![]() |
![]() |
#1 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3037
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Karate-do, ellerin ve ayakların sistemli olarak eğitimleri sonucunda, beklenmedik saldırıların savuşturulmasında gerçek bir silah etkisi yaratabilecek güçte olan silahsız savunma şeklidir. Kazananın ve kaybedenin kim olduğuna karar vermek nihai amaç değildir. Karate-do karakterin, eğitim yoluyla geliştirilmesini amaçlayan bir mücadele sanatıdır. Karate-do nihai amacı olarak kazanmayı değil çalışma ve eğitim sonucu tecrübe birikimine sahip olarak karakter mükemmeliyetine erişmeyi hedef alan bir martial sanattır. Aynı zamanda güç ve sistematik çalışma sayesinde her biri etkili ve güçlü silah haline gelen vücudun her bölümünün tümünü kullanmak suretiyle yapılan, bir nefis müdafası şeklidir. Karate tüm vücut hareketlerinin bir muvazeneye erişmesi ve bu yolla vücut hareketlerinin bir bütün halinde olgunluk meydana getirmesini amaçlar. Karate-da'nun büyük hocası Giçin Funakoşi'nin de defalarca belirttiği gibi, bu sanatı takip edebilmek için ilk amaç; ulvi ve tevazu sahibi bir ruh geliştirmektir. Aynı zamanda da, vahşi bir hayvanı tek bir vuruşla durdurabilecek kadar büyük bir güç geliştirilmelidir. Karate-do'nun gerçek bir tatbikçisi olmak ancak ve ancak kişinin ruhsal ve fiziksel yanının mükemmeliğe erişmesiyle mümkündür. Karate-do bir dövüş biçimidir ancak katılanlara şiddete karşı olma duygusu aşılar. Bir yanlış anlama ya da eksik öğreti sonucu sadece bir dövüş tekniği olarak çalışıldığı zaman karate olmaktan çıkar. Dövüşmeği öğrenmek için karateye ihtiyaç yoktur, sokak dövüş teknikleri de bu iş için yeterlidir. Bir karateka dövüş becerisine mükemmelen sahip olduğu halde gördüğü eğitim ona şiddetten ve dertten kaçınmasını öğretmiştir. Karate-do geçmiş yıllardan itibaren bütün dünyada popüler olamaya başlayan bir uğraştır. Fakat bu popülerliğin artması ile birlikte ne yazık ki, bazı üzüntü ve pişmanlık verici girişimler ve çabalar da oldu. Bunlardan biri karatenin çin boksuyla karıştırılıp iki adamın birbirlerine kıyasıya vahşice saldırması olarak ve ya müsabıkların ayaklarını da kullanarak bir birleriyle yaptıkları savaş olarak, ya da bir adamın eliyle ayağıyla ve ya kafasıyla kiremitleri kırması olarak görenler vardır. Bunun yanı sıra bazı guruplar karatenin esas amacı olan ahlaki ve ruhsal bakışlara sahip olan serbest dövüşe gereğinden fazla önem verilmesi sonucu doğurur. Gerçek karate-do vücut ve ruhu eğiterek hasma saygı duymayı gerektirir, ki bu da yürekten ve tüm enerjiyle aynı zamanda tevazu ile çalışılarak elde edilir. Karatenin dünya üzerindeki popülaritesinden söz açmışken karatenin sportif yönünde değinmek gerektiğine inanıyorum çünkü ülkemizde olduğu gibi dünya üzerinde milyonları aşan sporcu kitlesi mevcut. Spor karatesinde tarafların yeteneklerini ölçme amacıyla müsabakalar yapılır. Fakat müsabakalarda kazanmaya çok önem vermek gibi bir eğilim vardır ki böyle yapanlar, temel teknikleri çalışmayı ihmal ederek ilk fırsatta serbest dövüşe başlarlar. Müsabaka kazanmaya çok önem vermek, kişini temel teknikleri kullanmasına ve eğitimine yardımcı olmayacağı gibi aynı zamanda onların orijinal formlarını da bozar. Ayrıca bu bozulma, kişinin güçlü ve etkili bir teknik uygulamasını da engeller. Müsabaka kazanma isteği, temel teknikleri öğrenmedeki ciddiyeti yok edeceğinden zararlıdır. Ayrıca müsabakalarda vahşi bir dayanıklılık ve güç gösterisi yapmayı amaçlamak tamamen istenmeyen bir durumdur. Bu olduğu zaman, rakibe karşı nazik olma gereği unutulur ki bu nezaket karatenin her türlü tanımında yer alan en önemli noktadır. Eğer karate bir dövüş tekniği olarak çalışılırsa bu pişmanlık duymak için bir sebeptir. Temel teknikler uzun yılların çalışması sonucunda geliştirilmiş ve mükemmelleştirilmiştir. Fakat bu tekniklerin etkili olarak kullanılabilmesi için, bu kendini savunma sanatının ruhsal yanının iyice anlaşılması ve en baskın rolü oynaması gerekir. Eğitim denince, hem vücudun, hem de ruhun eğitimi anlaşılmalıdır. KİHON DURUŞLAR Karate tekniklerini uygularken tekniğin tam olabilmesi için vücut ağırlığının ağırlık merkezine doğru yayılması ve ağırlığın doğru yönlendirilmesi çok önemlidir. Karatede duruşların temeli, vücut ağırlığının doğru merkeze yerleştirilmesidir. Vücut ağırlık dağılımına tam bir hakimiyet sağlanmalıdır. Bedene yer ve yön değiştirme hareketliliğini kazandırarak rakibe bu şekilde üstünlük sağlamak gibi temelleri geliştirmek için çalışılır. Buna göre atağın başarılı olması için uygun düşen duruş pozisyonlarının iyi kavranılması gerekir. Atak yaparken savunma yaparken, yön değiştirirken bir duruştan diğer bir duruşa geçilmesi gerekir. Savunma, atak, yön değiştirme ve benzeri değişen şartlara tamamen uyan çeşitli duruş pozisyonları düşünülmüştür. Her değişik duruş pozisyonu geometrik ve mekanik olarak uyumlu olup bütün hareket elemanlarının azami güçle çabuk etkin ve potansiyellerinin en uç noktasında kullanılması sağlar. Uzakdoğu sporlarının en belirgin özelliği çalışma esnasında vücudun düzgün olmasıdır. Boyun ve baş dik tutulurken omuzlar omuzlar rahat ve yana bırakılmış olmalıdır. Baş ve omuzlar arasında bir üçgen olduğu düşünülmeli hareket esnasında mümkün olduğunca bu üçgen bozulmamalıdır. Buna göre duruş tekniklerinin azami bir etki ile uygulanabilmesine zemin hazırlayan gücü ve dengeyi ve güçlü bir temeli sağlayan vücudun önceden belirlenmiş vaziyetini ifade etmektedir. KALÇA Kalçalar tüm karate tekniklerinde önemli bir rol oynarlar. Kalça karate tekniklerinin