Deniz Baykal sonunda militarizmde karar kıldı..

[parlayan güneş]

Vakit'ten iktibas
Abdurrahman Dilipak

EMRET KOMUTANIM!

Deniz Baykal sonunda militarizmde karar kıldı..
Arkası arkasına emekli generallerle görüşüyor. Öyle anlaşılıyor ki, CHP bu seçimde çok sayıda emekli generali lisetesinden aday gösterecek..
Baykal, önce emekli bir orgeneral, sonra emekli bir tümgeneral daha sonra da başka emekli bir tümgeneralle görüşmüş..
Sosyalizmi daha önce bırakmışlardı ama, şimdi artık sol bir parti de değiller. Hele sosyal demokrat hiç değiller.. Militan Muhafazakar Kemalist bir hareket.. Hepsi o kadar.. CHP demokratsa Musolini liberaldir..
CHP ideolojik, politik zeminini kaybetti. Sınıfsal ya da sosyolojik bir tabana da oturmuyor..
Özgürlükçü bir parti değil.
İnsan haklarını, hukuk devletini savunmuyor; katılımcı, çoğulcu, şeffaf bir hareket de değil; çevre ya da tüketici sorunlarına da duyarlı değil.
Artık 6 okta ifadesini bulan, Halkçılık, Milliyetçilik, İnkılabçılık, Laiklik, Cumhuriyetçilik, Devletçilik gibi değerlerden sadece laiklikliği, laikçilik şeklinde anlıyor. “Cumhur”a dayalı bir rejim yerine Kemalizmle maskelenmiş militarizmi savunuyorlar..
Kendilerini kendi değerler sistemi ile değil de karşıtlıkları ile tanımlamaya çalışıyorlar.. Mesela irticaya karşı olmak, en temel vasıflarından biri.. İrtica olmasın da ne olursa olsun. İrtica dedikleri ise daha çok İslâm inanışı, tarih ve toplumun geleneği gibi değerler..
Yüzlerini geleceğe dönmüyorlar.. Bu anlamda ilerici değil, muhafazakar, hatta gerici bir hareket denebilir CHP’ye.
Halkçı da değiller. Halktan kopuk, militarist bir çizgi izliyorlar..
Dünya gerçeklerinden kopuklar..
Bölge ve dünya sorunlarına ilişkin sağlıklı bir çözüm önerileri de yok.
CHP artık bir kadro ya da aydın hareketi değil.. Laikçi fanatiklerden oluşan, “rejim elden gidiyor” diye korkulu rüyalar gören bir Fobi kulübü sanki.. Giderek yaşlanan bir tabanları var.. Baykal partide “tek adam”..
CHP işçi, köylü, aydın tabanını kaybetti.. Emekli askerler ve devletten beslenen bir avuç eski bürokrat ve yaşlı sanayici, işadamı ve müteahhitten oluşan bir kesime dayanıyorlar.. Bu adamların çocukları da bunların peşinden gitmiyor artık.. Bu adamlar, 19. yy’ın savaş ortamında oluşan kavram ve kurumlarla 21. yy’ı açıklamaya çalışıyorlar..
Derin devlet deyince insanın aklına hemen CHP geliyor.. Hemen hemen aynı reflekslere sahipler.
CHP hâlâ tek parti döneminin hayalinden kendini kurtaramadı..
Seçimler açık oy gizli tasnifle yapılsa sorunlar çözülecek.. Yargı İstiklal Mahkemelerine göre yeniden yapılansa rahat edecekler.. Valiler hem CHP il başkanı olmalı, hem de belediye başkanı. Tıpkı eskiden olduğu gibi.
Ne öyle her kafadan bir ses.. Tek bayrak ve tek ses olmalı.. Onun için özgürlük filan bize göre değil. Aslolan takrir-i sükûndur. Sessizliktir.. Herkes işine; sokaktaki adam o kadar da siyasi gündeme müdahale etmemeli..
Baykal "Asker Erdoğan'a uyarı yapabilir" diyor. Bunu bekliyor gibi sanki. Şikayetçi değil.. Bakarsınız yarın, asker elbisesini giyip, başına da Kuvayı Milliye kalpağı geçirip grub toplantısına öyle gelir..
Bunlar Kuvayı Milliye hareketini “ulusçu” bir hareket sanıyorlar. Oradaki “milli” kelimesi dini, hilafetçi demektir. Kuvayı Milliye hareketi başladığında daha Türkiye Cumhuriyeti, Türk ulusu yoktu.. “Millet olma” fikri Çanakkale’de ya da Allahuekber dağlarında doğmuş güya.. Vatan için Türklük için şehid olmuş yüzbinler güya.. Etmeyin ya hu! Kuvayı Milliye Hilafetten yana, şeriatçı bir hareketti.. Bütün Müslüman unsurların çatı platformu idi. Buluşma yeri camilerdi.. CHF ya da Halkevleri değil. Onlar sonradan çıktı. 1. Meclis’te böyle şeyler yoktu. Bakın Sivas, Erzurum Kongrelerine..
Baykal peş peşe üç paşayla görüşüp, ardından "Asker Erdoğan'a uyarı yapabilir" deyince, Mehmet Altan aldı kalemi eline ve "General Baykal'ı yazdı. Memecan’ın karikatürlerine konu oldu..
Baykal’ın solculuğu, milliyetçiliği, inkılabçılığı üzerine her gün yeni yeni fıkralar üretiliyor.. Bu tartışmalar artık mizah konusu oldu.. Birinin Baykal’a, “Paşam ne dediğiniz kadar, bu sözlerden milletin ne anladığını da düşünmek gerekmez mi” diye sorması gerek.. Hani şecaat arz ederken ortaya çıkan manzara pek iç açıcı değil de..
Yaygara koparmak, cazgırlıkla gidilecek yer yok..
Bugünkü CHP’liler gün gelecek bir gün geriye dönüp bugünlere baktıklarında utanacaklar..
Anketlere bakıyor musunuz? CHP’nin oy oranı %10’larda. Daha sol partiler kendi aralarında ittifaklarını kurmamışlar. Adaylar ortaya çıkmamış.. Anketlere yansıyan rakam, CHP’nin alabileceği mümkün olan en yüksek oy.. En iyimser rakamlarla bile, oransal olarak CHP geçen seçimde aldığı oyu alamayacak. Rakamsal olarak da. Ve kesinlikle çıkartacağı milletvekili sayısı, eğer barajı aşarsa, bugünkünün yarısından biraz fazla olur.. CHP’de kıran kırana bir adaylık yarışı yaşanacak.. Mevcutlar bile seçilecek yerde aday olamazken, emekli paşalar, bürokrat, akademisyen, parti tabanından gelenler, belediyelerden gelenler, DSP’den kopanlar, bir kısım gazeteciler (!), hepsi köşe kapmaya çalışacak.. Liste dışı kalanların CHP’ye verecekleri zararı kestirmek çok mümkün değil.. Selâm ve dua ile.