www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 02-16-2008, 07:26 PM   #1
ÇaKıR-
Bağımlı Üye
 
Üyelik Tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3,823
Teşekkür Etme: 0
Thanked 93 Times in 80 Posts
Üye No: 45172
İtibar Gücü: 2083
Rep Puanı : 4660
Rep Derecesi : ÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Hangi yazar hangi mekanda

Hangi yazar hangi mekanda


Edebiyat yapan insanların kendine özel mekanları vardır. Hangi yazar hangi mekana gidiyor, biliyor musunuz?
16 Şubat 2008 / 15:59


Bu yazar tayfası da bir âlem. Nerede, nasıl yazıyorsunuz? diye sorduk, birbirinden farklı yanıtlar aldık. Kimisi patırtı gürültünün ortasında, kimi sessizlikte, kimi istinat duvarına bakan ardiye odasında, kimi de en baba kahvelerde kalemlerini konuşturuyor. Ama hiçbiri çay ve kahve olmadan yazamıyor.
Malumunuz, yazmak büyük maharet istiyor. Öyle her yazdığınızı okutmak, geniş okur kitlelerini peşinden koşturmak kolay iş değil. Çoğumuz “Bu insanlar bu kadar yazıyı acaba nerede, hangi zamanda ve nasıl bir ortamda kaleme alıyor?” diye merak etmekten geri duramıyor. “Kimi yazar, gazetelerindeki odalarına kapanır telefon bile bağlatmaz, kimisi evinde sinek uçurmaz.” diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Zira çoğu, laptopla kalabalıkta patırtı gürültü arasında, en sancılı zamanlarında yazıyor yazılarını. Ama yazı için geceyi ve sessizliği, her şeyin elden ayaktan çekildiği vakitleri bekleyenler de yok değil.

Edebiyat ve sanat yazarlarının yazmak için daha sofistike mekânlar tercih ettiğini, hatta her yazarın ayrı bir mekânı olduğunu düşünürüz. Biliriz ki ünlü şair Attila İlhan uzun yıllar yazılarını Divan Pastanesi'nde, Cemal Süreya ise Kadıköy'de bir cafede yazmıştır. Evet, İlhan gibi birçok yazarın mesken edindiği özel mekânlar var, fakat çoğu burada sadece okuyup evlerinde yazmayı tercih ediyor. Mesela Selim İleri, bütün okumalarını Taksim'deki Gezi Pastanesi'nde yapıp, kitap ve köşe yazıları için evine çekiliyor. Gülse Birsel, senaryo metinlerini yine evindeki odasına kapanıp yazıyor. Ayşe Özyılmazer, Doğan Hızlan, Mehmet Yaşin gibi pek çok gazeteci ve köşe yazarı, gazetelerindeki ofislerinde yazmayı tercih ediyor. Ayfer Tunç, masasındaki kalemin yeri değişse bile yazamayanlardan. Doğan Hızlan'a göre ise gerçek yazar, her yerde ve her ortamda yazabilmeli.

Ahmet Kekeç’in yazı mekanı, Tophane'deki Asude. Gazeteci ve yazarların hemen hepsi çayını, kahvesini yudumlarken ve fonda klasik müzik eşliğinde yazıyor. Yani öyle Victor Hugo gibi ayakta iken, Schiller gibi masasının çekmecesine koyduğu çürük elmaların kokusunu içine çekerek ya da Lawrence Durrell gibi sabahın beşinde uykusunu bölerek yazan falan yok. Bir de yazmak için İstanbul'dan kaçanlar var tabii. Hilmi Yavuz şiirlerini Bodrum'da, Ayşe Kulin kitaplarını Urla'daki doğa manzaralı evinde yazıyor. Enis Batur ise yazmak için Paris'e gitmeyi tercih edenlerden. İşi gücü yazmak olan ve ekmeğini yazıdan kazananlar bizim gibi iki saat ilhamilerinin gelmesini beklemiyordur herhalde diyerek çıkıyoruz yola ve başlıyoruz gazeteciler ve yazarlara ‘yazı mekânları’nı sormaya.

Hangi yazar, hangi mekanda yazmayı seviyor?

Rasim Özdenören:
Gençken kahvehanelerde çok yazı yazdım


Uzun yıllar yazı için bir mekânım olmadı. Çocukluğumda yatağımın üzerinde, gençliğimde ise mahalle kahvehanelerinde ve çayhanelerde yazdım. İlk kitabımdaki öyküleri Eyüp'teki Bostan İskelesi Kahvehanesi'nde yazmıştım. Daha sonra Beyazıt’taki Marmara Kahvesi'nde ve Kapalıçarşı’daki Şark Kahvesi'nde çok yazı yazdım. Çalışma hayatına atılınca bir süre otel odasında yazdım ve sonunda evlendikten sonra kendime bir mekân oluşturabildim. Ama bel fıtığından dolayı şimdilerde yatak odasında yazmaya devam ediyorum.


Mehmet Yaşin:
İlk paragrafı yazınca çok rahatlarım


Yerleşikken ve seyyahken iki farklı yazı ortamım var. Yerleşik mekânım gazetedeki kitaplarla kaplı odam. Seyyahken ise kahvede, arabada, deniz kenarında, bir bankın üzerinde veya bir otel odasında yazabiliyorum. Mekân, görüntü, manzara, kalabalık ve gürültü beni etkilemiyor. Hafif ve derinden gelen bir müzik iyi geliyor yazı yazarken. Bol miktarda çay-kahve içerim. İlk paragraf önemlidir benim için. İlk paragrafı yazınca rahatlarım, yürürüm, neşelenirim ve yazının devamını getiririm.


