![]() |
|
Eskiler (Arşiv) Eski konular |
![]() ![]() |
|
Konu Araçları | Görünüm Modları |
![]() |
#1 |
Geçerken Uğradım
![]() Üyelik Tarihi: Mar 2007
Yaş: 34
Mesajlar: 99
Teşekkür Etme: 1 Thanked 15 Times in 12 Posts
Üye No: 37912
İtibar Gücü: 1359
Rep Puanı : 760
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Çankaya’ya çifte minare ve Mustafa Kemal Atatürk...
Dr. Lütfü Özşahin [email protected] 14.04.2007 Bugün Türk milletinin tarihsel ve toplumsal kimliğinden rahatsızlık duyanlar, özellikle dindar ve mütedeyyin vatandaşlarımızın kamusal alanda inançları doğrultusunda yaşamalarını, daha doğrusu görünmesini istemeyenler, Çankaya’yı, anlamını ve sınırlarını kendi çizdikleri Atatürkçülük ve laiklik adına içinde hiçbir kutsal, dini ve milli tezahürün olamayacağı seküler bir mabede dönüştürmek istemektedirler. Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla Sayın Başbakan’ın şahsında, aslında bütün Türk milletine hakaret edilmekte, tarih boyunca tesettürlü olan şehit anneleri, yakınları, kız kardeşleri velhasıl tüm kadınlarımız aşağılanmaktadır. Neden? Çünkü “Çankaya’ya hanımı tesettürlü olan biri çıkamaz, orası cami, tekke değil” demek, en azından cami cemaatine, bir dönemin en önemli ilim ve irfan yuvaları olan, insanlığa büyük düşünce ve ilim adamları kazandıran medreselerimize, hakeza Malazgirt savaşından İstanbul’un fethine, Çanakkale’den Kurtuluş savaşına kadar şehitlerimizin anneleri olan bütün kadınlarımıza hakarettir. Çünkü bu dönemlerde mütesettir olmayan hiçbir hanım yoktur. Ayrıca bu tutum kadınlarımız arasında ayrımcılıktır. Her şeyden önce insan haklarına aykırıdır. Hatta Mustafa Kemal Atatürk’ün eşine, annesine, kız kardeşine hakarettir. Zira Çankaya köşkünün ilk hanım efendisi tesettürlüdür. Yani Çankaya geleneğini Mustafa Kemal tesettürlü bir hanımla başlatmıştır. Latife Hanımın sonradan tesettürü çıkarması, meselenin özünü değiştirmez. Bunun aksini kim iddia edebilir? Öyle ki, araştırmacı yazar Sayın Mustafa Armağan’ın da makalesinde belirttiği gibi, Batı’da “Türk milleti Protestan oluyor” diye yazılar yazılırken, 1923 yılının Türk gazeteleri açıldığında dönemin yazarlarının, siyasilerin Çankaya’ya çifte minareli bir camii yapılmasını tartıştıkları ve bu konuyu ciddi bir biçimde gündeme getirdikleri görülecektir. (1) Düşünebiliyor musunuz? Atatürk döneminde, Türk milletinin Müslüman kimliğini vurgulamak için Çankaya’ya çifte minareli cami yapılması öngörülüyor. Kimse de böyle bir teklifi garipsemiyor. “Bu çağdaşlığa ve laikliğe aykırıdır” demiyor. Zira Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasında devletin resmi dini İslam olarak tescil edilmiştir. Bugün ise bırakın Çankaya’ya cami inşa edilmesini teklif etmeyi, Taksim’e cami yapılmasını istemek bile darbe nedeni ve laikliğin ihlali olarak görülüyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti birileri tarafından hızlı bir şekilde Müslüman kimliğinden, tarihsel ve toplumsal değerlerinden uzaklaştırıldı. Çankaya’da Atatürk’ün rakı sofrasından bahsedenler, onun Çankaya’da hafızlara Kur’an okuttuğundan hiç ama hiç bahsetmezler. Gerçi bilimden sanata kadar, her konuda ve özellikle dini konularda Atatürk elbette ki bir ölçü değildir. Fakat onun adına Türk milletine agresif bir laikliğin ve içinde hiçbir dini motifin yer alamayacağı siyasal bir paradigmanın dayatılması, bizzat Atatürk’ün düşünceleri ve tarihsel hakikatlerle çelişkilidir. Unutulmamalıdır ki, Mustafa Kemal hayatının üçte ikisini bir Osmanlı Paşası olarak geçirmiştir. Onu sadece smokini ve Çankaya sofraları ile betimlemek, darbelerin dayanağı haline dönüştürmek; Türk milletine, gençlerin Atatürk algısına ve her şeyden önce kendisine haksızlıktır. Şimdi Türkiye’nin ilk Cumhurbaşkanı ve Çankaya köşkünde en uzun dönem ikamet etmiş olan Mustafa Kemal’den çarpıcı bazı örnekler... Acaba onun İnönü, Gürsel, Demirel ve Ahmet Necdet Sezer gibi Cumhurbaşkanlarına benzer bir tarafı var mı? Onu kasıtlı olarak İslam karşıtı bir paradigma üzerine oturtanlar, bakalım aşağıdaki anılara ne diyecekler. Safiye Ayla’dan dinleyelim: “Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım da, ablası Makbule hanım da çok dindar insanlardı. Namaz kılarlardı. Tam dindar bir aile ortamında yetişti. Atatürk de dindar bir insandı. Çok beğendiği Hafız Yaşar vardı. O Kur’an okunurken gözlerinden yaşlar dökülürdü. Hatta bütün hocaları toplayıp ayetleri okuyup izah ederek incelemeler yapardı. Bana “Allah’ın sana verdiği lütfu unutma ve bununla şımarma, mütevazı ol, daima