![]() |
![]() |
#1 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3038
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Genel anlamıyla vampir terimi, hayatını sürdürmek için insanların kanını emen insanımsı varlıkları tanımlamak için kullanılır. İnsanın kanını tamamen emen bir vampir, onun ölümüne yol açabilir. Ancak, vampir kanını içtiği kimseye kendi kanından da içirecek olursa, kurbanı da bir vampire dönüşür. Bu, 1-2 haftalık bir transformasyon sürecidir ve süreç sonunda kanı kullanmayı öğrenmiş olarak kendisini seçen vampirin ait olduğu klana katılır. Vampirleri güçleri, kanlarındadır. Bir başka vampirin kanını içen bir vampir, onun güçlerine sahip olabilir; bu yüzden, hiçbir vampir bir diğerine tamamen güvenemez. Vampirler Nereden Gelmiştir? Dünya tarihine bakacak olursak, vampirlere dair ilk yazılı kayıt William of Newburgh tarafından tutulmuştur. 12. yüzyılda yaşamış olan William, ölen bazı kişilerin, geceleri insanlara saldırmak üzere geri geldiklerini anlatan bir takım metinler yazmıştır. Yazmış olduğu metinlerde, bu gece yaratıkları Sanguisuga (kan emici) diye tanımlanmışlardır. Ancak vampirlerin geçmişi çok daha eskiye, ta yaradılışa dayanmaktadır. Kutsal musevi metinlerinde, yaratılış şu şekilde tasvir edilir: 27 So God created man in his own image, in the image of God created he him; male and female created he them. 28 And God blessed them and God said unto them, Be fruitful and multiply and replenish the earth and subdue it. (Genesis 17-28) Vampir metinlerinde, ilk yaratılan kadının Eve değil, Lilith olduğu söylenir. Lilith, kendisine yüklenmiş olan üreme görevi dolayısıyla kendisini aşağılanmış hisseder ve Adam ile aynı seviyede olması gerektiğini haykırarak isyan eder. Adam onun isyanına karşı kayıtsız kalınca iyice sinirlenen Lilith, Tanrı'nın kutsal adını yüksek sesle haykırarak ortadan kaybolur. Lilith'in gidişi üzerine Tanrı Eve'yi toprak yerine Adam'ın kaburga kemiğinden yaratır; bu şekilde Eve isyankar değil sadık olur. Lilith ise, Kızıldeniz civarında bir yerde lanetlenmiş ve şeytani bir şekilde yaşamaya devam eder; kendi şeytani çocukları iyi-kötü arasındaki savaşlarda öldürülükçe o da çocuk öldürür. Adam ile Lilith'in ilk çocukları olan Caine ise, vampirlerin ilkidir. Bir kıskançlık sonucu kendi kardeşini öldürünce, Tanrı tarafından lanetlenmiş ve cezalandırılmıştır. Caine, sonsuza dek tekrar güneş yüzü göremeyecek ve kana susamışlığın azabını çekecektir. Caine, taşıdığı sonsuz izle anne-babasının topraklarından sürülür. 10 What hast thou done? The voice of thy brother's blood crith unto me from the ground. 11 And now art thou cursed from the earth, which hath opened her mouth to receive thy brother's blood from thy hand; 12 When thou tillest the ground, it shall not henceforth yield unto thee her strength; a fugitive and a vagabond shalt thou be in the earth. 15 And the LORD said unto him, Therefore whosoever slayeth Caine, vengeance shall be taken on him seven fold. And the LORD set a mark on Caine, lest any finding him shall kill him." Genesis 4:10-15 Vampir metinlerine göre Caine, Lilith'i bulmak üzere Kızıldeniz'e gitmiş, Lilith de ona kanın gücünü öğretmiştir. Caine'den, İskandinav ülkelerine ait bir efsane olan Beowulf'ta da bahsedilir: ...Till the monster stirred, that demon, that fiend, Grendel, who haunted the moors, the wild Marshes, and made his home in a hell Not hell but earth. He was spawned in that slime, Conceived by a pair of those monsters born Of Caine, murderous creatures banished By God, punished forever for the crime Of Abel's death. The Almighty drove Those demons out, and their exile was bitter, Shut away from men; they split Into a thousand forms of evil-- spirits And fiends, goblins, monsters, giants, A brood forever opposing the Lord's Will, and again and again defeated. (Ll. 101-114) ...Caine had killed his only Brother, slain his father's son With an angry sword, God drove him off, Outlawed him to the dry and barren desert, And branded him with a murder's mark. And he bore A race of fiends accursed like their father... (Ll. 1261-1266) Kanı kullanarak mistik güçleri nasıl uyandıracağını ve insanları kendi cinsinden varlıklara nasıl dönüştüreceğini öğrenen Caine, en başta kendi gibi lanetli varlıkları dünya yüzeyine yaymanın doğru olmayacağını düşünür ve kendi kabuğuna çekilir. Ancak zaman içinde yalnızlık duygusuna yenik düşer ve 3 kişiyi kendi gibi vampire dönüştürür. Zaman içinde 3 kişi 13 kişi olur. Bu 13 vampir, dünyanın ilk insanları arasında özgürce dolaşarak umarsızca beslenmeye başlar. Olup bitenler karşısında çılgına dönen Caine, daha fazla vampir yaratılmasını kesin olarak yasaklar. Tüm vampirleri yanına alan Caine, bir şehir kurar ve bu şehirde vampirlerle insanlar barış içinde yaşar. Ne var ki, barış çok uzun sürmez ve Caine'in çocukları tekrar insanlarla beslenmeye başlar. En sonunda şehir çöker; bu çöküşün sebebi kesin olarak bilinmez, ancak yıkıma doğal afetlerin veya Caine'nin kurallarından bıkan bir çocuğun yaptığı kara büyünün yol açtığına dair rivayetler vardır. Bu yıkımın ardından Caine onun ilk 3 çocuğu kaybolur. Bu şekilde, tarihin en güçlü vampirleri ortadan kalkmıştır. Geriye kalan 13 vampir ise, kurallardan bağımsız bir hayat sürmeye başlar. Bu 13 vampirden Antediluvians diye bahsedilir. Antediluvians'ın yarattığı vampirler ise, her birinin özel güçlerini ve yeteneklerini (bir miktar fireyle) miras alırlar. Bu şekilde, vampir klanları yavaş yavaş oluşmaya başlar. Vampir Klanlarının Tarihi Vampir klanları, dünyanın dört bir yanına dağılmaya başlar. Ancak, oluşan her yeni vampir jenerasyonu, bir öncekine göre daha güçsüz olur. Zaman içinde, klanlar arasında güç rekabeti ve savaşlar başgösterir; ve günümüzde hala devam eden bir vampir cihadı başlamış olur. Ortaçağın ilk yıllarında kendilerini iyiden iyiye açığa vuran vampirlerin nüfusu tedirgin edici boyutlara ulaşır. Halkın bu konudaki fısıltıları kiliseye kadar ulaşır. Oluşturulan gizli örgütler vampirlere karşı büyük bir savaş açar. Vampirlerin en zayıfı dahi insanların en güçlüsünden kat kat daha güçlü olmasına rağmen sayıca üstün olan ve gündüzleri de savaşabilen insanlar, birçok vampiri ortadan kaldırır. Yaşlı vampirler tarafından "kurban edilecek koyun" gözüyle bakılan genç vampirler, büyük bir ayaklanma çıkarırlar. Doğu Almanya'da bir grup genç vampir, yaşlı vampirlerin kendilerini kontrol etmesini sağlayan büyüyü kırmanın bir yolunu keşfeder. İnsanlar ve iç çatışmalar sebebiyle darbe üzerine darbe yiyen vampir ırkının soyu tehlikeye girer. Bunun üzerine 15. yüzyılda, tüm klanların tesilcilerinin katılacağı bir toplantı düzenlenir. 13 klanın 7'sinin katıldığı bu toplantıda, Camarilla adı verilen bir birlik kurulur. Sayısal üstünlüğe sahip olan Camarilla birliği içsel ayaklanmaları kolaylıkla bastırır. Camarilla, 6 temel kanunu kabul eder: The First Tradition: The Masquerade Thou shall not reveal thy nature to those not of the Blood. Doing so shall renounce thy claims of Blood. The Second Tradition: The Domain Thy domain is thine own concern. All others owe thee respect while in it. None may challenge thy word while in thy domain. The Third Tradition: The Progeny Thou shall sire another only with the permission of thine elder. If thou createst another without thine elder's leave, both thee and thy progeny shall be slain. The Fourth Tradition: The Accounting Those thou create are thine own childer. Until thy progeny shall be released, thou shall command them in all things. Their sins are thine to endure. The Fifth Tradition: Hospitality Honor one another's domain. When thou comest to a foreign city, thou shall present thyself to the one who ruleth there. Without the word of acceptance, thou art nothing. The Sixth Tradition: Destruction Thou art forbidden to destroy another of thy kind. The right of destruction belongeth only to thine elder. Only the eldest among thee shall call the blood hunt. Gerçek yüzlerini saklayarak insanlar arasında yaşama kararı alan Camarilla, insanların birkaç kuşak sonrasında vampirlerin sadece efsane olduklarına inanmalarını ummaktaydı. Camarilla'ya katılmayan vampir klanları ise yeraltına sürülmüştür (bu klanlar, daha sonra Sabbath adındaki bir diğer birliği oluşturacaktır).
