www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 08-22-2007, 10:04 PM   #1
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan Pax Romana

Pax Romana (İ.Ö.27-İ.S. 180), Latince "Roma Barışı" anlamına gelir. Roma İmparatorluğu'nun uzun soluklu barış dönemi için kullanılır. Terim, Roma yönetimi ve Roma Hukuk Sistemi altında, aralarında kavga eden rakip liderlerin ve eyaletlerin, bazen sert bir şekilde, barıştırılmasından çıkmıştır. Roma'da "Pax Romana"'yı sağlayan lider Augustus Caesar' dır
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-22-2007, 10:04 PM   #2
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Bu süre boyunca Roma' lılar hala devamlı olarak komşu devletler ve kabilerle özellikle de Germen Kabileler ve Persler' le savaşmaya devam etti. Aynı zamanda soylu aileler arasındaki politik huzursuzluk da devam ediyordu. Bununla beraber, "Pax Romana" Roma'da ne M.S. 3. yüzyıldaki gibi sürekli kan dökülen büyük çaplı iç savaşların olmadığı ne de üç yüzyıl önceki İkinci Pon Savaşı'nda olduğu gibi ciddi bir istilanın bulunmadığı görece bir sükunet dönemidir.

Dönemin, Augustus'un M.Ö. 27' de 1. yüzyılda' ki "Büyük Roma İç Savaşı"'nın bitişinin ilanıyla başladığı ve İmparator Marcus Aurelius'un ölümü M.S. 180 ya da oğlu Commodus'un ölümü M.S. 192 ile sona erdiği kabul edilir. Bu dönemde Roma'da ticaret korsanlar tarafından engellenmeden ya da düşman kuvvetleri tarafında yağmalanmadan yapılabilmiştir. Yine de her zaman barış hâkim değildi. Sık sık isyancılar ortaya çıktıysa da hemen bastırıldı. Örneğin Britanyalı kabileler (Queen Boudica ve Iceni) M.Ö. 60'da insafsız Roma yönetimine karşı isyan etti ve Britanya bozgununun ardından kılıçtan geçirilen ve açlıktan ölenler hariç en az 150.000 kişi hayatını kaybetti.

Buna ek olarak, bu süre boyunca her iki sınırda da çatışmalar ve Roma zaferleri devam etti. Trajan, yönetimi sırasında Perslerle ciddi bir mücadeleye girişti ve Marcus Aurelius yönetiminin neredeyse son on yılının tamamını imparatorluğun mevziilerini koruyarak geçirdi. Aslında Roma'nın Pax Romana boyunca sürekli çatışmalar içinde olduğu söylenebilir. Ne var ki, iç eyaletler savaşlardan büyük ölçüde uzak kaldılar, böylece de imparatorlukta barış görüntüsü hâkim oldu.
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-22-2007, 10:04 PM   #3
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Nerva
Trajan
Hadrian
Antoninus Pius
Marcus Aurelius
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-22-2007, 10:04 PM   #4
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Marcus Cocceius Nerva (d. 8 Kasım 30 (ya da 35)[1] – ö. 27 Ocak 98). 96 - 98 arası Roma İmparatoru . Halefini, aile bağlarına göre değil kapasitesi ve potansiyeline göre seçen (evlatlık edinerek) ilk Roma İmparatoru'dur. Bu uygulama Beş İyi İmparator'u diğerlerinden ayıran bir çizgi olmuştur.
Hayatı

Çocukluğu ve Gençliği

Marcus Cocceius Nerva, Flavian Hanedanı'nın kurucusu Vespasian gibi, Roma'daki elitlerinden daha soylu olan İtalyan bir ailesin üyesidir. Nerva M.S. 8 Kasım 35'te Roma'nın 50 mil kuzeyindeki Narni, Umbria'da doğdu. Ailesinin üyeleri yüksek görevlerde bulunmuşlardı; büyük dedesi 36'da Konsüllük yapmış, dedesi de onun doğdu zamanlarda imparatorluk maiyetindeydi. Nerva Julio-Claudian Hanedanı ile amcası Octavius Laenas'ın İmparator Tiberius'un torununun kızı Rubellia Bassaile evli olmasından dolayı ilişki içindeydi. Nerva, "Beş İyi İmparator" döneminin ilk imparatoru olup, İtalyan aileden İtaya da doğmuş son Roma İmparatorudur. 71'de Vespasian ve 90'da Domitian'la birlikte konsüllük yapmış olmasına rağmen alışılmış yöneticilik kariyerinden geçmedi.

İmparatorluğu

96'da Domitian suikastını takip eden terör içerisinde Nerva, 18 Eylül 96'da imparator seçildi. Fasti Ostienses (Ostian Takvimi), kayıtlarına göre "Ekimin ilk gününden 14 gün önce; Domitian öldürüldü. Aynı gün Marcus Cocceius Nerva imparator ilan edildi." Cassius Dio'ya göre Domitian'a karşı suikastçılara yakınlaştı çünkü o çok yaşlıydı ve çocuğu yoktu,bu bir çift güvenli el demekti. Bu aynı zamanda Domitian tehdidine karşı onun hayatını koruyacaktı.

Nerva İmparator olduktan sonra, yeni bir tavır belirledi: vatana ihanetten hapse atılanları sebest bıraktı, ileriye dönük vatana ihanet soruşturmalarını yasakladı, genel af ilan ederek Domitian'ın sürgüne gönderdiklerini affetti, el konulmuş mülklerini tamir ettirdi ve kanunlarıyla Roma Senatosunu kuşattı. Bunu belkide popüler kalabilmek için yaptı( aynı zamanda canlı), ama bu ona tam olarak yardımcı olmayacaktı. Domitian'ın ordu içinde hala önemli ölçüde desteği vardı ve Ekim 97'de Praetorian Guard'lar [[Palatine Hill]'deki imparatorluk sarayını kuşattılar ve Nerva'yı esir aldılar. Nerva taleplerini ve Domitian'ın ölümünde parmağı olduğunu kabul etmeye, ayrıca rakip praetorianlara bir teşekkür konuşması yaptığını kabul etmeye zorlandı. Petronius ve Parthenius, Domitian'ın ölümünden sorumlu tutuldular ve öldürüldüler. Nerva bu saldırıdan zarar görmemişti ancak tamir etmeye çalıştığı otoritesi zarar görmüştür. Doğal yollardan çocuğu yoktu, ancak hem halkın hem de askerlerin destekleyeceği birisini evlat edinme fikrini hayata geçirdi ve German sınırındaki orduların komutanı Trajan'ı evlat edindi. Nerva'ya karşı yapılan isyanın sorumlusu Praetorian Guard'ların Prefect'i Casperius Aelianus Trajan tarafından idam edildi.

Epitome de Caesaribus'un kaydettiğine göre Nerva, ateş ve üşümeye bağlı olarak kısa bir süre sonra öldü; Jerome öldüğü yer olarak Roma'da Sallust Bahçeleri'ni gösterir. Ölümünden kısa bir süre sonra tanrılaştırıldı ve külleri Augustus Mozolesi'ne yerleştirildi. Cenaze töreninin olduğu gün Güneş Tutulması vardı.

Küçük bir İmparatorluk Forumu'nun yapımından sorumluydu ve küçük forum Augustus Forumu'nun hemen bitişiğinde duruyordu. Via dei Fori Imperiali ( Modern Roma'da bir yol) üzerinden geçtiği için biraz hasar görmüştür. 1999 başlayan Arkeolojik kazılar günümüzde hala devam etmektedir.[2]
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-22-2007, 10:04 PM   #5
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Marcus Ulpius Nerva Traianus (18 Eylül 53 - 9 Ağustos 117), daha ziyade Trajan adıyla bilinen Roma İmparatoru'dur. Roma İmparatorluğu'nun Beş İyi İmparatorundan ikincisidir. İmparatorluk onun döneminde en geniş sınırlarına ulaşmıştır

İktidara gelişi

Ünlü bir senatör ve general olan Marcus Ulpius Traianus'un oğlu olarak 53 yılında Hispanya'da İtalica adlı şehirde doğdu. Gençliğinde Roma Ordusu'nda hızla yükseldi ve imparatorluğun en karışık sınırlarında görev yaptı. 91 yılında konsül olarak seçildi. İmaparator Domitian ve onun ardından gelen Nerva'nın yanında savaşlara katıldı. Ordu içinde fazla popülaritesi olmayan Nerva askerlerin desteğini artırmak için 97 yılının yaz ayında Trajan'ı evlatlık oğlu ve varisi ilan etti. Nerva 27 Ocak 98'de ölünce Trajan sorunsuz bir şekilde başa geçti.