Allah’a şükret” derdi. Kendisine “Paşam şunu yaptın, bunu yaptın” diyenlere, “Bana Allah yardım etti, ben talihli bir insanım derdi.” (2) Vasfi Rıza Zobu anlatıyor: “Hz. Peygambere çok hürmet ederdi. Peygamberlerin çok sağlıklı bir muhakemeye vakıf olduğuna kaniydi. Bir gece Hz. Peygamberin askeri dehasından bahsediyordu. Orada hiç Muhammed demedi... Onun dine, fikre saygılı bir kişiliği vardı. Kur’an’a da çok hürmeti vardı. Yanında üç hafız vardı. Hafız Yaşar, Hafız Hüseyin, Hafız Mehmet. Ben o hafızları, onun yanında Çankaya’da tanıdım. Saygıyla dinlerdi. Onun karşı olduğu yobazlık ve hurafelerdi.” (3). “O, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. O’nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonsuza kadar O ölümsüzdür.” (4) “Büyük inkılap yaratan Hazreti Muhammed’e karşı beslenilen sevgi, ancak O’nun koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir.” (5) “Bütün dünyanın Müslümanları Allah’ın Son Peygamberi Hazreti Muhammed’in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak yerine getirmeli. Tüm Müslümanlar Hazreti Muhammed’i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli. İslamiyet’in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir.” (6) Hepinizi düşünmeye davet ediyorum: Acaba Atatürkçülük ve laiklik abidesi olan Ahmet Necdet Sezer’den ve bir çok benzerinden İslam ve Hz. Peygamber (SAV) hakkında böyle sözler duyabilmek, onları, müfessirlerle, hafızlarla yan yana görmek mümkün müdür? Ya da bu zevat acaba bir kez olsun Hz. Peygamberin hayatını ve Allah’ın kitabı Kur’an-ı hakkıyla okumuş mudurlar? Ben de sizler gibi merak ediyorum. Kaynaklar 1- Mustafa Armağan, “CHP’nin dokuz ilkesine Hilafeti korumak dahil miydi?” Zaman Gazetesi, 11 Nisan 2007. 2- Rönesans dergisi, Şubat 1991, s.20 3- Rönesans Dergisi, Şubat 1991, s.20 4- Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 208, 5- http://www.diyanet.gov.tr/duyurular/balikesir2.htm http://musabe2.virtualave.net/ataturk.htm 6- Hanif Fauk, Atatürk Urduca yayınlardan, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1979. |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Yeni Üye
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Yaş: 50
Mesajlar: 25
Teşekkür Etme: 8 Thanked 0 Times in 0 Posts
Üye No: 6458
İtibar Gücü: 1428
Rep Puanı : 10
Rep Derecesi :
![]() Cinsiyet :
|
![]() BİR DEVE KUŞUNUN SÖYLEDİKLERİ:Kafasını kumdan hala çıkaramamış.
__________________
Bazı İnsanlar SICAK EKMEK Gibidir Hep ararsın Bazı İnsanlar İLAÇ Gibidir Bazen Ararsın Bazı İnsanlar MİKROP Gibidir O sizi Bulur.. |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Geçerken Uğradım
![]() Üyelik Tarihi: Mar 2007
Yaş: 34
Mesajlar: 99
Teşekkür Etme: 1 Thanked 15 Times in 12 Posts
Üye No: 37912
İtibar Gücü: 1359
Rep Puanı : 760
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() KENDİNİ AYNADA GÖRÜYORSUN
Cumhurbaşkanlığı seçimi dolayısıyla Sayın Başbakan’ın şahsında, aslında bütün Türk milletine hakaret edilmekte, tarih boyunca tesettürlü olan şehit anneleri, yakınları, kız kardeşleri velhasıl tüm kadınlarımız aşağılanmaktadır. Neden? Çünkü “Çankaya’ya hanımı tesettürlü olan biri çıkamaz, orası cami, tekke değil” demek, en azından cami cemaatine, bir dönemin en önemli ilim ve irfan yuvaları olan, insanlığa büyük düşünce ve ilim adamları kazandıran medreselerimize, hakeza Malazgirt savaşından İstanbul’un fethine, Çanakkale’den Kurtuluş savaşına kadar şehitlerimizin anneleri olan bütün kadınlarımıza hakarettir. Çünkü bu dönemlerde mütesettir olmayan hiçbir hanım yoktur. Ayrıca bu tutum kadınlarımız arasında ayrımcılıktır. Her şeyden önce insan haklarına aykırıdır. Hatta Mustafa Kemal Atatürk’ün eşine, annesine, kız kardeşine hakarettir. Zira Çankaya köşkünün ilk hanım efendisi tesettürlüdür. Yani Çankaya geleneğini Mustafa Kemal tesettürlü bir hanımla başlatmıştır. Latife Hanımın sonradan tesettürü çıkarması, meselenin özünü değiştirmez. Bunun aksini kim iddia edebilir? MÜSLÜMAN TÜRK HALKINA VE ATATÜRK'E KİMSE LAF SÖYLEYEMEZ |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Nutuk - Mustafa Kemal Atatürk | styla45 | Kitap Özetleri | 0 | 04-03-2010 02:27 AM |
Nutuk - Mustafa Kemal Atatürk | BeatLes | Kitap Özetleri | 0 | 04-01-2010 07:02 PM |
Mustafa Kemal AtatÜrk | ahmetnuray | Eskiler (Arşiv) | 1 | 12-07-2008 05:31 AM |
Mustafa Kemal Atatürk | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-06-2007 07:48 AM |
Son Başbuğ Mustafa Kemal ATATÜRK | вσυя∂¢αη | Eskiler (Arşiv) | 0 | 07-15-2007 03:03 PM |