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3038
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Alınan kararlardan sonra cihad devam etmiş, ancak mücadeleler meydan
savaşı olmaktan çıkıp gece baskınlarına dönüşmüştür. Bu ölümcül cihad, zaman değiştikçe form ve method değişikliklerine uğramış olmakla birlikte, günümüzde hala sürmektedir. Vampirler arasında anlatılan efsaneler, Gehenna adındaki bir geceden bahseder. Bu gecede, Antediluvians adıyla anılan ve Caine'in ilk torunları olan ve inanılmaz derecede büyük cüçlere sahip 13 vampir gizli barınaklarından dışarı çıkacak ve kendilerinden daha genç olan bütün vampirleri ortadan kaldıracaktır. Bu gece, aynı zamanda bilinen dünyanın sonu olacaktır. Gehenna'yı durdurmaya çalışan vampirler olduğu gibi, onu fanatik derecede destekleyen vampirler de mevcuttur. Vampir Birlikleri ve Klanları Camarilla Birliği Camarilla, Caine'in ilkelerini sürdürmeyi ve vampirleri insan saldırılarından korumayı amaçlayan bir birliktir. İnsanlar arasında yaşar ve belli sınırlar çerçevesinde kalarak büyük bir dikkatle beslenirler. Camarilla, 7 klandan oluşur: Brujah: Brujah klanı, genel olarak asi ruhlu vampirlerden oluşur. Brujahlar, sosyal değişime kolaylıkla ayak uydururlar ve içlerinde Camarilla birliğine ait en güçlü vampirlerden bazıları yer alır. Birçok diğer vampir, Brujah'lardan "Punk'çı kanun kaçakları" diye bahseder. Gangrel: Tüm vampirler arasında, içgüdülerine ve doğalarına en bağlı klandır. Doğa içinde yaşamayı şehirde yaşamaya tercih ederler. Nasıl ve neden olduğu bilinmese de, Gangrel klanına ********lar ve kurtlar dokunmamaktadır. Şekil değiştirme konusunda özel yeteneklere sahip olan klanın üyeleri, yarasa veya kurda kolayca dönüşebilirler. Klan, son zamanlarda başlarına gelen (ve ne olduğu tam oalrak bilinemeyen) kötü bir olay yüzünden, Camarilla'dan uzaklaşmıştır. Malkavian: Diğer vampirlere dahi korku salan bir klandır. Malkavian'ların hemen hepsi "deli" diye tanımlanabilecek derecede davranış bozukluğu sergiler. Ne zaman ne yapacakları belli olmadığı ve davranışlarının & tepkilerinin ne anlama geldiği asla tam olarak anlaşılamadığı için diğer vampirler Malkavian'lara dikkatle yaklaşır. Nosferatu: Dış görünüşlerinin çirkinlikleriyle ün salmış bir klandır. Köpek dişleri yerine ön iki dişinin uzun olmasıyla ve kel kafalarıyla tanınırlar. Nosferatu'lar görünüşleri sebebiyle gizlenme ihtiyacı içindedirler. Diğer vampirler, mecbur kalmadıkça Nosferatu'larla iletişim kurmazlar. Toreador: "Sanatçı vampirler" diye tanımlanırlar. Son derece kibar ve naziktirler. Oldukça zeki olan Toreador klanı üyelerinin her hareketinde tutku gizlidir. Tremere: Büyü konusunda uzmanlaşmış olan klandır. Ritüeller ve büyüler aracılığıyla kanın diğer vampirlerce çok az bilinen birçok gücünü ortaya çıkarabilirler. Tremere klanının neler yapabileceğini bilenler, onlardan uzak durmaya özen gösterir. Ventrue: Ventrue klanı, onurlu ve kibar olmasıyla ün yapmıştır. En eski zamanlardan beri liderlik duygularıyla hareket eden klan, vampirlerin geleceğini şekillendirebilmek için çalışır. Eski zamanlarda Ventrue üyeleri soylular ve prensler gibi güçlü kişiler arasından seçilirdi. Günümüzde soylu bir servete sahip olan klan, Camarilla'nın düzenini ve devamlılığını sağlayan anahtar güçtür. Sabbat Birliği Camarilla'ya isyan eden ve yeraltına sürülen vampir klanlarının oluşturduğu birliktir. Amacı, tüm vampirleri Camarilla'nın sınırlandırmalarından çıkarıp dünya üzerinde tamamen özgür olmalarını sağlamaktır. Sabbat metinleri vampirlerin beslenme zincirinin en üstünde yer aldığını, bu yüzden insanlardan saklanmak yerine onları yönetmeleri gerektiğini söyler. Sabbat, bağımsız birçok sempatizanı olmasına karşın, 2 klandan oluşur: Lasombra: Sabbat'ın kalbi diye nitelenen Lasombra klanı, zevk düşkünlüğüyle tanınır. İnsanlara tamamen sırt çevirmek yerine, onların ölümlülük ve zayıflıklarını kendi zevkleri için kullanırlar. Ölümsüz olmanın tadını sonuna kadar yaşamayı amaçlayan bir hayat tarzları vardır. Klan, karanlık güçler üzerinde hakimiyet sahibidir. Tzimisce: Sabbat'ın ruhu diye nitelenen Tzimisce klanı, vahşetiyle tanınır. "Discipline of Vicissitude" adlı doktrinlerine bağlı olarak, insan ve vampir bedenleri üzerinde birçok korkunç deney yaparlar. Bünyesinde birçok büyücü barındıran klan, et ve kemik üzerinde hakimiyet sahibidir. 13 Antediluvian arasında yer alan yaratıcılarının yakında uyanacağına dair söylentiler vardır. Bağımsız Klanlar Herhangi bir gruba dahil olmayı reddeden vampirler mevcuttur. "Anarchs" diye tanınan ve pek fazla sorun çıkartmaran bir grup genç vampir vardır. "Inconnu" diye tanınan ve tarih öncesinden kalan bir grup vampir ise, güç oyunlarından uzak durup kendi içlerine dönmüş ve kendilerini potansiyellerini ortaya çıkarıp aydınlanmayı yaşamaya adamıştır. 