Yeni imparator Roma halkı tarafından sevgiyle karşılandı. İmparator da bu sevgiye iyi yönetimiyle karşılık verdi. Domitian döneminde haksız yere hapse atılanları serbest bıraktı. Nerva'nın ölümünden önce başlatığı Damitian döneminde el konan özel mülklerin iade sürecini devam ettirdi. Roma Senatosu'nda popülaritesi o kadar yüksekti ki kendisine "en iyi" anlamına gelen optimus unvanı verildi.

Daçya Savaşları
101 yılında Tuna Nehri'nin kuzeyindeki Daçya Krallığı'na yönelik acımasız bir sefer başlattı ve Daçya ordusunu yendi. Ertesi kış Daçya kralı karşı saldırı da bulundu ancak geri püskürtüldü. Trajan'ın ordusu Daçya topraklarının içlerine doğru ilerlemeye devam etti ve başkenti ele geçirdi. Böylece Trajan Roma'ya zaferle döndü ve "Daçya Fatihi" unvanını aldı.

105 yılında kral Decebalus yeniden Roma topraklarına saldırdı. 106 yılında Trajan bu sefer tüm Daçya topraklarını fethetti. Kral Decebalus intihar etti. Bu zaferden sonra Daçya tamamen bir Roma eyaleti haline geldi ve Trajan buraya Romalıları yerleştirdi. Daçya'daki altın madenlerinin Romalıların eline geçmesiyle imparatorluğun ekonomisi ihya olmuştur.

Doğuda ilerleme
Aynı yıl Roma'ya bağımlı olan Nabati kralı Rabbel varis bırakmadan ölünce Nabati krallığının ülkesi de Roma'ya bağlanır. Bu ülkenin iki kenti Petra ve Bostra birer Roma kalesi haline gelir.

Sonraki yedi yıl boyunca imaparatorluğa barış hâkim oldu. Trajan İtalya ve memleketi İspanya'da yeni yapılar, anıtlar ve yollar yaptırdı. Daçya'daki zaferlerinin anısına bir forum, Trajan Sütunu ve bir alışveriş merkezinden oluşan ve bugün hâlâ Roma'da ayakta olan büyüleyici bir kompleks yaptırdı.

Ayrıca bu dönemde Roma'da üç ay süren bir gladyatör festivali düzenledi. Festivalde 11.000 gladyatör can vermişti. Bunlar ağırlıklı olarak Yahudiler ve suçlulardı. Etkinlikleri toplam 5 milyon kişi izlemişti.

İmparatorluğun en geniş sınırları

113 yılında Roma'ya bağımlı olan Ermeni kralı ölünce Perslerin desteğiyle Roma'nın istemediği bir kral başa geçti. Bu olay Trajan'ı Ermenistan'la karşı karşıya getirdi. Trajan önce Ermenistan'ın üstüne yürüdü ve ülkeyi Roma'ya kattı. Bunun üstüne Mezopotamya'ya inerek 116 yılında Perslerin başkenti olan Ktesiphon'u aldı ve Basra Körfezi'ne kadar ilerledi. Mezopotamya'yı bir Roma eyaleti olarak ilan etti. Bu dönemde çok yaşlı olduğu için Büyük İskender'in izini takip edemedi ve Asya'nın içlerine ilerlemedi.

Bugünkü İran topraklarına girdi ve Susa kentini işgal etti. Burada Pers kralı Osroes'i tahtından indirdi ve yerine Roma'ya sadık oğlu Parthamaspates'i tahta çıkardı. Roma ordusu Trajan döneminden sonra bir daha asla Doğu'ya doğru bu kadar fazla sokulamamıştır.

Trajan döneminde İmparatorluk, tarihindeki en geniş sınırlara kavuşmuştur. Savaşçı kişiliği çok ağır basar bunun yanında Senatoyla olan ilişkisi sırasında bilgeliği, saygısı ve alçakgönüllülüğüyle anılır. Trajan döneminde yollar ve limanlar inşaa edilmiştir ayrıca İmparatorluk hazinesinden fakirlere ve çocuklara destek olunması için ödenek hazırlanmıştır.
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-22-2007, 10:05 PM   #6
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Publius Aelius Traianus Hadrianus (24 Ocak 76 – 10 Temmuz 138), Hadrian olarak bilinen, 117 – 138 arasında Stoacı-Epikürik, Aelia Klan'ı üyesi Roma İmparatoru. Hadrian "Beş İyi İmparator'un üçüncüsüdür." Saltanatının sendeleyen bir başlangıcı, şanlı bir ortası ve trajik bir sonu vardı.[1]

Hadrian, Picenum (İtalya) kökenli ve sonradan İspanya Baetica'daki (orijinalinde İspanya Ulterior) Italica'ya yerleşmiş eski bir ailenin üyesi olarak Roma'da doğdu. Selefi Trajan'nın halasının torunu olarak onunla aile bağı vardı. Trajan, resmi olarak onu hiç bir zaman halefi olarak belirlemedi ama karısı Plotina'ya göre, Trajan ölmeden hemen önce Hadrian'ı acilen İmparator olarak adlandırdı. Her halukârda, Trajan'nın karısı Hadrian'ı destekliyordu ve belkide Hadrian imparatorluğunu bu kadına borçludur. Hadrian onun ricasıyla 100 yılında Vibia Sabina ile evlenmiştir.

Erken Dönem Hayatı

Bir söylenti Hadrian'ın İspanya'da doğduğunu anlatsada da, kendi yazdığı ve şimdi kayıp olan otobiyografisine göre Hadrian, Roma'da 24 Ocak 76'da İtalyan kökenli ama kuşaklar boyu İspanya da yaşamış bir ailenin üyesi olarak doğdu.[2] Praetorian dereceden bir senatör olan Babası Publius Aelius Hadrianus Afer, zamanının çoğunu Roma'da geçirirdi.[3] Hadrian’ın ataları İtalya'daki antik bir kent olan Picenum, Hadria'dan gelir, ancak aile Scipio Africanus Major'un Hispania Baetica'yı fethinden hemen sonra buradaki Italica şehrine yerleşmişlerdir. Hadrianus Afer, gelecekteki imparator Trajan'ın kuzeniydi. Karısı Domitia Paulina, Gades'dendi (Cadiz) ve Domitii'ler başka bir İspanya kökenli aileydi. Hadrian'ın Genç Domitia Paulina adında bir kız kardeşi vardı. Afer'in 85 civarında ölümünden sonra o sıralar dokuz yaşında olan Hadrian, Trajan ve Publius Acilius Attianus'un vesayeti altına girdi (daha sonra Trajan’In Praetorian Prefect'i olan). [4] Hadrian, döneminin genç aristokratları gibi değişik konularda eğitildi ve Yunan Edebiyatı öğrenmeye olan düşkünlüğü nedeniyle kendisine Graeculus ("Küçük Yunan") lakâbı verildi.

