşı giriştiği mücadele ile daha da pekişti. Beşar Esad, devlet başkanı olarak ayrıca Baas Partisi ve ordunun da lideri. 35 yaşında göreve gelmesi ardından, ilk yıllarda açıklık ve siyasi hoşgörü yanlısı bir tavır sergileyen Beşar Esad, çok sayıda siyasi tutukluyu serbest bıraktı ve medya üzerindeki kısıtlamaları gevşetti. Ancak yerleşik düzenin temel unsurları olan ordu ve Baas Partisi, fazla hızlı bir değişimi kendileri açısından tehditkar buluyor.
Suriye basın ve yayın kuruluşlarının neredeyse tamamı hükümet ve Baas Partisi mülkiyetinde ya da denetiminde. Devlet Başkanı ve ailesinin eleştirilmesi söz konusu değil ve dış basın ve yayın kuruluşlarının hükümeti rahatsız edebileceği düşünülen yayınları sansürden geçiyor. ![]() ![]() Suriye'de Beşar Esad'ın devlet başkanı olması sonrasında basın kısa süreli bir filizlenme dönemi geçirdi. Beşar Esad, 40 yıldan bu yana ilk kez özel yayın kuruluşlarına yayın lisansı verdi. Üç parti gazetesi, iki özel gazete ve bir mizah dergisinin de aralarında olduğu yeni basın organları bu dönemde yayın hayatına başladı. Ancak daha sonra çıkarılan yeni bir basın yasası, yeni kısıtlamaları da beraberinde getirdi. Yayın kurumlarının başbakandan izin alması ve içeriklerinin yasakları ihlali durumunda kapatılmaları koşulları getirildi. Üç devlet kanalının yanı sıra, Suriye'de pek çok izleyici yabancı televizyon yayınlarını da takip edebiliyor. Uydu alıcılarının kullanımı da yasal. Özel, ticari radyoların FM bandında yayın yapmasına da haber programı veya siyasi içerikli yayınlar yapmama koşuluyla izin veriliyor. ABD merkezli muhalif Suriye Reform Partisi, 2004 yılından itibaren "Hür Suriye Radyosu" adlı altında kısa dalgadan yayınlar yapıyor. Basın ![]() ![]() ![]() Radyo-TV ![]() ![]()
![]()
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Guest
Mesajlar: n/a
Üye No:
Cinsiyet :
|
![]() güzel paylaşım saol kanka
|
![]() |
![]() |
#7 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2548
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() emeğine sağlık saoalsın...
__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur. |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Sırbistan
Sırbistan 1990'larda dağılmaya başlayan Yugoslavya Federasyonu'nun son mirasçısı. ![]() ![]() Başkent: Belgrad Yüzölçümü: 88.361km2 En yaygın diller: Sırpça En yaygın din: Hıristiyanlık Ortalama ömür: Erkeklerde 71, kadınlarda 76 yıl (BM) Para birimi: 1 dinar = 100 para Başlıca ihraç ürünleri: Mamül mallar, gıda, canlı hayvan, makina, ulaşım teçhizatı Ortalama yıllık gelir: 2.680 dolar (Dünya Bankası, 2006) İnternet uzantısı: .yu Uluslararası telefon kodu: +381 Şubat 2003’te Yugoslav Parlamentosu’nun aldığı kararla kurulan Sırbistan ve Karadağ devleti, 2006'da feshedildi. Karadağ, Sırbistan'dan ayrılma yönünde karar verdi. Eski devletin uluslararası kuruluşlardaki üyelikleri Sırbistan'a bırakıldı. Ancak Karadağ'ın kopuşuyla, Sırbistan'ın denize çıkışı kalmadı. GENEL BİLGİLER 1990’larda dağılmaya başlayan Yugoslav Federasyonu’ndan geriye kalan son iki ülke olan Sırbistan ve Karadağ 2002 yılı Mart ayında, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra