www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 08-16-2007, 09:11 PM   #1
вσυя∂¢αη
Forum Aşığı
 
вσυя∂¢αη Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Jul 2007
Konum: cehennemin derinliklerindeyim...
Yaş: 37
Mesajlar: 4,346
Teşekkür Etme: 133
Thanked 123 Times in 109 Posts
Üye No: 43633
İtibar Gücü: 2286
Rep Puanı : 10207
Rep Derecesi : вσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond reputeвσυя∂¢αη has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Sezer, vetocu görünmekten kaçındı 16 Ağustos 2007

Sezer, vetocu görünmekten kaçındı
16 Ağustos 2007 Perşembe
Evet, yeni kabinenin onayında sürpriz yaşandı.

Başbakan Erdoğan Kabine'yi Cumhurbaşkanının onayına sunmak için Çankaya'ya çıktı. Ancak kabine listesini henüz sunmadan Cumhurbaşkanı Sezer “Listeyi hiç çıkarmayın, onayı yeni seçilecek cumhurbaşkanı yapsın” dedi. Böylece yeni hükümetin kuruluşu, yeni Cumhurbaşkanı'nın seçilmesine kaldı. Bu da, muhtemelen 28Ağustos'tan sonra olacak.

Peki Sezer'in bu davranışını nasıl yorumlamak gerekir?

Başbakan bunu olumlu bir jest olarak yorumladı.

Böyle yorumlamak mümkün. Ancak, sayın Sezer kabine listesinde herhangi bir ismi reddetmek ve bunun bir gerilime sebep olması riskini göze almak istemediğini düşünmek de mümkün..

Sezer'in, birincisi Erdoğan hükümetinde bazı isimleri reddettiği biliniyor. Ayrıca geçen 4.5 yılda hükümetin yaptığı bir çok atamada veto yetkisi kullandığı da biliniyor. Erdoğan'ın bu yeni hükümetinde de bazı isimler üzerinde rezerv koyması bir çok yorumcunun beklediği bir şeydi. . Bu ise, görev süresi dolmuş bir Cumhurbaşkanı'nın, süregelen “veto”üslubunu sürdürmesi anlamına gelecek ve şık birgörüntü olmayacaktı. Sezer, listeye hiç bakmadan “Yeni cumhurbaşkanı” adresini göstermekle, böyle şık olmayan bir tavırdan kaçınmış oldu.

Tabii bu durumda, hükümetin kuruluşu on gün kadar daha ertelenmiş olacak.

Eğer Meclis'te Cumhurbaşkanı seçilebilirse, sorun yok. Ama seçilemediği takdirde sorunlu bir durumun ortaya çıkacağı açık.


Çarpıcı gerçek:Latife kamusal alanda başını örttü!

Bugüne kadar yazmadım, çünkü bir temel insan hakkının, sistem açısından kutsanmış bir kişiliğin yakınları örnek gösterilerek meşrulaştırılmasını doğru bulmadım. İnsan hakkı ise insan hakkı olmalıydı.

Çankaya'ya gidecek şahsın eşinin başörtüsü meselesi...

Yazmadığım ne?

Latife Hanım'ın veya Zübeyde Hanım'ın başörtülü olması...

-Atatürk'ün annesi ve eşi de başörtülüydü. Öyleyse neden şimdi başörtüsüne karşı çıkıyorsunuz?

Bugüne kadar bu soruyu asla sormadım.

Aslında bu sorunun, Türkiye gerçekleri açısından bir anlamı yok değildi. Madem Atatürk çizgisi sistem için temel şablondu, başörtüsü için neden kriter olarak kullanılmasındı?

Ama temel bir insan hakkının, bir kadının kılık – kıyafetinin, eğitim hakkının Atatürk referansı olmadan meşrulaşamamasını kabul edemiyordum.

Bugün Çankaya tartışmasında da temel çıkış noktası olarak buna asla başvurmam.

Bir Cumhurbaşkanı eşi olarak Hayrünnisa Gül'ün başının kapalı olması, bana göre asla Zübeyde Hanım veya Latife Hanım'ın başı örtülü olduğu için kabul edilebilir değildir. Hayır, bana göre sadece kendisinin tercihi, ister inanç yönünden olsun, ister beğeni yönünden olsun sadece kendisinin tercihi önemlidir. Eğer genel ahlak açısından kabul edilemez bir durum söz konusu değilse, onun tercihine saygı duyulmalıdır.

Bugün burada bir Latife hanım – Hayrünnisa Hanım paraleli üzerinde duracağım.

O da sadece, bir çağdaş sapmayı ortaya koymak için...

Çağdaş sapma şu:

-Kamusal alanda başörtülü olunmaz. Çankaya da bir kamusal alandır. Oraya eşi başörtülü bir kişi çıkamaz.