çıkış noktasıdır. Bir karate tekniğinin kuvveti, vücudun bilhassa kalçaların iyi ve doğru kullanılmasıyla sağlanabilir. Kalçaların düzgün hızlı ve yatay dönüşü şarttır. Kalçaların dönüş kuvveti, yıkıcı bir teknik için lüzumlu olduğundan eğitimde kalçaların doğru ve iyi kullanılması üzerinde durulmalıdır. KATA KATA (şekil- form) Karate-do da kata, blok, yumruk, tekme, ve diğer vuruş tekniklerinin ardışık seri şeklinde mantıklı düzenlenmiş şekliyle uygulanmasıdır. Karate de katalar bir çok hasmın aynı anda saldırısına karşı müdafa ve saldırı hareketlerinin birbiri ardına sıralanmış şeklidir. Hareketler rasyonal ve sistematik bir biçimde birleştirilmiştir. Katalar hayali hasımlara karşı yapıldığı için gölge boksunu andırır. Ancak gölge boksundan çok farklı dır. Her kata bir sabit rutin meydana getiren, belirli pozisyon ve yöne göre yapılan seri esas hareketlerden oluşur. Bunlarla karateci bir teknikten diğerine nasıl geçileceğini, nasıl ilerlenip geri çekileceğini ve nasıl nefes alıp nasıl haykıracağını (kiai) öğrenir. Kata japon martial sanatlarının karakteristik bir bölümü olup eski karate ustalarının savaş sırasında edindikleri tecrübelerle şekillenmiştir. Bu sebepten kata gerçeğe dayanır. Katalar karatenin yüzyıllar öncesine uzanan çinli köklerinden günümüze aktarılmışlardır. Karate ustaları her dönemde bu biçimsel savaş eylemlerini geliştirmeye çalışmışlar ve yeni buldukları dövüş biçimlerini, yöntemlerini de katalara dönüştürmüşlerdir. Bunların bir kaçı da yakın zamanlarda geliştirilerek yetkinleştirilmişlerdir. İlk kataların nereden çıktığı bilinmemektedir. Çinden gelen katalar olduğu gibi, okinava da çıkmış katalar vardır. Bazıları da çin'de okinava'da geliştirilmiştir. Onları geliştiren ustalardan hiç biri bu gün bilinmemektedir. Çoğu kez hareketlerin maksadı hatta yapılma metodları kesin olarak bilinmemektedir. Katalar zamana, çevreye, insanlardaki değişikliklere ve diğer şartlara göre tekrar tekrar geliştirilmişlerdir. Bugün dahi kişiler kata hareketlerini özgürce yorumlamakta bazıları ise geleneksel tavırla bilinen formları takip etmektedir. Bazıları kataları yarışma ve gerçek döğüşte kullanırken bazıları kullanmazlar. Bu farklılıklara göre kataların maksat ve yapılış metotları farklılık göstermektedir. Her kata eğilerek ifade edilen nezaketle (oss) başlar ve biter. Kata temel tekniklerin bir araya getirilmesi değil baştan sona aktif ve enerjik bir biçimde tatbiki gereken akıcı bir bütündür. Yaşayan bir varlık gibi kabul edilmeli sadece birbirini takip eden hareketler serisi olarak düşünülmemelidir. Kata eğitimi sadece vücutla sınırlandırılmamalı akıl ve ruha da kata yoluyla egzersiz yaptırılmalıdır. Katanın önemli elementleri: YOI NO KISIN-(HAZIR OLMANIN RUHU) Kata hareketlerine başlama hazırlığı olarak irade konsantrasyonu ve beynin hasım üzerinde yoğunlaştırılması. INYO-(AKTİF-PASİF) Saldırı ve savunmanın daima akılda tutulması CHIKRA NO KYOJAKU-(KUVVETİN KULLANILIŞ BİÇİMİ) Katadaki her hareket ve pozisyon için kullanılan güç derecesi. WAZA NO KANKYU-(HAREKETİN HIZI) Katadaki her hareket ve pozisyon için kullanılan hız. TAI NO SHINSHKYU-(GENİŞLEME VE BÜZÜLME DERECESİ) Katadaki her hareket ve pozisyonda vücudun genişleme ve büzülme derecesi. KOKYU-(NEFES ALMA) Katadaki her hareketteki soluma kontrolü. TYOKUGAN-(HEDEF NOKTALARI) Katadaki her hareketin maksadının bilinmesi. KE ITAI NO HAJ-(DOĞRU POZİSYON) Katadaki durum ve hareketlerde doğru pozisyon. KIAI-(HAYKIRIŞ) Martial ruhu temsil etmek amacıyla katanın belirli noktalarındaki haykırış. "Kİ" can-canlılık düşünce gücü anlamına gelir. "Aİ" toparlanmak, bir araya gelmek, yoğunlaşmak anlamındadır. "KİAİ" canın yoğunlaşması-bedenin ve zihnin yoğunlaştığı andır. "kamae" başlangıçtaki uyanıklık - her şeyi aydınlatan ay ışığına benzetilirse "kiai" uyanıklığın ve eylemin odaklaşmış bir ışın demetine dönüşmüş biçimidir. ZANSHIN-(TETİKTE DURUŞ) Katanın bitiminde tetikte duruş.(tekniğin ardından gelen hareketsizlik anı) "ZAN"sol-sürmek demektir "SHIN" gönül-duyarlık anlamındadır. Katanın eylemleri sona erdiğinde beden ve duyular her şeye hazır duyarlı bir durumda olmasıdır. Kata hareketlerin arka arkaya sıralandığı bir uygulama olmadığı gibi kişinin kendisini oyalaması değildir. Zansınle bitmeyen bir kata hareketler başarılı olsa bile eksik sayılır. Zansın müthiş bir durağanlık anıdır ; tümüyle hareketsiz durursunuz ve sanki tüm evren soluğunu tutmuş gibidir. İşte bu zansın devam eden ruh olarak adlandırılır. Modern karatenin kurucusu Gıccın Funakosı'nin de dediği gibi ; karatede en yüce enerji yengi yada yenilgi değildir. Kişinin özünü pekiştirerek yetkinleştirmesidir. Katalar birçok düşsel saldırgana karşı verilen törensel savaşlardır. Törensellik gücün ve hızın gelişmesine olanak sağlayan bir çatı gibidir. Ayrıca katanın bu törensel niteliği karate-kaların yetkinliğe ulaşmaya özendiren bir dürtüdür. Bütün karate eğitim çalışmaları içinde içtenlikli çaba ve özen göstermesi dinamik ve canlılık kazandırması bakımından katalardan daha üstün ve kataların yerine geçebilecek bir yöntem yoktur. Karate eylem sırasındaki ZENdir. Erişilmesi gereken de işte bu zen durumudur. Kata çalışmakta zen dinginliğini tanımanın en etkin yollarındar biridir. C.W.Nikolnun tanımıyla ; kata başlarken zihin kamae yle baslangıç duruşundaki uyanıklıkla başlar. Bu durumda güç gizil, durgun ve dingindir. Sonra kata akmaya başlar, beden bir akıntıya kapılarak sürüklenen bir dal gibi devinir durur. Kata kiai ile beden zihin ve gücün bir anda bir yerde birleşmesiyle odaklaşır. Zansın'le