komünist bir düzende kurulan devletten geriye kalanları bir kenara bırakıp Sırbistan ve Karadağ adı altında daha gevşek bir birlik oluşturmaya karar verdi. Avrupa Birliği’nin arabuluculuğunda varılan anlaşma, Karadağlıların da bağımsızlık taleplerine bir çözüm formülü bularak Balkanlar'daki sınırların daha fazla değişmesini önlemeye yönelikti. Yeni birliğin temelindeki anayasal anlaşma 2002 Aralık’ında hazırlandı. Öngörülen yapıya göre devletin federal bir başkanlık yapısı, federal düzeyde savunması ve dışişleri bakanlığı olacaktı. Ancak iki cumhuriyet kendi ekonomileri konusunda kendi siyasetlerini izleyen, yarı bağımsız devletler olarak düşünüldü. Kosova da hukuki olarak kağıt üzerinde Sırbistan’a ait olsa da fiilen uluslararası idare altında. Bölgenin statüsü bağımsızlık isteyen Arnavutlarla bölgede azınlık olan Sırplar arasında ateşli bir tartışma yaratıyor. Bu konuda yürütülen görüşmelerin 2006 sonuna dek tamamlanması hedefleniyor. Tito'nun mirası Sırbistan, Karadağ, Slovenya, Hırvatistan, Bosna Hersek ve Makedonya’dan oluşan Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti 1945’te ilan edildi. Otoriter komünist lider Josip Broz Tito liderliğndeki dönemde etnik gerginlikler bastırıldı. Federasyonun ömrü Tito’nun 1980’de ölümünden sonra 10 yıldan ibaret oldu. Milliyetçi Sırp lider Slobodan Miloşeviç döneminde, ülke parçalanarak kanlı olaylara sürüklendi. Slovenya ve Makedonya’nın federasyondan kopuşu nispeten barışçı bir ortamda geldi. Ancak Hırvatistan ve Bosna’da şiddetli savaşlar yaşandı. 1992’den 2003’e kadar geçen sürede ise Yugoslavya Federal Cumhuriyeti adını alan devleti oluşturanlar, yine sadece Karadağ ve Sırbistan’dı. ![]() ![]() Yugoslavya'yı iç savaşlar parçaladı 1998’de özerk Kosova bölgesinde şiddet olayları alevlendi. Nüfusun çoğunluğunu oluşturan Arnavutlarca desteklenen Kosova Kurtuluş Ordusu UÇK, Sırp yönetimine karşı açıkça ayaklandı. Şiddet olayları tırmanırken Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç üzerindeki baskı da artıyordu. Yüzbinlerce mülteci, Arnavutluk, Makedonya ve Karadağ’a kaçtı. NATO 1999 Mart ayında Kosova ve Sırbistan’a hava saldırıları düzenledi. Sırp güçleri bölgeden çıkarıldı ve denetim Birleşmiş Milletler idaresine geçti. Ancak Kosova'nın statüsü konusunda hala nihai bir çözüm sağlanmış değil. ![]() Sırbistan ve Karadağ federasyonunun kurulması üzerinden bir kaç hafta olmuşken ülke, Sırbistan Başbakanı Zoran Cinciç’in suikaste uğraması ile karışıklığa sürüklendi. Reformlar konusunda öncü olan Cinciç, Slobodan Miloşeviç’in Lahey’deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemeisne teslim edilmesinin arkasındaki başlıca isimlerden de biriydi. Yetkililer olaydan Miloşeviç ile bağlantılı organize suç örgütlerini sorumlu tuttular. Bunun ardından başlayan operasyonlarda binlerce kişi yakalandı. 