4 klan ise, büyük cihad içerisindeki yerlerini zaman zaman değiştirirler ve "Neutral" diye tanımlanırlar. Bu klanlar; Assamite: Kökenleri doğu çölleri olan ölümcül Assamite klanı, katillik hünerlerini doğru fiyatı ödeyebilen herhangi biri için sergileyebilir. Setite: En güvenilmez klan olma özelliğini taşır. Karanlık bir takım güçlere sahiptirler ve Caine'in kurmuş olduğu ilk şehri kendilerinin yıkmış olduğunu söylerler. Giovanni: Saygı duyulan ve güvenilen bir klandır. Kökleri Rönesans öncesi tüccar prenslere dayanır. Hala Venice bölgesinde yaşar ve sırlarını çok iyi saklarlar. Ravnos: Kara mizahın vampirler arasındaki temsilcileri diye nitelendirilirler. Kökenleri çingenelere ve hırsızlara dayanır. Bir süre önce 13 Antediluvian arasında yer alan yaratıcıları uyanmış (veya uyandırılmış) ve kan ihtiyacı içinde birçok Ravnos'u kanlarını içerek ortadan kaldırmıştır. Geriye kalanlar Camarilla'ya katılmayı düşünmektedir; Camarilla, Gangrel'in yerini alabilmeleri açısından olaya sıcak bakmaktadır. Vampirlerin Hiyerarşik Yapısı Vampirler, hiyerarşiye çok önem veren varlıklardır. Camarilla birliği, bu konuda kendi içinde son derece gelişmiş bir sistem kurmuştur. Prince Vampirlerin yaşadığı bölgeler, çeşitli sınırlarla bölünmüştür. Her bölüm, bir prince tarafından yönetilir; bir prince ise, en yaşlı vampirler tarafından seçilir. Bir prince tarafından yönetilen her bölüme "Domain" adı verilmektedir. Yabancı bir Domain'de izinsiz avlanırken yakalanan bir vampir, prince tarafından cezalandırılabilir. Domain prensleri, genellikle Ventrue veya Toreador klanı üyelerinden seçilir. Ancak, yer yer Brujah, Nosferatu, hatta Malkavian prenslerine dahi rastlanmıştır. Bir prince, kendi Domain'i çerçevesinde tam yetkiye sahiptir. Av sınırlarını çizebilir, belli bölgeleri kanın yasak olduğu nötr alanlar ilan edebilir. Camarilla'nın 6 ilkesini ihlal eden vampirleri kendi bölgesinde avlayabilir. Prince hakimiyet alanlarının sınırları genelde şehirlerle çizilmiştir. Mesela; Paris'in, Chicago'nun, Atlanta'nın ayrı ayrı prince'leri vardır. Bir prince söz konusu bölgede asırlardır yaşamış vampirlerden seçilmiş olduğundan, bölgesinde neler olup bittiğini herkesten daha iyi bilir. Primogen Her "Domain"de, prince'e yardım etmek amacıyla kurulmuş bir de primogen grubu vardır. Bu grup, çeşitli ırkların yaşlılarından oluşan bir meclistir. Bir Domain'de prince'in sözü emir sayılsa da, başarısız prince'lerin Primogen'i tarafından yok edildiği tarihte görülmüştür. Elder 300 yıldan daha uzun süredir yaşayan vampirlere verilen addır. Bir elder, yaşadığı süre zarfında birçok güç kazanmıştır ve son derece ölümcül ve tehlikelidir. Ancillae Elder'ların bir alt sınıfıdır. Genellikle 100-300 yıldır yaşayan vampirlerdir; ancak büyük başarılar gösteren daha genç vampirlere de bu sıfat verilebilir. Genellikle Elder'larına hizmet etmekle uğraşırlar. Kendi aralarında güç savaşları olsa da, bu savaşlar Elder'lar arasındaki savaşlardan çok daha zayıftır. Neonate Vampir ırkının tabanını oluşturan sınıftır. Bir asırdan daha kısa süredir yaşayan vampirlerdir. Vampirlerin Zayıf Yönleri Son derece güçlü varlıklar olan vampirlerin zayıf yönleri de vardır. Jenerasyonlar boyunca gittikçe incelen kan sebebiyle, zayıflıklarda da artış görülmüştür. Gün Işığı: Caine'den beri süren lanet sebebiyle, vampirler gün ışığına çıkamaz. Ateş: Yeterince uzun süre yanan bir vampir ölür. (Güneş ışığı, çok daha çabuk olmakla birlikte, vampirler üzerinde aynı etkiyi yapmaktadır.) Sarımsak: Koku ve tad alma duyuları son derece hassa olan vampirler, sarımsaktan nefret ederler. Gümüş: ********lar gibi, vampirler de gümüş madenine karşı alerjileri vardır. Gümüş ile karıştırılmış titanyumun da aynı etkiyi yarattığı söylenir; daha hafif ve sağlam bir madde olan titanyum, bu amaç için tercih edilebilir. Kazık: Kalbe saplanacak gümüş veya ahşap bir kazık, bir vampir için son derece tehlikeli olabilir. Haç: Hıristiyan haçının vampirleri geri püskürttüğü söylenir. Burada önemli olan şey, haçın kendisinden ziyade onu elinde taşıyan kişinin inancıdır. Kutsal Su: Kutsal suyun vampirler üzerinde ateş etkisi yarattığı söylenir. Haçta olduğu gibi, kutsal suda da önemli olan şey duayı okuyan ve suyu kullanan kişinin inancıdır. Ölü Kanı: Vampirler, ölmüş varlıkların kanını içemezler. Bir Vampir Nasıl Bulunur Vampir klanları şehirlerde son derece organize bir şekilde yaşadıklarından bulunmaları oldukça zordur. Ancak, daha küçük bölgelerdeki vampirleri tespit etmenin bazı yolları vardır.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3038
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Civarda bir vampir olduğunun temel işaretleri vardır:
Civar halkın gece saldırılarından, veya gece saldırıları içeren kabuslardan şikayet etmesi Boyunlarında veya ana damarlar civarında ısırık izi bulunan insan veya cesetler Küçük bölgelerde saklanacak fazla yer olmadığından, vampirler gündüzleri mezarlarda saklanmayı tercih ederler. Hangi mezarın vampir içerdiğini tespit etmek için yaygın olarak uygulanan yöntem, bembeyaz tüylere sahip bakire bir kısrağı mezarlıkta dolaştırmaktır. Kısrağın önünde durduğu ve ilerlemeyi reddettiği mezar, muhtemelen bir vampir içeriyordur. Bulunan mezarın gerçekten bir vampire ait olduğunun belirgin işaretleri vardır: Bir mezar civarında bulunan delikler Cesedin tamamen açık gözlere sahip olması Cesedin hiç bozulmamış olması Mezar ve tabutta bulunan taze kan Cesedin gayet sağlıklı görünmesi ve taze kana sahip olması Kayıtlara Geçmiş Bazı Vampirler Blow Çobanı: Bir zamanlar Blow kasabasında yaşayan bir çoban, bilinmeyen bir nedenden ötürü ölür ve gömülür. Gömülmesinden birkaç gün sonra, geceleri ortaya çıkmaya ve önüne gelen herkese saldırmaya başlar; ve saldırdığı herkes 8 gün içinde ölür. Gece baskınlarının sayısı artınca, halk çobanın mezarını açar ve kalbine bir kazık saplayarak tekrar kapatırlar. O gece, çoban çok daha öfkeli ve saldırgan olarak tekrar ortaya çıkar - elinde kalbine saklanan kazıkla birlikte. Artık çok korkmuş olan halk, ertesi gün cesedi mezarından tekrar çıkarır ve ateşe verir. Arnold Paul: 1700 yılında Medvegia'da doğmuştur. 