![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Ateş Çiçeği-23
Aç çekirge orduları gibiydi Gözleri cinnetli sarı Sürü sürü saldırdılar Cinayet kızarmış duyargaları Yeşil başak bir tarlayı talanlar gibi afat ettiler Bolu'yu Bir ölüm kokusu sardı rüzgârı Belki de bin yıllardır canlarından koparılan has – zeamet - timar Öşürlenmiş ana sütü ve göz yaşı aşkına biriken kinleriyle Kime ve neden saldırdığını bilemeden Saldırdılar aç - yoksul ve yalın ayak Saldırdılar Arif Bey'in üstüne Sardılar dört bir yanından Ak çekerge orduları gibiydiler Ellerinde ne taktik ne plan Arif Bey tecrübeli kumandan Alışık olmasa da çekilmeğe kavgadan Çekildi vuruşa vuruşa Eski karargahı Kızılcahamam’a Dövüşe dövüşe yürümek kan kıvılcımlanan zamanda Göğüsler köpük köpüğe yarmak zalim hattını Mazlumun ateşten yumruğu olmak Yalımlar arasında ölümü çiğneyerek ilerlemek En büyük sarhoşluğu Arif Bey'in bu Kavga alanı derler adına orada yenik düşer insana ölüm korkusu O ne müthiş bir aşk öyle Nasıl bir yürek coşkusu anlatılamaz Arif Bey'in yüreği çekilmeyi kaldıramaz Dar geliyor öfkesine bedeni Çapulcu önünden kaçmak ölümden beter ama zaruri Mıntıka tek tük çalılık - tek tük taşlıktı Hava alaca karanlık Geride hilafet çapulcuları Kurşunlar gelip gitmekte Arif Bey'in Sevisi ürkek - tedbirli Sanki kurşun sıkar iken arkadaşlarını mevziler gibi Bir kurşun saldı salgaraya O sıra şaha kalktı Arif Bey'in atı kurşun sağrısına saplandı kişnedi acı acı Arif Bey'in gözleri ateş kesildi kanı beynine sıçradı Doğrulttu silahını çekti tetiği Eller yüzlere kapandı / dizleri dövdü Yürekler alazlandı / kollar koptu Diller tek söz diyemedi Geride gericiler / sesleri kesilmişti Bir ses- Allahım dedi Garip anam / kadın anam / has anam Öldük bilinmedik boz topraklarda Cesedimiz garip düştü ak bağrına bas anam Bir bıçak gibi sustu Gözlerden yürek suları boşandı yaşın yaşın Geride gericiler takipten vazgeçmişti Havada yıldızlara varan felaket uğursuz bir suskunluk ulumakta mutlaka kötüye delalet Tutmayan elleriyle cesedi yokladılar Yüzlerinde bağışlanmaz derinlikte bir küslük Gözler yaş içinde Bir ağacın altına defnettiler Bir felaket olur diye Arif Bey'e katılmayan Şerif Bey'in taburundan bir garip oğlan idi rahmetli Bir küçük kardeşi vardı aynı taburda asker Elleriyle koymuş kara toprağa Bir atı yaralamak suçundan öldürülen ağasını Yasını hangi söz teselli eder Kim dindirir yaşını Garip anam / yetim anam / al anam Canımın çatalı koptu dalından düştü kara topraklara çabuk gel anam Kızıl kan kesti gözleri Kızılcahamam’a doğru at sürerken Kâr etmedi askerlerin söyledikleri Hain değil - düşman değil Köle değil ki bu / asker Öz kardeş yarası ölünce geçer... Vardılar yatsıdan önce Kızılcahamam’a Sessizce kuruldu çadırlar Derin bir yas içinde atları suladılar Yeygi verip tımarladılar Genç askere yasaldıya vardılar konuşamadılar Havada müthiş bir hüzün kokusu çığsilah uykuya