www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 04-25-2008, 12:23 AM   #1
ÇaKıR-
Bağımlı Üye
 
Üyelik Tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 3,823
Teşekkür Etme: 0
Thanked 93 Times in 80 Posts
Üye No: 45172
İtibar Gücü: 2081
Rep Puanı : 4660
Rep Derecesi : ÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond reputeÇaKıR- has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Mevhibe

Mevhibe

Kitabın Adı Mevhibe
Kitabın Yazarı Gülsün BİLGEHAN
Yayınevi ve Adresi Bilgi Yayınevi Meşrutiyet Cad. 46/A Yenişehir - ANKARA
Basım Yılı 1995
KİTABIN ÖZETİ

Mevhibe İnönü'nün hayatını anlatan bu kitap torunu Gülsün Bilgehan tarafından yazılmıştır. Gazeteci olan Gülsün'e annesi Özden Toker, anneannesinin yaşamıyla ilgili yaptığı uzun, sayısız konuşmaların notlarını, bantlarını verir. Gülsün bunların hepsini dikkatle inceler, sıralar, araştırmaları genişletir ve o dönemin canlı şahitleriyle, o dönemi bilenlerle görüşür. İnönü Vakfı'nın zengin fotoğraf arşivinden yararlanır. Böylece bu kitabı gerçek bir yaşam hikayesine dayalı roman olarak ele alır.

Mevhibe İnönü'nün hayatını, geçmişini pek kimse bilmemektedir. O, yaşadıklarını hiçbir zaman büyütmemiş, daima "Miralay İsmet Bey'in hanımı" olarak kalabilmiştir. Onun hayat hikayesini ağzından dinleyebilen sadece kızı Özden Toker olmuştur. Kendinden söz etmeyi sevmeyen ama anılarının değerini bilen ve titizlikle saklayan biriydi. Mevhibe hanım Pembe Köşk'te önemli gördüğü her belgeyi, eşyayı, mektubu korumuştu. Çok genç yaşlarda eşine, özellikle cepheye yazdığı mektupların müsveddelerini, İsmet Paşa'nın ona yolladığı karşılıkların asıllarını dosyalara koymuştu. Kendi nişan elbisesi, gelinliği, tuvaletleri, eşinin Erkân-ı Harbiye yüzbaşısı üniformasından, Cumhurbaşkanlığı frakına kadar her giysisini yepyeni olarak sandıklara kaldırmıştı. Yani, o da farkında olmadan hayatının öyküsü için gerekli bütün bilgileri biriktirmişti.

Mevhibe İnönü ailesinin dördüncü kız çocuğu olarak 1897 yılının Eylül ayında Süleymaniye'de bir evde dünyaya geldi. Ondan önceki üç kız kardeşinin hiç biri yaşamadı. Ondan sonra ise bir erkek kardeşi doğdu. Mevhibe 3 yaşındayken babası dönemin en tehlikeli hastalığı olan veremden öldü. Kısa bir süre sonra da kardeşi öldü ve annesiyle yapayalnız kaldı. Daha sonra dedesiyle beraber yaşamaya başladılar. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu'nda II. Abdülhamit devri sürüyordu. Mevhibe, ortaokula bir yıl devam ettikten sonra aile meclisinin kararıyla okuldan alındı. Bu dönemde İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin baskılarıyla, II. Abdülhamit, 23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet rejiminin yeniden yürürlüğe girdiğini ilan etmek zorunda kalmıştı. Fakat memlekette huzur fazla sürmedi ve bir yıl kadar sonra karşı devrim patladı. 31 Mart'ta Birinci Orduya bağlı bazı birlikler başkaldırdılar.