Hadrian 14 yaşındayken Italica'yı ziyaret etti ve orada askere yazıldı ancak bundan sonra gelişiminden sorumlu olan Trajan tarafından geri çağrıldı. Onuruna colonia yapıldığı halde Hadrian Italica'yı bir daha hiç ziyaret etmedi. İlk askeri görevi [[ Lejyon II Adiutrix]] tribune'lüğüydü. Sonra, Germanya'daki [[ Lejyon I Minervia]]'ya transfer oldu. 98'de Nerva ölünce Hadrian, Trajan'ı hemen şahsen bilgilendiren ilk kişiydi. Önce yukarı Pannonia lejyon'una legate ve sonundada aynı eyalete vali oldu. Aynı zamanda kısa bir süre için Atina archon'u ydu ve Atina vatandaşlığına seçilmişti.

Hadrian Dacia'lılara karşı yapılan savaşta oldukça aktifti ( [[Lejyon V Macedonica]]legate'si olarak) ve rivayete göre başarıları içim Trajan'dan ödüller kazanmıştı. Saltanatında askeri eylemlerin yokluğuna bağlı olarak, Hadrian'ın askeri becerileri hakkında çok fazla bilgi yoktur, her halukârda ordu hakkındaki güçlü ilgisi, bilgisi ve yönetim becerisinin ispat ettikleri onun olası stratejik yeteneğini gösterir.

Hadrian, Trajan'ın İran seferine onun karargâhında legate olarak katıldı.[5] Hadrian ne başlangıç aşamasındaki zaferlerde, ne de savaşın ikinci aşamasında isyan Mezopotamya'ya yayıldığında kayda değer bir şey yaptı. Her halukarda Suriye valisinin artan huzursuzluğu düzenlemek için Dacia'ya gönderilmek zorunda kalınmasının ardından, Hadrian'a bir yerdeğiştirmeyle Suriye valiliğine getirildi ve kendisine özgürce komuta etme yetkisi verildi.[6] Trajan ciddi olarak hastaydı ve Roma'ya dönmeye karar verdi. Hadrian, ordunun arkasını kollamak için muhafız olarak Suriye'de kaldı. Trajan, iyice hastalanmadan önce ancak Selinus'a kadar gelebildi. Hadrian, her halukârda apaçık halef olduğu halde henüz Trajan'ın varisçisi olarak evlat edinilmemişti. Karısı Plotina (Hadrian destekçisidir) tarafından refakât edilen Trajan, ölüm döşeğinde yatarken, sonunda Hadrian'ı halefi olarak evlat edindi ve ardından öldü. İddialara göre olayların şekli başka türlü olsaydı sorun bu kadar sessiz çözülemezdi.[7]

Gücün Güvenliği

Hadrian hemen Lejonların desteğini sağladı — olası muhalifi Lusius Quietus, anında ortadan kaldırıldı.[8] Senato'nun onayını takiben Trajan'ın belkide tahrif edilmiş evlatlık edinme belgeleri takdim edildi (Trajan'ın himayesinde büyüdüğü halde). Yine de, bu evlatlık edinmenin evraklarının tahrif edildiği söylentisi biraz daha devam etti. Hadrian'ın meşruiyetinin gerçek kaynağı Suriye ordularının doğrulaması ve Senato'nun tasdiğinden sonra ortaya çıktı. Tarihi belgelere göre Hadrian'a düşkünlüğü bilinen Trajan'ın karısı Plotina'nın kağıtların taklidini yaptırdığının uzun süre spekülasyonu yapıldı.

Hadrian öncelikle Roma'ya gitmedi. Elini bağlayan doğudan ayrılarak, Trajan zamanında çökmüş olan Yahudi isyanını bastırdı — ardından Tuna cephesine gitmek için ayrıldı. Hadrian'ın yerine eski muhafızı Attianus, Roma'dan sorumluydu. Attianus orada Lusius Quietus'un da dahil olduğu dört senatör tarafından hazırlanan bir entrikayla kuşatılmış olduğunu "keşfetti" ve senatodan ölümlerini talep etti. Mahkemede her hangi bir duruşma olmaksızın, yakalandılar ve düşünmeksizin öldürüldüler. Hadrian bu sırada Roma'da olmadığı için, Attianus kendi inisiyatifini kullanarak hareket edebilirdi. Elizabeth Speller'e göre ölümlerinin sebebi Trajan'ın adamı olmalarıydı.[9]

Hadrian ve Ordu

Askeri yönetici olarak kendi büyük kişiliğine rağmen, Hadrian'ın yönetimi büyük askeri çatışmaların eksikliği ile dikkat çeker. Askeri açıdan savunulamaz olduğu gerekçesiyle Trajan'ın Mezopotamya'daki fetihlerinden feragât etti. 121 yılında neredeyse Perslerle bir savaşa giriyordu ancak tehdit barışla sonuçlanan müzakereyle önlendi. Hadrian'ın Judea'daki Yahudi karşıtı tavırları Bar Kokhba ve Rabbi Akiva önderliğinde büyük bir Yahudi ayaklanması'na yol açtı (132 – 135). Hadrian'ın ordusu sonunda isyanı bastırdı ve Yahudilere karşı Babylon Talmud'uduna istinaden dinsel baskı devam etti.

Barış politikası, imparatorluk sınırları boyunca kalıcı tahkimatların yapılmasıyla güçlendirildi. Bunların en ünlü olanı İngiltere'deki büyük Hadrian Duvarı'dır. Tuna ve Ren sınırları düzenli aralıklarla genellikle ahşap tahkimatlar, hisarlar, ileri karakollar ve özellikle iletişimi geliştirmek ve yerel bölgelerin güvenliğini sağlamak için gözetleme kuleleri inşaa edilerek tahkim edildi. Moralleri korumak ve orduyu artan sabırsızlıktan korumak için Hadrian, yoğun rutin talimler oluşturdu ve orduları kişisel olarak denetledi. Sikkelerinde, askeri imajı sivil imajından daha sık göründüğü halde, Hadrian'ın politikası Kuvvet kaynaklı ve de antlaşmalardan oluşan bir barıştı
Kültürel Uğraşları ve Hamiliği

Hadrian, Ronald Symehas tarafından Roma İmparatorları arasında "çok yönlü" bir imparator olarak tasvir edilmiştir. Hadrian aynı zamanada entellektüel ve sanatsal alanların tümünde bilgisini göstermeyi severdi. Hepsinden öte, Hadrian sanatı himaye ederdi: Tibur'daki( Tivoli) Hadrian Villası kutsal arazi parçasının yeniden düzenlenmesi olan İskenderiye bahçesinin Roma'daki en güzel örneğidir, kendi bahçesini yapmak için bir çok mermerin yerini değiştiren Kardinal d'Este tarafından yağmalanan kalıntıların büyük bölümü kaybolmuştur. Roma Pantheon'u, orijinal olarak Agrippa tarafından inşaa ettirilmiştir ancak M.S. 80'de bir yangınla yıkılmış ve ardından Hadrian zamanında yeniden kubbe formunda yeniden yapılmış ve günümüze kadar ulaşmıştır. En iyi korunmuş Antik Roma yapıları arasındadır ve İtalyan Rönesansı'nda ve Barok dönemde bir çok büyük mimarı oldukça etkilemiştir.

Saltanatından çok önce, Hadrian mimari üzerine güçlü bir ilgi gösterdi ancak göründüğü kadarıyla bu hevesi her zaman hoş karşılanmadı. Örneğin, Trajan Forumu'nun ünlü mimarı Damascus'lu (Şamlı) Apollodorus , onun çizimlerini dikkate almadı. Hadrian'ın selefi Trajan, Apollodorus ile mimari bir problem üzerine konuşurken, Hadrian akıl vermek için sözünü kesince Apollodorus, "Defol git ve kabaklarını boya. Bu problem hakkında hiç bir şey bilmiyorsun." diye cevapladı. "Kabaklar" diye bahsedilen, Hadrian'ın villasındaki "serapeum" gibi boyanmış kubbelerdi. Söylentiye göre Hadrian, Trajan'ın ardından imparator olunca Apollodorus'u sürgüne gönderdi ve sonra öldürttü. Büyük olasılıkla ikinci hikaye onun karakterine bir iftira girişimi olup, Hadrian, tüm imparatorluk ta çok popüler olmasına rağmen sağken ya da ölümünden sonra herkesçe takdir edilen biri değildi.

