![]() |
![]() |
#1 |
Geçerken Uğradım
![]() Üyelik Tarihi: Mar 2006
Yaş: 40
Mesajlar: 97
Teşekkür Etme: 12 Thanked 15 Times in 8 Posts
Üye No: 11158
İtibar Gücü: 1432
Rep Puanı : 760
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Avrupa'dan başka seçenek konuşulamazmış!
Devletler her türlü olasılığa karşı stratejiler üretir. Bu, savunma için de, iktisât için de böyledir. Hele hele tümünün temelinde yatan dış siyasette kesinlikle önümüze çıkabilecek her durum için önceden hazırlıklı olmamız gerekir. Elbette, kısa, orta, ve uzun vâdeli hedefler saptanmış olmalı, ancak dünyanın hızla değişebilecek koşullarına göre "koşullu hedefler", değişik yol ve seçenekler de sürekli olarak önceden hesaplanmalıdır. Bağımsız devletlerin hepsinde bu yapılır. Devletlerin her türlü durum için stratejileri üreten kuruluşları olduğu gibi, özelmiş gibi görünen ama devletle bağlantılı araştırma merkezleri, vakıflar da vardır. Ayrıca, o devletin güvendiği bazı evrenkent hocalarına da araştırmalar yaptırılır. Dış ülkelerden toplanan istihbaratla birlikte tüm araştırmalar devletçe değerlendirilir, ona göre dış siyaset çizilir, uygulanır. Daha 1950'lerde öğrenci iken dikkatimi çekmişti: ABD'de elime geçen bir kitapta, Sovyetler'in dağılacağı kimsenin aklına gelmezken, ABD'nin Orta Asya Türk elleri hakkındaki ayrıntılı araştırmaları, ileriye dönük yorumları görülüyordu. Nitekim Türk Cumhuriyetleri ortaya çıktığında ABD çoktan hazırlıklıydı; tabii yalnız ABD değil, daha başka ülkeler de. Türkiye'de ise, Atatürk'ün vefatından itibâren, oralardaki Türklerle ilgilenenlere "faşist", Sovyetler ve Rusya ile ilgilenenlere "komünist" damgası vurulup cezalandırılıyorlardı. Halbuki, Atatürk tüm dış Türklerle, bir yandan da Rusya ile ilgilendiği gibi, güçler arası denge siyasetini sürekli yürütmüştü. 1947'den sonra Amerika'dan başka, son yıllarda da Avrupa Birliği'nden başka lâf edilemez oldu. Önce "Küçük Amerika" olacaktık (uyuşturucusuyla, pop-topuyla, mafyasıyla, sıfır numara orta öğretimiyle, ayarlı basın-yayınıyla, Tarzancası ile, "altta kalanın canı çıksın" anlayışıyla olduk bile), son yıllarda da "İllâ Avrupa Birliği'ne gireceğiz"; niyesi falan yok. Bir iki yıl önce, Avrupa Birliği yutturmacasına karşı olan saygıdeğer bir zat, beni strateji ile meşgul bir vakfa davetsiz götürdü. Konu Avrupa Birliği. Kişiler 5-10 kişilik bir "çalışma gurubu". Sandım ki AB'ye girmenin yararları, zararları tartışılacak, değişik seçenekler göz önüne alınacak. Olur mu? AB'ye illâ da nasıl gireceğiz, daha ne tâvizler vermeliyiz konuşulacakmış meğer. Genççe bir profesör, önünde koca bir dosya, faydalar arasında teknoloji geleceğinden bahsediyor. Dedim ki: "50 yıldır, yabancı yatırım gelecek, teknoloji aktarımı olacak deyip duruyorlar. Kola ile burger'den başka ne geldi?". Cilâlı adam bize çıkışırcasına demez mi: "Kola şirketinin gelmesi bir ülkenin ilerlemiş, Batılılaşmış olmasının göstergesidir." [Buna Almanca allahasmaladık mânâsına gelen "çüs" demek gerekir]. Hepsine bir giydirdim ve oradan ayrıldım. İşte strateji böyle üretiliyormuş. Biliyorsunuz, geçenlerde değerli bir paşamız AB'den gayri seçenekler de aramalıyız; Çin, Rusya, İran, Türk Devletleri, demeli Avrasya ile ilişkilerimizi geliştirmeliyiz meâlinde bir beyanatta bulundu. Aslında Atatürk'ün yürüttüğü dış siyaseti, gösterdiği yolu hatırlatıyordu. Vay, tüm "kontürlü Avrupa düdükleri" yaygarayı bastılar; ayarlı basın-yayın da görevine yüklendi. Efendim, hedefimiz Avrupa imiş [o hedefi veren de aslında ABD amcaları, bakma sen. AB'nin de ABD'nin de tepesine musallat olmuş olanlar aynı takım]; başka seçenek konuşulamazmış. Hadi diyelim ki Avrupa ile pazarlık yapılsın. Her dayatmayı kabul edeceğine, AB ile masaya, başka seçenekleri de geliştirerek oturulmaz mı? Nerdesin millî Dış İşleri Bakanlığı? Tam paşamızın sözlerine karşı yaygara koparılırken Avrupa'da ne oldu? İtalya'da Galatasaraylı ayaktopçulara İtalyanlar, İtalyan polisi ile birlikte saldırdı. Ertesi gün İsviçre'de (AB üyesi de olmak istemiyor ama) Türklere saldırıldı. Önceki AB Meclisi sahte Ermeni soykırımı kararlarını da unutmayalım. Arkadaşım! Hıristiyan ve Haçlı kafalı Batı, ve Avrupa, Türklerle bir arada olmak istemiyor. İnce oyunlarıyla işi hâlledemezse üstümüze çullanacak; tek derdi Endülüs gibi buraları da Hıristiyan eyaleti, sömürgesi yapmak. Kendini Türk sayan da, Kürt sayan da, kandırılıp her ne sayan da bunu böylece bilsin. Hiç kimseye ayrıcalık tanınmayacak, Avrupa düdüklerine, muhiplere bile. Endülüs'te iç çekişmelerde üste çıkmak için, Kurtuba'yı gel fethet diye İspanyol kırallarını davet edenlere ne oldu? Ahaliyle birlikte onların da kellesi gitti; çoluk çocukları köle pazarlarında satıldı. Ey işbirlikçiler! İbret alın. Fırsat varken Türk Milleti'nin bağrına dönün. Gelin hep birlikte ulusal bir dış siyaset geliştirelim. Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU http://www.sinanoglu.net/modules.php...ticle&artid=19
__________________
ya sev ya sevr!!! |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Raportör iki seçenek sundu | TυяKѕ™ | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-28-2008 11:47 PM |
Avrupa'dan Ermenistan'a uyarı | ÇaKıR- | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-19-2008 09:17 PM |
2 seçenek oyunu | mystical_waynak | Eskiler (Arşiv) | 19 | 10-28-2007 04:10 PM |
HP'nin A3 Yazıcısına Avrupa'dan Ödül | Bostandere | Eskiler (Arşiv) | 0 | 05-21-2006 11:13 PM |
Neşeli Olmak Bir Seçenek Değildir | jockeя | Eskiler (Arşiv) | 4 | 02-25-2006 03:56 PM |