Mevhibe 13 yaşına gelince ona ilk çarşafı alındı. Sokağa çıkarken giyilen bu giysinin anlamı artık erişkin olduğuydu. O döneme ait en önemli anısı, hayranı olduğu cesur yazar Halide Edip Adıvar'ın konferansına gitmesiydi. Çok talibi çıkar, dedesi sürekli evlilik konusunu açardı, fakat o hiçbirini istememiş ve sonunda karşılarındaki eve taşınan komşularının oğluna gönlünü kaptırmıştı. Karşı evin hanımı da oğluna komşu kızını istemekte fakat memleket savaş içinde olduğundan Miralay olan oğlunu razı edememekteydi. Fakat yoğun ısrarlar üzerine bir gün kapı deliğinden bakarak gördüğü Mevhibe'ye o da aşık olmuş ve kararını olumlu yönde vermişti. Bu kişi Miralay İsmet İnönü'ydü. 13 Nisan 1916 günü düğünleri yapıldı. 21 gün sonra Miralay İsmet cepheye gitti. Evine ancak on dört ay sonra dönebilecekti. Önce Kafkas cephesine sonra Halep'e geçecek, Suriye cephesinde 20. Kolordu Kumandanı olarak savaşa katılacaktı. 14 ay sonra evine dönen Miralay İsmet 40 gün kaldıktan sonra tekrar Halep'e yeni kolordunun başına gitti. Bağdat'ı kurtarmak için bir saldırı harekatı düşünülüyordu. 1917-1918 yılları Mevhibe için kocasından haber beklemekle geçti. 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı. Miralay İsmet, Harbiye Nezareti Müsteşarlığına atandı. Artık evindeydi. 1919 yılında ilk bebekleri, İzzet oldu. 1920'de İsmet Bey evi yine bırakıp gitmek zorunda kaldı. Bu sefer Ankara'dan Mustafa Kemal çağırıyordu. İsmet Bey kendini Milli Mücadele'ye adamıştı. Mevhibe artık İstanbul'da bir asinin eşi olarak görülüyordu. İsmet Bey fetva ile mahkum edilmişti. İstanbul'da tehlikede olduklarından ailece Malatya'ya gittiler. Önce vapurla Samsun'a, daha sonra Amasya'ya geçtiler. Oradan Tokat ve Sivas üzerinden Malatya'ya ulaştılar. Bu arada İsmet Bey'in babası öldü. Küçük İzzet de hastaydı. Bir yıl zor günler geçirdiler. Bu arada cepheden iyi haberler gelmeye başladı. Garp Cephesi Kumandanı İsmet Bey, Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarında başarı kazandı. Fakat küçük İzzet hastalığa yenik düşmüş ve ölmüştü. İsmet Bey bundan habersizdi. Ailesinden uzakta iki yıl geçmişti. Rahat görüşebilmek için onları Konya'ya çağırdı. Mevhibe 1922'de Konya'ya geçti ve eşiyle buluştu. Aynı yılın sonunda da İzmir'e gitti. İsmet Paşa da Mudanya'ya geçti.

Mevhibe Hanım'ın dış dünyaya ilk açılışı İkinci Lozan Konferansı'na katılmak üzere Lozan'a gidişiydi. 18 Nisan 1923 ise onun çarşafsız, yüzü açık olarak pardösü giydiği ilk gündü. İsviçre'de geçen Avrupai yaşantının ardından 24 Temmuz 1923'de Lozan Antlaşması'nın imzalanmasını müteakip İstanbul'a döndüler. Orada, Lozan kahramanı ve eşi kutlamalarla karşılandı. İsmet Paşa ilk cumhuriyet hükümetini kurmak üzere Ankara'ya gitti ve ilk Başbakan oldu ve yine ayrılık başladı. Bu arada oğulları Ömer dünyaya geldi. 1924'de Mevhibe Hanım da Ankara'ya yerleşti ve Ankara'da Pembe Köşk yaşantısı başladı. Zamanının çoğunu Gazi'nin eşi Latife Hanım ile beraber geçirirdi. Bu arada İsmet Bey çok hastalandı ve istifa etti. Şeyh Sait isyanlarının baş göstermesi üzerine tekrar Başbakan oldu ve Mustafa Kemal'e yardım etti.

Mevhibe artık tam bir çağdaş Türk kadını sembolüydü. İlk binicilik derslerine Pembe Köşk'ün yanına yaptırdıkları manejde başladı. 1925'de oğulları Erdal dünyaya geldi. Bu arada onu çok üzen bir olay oldu. Mustafa Kemal ve Latife Hanım boşanmaya karar vermişlerdi. 1928'de Latin harflerinin kabulüyle bu yeni alfabeyi öğrendi. 1930'da ise kızları Özden'i dünyaya getirdi.

Artık eşiyle beraber tüm dünyayı dolaşmaktaydı. Atina, Moskova ve Roma'da Başbakan eşi olarak bulundu. Daha sonra rahatsızlığı nedeniyle Çekoslovakya ve Viyana'da uzun süre tedavi gördü fakat ömrü boyunca safra kesesi rahatsızlığı hep devam etti. Ülkeye döndükten sonra en büyük isteği olan araba kullanmayı öğrendi ve ehliyet aldı. 1934'de Soyadı Kanunu ile aile İnönü soyadını aldı.

Ankara'da geçen yoğun günler, çocuklar artık Mevhibe'nin tüm hayatını doldurmaktaydı. 1938 Kasım ayında olmaması için her namazdan sonra dua ettiği kötü haberi aldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümüyle yıkılmıştı. Fakat artık o Türkiye Cumhuriyeti'nin İkinci Cumhurbaşkanı'nın eşiydi.

Sonuç olarak; "Mevhibe" adlı eser, okuyucuya Mevhibe İnönü'nün hayatı ile yaşadığı döneme ait olayları anlatan bir kitap özelliği taşımaktadır.

ÇaKıR- çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:40 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.