www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 09-25-2005, 04:16 PM   #1
Misyoner
Guest
 
Misyoner Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Sep 2005
Konum: düşünmeM lazıM
Yaş: 38
Mesajlar: 0
Teşekkür Etme: 30
Thanked 111 Times in 77 Posts
Üye No: 916
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 5544
Rep Derecesi : Misyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond reputeMisyoner has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Varsayılan Karışık Fıkra...

AÇIK

Dort yakisikli, Amerika'da bekar barlarindan birine gitmisler.. Yalniz
insanlar, yalniz gecelerinde bir seyler bulabilmek icin giderler bu
barlara.. Onun icin adi "Bekar Bari"dir zaten..
Masaya oturmuslar ki, yan masada muhtesem bir kadin.. Boyle bir kadin
nasil yalniz kalabilir.. Masalarina davet etmisler.. Ickiler, sohbet ve
delikanlilarin, iclerinden geceni aynen disa vuran gozleri..
Kadin "Anliyorum, hepiniz geceyi benimle gecirmek icin can
atiyorsunuz,
ama dordunuzle birden olmaz. Icinizden birini secerim, isterseniz" demis..
"Kabul" demis delikanlilar.. "Nasil sececeksiniz?.."
"Teskilatlarinizi goreyim" demis kadin.. Dordu de teskilatlari masanin
uzerine uzatmislar. Kadin inceleye dursun, barin kapisindan iceri iki
escinsel girmis. Salonun ote yaninda bir masaya oturmuslar. Birisi "Ben
soyle bir bakayim bakalim etrafa, ne var ne yok" diye dogrulmus..
Dolasirken, uzerinde dort teskilat masayi gormus.. Kosarak arkadasinin
yanina donmus.. "Kalk, cabuk kalk, hemen obur tarafa gidelim.."
"Ne var" demis, oturan escinsel.. "Ne var, bu heyecan ne?.."
"Daha ne olsun" demis, soluk soluga gelen.. "Ote yanda acik bufe var!.."

ALKOL

Sarisin yildiz adayi, ustu acik kirmizi arabasini gecenin bir vakti iyice
tenhalasmis ve loslasmis Hollywood Bulvari'nda hizla surerken trafik polisi cevirdi..
"Hanimefendi, ehliyetiniz lutfen.." "Ehliyet nedir, afedersiniz?."
"Kredi karti buyuklugunde bir karttir, hanimefendi. Uzerinde resminiz vardir."
Sarisin yildiz adayi cuzdanini cikardi, icinden bir yigin kart dokuldu.
Uzerinde resmi olani buldu, uzatti.
Polis "Tesekkur ederim" dedi, "Simdi de ruhsatiniz lutfen.."
Sarisin mahcup mahcup sordu gene.. "Ruhsat nedir?.." "O da deyim yerinde ise arabanizin kimlik kartidir. Genelde torpido
gozunde durur" diye sabirla yanitladi, polis..
Sarisin torpido gozune uzandi. Orada gercekten oyle bir kart vardi. Onu da polise uzatti.
Polis ehliyet ve ruhsati inceledi. Ikisi de mukemmeldi. Gorunurde her sey
normaldi ama ortada da bir gariplik vardi.
"Bir dakika lutfen" dedi sarisina ve motosikletinin yanina gitti, telsizle
merkezdeki nobetci arkadasini aradi.. Olanlari anlatti.
Merkezdeki sordu:
"Kadin sarisin mi?.." "Evet!.."
"Mavi gozlu mu?.." "Evet!.."
"Super mini mi giyiyor?.." "Evet.."
"Gogusleri kazagindan firliyor mu?." "Evet.."
"O zaman hemen arabanin yanina git ve fermuarini indir."
"Ne cildirdin mi sen?.. Ben bunu nasil yaparim" diye bagirdi trafik polisi.
"Sen git dedigimi yap" dedi, merkezdeki..
Trafik polisi sarisinin yanina geldi, fermuarini indirdi..
"Neee" diye bagirdi, sarisin.. "Gene mi alkol muayenesi.."