Hadrian, içlerinde günümüze sadece iyi bilinen bir Latince şiir olan Animula, vagula, blandula kalan Yunanca ve Latince şiirler yazardı. Onu muhafaza eden Historia Augusta'ya göre (Hadrian XXV.9), şiiri ölüm döşeğinde yazmıştı. Aynı zamanda bir otobiyografi yazmıştı - görünüşe göre, çok uzun bir çalışmaydı ancak değişik söylenti ya da onun değişik eylemlerini açıklıyordu. Eser kayıptır ancak görünüşe göre diğer yazarlar tarafından kullanılmıştır - Marius Maximus ya da öyle birisi - Hadrian'ın hayatı için çoğunlukla güvenilen Historia Augusta da: en azından, bir çok ifadede hayatı (Ronald Syme ve diğerlerince) belkide nihayetinde otobiyografiden alındığı için tanımlanmıştır.

Hadrian'ın sanata bir diğer katkısı sakaldır. İmparator portrelerinin bu noktada hemen hepsi Yunanlı atletler gibi idealize edilmiş olarak temiz tıraşlıdır. Hadrian tüm portrelerinde sakalıyla görünür. Ardından gelen İmparatorların portreleride bir buçuk asırdan fazla bir süre için sakallı yapıldı.

Hadrian bir hümanist ve tüm zevklerinde bir Hellen hayranıydı. Filozoflar Epictetus, Heliodorus ve Favorinus'un doktirinlerini benimsemişti ve genellikle Caius Bruttius Praesens gibi bazı arkadaşlarıyla birlikte bir Epikürik olarak mütalaa edilir. Evde sosyal ihtiyaçlara katılırdı. Hadrian, köleliği azaltmıştı ancak kaldırmamıştı, kanunları insancıl hale getirdi ve işkenceyi yasakladı. Kütüphaneler, su kemerleri, hamamlar ve tiyatrolar inşaa ettirdi. Hadrian bir çok tarihçi tarafından akıllı biri olarak kabul edilmiş, Schiller onu "İmparatorluğun ilk hizmetçisi" olarak çağırmış ve Edward Gibbon ise onu "engin ve aktif deha ," ek olarak da "adil ve ılımlı" olarak takdir etmiştir.

125'dedi Yunanistan ziyaretinde, tüm Yunanistan ve İyonya'daki( Küçük Asya'da) eski yarı-özerk şehir devletlerini birbirine bağlayan bir çeşit bölgesel parlamento kurmaya çalıştı. Panhellenion olarak bilinen bu parlamento, Hellen'ler arasında işbirliği sağlamak için, hevesli çabalara rağmen başarısız oldu. Hadrian, özellikle Yunan genci, Antinous'la olan aşk ilişkisi nedeniyle çok ünlüydü. Hadrian'ın Mısır eyeletini ziyareti sırasında Antinous, esrarengiz bir biçimde 130 yılında Nil Nehri'nde boğuldu. Derinden sarsılan Hadrian, Mısır şehri Antinopolis'i kurdurdu. Antinous'u yeni antikite tanrısı yaparak tüm imparatorluğun yas tumasını sağladı.

Hadrian Baiae'deki villasında öldü. Cenazesi Roma'da Tiber Nehri'nin batı yakasındaki sonradan Papa'lığa ait bir kaleye dönüştürülen Sant'Angelo Kalesi'ndeki mozele'ye kaldırıldı. Mozelenin boyutları orijinal formunda, kasten Augustus Mozelesi'nden biraz daha büyük yapılmıştı.

A strange parça from the Dio CassiusRoma Tarihi nin kesin olmayan tuhaf bir bölümü ; "Hadrian'ın ölümün ardından dört atlı bir aranada gösteren büyük bir heykeli dikilmişti. Heykel o kadar büyüktü ki, en iri adam bile her atın gözünün arasından yürüyebilirdi, eserin aşırı yüksek olmasından dolayı aşağıdan geçen bir kimse Hadrian'ın atlardan daha küçük olduğuna inanırdı." diye anlatır.

Hadrian'nın Seyahâtleri

Stoacı-Epikürik İmparator, Lejyonları arazide denetlemek ve düzenlemek için bolca seyahat etti. İmparator olmadan öncede, Roma ordusuyla dışarıda çok gezmiş olması onun bir çok konuda deneyim kazanmasına neden olmuştu. Saltanatını yarıdan fazlasını İtalya dışında geçirdi. Diğer imparatorlar Romadan genellikle savaş için ayrılır ve savaşın bitmesinin hemen ardından geri dönerdi. Önceki İmparatorlardan Nero, bir zamanlar Yunanistana gitmişti ve kendine düşkünlüğünden dolayı ayıplanmıştı. Hadrian, bir tezat olarak, yönetim gereği seyahat etmişti ve bu senato ve halk için anlaşılabilir bir şeydi. Hadrian bu seyahatleri yapabiliyordu çünkü Roma'da, toplumun yukarı basamaklarından gelen Marcius Turbo adından sadık destekçisi eski bir askere sahipti. Aynı zamanda, sağlam kaynaklardan gelen imalara göre kontrolü sağlamak ve kendisi dışarıda seyahatteyken ters gidebilecek her hangi bir şeye karşı gizli bir polis teşkilatı olan frumentarii'lere sahipti. Hadrian'ın ziyaretleri, yeni kamu binalarının yapılması talimatlarını kapsayan bağışlarla dikkat çeker. Hadrian, İmparatorluk boyunca altyapıyı geliştirmek için - fetihlere ya da yeni düşmanlar edinmeye karşı çıkarak - gönüllüydü. Çoğunlukla seyahatlerinin amacı; inşaatlar, projeler ve yeni yerleşimler için görevlendirmelerdi. Yunan kültütüne olan inancı bakış açısını zenginleştirmişti, ondan önceki bir çok imparator gibi, Hadrian'ın isteklerine nerdeyse herzaman itaat edildi. Seyahat ettiği heyet yöneticiler, mimarlar ve inşaatçılar olmak üzere oldukça kalabalıktı. Geçtiği bölgelere verdiği sıkınta bazen oldukça fazlaydı. Genellikle gelişi bir takım yaralar sağlıyordu ve ziyaretin sıkıntısını bundan en fazla yararı sağlayan değişik sınıftan kişiler üstleniyordu. Örneğin , Mısır ziyareti sırasında erzağın tedariğinin büyük külfeti köylülerden talep edildi ve bu talebin sıkıntısının dayanılmazlığı büyük ölçüde ancak ailesine yetecek kadar üreten köylülerin açlıktan ölmesine ve zorluklara neden oldu.[11] Aynı zamanda, Avrupa rönesansına kadar olan zamanda krallar, kendi şehir ve ülkelerine geldiklerine finansal sıkıntıları kendileri karşılıyorlardı ve bu sıkıntıların çok azı fakir sınıflara yükleniyordu.

Hadrian'ın ilk turu 121 yılındaydı ve başlangıçta amacı, kendi genel kültürel amaçları için özgürlük sağlamaktı. Kuzeye,Germanya'ya gitti ve savunmayı güçlendirmek için fonları paylaştırarak Ren-Tuna cephesini denetledi. Her halukârda bu yolculuk imparatorun belkide en önemli ziyaretiydi, yeni çıktığını duyduğu isyan nedeniyle, görmek için Britanya'ya geçti.
Britanya

Hadrian'ın Britanya'ya gelişinden önce burada 119 – 121 arasında iki yıl boyunca devam eden büyük bir isyan olmuştu. 122 yılında Hadrian Duvarı'nın yapımına başlandı. Duvar esas olarak Britanya eyaletini kuzeydeki Caledonia'dan (günümüzde İskoçya'dan) ileride gelebilecek olası saldırılardan korumak için yapılmıştı. Caledonia'da Roma'da bilinen adlarıyla Caledonian kabileleri yerleşikti. Hadrian, Caledonian'ların Romalılarla birlikte yaşamayı reddettiklerini anlamıştı. Aynı zamanda, Caledonia değerli olduğu halde sert toprak ve yüksek yaylalar onun fethini İmparatorluk için çok pahalı ve verimsiz yapıyordu. Bu sebeple, fetih yerine bir duvar yaptırmaya karar verdi. Hadrian belkide kalıntıları bu gün hala kilometrelerce uzanan ve onun adıyla anılan bu duvarı inşaa ettirdiği için çok meşhurdur. Hadrian bir çok yönden, savaşlar ve fetihler yapmaktan daha fazla İmparatorluğu düzenlemek ve geliştirmek arzusunu gösterir.