bedenin artık devinmediği gücü ise akışkanlığının kesilmediği bir durumda kata tamamlanır. Kata durgunluk ve dinginliktir, boşluğu dolduran biçimdir. Sessizliği delen haykırış ve sessizliktir. Güçlülük ve inceliktir. Kata eyleme dönüşmüş zen dir. Hiçbir törensel oyun ve dans katadan daha üstün ve güzel olamaz. KUMİTE Kumite, katada öğrenilen savunma ve saldırı tekniklerinin pratik olarak uygulandığı bir eğitim metodudur. Katanın kumiteden daha önemli olduğu yadsınamaz. Eğer karate teknikleri doğallıktan uzak bir şekilde uygulanırsa, vücudun duruşu bozulur. Ve eğer kata tekniklerini uygulamada bir karışılık olursa, kumitede hiçbir ilerleme beklenemez. Başka bir deyişle kumitede ilerleme direk olarak katada ilerlemeye bağlıdır. Kumite çalışırken her karate-ka kendi seviyesine göre değişik kumite metodlarını çalışır. Bu yüzden bu metodların birbirlerinden farklarını anlayarak ve amaçlarını gözönünde bulundurarak çalışmak gerekir. Kumite, kata ve mai'nin(mesafe) uygulanmasıdır. Karate de kata ve kumitenin önemi bir arabanın iki tekerleğiyle kıyaslanabilir. Karate ilk zamanlar okinavada ilk olarak yalnız kata teknikleri olarak uygulanırdı. Japonyada uygulanmaya başlandığı zaman funakoşi sensei kumitenin ilk şeklinide uygulamaya başlamıştır. Daha sonra kata ve kumiteye aynı önemle çalışılmıştır. Uzun yıllar süren gayret ve incelemeler sayesinde günümüzün kumite müsabakaları halini almıştır. KUMİTE İKİ GURUBA AYRILIR 1:YOKUSOKU KUMİTE; Saldırı teknikleri ve seviyesi önceden tayin edilmiş kumitelerdir. 2:JİYU KUMİTE; Amaç, yoku sokudan farklı olarak bu kumite daha geçerlidir. Bu kumite şeklinde saldırı ve engellemeler kişinin kendini deneyebileceği serbest kumitedir. Yokusoku kumitede temel teknikler üzerinde durulur. Uygulanan tekniklerin uygunluğu ve esasını geliştirmeyi hedef alır. Savaşın en önemli prensipleri zamanlama, mesafe, fiziksel ve zihinsel hazırlık geliştirilir. Amaç farklı teknikleri uygularken farklı duruşlarda geliştirmektir. Bu kumiteler; gohon kumite, sanbon kumite, kihon ippon kumitedir. Jiyu kumite 2 ye ayrılır a) kiyogi kumite; maç- sportif kumite b) sihai kumite; ölümle biten savaşlarda uygılanmış kumitelerdir şimdi ise yasaktır. Bu kumitede ikaz yapmadan saldırı ve engellemeler serbestçe kullanılır. Tsukı, uke, geri kontrol edilmelidir. Temas kesin olarak yasaktır. Jiyu ippon kumite; amaç, mesafe ayarını, blok almayı, atak yapmayı öğrenmektir. Bu çalışmada kata tekniklerinin de büyük bir bölümü gösterilebilir. Taraflar savunma ve saldırı pozisyonları aldıktan sonra hedef belirlenir, büyük bir hız ve güç kullanarak uygulanır. Atağı karşılayan taraf blok alır ve karşı atak yapar. Her iki karate-ka iyi eğitilmiş ve yüksek seviyelere ulaşmış olmalıdır. Çünkü bu gerçek bir dövüşe yakın olmalıdır. İki tarafta ikinci bir şansı olabileceğini düşünmemelidir. Jiyu kumite; hiçbirşey önceden kararlaştırılmaz. İki taraftada bütün zihinsel ve bedensel güçlerini en üst düzeyde kullanılması beklenir. Bulara rağmen gerçek vuruş yapmak kesinlikle yasaktır. Kaeshi ippon kumite; öncekilerden farklı olarak basta saldıran bitirici saldırıyıda yapandır. UNSOKU;savaş sanatının en önemli noktalarından biridir. Bu, çabukluk ve ani başlama için yumuşaklık ve güçlü bacaklara ihtiyaç vardır. Unsoku kaeishi ippon kumitede önemlidir. Bu, kumitede yetenekleri geliştirmek için sıksık çalışılmlıdır. Sertlikten kaçınılmalı ve dikkat karnın alt kısmı üzerinde toplanmalıdır. Okurı jiyu ippon kumite; mana olarak iade etmek anlamına gelir. Fiziksel ve zihinsel nefes alma kontrolü sebat ederek saldırı ve önleme şekillerinin birleştirilmesini elde temek bu kumitede çok önemlidir. Karşıdan gelen saldırı imkanını elde etmek için idrak gücü ve sükunet çok önemlidir. Karsı saldırıyı acele etmeden ve korkmadan savaşma ruhu ile dolu olmalı ve sakin olarak beklemeliyiz. Happo kumite; savunan kendisini kuşatan sekiz kişiye karşı engelleme yapması ve onlara sıra ile karşı saldırıda bulunması gerektiğinden bu ismi almıştır(bu sekiz ana yön manasına gelir) Çabukluk, dayanma gücü, tenşin(yumuşaklık), tai sabaki(sağa-sola, ileri-geri kaçış) zamanlama, denge, gevşemiş bir davranış, dikkati toplama, zeka gibi fiziksel ve zihinsel kontrol çok önemlidir. Bu yeteneklerin geliştirilmesi için bu yönteme özel bir dikkat gösterilmelidir. Hiyo teki; (hedef) amaç, tsuki, keri, uchi'de kimenin keskinlik ve gücünü arttırmak için yapılan bir eğitimdir. Bu çalışmada temas yoktur, müsabakalara hazırlık için tavsiye edilir. REİ; Karate-doyu öğrenen kişiler rei'nin anlamının derinliğini daima anlamalı ve bu prensibe göre davranmalıdır. Karate-do doğaldır ve günlük yaşama uygulanmalıdır. Uygulamada rei karşılıklı duran iki insanın saygı ve güvenlerinin karşılıklı olarak birbirlerini ifade ettikleri bir merasim veya resmiyettir. Karate-do da ilk ders rei uygulamasıyla başlar sonra daima uygulanır ve hatırlatılır. Bunun önemi kumite kumite eğitimine başlarken daha da vurgulanır. Sadece bu hareketin daima manasını anlayanlar yüksek seviyede bir ehliyete ulaşırlar. Karate-do bir savaş sanatıdır. Bu şekliyle kendine ait bir sonu ve açıklaması yoktur. Ancak zor bir eğitim ve sıkı bir disiplin şarttır. Karate-do prensiplerinden biride şudur ki karate-do rei ile başlar rei ile biter. KİME Kime anlık yoğunlaşma ya da ruhsal odaklan ma denebilir. Kimenin amacı saf ve basittir. Tüm gücünüzü tek noktada yoğunlaştırarak, etken gücü inanılmaz şekilde arttırırsınız. Geniş bir alana yayılmış olan bir kiloluk basınç önemli değildir. Fakat bir kiloluk güçle saplanan bir iğne