Bunu “Atatürkçü” diye bildiğimiz insanlar söylüyor.

Bunu söyleyince referanslarının Atatürk olması gerekiyor. Oysa öyle bir şey yok Atatürk'ün Çankayasında...

Ne var?

İşte çarpıcı gerçek şu:

Latife Hanım başını Çankaya'ya çıkınca örttü!

Çarpıcı gerçek şu:

Latife Hanım'ın Mustafa Kemal ile evlenmeden önce başı açıktı. 1925'te boşandıktan sonra da başı açıktı. Üstelik ev içinde de başı açıktı.

Peki nerede kapalı?

-Kamusal alanda kapalı...

İşte, Latife Hanımı araştırarak kitap haline getiren İpek Çalışlar'ın bu konudaki sözleri:

"Latife Hanım evlendiğinde başörtülü değildi. O dönemin koşullarını göz önüne alarak, muhafazakâr tepkiyi üstüne çekmemek için, kendine özel bir örtünme biçimi yarattı. 1925 yılında boşandı. Boşandıktan sonra da başı açık yaşadı. Latife Hanım'ı başörtülü bir kadına örnek gösterirken; bu duruma dikkat etmek lazım. Onun durumu, Çankaya'da göz önünde olan bir cumhurbaşkanı eşi olarak taşıdığı sorumluluktan ileri geliyordu.

“Dönemin koşullarını yerine getirmek için, Türkiye'nin içindeki muhafazakâr cephenin kışkırtılmasına neden olmamak için kapalı geziyordu. Ama Latife Hanım, başı açık bir kadındı. Cumhurbaşkanlığı döneminde Mustafa Kemal ile birlikte gezilere giderken başı hep kapalı, ancak evin içinde ailesiyle olduğu durumlarda başı açıktı. Misafir ağırlarken başına bir örtü koyuyordu. Hatta, nikâh günü anlatılırken, 'oradan bir örtü aldı, geldi' diye anılarda tarif ediliyor.”

Evet, gerçek bu.

Şimdi burada ortaya çıkan ne, asıl onu anlamak lazım.

Evet, Cumhuriyet'in başından beri bir “kamusal alan” hassasiyeti var. Ama Mustafa Kemal Paşa için kamusal alan “muhafazakar” bir alan. İpek Çalışlar, “muhafazakar cephenin kışkırtması”ndan vs söz ediyor. Bunu, sayın Çalışlar'ın dünyasından böyle okumak mümkün. Ama bence ortada bir “Toplum gerçeği” olduğunu söylemek ve Mustafa Kemal Paşa'nın bu “Toplum gerçeği”ni önemsediğini dikkate almak daha doğru.

Musafa Kemal Paşa acaba evlenirken eşine “Çankaya'da başını örtmen lazım” mı demiştir, yoksa Latife Hanım, “Türkiye gerçeği”ne bakıp, “Benim bir Cumhurbaşkanı eşi olarak başımı örtmem lazım, başı açık bir cumhurbaşkanı eşi toplum nezdinde hoş karşılanmaz” mı demiştir?

Hangisi olmuşsa olmuş ve Latife Hanım Çankaya'ya gelin gidince başını örtmüştür.

Peki nereden çıktı bu “kamusal alanda başörtüsüzlük” takıntısı? Toplum mu, Cumhuriyet'in ilk yıllarına göre allak bullak oldu, yoksa bir başka dayatma ile karşı karşıya mıyız?

İşte bunu düşünmek gerekiyor.

Bence toplumda bir sorun yok. Anadolu'da başörtüsü hala kadın giysisi içinde en önlerde yer alıyor. Halkın yüzde 80'leri hala hayatın hiçbir alanında başörtüsü ile ilgili bir yasağı onaylamıyor. Kadın nüfusun dörtte üçü hala bir şekilde başörtüsü takıyor. Sorun toplumda değil.

Sorun, bu tür yorum sapmalarından kendilerine iktidar çıkaran ve bunun için de Atatürk'ü çıkar aracı haline getiren bir oligarşik ekipte...

Başörtüsüzlüğü kutsayıp, başörtüsünü suçlu sandalyesine oturtan ve insanları kıtır kıtır biçen bir uygulama... Atatürk döneminden bu yana akıl almaz bir dönüşüm...

Demek ki diyorum, onca radikal üslubuna rağmen Atatürk halkın hassasiyetine, bugünkülerden çok daha duyarlı imiş. Ya da bugünküler, Atatürk'ün radikalizmini bile sollayan bir üsluba sahipler...
__________________
şєнιтℓєя öℓмєz ναтαη вöℓüηмєz




ѕözℓüк
мυѕтαƒα кємαℓ αтαтüяк
αşк ѕєνgι
вσυя∂¢αη çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:23 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.