Onun zamanında, York'ta Britain tanrıçasına bir tapınak yapıldı ve üzerinde Britanyayı bir kadın olarak kişiselleştiren tasvirler bulunan sikkeler bastırıldı.BRITANNIA [12] 122 yılı sonunda ziyaretini bitirdi ve güneye dönerek deniz yoluyla Moritanya'ya gitti.
İran ve Anadolu

123'de vardığı Moritanya'da yerel isyana karşı yapılan harekatı yönetti.[13] Her halukarda bu ziyaret doğuda Perslerin tekrar savaş için hazırlandıkları haberi üzerine kısa sürdü ve sonuçta Hadrian hemen doğu bölgesine doğru hareket etti. Doğuya doğru olan seyahatinden bilinen bazı noktalara göre Cyrene'yi (Libya) ziyaret etti ve kişisel olarak soylu ailelerin genç erkeklerinin Roma Ordusu için eğitilmeleri amacıyla fonlar oluşturdu. Bu belkide doğuya olan yolculuğunda bir molaydı. Cyrene, 119 yılında son Yahudi isyanından sonra zarar gören kamu binalarının tamiri için verdiği paralar sayesinde onun cömertliğinden yararlandı
Hadrian Fırat Nehri'ne ulaştığında, sorunu Pers Kralıyla (belki Chosroes) müzakere ederek kendisi içim karakteristik olan bir yöntemle çözdü. Sonra batıya doğru Karadeniz kıyıları boyunca gitmek için ayrılmadan önce Roma savunmasını kontrol etmeye devam etti. .[15] Kışı büyük ihtimalle Bithynia eyaletinin başkenti İzmit'te geçirdi. Hadrian, gelmesinden hemen önce bir deprem tarafından yıkılan İzmit'e binaların tekrar yapılması için cömert yardımlarda bulundu. Cömertliğine teşekkür etmek için Hadrian tüm eyaletin şef onarımcısı ilan edildi. Hadrian'ın oldukça yüksek bir olasılıkla Claudiopolis'i ziyaret ettiği ve orada İmparatorun eromenos'u - oğlan sevgilisi - olacak olan genç oğlan güzel Antinous'u gördüğü tahmin edilir. Kaynaklar Hadrian'ın Antinous ile tanışması hakkında hiç bir şey yazmaz, her halukarda, tasvirler onu yirmili yaşlarında genç birisi olarak gösterir. Buna göre Antinous'un 130'da boğulmasından hemen önce, Antinous 13 ya da 14 yaşlarında olmalıydı.[16] Bir olasılığa göre Antinous page ( iç oğlanı) olarak eğitilip imparatora hizmet etmek için ve yavaş yavaş yükselip imparatorun gözdesi olacağı Roma'ya gönderilmiş olması mümkündür.[17]

Antinous'la tanıştıktan sonra Hadrian, Anadolu'ya geçti. Rotası kesin değildir. Değişik işaretlerin anlattığına göre başarılı bir domuz avından sonra Mysia bölgesinde, Hadrianutherae şehrini kurmuştur.(az nüfuslu ağaçlık alan şehrin gelişimi için oldukça uygundu). Bu sırada, Küçük Asya'da bir tapınak kurulmasının planlandığı yazılır. Yeni tapınak Trajan ve Hadrian'a ithaf edilecekti ve göz alıcı beyaz mermerden yapılacaktı.[18]

Yunanistan

Bu seyahatin en heyecanlı yeri Hellen aşığı Hadrian'ın tüm yolculuk boyunca aklında olan Yunanistan ziyaretiydi. 124 Sonbaharında Eleusinian Gizemleri'ne katılma zamanında geldi. Geleneksel olarak törenin bir safhasında ustalar silah taşıyabiliyorlardı ancak imparator aralarındayken herhangi bir riske karşı bundan feragat ettiler. Atina'lıların ricası üzerine yasalarında düzeltme yaptı - adını taşıyan yeni bir kabile ilave edildi.[19]

Kışı, Peloponnese yarımadasını (Mora) dolaşarak geçirdi. Kesin rotası bilinmemekle beraber her halukarda [Pausanias]]'ın anlattığı hikayelere göre, Hadrian bir tapınak inşaa ettirmişti ve Epidaurus halkı şehirlerini onaran imparatora teşekkürlerini onun heykelini yaparak sunmuşlardı. Hadrian, Antinous'un evi Bithynia ile Mantinea arasındaki yakın bağlara bakarak o sırada zaten Hadrian'ın sevgilisi olduğu yolundaki teoriyi destekler biçimde cömertliğini en çok Mantinea şehrine göstermişti.[20]

125 Martında Hadrian, Dionysia şenliklerine başkanlık etmek için Atina'ya ulaştı. Hadrian'ın başlattığı İnşaat programı önemliydi. Değişik yöneticiler Olympian Zeus'u için bir tapınak yapmak için çalışmışlardı — ancak işin tamalanmasını sağlayan Hadrian olmuştu. Aynı zamanda kendi zevki göre bir kaç tane kamu binası yapımına başlatmış ve bir tanede su kemerinin yapımını organize etmişti
İtalya'ya Dönüş

İtalya'ya dönüşünde Hadrian Sicilya'ya dolambaçlı bir gezi yaptı. Sikkeler onu adanın onarıcısı olarak kutlasada, bu övgüyü almak için ne yaptığına dair en ufak bir kayıt yoktur.[22]

Roma'ya döndüğünde Pantheon tekrar inşaasının bitmiş halini kendi gözleriyle görebilirdi. Aynı zamanda Hadrian'ın Tibur yakınlarındaki villası — Sabine Tepeleri'nde ne zaman Roma onun için çok fazla olsa kaçabileceği hoş bir inziva yeri - tamalanmıştı. 127 Mart'ının başında Hadrian, İtalya gezisi için Roma'dan ayrıldı. Bir kez daha, tarihçiler onun rotasını tarihi kayıtlardan ziyade bağışlarıyla kanıtlayabilmektedir. Örnek olarak, o yıl Cupra Maritima şehrindeki Picentine Toprak Tanrıçası Cupra'yı restore ettirdi. Belirsiz bir zamanda Fucine Gölü'nün drenajını düzelttirdi. İtalya'yı konsül derecesinde imparatorluk legate'lerin yönetimi altında dört bölgeye bölme düşüncesi cömertliğinden daha az hoş karşılandı.[23]

Hadrian bu dönemde hastalandı ancak hastalığını ne olduğu bilinmiyordu. Hastalığı herneyse, bu onu 128 baharında Afrika'yı ziyaret etmekten alıkoyamadı. Gelişi kuraklığın sona ereceğine dair iyi bir kehanetle başladı. Hayırsever ve onarıcı olarak alışılmamış rolü süresince, birliklerini denetlemek için zaman bulabildi ve birliklerine yaptığı konuşmalar günümüze kadar geldi.[24]