2005 yılında Avrupa Birliği Sırbistan ile üyelik sürecini başlatacak bir Ortaklık Anlaşması imzalanması için hazırlıklara girişti. Ancak bu çalışmalar, savaş suçu zanlıları Radko Mladiç ve Radovan Karaciç'in yakalanaması konusundaki tartışmalar dolayısıyla askıya alındı. LİDERLER Sırbistan Cumhurbaşkanı: Boris Tadiç Başbakan: Voyislav Koştunitsa Slobodan Miloşeviç'in devrildiği eylemlerin başını çeken Koştunitsa, 2004 baharında Sırbistan başbakanı oldu. Koalisyon hükümeti, Sırbistan Demokratik Partisi (DSS) ile Miloşeviç'in kurucusu olduğu Sosyalist Parti'den aldığı desteğe dayanıyor. Hükümet, aranan savaş suçlularının Lahey'deki Uluslararası Saval Suçları Mahkemesi'ne teslim edilmesine yeterli çaba göstermediği gerekçesiyle eleştiriliyor. Koştunitsa bu görev öncesinde Yugoslav Federasyonu'nun cumhurbaşkanıydı. Genel olarak ılımlı görülen Koştunitsa, Kosova bölgesine özerklik verilmesini kabul edilyor ancak bağımsızlık taleplerine karşı çıkıyor. Hükümet ayrıca, AB üyeliği sürecinde ilerlemeyi ve yolzulukla mücadele etmeyi vadediyor. 1944 doğumlu Koştunitsa'nın uzmanlık alanı hukuk. MEDYA Sırbistan medyasındaki değişim süreci Miloşeviç’in 2000 yılı Ekim ayında devrilmesinden kısa süre önce başladı; ancak bu olayla birlikte ivme kazanarak sürdü. Miloşeviç’in yerini yeni bir liderin alacağı anlaşıldığında medya kurumları geçmişle bağlarını koparıp değişim açıklamları yapma telaşına düştü. Miloşeviç’in sözcülüğünü yapar durumdaki Sırbistan Radyo Televizyonu (RTS) ateşe verildi, üst düzey yönetim kadrosu görevden alındı. Kanalın ismi geçici olarak 'Yeni RTS' şeklinde değişti, yeni bir yönetim atandı. Diğer medya kurumlarında da benzer olaylar yaşandı. Miloşeviç yanlısı medya siyasi sansür uygulamasından sıyrılmış oldu. Önceki dönemde bağımsızlıklarını korumak için mücadele veren kurumlar da sadece taraf değiştirmekle yetinen diğer kurumlara göre çok daha kapsamlı yayınlar yapar oldular. ![]() ![]() Basın zaman zaman baskıdan şikayetçi oluyor Basında ise günlük Danas gazetesiyle, haftalık gazete Vreme yeni hükümeti eleştiryor. Haftalık gazete NIN ve Radio B92 de açıkça sürtüşmeye giriyor. Hükümet baskısının yerini ise otosansrü almış durumda. Sırbistan’da 500 radyo istasyonu ve 200 kadar televizyon kanalı faaliyet gösteriyor. Bunların yüzde 90’ının haber yayını yok ve eğlence ağırlıklı programlar yapıyorlar. Geri kalanları ise çeşitli hükümet birimleri ve siyasi örgütlenmelerin etkisi altında. Kosova’da 45 yıllık komünizm ve Belgrad’ın 10 yıl süren baskıcı yönetimi ardından Arnavut kökenli gazeteciler 1999 Haziran’ında yeniden serbestçe çalışabilecekleir umuduyla işlerine döndüler. Ancak serbest bir medya ortamı varolan ve yeni ortaya çıkan özellikle de iş dünyasına suç örgütlerine ve siyasi gruplara bağlı olan çıkar grupları açısından arzulanır bir durum değildi. Bu nedenle gazetecilerin susturulması ya da sindirilmesi için açık ya da gizli girişimlerde bulunuldu. Uluslararası kurumlar da Sırbistan Kosova ve Karadağ’da bağımsız medya için bazı destek programları başlattı. Bu programlar özel medya sektörünü geliştirmeyi ve profesyonellik düzeyini yükseltmeyi, ülke genelinde doğru ve tarafsız bilgi erişimi sağlanmasını etnik azınlık gruplarının kendi dillerinde medyayı geliştirebilmesini ve etnik gruplar ve kültürlerarası medya işbirliği sağlamayı amaçlıyor. Örneğin Kosova’da İsviçre hükümeti farklı etnik gruplardan oluşan Kosova halkına tarafsız haber kaynağı oluşturması için Blue Sky radyosunu destekliyor.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Rusya