ARSIZ PAPAĞAN

Yeni evli bir çift gerdek gecesi meşk etmek için hazırlanırken kadın birden eşine 'yapamayacağım' der.
Eşi sebebini sorduğunda 'Bu papağan bana bakarken meşk edemem' yanıtını verir.
Bunun üzerine adam papağana 'Şimdi arkanı dön, eğer bizim tarafa dönecek olursan senin ananı tikerim' der.
ve papağan arkasını döner. Karı kocanın işi biter ve sabah olur.
Papağanın arkası hala dönüktür. Çift ise balayına gitmek için valizlerini toplamaya başlar.
Fakat son bir parça valize sığmamaktadır. İçeride şu diyalog geçer.
- İttir ittir
- İttiriyoz ama olmuyo işte
- Yaw düzgün itsene şunu, girdi girecek
- Dayanamayacağım, gücüm kalmadı
- Ha gayret sık dişini, az kaldı giriyor
- Yok bu böyle olmayacak. Ben en iyisi gardolabın üstüne çıkıp oradan atlayayım. Belki o zaman girer.
Bunun üzerine papağan hışımla döner
- Valla değil anamı, sülalemi tikseniz bu pozisyon kaçmaz...


AVCI

ÜÇ KEZ
Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş :
-Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı?
Çifteyi doğrultacak vakit yok!..Silahı bir kenara attığım gibi
başladım kaçmaya.Fakat Ayı peşimde!Benden hızlı koşuyor.
Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim.
O kadar yaklaşmıştı.Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü...
Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım.Ama Ayı toparlandı,
kalktı, bana yetişti.Yine nefesi ensemde...
Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak.Allahtan tam o sırada
yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü.Talih bana gülüyor!
Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı
beşyüz metre kadar açtım.Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar,
Ayı yine bana yetişti.Yine nefesi ensemde...şansa bakın...
Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi?
Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış :
-Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!...Hayvan bana üç defa
nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi,
ben korkumdan altıma ederim.
Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu! Ayı üç kez neyin üstüne bastı da
ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun?


BASUR

İKİ VAKTE KADAR
Eski deyimle basur (yeni ve bilimsel söylenişiyle hemoroit)
çekenler bilir, çok ıstırap veren bir hastalıktır.
Adamcağız da hemoroitten öyle çekmiş ki...
Derken biri Kahve telvesi sür deyince, bir yerlerden kahve bulmuş.
Bol bol koyup pişirmiş.Sonra da avuçladığı gibi sürmüş.
Sürmüş ama...Ağlaya sızlaya doktora koşmuş. Soyunmuş,
eğilmiş.Doktor da eğilmiş, bakarken...Hasta sormuş :
-Ne var doktorcuğum? Ne gördün?
-Vallahi iki vakte kadar bir yol görünüyor.
Birde uzun boylu birinden toplu para alacaksınız.
Haaa Bir de mektup var.

ÇİŞŞŞ

Yüzme Hocası kızgın bir şekilde genç adama yaklaştı :
-Derhal çıkıp gidin buradan.Suya çiş yaptığınızı gördüm!
-Ama bu işi ilk ya da tek yapan ben değilim herhalde?
-Haklı olabilirsin, ama ötekiler hiç değilse suyun içinde yapıyorlar. Sizin gibi tramplen tahtasının üzerinde değil!

DENEY

Karadenizli bir bilim adami pirelerle deney yapıyormuş.Pireye sıçra diyor, pire sıçrıyor. Zıpla diyor, pire zıplıyor.Pirenin kanatlarını koparıyor ve zıpla diyor, pire zıplıyor. rapor 1ire kanatları koparılmış olarak zıpladı. Bu defa ayaklarını koparıyor ve "zıpla" diyor, hareket yok. Bir daha "zıpla" diyor yine hareket yok ve adam yazıyor. Rapor 2irelerin ayakları kopunca kulakları duymuyor


DÜŞÜNCE TARZI

Sınıfta öğretmen sormuş: Dalda üç kuş var, birini vurdum, kaç tane kalır? Çocuk cevaplamış: Hiç kalmaz öğretmenim. "Olur mu oğlum" demiş öğretmen, "2 tane kalır"."Olmaz öğretmenim" demiş çocuk, siz birini vurunca diğerleri aptal değil ya sesten ürküp kaçarlar..." Öğretmen şaşırmış ve "Aferin oğlum, cevabın yanlış ama düşünce tarzını beğendim" demiş.

