Kalbinde bıçak yarasıyla bulundu

[๏๒รєรรเ๏ภ]

Kalbinde bıçak yarasıyla bulundu

Kanlı Danıştay saldırısını gerçekleştiren çeteyi azmettirmekten aranan eski subay göğsünden bıçaklanmış olarak geldiği hastanede yakalandı.

Danıştay saldırısını gerçekleştiren "Çetenin elebaşısı" diye aranan Muzaffer Tekin, dün göğsünden bıçakla yaralanmış halde Acıbadem Hastanesi'ne geldi. Polis Tekin'i gözaltına aldı.

Getirenler kayboldu
Tekin'le gelen ve arkadaşı olduğunu söyleyen bir kişi "İntihar etmek istedi" deyip kayboldu. Polis ise "Albay Muzaffer" lakaplı Tekin'in ifadeden kaçmak için kendini yaralamış olabileceğini söylüyor.

Cerrah bizzat sorguladı
Kıbrıs Harekâtı'na teğmen olarak katılan ve 1983'te yüzbaşıyken disiplinsizlikten ordudan atılan Tekin'i İstanbul Emniyet Müdürü Cerrah sorguladı.

İşte evinden çıkanlar
Muzaffer Tekin'in iki evinde yapılan aramada ilginç yayınlar bulundu: İstihbarat ve Gerilla Harbi El Kitabı Annan Planı'na Hayır AKP'nin Teslimiyet Belgeleri İleri Dergisi Yeni Hayat Dergisi Türk Solu Gazetesi Dolunay Fikir ve Ülkü Dergisi Ulusal Güç Birliği Hareketi Kitapçığı Türkeli Dergisi Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Tüzüğü Danıştay saldırısının faili Alparslan Arslan'da üye kartı çıkmıştı.)


'Albay' yaralı bulundu

Danıştay ve Cumhuriyet saldırılarının azmettiricisi olarak aranan "Albay" lakaplı eski asker Muzaffer Tekin kalbinden bıçaklanmış olarak ortaya çıktı.

Danıştay 2. Dairesi ile Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik saldırıları azmettirmekten aranan "Albay" lakaplı Muzaffer Tekin dün Acıbadem Hastanesi'nde kalbinden bıçaklanmış halde ortaya çıktı. Hayati tehlikesi bulunmayan Tekin'in, kendisini kalbinden bıçaklayarak intihar etmek istediği öne sürüldü. Tekin'i hastaneye getirip "Beykoz Çavuşbaşı'ndaki bir evde gözümüzün önünde intihara kalkıştı" diyen arkadaşları daha sonra ortadan kayboldu. Polis de olayla ilgili iki farklı görüşe ayrıldı. Bazı yetkililer, "ifade vermemek için kendisini yaralamış olabileceğini" düşünüyor. Bir başka emniyet yetkilisine göre ise olay intihar değil, Tekin öldürülmek istenmiş. Tekin'in arkadaşları acil serviste müdahale sürerken intihar olayını şöyle anlattı: "Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan'ın provakasyon amacıyla Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Haraketi'ne sızdığını, olayı üzerlerine yıktığını, kendileriyle hiç bir ilgisi olmadığını söyledikten sonra bıçağı göğsüne saplamak istedi." Mercedes otomobillerle hastaneden ayrılan arkadaşları konuyla ilgili konuşmak istemediklerini belirterek, Tekin'in kendisini 'Atatürkçü ve milliyetçi bir vatansever' olarak tanımladığını söylediler.

SUSTURULMAK İSTENMİŞ
Tekin'in yaralı olarak yatırıldığının ortaya çıkması üzerine polis, hastaneyi abluka altına aldı. Tüm kapılar kontrol altında tutulurken acil servise giriş çıkışlar yasaklandı. Akşam saatlerine kadar Tekin'in eşi ve kızı ile ailesinden gelen olmadığı görüldü. Öte yandan üst düzey bir emniyet yetkilisi "Muzaffer Tekin tek bıçak arbesiyle öldürülmek istenmiş. Bıçağı kalbine saplamak istemişler ama sıyırıp geçmiş. Kalbine saplansaydı çoktan ölmüş olurdu. Bu durumda Kennedy suikastını gerçekleştiren katil zanlısının daha sonra öldürülmesi gibi, kilit adam susturulmuş olacaktı" dedi.

'BİZE KOMPLO KURDU'
Bu arada Tekin'in ziyaretine gelen arkadaşlarından emekli askeri hakim Naci Gürkan, şunları söyledi: "Kuşdili Caddesi'nde kardeşinin petrol işlerini yürütüğü ofisi vardı. Kendisi de burayı kullanıyordu. Atatürkçü milliyetçi, eski hakimler, subaylar buraya geliyordu. Bana Alparslan Arslan'ın da bir yıl öncesine kadar büroya gelip gittiğini söyledi. Şerefsiz bize komplo kurdu' dedi."