son derece derine girer. "Kİ"gücünün kaynağı tan-tien denen bir noktadır. Vücutta göbeğin bir kaç santim altı olarak gösterilir. "ki" bu noktadan, düşünce yoluyla bedenin dışındaki herhangi bir yere akıtılabilecek enerji ya da içsel güç diye tanımlanır. . Fokus; belirli bir teknik, hedef ile temas sağladığı anda vücudun tüm enerjisinin konsantrasyonu demektir. İnsan kimeyi (fokus-bir noktaya toplama) kontrol ettiği taktirde tek bir noktaya boşaltabilir. Enerjini konsantrasyonu, tam doğru zamanda belirli kasların gerilip büzülmeleri ve teknik tamamlanırken ciğerlerden hava boşaltılması olayının birleştirilmesiyle sağlanır. Eğer tamamlanan tekniğin tansiyonu ölçülebilecek uzunluktaki bir zaman dilimi boyunca sürüyorsa kime serbest kalamaz (boşalamaz) zira kime yapılan tekniğin hızıyla ortaya çıkar. Karate hareketleri kuvveti hıza çevirir. Böylece vuruş yapan yumruk giderek hız kazanır ve hedefe maksimum hızla vurur. Eğer tem bu anda tün kaslar gerilip fokus edilebilirse vücudun bütün kuvveti süratten güce dönüştürülür ve kime elde edilir. Tüm karate tekniklerinde kullanılan kuvvet kas gerilip büzülmesinden elde edilir ve bu sebepten de vücut ağırlığı ya da ebadı ile hiçbir ilişkisi yoktur. Küçük ve ya büyük herkeste fenomenel kuvvet mevcuttur. Ancak bunun için bedenin doğru biçimde kullanılmasının öğrenilmesi gerekir. Kime'yi izah edebilmek için bedendeki gizli enerji, güneş ışığınınki ile mukayese edilebilir. Bir mercek kullanarak ışık tek bir noktada toparlanabilirse kağıt tahta hatta metali yakabilecek bir duruma ulaşabilir. Aynı ışının bu noktadan önce ve sonra ise pek az gücü vardır. Karate tekniklerinin özü kimedir. Kime, uygun teknik ve maksimum güç kullanarak, mümkün olan en kısa zamanda hedefine varan patlayıcı ataktır. Kime el ve ayak vuruş teknikleriyle gerçekleştirilebildiği gibi, aynı zamanda blok olarak ta gerçekleştirilebilir. İçinde kime olmayan bir teknik, ne kadar karateye benzerse de, hiçbir zaman gerçek karate olarak düşünülemez Karate-Do nun Tarihi -------------------------------------------------------------------------------- "TE" tarihi efsanelerle örtülüdür. Çin dövüş sanatlarını öğrenmesi için Shuri'li "Chatan Yara" (doğumu 1668) isimli bir adamın 12 yaşında Çin'e gönderildiğine inanılmaktadır. 1700'de Shuri geri dönmüş ve öğretmeye başlamıştır. Öğrencilerinden birisi de sonradan "Tode" ya da "Karate" Sakugawa olarak tanınan kişinin Sensei'si olmakla ünlenen Takahara Peichin'dir. Sakugawa 1750 yılında Takahara ile çalışmaya başladı ve sonrasında Çin'e giderek uzun yıllar orada kaldı. Sakugawa Okinawa'ya dojo kavramını getiren kişi olarak bilinmektedir. Sakugawa'nın en meşhur öğrencisi Matsumura Sokon'dur (doğumu 1805). Matsumura Okinawa Kraliyet Ailesindendi ve Çin'den Okinawa'ya döndükten sonra Kral Sho Ko'nun baş koruması olarak görevlendirildi. Shuri'de yaşadığından, stili Shuri-Te olarak tanındı. Matsumura Kral tarafından "Bushi" ya da Samurai unvanı ile ödüllendirildi ve "Bushi" Matsumura olarak tanındı. 87 yaşında öldü. Anko Itosu (Yasutsune) (1830-1915), Matsumura'nın en meşhur öğrencisiydi. Karateyi 1903 yılında Okinawa Ulusal Eğitim sistemine sokan kişi olarak tanınır. Bundan önce karate ustaların evlerinde özel olarak çoğu zamanda gizlilik içinde çalışılırdı. Öğrettiği katalar zihin kontrolünün en iyi yöntemidir. Ona göre, vücudun seferberliği, nefes kontrolü, zihnin sakinleştirilmesi ve konsantrasyon kata çalışma sayesinde mümkün olabilir. "Karate bir yaşam yoludur, eksiksiz güvenlik ve yüreklilik yöntemidir." demiştir. Ona göre karate bir karakter geliştirme yöntemidir, şöhret elde etme yolu değildir. Itosu aynı zamanda sonradan Pinan Katalar, daha sonraları da Gichin Funakoshi tarafından Heian Katalar olarak adlandırılacak Channan Katalarla da tanınır. Naha köyünde, Higaonna Kanryo (1853-1915) Naha-Te stilini çok popüler yapmıştır. 17 yaşında iken Fuchien, Çin'e gitti ve orada 28 yıl kaldı. Çin'den döndükten sonra, Naha'da bir dojo açtı. Tanınmış öğrencisi sonradan Goju-Ryu stilini oluşturacak olan Chojun Miyagi'dir. Tomari bir çiftçi ve balıkçı kasabası olduğundan, pekçok Çinli balıkçı Tomari limanına gelirdi ve böylece oradaki insanlar Seishinkai tarihi için çok önemli olan bir sanat öğrendiler. Matsumora (1829-1898) ve Oyadomari (1831-1905) Tomari'nin iki sensei'i idiler. Bu kişiler Itosu ve Higaonna kadar ünlü oldular ve yetiştirdikleri adamlar karate tarihinde önemli rol oynadılar. Oyadomari Shorin Ryu'nun üç stilinden biri olan Sukunaihayashi Shorin Ryu'yu oluşturan Kyan Chotoku'yu yetiştirmiştir. Kenwa Mabuni ile de çalışan Matsumora'nın öğrencisi Choki Motobu (1871-1944) mükemmel bir dövüşçü olmuştur ve Seishin Kan'ın kurucusu ve Soke Shogo Kuniba'nın (1935-1992) babası olan Kosei Kokuba'yı yetiştirmiştir.Choki Motobu Higaonna ve Itosu'yla da çalışmıştır. Okinawa-Te sanatının geliştirilmekte olduğu süreçte, Japonya 1609'da adayı işgal etti ve ada Japon toprağı oldu. İşgalci samuraylar bütün silahların kullanımını yasaklayarak aslında dövüş sanatının daha da geliştirilmesine yardım ettiler. Gizlilik içinde çalışmak zorunda kalan Okinawalı ustalar kataları geliştirdiler ve mükemmelleştirdiler. Farklı kurucular kendi stillerine özgü katalar geliştirdiler, böylece katalar her ustanın stilini bir nesilden diğerine geçirmesinin ana yöntemi oldu. 19. yüzyılın sonlarına doğru Okinawa'daki üç temel karate stilinin isimleri bugün kullandığımız isimlere dönüştü. Shuri ve Tomari'nin sanatları, "küçük orman okulu" anlamına gelen Shorin Ryu ismiyle birleştirildi. Naha-Te, "sert