1991'de Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından bu yana Rusya, değişen dünya düzeninde kendisine yeni bir yer edinmeye çabalıyor. ![]() ![]() Başkent: Moskova Yüzölçümü: 17 milyon km2 En yaygın dil: Rusça En yaygın dinler: Hıristiyanlık (Rus Ortodoks Kilisesi), İslam Ortalama ömür: Erkeklerde 61, kadınlarda 73 yıl (BM) Para birimi: 1 ruble = 100 kopek Başlıca ihraç ürünleri: Petrol ve petrol ürünleri, doğal gaz, kereste ve orman ürünleri, madenler, kimyasal maddeler, silah ve askeri teçhizat Ortalama yıllık gelir: 3.410 $ (Dünya Bankası, 2005) İnternet uzantısı: .ru Uluslararası telefon kodu: +7 Komünizm dönemi ardından yeni bir siyasi düzen kurulan ülkede, ekonomi de rublede devalüasyon yapılan 1998 yılından bu yana, nispeten istikrarlı bir büyüme eğilimi içinde. Fakat hantal bürokrasi yapısından sıyrılamaması ve Çeçenistan'da devam eden sorunlar hala çözüm bekliyor. Rusya, Çarlık döneminde Puşkin, Tolstoy ve Dostoyevski'den başlayıp Sovyet döneminde Soljenitsin'e uzanan zengin bir edebiyat geleneğine sahip. Müzik alanında da Çaykovski'den Rahmaninov'a, Prokofiev'den Şostakoviç'e, derin izler bırakmış pek çok Rus besteci var. GENEL BİLGİLER Rusya, barındırdığı çeşitlilik ve büyüklüğü itibariyle, son derece etkileyici bir ülke. Sınırları içinde 10 saat dilimi bulunan ülke, Avrasya'da 17 milyon kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İklim, kutup ikliminden başlayıp, güneye indikçe ılımanlaşıyor. 1990'ların özelleştirme yıllarında, Rusya girişimcilere cömert kar imkanları sunuyordu. Bir avuç insan, özellikle enerji ve medya sektörlerinde çok geniş imkanları ellerinde topladı. ![]() ![]() Moskova'daki Kremlin Sarayı, Rus yönetiminin idari ve siyasi merkezi Bazı uzmanlar, dönemin devlet başkanı Boris Yeltsin'in bu kişilerin etkisinin siyasette de fazlasıyla hissedilmesine izin verdiğine inanıyordu. Ancak Vladimir Putin, devlet başkanı olur olmaz yetkilerin kimin elinde olduğu konusunda soru işaretleri oluşmasına izin vermeyeceğini gösterdi. Bu kişilerden bazıları kendilerini adli soruşturmalarla karşı karşıya bulurken, ülkenin en ünlü işadamlarından ikisi Rusya'yı terketti. Ülkenin en büyük petrol şirketi Yukos'un eski başkanı Mihail Hodorkovski ise vergi kaçırmadan mahkum olarak Sibirya'da bir cezaevinde bulunuyor. Kremlin yönetimi son yıllarda petrol ve doğal gaz sektörleri üzerindeki denetimi yeniden elinde toplamak üzere adımlar attı. Rusya devleti ülkenin en büyük doğal gaz şirketi Gazprom'da yüzde 50'nin üzerinde hisse sahibi. Etnik ve dini çeşitlilik Rusların ülke nüfusunun yüzde 80'inden fazlasını oluşturmasına ve en yaygın dinin Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebi olmasına rağmen, ülkede pek çok başka etnik ve dini grup bulunuyor. Müslüman nüfus özellikle Volga Tatarları ve Kuzey Kafkaslar'daki Başkırlar arasında yoğunlaşıyor. Çeçenistan Rusya açısından ciddi bir sorun yaratama özelliğini sürdürüyor. Rus askerlerinin ilk olarak 1994'te bölgedeki