www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 04-22-2007, 08:36 AM   #1
KaPGaN
Daimi Üye
 
KaPGaN Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Mar 2007
Konum: Uşak-Bozüyük
Yaş: 38
Mesajlar: 467
Teşekkür Etme: 14
Thanked 39 Times in 30 Posts
Üye No: 36062
İtibar Gücü: 1447
Rep Puanı : 1960
Rep Derecesi : KaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud ofKaPGaN has much to be proud of
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan 50’lerin Kon-Tiki’si ve 70’lerin Ra’sı ile:Heyerdahl’ın okyanus serüvenleri

İnkalar, Pasifik Okyanusu’nu aşmışlar mıydı?.. Kristof Kolomb’dan önce Mısırlılar, Amerika’ya ulaşmış olabilir miydi?.. Eski çağ uygarlıkları, deniz yoluyla sürekli temasta değiller miydi? İşte ‘Son Viking’ Thor Heyerdahl’ın okyanus gezilerini tetikleyen sorular...
Arkadaşımız Rezzan Hasanbeşeoğlu, size 50’lerin ve 70’lerin bu nefes kesici denizcilik öykülerini aktarıyor...
Uzaylılar bir gün bizim buralara gelseler, gezegenimizi nasıl koruduğumuzu sorgulasalar, ‘Dünyanın Temsilcisi’ kim olurdu sizce?..
Amerikalı astronom, yazar Carl Sagan, o unutulmaz kitabı ve TV dizisi ‘Cosmos’un bir bölümünde, bu soruyu sorar ve ilk akla gelen isim de, elbette ki ‘Thor Heyerdahl’ olur.
Bu efsanevî bilim adamı, sadece Norveç’in değil, dünyanın gururu, umudu, ‘Güneş’in ta kendisidir. Dün olduğu gibi, bugün de yerküreyi bir güneş gibi aydınlatmakta ve yürekleri ısıtmaktadır...
‘Son Viking’i özlememek mümkün mü? Teslimiyetin, şiddetin, bencilliğin, cehaletin, sefaletin, ********liğin, görgüsüzlüğün egemen olduğu günümüzde, Thor Heyerdahl’ın insanlığa, özgür düşünceye, ilk medeniyetlerin sırlarına, denizlere adanmış ömrü bir masal gibi geliyor. Ne demişti Heyerdahl?..
‘Hayatım boyunca kesin olarak bilinen şeylere, dogmatik teorilere, bilim adına söylenmiş sıradanlıklara karşı savaştım. Bugün bir tek şeye inanıyorum. Özgür düşünceye açık bir beyin, bakmak ve görmek arasındaki ayrımı fark etmeyi başarırsa, gezegenimizin sırlarını rahatlıkla keşfedebilir. Önemli olan insanlık tarihinin 2-3 milyon yıllık serüvenini anlamak. ’
Heyerdahl’ın kitapları yeniden gündemde. 1954’te Behçet Cemal’in çevirisiyle Doğan Kardeş Yayınları’ndan çıkan “Kon-Tiki / Pasifik Okyanusu’nda bir Sal Yolculuğu” geçen yıl da, Kelebek Yayınları arasında, Deniz Canefe çevirisiyle okurla buluştu.
“Ra’nın Araştırma Seferleri” adlı yapıtı ise, kaptan, şair, yazar Oktay Sönmez’in telif hakkı için aylarca uğraşmasıyla, Rahmi G. Öğdül’ün çevirisiyle Türkçe’ye kazandırıldı ve Prof. Dr. Bayram Öztürk’ün çabalarıyla, TÜDAV (Türk Deniz Araştırmaları Vakfı) yayınları arasında yer aldı.
Tam 77 dile çevrilmiş bu kitapla, Heyerdahl’ın müthiş serüveni nihayet Türk okuruna da ulaştı. Yeni nesiller de okusunlar, araştırsınlar diye…
1914 Larvik doğumlu Heyerdahl’ın babası, tam bir deniz tutkunu idi. Evdeki kütüphane deniz atlasları, denizci öyküleri ve efsanelerle doluydu. Daha ortaokuldayken babasının kütüphanesini hatmeden Heyerdahl, tarih ve etnografyaya ilgi duyuyordu.
