26 bin işçi yeni hükümeti bekliyor

[Shekil]

Sendika Genel Başkanı Osman Çimen, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile Akaryakıt, İkmal ve NATO POL tesislerinde çalışan 26 bin işçi adına yürütülen toplu sözleşme görüşmelerinin anlaşmazlık sonuçlandığını söyledi.

İş kolunda grev yasağı olduğu için toplu sözleşmelerle ilgili kararın verilmesi için Yüksek Hakem Kuruluna başvurduklarını bildiren Çimen, görüşmelerdeki tıkanıklığın, denkleştirme ve esnek çalışma konusunda işverenin katı tutumundan kaynaklandığını ifade etti.

Çimen, işverenin telafi çalışması, izin karşılığı fazla mesai ve esnek çalışma konusunda İş Kanunu'daki düzenlemelerin ötesindeki talepleri toplu iş sözleşmesine yansıtmak istediğini kaydetti.

İşverenin taleplerinden birinin de işe geliş gidişlerdeki servis uygulamasını kaldırmak ve bunun yerine ulaşım ücreti vermek olduğunu bildiren Çimen, metropol kentlerde, özellikle de İstanbul'da çalışanların kent dışındaki iş yerlerine servissiz gitmelerinin mümkün olmadığını dile getirdi.

Çimen, işverenin yemekhaneleri özelleştirmek istemesini de kabul etmemelerinin mümkün olmadığını belirterek, ''Kendi yemekhanelerimizde yemeği yine bizim işçilerimiz pişiriyor. Özelleştirmenin yaratacağı sonuçları, deprem dolayısıyla İstanbul'daki bazı iş yerlerimizde yemek dışarıdan getirildiği dönemde gördük. Biz ağır işte çalışıyoruz. Dışarıdan yemek alındığında bunun yarısı dökülüyor, yenmiyor. Yemek bir gün iyi, bir gün kötü geliyor. Biz yemekhanelerimizin korunmasını istiyoruz'' dedi.

Osman Çimen, sendika olarak geçmişten gelen kazanımlarını elden çıkaramayacaklarını vurguladı.

''İŞVEREN SOSYAL HAYATIMIZI BİTİRMEK İSTİYOR''
''İşveren esnek çalışmayla sosyal hayatımızı bitirmek istiyor'' diyen Çimen, şunları kaydetti:

''İhtiyaç olduğunda biz zaten gidip çalıyoruz. Masada da bunu söyledik. 'Ne zaman talep ettiniz de biz çalışmadık' diye kendilerine sorduk? Kötü niyetli olduklarını söylemek istemiyoruz ama durum ortada. İşverenin talebini kabul edersek, işçilerimiz çocuklarıyla sohbet etme şansını kaybedecek. İşverenin bunu da göz önünde tutması gerekiyor. Teklif edilen çalışma sistemi aynı zamanda kanundaki fazla çalışma tabirini kaldırıyor. Günde 8,5 saatin üstü fazla çalışma ve fazla mesai getiriyor. Esnek çalışma durumunda fazla çalışmaya gerek kalmıyor.

İşveren, işçiyi, iş yerine istediği gibi çağırıp gönderebilecek. Böyle bir sistemde işveren, sabah gelen işçiye, 'bugün git yarın gel çalış' diyebilir. Buna razı olmamız beklenmemeli.''

''BAŞKA BİR ÖRNEĞİ YOK''
Toplu sözleşmenin imzalanabilmesi için tekliflerini geri çekip, eski sözleşmenin aynısını imzalamayı önerdiklerini bildiren Çimen, ''Görüşmelerde sanki biz işveren onlar işçi oldular. Talep eden biz olmamız gerekirken, onlar isteyen biz vermeyen durumuna düştük. Böyle bir toplu sözleşme görüşmesinin örneği yok'' diye konuştu.

Çimen, ülkedeki siyasi belirsizliğin toplu iş sözleşmesini bitirme konusunda kendilerini olumsuz etkilediğini belirterek, ''Bir an önce bu belirsizliğin sona ermesini ve yeni hükümetin kurulmasını bekliyoruz. Hükümet bir an önce kurulur, yeni Milli Savunma Bakanı belli olursa kendisiyle görüşüp önceki toplu sözleşme hükümlerinin altına imza atabiliriz'' dedi.

KURUL KARARLARI KESİN
Yüksek Hakem Kurulu, başvuru dilekçesinin alındığı günden başlayarak 6 iş günü içinde toplanıyor. Uyuşmazlığı evrak üzerinde inceleyen kurul, gerek görmesi halinde tarafları dinleyip, görüşlerini yazılı talep edebiliyor. Kurulu toplantıya katılanların çoğunluğu ile karar veriyor. Lehte ve aleyhte oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlıyor. Kesin olan kurul kararları, toplu iş sözleşmesi hükmü niteliği taşıyor