ayaklanmayı bastırmak üzere sevkedilmesinden bu yana binlerce kişi hayatını kaybetti. Gerillalar da Rusları hedef alan saldırılar düzenlemeyi sürdürüyorlar. ![]() ![]() Rusya 1997'den bu yana, Çeçenistan'daki bağımsızlık yanlısı gruplara karşı operasyon yürütüyor Ancak Batı'nın Çeçenistan'daki operasyonları konusunda Kremlin'e yönelttiği eleştiriler, Amerika Birleşik Devletleri'ni hedef alan 11 Eylül saldırılarından bu yana azaldı. Rusya kendi verdiği savaşı da terörle mücadelenin bir boyutu olarak tasvir ediyor ve atılan adımların bölgeye istikrar ve barış getirdiğini savunuyor. Rusya'nın Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde uluslararası teröre karşı başlatılan mücadeleye verdiği destek, ülkenin Nato ile ilişkilerine olumlu yansıdı. İki taraf, 2002 Mayıs ayında Nato - Rusya Konseyi'ni kurarak Rusya'ya terörle mücadele ve diğer güvenlik tehditleri konusunda alınacak kararlarda eşit söz hakkı verdi. Bununla birlikte, Rusya, 2003 baharında, Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'a askeri müdahalede bulunma düşüncesine şiddetle karşı çıktı ve Irak'taki Birleşmiş Milletler silah denetçilerine çalışmalarını tamamlamaları için gerektiği kadar süre tanınması yolundaki tavrını ısrarla sürdürdü. İran'ın nükleer programı konusunda da Tahran yönetiminin yanında yer alan Rusya, ABD ile yeni bir ilişki kurma arzusunun kilit meselelerde, istediği biçimde hareket etmesini önlemeyeceğini göstermiş oldu. LİDERLER Başkan: Vladimir Vladimiroviç Putin Vladimir Putin 2004 yılı Mart ayında yüzde 70 gibi açık bir farkla kazandığı seçim ardından görevde ikinci dönemine başladı. ![]() ![]() Putin 2000 yılında göreve başladı Batılı bazı gözlemciler başlıca muhalif adayın oy oranının yüzde 14'te kaldığı seçim sırasında basını taraflı yayın yapmakla suçladı. 2000'li yılların ilk yarısında da Putin'i eleştiren televizyon kanalları yayınlarına son vermek durumunda kalmışlardı. Benzer eleştiriler 2003 Aralık'ında Putin'i destekleyen Birleşik Rusya Partisi genel seçimi kazandığı sırada da dile getirilmişti. Bu seçimde liberal partiler mecliste temsil imkanını neredeyse tamamen kaybetti. Vladimir Putin, kariyerine Sovyet istihbarat teşkilatı KGB saflarında başladı. 1990'da St. Petersburg kentinin yönetiminde görev aldı. 1996'da Moskova'ya taşındı. 1999'un Ağustos ayına gelindiğinde, başbakandı. Vladimir Putin, 1999'un son gününde istifasını açıklayan, selefi Boris Yeltsin tarafından vekaleten devlet başkanlığına atandı. Yeltsin Putin'i "Büyük Rusya'yı yeniden canlandıracak kişileri etrafında toplayabilecek bir kişi" olarak tanıttı. Putin, sonradan devlet başkanlığı için yapılan seçimleri kazanarak 2000 Mayıs'ında resmen göreve başladı. Özellikle Çeçen isyancılara karşı katı tutum uygulama vaadi, Putin'e seçimde destek kazandıran önemli bir unsurdu. Beslan'daki bir ilkokulda öğrencilerin rehin alınmasıyla başlayan ve yüzlerce kişinin öldüğü olaylar ardından Putin, daha önceden dorğudan seçimle belirlenen bölge valilerini atama yetkisini de kendi üzerine aldı. Rusya'yı modernleştirmek istediğini söyleyen Putin, bütçeyi dengelemek ve enflasyonu düşürmek yolunda gerçekleştirdiği ekonomik reform adımlarıyla takdir topladı. 