www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 01-19-2008, 03:32 PM   #1
TυяKѕ™
Bağımlı Üye
 
TυяKѕ™ Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Sep 2006
Konum: İsTanbuL
Yaş: 38
Mesajlar: 3,040
Teşekkür Etme: 15
Thanked 3 Times in 3 Posts
Üye No: 18755
İtibar Gücü: 2002
Rep Puanı : 2278
Rep Derecesi : TυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond reputeTυяKѕ™ has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Türban bir cümleyle nasıl çözülür?

Türban bir cümleyle nasıl çözülür?


Anayasa hukukçuları, Erdoğan’ın yıllardır çözülemeyen türban sorunu için “Bir cümleyle çözeriz” ifadesini NTVMSNBC’ye yorumladılar.YASEMİN ARPA
NTV-MSNBC
Güncelleme: 15:21 TSİ 18 Ocak 2008 Cuma


İSTANBUL - Başbakan Tayyip Erdoğan: Yeni anayasayı beklemeye gerek yok. Onun çözümü çok kolay. Oturup beraber mutabık kaldığımız bir cümleyle çözülür. Doç. Serap Yazıcı: CHP Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmayacağı sözü verirse yasayla sorunun çözümü mümkün olabilir. Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu: Tartışma hukuka bir cümle koymakla başlamıştı. Doğramacı koymuştu o cümleyi. Toplumsal uzlaşmayla halletmek yerine, hukukla tarif etmeye kalktılar. Şimdi sihirli cümle, neyse, bulsunlar, hepimiz rahatlayalım. Prof. Mümtaz Soysal: Böyle sihirli bir cümle yok.YÖK yönetmeliğiyle falan böyle bir formül buluruz denmek isteniyor. Prof. Levent Köker: Benim fikrimce bir idari tasarrufla, türban serbestisi üniversitelerde geçerli hale getirilebilir. Üniversite yetkilileri bu konudaki tatbikatlarını değiştirirler, türban yasağı kalkmış olur. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden: Anayasa Mahkemesi kararlarını aşmak istiyorlar. Muhalafetle anlaşarak dava açılması önlenecek. Anayasaya aykırılık kural da olsa yürürlükte kalacak. Bunlar hukuk dışılığın çağrısı.Başbakan Tayyip Erdoğan, Medeniyetler İttifakı Forumu için gittiği İspanya’nın başkenti Madrid’te “Siyasi simge de olsa” türban yasağının kalkması gerektiğini söyleyerek Türkiye’de yankı yarattı. Türkiye bu sözleri tartışırken, Erdoğan Madrid’den Ankara’ya dönüşünde, havaalanında sürpriz bir açıklama daha yyaptı. Gazetecilerin soruları üzerine “Yeni anayasayı beklemeye gerek yok. Onun çözümü çok kolay. Oturup beraber mutabık kaldığımız bir cümleyle çözülür” diyen Erdoğan, CHP’nin muhalefetine karşı MHP’ye çağrı yaptı. MHP sorunun anayasa değişikliği ile çözülmesinden yana tavır koydu ve AK Parti de buna sıcak baktığını açıkladı. Sorun bu yönde çözülecek gibi görünüyor ama, Erdoğan’ın “Anayasaya gerek olmadan tek cümleyle çözeriz” açıklamasının yankısı sürüyor.

AK Parti’nin yeni anayasa taslağını hazırlayan Bilim Kurulu’nda yer alan Prof. Levent Köker ve Doç. Serap Yazıcı ile eski Anayasa Mahkemesi başkanlarından Yekta Güngör Özden, Anayasa hukukçuları Prof. Mümtaz Soysal ve Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu, Erdoğan’ın sözünü ettiği bu tek cümlenin ne olabileceği, yasada mı yoksa yönetmelikte mi yer alacağı konusunda NTVMSNBC’ye değerlendirme yaptılar.

Doç. Serap Yazıcı
CHP DAVA AÇMAYACAĞI SÖZÜ VERİRSE...
Bu cümlenin nerede yer alacağını bilmiyorum. Ama şunu söyliyeyim, Türkiye’de türban sorununun çözümü basit bir yasal düzenlemeyle mümkün olamaz. Çünkü türban yasağının kaynağında, Anayasa Mahkemesi’nin 1989 ve 1991 tarihlerinde verdiği iki karar var. Bu kararlar türban problemini yasal bir düzenleme ile çözmeyi engellemektedir. Dolayısıyla yegane seçenek anayasal bir düzenleme ile türban yasağını sona erdirmektir. Ancak Başbakan, muhalefetle uzlaşmak suretiyle yasal düzenleme yolu ile bu yasağı aşmayı planlıyor olabilir. Bundan anlaşılması gereken, CHP’den Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmayacağı yolunda bir tür söz alması olabilir. Mevcut anayasamıza göre Anayasa Mahkemesi’ne başvurma yetkisi, iktidar ve ana muhalefet partisi, TBMM üye sayısının beşte biri oranındaki milletvekili ve Cumhurbaşkanı’na ait. AKP ve Cumhurbaşkanı başvurmayacağına, MHP ve DTP’nin de sayısı yetmeyeceğine göre, geriye CHP kalıyor. CHP Anayasa Mahkemesi’ne başvururursa bu yasal düzenleme iptal edilir.

Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu:
TARTIŞMA HUKUKA BİR CÜMLE KOYMAKLA BAŞLAMIŞTI
Bu cümlenin ne olduğunu ben de merak ediyorum. Bulsunlar, çözsünler keşke. Artık sıkıldık biz bu işten. O sihirli cümleyi bulanlar ortaya koysunlar, görelim. Biz de rahatlarız, Türkiye de rahatlar. Bakın bu tartışma hukuka bir cümle koymakla başladı, biliyor musunuz? Bu aslında hukuka sığmayan bir meseledir. Hoşgörüyle, toplumsal uzlaşmayla halledilecek bir mesele iken hukukla tarif etmeye kalktılar. İhsan Doğramacı 2547 sayılı yasaya koydu. “Yapmayın etmeyin, bu konuları hukukla tanımlamak sıkıntı yaratır, şimdiye kadar olduğu gibi toplumsal hoşgörüyle halledelim” diye uyardık. Daha önce Türkiye’de kadınların böyle bir sorunu var mıydı? Benim anlayışıma göre bu sorunu hukuka sokmaya çalıştıkça bu iş daha çok çıkmaza girer. Bu hukuk sorunu değildir. Sosyolojik bir olgudur. Önceden beri kanaatim bunun sosyolojik düzeyde çözülmesi gerektiğidir. Dolayısıyla bu sihirli bir cümle-sözcük neyse, bulsunlar biz de görelim. Hepimiz rahatlarız.

Prof. Mümtaz Soysal
BÖYLE SİHİRLİ BİR CÜMLE YOKBöyle sihirli bir cümle yok. Ona bakarsanız Anayasa’da da her şey bir cümle. Ama o bir cümlenin oluşması için de saatlerce günlerce uğraşılıyor. Bir cümleyle ne denecekse... Kolaydır, denmek istiyor sanırım. Diyelim ki, YÖK yönetmeliğiyle falan böyle bir formül buluruz, denmek isteniyor. Herhalde partileri de toplayacakmış. O cümlenin ne olacağını herhalde birlikte oturup oluşturalım, diyor. Bir nefeste çözeriz, anlamında almak lazım. Dualara falan inandıkları için, Allah da bir cümlede bazı şeyleri insanlara tebliğ etti diyorlar. Onun gibi sihirli bir cümle bulacaklar demek ki. Ben çözmek istemem o meseleyi, çözmek isteyenler herhalde bulurlar.

Prof. Levent Köker:
İDARİ TASARRUFLA REKTÖRLER ÇÖZER
İdari uygulamayla türbanı serbest bırakabilirler ve türban serbestisi gerçekleşmiş olur. Başbakan’ın eğer “bir cümleyle bunu çözeriz”den kastı buysa, bu bir idari işlemdir. Rektörler türban yasağının laiklik ilkesinin bir gereği olarak mevcut olduğunu kabul ediyorlar ve böyle bir yasağı uyguluyorlar. Hukuki gerekçesi de Anayasa Mahkemesi’nin 92 falan gibi bir tarihte vermiş olduğu karardaki yorumdur. Buradaki kritik konulardan bir tanesi, türban serbest olursa, takmayanlar üzerinde bir baskı oluşturabilir gibi bir yorum da var. Ben bunların hukuki dayanaklarının çok geçerli olduğunu sanmıyorum. Benim fikrimce bir idari tasarrufla, türban serbestisi üniversitelerde geçerli hale getirilebilir. Ama bunu tabii daha sağlam bir zemine -çünkü bu konjonktürel bir şey olacaktır yine- oturtmak için maalesef anayasadan başka da bir hukuki yol görünmüyor.

MAHKEMENİN YORUMU, KANUNUN ÜSTÜNDE OLAMAZ
Ben hukuku doğru anlıyorsam, mahkeme kararlarının gerekçelerinden, yasaların üzerinde bir norm üretmek mümkün değil. Yürürlükteki 2547 sayılı kanun, “Yükseköğretim kurumlarında yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydıyla kılık kıyafet serbesttir” diyor. Türban yasağını, kanundaki bu serbestlik hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi’nin bir kararının gerekçesinden türetiyoruz. Benim anlayışıma göre bir kararın gerekçesi, kanunların üzerinde olamaz. Mahkeme eğer, kanun hükmünü anayasaya aykırı bulup iptal etmiş olsaydı, o zaman durum başka olurdu. Ama Anayasa Mahkemesi kanun hükmünü iptal etmedi. Hatta iptal davasını reddetti. Anayasa Mahkemesi “Yüksek öğretimde kılık kıyafet serbesttir” diyen kanunu Anayasa’ya uygun buldu. Fakat bu serbestliğin sınırlarını yorum yoluyla çizerken “türban yasağı” diye bir yasak koymuşlar.