ve yumuşak okul" anlamına gelen Goju-Ryu adıyla tanındı ve biçemsel olarak bütün kaldı. Kuniba ailesine önemli olan Itosu (Shorin Ryu) ve Higaonna'nın (Goju-Ryu) öğrencisi olan ve Shito-Ryu olarak adlandırılan stilini kuran Kenwa Mabuni'dir. Shito-Ryu ismi Itosu ve Higaonna'nın isimlerinin kanjilerin okunuşundan oluşturulmuştur. Japon isimlerini yazmakta kullanılan Çin karakterleri (kanji) iki okunuşa sahip olabilir. Mabuni stilini Ito'dan Shi, Higaonna'nın Higa'sından da To'yu olarak isimlendirmiştir. Bugün Shito-Ryu Japonya'da çalışılan dört ana karate stilinden biridir ve Seishin Kai'in stilidir ve Seishinkai Sokelerinin öğrettiği stildir. Okinawa'da "te" sanatının geliştirildiği süreçte, Japonlar buna benzer bir dövüş sanatına sahip değildi. Judo, Jiu Jutsu, Kendo ve başka kılıç sanatları çalışıyorlardı fakat hiçbirisi "çıplak el" temeline bir sanat değildi. Bu yüzden, Okinawa'yı ziyaret eden bir Japon Prensi "Okinawa-Te" gösterisi izlediğinde çok etkilendi. Bir Okinawalı ustayı Japonya'yı ziyaret etmek ve bir gösteri yapmak üzere davet etti. Okinawalı senseiler tartıştılar ve Japonya'ya gitmek ve gösteri yapmak üzere Itosu'nun bir öğrencisi olan Gichin Funakoshi'yi seçtiler. Funakoshi bir okul öğretmeni olduğundan sanatla ilgili daha fazla açıklama yapabileceği için seçilmişti. Funakoshi 1922'de Tokyo'da gösterisini yaptı ve o kadar iyi karşılandı ki bir daha asla anavatanına dönmedi. Ölümüne kadar Japonya'da kaldı. Böylece, karate, Okinawa köylerinde gizlilik içinde başlayan sanat, bütün dünyada çalışılan uluslararası bir sanata dönüşeceği Japonya'ya sıçramış oldu. Karate Nedir -------------------------------------------------------------------------------- Çin Shaolin boks türü olan Kempo'dan geliştirilmiştir. Büyük bir olasılıkla Okinawa'nın silahsız halkı tarafından, silahlı Japon saldırganlara karşı bir savunma aracı olarak geliştirilmiştir. 1920'li yıllarda Funakoshi Gichin'in Japonya'da lanse ettiği bu dövüş biçimi geliştirilerek "Karate" ismini almış ve örgütlü bir spor dalı olarak kuralları saptanmıştır. Japonya'ya girdikten sonra teknik ve eğitim yöntemleri birbirinden biraz farklı, çeşitli okul ve sistemler ortaya çıkmıştır. Japonya'da karatenin belli başlı dört stili vardır. Bunlar: 1. Shotokan, 2. Wadoryu, 3. Shitoryu, 4. Gojuryu'dur. Doğu'ya özgü tüm dövüş disiplinlerinde olduğu gibi karatede de saygı gösterileri ve zihinsel yaklaşım çok önemlidir. Karatenin Japonya'ya yayılması ve sistemleştirilmesinde en fazla emeği geçen kişi Funakoshi Gichin'dir. Funakoshi tüm Japonya'yı dolaşarak söylev ve gösterilerle karateyi tanıtmıştır.Japonya'da ilk karate şampiyonasını düzenleyen Japon Karate Federasyonu da 1948'de kurulmuştur. Dünya Karate Federasyonu (WKF), Avrupa Karate Birliği(EKU), Japon Karate Birliği (JKA) ve Uluslar arası Amatör Karate Federasyonu (International Traditionnel Karate Federation) "ITKF" Asya, Avrupa, Amerika ve Dünya Şampiyonaları gibi büyük organizasyonlar düzenlemelerine rağmen, henüz bu spor olimpiyatlara alınmamıştır. Bunun nedeni pek çok sistem ve ekolün organizasyonların kuralları konusunda birleşememeleridir __________________ dovüs sanatlarında dıkkat edılmesı gerekenler -------------------------------------------------------------------------------- sokak saldırılarına karşı self-defans amaçlı bile olsa "yumruk vuruşları" hemen hemen terk edilmiştir.Başa yumruk vuruşları çoğu dövüş sanatlarında ortaktır ve vuruş teknikleri hemen hemen aynıdır.Ancak hiçbir dövüş sanatında da yumruk vuruşu akla gelen ilk fikir değildir.Çünkü yumruk atmak pratik olarak kolay görülse de her şeyin kendine göre avantajı olduğu kadar dezavantajları da vardır.Yumruk atmak her dövüş sanatı için sokak dövüşlerinde bir dezavantaj olarak ortaya çıkar. Self defansta yumruk bir savunma aracıdır. Tekme gibi, rakibin saçları gibi, fırlatılan bir cisim veya eldeki bir tornavida gibidir.Amaç rakibi alt ederek veya korkutarak kişinin kendisini korumaktır. Yumruğun kullanılacağı yer vardır ancak gereksiz kullanılışı faydadan çok kişinin kendisine zarar vericidir.Tıpkı tornavida gibi; tornavidayı vidayı sıkmak için kullanırsanız korkunç bir güç oluşturarak vidayı tahtaya gömersiniz.Ancak tornavidayı manivela ,kaldıraç gibi veya konserve kapağı açmak için kullanırsanız çok az bir kuvvet uygulasanız bile bu tornavidaya zarar verir.Yumrukta böyledir.Vücuda atılan yumruk yumuşak dokularda ve kaburgalarda hidrostatik şok oluşturabilir ve faydalı olabilir.Yumruk kendinden daha yumuşak dokulara atılırsa bir fonksiyon görebilir. Nasıl ki tornavidayı gazoz kapağı açmak için kullandığınızda tornavidaya zarar verirseniz,yumruğunuzu da başa vurmak için kullanırsanız kendi ellerinize zarar verirsiniz.Burada bilmeniz gereken birkaç nokta vardır. *Baş kemikleri el kemiklerine göre sert, kalın ve sağlam bir yapıdadır.Bu nedenle sizi saldırgana bir yumruk attığınızda incinen rakibin başı değil sizin eliniz olur.Tahta ile sabit bir demire vurduğunuzda kırılan obje muhakkak sizin vurduğunuz tahta olur.Vuruş gücünüz aynen sizin tahtaya geri yansır.Rakibe vurduğunuzda da rakibin daha sert olan baş kemikleri değil ,sizin daha narin olan el kemikleriniz sakatlanır.Siz rakibin başının tepesine , çenesine veya şakağına bile vursanız eğer bir kemik kırılacaksa bu sizin el kemikleriniz olur. Polis karakolları sokak dövüşü yapanları ve saldırganları genelde el kemiklerindeki incinme , kanama ve kırılmalardan tespit ederler.El kemik kırkları onlar için en önemli delildir. * Kişinin başı son derece hareketli ve reflekslere açıktır.Zaten size saldıran ve dövüşe hazır bir rakibe yumruğu net atmak çok zordur.