vardılar Arif Bey'in çadırında emir subayı dimdik ayakta duruyor ateşe hazır silahı Arif Bey yorgun mu yorgun uyuyor Çadırının çevresinde dört asker sessizce nöbet tutuyor Söylenir ki kimsecikler görmeden Bir karartı yaklaştı Arif Bey'in çadırına Bir bıçak kesti brandasını Bir namlu uzandı içeri Vardı Arif Bey'in başına ateşlendi Kan ve beyin fışkırdı patlayan kafa tasından Sıvandı kan ve beyin çadırın her yerine Ve kayboldu karanlıkta silahı sıkan Fırlayıp çığ silah geldi askerler Ne yapacaklarını bilemediler Her kafadan bir ses kapladı ortalığı İçimize casus sızdı dediler Gidip bulalım / Varıp kaçalım Kimse kumandan olamadı Arif Bey'in yerine Milisler ayrılıp at sürdü sabahı beklemeden Nizamiye erleri ve subaylar sabahleyin Ankara'nın yolunu tuttu Ve son kalan çeteler bindiler atlarına Mahmuzladılar Afyon dolaylarına Dediler ki devrim'in en büyükleri Yarbay Arif Bey ve benzerleri Belki zaman zaman zalim ve deliydiler Kan ve ateş günlerinde böyle şeylerin nedir değeri Yüz binlerce can verilip varılan ulusal kurtuluşun demirden pençesiydiler Zararından bin fazladır iyilikleri.... Söylenir ki Kızılcahamam'ın Şıhlar Köy'ünden Hafız Halil diye biri yüreği yas içinde ağlayarak yıkadı Arif Bey'in cenazesini Evvel zaman Yarbay Arif atlılarıyla Kızılcahamam'a gelmişti kış çıkarmağa Milisleri sıkıştırdı köyleri Atlara arpa almağa Her köy payına düşeni getirdi Tek Şıhlar Köyü çıkıp Arif Bey'in huzuruna Arpa veremeyiz dedi Arif Bey kükredi Vereceksiniz Ve köy kurulundan Hakkı Arazimiz taşlık dedi Gücümüz yoktur vermeye ne arpa ne de saman Amanı bilin mi Yarbayım / el aman Arif Bey gazaba geldi kalktı yerinden Köylüler tir tir titredi Ve tir tir titreyerek İki adım öne çıktı birisi içlerinden Koynundan bir Kur'an çıkardı Okumağa başladı derinden Arif Bey kalakaldı Yumşadı yüzünün demirindeki öfke Okudu Hafız Halil / sesi yanık / kıraatı tam Ve yaşlar süzüldü siğim siğim Arif Bey'in yanaklarından Kur'an bitti Söylenir ki Arif Bey defolun ulan dedi Bir daha çıkmayın karşıma Yalnızca bu adam kalsın Kur'an okuyacak bana Hafız Halil anlatır ki Kızılcahamam Karargâhında kaldım bir hafta Arif Bey rakı içti her gün Her gün Kur'an okuttu bana İki nöbetçi dikti kaymakamın kapısına Koskoca kaymakam izinsiz çıkamadı dışarıya En iyi arkadaşı Kızılcahamam Malmüdürü Gezip söyleşirlerdi Soğuksu boylarında Hey gidi Arif Bey Nasıl teslim olurdu Kur'an sesine Bir keder sarardı yüzünü Ben okurdum / Ve o ters oturup sandalyesine önüne eğip başını ağlardı her seferinde Hem deli - hem akıllıydı diyene eyvallah / tamam Hem iyi - hem kötü diyene bir şey diyemem Ama sapına kadar yiğit Katıksız vatanperverdi vesselam Lâkin bir Kur'an dinleme faslından sonra Her nedense öfkelenip bağırdı orada bulunanlara Mustafa Kemal de kim oluyor be Memleketin başka adamı yok mu Hepsine göstereceğim Bahara çıkalım hele...
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|