Sadık Yalsızuçanlar:
Evim, şehrin gürültüsünden uzakta


Evim kentin dışında, bahçeli evlerin olduğu, çok katlı yapıların bulunmadığı bir yerde. Zemin katı bana ait ve kitaplığım da burada. Gürültü vs. çalışmamı pek etkilemiyor. Fakat özellikle roman ve öykü yazarken *******i ve yalnızlığı yeğliyorum. Çünkü kendimi en sade, samimi, pür hissettiğim, dolayısıyla en samimi yazabildiğim zaman da gecedir. Yazmak için zaten eskiden kâğıt kaleme, şimdilerde bilgisayara, kahve ve sigaraya gereksinim olduğu kanaatindeyim.


Ali Ural:
Deniz manzaralı odam var; ama şair değilim


Gecenin ilerleyen saatlerinde kapısı mutlaka kapatılmış bir çalışma odasında yazmayı tercih ederim hep. Güzel manzaranın insanı şair ya da yazar yapacağını sananlar, deniz manzaralı çalışma odamı görüp, “İşte burada şair olunur!” demişlerdir. Halbuki manzara dikkati dağıtır ve rahatlatır. Yazarın dikkatli ve rahatsız olmaya ihtiyacı vardır.


Tuğçe Baran:
Bir istinat duvarına bakarak yazıyorum

Çalışma masam bir hafta öncesine kadar evimin aydınlık ve ferah bir odasındaydı. Ama çalışma odam altı boş olduğu için ‘alttan soğutmalı’ imiş meğer. Mecburen ardiye odası olarak düzenlediğim evin en iğrenç, en karanlık ve havasız üçüncü odasına taşınmak zorunda kaldım. Bu şu demek oluyor: O çok şahane yazılarımı leş bir istinat duvarına bakarak, bir yanda giysilerim, ayakkabılarım, öbür yanda merdivenim, alet çantam, arka tarafta ütü masam beraber yazıyorum. Memleket meselelerine bir çamaşırlık arkasından bakıyorum yani.


Ayşe Kulin:
En rahat Urla'daki dağ manzaralı evimde yazıyorum


Yazılarımı en rahat Urla'nın Yağcılar köyündeki dağ manzaralı evimde yazıyorum. Ama her yerde de yazabilirim. Sabahları erken kalkarsam daha güzel yazıyorum. Artık laptop taşıyorum ve vapurda, havalimanlarında hem okuyorum hem yazıyorum. Kitapları her yerde okuyup not çıkarabiliyorum ve yaptığım işe konsantre olabiliyorum. Ama en rahat tabiî ki dağ evimde çalışabiliyorum. Kapım ve telefonum daima herkese açıktır.


Ahmet Kekeç:
Kitap çalışmalarımı Asude'de yapıyorum


Kalabalıktan ve sesten yalıtılmış bir yer olduğu sürece her yerde yazabilirim. Ama Tophane'deki Asude benim uğrak yerim, orada yalnız kalabiliyorum. Hemen her gün uğruyorum Asude'ye. Gazete yazılarımı en rahat gazetede yazıyorum, Asude'de ise daha çok kitap çalışmaları yapıyorum. Fonda da piyano eserleri oluyor.


Ali Bulaç:
Gecenin sessizliği, zihnimi toparlıyor


Yıllardan beri çok arzu etmeme rağmen maalesef bana ait bir odam olmadı. Yazı benim için sancılı bir süreç. Onun için önce zihnimi hazırlıyorum. Gecenin sessizliği ve el ayağın çekilmesi zihnimi toparlamama yardım ediyor. Bana göre her yazı her mekânda ve ortamda yazılmaz. Çünkü iyi bir yazı dikkat gerektirir.


Ayfer Tunç:
Yazıya başlamadan önce iyi bir kitap veya şiir okurum


Kahvehanelerde, çay bahçelerinde, başkalarına veya kamuya ait mekânlarda yazabilen biri değilim. Laptopunu alıp bir yere gidip yazabilenlerden de değilim, çalışma odamın iç düzeninde bir değişiklik yaptığım zaman bile yazmakta zorlanırım. Şehrin genel sesi beni rahatsız etmez ama sokak kazılıyorsa veya gürültülü bir makine çalışıyorsa çalışmam mümkün değil. Yazıma başlamadan önce iyi bir kitap veya birkaç şiir okurum, ardından masama otururum, bilgisayarımı açarım ve çalışmaya başlarım.


Her yazarın özel bir mekanı var

* Cemal Süreya-Yazılarını Kadıköy'de bir kahvehanede yazarmış.

* Reşat Nuri Güntekin-Gündüz memurluk yapıp gece sabaha kadar evinde yazarmış.

* Behçet Necatigil-Şiirlerini her yerde, sigara paketlerinin kenarına yazarmış.
* Attila İlhan-Uzun süre Divan Pastanesi'nde yazmış.

* Hilmi Yavuz-Şiirlerini Bodrum'da yazıyor.

* Enis Batur-Çalışmak için Paris'e gidiyor.

* Selim İleri-Gezi Pastanesi'nde okuyor, evinde yazıyor.

* Ayşe Kulin-İzmir'de Urla'nın Yağcılar köyündeki evinde yazıyor.

* Ahmet Kekeç-Asude Cafe’de yazıyor.

* Mehmet Barlas-Evinin üst katındaki çalışma odasında ya da yazın deniz kenarında yazıyor.
Zaman / Cumaertesi
ÇaKıR- çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:48 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.