[๏๒รєรรเ๏ภ]

Ordudan atılma nedeni bar baskını

1974 Kıbrıs Harekatı'nda Kıbrıs'ta teğmen olarak görev yaptığı öğrenilen Muzaffer Tekin, 'disiplinsizlik' suçundan 1983 yılında Türk Silah Kuvvetleri'nden atıldı. Kıbrıs Gazisi olan Tekin, yüzbaşı rütbesindeyden ordudan atılmasına rağmen çevresinde "Albay" olarak tanınıyor. Yakın çevresinin "kabadayı" olarak tanımladığı Tekin'in TSK'dan "disiplinsizlik nedeni ile atılmasına" neden olan 1982 yılında yaşanan olay şöyle:

HARBİYELİ DÖVÜLMEZ
"Muvazzaf Teğmenler olarak bilinen 2 kişi, Tuzla'da gittikleri barda olaya karışıp, bar sahipleri tarafından dövüldü. Yüzleri şiş ve kan içinde kalan teğmenler, bu halde Tuzla Piyade Okulu'na dönüp durumu bölük komutanı Yüzbaşı Muzaffer Tekin'e anlattılar. 'Harbiyeli dayak yemez!' diye bağıran Tekin, Piyade Okulu'ndaki 400 teğmeni alıp, Tuzla'da bulunan tüm barlara baskın yaparak büyük zarar verdirdi. Ancak 'Yüksek Askeri Şura' kararı ile "Re'sen" emekli edilerek ordudan atıldı." Tekin'in ordudan atıldıktan sonra kamuoyunda Yüksekova Çetesi lideri olarak bilinen Albay Mehmet Emin Yurdakul ile sık sık görüştüğü öne sürülüyor.

[๏๒รєรรเ๏ภ]

İşte ele geçen dokümanlar

Danıştay baskınının faili Alparslan Arslan ile suç ortağı olduğu belirtilen Muzaffer Tekin'e ait iki farklı adrese yapılan baskınlarda çok sayıda doküman ve yayının ele geçirildiği öğrenildi. Arslan'ın işyerinde, Türkçü sol perspektifte yayın yapan Türk Solu isimli derginin yanısıra, aynı çizgiye sahip Türküm, Türkeli, ve Türk İslam sentezi politikasına sahip Dolunay gibi dergilerin muhtelif sayılarının ele geçirildiği belirtildi. Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) tarafından aylık olarak yayımlanan Türkeli dergisinin oldukça ilginç bir öyküsü var. Dergi kapalı devre yayın yapıyor ve eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'tan, Prof. Erol Manisalı'ya kadar birçok ulusal sol çizgisine mensup kalemler bu dergide yazı yazıyor. İleri dergisi de yine aynı ekip tarafından aylık olarak yayımlanıyor. Dergide, Yekta Güngör Özden, Prof. Şener Üşümezsoy, Turhan Feyzioğlu, Necdet Sevinç, Bedri Baykam, Doç. Yıldız Sertel, Talat Turhan ve Prof. Ahmet Ercan gibi isimler yazıyor. Muzaffer Tekin'in iki ayrı ikametgahına yapılan baskınlarda da MHP tarafından yayımlanın "AKP'nin Teslimiyet Belgeleri", "Annan Planına Hayır", "İstihbarat ve Gerilla Harbi El Kitabı", "Yeni Hayat" dergisi bulundu. Yeni Hayat dergisinin başında bulunan Avukat Hanefi Altaş oldukça ilginç bir isim. Dergi faili meçhul bir cinayete kurban giden Dr. Necip Hablemitoğlu'nun yönetiminde yayın hayatına girmişti. Hablemitoğlu'nun ölümünden sonra Yeni Hayat'ın başına Hanefi Altaş geçmişti. Siyasal İslamcı söyleme sahip olan bu grup, 1980 darbesinden sonra faaliyetlerine son vermişti.

[๏๒รєรรเ๏ภ]

Sorguyu bizzat Cerrah yaptı

Muzaffer Tekin'in hastanede Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah tarafından bizzat sorgulandığı öğrenildi. Polis, hastanenin güvenlik kameralarını incelemeye aldı. Acıbadem Hastanesi'nde 2,5 saat kalıp 18.30 sıralarında ayrılan Cerrah herhangi bir açıklama yapmadı. Polisin güvenlik kameralarındaki görüntülerden Tekin'i otomobilde hastaneye getiren 2 kişinin kimliğini tespit etmeye çalıştığı belirtildi. Bu arada Muzaffer Tekin'in hastanede "Ben laik bir kişiyim. Bu saldırıyla ilgim yok" dediği öğrenildi.

[๏๒รєรรเ๏ภ]

Babası Soysal'ı kaçırıp dövmüş

Muzaffer Tekin'in askeri istihbaratçı albay babasının da 1966'da yazıları nedeniyle gazeteci İlhami Soysal'ı kaçırdığı ortaya çıktı.

Babası da Soysal'ı kaçırmıştı

Danıştay'a silahlı saldırı yapan çetenin lideri olduğu öne sürülen Muzaffer Tekin'in babası Raci Tekin'in bir dönem askeri istihbaratta çalıştığı ortaya çıktı. 1982 yılında TSK'da disiplinsiz davranışları nedeniyle ihraç edilen Muzaffer Tekin'in babası Albay Raci Tekin, 1966 yılında skandal bir olaya karışmıştı. Ordu içinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Tural'ın bir darbe hazırlığı yaptığı iddiaları ortaya atılmış, gazeteci İlhami Soysal da konuyla ilgili ağır yazılar kaleme almıştı. Soysal, 8 Eylül 1966 sabahı evinden işe giderken kaçırılmış ve daha sonra feci şekilde dövülmüş halde bulunmuştu. Olaydan sonra Soysal'ı kaçıranın MİT mensubu olduğu iddiaları ortaya atıldı ancak bu yalanlandı. Daha sonra olayın faillerinin o dönemde askeri istihbaratta görev yapan Raci Tekin ile bir astsubay olduğu ortaya çıktı. Raci Teki hakkında açılan dava 12 Mart sonrası düştü. Tural da bu olayın ardından Demirel tarafından emekli edildi.