Sonra çocuk, "Öğretmenim, ben de size bir şey sormak istiyorum: Karşıdan üç tane bayan geliyor, üçü de dondurma yiyor, ama biri yalayarak, biri ısırarak, diğeri de emerek yiyor dondurmayı. Sizce bunlardan hangisi evlidir?" Öğretmen kızmış ama, cevap veremedi dedirtmemek için belli etmemiş, "Emerek yiyen evlidir" demiş. Çocuk "Olur mu öğretmenim ne alakası var, parmağında yüzük olan evlidir" demiş, "ama düşünce tarzınızı beğendim".


EŞEK

Birgün Temel eşeğiyle köyüne dönerken yolda gördügü elma bahçesindeki* *elmalardan tatmak ister. Bahçeye girer ve eşeğinin üstünde kolayca eriştiği elmalarla bir güzel karnını doyurur. Tam ayrılacağı sırada bahce sahibi ikisini de görür ve yakalar. Önce bir güzel eşeği döver, ardından da köşede bekleyen Temel'i pataklar. Dayaktan sonra dayanamayan Temel sorar :
- Tamam tövdün, anladık ta sana pirşey sormak isteyrum!
- Sor bakalım.
- Neden önce beni degul de eşegi dövdün ?
- Seni önce dövseydim eşek kaçardı da ondan !...

FİL

FİL SÜTÜ
İki arkadaş teneffüste konuşuyorlardı :
-Bugün bir bebek gördüm, fil sütü içerek bir haftada on yedi kilo almış.
-Alal alal, çok tuhaf. Kimin bebeğiymiş bu?
-Filin!...

GOLF

Bir İngiliz , Bir Fransız, bir de Laz ne yapsak diye düşünüyorlarmış. İngiliz:

- Golf oynayalım ama bunun için bir top, bir sopa, bir de delik lazım bende sadece sopa var.* * * Fransız :* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * - Bende de top var demiş.* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * Laz ise şöyle demiş:

- Ben oynamıyom...

HAYVANLAR ALEMİNDE MELEZLİK MÜESSESESİ

Bir gün bir tavşan ormanda neşeyle yürüyormuş. Derken karşısına tanımadığı bir mahlukat çıkmış.
- Nesin sen diye sormuş
- Ben katırım. Annem eşşek, babam ise bir attır demiş.
Tavşan 'hmm... hayli enteresan' diyerek yoluna devam etmiş. Derken yine tanımadığı bir hayvana rastlamış.
- Peki sen nesin?
- Ben bir kurt köpeğiyim. Annem köpek, babam ise kurttur.
Tavşan yine enteresan diyerek ilerlemiş. Ancak bu sefer karşısına ne idüğü belirsiz bir hayvan daha çıkmış.
- Sen de kimsin?
- Ben bir devekuşuyum
- Hassittir len...

HOO!!!

Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş.Köylüler cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama daha mezarlığa varmadan, kızak da, öküzler de çamura saplanmış.Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa da, kimse çamura girmeyi göze alamamış.
O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş :
-Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!" diyemeyecek kadar mı öldün, mübarek?


İYİLİK

Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu :
-Bakın çocuklar, dedi.Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır.Hastalara...Yaşlılara...Muhtaçlara...Her sabah okula geldiğiniz zaman size birgün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım.Tamam mı?* *
Ertesi sabah Oymakbeyi çocukları toplayıp sordu :
-Söyleyin bakalım...Dün ne gibi bir iyilik yaptınız?
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan :
-Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim.
Adamcağız şaşırdı :
-Hepiniz mi?* *
-Evet efendim, hepimiz birden.
-Neden?
Çocuklardan biri cevap verdi :
-Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim!
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur :
-Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :
-İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk :
-İstersen daha getireyim, der.
-Zahmet olur yavrum.
-Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :
-Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!

KIZAMIK

Bey, telefonu açıp seslendi :
-Alo...Doktor Bey, bizim oğlan kızamık.
-Biliyorum, dedi doktor, dün sizin eve girip gerekli şeyleri
söyledim, kendisini kimseyle temas ettirmeyin ve..
-Ama doktor bey, oğlan hizmetçiyi öpmüş bir kere...
-Ya bu fena işte...Öyleyse hizmetçiyi de karantinaya almalı.
-Doktor bey, bir şey daha var, sonra hizmetçiyi bende öptüm...
-O... İşler çatallaştı, hastalık herhalde size de bulaşmış olmalı.
-Ya..sonra ben karımı öptüm...
-Ne diyorsun be? Öyleyse ben de kızamık olacağım demek..