Çünkü sonuçta baş ellerle korunan bir bölgedir.Bu nedenle yumruk ile saldırganı tek vuruşta indirmek ve nakavt etmek çok zordur. Bu da size daha sert saldırılar gelecek demektir.Self defansta amaç tek vuruşta saldırganı bertaraf edip o mekandan uzaklaşmak üzerine kuruludur.Yumrukla bunu başaramazsınız ve ikinci bir saldırıya maruz kalırsınız. *Eğer yumruğunuz saldırganın ağzına ve dişlerine gelirse elinizin kesilme ve kanama ihtimali çok kuvvetlidir.Hem yaralanan siz olursunuz ve hem de suçlu pozisyona düşersiniz.Çünkü parmakları kanayan birine polis merkezi saldırgan gözü ile bakar.Hem de eliniz vasıtasıyla saldırganın ağzındaki kanama ve salyadan hıv,hepatit b ve c gibi bulaşıcı hastalıkları rahatlıkla kapabilirsiniz.Çünkü bir kişinin ağzında başka birine bulaşabilecek milyonlarca bakteri bulunabilir. Saldırgana elle vurulacaksa bu yumrukla değil avuç içi ile direk olarak yapılmalıdır.Bu daha emniyetli daha şaşırtıcı ve etkili bir yöntemdir.Eğer kuralına uygun ve etkili yapılırsa avuç içi ile vurmalar o kadar etkili olur ki öldürücü etkisi bile vardır. Çin dövüş sanatlarının en önemli kuralıdır ki; Vücudunuzun sert kısımları ile rakibin yumuşak dokularına , vücudun yumuşak kısımları ile rakibin sert kısımlarına vuruş yapılır.Misal yumruk, dirsek , diz ve parmak uçları ile Rakibin kaslarına, karnına,gözlerine saldırırken, avuç içi veya ayak tabanı ile rakibin başına ,dizine veya dirseğine saldırılır. Bunu izahatını boks maçlarında görebilirsiniz.Boks eldivenleri yumuşaktır ama darbeyi rakibe geçirir.Çıplak elle vurulsa darbeyi rakibin yüzü değil sizin eliniz geriye alır.Bu nedenle taekwondo ve diğer dövüş sanatlarında size yapılan sokak saldırganlarına karşı asla yumruk kullanmayınız.En etkili ve verimli yol tek bir vuruşla nakavta giden ayak vuruşlarıdır. Kendinizi korumak için gözlerinizi verimli kullanmak: düşmanca tavırlı kişi veya tehlikeli olaylarla yüz yüze kalındığında nereye bakılacağını bilmek son derece önemlidir.Genellikle çalışmalarınızda çok nadir olarak öğretilir. Bu çok ihmal edilen ciddi bir durumdur.Çünkü gözlerinizi (bakışlarınızı) en doğru şekilde kullanılmasını bilmekle utanma duygusundan kurtulabilir, hedefinizin gözünüzden kaçmasını engelleyebilir ve daha önemlisi burnunuzun görüşünüzü engellemesine mani olabilirsiniz. Nereye ve nasıl bakılacağını izah etmeden önce şunu akılda tutmanız gerekir ki; "Yüz yüze" gelmek demek rakiple veya karşıdaki kişi ile burun buruna değecek kadar sert bakışlarla yaklaşmak değildir.Her zaman için mesafe korunmalı yani bir kol mesafesinde biraz daha fazla bir mesafeyi muhafaza edilmelidir.Bunu sizin ile konuşan her kişi ile korumalısınız.Sadece müsabaka değil, sokak dövüşü veya saldırılarında değil dostane ilişkilerde bile esas budur.Yani karşınızdaki kişilerle bir kol mesafesi (kolunuzu uzatınca karşıdaki kişiye değmeyecek kadar bir aralık) kadar bir mesafe her zaman için olmalıdır.Yanınıza yaklaşan yüzüne dövme yaptırmış motosikletli kaba giyimli kapkaççı olabileceğinden şüphe ettiğiniz biri de olsa veya çok yaşlı ve sizden yardım isteyen bir bayanda olsa bu emniyet mesafesini her zaman korumalısınız. Adetlerimizde genelde bir kişi ile konuşurken kişinin gözlerine bakmak bir adettir ve saygının ifadesidir.Uzun üre göz kontağı kurulmaması demek karşıdaki insana değer vermemenin, onunla ilgilenmemenin ve olumsuz bir tavır takınmanın bazen de sinsilik ve ikiyüzlülüğün ifadesidir. Sadece dostluk ilişkilerinde değil sokakta düşmanca tavır sergilen bir kişi ile karşılaştığınızda konunun patlama noktasında göz kontağınız düşmanın yapacağı hareketler ve niyetini anlama hakkında size ipuçları verir. Karşıdaki kişye bakarken size gerek toplumda medeni ilişkiler için ve gerekse düşmanlık besleyen kişilerin niyetlerini anlamada ve korunmada avantaj sağlayacak bölge : Üçgensel alan diye kabul edilen bölgedir. ÜÇGEN: Aynada kendinize bakınız.Çene ucunuzdan aynadaki aksinizin iki omuz kenarına uzanacak iki düzgün çizgi hayal ediniz.Ayrıca aynadaki aksinizin iki omuz kenarından birbirine bir düz hat çekiniz.İşte bu üçgensel bölge gerek dostluk ilişkilerinizde ve gerekse bir düşman ile karşılaştığınızda bakacağınız ve asla gözden düşürmeyeceğiniz sahadır.Hele düşmanla bir aksiyon el harekete dönüşecek (kavgaya) hararetli tartışmada bu bölgeyi görüş alanınızda tutmanın bir mecburiyettir. Çünkü aynada kontrol ediniz.Yumruk atmaya bira teşebbüs ettiğiniz zaman bu üçgen de ne gibi değişiklikler meydana geliyor.Aynadaki aksinizde Omuzlarınız bu üçgene göre hareketlenmesi nasıl oluyor. Yine ayağınızı yerden 2 veya 5 santim kadar kaldırınız ve omuzlarınızın konumunda oluşan değişikliklere bakınız meydana gelen değişiklikleri inceleyiniz. Yine sağ tarafınıza kaçmaya hareketleniyormuş gibi yaparak çizilen bu üçgendeki değişmeleri inceleyin.Yapabileceğiniz her hareket formlarını deneyin ve teşebbüs halinde iken bu sahadaki değişimleri inceleyin Yüksek seviye boksörler ve dövüş sanatçıları rakiplerinin yapacağı hareketi omuz hareketlerinden çıkartırlar ve ona göre tavır alarak karşı hareketlerini yaparlar ve bu omuz hareket antrenmanı üzerinde çok sıkı çalışırlar. Sürekli olarak karşımızdaki kişiniz iki omuz arasındaki hatta mı bakacağız?Hayır.Bakışlarımız bezen rakibin gözlerine kilitlenmeli ve bazen de omuzları arasındaki hatta bakmalıdır.Yani bu belli sıra dahilinde olabilir. Sürekli göz kontağı kurmak zordur ve bunu omuzlar arası kontak ile değiştirerek fasılalı yapmalıyız.Fakat göz kontağı kursak bile bir monitör gibi üçgensel sahayı hep dikkate almalıyız.