2004 Şubat ayının son günlerinde de Cumhurbaşkanı Putin, ani bir kararla Mihail Kasyanov hükümetini topluca görevden aldı. Bu karar Yeltsin döneminde güçlenen işadamı sınıfı ile bağları koparmaya yönelik bir adım olarak yorumlandı. Putin bu göreve ülkeyi Avrupa Birliği'nde temsil etmekte olan Mihail Fradkov'u atadı. Dışişleri Bakanı: Seryeg Lavrov Maliye Bakanı: Aleksey Kudrin Savunma Bakanı: Sergey Ivanov MEDYA Son yıllarda Kremlin, ülkenin başlıca televizyon kanalları Kanal 1, RTR ve NTV üzerindeki denetimini arttırdı. Kremlin'i eleştiren bağımsız televizyon kanallarının, Putin iktidarının ilk iki yılı içinde yayınlarına son vermek zorunda kalması, Putin'in ifade özgürlüğüne yaklaşımı konusundaki kaygıları güçlendirdi. Devlet Başkanı'nın meselenin siyasetten değil, mali ve idari sorunlardan kaynaklandığı açıklamaları da herkesi ikna etmeye yeterli olmadı. Bu durumu eleştirenler, bu adımlar sonunda bağımsız haberciliğin yara aldığını söylüyorlar. Kremlin ülkenin en büyük iki işadamı, Boris Berezovski ve Vladimir Gusinski hakkında davalar açıp, Gazprom ve Lukoil gibi sanayi kuruluşları eliyle hareket ederek, 2001'de NTV'nin denetimini ele geçirirken, 2002 Ocak'ında da TV-6'nın kapatılması talimatını verdi. Rusya'nın tek özel televizyonu olarak TV-6'nın yerini alan TVS, bu niteliğini, 2003 Haziran'ında yetkililerin, resmi açıklamaya göre mali nedenlerle kanala kilit vurmasına dek sürdürdü. ![]() ![]() Medya şirketleri sahibi Boris Berezovski Rusya dışında yaşıyor Önde gelen siyasetçiler ve etkili gazeteler TVS'nin kapatılmasının ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbe olduğunu söylediler. ABD Dışişleri Bakanlığı, kaygılarını ifade ederken, kapatma gerekçesinin ardında "muhtemelen siyasi nedenler olduğu"ndan söz etti. Medya izleme kuruluşu, Sınır Tanımayan Gazeteciler, bu adımın özgür ve farklı yaklaşımlarla habercilik yapılmasını tehdit ettiğini bildirdi. Moskovskiy Komsomolets gazetesi, 2001 Aralık'ında, "Rusya televizyon kanalları birbirlerinin eşi haline geliyor, hepsi Devlet Başkanı Vladimir Putin liderliğindeki Rusya'nın başarıları hakkında aynı haberleri yayınlıyorlar" gözlemini iletiyordu. Hükümetin basın özgürlüğüne yönelik saldırgan tutumundan Çeçenistan'daki savaş neden gösteriliyor. Çeçenistan'da kimi gazeteciler öldürülürken, kimileri de kayboldu ya da kaçırıldı. Moskova'da ve diğer bölgelerde de bazı gazeteciler taciz ve fiziksel olarak kötü muameleye maruz kaldı. Kremlin yönetiminin girişimiyle kurulan ve "Rusya'nın küresel olaylara bakış açısını yansıtmak üzere" İngilizce olarak yayın yapan Russia Today kanalı ise 2005 yılında yayına geçti. Basın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Radyo - Televizyon ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haber Ajansları ![]() ![]() ![]()
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Polonya