Hadrian 128 yazında İtalya'ya döndü ancak kalışı üç yıl sürecek gezisine çıkmadan hemen önce çok kısaydı
Yunanistan ve Asya
128 Ekiminde Hadrian tekrar Eleusinian gizemleri'ne katıldı. Bu defaki Yunanistan ziyaretinde görünüşe göre Yunanistanın egemenliği için rakip iki antik kent olan Atina ve Sparta'ya odaklanmıştı . Hadrian Delphi merkezli Amphictyonic Birliği'ni tekrar canlandırmak fikrine odaklandı ancak şu andan itibaren daha asil bir şeye karar vermişti. Yeni Panhellenion, her nerede kurulmuş olursa olsun tüm Yunan şehirlerini biraraya getirecek bir konseydi. Buluşma yeri Atina'da yapılacak yeni zeus tapınağıydı. Hazırlıklara başlamak için harekete geçildiğinde — hangi şehrin gerçekten Yunan şehri olduğuna karar vermesi zaman alacağından Hadrian Efes'e doğru yola çıktı.[26]

130 Ekiminde , Hadrian ve maiyeti Nil Nehri'nde tekneyle dolaşırken Antinous, kaza, cinayet, suikast ya da dinsel kurban gibi kesin olarak bilinmeyen bir nedenle boğuldu. İmparator kedere boğulmuştu. Antinous'un tanrılaştırlmasını emretti ve şehirlerin adı değiştirildi, onu tasvir eden madalyalar basıldı ve imparatorluğun her yerine heykelleri dikildi. Bithynia, Mantineia (Arcadia) ve Atina'da adına tapınaklar yapıldı, onuruna festivaller kutlandı. Antinoupolis ya da Antinoe şehri öldüğü yer olan Besa şehrinin yıkıntıları üzerine kuruldu.(Dio Cassius lix. 11; Spartianus, Hadrian).


Yunanistan, Filistin, Illyricum [değiştir]Hadrian'ın 30 Ekim 130'da Antinoöpolis'in kuruluşundan sonraki gezileri belirsizdir. Roma'ya dönüp dönmediği bilinmesede, 132-2 kışını Atina'da geçirdi belkide Yunanistanda kaldı ya da 132'de bastırılan Yahudi isyanı için doğuya gitti. Yazıtlar 133 yılında ordusuyla bereber isyanlara karşı mücadele ettiğini belgeler, ardından belkide kesin olarak aynı yıl Roma'ya dönmüştür(yazıtlara dayanarak) via Illyricum
Son Dönemleri ve Halefi
Hadrian hayatının son dönemlerini Roma'da geçirdi. 134'de Yahudi savaşının sonunda (aslında gelecek yıla kadar sona ermemişti.) İmparatorluk selamlaması aldı. 136'da eskiden Nero'nun Altın Evinin olduğu bölgede yeni bir 'Venüs ve Roma' tapınağı kurulmasına kara verdi.

Bu dönemde, sağlık problemlerinden acı çekerken, halefinin kim olacağı problemine eğildi. 136'da o yılın sıradan Konsüllerinden biri olan ve Lucius Aelius Caesar adını alan Lucius Ceionius Commodus'u evlat edindi. O, 118'de idam edilen "dört Konsüller" den biri olan Avidius Nigrinus'un hem üvey oğlu hemde damadıydı ancak sağlık açısından çok narin bir yapısı vardı. Tribunician güç ve Pannonia valiliği verilen Aelius Caesar, 137'de Konsüllüğüne devam etti ancak, 1 Ocak 138'de öldü.[28]

Aelius’un ölümün ardından Hadrian, İtalya'nın dört İmparatorluk Legate'sinden biri ( Hadrian tarafından kurulan bir mevkii) ve Asya eyaleti prokonsül'ü olarak görev yapmış olan Titus Aurelius Fulvus Boionius Arrius Antoninus'u (gelecekteki imparator Antoninus Pius) evlat edindi. . 25 Şubat 138'de Antoninus tribunician gücü ve imperium'u (emretme yetkisi) aldı. Ayrıca, hanedanın geleceğiiçin, Hadrian, Antoninus'tan Lucius Ceionius Commodus'u ( ölmüş olan Aelius Caesar'ın oğlu) ve Marcus Annius Verus'u (aynı isimli Harian'ın yakın arkadaşı ve etkili senator Marcus Annius Verus'un torunu ve aynı zamanda Aelius Caesar’ın kızının nişanlısı ) evlat edinmesini rica etti. Hadrian’ın bu amacının isabeti tartışılabilir. Antoninus'un halefi olarak Annius Verus'u (gelecekte imparator olacak olan Marcus Aurelius) istediği konusundan uzlaşma olsada, aslında kendi evlatlığının oğlu olan Ceionius Commodus'a niyeti olduğu tartışıldı ama aynı zamanda kendisinin de üyesi olduğu senatoryal Hispano-Narbonensian ailesi ile olan sıkı bağları olan Annius Verus'a lütfunu göstermeye odaklandı. Bu belkide Annius Verus'un amcası olan Antoninus Pius için Hadrian'ın tercihi olan önemli mevkii'den daha iyiydi. İmparator olduğunda, Marcus Aurelius kendi inisiyatifi ile Ceionius Commodus'la ( Lucius Verus adıyla) yardımcı imparator olarak işbirliği yaptı.[29]

Antik kaynaklara göre Hadrian'ın son bir kaç yılı çatışmalar ve üzüntü ile geçmiştir. Aelius Caesar'ın evlatlın edinilmesi hoş karşılanmamış, en azından Hadrian'ın eniştesi Lucius Julius Ursus Servianus ve Servianus'un torunu Gnaeus Pedanius Fuscus Salinator rahatsız olmuştu. Servianus, çok yaşlı olmasına rağmen, saltanat tartışmaların başında haleflik için ayağa kalkmıştı, ayrıca Fuscus söylendiğine göre kendine bir imparatorluk gücü dizayn etmiş ve 137'de dedesinin de karıştığı bir darbe girişiminde bulunmuştu. Gerçek her ne olursa olsun, Hadrian her ikisinin öldürülmesini emretti.[30] Servianus, öldürülmesi için yalvardığı Hadrian " ölümü özlemek ama ölememek, nekadar korkunç! " diyecekti.[31] Hadrian onun idamı sırasında uzayan hastalığı nedeniyle rahatsız olunca, yalvaranın isteği yerine getirildi. Bir kaç suikast denemesinden kurtulması gerekti.[32]
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-22-2007, 10:05 PM   #7
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Ölümü

Hadrian 138 yılının Temmuz ayının onuncu günü Baiae'daki villasında 62 yaşında öldü. Ancak hayatının büyük bölümünü seyahatlarla geçiren bu adamın yolculuğu henüz bitmemişti. Önce, Baiae yakınlarındaki Puteoli'de eskiden Cicero'ya ait olan mülke defnedildi. Kısa bir süre sonra cenazesi neredeyse bitmiş olan mozelesinin bulunduğu yere yakın "Domitia Bahçeleri"'ne taşındı. Hadrian'ın Mezarı'nın Roma'da tamamlanması üzerine 139'da halefi Antoninus Pius tarafından, cenazeyi yakıldı ve küllerini, karısı Vibia Sabina ve ilk evlatlığı ve yine 138'de ölen Lucius Aelius'la birlikte mezara yerleştirildi. Antoninus aynı zamanda 139'da onu tanrılaştırdı ve Campus Martius'dan bir tapınak verdi
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-22-2007, 10:06 PM   #8
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Titus Aurelius Fulvus Boionius Arrius Antoninus Pius d: 19 Eylül,86 (Lanuvium,Latium) – ö: 7 Mart 161 (Lorium,Etruria)). 138 arası 161 Roma İmparatoru .Beş İyi İmparator 'un dördüncüsü olup Aurelii gens'ine bağlıdır. Lâkabı (Pius'u ((Latince'de ; 'sorumluluk sahibi' , 'itaatkar' )) selefi Hadrian'ı tanrılaştırmak için senatoya yaptığı baskı sebebiyle tahta çıktıktan sonra almıştır.

Hayatı

Çocukluğu ve ailesi

Antonius Pius, 89 yılında Lavanium yakınlarındaki Nemausus ( günümüzde Nîmes)'da Konsül 'Titus Aurelius Fulvus'un oğlu olarak doğdu.Babasının ölümün ardından dedesi Arrius Antoninus 'un himayesinde bir kültür adamı ve dürüstlük erbabı olarak yetiştirildi.