1727 yılında genç bir asker olan Arnold Paul, Belgrad civarındaki kasabasına geri döner ve askerliği boyunca biriktirdiği parayla bir ev alıp evlenir. Arnold'un üzerinden asla atamadığı melankoninin sebebini uzun bir süre boyunca merak eden karısına Arnold en sonunda gerçeği açıklar ve askerliği sırasında uzak bir kasabada boynunu ısıran ve kanını emmeye çalışan bir vampirle mücadele etmek zorunda kaldığını söyler. Vampiri mezarına kadar takip edip onu öldürmeyi başardığını, ve bir vampire dönüşmemek için söylentilerden öğrendiği gibi vampirin mezar toprağından yediğini, kanından içtiğini ve yaralarını vampir kanıyla yıkadığını itiraf eder. Bu itiraftan sadece birkaç gün sonra, Arnold oldukça yüksek bir saman yükünün tepesinden düşer ve 3 gün sonra can verir. Gömülmesinden bir ay sonra köy halkı, Arnold'un geceleri dolaşırken görüldüğünü söylemeye başlar. Onunla direkt temasa geçen kişilerse birkaç gün geçmeden ölürler. Birkaç gece saldırısının ardından, konu yetkililere iletilir. Arnold'un mezarı açıldığında bedeninin hiç bozulmadığı ve dudağının kenarlarında taze kan kalıntıları bulunduğu görülür. Arnold'un kalbine bir kazık saplanır ve Arnold yüksek sesle haykırır; bunun üzerine bedeni yakılır. Aynı işlem, Arnold'un saldırısı sonucu öldüğü söylenen kişilerin bedenlerine de uygulanır. Olaydan beş sene sonra, 1731 yılında, aynı bölgede gece saldırıları tekrar başgösterir. 3 ay işçinde 17 kişi saldırıya uğrar. Yetkililer tarafından ifadeler doğrultusunda açılan bir takım mezarlarda vampirlere rastlanır. Bu yeni vampirler de yakıldıktan sonra, bölge tekrar huzura kavuşur. Bu olay hakkında aralarında askeri doktorlar ve yöneticilerin de bulunduğu tanıkların verdiği ifadeler, bir takım dosyalarda hala saklanmaktadır. Peter Plogoyowitz: Kisolova adındaki bir Macaristan kasabasında yaşayan Peter Plogoyowitz, ölümünden 3 gün sonra geceyarısı kasaba sokaklarında yürürken görülür. Zaman içinde Peter, insanlara saldırmaya ve 24 saat içinde ölmelerine neden olmaya başlar. Bu olaylar üzerine yetkililere başvuran kasaba halkı, Peter'in cesedinin incelenmesi için gereken izni alır ve mezarı açarlar. Peter'in cesedinin bozulmamış bir halde olduğunu gören halk, kalbine bir kazık saplar ve taze kanın her yere fışkırmasını hayret ve korkuyla izler. Peter'in bedeni yakıldıktan sonra, kasabadaki kabus biter. Çeşitli Kültürlerde Vampiric Varlıklar Asasabonsam (Batı Afrika) Demir dişlere ve insan görüntüsüne sahip varlık. Ormanda yaşar ve avlanır. Avını yakalamak için kanca şeklindeki ayaklarını kullanır. Aswang (?) Gündüz insan, gece vampir olan çok güzel bir kız olarak tasvir edilir. Kan içeceği zaman büyük bir kuşa dönüşür ve kanı, sivri ve içi boş dilini kurbanının boğazına saplayarak içer. Asema (Güney Afrika) Gündüzleri yaşlı biri görüntüsünde olan varlık, geceleri mavi bir ışık kütlesine dönüşür ve avlanır. Baobban Sith (İskoçya) Kız, karga veya kuzgun kılığına girebilen kötü perilerdir. Erkeklerin aklını başından alıp kanlarını içerler. Bas (Malezya) Genellikle domuz kanıyla beslenen bir varlıktır. Medeniyetten uzak durmayı tercih etse de, zaman zaman insan kanıyla da beslendiği söylenir. Brahmaparusha (Hindistan) Kafasını çevreleyen bağırsaklar ve içinden kan içtiği kurukafa ile tasvir edilir. Chiang Shih (Çin) Bir ışık kütlesi larak tasvir edilen ve insan kanı içen ölülerdir. Cihuateteo (Aztec) Geceleri çocuklara saldıran, bembeyaz bir tene sahip kadın görüntüsündeki varlık. Dearg-Du (İrlanda) Hakkında çok az şey bilinen bu varlıkları durdurmanın yolu, mezarlarının üzerini çok ağır taşlarla kapatmaktır. Ekiminu (Assyrian) Yarı vampir, yarı hayalet bir yaratıktır. Görünmez olabilirler ve insanlara saldırırlar. Ahşap silahla öldürülebildikleri söylenir. Kappa (?) Yeşil-sarı bir tene sahip yuvarlak gözlü çocuk görüntüsündeki varlık. Su kenarlarında, suya yaklaşan canlıları içeri çekip tüm kanlarını anüslerinden içmek suretiyle beslenir. Kathakano (Crete) Lamia (Yunanistan) Yarı insan, yarı hayvan görüntüsündeki varlık. Üst tarafı insanken, alt kısmı çoğunlukla yılan formundadır. Kurbanlarını yer ve kanını içer. Lamiai (Libya) Küçük çocukların kanlarıyla beslenen bir varlık. Aynı zamanda, genç erkekleri kendine çekebilmek için güzel kız formuna da girebilir. Langsuyar (Malezya) Ağaçlarda yaşayan ve çocukların kanını emen bir varlık. Lidérc (Macaristan) İnsan, hayvan veya ışık görüntüsünde olabilen bir varlık. Loogaroo (Haiti) Şeytana götürdüğü kan karşılığında büyü gücüne sahip olan yaşlı kadın formundaki varlık. Bedeninden çıkarak ışık formunda dolaşabilme yeteneğine de sahiptir. Nosferatu (Slav) Mulo (Gypsy) Nora (Macaristan) Şiddetli bir biçimde ölüp, intikam için geri dönen ölüler. Obur (Bulgaristan) Yüksek sesler çıkaran ve eşyaları yerinden oynatabilen kan içici bir varlık. Pelesit (Malezya) Genelde Polong ile birlikte hareket eden bir varlık. Penanggalan (?) Kafasını elinde taşıyan; yeni doğmuş bebeklerin ve annelerinin kanını emen kadın. Pisachas (Hindistan) Et yiyen öfkeli varlıklar. Polong (Malezya) 3 cm boyunda olup cadılara hizmet eden kadınlar. Cadıdan alınan günlük kan karşılığında hizmet ederler. Pontianak (Malezya) Baykuş görünümüne dönüşen yeni doğmuş çocuk. Rakshasa (Hindistan) Mezarlıkta yaşayan ve büyüler yapan iblisler olarak tasvir edilirler. Yarı insan - yarı hayvan olarak tasvir edilirler. Redcaps (İskoçya) Eski şatoları ve evleri ele geçiren ruh. Ele geçirdiği yerde kalan kişiyi rahatsız ettiği ve kanından almaya çalıştığı söylenir. Strigoi (Romanya) Succubus (dişi)/ Incubus(erkek) (Avrupa) Kurbanıyla cinsel ilişkiye girerek, ilişki sırasında salgıladığı cinsel enerjiyle beslenen varlık. Evlere davetsiz olarak girer ve başka kişilerin görüntüsüne bürünebilir. Kurbanlarıyla genelde birden fazla kez ilişkiye girerler. Succubus'un kurbanı, bu olayı bir rüya olarak deneyimler. Sukuyan (Trinidad) Geceleri bedenini bırakarak mavi bir ışık topu olarak gezinir. Yakalandığı takdirde bir hayvana dönüştüğü