Her fırsatta ulusal geçmişinden duyduğu gururu ifade eden Polonya'nın ülke olarak tarihi, yaklaşık bin yıl geriye gidiyor. ![]() ![]() Başkent: Varşova Yüzölçümü: 312.685 km2 En yaygın diller: Lehçe En yaygın din: Hıristiyanlık Ortalama ömür: Erkeklerde 70, kadınlarda 78 yıl (BM) Para birimi: 1 zloti =100 groszi Başlıca ihraç ürünleri: Makine ve ulaşım araçları, gıda, kimyasal maddeler, Ortalama yıllık gelir: 7.100 $ (Dünya Bankası, 2005) İnternet uzantısı: .pl Uluslararası telefon kodu: +48 Ancak Avrupa'nın kalbinde yer alan ülke pek çok kez çalkantılı ve sarsıntılı dönemlerden geçti. Pek çok kez başka ülkelerin işgali altında kalan Polonya'da, son olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında milyonlarca kişi hayatını kaybetti. Bunların yarısı Yahudiydi. GENEL BİLGİLER Polonya Komünist düzenin yıkılmasından 15 yıl sonra Avrupa Birliği üyesi olarak siyasi tarihinde yeni bir döneme girdi. 1980 Ağustos'unda Gdansk tersanesindeki grevler ardından yetkililerle verilen anlaşma doğrultusunda kurulan Dayanışma Hareketi, Sovyet Bloğu'nun ilk bağımsız siyasi hareketi kabul ediliyor. Siyasi özgürlük girişimleri, 16 ay sonra sıkı yönetim ilan edilmesiyle sekteye uğrasa da Dayanışma Hareketi'nin başını çektiği kampanyalar sonunda Polonya, 1989'da Doğu Avrupa ülkeleri arasında komünist düzenin yıkıldığı ilk ülke oldu. Vatikan'da Polonya kökenli olan Papa İkinci Jean Paul'ün bulunuyor olması 1980'li yıllar boyunca Dayanışma Hareketi üzerinde önemli etki yarattı. Katolik kilisesi günümüzde de toplumsal yaşamın en etkili güçlerinden birisi. Kilise okullarda ibadet ve kürtaj gibi konularda yaşanan tartışmalarda etkin rol alıyor. AB süreci Komünizm ile AB üyeliği arasında geçen 15 yılda, ülke merkez sağ ve merkez sol hükümetler arasında gidip geldi. Bunlardan çoğu yolsuzluk suçlamaları ile karşı karşıya kaldı. ![]() ![]() Polonya 10 yeni AB üyesinin en büyüğü Polonya bir piyasa ekonomisi yaratma ve dış yatırım çekme konusunda başarılar sağladı ancak ülkede işsizlik oranları hala yüksek, gelir düzeyi ve büyüme oranları ise düşük. Hantal ve büyük tarım sektörü verimli değil. Gelecekte tarım sektörüne sağlanacak AB teşviklerinin düzeyi Polonya'nın üyelik sürecindeki başlıca tartışma konularından biriydi. Nüfusunun yüksekliği dolayısıyla AB karar mekanizmalarında önemli bir söz hakkına kavuşan Polonya'nın Avrupa anayasasıyla ilgili itirazları da süreci sekteye uğratan önemli bir unsur oldu. Ancak 1999'da NATO üyesi olan Polonya, 10 yıl süren adaylık süreci ardından, 2004'te AB üyesi oldu. Yaklaşık 40 milyon nüfuslu Polonya'nın dünya siyasetinde adı, Irak'ta ABD öncülüğündeki askeri harekata destek vermesi ardından daha sık duyulur oldu. Polonya, 2003 Eylül'ünden bu yana 2 bini kendi ordusundan yaklaşık 9 bin kişilik bir çok uluslu gücün komutasını üstlenmiş durumda. NATO da bu güce teknik destek veriyor. Konunun yarattığı tartışmalara rağmen, muhafazakar hükümet, önceki iktidarın askerleri 2006 yılı başında çekme kararını geri aldı. LİDERLER Devlet Başkanı: Lech Kaczynski Muhafazakar görüşlü Hukuk ve Adalet Partisi'nden Lech Kaczynski 2005 Ekim ayında düzenlenen cumhurbaşkanlığı seçimlerini ikinci turda kazandı. ![]() ![]() İki kardeş iktidar partisinin kurucuları Özellikle geleneklerine bağlı kırsal kesimlerde geniş bir tabanı vardı. Seçildiği