www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

 
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 12-02-2005, 08:35 AM   #1
ebukassam
Guest
 
Mesajlar: n/a
Üye No:
Cinsiyet :
Varsayılan bu kadar sevebilirmisiniz?

Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez....
Biri tıpta okuyordu,öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere
daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse
bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti
bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah
otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında
kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf
birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin
öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf
ettiler bir süre sonra...

Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu...
Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki
yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor
getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında
da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka
hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık
hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki...
Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü...
Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman
çocuk sahibi olmayınca, ?bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek,
bencillik olur? diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine,
sevgilerini büyüttüler... ?Senin için ölürüm? derdi kadın, sımsıkı
sarılıp adama ve adma ?Hayır, ben senin için ölürüm? diye yanıt verirdi hep...

Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, ?Bir
tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak....? Kütüphanenin ikinci rafında başka
bir not olurdu, ?Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın
unutma? Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya
okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en
sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı...
Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....

Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep
birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların
ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam,
hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın
da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık
daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap
durumda bir ev gördü kadın, üzerinde ?satılık? levhası asılı olan. ?Ne
dersin, bu evi alalım mı?? dedi adama. ?Bu viraneyi yıktırır, harika bir
ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları
kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı...? ?Sen
istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim?? diye yanıt verdi adam. ?Amerika?daki
tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun,
burası bizimdir artık....?

Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor
oldu adam Amerika?ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla.
Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra,
kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu
görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki
evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap
aldı: ?Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut...?

Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da
çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini
söylemesi için yalvardı adama, ?Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur
anlat? diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve
sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton
duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...

Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği
arkadaşına dert yanarken, ?Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım?
diye sözünü kesti arkadaşı. ?O, seni aldatıyor. İş yerimin tam
karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra
sarmaş dolaş biniyorlar arabaya....?
?Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları? diye bağırdı kadın.
Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle
vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri
masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı
hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde
ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...

Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona
sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar
etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa
geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve
bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, ?son bir kez kucaklamak
isterim seni? diyecek oldu ama kadın, ?defol? dedi nefretle...

İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına
kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın.
Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika?ya yerleştiğini öğrendi. Bazen
yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri
geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin
alması için dua ediyordu.

Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile,
kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle
uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. ?Sen, buraya ne
yüzle geliyorsun? diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. ?Lütfen, içeri girmeme
izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor.? dedi genç kadın. Kanepeye ilişti
ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: ?Hiçbir şey göründüğü gibi
değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl
Amerika?daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik
ömrü kaldğını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte
ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden
sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte
Amerika?ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs
durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına
inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda
yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi...? Gözlerinden akan yaşları
durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline
tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış
bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, ?Lütfen bütün notları
sırayla oku bir tanem? diyordu... Sırayla okudu; ?Seni çok sevdim?, ?Seni
sevmekten hiç vazgeçmedim?, ?Senin için ölürüm derdin hep, doğru
söylediğini bilirdim.? ?Fakat benim için ölmeni istemedim? ?Şimdi bana
söz vermeni istiyorum.? ?Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?? son kağıdı
eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta
şunlar yazılıydı:

Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta
martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım....?


alıntı..
  Alıntı ile Cevapla
Eski Bugün   #n/a 
Teşekkür Botu
Bot
bot Çevrimiçi

Avatar

Giriş Tarihi: Ocak 2005
Yaş: 0
Mesaj : 0
Üye No: 0
Rep Power: Çok
murath84 (01-06-2008), sonnnefess (01-04-2006) bu konu için teşekkür ettiler...
bot Çevrimiçi Tesekkur botuna Rep veremezsiniz. Yinede Tesekkurler. Kurallara Aykırı Mesajı Bildir  
 


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hangi Antivirüs Ne Kadar BeLLek Harcıyor PC'i ne kadar kasıyor >> eRtunGa Bilgisayarınızın Güvenliği ve Korunma Yolları 9 01-17-2010 01:39 PM
o kadar çorap giymiş o kadar süslenmiş şey etmiş ama gitmiş arkadan almış yaa axe86 Türk Video 0 05-27-2009 09:08 AM
Bu Kadar Sevebilirmisiniz ?... ÇaKıR- Eskiler (Arşiv) 0 03-04-2008 10:58 PM
Bu Kadar KÜÇÜk Kizin Elİne Bu Kadar BÜyÜk Saksafon Verİlİrmİ? Zafir_Host Adult eski arşiv 26 04-02-2007 11:46 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:42 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.