Hadrian Himayesi

Quaestor ve Praetor olarak gösterdiği umulmadık başarının ardından,120 yılında Konsüllük elde etti, ardından İmparator Hadrian tarafından Romayı yöneten 4 Prokonsül'den biri daha sonrada Asya Prokonsüllüğüne atanarak ününü arttırdı. İmparator Hadrian tarafından şahsına gösterilen iltimas ve himaye son olarak İmparatorun, ölmüş evlatlığı Aelius Verus'un yerine 25 Şubat 138'de kendisini evlatlık edinmesiyle sonuçlandı

Evliliği

Antoninus'un evlendiği Yaşlı Faustina Roma'da neredeyse kadın iffetsizliğini bir sembolü haline gelmişti. Historia Augustada bulunan bir çok eleştiriye rağmen, hernasılsa, sonunda İmparatorun sevgisini kazandı. İmparator Antonius, saltanatının 3.yılında Faustina'nın ölümü üzerine, onun anısını yetim çocuklara ve artan nüfusa yardım eden bir kuruluş tahsis ederek onurlandırdı. Faustina ile evliliğinden olan Marcus Aurelius Fulvus Antoninus, Marcus Galerius Aurelius Antoninus , Aurelia Fadilla ve Genç Faustina adlı 4 çocuğundan sadece Marcus Aurelius'la evelenen Genç Faustina yetişkinliğine kadar hayatta kalabilmiştir.
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 08-22-2007, 10:06 PM   #9
jockeя
Administrator
 
jockeя Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20
Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi : jockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond reputejockeя has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Ünvan : Admin
Varsayılan

Marcus Aurelius Antoninus Augustus (26 Nisan 121) – (17 Mart 180). 161 - 180 yılları arası Roma İmparatoru. 96 - 180 yılları arasında görev yapan Beş İyi İmparator'dan sonuncusudur ve aynı zamanda en önemli Stoacı filozoflardan biri olarak kabul edilir.


Adını ilk olarak Asya'da yeniden güçlenmeye başlayan Pers İmparatorluğu'na karşı ve limes Germanicus (German sınırı) boyunca Germen kabilelerle yaptığı savaşlar ve ardından Tuna nehrini aşmasıyla duyurur. Doğuda, Avidius Cassius önderliğindeki bir isyanı bastırmıştır.


Marcus Aurelius'a ait (Meditations Kendime Düşünceler)adlı felsefik eser 170–180 arasında savaştayken yazıldı. Eser edebi bir başyapıt olarak günümüzde bile hala saygı görür ve "mükkemmel vurgusu ve sonsuz narinliği" ile övgüyü hak eder. [1
Biyografi

Çocukluğu ve Gençliği

Asıl adı Marcus Annius Catilius Severusolup , evlenince Marcus Annius Verus adını aldı. İmparator olunca kendisine Marcus Aurelius Antoninus adı verildi.

Marcus Aurelius, Domitia Lucilla ve Marcus Annius Verus tek oğluydu. Doğal tek kardeşi, kendisinden 2 yaş küçük kız kardeşi Annia Cornificia Faustina'dır .Annesi Domitia Lucilla Konsül mevkiisinde varlıklı bir aileden gelir. İspanyol kökenli olan ve praetor olarak görev yapan babası Marcus Annius Verus, Marcus Aurelius henüz üç yaşında iken ölmüştü. Marcus Aurelius onu "gösterişsiz yiğitlik" şeklinde öğreterek şereflendirir..[2]

Babasının halası Vibia Sabina, İmparatoriçe ve Roma İmparatoru Hadrian'nın karısıydı. Rupilia Faustina (Marcus Aurelius'un babaannesi), Vibia Sabina ve Salonina Matidia ( Roma İmparatoruTrajan'ın yeğeni) üvey kardeştiler. Babasının kız kardeşi Yaşlı Faustina Roma İmparatoru Antoninus Pius'la evli bir İmparatoriçedir.

Babasını ölümünün ardından Aurelius, Dedesi Marcus Annius Verus tarafından evlat edinildi ve annesiyle birlikte büyütüldü. 138 yılında dedesi neredeyse 90 yaşında öldü.
136 yılında Hadrian, halefinin kesin olarak Lucius Ceionius Commodus, yeni adıyla L. Aelius Caesar olduğunu ilan etti. Marcus çoktan Hadrian'ın dikkatini çekmişti (Marcus'u verissimus ("en dürüst"), olarak adlandıran oydu ): sonradan Commodus'un kızı Ceionia Fabia ile nişanlandı. Nişan, her nedense, Commodus'un ölümünün ardından Marcus'un Antoninus'un kızına verdiği evlilik sözü ile bozuldu. Bu sebeple, Hadrian'ın ilk evlatlığı L. Aelius Verus'un ölümü üzerine, Hadrian imparatorluk sıralaması için önce Antoninus'u halefi ilan etti ardından Antoninus Marcus'u ((Marcus Aelius Aurelius Verus) ve Lucius Ceionius Commodus olarak isim değiştirdi) ve Lucius Aelius'un Marcus'dan 10 yaş küçük oğlu ((Lucius Aurelius Verus) olarak isimlendirildi) evlat edindi.

Antoninus, evlat edinmenin ardından her ikisini 25 Şubat 138'de Marcus henüz 17 yaşındayken halef İmparator olarak gösterdi. 40 yaşında İmparator olacaktı. İddialara göre Commodus ve Antoninus Pius, Hadrian tarafından genç Marcus ve Verus için "koltuk ısıtıcı" olarak planlanmıştı.

Antoninus yönetimi sırasında Marcus'un hayatı Hadrian tarafından atanan ve döneminin kültür hayatıyla oldukça ilgili olan öğretmeni Fronto ile olan yazışmalarından dolayı kesintisiz olarak bilinir. Bu mektuplara göre Marcus zeki, ciddi fikirli ve çalışkan bir genç portresi çizer. Mektuplar aynı zamanda geleceğin imparatorunun filozofi için artan önemini gösterir: Yunan ve Latin retorikleri üzerine bitmek bilmeyen alıştırmalar için sabırsızlığını ki sonra Epictetus'un Diatribai ("Söylemler")'inin aşığı ve Stoa Okulu'nun önemli bir ahlakçı filozofu olacaktır. Marcus aynı zamanda Antoninus'un yanında 140, 145 ve 161 yıllarındaki konsüllüğünde, kararlarda iş birliği yaparak artan toplumsal rollerde almaya başladı. 147'de Roma dışında proconsular İmperium ve ardındanda imparatorluktaki ana resmi güç Tribunicia Potestas oldu.

145 yılında Marcus Antoninus'un kızı ve aynı zamanda yeğeni (Annia Galeria Faustina) Genç Faustina ile evlendi.

Roma İmparatoru
Müşterek İmparatorluk

Antoninus Pius'un (7 Mart 161) de ölümü üzerine Lucius Verus'la birlikte müşterek imparatorluk koşullarını kabul etti. (Augusti). Teorikte yasal olarak eşit olmalarına rağmen, Verus hem daha genç hem de daha az tanınmış olması sebebiyle pratikte ikinci sıradaydı. [3].

Müşterek dönüşüm belkide Marcus Aurelius'un sürekli olarak imparatorluğun dışında birileriye savaşta olması nedeniyle askeri deneyimlerden hareketle hayata geçirilmişti. İmparatorun hem Germen hemde Pers cephesindeki birliklere aynı anda kumanda edecek yeteneği henüz olmadığından bir hayli otoriter bir yöneticiye ihtiyaç vardı. Ancak Jül Sezar ve Vespasian örneklerinde olduğu gibi herhangi bir komutanın yetkiyle birliklerin başına geçirilmesi zamanla bu generallerin birliklerin yardımıyla yönetimi ele geçirip kendilerini diktatör olarak ilan etmeleriyle sonuçlanma riskine sahipti. Marcus Aurelius problemi Verus'u doğu lejyonları komutanı yaparak çözdü. Verus birliklerini onların sadâkatiyle otoriter biçimde yönetecek kadar güçlüydü ancak aynı zamanda Marcus'u devirecek yeterince dürtüye de sahipti. Verus 169'da bir seferde ölene kadar sadık kaldı.