ZİKZAKI ÖNLEMEK İÇİN ANAYASA DEĞİŞTİRİLMELİ
Böyle bir yasak bir hukuk devletinde mahkeme kararıyla konabilir mi? Çünkü hukuk devletinde aslolan serbestliktir. Sınırlandırma ancak kanunla yapılabilir. Dolayısıyla fiilen türban yasağı, eğitim hak ve özgürlüğünün kullanılmasının önünde bir sınırlandırma haline gelmiştir. Bu sınırlandırmanın kanuni dayanağı maalesef yoktur. Bu nasıl çözülür? İdareciler, rektörler başta olmak üzere üniversite yetkilileri bu konudaki tatbikatlarını değiştirirler, farklı bir uygulama yaparlar. O zaman türban yasağı kalkmış olur. Ama bakarsınız ileride, bir sene sonra tekrar türban yasağı uygulamasına dönülebilir. Bu zikzakların önüne geçebilmek ve muğlaklığı giderebilmek için bunu bir anayasa hükmü haline getirmek düşünülmektedir.

Yekta Güngör Özden (Eski Anayasa Mahkemesi Bşk):
MAHKEMENİN KARARI ANAYASA KURALI GİBİDİR
Bu anlayış hukuku zorlamaktır. Bunu 1990’da da yaptılar. 1989’da başörtüsüyle üniversiteye girmenin yasak olduğu karara bağlanınca YÖK yasasına 17. maddeyi getirdiler. Zannettiler ki, yasalarla bunu yaparlarsa çözülür. Bugün de aynı kafa çalışıyor. Aslında Anayasa Mahkemesi kararları, anayasa kuralı gibidir. Şimdi Anayasa Mahkemesi kararlarını aşmak istiyorlar. Muhalefetin de oyunu alır, dava açılmazsa ne olur; bir yasa koyar yürürlüğe girer ama anayasaya ve hukuka aykırı olur. Bunların anlattıklarının hukukla ilgisi yok. Bunlar hukuk dışılığın çağrısı.

KİMSE DAVA AÇMAZSA YÜRÜRLÜKTE KALIR
Bir kanun getirecekler. Evvelce de bunu yapmaya çalıştılar. Niye mutabakat arıyorlar? Anayasa Mahkemesi’ne davayı kim açacak? İlk davayı Cumhurbaşkanı Evren açmıştı. Şimdi Abdullah Gül dava açar mı, açmaz. Muhalefet de dava açmazsa, kanun Anayasa’ya aykırı olsa bile yürürlükte kalacaktır. Anayasa Mahkemesi’nin denetiminden geçmeyen pek çok yasa var. Anayasaya aykırılar ama kimse dava açmadığı için yürürlükte kalıyor. Mesele burada. Muhalafetle anlaşarak dava açılması önlenecek. Anayasaya aykırılık kural da olsa yürürlükte kalacak.

“YORUMLU RET” İPTAL KARARI GİBİDİR
Anayasa Mahkemesi’nin sıkmabaşı üniversitelerde yasaklayan kararı, Anayasa’nın 2. maddesindeki laiklik ilkesine dayanmaktadır. Anayasa’nın 2. maddesindeki laiklik ilkesi durdukça, Anayasa Mahkemesi’nin kararına aykırı her yasal düzenleme 2. maddeye aykırı olur. Nitekim 1999’da bunu yaptılar. Anayasa Mahkemesi şöyle bir karar verdi: “Önceki iptal gerekçesindeki yasanın uygulama alanındadır. Bu yasa sıkmabaşa geçit vermez. O bakımdan reddediyorum. Siz bu yasayla bunu yürütemezsiniz” dedi. Dün de Burhan Kuzu (TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı-AK Parti milletvekili), “Efendim, Anayasa Mahkemesi reddetti” diyor. Ona bile akılları ermiyor, hukuk profesörünün. Ne diyeyim kardeşim! Yorumlu ret var. Yorumlu ret demek, iptal kararı gibi demektir. Yani iptale gerek yok, başka türlü yapılmaz demektir. “Yorumlu red” ne demek, açsınlar 1991 kararına baksınlar. Anlamıyorlar. Anayasa Mahkemesi, “iptal kararı vermeme gerek yok, davayı reddediyorum. Çünkü türban giyilmez” diyor. Akılları ermiyor değil, amaçlı yapıyorlar bunları. Gerçek demokrasilerde yargı kararlarını aşmak için onları geçersiz kılmak için, onları uygulamamak için hiçbir düzenleme yapılamaz.
__________________

TυяKѕ™
уєηι тüяк ¢єzα кαηυηυ

ѕιуαѕєт мєу∂αηı вöℓüм кυяαℓı

:gunsmilie:
Her Hakkım Saklıdır ®
|l|lllll|lll||ll||lll
²¹°¹³²¹³ °¹²¹³¹³



TυяKѕ™ çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:39 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.