söylenir. Tenatz (Montenegro) Ölmüş insanların bedenlerini ele geçirip kontrol altına alan ruhlardır. Geceleri gezinip, uyuyanların kanlarını içer. Mezarlara girip çıkmak için farelere dönüşebildikleri söylenir. Tlahuelpuchi (Aztec) Hayvanlara dönüşebilen, ve kurbanlarının kanını içen kadın görüntüsündeki varlıktır. Genellikle hindi, köpek ve kediye dönüştüğü söylenir. Upierczi (Polonya, Rusya) Dillerinin altındaki iğneyle kurbanlarından geceleri kan emen vampir. Sadece yakılarak yok edilebilir; ve yakıldığında bedeni yok olmak yerine bir sürü küçük sürüngen ve kemirgene dönüşecek olan parçalara ayrılır. Yakma işleminden sonra ortaya çıkan bu hayvanlardan herhangi biri kaçarsa, Upierczi'nin de serbest kalacağı ve intikam için geri geleceği söylenir. Ustrel (Bulgaristan) Cumartesi günü doğup, baptizm işleminden önce ölen çocuklardır. Gömülmelerinin 9. gününde mezarından çıkıp civardaki koyunlara ve diğer hayvanlara saldırdıkları ve kanlarını içtikleri söylenir. Vetala (Hindistan) Betail olarak da bilinen bu varlık, ölmüş insanların bedenlerini kontrol altına alan bir varlıktır. Vrykolakas (Yunanistan) Geceleri insanlara saldıran varlık; diğer kültürlerde Lampir (Boşnak), Vurvulak (Albanian), Upirina Vukodlak (Sırbistan) olarak da bilinir. Yara-ma-yha-who (Avusturalya) 1-1,5 metre boylarında kırmızı, dişsiz, kısa boylu, büyük kafalı ve el-ayak parmakları ahtapot görüntüsünde olan insanımsı varlık. Ağaçlardan insanlar üzerine atlayıp el ve ayak parmaklarıyla kanlarını içtikleri söylenir. Yatu-Dhana (Hindistan) Raksha'ların artıklarıyla geçinen varlıklardır.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3038
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Vampirler
Rosemary Ellen Guiley, 'dünyanın belki de tek vampir araştırmacısı; neredeyse dünyanın yarısını dolaşarak, yaklaşık bin sayfalık bir dosya oluşturdu. Çeşitli ülkelerdeki yüzden fazla vampir derneği ile görüştü, sayısız insanla görüştü. Elde ettiği sonuçlar öylesine ilginçti ki, öğrenim kurumları tarafından kullanılmak üzere ciddi ödemeler yapılarak satın alındı. Neyse, sözü fazla uzatmadan araştırmasının önsözünü okuyalım; “Vampir gerçeğine hoş geldiniz, öyle bir gerçek ki orada vampirler var ve yaşıyorlar; bu bir düşünce alanı ve alternatif bir realite; öyle bir realite ki günlük yaşamın içine tamamen nüfuz etmiş durumda; zamanınızı rutin işlerle uğraşarak geçiriyorsunuz yani yemek, içmek ve rahatlamak gibi ve komşu dairenizde, yândaki apartmanda ya da evde veya yakın bir kasabada veya kentte çok farklı bir yaşam sürdüren biri olabilir; bu yaşam gizli bir yaşamdır çünkü bir ‘Vampir Realitesi’dir. Kimler bu realitenin içindeler? Öncelikle onlar vampir olarak yaşıyorlar; tamamen gerçekler; sizin gibi etten ve kemikten oluşmuşlar ama ölümsüzler, bazıları ölümden geri dönmüş; ruhları vampir; bazıları fantastik, bazıları ise vampiri; aralarında gruplaşıyorlar; kurbanları var; vampir avcıları ve araştırmacıları var. Vampir realitesi bir kaleydoskop gibidir; çok yüzlüdür, temelde sabit kalmak şartıyla rengini, şeklini sürekli değiştirir. Bakan kişi devamlı değişen desenler görür; bu belki sıradan bir yaşam için de geçerli olabilir, biz her ne kadar kolektif ve tanımlanmış bir evrende yaşıyorsak da, her birimiz kalbimizin derinliklerinde bir tutam gerçek ve inanç taşırız, bu bizim kişisel evrenimizdir, görünümlerin bireylere göre çeşitlenen perspektifleridir. Her birey sonuçta gördüğü gerçeğe göre yaşar. Vampir Realitesine girerken öncelikle onların eşsiz perspektifini görürüz; işte bu, onların öz gerçeğidir. Vampir Realitesi bir başkasının Vampir Realitesinden farklıdır; burada doğru veya yanlış yoktur sadece farklılık vardır. Bazıları tüm zamanlarını Vampir Realitesi'ni yaşayarak geçirirler, bazıları rüyalarında, fantezilerinde, o alanda gezinirler ve bilinmeyenle beklenmedik bir anda buluşurlar. Vampir Realitesi'ni ziyaret etmek olasıdır. Şimdi oraya gidiyoruz ve onların yaşamlarından kesitler göreceğiz. Vampirler, vampir kurbanları, avcılar, araştırmacılar ve hayalciler işte oradalar...” Vampirler standart değildir! Webster Sözlüğü'nü açtığınızda Vampir sözcüğünün karşısında şu yazar; “Ölü bir insanın canlanmasına veya geceleri mezardan çıkmasına inanmak; vampirler uyuyan insanların kanlarını emerler.” Guiley, sondaki uyuyan insanların kanlarının emilmesi bölümünün saçma olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Aslında tümü saçma, herkes vampir tanımını aynen yapamaz, genelde filmlerden ve kitaplardan etkilenilir. Ortada hep ölümsüz, fiziksel ve seksüel yönden çok güçlü, yapmacık, geceleri yaşayan ve doğaüstü güçlere sahip bir yaratığın olduğu sanılır. Bu saçma inançlara göre bir vampir, kötülük doludur çünkü yaşayan insanların kanlarını emerek yaşamını sürdürür, oysa bu doğaüstülük ve ölümsüzlük için işe yaramaz. Sonuç olarak bütün bunlar vampire folklorundan kaynaklanırlar ve gerçekten uzaktırlar.” Gerçekten de vampir inancı Slav folklorundan doğmuştur; mezardan çıkan ölüler, kötü ruhlar, şeytani yaratıklar, kan içen doğaüstü güce sahip insanlar, kurt adamlar veya cadılar veya hayvani şekillere dönüşmeler; daha ne ararsanız arayın; tümünü Slav folklorunda bulabilirsiniz. Ama Guiley, böyle standart özelliklere sahip iddia edilen biçimde bir vampirin olmadığını söylüyor. Aksine vampirler doğal ortama kendilerini uydurmaya muktedirdirler ve gelişimleri sürekli aldatıcı görünüşler halindedir; amaç kolektif insan bilincini yanıltmaktır. Bu tanım, aslında Vampir Realitesi'nin arzuladığı tanımlamanın doğrultusundadır ve bilinçlidir. Vampirimsi vampirler! Guiley, yıllarca süren araştırması sırasında, ne Bram Stoker'ın Dracula'sına, ne