Kasabadaki küçük müzenin sorumlusu olan annesinin Thor’a, hasta yatağında okuması için verdiği antropoloji kitapları, Heyerdahl’ın hayatının rotasını çizecekti.
Oslo Üniversitesi’nde coğrafya ve zooloji eğitimi gören Heyerdahl, üniversiteden arkadaşı Yvonne ile evlenecek ve ilk resmî görevi de, 1936’da Polinezya’daki Markiz Adaları’ndan Fatuhiva’da olacaktı.
Genç çift bir yıl burada yerliler gibi yaşayacaklar ve Polinezya’nın ‘Büyük Şef’i tarafından evlât edinileceklerdi.
Heyerdahl burada, bölge halkının kökeni ve kültürüne merak sardı. Adanın çok zengin kültürü, yaygın kanının aksine, Latin Amerika’yı işaret ediyordu. Örneğin Polinezyalılar balkabağını tüketir, kabuğunu da ateşte kurutarak su kabı yaparlardı. Tıpkı Peru yerlileri gibi de, ‘kimi’ derlerdi balkabağına...
Polinezya’da birçok masal tatlı patates hakkındaydı ve sallarla uzak denizlerden taşındığı anlatılırdı...
Öyleyse, Güney Amerika yerlileri tarih öncesi zamanlarda, Pasifik Okyanusu’nu aşarak Polinezya’ya gelmişlerdi ve tanrılarıyla bitkilerini de getirmişlerdi!..
İşte bu tezi kanıtlama sevdası, Kon-Tiki macerasını gündeme getirecekti.
Neydi bu Kon-Tiki?.. Peru’da kayıplara karışan beyaz adamların sırrıydı bu...
İnkaların masallarında dile getirildiği gibi, “Güneş Kral Virakoha adı, İnka dilinden gelmedir. Peru’nun eski devirlerinde kullanıldığı tahmin edilen asıl adı, Kon-Tiki veya İlla-Tiki’dir; ‘Güneşin oğlu’ veya ‘Ateşin Oğlu’ anlamına gelir.
Kon-Tiki, İnka masallarında geçen ve Titicaca gölündeki muazzam harabeleri bırakmış olan beyaz sakallı adamların baş rahibi ve Güneş Kral idi. ‘Kari’ adındaki kabile reisinin saldırısına uğrayacak ve Kon-Tiki ile beraberindekiler, deniz yoluyla Batı yönünde kaçıp kayıplara karışacaklardı...
Tüm ipuçları yan yana getirildiğinde, Peru ile Polinezya halklarının Güneş Tanrısı Kon-Tiki karşımıza çıkıyordu...
“Pasifik’te Amerikan Yerlileri” adlı 800 sayfalık eserinde akıntıları ve göç yollarını meraklı okura ve araştırmacılara aktaran Heyerdahl, II. Dünya Savaşı ile, çalışmalarına ara verir.
‘Özgür Norveç Güçleri’ isimli direniş birliklerine katılarak Nazi işgalindeki ülkesine girer ve Finnmark’taki paraşüt birliklerine katılır...
Savaştan sonra Kon-Tiki seferi için kolları sıvayacaktır Heyerdahl. Planlar, yazışmalar için, tam 12 ton kağıt harcar. İlk göçmenlerin kullandıklarını düşündüğü tarzda bir sal yapacak ve Peru’dan Polinezya’ya gidecektir.
ABD ordusunun Levazım Dairesi Başkanlığı’ndan deneme amaçlı bir dizi teçhizat ve erzak ikmali de yapan Heyerdahl’ın 684 kutu ananasa da bir itiraz yoktu; bu arada, köpek balığını kaçırtan toz da ona çok ilginç gelmişti.
Sal için, Ekvador ormanlarından balsa ağaçları taşındı ve Kon-Tiki, Peru’daki askerî üs Callao’da inşa edildi.
Dokuz dev kütük halatlarla bağlandı; yelkeni, bambu kulübesi ve dümeniyle sal, mükemmel görünüyordu.
28 Nisan 1947’de Callao balıkçı köyünden yola çıktılar. Biri İsveç, 5’i Norveç’tendi mürettebatın ve yeşil bir papağan da vardı salda...
Humboldt Akıntısı’nda Kon-Tiki’ye söz dinletmek hiç kolay olmadı. Yılan, ton, kılavuz balıkları geldi geçti de, balina cinsi köpekbalığı ziyareti, bunların en çok soluk keseni oldu.