Müşterek İmparatorluk hafiften Roma Cumhuriyeti döneminde bir kişinin tüm gücü elinde toplamasını engelleyen ve Collegiality prensibine istinaden çalışan bir politik sistemi anımsatır. Müşterek yönetim 3. yüzyıl sonlarında Diocletian'ın Tetrarchy'yi (4.lü yönetim) ilan etmesiyle yeniden hayat buldu.

Acil olarak yönetiminin ilk yıllarında Marcus, seleflerince çıkarılan birçok kanunda özelliklede sivil hukuktaki suistimal ve kuraldışılığa karşı reform yaptı. Bizzat uygun ölçülerle, köleler, dullar ve azınlıkları kategorize etti; kan ilişkisini yeniden tanımladı. Ceza Hukukundaki farklı cezalandırmalardan kaynaklanan sınıf farkını honestiores ve humiliores ("daha dürüstler" ve "daha alçak gönüllü",) olarak düzenledi.

Marcus'un yönetiminde, Hritiyanların durumu Trajan zamanından olduğu gibi değişmedi. Yasal olarak cezalandırılabilmelerine rağmen (gerçekte) nadiren eziyet edilirdi. Örneğin 177'de Lyon'da bir grup Hristiyan idam edildi ancak eylem esasen yerel valinin insiyatifi olarak nitelenebilir.

Savaşlar

Parthia

Asya'da tekrar güçlenen Pers İmparatorluğu 161'de, iki Roma ordusunu bozguna uğrattıktan sonra Ermenistan ve Suriye yi işgal etmişti. Marcus Aurelius, Müşterek İmparator Verus'u Lejyonlara kumanda etmesi ve tehlikeyi önlemesi için doğuya gönderdi. Savaş 166 yılında, her ne kadar Gaius Avidius Cassius gibi alt kademedeki generallerin liyakati ile kazanılmış olsa da başarıyla sona erdi. Savaştan dönüşte Verus triumph'la ( bir tür onursal karşılama töreni) ödüllendirildi; geçit töreni oldukça sıradışıydı çünkü törende iki İmparator vardı ve İmparatorların oğulları ve evlenmemiş kızlarıyla birlikte oldukça büyük bir aile kutlamasıydı. Bu arada fırsattan istifade Marcus Aurelius'un, beş yaşındaki oğlu Commodus ve üç yaşındaki Annius Verus'a Sezar statüsüne verildi.

Savaştan dönen ordunun tüm İmparatorluğa yaydığı veba (çiçek hastalığı olduğuda iddia edilir) bir kaç yıl boyunca etkili oldu.

Germanya ve Tuna
160'ların başında, Germen kabileler ve diğer kuzeyli halklar kuzeydeki sınır boyunca (limes Germanicus) yağmalarla Tuna nehrini geçerek Galya içlerine ulaşmıştı. Batı yönündeki bu yeni şiddet dalgası, belkide uzak doğudaki kabileler yüzündendi. Germania Superior (yukarı Germanya eyaleti) idari bölgesi Catti'deki ilk işgal 162'de püskürtüldü. Asıl büyük işgal, M.S. 19'dan beri Roma vatandaşı olan Bohemya'lı Marcomanni kabilesinin 166'da Lombard'lar ve diğer Germen kabilelerle Tuna nehrini geçtiği zaman ortaya çıktı. Yine bu sıralarda Sarmatian'lar, Tuna ve Tisza nehirleri arasından saldırdı.

Doğudaki durum yüzünden cezalandırıcı bir sefer ancak 167 yılında mümkün oldu. Marcus ve Verus'un her ikisi de birliklere eşlik ettiler. Verus'un 169 da ölümünden sonra Marcus, Germenlere karşı hayatının geri kalan büyük bir kısmında kişisel olarak mücadele etti. Romalılar en az iki kez ciddi olarak, Alpleri geçen Quadi ve Marcomanni'lerin Oderzo'daki Opitergiumu yağmalaması ve Kuzey doğu İtalya'daki ana şehir Aquileia'yı kuşatmasıyla çok zor durumda kaldı. Aynı anda Karpat Dağları'ndan gelen Costoboci'ler Moesia, Makedonya ve Yunanistan'ı işgal ettiler. Uzun bir mücadeleden sonra, Marcus Aurelius işgalcileri bu topraklardan çıkarmayı başardı. Bir çok Germen kendiliklerinden cephedeki Dacia ve Pannonia ile Germanya ve İtalya'ya yerleştiler. Bu yeni bir şey değildi ancak bu defa yerleşimciler tuna nehrini sol kıyısında Sarmatia ve Marcomannia'da (bugünkü Bohemya ve Macaristan dahil) iki yeni sınır şehri kurulmasını talep ettiler.

İmparatorun planları Avidius Cassius tarafından uydurulan ve Marcus Aurelius'un hastalıktan öldüğü şeklindeki söylenti yüzünden çıkan isyan sebebiyle engellendi. Doğu eyaletlerinden sadece Kapadokya ve Bithynia isyancıların tarafına geçmedi. Marcus Aurelius'un yaşadığı haberi duyulunca Cassius'un kaderi hemen çizildi ve birlikleri tarafından sadece 100 günlük bir saltanattan sonra öldürüldü. Karısı Faustina ile Marcus Aurelius 173'e kadar doğu eyaletlerini ziyaret ettiler. Atinayı ziyaretinde kendisini Filozofi'nin hamisi olarak ilan etti. Roma'daki bir triumph'in ardından takip eden yıl tekrar Tuna hududuna hareket etti. 178 deki kesin zaferin ardından, Bohemya'nın ilhak planı başarıyla hazırlansa da Marcus Aurelius'un 180 de hastalanmasıyla yarım kaldı.

Çin'le İlk Temas

Marcus Aurelius zamanında, Han hanedanı kayıtları 166'da Roma'dan bir temsil heyetinin Çin'in başkenti Luoyang'da Çin İmparatoru Huan'la [kaynak belirtilmeli]görüştüğünü yazar. Kayıtlara göre, Romalılar Antun tarafından gönderildiklerini belirttiler. Belirtilen tarihe göre bu Marcus Aurelius Antoninus olabilir. Diğer taraftan, çağdaşı Roma kayıtları Çin'le irtibat için herhangi bir girişimden söz etmez

Ölümü ve Halefi

Marcus Aurelius 17 Mart 180 tarihinde halefi Commodus kendişine eşlik ederken Vindobona'da (günümüzdeViyana)'da öldü. Hemen tanrılaştırıldı ve külleri Roma'ya gönderilerek Visigotların şehri yağmaladığı 410 yılına kadar da şehri kalacağı Hadrianmausoleum'una (günümüzde Sant'Angelo Şatosu) yerleştirildi. Germen ve Sarmatian'lara karşı mücadelesi anısına Roma'da Marcus Aurelius Sütunu dikildi.


Marcus Aurelius 166 da Ceasar ve 177 de yardımcı İmparator yaptığı Commodus'un halefi olmasını -farkında olunmayan bir talihsizliğe rağmen- sağlamıştı. Bu karar, talihli Evlatlık İmparatorlar dönemini sona erdirmişti ve Commodus sonradan tarihçiler tarafından, politika ve askerlikle ilgisi olmayan, aşırı egoist ve sinirli birisi olarak çok eleştirilmiştir. Bu sebep yüzünden Marcus Aurelius'un ölümü Pax Romana 'nın sonu olarak kabul edilir. Commodus'u fazla aday olmadığı için ya da ölümünün ardından meydana gelebilecek olası bir iç savaş korkusuyla seçmiştir.
jockeя çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:07 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.