Dün Cuma, bugün de Nokta dergisi..

[parlayan güneş]

Dün Cuma, bugün de Nokta dergisi..

Ali İhsan KARAHASANOĞLU

Nokta dergisi pes etmiş.

Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek’in darbe günlüğü ile, basın mensuplarını tasnife tutan andıç yayınlanınca, gözler dergiye çevrilmişti.
Nitekim fazla dayanamadılar ve teslim oldular.
Nokta’nın teslimiyeti, bana Cuma dergisini hatırlattı.
Gerçi Cuma dergisi, böyle hemen iki-üç haftada boyun eğmemişti.. Önce soruşturmalar, askerî mahkemeden ifade için istihbarat subaylarının da görevlendirilmesi ile uygulanan baskılar.. Tazminat davaları.. Ve en sonunda haftalık dergiye bir tek sayısı için verilen 100 milyarı aşan rekor tazminat kararı...
Aynı zamanda CHP’nin de avukatı olan Şahin Mengü’nün talimatı ile, temyiz incelemesi beklenmeden icra memurları kapıya dayanınca, dergi de yayına son vermişti..
Ne olmuştu da, 100 milyarı aşan tazminat kararı verilmişti, kısaca hatırlatayım..
Günlükte kısmen ortaya çıkan, “Hilmi Özkök ve kuvvet komutanları arasındaki ihtilaf”, Cuma dergisinde de eleştirilmişti. Hurşit Tolon, Tuncer Kılınç ve Çetin Doğan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın açıklamalarına ters beyanatları, Cuma dergisinin kapağında eleştirilmiş ve “28 Şubat’ın üç as subayı konuştu: Disiplinsiz paşalar” başlığı atılmıştı.
Paşalar ne konuşmuştu ki, bu başlık atılmıştı?
Askerî bir konuda açıklama mı yapmışlardı? Askerî silahlarımızdaki bir yeniliği mi tanıtmışlardı da, gereksiz yere bu başlık atılmıştı? Veya askerî alanda bir başarı elde edilmişti de, bu başarının duyurulması mı dergide eleştirilmişti?
Hayır, üç paşanın da açıklamaları, kendi aslî görevleri ile hiç alakası olmayan, siyasî konularla ilgili idi.
Buyrun o dergiden alıntılayarak anlatayım..
İlk olarak bu konuşmaların hangi atmosferde yapıldığını vurgulayayım.. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, TSK adına tek açıklama yapma yetkisi olan komutan olarak üstüne basa basa belirtiyor: “Ordu adına ben konuşurum.”
Genelkurmay başkanı böyle mi diyormuş! Hiç umurlarında değil, üç paşanın..
Çetin Doğan, YAŞ toplantısında konuşulanları, koşup Cumhuriyet’e demeç olarak aktarıyor: “Laik yapının bozulmasına ordu-millet işbirliği izin vermeyecektir.” Tabii bu ifade Cumhuriyet gazetesine söylenince nasıl başlık atılacağını da biliyorsunuz siz: “Başbakan uyarıldı”.
Düşünebiliyor musunuz, TSK’daki bir komutan, kalkıp başbakana laf atıyor!
Böyle şey nasıl mümkün olabilir?
Dahası da var, “Hesap sorulacaktır” ara başlığı ile Cumhuriyet gazetesi, başbakana hesap sorulacağını komutanın ağzından tekrarlıyor..
Diğer iki komutanın açıklamalarına hiç değinmeye bile gerek yok.
İşte böyle bir atmosferde, Cuma dergisi kapak yapıyor: “Disiplinsiz paşalar”.
Ve üç paşa dava açıyor..
Sanki yaptıkları konuşmalar, disiplinli paşaların yapabilecekleri konuşmalarmış gibi.. Genelkurmay başkanı bile, onlar konuştuktan sonra açıkça eleştiride bulunup, “Keşke daha sonra konuşsaydı”, “Ordu adına ben konuşurum” şeklinde açıklamalarla, kibarlığı elden bırakmadan eleştiriyor..
Olsun, onlar hem konuşuyorlar, hem de dava açıyorlar. Ve mahkeme her biri için 10’ar milyar tazminata karar veriyor! CHP’nin avukatı Şahin bey de, sanki tefeciden borç alınmış gibi % 250 faizle icra takibine geçiyor.. Alın size 100 milyarı aşan bir borç.
Tabii dergi dayanamıyor ve kendi kendisinin kapısına kilit vuruyor.
Sonrasında sorumlu yazıişleri müdürünün ev adresi bile, emekliye ayrılmış komutanların özel ilişkileri ile, istihbarat subayları tarafından tesbit edilip, avukat Şahin Mengü’ye veriliyor. Ve sorumlu müdürün evi haczediliyor..
Neyse ki, Yargıtay kararı bozuyor.. Şimdi yeniden yargılama devam ediyor..
İşte kendi görevleri dışında iş yapan bazı subaylar hakkındaki yayınların sonucu böyle “kapanmak” şeklinde tezahür ediyor..
Burası Türkiye..
Dün Cuma dergisi...
Bugün Nokta dergisi..
Kimbilir yarın hangi yayın kuruluşuna benzer bir baskı kurulacak?
Görevlerini yapmayanlar, görev dışı açıklamalar yapanlar, görev dışı uygulamalara imza atanlar, bulundukları makamı kullanıp, daha nice dergi-gazeteye kilit vurduracaklar? Bekleyip göreceğiz..