Bu arada köpekbalığını punduna getirip kuyruğundan yakalamada da ustalaştılar. Okyanusa düşen bir arkadaşlarını da zar zor kurtardılar. Pasifik’te 4.300 mil mesafeyi 101 günde aşarak Polinezya’daki Tuamota adacıklarından Raroi’ye ulaştılar.
Böylece Heyerdahl ve ekibi, ilkel bir salın denize elverişliliğini; en önemlisi de, Antik çağlarda Peruluların Polinezya’ya bu şekilde ulaşabilmiş olduklarını ispatladılar.Kon-Tiki kitabı milyonlarca satarken, belgeseli de 1951’de Oscar Ödülü getirdi.
Thor Heyerdahl, 1952’de Ekvator’un 100 mil batısındaki Galapagos adalarındaki arkeolojik kazılarda, tipik bin İnka flütü buldu ve yine burada bulunan çok sayıdaki seramik çanak-çömleğin de, Peru ile Ekvador kültüründen izler taşıdığı ortaya çıktı.
1954’te Pasifik’te, Paskalya Adası’nda yaptığı deniz dibi araştırmasıyla Thor Heyerdahl, ilk yerlilerin ormanları yok ettiği sonra da, Güney Amerika ağaçlarını diktiğini saptadı.
1961’de Honolulu’daki bir kongrede benimsenen bildirisi şu fikri savunuyordu: ‘Güneydoğu Asya ve yöresindeki adalar halkı, kültürleri ile birlikte, tek bir genel kaynaktan, Pasifik Adaları ve Güney Amerika’dan gelmektedirler.’
Heyerdahl çağdaş bilimin, teknolojinin Antik çağların yöntemlerini küçümsemesine sinirlenirdi. Papirüs sazından teknelerin Atlantik’te en fazla iki haftada batacağı tezini de kesinlikle reddederdi.
Çünkü bu tekneler uygarlığın doğum yeri olan Yakın Doğu ve Akdeniz’de, ilk su taşıtlarıydı. Mısırlılar ve Fenikeliler bu teknelerle Kristof Kolomb’dan önce, Yeni Dünya’ya, Amerika kıyılarına ulaşmış olabilirdi.
Okyanusun iki yakasındaki kültürel benzerlikler müthişti. Yırtıcı kuşlar, kedigiller ve yılanlar Yakın Doğu’da, Mısır, Meksika ve Peru’da Güneş krallarının üç özel sembolüydü.
Kırmızı, Fenikeliler arasında olduğu gibi, Peru ve Meksika’da da kutsal ve en sevilen renkti. Kuyumculuk, bronz aletler, sandaletler, giysiler öylesine benziyordu ki…
Heyerdahl, 1969’da Etiyopya’dan 12 ton papirüs satın aldı. Çad’ın Buduma kabilesinden ustalar, Mısır’daki piramitlerin yanı başında tekneyi inşa ettiler.
Mısır’ın Güneş tanrısı ‘Ra’nın adı verilen tekne, eski bir Fenike limanı olan Fas’taki Safi’den 17 Mayıs’ta (Norveç Ulusal Günü), denize indirildi.
Ra, keçi sütü ile vaftiz edildi. Bu süt Fas’ın eski konukseverlik ve iyi dilek simgesiydi.
Ra’nın kumanyası olarak, mısır ekmeği, Kahire Müzesi’ndeki 5 bin yıllık tarife göre hazırlandı; su ve yiyecekler de, 160 amforaya yüklendi.
Ekip; Çad, Mısır, İtalya, Meksika, Norveç, ABD ve SSCB kökenli karma bir mürettebattan oluştuğundan, bunların ulusal bayraklarıyla birlikte, Birleşmiş Milletler bayrağı da çekildi Ra’ya. 25 Mayıs’ta başlayan yolculuğa, hediye maymun yavrusu Safi ve ördek Sinbad da eşlik etti.
Kıç kısmının yapısal zayıflıktan hızla su alması, yanlış yükleme, fırtınalar 56 günde 2.700 mil kat edildikten sonra, Ra’nın zorunlu terkini getirdi. Hedef, Barbados’tu; ama pes etmedi Heyerdahl. Bu sefer gizlice, 12 metrelik Ra II’yi inşa ettirdi Fas’ta.