de Anne Rice'in Lestat'ına veya Armand'ına rastlamadığını belirtiyor. Bunlar gerçekten birer kurgu/fantezi, bu tür tiplemeler aslında arzulanan istenen vampir tiplemeleri yani toplumun bilinçaltı atamaları; güncel sinemada bu daha belirgindir; artık vampirler Klaus Kinski, Christopher Lee veya Bela Lugosi gibi çirkin değil, Gary Oldman, Antonio Banderas veya Tom Cruise gibi yakışıklı ve seksidirler, seyirci onların kazanmasını açık açık ister ve taraflarını tutar. Guiley'in ideal vampirin elbette doğaüstü olacağını ama bunun alternatif realite gereği anlamına geldiğini söylüyor; asıl gizem eğer dikkat edilirse buradadır ve vampirin doğaüstülüğü buradadır yani alternatif olmasında... Gerçek vampirler her şeyden evvel, genelde kan fetişisti değiller. Bireysel olarak bazıları insan veya hayvan kanını şiddetle arzu ediyorlar. Bu arzu kan tadını sevmek veya biraz seksüel ya da majikal bir ritüel sonucunda oluşabilir, bazıları sağlık, uzun ömür ve majikal güç sağlamak gibi nedenleri ortaya koyuyorlar. Birçok kan içici, basit ve saf insanlar, vampir inançlarıyla ya da doğaüstü güçlerle hiç ilgilenmiyorlar. En iyisi, onları "vampir gibi" diye tanımlamak çünkü gerçekten geleneksel veya kurgusal vampir gibiler; kan tüketiyorlar. Bazı kan içme olaylarının içeriğinde kurbanların kanını içme faktörü kıskançlıktan veya kinden kaynaklanıyor. Bunlar gerçek vampir değiller, sadece vahşi bir biçimde öldürüyorlar. Anemi hastalığına tutulmuş olanları hariç tutabiliriz; kan hastalıklarının kan içme tutkusuna neden olduğu görülmüştür ama biz bu olayları vampirlik saymıyoruz. Guiley'in kadın ve erkek vampirleri vampir olduklarını açıkça söylüyorlar ve uzun zamandır bütünüyle insan olmadıkları inancındalar. Çoğu, bir başka vampir nedeniyle vampir olduklarını anlatıyor; vampirleşmenin temel nedeni yapılan ayinlerdeki kan değişiminden kaynaklanıyor; yani kan kardeşi olmak gibi... Hiçbirisi yüzlerce yaşında olduğunu iddia etmiyor ama çoğu yaşlanmanın yavaşladığını belirtiyorlar ve bunun nedeni kan içmek değil; neden olarak Kolektif Oluşum Alanı'nı yani bilinci koşullandırmayı gösteriyorlar. Yine hiçbirisi, havada yarasaya dönüşerek uçtuğunu iddia etmiyor; sahip oldukları tek doğaüstü gücün, Vampirizm inancının oluşturduğu yoğun duyarlılık ve. bazen de önceden algılama olduğunu söylüyorlar. Bazı açıklamalarda, vampir fobileri yok değil, örneğin sarımsaktan korkanlar, suyun içinden geçemeyenler hatta aynadan ödü patlayanlar bile var ama bunların nedeni klasik vampir folklorundan psikolojik olarak etkilenmekten geliyor. Guiley bir örnek veriyor: “Tanıdığım vampirler kesin ve dürüst inançlılar; bilinç düzeyinde veya altında vampir olduklarından eminler. Onlar geceye aitler, gizemi seviyorlar; gün ışığına karşı duyarlılar ve en önemlisi bireysel yaşamı seviyorlar, buna karşın sıradan insanlarla yaşamı paylaşmaktan hoşlanmıyorlar. Ancak, kendilerine benzeyenlerle zaman zaman kan içmek için bir arada oluyorlar, yaşamlarındaki değişimin kontrol dışı olduğu inancındalar. Vampire dönüşmenin onları insanlardan ve hatta kötülüklerden koruduğu düşüncesindeler. Vampir Realitesi'nde yaşayanların bazıları ruhsal çalışmalarla meşguller, bu gruba ‘Ruhsal Vampirler’ diyebiliriz, susuzluklarını kanla değil başkalarının yaşam enerjisini boşaltmakla veya emmekle gideriyorlar, Ruhsal Vampirler daha dışa dönükler çünkü çevrelerinde insanlara ihtiyaçları var, kurbanlarını bu yoldan bulabiliyorlar. Onları tanımak daha kolay, aşırı gece tipi olmaları ve musallat oldukları insanların birkaç saat içinde tüm enerjilerini yitirmeleri dikkat edilmesi gereken olaylar.” Jung ve vampirlerin kaynağı... Psikiyatrinin babası Carl Gustav Jung, Kolektif Bilinç Alanı kuramını geliştirirken tüm insanlığın ortak bir ruh alanında veya frekansında bir bütün olduğunu veya iletişimde olduğunu savunuyordu, bu alanda kolektif anılar ve bastırılmış materyal bulunuyordu. Kolektif Bilinçaltı zamanın başlangıcından beri, insanlık tarafından paylaşılmakta, bu depoda ilkel anılar ve örnek tavırlar yani Arşetipler bulunuyor, işte bu örnekler, bizleri çeşitli biçimlerde etkiliyorlar; imajinatif olarak rüyalarda, dini inançlarda, mitlerde, sanatta ve folklorda belirginleşiyorlar. Jung'a göre, Şeytan kötülüğün arşetipi olarak tanımlanıyor, Toprak Ana inancı, doğumun, ölümün ve yeniden doğumun arşetipi ve vampirler, onlar da kolektif bilinç altında varlar. Bu yaklaşım bilimseldir ama hiç kimse tüm bilinmeyenin bireysel veya kollektif bilinçaltından kaynaklandığını kesin iddia edemez. Zıt bir teze göre ise, kayda değer olaylar vardır çünkü dışsal ve alternatif olaylar oluşmaktadırlar. Vampirizm de bu çerçevenin içinde yer alır. Gerçek ise, herhalde iki kuramın arasında bir yerdedir... ikisi de diyoruz çünkü kolektif bilinçaltı kuramı günümüzde reddedilemeyecek bir gelişme içindedir, filmler, kitaplar, reklamcılık ve pop/kültür kıtalararası boyutta büyük bir güç oluşturmaktadır. Guiley'in Vampir tiplemeleri içinde görülür ki, aynı ilgi alanı iki vampirin buluşmalarını sağlamaktadır ama bu ilgi buluşması bilinç düzeyinde nadir olur, buluşma daha çok bilinçaltında gerçekleşmektedir. Yıldırım aşkı gibi... Buyrun! İşte gerçek bir vampir canlı yayında; Guiley, güncel vampirleri tanımlarken, doğaüstü yanları bir yana hemen tümünün entelektüel, gösterişli, ukala ve çok şık olduklarını söylüyor; siyah rengi tercih ediyorlar ve bazıları gecelerini klasik müzik türünden konserlere giderek geçiriyorlar, sosyo/politik olarak bir ırka, bir inanca, bir partiye, bir millete ve hatta dünyaya bağımlı olmaktan hiç hoşlanmıyorlar, kendilerini bunların dışında görüyorlar. Bir şey daha var; ne