Çünkü bu bölgedeki hareketlenmeler bize ne yapmamız gerekenler hakkında çok güzel ipuçları verecektir. ÜÇGENSEL BÖLGEDEKİ HAREKETLERİ OKUMA: Burada üçgensel bölgedeki değişikliklere bağlı olarak karşıdaki kişinin yapması olağan hareketlerden bahsedeceğiz. *Karşınızdaki kişinin omuzları ve göğsü bir parça saat yelkovanı tersinde dönerse ( sağ omuzu biraz geri sola kayarsa) sizin göğüs veya başınıza sert bir yumruk atacaktır. *Karşınızdaki kişinin göğsü saat yelkovanı ters istikametinde (sola) döner ve omuzu yere inerse büyük ihtimal sizin karın kısmınıza bir yumruk atacaktır. *Karşıdaki kişinin göğsü ufak fasılalarla her iki yönde hareketleniyorsa ve omuzları sağa sola ufak hareketlenmeler yapıyorsa biliniz ki size iki elle çift yumruk atacaktır. *Kişinin sağ omuzu geriye hareketleniyor ve göğsü saat istikameti tersi (sola) dönüyorsa size büyük ihtimal sağ tekme gelecektir. *Kişinin sol omuzu geriye hareketleniyor ve göğsü saat istikametinde (sağa) dönüyorsa size büyük ihtimal sol tekme gelecektir. *Eğer üst vücut kısmı yani omuzları aniden yükseliyorsa büyük ihtimal sizi itmeye çalışacak veya iki yakanızdan tutmaya yeltenecektir. Bu hareketleri partnerinizle çalışın ve detaylı olarak öğrenin. KARŞIDAKİNİN NEFESLEŞMESİNİ İZLEYİN: Karşınızdaki kişinin nefes alışını kontrol etmek,size çok önemli ipuçları verir.Eğer rakibinin çok kuvvetli nefes alıp veriyorsa bu çok sert bir atak yapacak demektir.Bunu şahsın üçgensel bölgesini sürekli takip ve kontrol ederek anlayabilirsiniz.nefes alınırken veya nefes çekildiğinde atak gelecek demektir.Rakibiniz eğer kuvvetli nefes vermeye başlamışsa bu onun en zayıf anıdır ve genellikle saldıramaz.Demek ki kuvvetli nefes alınma anı rakibin en tehlikeli anıdır ve tedbirli olmanız gerekir.Yine kuvvetli nefes verme anı ise en zayıf anıdır ki saldırıp neticeye ulaşabileceğiniz anlardır.Yani rakip d4rin nefes verdiği ve göğsü indiği anda saldırı yaparsanız onu en zayıf anında yakalarsınız. Kişiler koşarken , dövüşürken veya aşırı heyecanlandıkları anda derin derin solurlar.Bu anlarda nefes alış verişleri iyi takip edilmelidir.Ve tekniğinizin başlangıcı onun nefes verdiği anda olmalıdır. RAKİBİN GÖZLERİ: İyi sokak dövüşçüleri gözlerini aldatıcı olarak nasıl kullanmaları gerektiğini çok iyi bilirler.Aniden sizin alın kısmınıza bakalar ,yanıltırlar ve aniden kasık kısmınıza tekmeyi yapıştırlar. Veya tersine olarak sert bir ifade ile sizin kasıklarınıza bakar gibi yaparlar ancak bu kez başınıza sert bir yumruk atarlar. Yani bir sokak saldırısında sıkıştırılırsanız, kişi kasığınıza bakarsa başınıza ,alın kısmınıza bakarsa büyük ihtimal kasıklarınıza bir darbe gelecek demektir. Eğer bir kişi bakışlarını karşıdaki insanın gösterdiği istikamette odaklarsa o kişiyi yanıltmak çok kolaydır.Sihirbazlar bunu çok iyi yaparlar.Basit el hareketler ile sizin bakışlarınızı başka bir objeye odaklarlar.Beyninizde odaklandığınız yerin görüntüsü oluşurken Yaptığı diğer işi görüş sahanızda olsa bile göremezsiniz.Sonuçta da sihirbazın o işine zaman yaptığına akıl erdiremezsiniz.Halbuki her ikinizi karşıdan seyreden üçüncü bir kişi tüm olayları açık seçik görebilir. Bunu sokak dövüşçüleri de iyi yaparlar.Kapkaççılar sizi bir an işi başka bir şeye yöneltirler ve hırsızlıklarını yaparlar. Bu taktiklerin kötü bir kurmanı olmamak için,hem arka tarafınızı kontrol etmeniz ve hem de ön kısımda şüpheli şahsın "üçgensel" bölgesini çok iyi gözlemlemek gerekir.Bu kontağı asla kaybetmezsiniz tüm aldatıcı taktiklerine önceden hazır olursunuz.Yüz veya göz ifadeleri kişinin niyetini atak mı yapacak veya kaçacak mı ortaya koyar.Keskin bir nefes alır ve gözlerini kısarak bakar ve yüz ifadesi sertleşir dişlerini gösterir ise muhakkak bir atağa hazırlanıyordur.Özellikler sizin silahınıza dikkatli bakıyorsa ( bu elinizdeki sopa olabilir veya çalınmaya elverişli çantanız ,cep telefonunuz vs. olabilir.Eğer kişi sağa sola bakınıyorsa bu ya size karşı silah olarak kullanacağı bir silah yada kaçabileceği bir istikamet arıyor anlamındadır. Bu açık göstergeler ışığında gözlerinizi illa rakibin gözüne takıp kalmayın.Çünkü rakibin tek başına gözleri bir şey ifade etmeyebilir ,yapmanız gereken "üçgensel" diye tarif ettiğimiz bölgeyi kontrol etmenizdir. ALMAN ÇOBAN KÖPEĞİ BAKIŞI: Bu bazen "bin yard bakışı" diye de adlandırılır.Bu bakış tarzında sadece bir objeye bakış değil o objenin de içinde olduğu bir alana komple bakış söz konusudur.Yani karşınızdaki insan direk olarak size bakmaz ancak bakışları içinde sizde varsınız demektir.Bunu anlayabilirsiniz.Parkta otururken biri size bakıyor ama sık göz kontağı yapıyorsa bundan rahatsız olur ve adama "ne bakıyorsun kardeşim" diye çıkışırsınız.Ancak biri sizin olduğu tarafa bakıyor olabilir ancak size bir kontağı direkt yoksa bundan rahatsız olmazsınız.Halbuki her iki kişide sizi aynı oranda görüyor demektir. Bunu alman çoban köpekleri veya Kangal köpekleri çok iyi yaparlar.Asla saldıracakları objeye bakmazlar ,o objenin olduğu bölgeye dalgın dalgın bakarlar.Bu onların objeye dikkat etmedikleri anlamına gelmez.