sırada başkent Varşova'nın belediye başkanı olan Kaczynski, serbest piyasa reformlarına geçişte acele edilmemesini, sosyal güvenlik programlarının muhafaza edilmesini savunuyor ve "Hıristiyan değerlerine" dönüş çağrısı yapıyor. Lech Kaczynski Hukuk ve Adalet Partisi'ni ikiz kardeşi Jaroslaw ile birlikte kurdu. Jaroslaw Kaczynski halen partinin liderliğini yürütüyor. Polonya anayasasına göre cumhurbaşkanının yetkileri başbakana göre oldukça sınırlı. Ancak dış politika konusunda yine de söz hakkı sağlıyor. Başbakan: Jaroslaw Kaczynski Cumhurbaşkanı'nın tek yumurta ikizi olan Jaroslaw Kaczynski, 2006 Temmuz'unda lideri olan partinin gösterdiği başbakanın istifası ardından bu görevi üstlendi. 25 Eylül 2005'te düzenlenen genel seçimler sonunda Hukuk ve Adalet Partisi birinci parti olarak dört yıllık merkez sol hükümetine son vermişti. Ancak parti kurucularından Lech Kaczynski'nin cumhurbaşkanlığı adaylığı şansını baltalamamak üzere Jaroslaw Kaczynski başbakan olmayacağını açıkladı. Parti bunun üzere 46 yaşındaki Kazimierz Marcinkiewicz'i görevlendirdi. Partinin seçim vaadlerinin başında yolsuzluk ve suçla mücadele, kamu finansmanının yeniden düzenlenmesi ve konut ve yol yapımları geliyordu. Başta bir azınlıl hükümeti kuran parti, başbakan değişimi sırasında iki partiyle koalisyona gitti. Bunlar, kırsal kesimde güçlü olan popülist Meşru Müdafaa Partisi ile sağ görüşlü Polonya Aileleri Birliği. Her iki partinin liderleri de hükümette başbakan yardımcısı oldu. Koalisyon ortaklarının her ikisi de Avrupa Birliği üyeliğine muhalefet ediyordu. Ancak hükümete girmelerinden bu yana bu alanda ve ekonomik reform konusunda muhalefetlerini yumuşattılar. Yine de bu ortaklık hem ülke içinde hem de AB'de tartışma yarattı.
Polonya medyası orta ve doğu Avrupa bölgesindeki en büyük pazarı oluşturuyor. Bu nedenle ülkede pek çok yabancı grubun da yatırımları var. Devlet denetimindeki TVP, iki ulusal kanalıyla hala en büyük izleyici kitlesine sahip. Kurum bünyesinde yerel yayınlar ve uluslararası yayın yapan uydu kanalı TV Polonia da bulunuyor. Polsat ve TVN ise en önde gelen ticari kanallar. Dijital yayın yapan Cyfra+ Fransız Canal+ televizyonunun kurduğu bir şirket. Polonya halkının yaklaşık dörtte biri de yabancı kanalları da izliyor. Radyoya ilgi geçmişe göre azalmış olsa da ülkede hala yayın yapan 200'ü aşkın istasyon var. Gazetelerin sayısı ise yerel ve bölgesel yayınlarla birlikte 300'ü buluyor. Ancak ülke genelinde gazete okuma oranı yüzde 30'un altında. Basın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Radyo - Televizyon ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Haber Ajansı ![]()
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Ülkeler Tarihi | styla45 | Tarih | 63 | 07-25-2009 01:41 PM |
Vizesiz Girebileceğimiz Ülkeler 21.10.2007 | silverboy | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-21-2007 10:42 PM |
Az bilinen ülkeler | papaz | Eskiler (Arşiv) | 0 | 04-03-2007 07:50 PM |
zeki ülkeler | blAcksmith | Eskiler (Arşiv) | 12 | 10-15-2006 01:57 PM |
A1 GP'sine yeni ülkeler | Bostandere | Eskiler (Arşiv) | 0 | 08-27-2006 10:02 AM |