olursa olsun ölümden sonra dirileceklerinden eminler. Guiley'in araştırmasını bir örnek alıntıyla bitirmek gerekiyor: Örnek vampir ABD'nin doğu kıyısında yaşıyor ve 30 yaşlarında, takma adı Kevin: “Benim öyküm 8 yaşımda başladı, daha sonraki dönemde lise arkadaşlarımın arasında doğaüstü konularla ilgilenenler vardı. Bir tanesi Mike'tı ve vampir olduğunu söylüyordu, yüzü daima makyajlı gibiydi. Lisa adlı bir kız arkadaşı vardı ve Usa benimle de seksüel ilişkiye girmişti ama Mike buna aldırmıyordu. Lisa onunla seviştiğinde çevrelerinde ışıkların oluştuğunu söylüyordu ama benimleyken böyle olmuyordu. Sonra Mike bana yaklaşmaya başladı, cinsel değildi ama onun gücüne hayret ediyordum; çok kuvvetliydi ve beni tek eliyle dakikalarca havada tutabiliyordu. Ama onunla her beraberlikten sonra, kendimi çok güçsüz hissediyordum ve bir sabah uyandığımda Mike'ı başucumda buldum. Garip bir şekilde gülümseyerek bana dün gece kanla beslenmeye gittiğini anlattı, kıskanmıştım, ben de bunu yapmak istedim. Birden gözleri değişti, parlak yeşile dönüşüyordu; bunu hiç unutamıyorum, 'gözlerin' diye bağırdım ve o gülmeye başladı, sonra beni ısırmasına izin verdim. O günden sonra beni yönlendirmeye başladı. Lisa'da aramızdaydı, üçümüz bir arada yaşamaya başladık, geceleri buluşuyor, bazen birbirimizin kanını emiyor, bazen de hastanelerden çaldığımız insan kanlarını ve küçük hayvanların kanlarını içiyorduk. Onlar yokken, kimseyi istemiyordum, gün ışığından nefret ediyordum, dairem daima loş ve sessizdi. Bir gün, evden çıktım ve yürümeye başladım, tam üç gün hiç durmadan yürüdüm. Bir daha da ne Mike'ı, ne de Lisa'yı gördüm. Şimdi burada yaşıyorum. Bazen kendimi yitiririm, kimse duygularımı anlayamaz, dış dünya beni hiç ilgilendirmiyor; bana kalan mirasla bu evi aldım, başka bir konuda parayla hiç işim yok. Sadece kanla beslenmek bana yetiyor. Nasıl mı? Bu bir sır. Yalnızlık bir sorun ama kan sayesinde bunu giderebiliyorum. Bu uzun yıllardır böyle sürüyor çünkü Mike'ı idealize ediyorum ama benim kişiliğim ondan daha zayıf, bazen onun gibi başkalarının dikkatini çekmek istiyorum ama tam o anda buna niye kalkıştığımı anlayamıyor ve vazgeçiyorum. Evet, aslında ben Mike'a benzemiyorum, eminim o bir vampirdi ama farklı deneyimleri vardı ve o daha başarılıydı. Şimdi amacım diğer vampirleri bulmak, bu uzun zaman alacak biliyorum ama vaktim çok. Korktuğum tek şey var; AİDS; bizim için en tehlikeli şey, bu nedenle kan sağlarken çok dikkatliyim. Tek bir dostum var, benim gibi ama ona bir şey açıklayamam, biraz konuşmaya çalıştım ama anlamıyor ve sanırım asla neler olduğunu bilemeyecek...” Ve artık Kont Dracula geliyor... Yolunuz Romanya'ya düşerse ve tabii vampirlere meraklıysanız eğer, Wallachia bölgesinde yani ünlü Transilvanya'da, Arges Irmağı'nın kaynağına doğru gidin ve sorun; size tarif edilen yerde bir şato yıkıntısı bulacaksınız; işte orası Kont Dracula'nın ya da asıl adıyla Vlad Tepes'in şatosudur. 1456'da Vlad, buraya hakimdi, şatonun stratejik uygunluğu çok işine yarıyordu, sarp kayaların tepesinde ulaşılmaz bir yerdeydi. Vlad'ın amacı Boyarlar'ı kölelikten kurtarmaktı. O dönemde, Wallachia'da iki sınıf vardı; köleler ve Boyarlar yani aristokrat sınıf. Osmanlıların baskısı ve etkisi nefes aldırmıyordu; Osmanlı tahtında Fatih Sultan Mehmet vardı ve Bizans'ı yok eden genç Sultan'ın gözü Balkanlardaydı. Boyarların silahlanmasına ve ordu kurmalarına izin vermiyordu. Tepes, bazı Boyarlar'ın Türklerle iyi geçinmelerine kızıyor, gizli gizli örgütleniyordu. 1457 yılında Vlad Tepes bir darbe hazırladı, bir gece yarısı Osmanlı taraflısı Boyarların şatolarını tek tek basarak tümünü aileleriyle beraber esir aldı ve vahşet o gece başladı. Esirlerini aylar boyunca dolaştırarak birer birer öldürdü, inanılmaz işkenceler yapıyordu, kadın çocuk dinlemiyor; anadan doğma soyuyor, uçurumlardan atıyor, derilerini yüzüyor, açlıktan öldürüyor, buzlu sularda boğduruyordu. Sonunda haberler Fatih'e ulaştı, ardından Osmanlı birlikleri bölgeye girdiler. Tepes, önce birkaç çatışmayı kazandı ve esir ettiği Türkleri feci şekilde öldürttü; çoğunun kavuklarını başlarına çiviletmiş ve sonra da kazığa oturtmuştu. Tam anlamıyla çıldırmıştı; yağ kazanları kaynatıyor, insanları içine canlı canlı atıyor, kesik başlardan kuleler yapıp karşısında oturup şarap içiyordu, işte Kazıklı Voyvoda unvanını o zaman kazandı çünkü esirlerini canlı canlı yağlanmış kazıklara oturtuyordu. Böyle bir ölüm günlerce sürüyordu... Sonunda Osmanlı ordusu, Tepes'i şatosunda sıkıştırdı ama şatoyu almak çok zordu; beş kulesi vardı, konumları ve sarp kayalar top ateşini engelliyor, Türkler sürekli çapraz ateş altında kalıyorlardı. Efsaneye göre, şatoda uzaklara açılan gizli geçitler vardı, Osmanlı askerleri canla başla savaşırlarken, çevreden Tepes'in başka yerde olduğu haberlerini alıyorlar ve moralleri bozuluyordu ve sonunda Voyvoda'nın orada olmadığından emin olarak geri çekildiler ama savaş bitmemişti. Sürekli Türklerle savaşan Tepes,1462'de kaça kaça gerilediği Poenari'de kuşatıldı, karısı kuleden ırmağa atlayarak intihar etti. Ama Tepes yine kaçmayı başararak yeniden örgütlenmeye başlamıştı ki, öldürüldü, söylentilere göre bir suikaste uğramıştı. Efsaneye göre, başı kesilerek, bedeni kayalardan aşağı atıldı, cesedi toplayan rahipler bir Snagov Manastırı'nın gizli bir mahzenine gömdüler. Ama 1931'de yapılan kazılarda bir şey bulunamadı. Türkler sonunda şatoyu da ele geçirerek yakıp, yıktılar, öç alınmıştı. Kalıntılar 1940'taki bir depremden sonra iyice kayboldu. 