Çünkü objenin en ufak bir hareketinde üzerine atılarak onu parçalarlar.Bu onların niyetlerini saldıracakları kişiden gizlemek içindir. Bu bakışa rakibi "göz hapsinde" tutma diyebiliriz.Bu bakışları rakip asla çözemez.Sizin ne yapabileceğinizi anlayamaz.Bakışlarınız onu tedirgin etmez ama sürekli bir beklenti ve şüpheye sokar. BOŞ VE ANLAMSIZ BAKIŞ: Rakibinizle konuştuğunuz esnada ,kişinin gözleri aniden balıklarınki gibi yassılaşır durumda ise ,gözlerinde bir canlılık varsa ve vücudu hafifçe bir yana yatmış vaziyette ve gevşek durumda ise kişinin aniden patlayıcı bir hareketine hazır olmalısınız.Kavgaya girmek veya kaçmak için yüksek oranda adrenalin salgılanmış demektir.Sizinle hala konuşuyor olsa bile atak yapacak veya sizin bir atağınıza direnç gösterecek demektir.Bu kişiler masada oturuyor vaziyette iseler ellerini masa kenarına koymalarına dikkat ediniz ,o masayı size doğru itecek veya sandalyeye tutunmuşlarsa onu size atacak demektir. Vücudunun hafifçe seğirtilmesinin bir göstergesi rakibin saldırı yapacak veya kaçacağı göstergesidir.Kişi ile konuşurken bu seğirtmeyi hissettiğiniz anda (tabi ki rakibin üçgensel sahasını sürekli kontrol ediyorsunuz ) gardınızı alınız çünkü yüksek adrenalin salgılıyor ve dövüşe hazır halde demektir. SİZİ BOŞ VERİYOR VE ALDIRMAZLIKTAN GELİYORSA: Size aldırmayan ve boş veriyor görünen rakibe karşı çok dikkatli olmalısınız.Sizin komutlarınıza aldırmıyorsa veya dur dediğinizde durmuyor ve yoluna devam ediyorsa veya yaptığı kötü bir işi yapmaya devam ediyorsa dikkatli olun çünkü bu duymadığı anlamında değildir.İkazınızı tekrar etmeye gerek olmadan gerekli hamlenizi önce siz yapınız.Çünkü ondan aniden bir darbe gelecek demektir.Beklemesinin ve aldırmamasının nedeni gerekli saldırı mesafesine yaklaşmanız içindir.Diyelim ki apartmanınıza girdiniz merdivenleri çıkarken yabancı birinin bir kapıyı açmaya çalıştığını ve bu esnada etrafa şüpheli baktığını gördünüz.Siz oraya vardığınızda bakışlarında değişiklik olur önüne bakmaya başlar bir tavır sergilerse ve kimsiniz sorunuzu duymazlıktan geliyorsa yanına yaklaştığınız anda vurunuz.Çünkü kaçacak yönü olmadığından sizi duymazlıktan gelen ama yaklaştığınızda size vuracak bir hırsızla karşı karşıyasınız demektir.Anında avantaj sağlayacak en iyi dövüş taktiklerini kullanmanız gereklidir GÖZLERİ VERİMLİ OLARAK KULLANMAK: bazen ofis çalışanları (lokanta ,büro ,market vs)sert ve kaba insanlarla karşılaşırlar.sert ve asabi bakışları ve kabalıkları ofis çalışanlarını haklı olarak tedirgin eder.Bu ofis düzenini bozar veya en azından ofis çalışanlarının dikkatini dağıtır.Bazen çalışanlar gözlerini kaçırarak ve başka şeyle meşgul olarak kişinin sertliğinin ve sinirinin geçmesini beklerler.Bu aslında hatalıdır ve içeri gelen kişiye cesaret vermedir.Kesinlikle kişinin gözüne ,elmacıkkemiğine,kaşlarının arasına veya tüm yüzüne bakınız ve hareketlerinden etkilenmediğinizi gösteriniz.Set ve asabi tavrı ile sizden bir şey koparamayacağını bilmelidir. ANİ BAKIŞ: Burada siz saldırı duyguları içindeki rakibin tereddüt ve duraklamasına neden olacak çok basit bir tekniği ifade edelim. Rakiple muhattap olurken onu periferik görüş sahanızda izlerken aniden kişinin gözlerine dikkatlice ve sertçe bakın.Bu ani ve sert bakış kişiyi afallatır ve komutunuza uydurur. ELLERİNE BAKMAYIN: Saldırıdan şüphelendiğiniz anlarda size elini el sıkışmak gayesi ile uzatan birine elinizi uzatırken kesinlikle ellerine bakmayın.Siz elinizi uzatırken ve gözleriniz otomatikman ellere odaklanırken aniden bir saldırı gelir.Saldırganların en büyük yöntemlerinden biri budur.Elleri ile dikkatinizi ve bakışlarınızı oraya yönlendirirler.Ya kırk yıllık dost imiş gibi el sıkışmak için elini uzatırlar, yada parmakları ile bir hareket yaparak oraya bakmanızı sağlarlar.Bu oyuna gelmeyin tanımadığınız bir semtte tanımadığınız bir insan eski bir dost gibi yanınıza sokulup sarılmak veya el sıkışmak için üzerinize geldiğinde oyuna gelmeyin.Onu yukarıda dediğimiz gibi savunma mesafesi dışında tutun.Hemen elinizi uzatarak hafifçe iterek mesafe dışında tutun ve resmen tanımadığınızı söyleyin ve ifadelerini uzaktan söylemesini sağlayın. VURUŞ YAPILAN YERE BAKMAYIN: Şunu unutmayın asla vuruş yapacağınız bölgeye bakmayın.Sokak serserileri bu konuda çok tecrübelidirler.Nereye baktığınızda ne tür bir savunma yapacağınızı veya nasıl saldıracağınızı çok iyi tahmin ederler.Ya rakibin üçgensel bölgesine bakın yada tüm çevre ve muhiti gözleyin.Bu çevresel bakış açınız belki zayıf olabilir.Bu bir çalışma ister.Bu nedenle kontra yumruklar yiyebilirsiniz.Rakibi bir bütün halinde gzlemleyeceğim derken bir an için onun açılan dizine takılır kalırsınız ama yukarı seviyeden bir yumruk yersiniz.Bu nedenle sizin için hayati olan noktalar rakibin gözleri ve yüzüdür.Rakibin karnına vuruş yapsanız bile yinede göz kontağınızı kaybetmeyin. Gerek sokak saldırıları olsun ve gerekse müsabaka için olsun göz kontak çalışmalarınızı sürekli yapın. Antrenmanlarınızda bu konu üzerinde titizlikle durun. 1-sokak dogusune gıreceksenız muhakkak rakıbınızle aranızda bır mesafe bırakın 2-ellerınızı sakın yumruk yapmayın 3-rakıbın sıze saldırısında a-ya bıır elıyle tutar bır elıyle vurmaya kalkar b-ıkı elıyle yakanızdan tutar kafa atöaya calısabılır c-dırekman ayı kucaklamasına da gırebılır 4- en buyuj dıkkat etmeınız gereken ıse arkanızı kollayınız +sızı ayırmaya gelenlere dıkkat edın ayırma bahanesıyle sıze vurabılırler rakıbınızın arkadaslaırda olabılırler
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
The Karate Kid CAM DVDR | sergio090588 | Yabancı Film | 0 | 06-15-2010 04:54 PM |
Karate Şampiyonası başlıyor | Bostandere | Eskiler (Arşiv) | 0 | 12-21-2006 03:38 PM |
CRACK NEDİR?SERIAL NEDİR?PROGRAM NASIL KIRILIR?rESİMLİ ANLATIM. | husam | Eskiler (Arşiv) | 2 | 09-25-2006 02:45 AM |
karate kamil 1-2-2.5-3-4 | Tathar Elanessé | Adult eski arşiv | 5 | 04-29-2006 02:20 PM |
Goju-ryu Karate | Bostandere | Adult eski arşiv | 3 | 03-16-2006 03:20 AM |