www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 10-14-2007, 05:07 PM   #1
KoJiRo
Aşmış Üye
 
KoJiRo Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2006
Konum: KoCaELi
Yaş: 40
Mesajlar: 34,356
Teşekkür Etme: 21
Thanked 162 Times in 97 Posts
Üye No: 23848
İtibar Gücü: 8778
Rep Puanı : 54700
Rep Derecesi : KoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond reputeKoJiRo has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Acıları Sevgiyle Düğümlemek

Acıları Sevgiyle Düğümlemek


Ben uzun ayrılıkları bir dolu yaşadım. Bu yüzden ne demek olduğunu bilirim. İnsan her şeye alışabilir Ama ayrılıklara bir türlü alışılmaz. Özellikle emek verdiğimiz ilişkilerin ayrılığı her şeyden zor olur.Bir şeyleri kurmak, sıfırdan var etmek emek işidir. Ne değerli ne değildir diye boşuna uzun uzun düşünmeyin. Ne olursa olsun; iki insanı bir araya getirmek de olsa bu değerlidir. Bir sandık domates durduk yerde o sandıkta olmaz. Biri eker, sular, çapalar, biri toplar ve sandıklar birileri. Bu emeğin ürünü sandıkta bir çürük domates için koca sandığı atmaz kimse... Aslında o çürük domateslerde gereklidir... Onlara layık olan birileri mutlaka olur: Bir arabesk sanatçı bir politikacı ne biliyim belki de bir hakem... Buda çürük domatesinde bir değeri olduğu ve onlarında değerini bilmek gerektiği gerçeğidir. İnsan turşuluk domatesi, salçalık domatesi ve o güzelim çoban salatasına doğranacak alı al domatesi, olur olmaz herkese her yere atmaz... Demek ki hiç bir şey tesadüf değil... Herkes, her şey kendi işlevini görüyor... Bir şeyleri görmek bilmek için salt çıplak gözle bakmaz çoğu zaman yetmez. Gönül gözüyle bakmak seven yüreklerle yola çıkmak gerekir. Siz yüreği sevgiye hamallık eden insanların katı ve keskin olabileceğine inanır mısınız ? Bence buna sakına inanmayın. Ben yıllardır sevginin hamalı bir yüreğin adamıyım. Hiç katı olmadım, olmam da... Kaya gibi gözüktüm bazen. Bazen kaşımı çattım dişlerimi gıcırdattım ama kimseye ne kin tutum ne dargın kaldım. Anlamsız kavgalarda kaybetmesem de kaybettiğimi kabul ettim. Anlamsız kavgaların, savaşların kahramanı olmaz. Zaferi olsa bile anlamsız bir zafer olur... Böyle anlamsız zaferlere ihtiyacım olmadı benim. Gecenin karanlıklarında kalmış yorgun ellerin çaresizce tutunduğu bu anlamsız bu bir işe yaramaz zaferler benden uzak olsun. ******* karanlıktır ve korkutur bizi. Ama o *******de hepimizin yolunu gösteren bir yıldızı olmalı. Benim bir yıldızım var elbette. Işığına tutunup yürüdüğüm zaman önüm ardım aydınlıktır ve ne dünya umurumda olur ne açlar, açıklar. Bundan utanmam; çünkü ben bir yanımı onlarda bıraktım. Bir yanım hep onlarladır... Unuttuğumu sandıkları an bile bir kolum sokak çocuklarını sarar sıkıca ve üşür onlarla içim. Bir kolum yıldızıma uzanır onda ısınırım... Hayatı her boyutu ile yaşadım sevdim... Gün oldu “acılardan aldım ilacımı” gün oldu küçük sevinçlerden yaralarıma mutluluk merhemi sürdüm. Her dilden her renkten insanlarla yakın oldum. İzledim, gözledim... Oldukça iyi bir gözlemci olduğumu da biliyorum. Birilerini baştan sevmedim ve zaman beni haklı çıkardı. Kimisini de ilk görüşte sevdim. Bunda da haklı olduğumu gördüm hep. İlk söz, ilk görüş, ilk el sıkmalar hep önemlidir. İnsan sarrafı olunmaz ama dostu düşmandan, iyiyi kötüden ayırmasını insan biliyor zamanla... Bununda ince bir yolu var... Kendini bilmek dedikleri eskilerin... İnsan kendisini bilir tanırsa içindeki iyi ile kötüyü kabul ederse o zaman başkasını anlaması da kolay oluyor. Bir yazımda demiştim "Başkasını sevmenin kolayı kendini sevmekten geçer." gerçektende öyledir. İnsan kendini sevmezse başkasını nasıl sevsin ki... * * * Herkes türkü söyler bir başına... Ev kadını mutfakta yemek yaparken, ortalığı toplarken bazen. Bir inşaat ustası veya amelesi duvar örerken kum kararken. Tornada tesviyede bir işçi. Bir çocuk yolda okulda... Hepimiz bir şekilde türkü söyleriz. Bazen sevinçlerimiz, bazen kederimiz dillenir türkülerimizde. Sorun ayrı ve bir birimizden habersiz türkü söyleme becerisi gösterip göstermemizde değil. Kendi kendimize söylediğimiz türkülerin beceri gerektirmediği ayrı bir gerçek. Sorun hep birlikte bir ağızdan bir türkü söyleyebilme becerisi göstermekte. Bunu yapabilecek araçları yaratmak için çaba sarf etmek, bu niyeti göstermek ve en sonu birlikte söylemeye gönüllü olmak gerekir. Bunu becerebilirsek (ki biraz zor gözüküyor) o zaman bir şey yaptığımızı söyleme şansımız olacak. İşte o zamana kadar her kişi tek başına “alimde” olsa benim için hala bir hiçtir. Kendisiyle övünmesinin bir anlamı ve değeri olmaz. Biz hala aydınını içeri atan, onlarca yıl hapis cezaları kesen ve onu kurşunlarla ödüllendiren bir toplumuz. Farklı düşünceleri anlama ve kabul etme becerisi göstermeyecek kadar sığ ve yol göstereni, doğruyu söyleyeni onuncu köyün çıkışında taşlı sopalı uğurlayanlarız. Ve hala korkunç erkek toplumu. Erkeklerin her şeyi kendine hak gördüğü, kadınların önünde gözünün üstünde kaşın var denmeyi bile kabul edemediği bir durumu yaşıyoruz. Bu erkek egosu bu kendini beğenmişlik, bu vurdumduymazlıklar ve sığlıklarla nereye varırız bilemiyorum... İstiyorum ki ne olursa olsun tüm acılar sevgiyle düğümlensin ve bitsin artık...
Hasan Kaya
__________________
KoJiRo çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:30 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.