KÖR PİLOT

Yolcular uçağın yanında otobüsten inmişler... Bavullarını gösteriyorlar. Bir bakmışlar uçak şirketinin minibüsü yanlarında durmuş içinden kaptan pilotla, yardımcı pilot inmişler... Yolcular fena halde şaşırmışlar... Nasıl şaşırmasınlar... Kaptan pilotun elinde bir beyaz baston. Kolunda üç noktalı bant, yardımcı pilotun elinde bir köpek tasması... Tasmanın ucunda bir köpek... Sağa sola çarparak öyle ilerliyorlar uçağa... "Şaka herhalde" demiş yolcular, doluşmuşlar uçağa... Uçak pistte hızla ilerlemeye başlamış. Yolcuların gözleri camda. Uçak hızlanmış... Yolcular endişelenmeye başlamışlar... Uçak daha hızlanmış. Pistin sonu hızla yaklaşmaya başlamış... Uçak iyice hızlanmış... Bazı yolcular paniklemiş dua etmeye başlamışlar. Uçak son hıza ulaşmış. Bu arada pistin sonuna da ulaşmış. 10 metre sonra betonun bitip çimlerin başladığını gören yolcular dehşet içinde çığlığı basmışlar... Tam o anda da kaptan pilot levyeyi sonuna kadar çekmiş... Uçak tam pist biterken tekerleklerini yerden kesmiş, havalanmış. Kaptan pilot arkasına yaslanmış. Derin bir nefes almış ve yardımcı pilota dönmüş:

> Biliyor musun? demiş
> Bir gün çığlık atmayacaklar ve hepimiz öleceğiz...

ÇİNLİ MUHTAR VE MAHDUMLARI

Çin'in güzide bir köyünde, muhtarın kara gözlü, kara saçlı bir oğlu olur. Adet olduğu üzre çocuğu
köyün en yaşlı bilge kişisine götürürler. Yaşlı bilge çocuğa Çince'de kara-saçlı-kara-gözlü anlamına
gelen "ÇAN ÇİNG ÇONG" adını verir.

2 yıl sonra muhtarın bir çocuğu daha olur ve yine yaşlı bilgeye götürürler. Yaşlı bilge bu kez "Bu çocuğa
Ağzı güzel, burnu güzel anlamına gelen TAİ TİNG TONG adını verdim" der ve kulağına ezan okur (???).

Bundan 6 ay sonra (oha!) muhtarın bir veledi daha peydahlanır. Fakat bu çocuk sarışın ve mavi gözlüdür.
Buna bir anlam veremezler fakat yine de bilgeye götürürler. Bilge ise bebeğin adını hemen koyar:

- SAM TİNG RONG

KAZANAN KİM?

Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın aklına bir muziplik geldi :
-Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen...Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm.Senin olsun.
Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi.
Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti"diye :
-Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça verirsin?
-Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa...
-Yani?
-Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen de onları ye!Al arabayı, atları koşumları!...
Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri...
Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine...
-Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var?
-Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?

PATATES

* *FBI gizli ajan eksikliğini giderebilmek için ajan seçmeleri yapmaya karar vermiş. Ve hergün üçer kişi çağırıp aralarından birini ajan olarak himayelerine alıyorlarmış. Seçimlerin 3. günü Temel' de katılmış. Yanındada bir ingiliz ve bir amerikan varmış. Bunlardan ilk olarak kamuflaj olmalarını istemişler. İçinde sadece bir çuvalın bulundu boş bir odaya sokmuşlar ve burada gizlenmelerini söylemişler. İlk önce ingiliz girmiş. 5 dk. sonra odaya giren bir yetkili gitmiş içinde ingilizin saklandığı çuvala tekme atmaya başlamış. Hemen çuvalın içinden bir ses gelmiş: " Miyaw, miyaw." İngilize ilk testi başarıyla geçtiğini söyleyip amerikan' ı odaya koymuşlar. Amerikan' da aynı çuvala saklanmış. Biraz sonra yine odaya giren yetkili gitmiş ve çuvala bir tekme atmış. Çuvalın içinden: "Hav, hav." diye bir ses gelmiş. Amerikan' ıda tebrik edip Temel' i odaya koymuşlar. 5 dk. sonra odaya giren aynı görevli gitmiş çuvala bir tekme atmış. Ama hiçbir ses gelmemiş. Bir daha atmış yine tık yok. Bir daha bir daha derken en sonunda çuvaldan cılız bir ses yükselmiş: " Patateeeeesss"

RESİM

Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası
kızın elindeki bomboş kagığıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti.