1960'a kadar şatonun yeri bilinmiyordu; Raymond T. McNally ve Radu R.Florescu şatoyu buldular. Sonra restore edildi ve Romanya için önemli bir gelir kaynağı oldu. Bu iki araştırmacı aynı zamanda da, efsanevi Kont Dracula'nın tarihi tiplemesini de yaratmış oldular; Florescu bulduğu bir belgede, Tepes'in kurbanlarının kanını içtiğini ve ölümsüzlük peşinde olduğunun yazılı olduğunu açıkladı. Bram Stoker'm Dracula'sı da aynı çizgide olduğu için, artık Dracula efsanesi tamamlanarak sağlam temellere oturtulmuştu. Stoker'in Dracula'sı 1897'de yazıldı; ortada kesin kanıtlar olmasa da, Stoker'm Vlad Tepes'le ilgili tarihi kaynakları bir şekilde ele geçirdiği sanılıyor. Tepes, Stoker'm Dracula'sının prototipiydi. Dracula “Şeytanın Oğlu” veya “Ejderhanın Oğlu” anlamındadır; Tepes'i daha prensken babası “Dracul” adıyla çağırıyordu; vampir ve şeytan tanımları sonradan eşleştirildi; Dracula'nın vampirlerle bağlantısı ise Stoker'ın kitabıyla başladı. Stoker, bir vampir romanı yazmak istemişti. O dönemde bu tür romanlar yazmak biraz da modaydı. Mekan olarak Transilvanya'yı tercih etti; kütüphanelerde yaptığı uzun çalışmalarda Vlad'ın ve Dracula Şatosu'nun tarihini bulmuş ve oradan yola çıkmış olmalı ama Transilvanya'ya hiç gitmemişti ve işin garibi bir sinema ve korku edebiyatı mitosu yaratacağı aklına gelmemişti... 515 yıl sonra ısırdı! 1977'de çok garip bir olay oluncaya kadar, Dracula bir korku filmi kahramanı, Vlad Tepes ise, tarihin karanlıklarında kalan bir i-simdi. Amerikalı bir gezgin olan Vincent Hillyer, izin alarak bir gece Dracula'nın şatosunda kaldı, o gece saldırıya uğrayarak boynundan ısırılınca bir efsane daha doğdu. Guiley bizlere vampirlerin gerçekten var olduklarını kanıtlıyor ama bunlar bildiğimiz beyaz perde vampirlerine hiç benzemiyorlar, aramızdalar ama bizim gibiler fakat farklı yaşıyorlar. Dracula Efsanesi'nin temelinde Osmanlıların baş düşmanlarından olan Romanyalı Voyvoda Vlad Tepes var. Anlaşılıyor ki, Guiley'in insan vampirleri dışında oluşan vampir efsanesi, ticari bir ana fikirden doğarak başarılı olmuş ama bu sonuç bilinmeyen olayları göz ardı etmeye engel olmuyor. Guiley'in anlattıkları, gerçekten de düşündürücü. Bir an düşünüyoruz, yukarıdaki tariflere uyan tanıdıklarımızı, ya onların içinde bir vampir varsa..
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
Müstakbel Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Yaş: 43
Mesajlar: 162
Teşekkür Etme: 35 Thanked 0 Times in 0 Posts
Üye No: 7692
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : -2944
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Bu ne ya! hafız amma yazmışın be ya.... ama aslı yoktur. olurmu ole şey
|
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Geçerken Uğradım
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Yaş: 46
Mesajlar: 111
Teşekkür Etme: 4 Thanked 0 Times in 0 Posts
Üye No: 5750
İtibar Gücü: 1451
Rep Puanı : 10
Rep Derecesi :
![]() Cinsiyet :
|
![]() Evet Dedİklerİnde Dogru Payi Var..canavarlar Yada Daha Kİbar Halİ Şeytanlar Vardir..hemde Bİrcok Turu..onlardada Irk Cİns,klanlar Vardir..ama Kan Gibi Basit Seylere Ihtiyac Duymazlar..İstedİklerİ Tek Sey Kalplerimiz Ve Beyinlerimizdir..bize Sokulmalarina Izin Verilmistir Ama Gorunmeleri Yasaktir..ama Iyi Guclerde Vardir Yada
Yeryuzunde Olumsuz Dolasan Iyiler Mesala Hz. Hizir Gibi... Ama Unutmakİ Tanri Nin İznİ Olmadan Bİr Yaprak Bİle DÜŞmez... Kaniti Kaniti Senİn Beynİnde Konsantre Olmak Yeter |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Yaş: 43
Mesajlar: 4,575
Teşekkür Etme: 337 Thanked 1,629 Times in 455 Posts
Üye No: 6517
İtibar Gücü: 3259
Rep Puanı : 91747
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() hocam cok uzun yaw biras kısaltsaydın keske ...
![]() ![]() ![]()
__________________
SÖMÜRÜCÜ OLMAYALIM BAKTIĞIMIZ KONULARA TEŞEKKÜR ETMEDEN YORUM YAPMADAN GEÇMEYELİM NETİCEDE EMEK SARF EDİLMİŞTİR. EMEĞE SAYGI DUYALIM...
LÜTFEN |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
Müstakbel Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Yaş: 34
Mesajlar: 194
Teşekkür Etme: 30 Thanked 24 Times in 8 Posts
Üye No: 8136
İtibar Gücü: 1472
Rep Puanı : 1265
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() bu kadar yazıyı okuduktan sonra sıkılanlar için
Wampirler Eyfel kulesinde wampirler ayini varmış. Her ülkeden bir temsilci göndermişler. Türkiyedende laz wampiri. Ayin başlamış dualar edilmiş sıra kurbanlara gelmiş. Fransız wampir kuleden süzülmüş aşağı belli zaman sora gelmiş ağzı burnu kanlar içinde göbek şişmiş hepsi sormuşlar ne yaptın diye. Fransız wampir: -Karşıda kırmızı ışıklı bir ev var görüyormusunuz der. Diğerleri evet görüyoruz derler. - İşte orda bir sarışın vardı önce kanını içtim sora ilişkiye girdim geldim demiş. Sıra Alman wampire gelmiş. Alman wampir süzülmüş kuleden belli zaman sora geri gelmiş ağzı burnu kanlar içinde. Sormuşlar sen ne yaptın diye. Alman wampir: - Karşıda mavi ışıklı bi ev var gördünüzmü? Hepsi gördük demiş. - İşte orda bi afet vardı önce kanını içtim sora ilişkiye girdim demiş. Sıra bizim laz wampire gelmiş. Laz wampir süzülmüş kuleden belli bir zaman sora gelmiş ağzı burnu kanlar içinde. Hepsi heyecanla sormuş ne yaptın diye. Laz wampir: - Karşıda bir ev var gördünüzmü? - Evet gördük. - Peki önünde bir direk var gördünüzmü? - Evet gördük. - Ben görmedim *mına koyim. |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Laz Vampir | WrAtBoY | Eskiler (Arşiv) | 0 | 02-07-2008 12:34 PM |
Vampir | ¢яєαмιηg | Eskiler (Arşiv) | 0 | 09-05-2007 12:08 PM |
Vampir Avcılarının Silahları... | Nasdax | Eskiler (Arşiv) | 0 | 04-28-2007 06:36 PM |
vampir | klayty | Eskiler (Arşiv) | 0 | 04-26-2007 02:57 PM |
Kanada’da “vampir” dehşeti !!! | yunuss48 | Eskiler (Arşiv) | 7 | 09-15-2006 08:43 PM |