Papirüsler yine Etiyopya’nın Tana Gölü kıyılarındandı. Bolivya’dan Ayamama Kızılderilileri’nin tekne inşa tekniği farklı ve güçlüydü. Ekipten Çad’lı Abdullah ayrıldı ve bir Japon ile Berberi katıldı.
İlk seferden 10 ay sonra yola çıkıldı. En büyük tehlike ‘sefer humması’ idi. Farklı kültürlerin çatışması bir felâkete yol açabilirdi. Zaman zaman tansiyon yükselse de, teknede uluslararası barışı sağladılar...
Ra I, deniz yılanı gibi sürüklenmişti; altın bir kuğudan farksız Ra II ise, beyzbol topu gibi aştı Atlantik Okyanusu’nu... Tam 57 gün sonra, 3.270 milin ardından, Karayipler’deki Barbados Adası’ndaydılar.
Mağlup ettikleri okyanusa son kez baktılar. Gelecek kuşaklar ilk insanın denize ve yeryüzüne gösterdiği saygı ve kutsallığı iade edecek miydi?..
Thor Heyerdahl, 1977’de Irak’ta, yine papirüsten bir tekne yaptı. Ra II’nin ustaları yarattılar Tigris’i...
Hedef, Mezopotamya, İndus Vadisi ve Mısır’daki eski çağ uygarlıklarının, deniz yoluyla sürekli temas halinde olduklarını saptamaktı. Dicle Nehri, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu’ndaki 5 aydan sonra, tekne Cibuti’de askerî otoriteler tarafından durduruldu.
İsrail-Mısır Savaşı nedeniyle, Tigris’in Kızıldeniz’e girişine izin verilmedi. Heyerdahl kuzeylilerde görülmeyen duygusal bir tepkiyle, Tigris’i yaktı. Daha sonra Maldivler, Peru’nun kuzeyindeki Tucume’de, Tenerif ve Azak Denizi’nde araştırmalar yaptı.
Beynine sıçrayan kanser, 2002’de Thor Heyerdahl’ın doludizgin hayatına noktayı koydu. Thor Heyerdahl, diş fırçalarını temizledikleri okyanusta petrol topaklarını gördüğünde, ‘Okyanusların sonsuz olduğunu zannediyor ve lağım gibi kullanıyoruz’ demişti.
Bir söyleşide ise, gezegeni paranın değil, ahlâklı yaklaşımın kurtaracağını vurgulamıştı. “Ra’nın Araştırma Seferleri” kitabını, ‘İnsanoğlu değişti mi? Doğa değişmedi. Ve insan doğadır’ cümlesiyle noktalayan Heyerdahl, Atlantik’teki kirliliği, iki ayrı raporla BM’ye de iletmişti...
Bu çabalar, okyanuslar için bir koruma seferberliği başlatılmasına ve IMO’nun (Uluslararası Denizcilik Örgütü) kurulmasına yol açacaktı.
Thor Heyerdahl’ın torunu Olaf, yine balsa ağacından, Kon-Tiki’nin geliştirilmiş modeli olan ‘Tangaroa’ adlı tekneyle, aynı gün, yani 28 Nisan 2006’da yola çıkacak ve Callao-Raroia’yı 60 günde kat edecekti...
__________________
Yeniden Doğuş
KaPGaN çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
ABD’ye göç eden ’beyinler’ ’bilim şehri’ ile dönecek slipknot Eskiler (Arşiv) 0 04-14-2008 06:03 PM
Cranchi’lerin fiyatı 621 bin Euro’yu buluyor slipknot Eskiler (Arşiv) 0 04-05-2008 01:18 PM
GO’ KOBİ’lerin hizmetinde / 25 Nisan Nǿ ŦΞДЯ™ Eskiler (Arşiv) 0 04-25-2007 07:19 PM
Solingen’de Almanlar, ’Hepimiz ’Türk’üz’ demişti / 30 ocak Lac0st3_ForCeS Eskiler (Arşiv) 0 01-30-2007 10:05 AM
Türkiye’yi ’yıldız’ yaptılar, Ford Transit’i ’Yılın Aracı’ seçtiler / 21 eylül M@D_VIPer Eskiler (Arşiv) 3 09-21-2006 09:36 AM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:08 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.