MUTLAKA SARHOŞTUR

Yaşlı ve çirkin bir kadın soluk soluğa karakola gelip şikayetçi olur :
-Adamın biri beni bir saattir izliyor, kendimi buraya zor attım, galiba sarhoştu memur bey, der.
Polis çirkin* kadını tepeden tırnağa süzüp cevaplar :
-Galiba değil, besbelli sarhoşmuş, der.

NE KOYSAYDIM?

Adam sünnetçi dükkanının vitrinine şemsiye koymuş, biri de merak etmiş :
-Yahu sünnetçi vitrininde şemsiyenin işi ne be?
Sünnetçi fena fena bakmış :
-Yani vitrine ne koysaydım?

TECAVÜZ

Kadının birinin arabası otobanın ortasında bozulmuş. Kadın arabasını kenara çekmiş ve yardım bulabilmek amacıyla otobanın kenarında yürümeye başlamış. Bu sırada yanına yaklaşan kötü niyetli bir adam kadına tecavüz etmeye kalkmış. Kadın kendini korumak için çantasına uzanmış ve eline aldığı bıçak ile adamın cinsel uzvunu hızla kesmiş. Kadın kestiği bu parçayı hızla uzaklara fırlatarak oradan kaçmış. Tam bu sırada İdris ile Temel otoyolda otomobilleri ile yol almaktadırlar. Adamın şeyi gelir ve bizimkilerin camına çarparak seker. Bunun üzerine Temel İdris'e dönerek :
Uy ula idris sinekteki mala bak uşağum ...

SÜTÜ OLMAZMIŞ

Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür.Bebeğe bakan doktor :
-Bu çocuk iyi gıda almıyor, der ve kadına dönerek ;
-Lütfen soyununuz, diye rica eder.
Soyunan kadının, göğüslerini iyice kontrol ettikten sonra doktor :
-Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi der, sizin hiç sütünüz yok.
Kadın :
-Tabi olmaz doktor bey, der.Ben çocuğun teyzesiyim...


ÜÇ MAHKUM

Üç mahkum cezaevi yolundadır. Herbirine, hapiste geçirecekleri günler için bir eşya getirilmesine izin verilmiştir.
Otobüste, biri diğerine döner ve sorar:
- Eeee sen ne getirdin ?

Diğer mahkum bir boya kutusu çıkarır ve bununla her şeyi boyayabileceğini söyler. İkinci mahkum bir deste iskambil kağıdı çıkarır;

- Bunalarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kağıt oyunu oynayabilirim.

Üçüncü mahkuma merakla sorarlar:

- Sen ne getirdin ?

Üçüncü mahkum bir kutu çıkarır ve gülerek :

- Bu tamponları getirdim. der.

Diğer iki mahkumun kafası karışmıştır. Merakla sorarlar :

- Bunlarla ne yapabilirsin ki ?

Üçüncü yine sırıtır ve elindeki kutuyu göstererek,

- Kutuda yazdığına göre, bunlarla Ata binebilir, Yüzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmişim.

VEFAKAR AİLE

Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken nehirde yıkanan genç ve çok güzel bir kadın gördüler.
Oğul sordu :
-Ne dersin baba, yiyelim mi onu?
Baba bir an düşündükten sonra* :
-Hayır, bunu eve götürür, onun yerine anneni yeriz! dedi.
Misyoner çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Karışık Fıkra Arşiv TυяKѕ™ Eskiler (Arşiv) 16 03-06-2008 05:57 PM
bi kaç fıkra uprocking Eskiler (Arşiv) 101 02-07-2007 02:39 AM
bir kaç fıkra:) Darius Eskiler (Arşiv) 0 06-01-2006 03:20 PM
fıkra sentaur Eskiler (Arşiv) 0 05-18-2006 08:11 PM
bir kaç fıkra:)) Karizmatix Eskiler (Arşiv) 6 03-25-2006 11:24 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:23 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.