![]() |
![]() |
#1 |
Forum Müdavimi
![]() Üyelik Tarihi: Sep 2007
Yaş: 35
Mesajlar: 2,479
Teşekkür Etme: 46 Thanked 10 Times in 10 Posts
Üye No: 44467
İtibar Gücü: 1817
Rep Puanı : 2556
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Son, epey kederli bir kelimedir bazen.
Bazen, zifiri karanlığa denk bir renk olur, kaplar ruhumuzu belli etmeden. Sisler arasındadır güneş, görünmez artık. Bir zamanlar içimizi ferahlatan berrak sular, yakar yüreğimizi. Kaybolur ruhumuzu aydınlatan ışıklar. Gözyaşlarımız, istemesek de ıslatır hatıralarımızı. Solmuş renkleriyle, binlerce ölü çiçek, boylu boyunca toprağa uzanır. Veda türküleri çalınır kulaklarımıza bir yerlerden... Mevsim kıştır artık... Akıp giden zaman geçmişten biraz daha koparırken bizi; geçen her saniye, geleceğe ürkek ilmikler atar. Meğer, bir masalın en güzel yerymiş yaşananlar. İşte, yalnızca o kadar! Kaybolmuş gibi hissetsek de kendimizi, aslında bildik bir yerdeyizdir. Şimdi, durduğumuz o yerde, sonbaharın habercisi yapraklar misali savrulur bir bir hatıralar. Ardından, sessizce kaybolur. Bildiğimiz kelimeler yetmez anlatmaya kaderimizi. Ve nereye sığdıracağımızı bir türlü bilmeyiz onca geçmişi. Hatıralar bütün anları ezip geçer. Artık hiçbir merhem iyileştiremez depreşip duran yaramızı. Yavaş yavaş bunu öğretir zaman. Bir masalın son sayfasında olduğumuzu fark ederiz, Buraya nasıl ve ne zaman geldiğimizi anlamadan. Mevsim kıştır, kalbimiz yorgundur şimdi... Yorgundur daha demin bir çocuğun bütün saflığı ve canlılığıyla çırpınan yüreğimiz, Son saatlerini bekleyen kimsesiz bir ihtiyarın, biçare bakışları kadar yorgun. Teselli olsun diye kurulan sıradan cümleler, biraz daha derinleştirir yaramızı. Bir ateş olur yakar içimizi her nasılsa. Türlü umutlar ararız, Bir kış gecesinde cılız ışığıyla etrafı aydınlatan sokak lambalarında. Yavaş yavaş kabuk bağlar yaralarımız; zaman en iyi ilaçtır çünkü. Bunu öğreniriz. Öğreniriz bunu ve bir daha unutmayız asla. Mevsim kıştır... Ve biz üşümeyi bir sonbahar ayrılığında öğrenmişizdir aslında; donmayı iliklerimize kadar... İçimiz üşürken şimdi, kalbimizde buz tutan her bir hatıra bütün bir ağustos güneşlerine muhtaç... Billur bir kâsede camdan bir kalp kırılır şimdi. Şimdi, son duyduğun kelime bir hançer olur saplanır yüreğine. Ağaç son yaprağını da bırakır rüzgara yavaşça. Bir zamanlar gürül gürül akan pınarların suyu kurur. Gündüz geceye döner şimdi. Mevsim kıştır artık. Bütün umutlarıyla hovardaca kumar oynamış bir müflisin, son umudu da kaybolur gecede... Gri siyah bir yağmur bulutu hızla çöker üzerimize. Buz tutar kelimeler, cümleler donar. Bir ayrılık şarkısı dolanır dilimize bir yerlerden. Durduğumuz yer çok aşina olsa da, Aslında hep yanlış zamanda, yanlış yerdeyizdir; Bunu çok geç anlarız. Bir bir düşer hatıralar. Yalnız siyah bir çerçeve asılı kalır duvarda. Mevsim kıştır artık... Cevapsız binlerce soru, atlı bir ordu gibi çiğneyip geçer beynimizi. Gelmesinden umut kestiğimiz mektupları, bir yabancı uzatır öncesiz ve sonrasız tebessümüyle belki. Ama, herşey vaktinde güzeldir. Geçmişi ve geleceği olmayan umutlar kök salmaz artık yüreğimizde. Kör bir bıçakla kazınırken kalbimizden hatıralar, Biz işte şimdi bu andayızdır ve zamanı durduramayız ne gülümseyen ilk güneşten, ne de yağmurdan sonra. Mümkünü yoktur artık! Hiçbir hesabı tutturamayız böyle anlarda. Birer birer terk eder yüreğimizi, bölüşülen o aziz hatıralar. Bir zamanlar, yarım kalan cümlelerimizi bile tamamlarken heyecenla, Artık hiçbir kelime denk düşmez, yüreğimizin bütün sızısını anlatacak cümleler kurmaya. Yoktun ve başka biri olarak dödün aramıza. Sen böyle biri değildin dostum. Gökyüzünün aydınlığı inerdi sesine. İçimiz ısınırdı. Esaslı kelimelerle dünyalar kurardık, tertemiz bir ülkemiz olurdu. Her sabah güneşi beklerdik seherde. Kuşlarla dolu bir ormanın sessizliğini biriktirirdik. Sen böyle biri değildin dostum. Kocaman bir çığ düşürdün yüreğime. Kısa, devrik cümleler gibi başlardık güne ama aruzla yazılmış bir şiir kadar muntazam olurdu sohbetlerimiz. Bölüşmek külfetsiz bir şeydi, Zamandan kaçamazdık; nerede ve nasılsa yakalardı bizi geçmiş ve gelecek. Yemyeşil dualar ezberlerdik ve zaman en gizli sırlarını konuşurdu bizimle. Sen böyle biri değildin dostum. İçimi yakan bir ateş gibi düştün yüreğime... Neşe Kutlutaş |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|