![]() |
![]() |
#1 |
Forum Demirbaşı
![]() Üyelik Tarihi: Nov 2005
Konum: Ç.KALE/BİGA
Yaş: 44
Mesajlar: 5,907
Teşekkür Etme: 594 Thanked 2,624 Times in 685 Posts
Üye No: 3332
İtibar Gücü: 3944
Rep Puanı : 132808
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Niğde Adı Nereden Geliyor? Niğde’nin antik adı “NAHİTA” dır. Bahçeli buluntuları ve Çamardı-Kestel’de ortaya çıkarılan kalay madeni, Niğde tarihinin M.Ö 5000 yılına kadar uzandığını gösterir. Hitit ve Asur yazıtlarından M.Ö 1800’den itibaren, bölgede 1000 yıl süreyle Hititlerin yaşadığı anlaşılmaktadır. M.Ö 710’da Asurluların Hitit egemenliğine son vermesiyle bölge Friglere geçmiştir. M.Ö 17 yılında Romalıların bölgeye gelişine kadar, Medler, Persler, İskender’in Helenistik Kapadokya Krallığı ve Bergama Krallığı yörede yaşamıştır. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Niğde, Bizans (Doğu Roma) toprakları içinde kalmıştır. Türklerin (1071) Anadolu’ya gelişi ile başlayan Selçuklu Devleti egemenliği 1308 yılına kadar sürmüştür. 1470 yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğunun kesin hakimiyetine giren bölge Cumhuriyet dönemine kadar gelmiştir. ![]() Milli Mücadele Dönemi Coğrafi konumu itibariyle Niğde, Akdeniz bölgesini Orta Anadolu'ya ve Sivas başyaylasına dolayısıyla Doğu Anadolu'ya, Ereğli ve Ankara yolları ile de Batı ve Karadeniz bölgelerine bağlayan iki çok önemli boğazı kontrol altında tutmakta idi. Bunlardan birincisi Gülek Boğazı, ikincisi ise Zamantı-Yahyalı yolu idi.Çukurova bölgesi işgale başlanır başlanmaz Niğde’de bulunan 41 nci Tümen’in mevcut askerleri ve Niğde, Bor ve Pozantı gönüllülerinin oluşturdukları Kuvayı Milliye, Pozantı’nın olası bir işgale karşı muhafazası için bölgeye yerleşti. Stratejik noktaları kontrol altına aldı ve buradan gelecek herhangi bir düşman saldırısını bertaraf etmeye hazır bir konuma geldi. Bu iyi tahkimat ve konuşlanma sayesinde bu bölgeden düşman girememiştir. Pozantı’da alınan bu tedbirlerin diğer bir geçiş yolu olan Zamantı-Yahyalı yolu üzerinde de alınması gerekiyordu. Fransızların Kozan’ı ele geçirdikten sonra yukarıdaki yol ile Aladağlar’ı aşıp Orta Anadolu’ya girecekleri anlaşılınca, hemen bu bölgede faaliyetler başladı. Aladağlar’ın gerek güneyi, gerekse kuzeyinde hızlı bir harekete girişildi. 1920 yılı Kasım ayı başlarında Yahyalı’da adı geçen yolu kontrol altında tutacak 50 kişilik bir birlik oluşturuldu. Bu birliğin komuta kademesi, askerinin bir kısmı ile silah ve mühimmatını Niğde ‘den temin ediyordu. Fransızların ilerleme ihtimalleri arttıkça bu yoldaki tahkimat ve alınan tedbirlerde artıyordu. Nitekim 20 nci Kolordu Komutanı A.Fuad Bey’in Çukurova Bölge Komutanı Kemal Bey’e verdiği emirde; “Niğde Bölgesinde tertip edilen müfrezeler, kararlaştırıldığı gibi Karaisalı bölgesine gideceklerdir. Yahyalı’da bir nizamiye bölüğü ile milli müfrezeler, Sis dolaylarına hareket edeceklerdir...”Alınan bu tedbirlere rağmen, bazı Ermenilerin öncülük ettiği bir grup Fransız öncü birliği Ulupınar Köyü yakınlarındaki bir mağraya kadar ulaşabildiler ve burayı karakol yaparak bir müddet burada kalmaya çalıştılar. Bunu haber alan 41 nci Tümen Komutanlığı, Şükrü Efendi komutasındaki bir taburu bölgeye gönderdi. Anılan birlik Yahyalı’ya ulaşınca Ulucami yanındaki medreseyi kendisine karargah yaptı, çevre köyler, aşiretler ve Yahyalı ahalisini teşkilatlandırarak bir strateji hazırlamaya başladı. 41 nci Tümen Komutan Yardımcısı Yarbay Mümtaz Bey’in bölgeye gelip komutayı ele almasından hemen sonra başlayan çatışma kısa sürede başarıya ulaştı, düşman askeri imha edilmişti. Fransızlara yardım eden Ermenilerin pek çoğu bu çatışmada Fransızlarla birlikte muamele gördüler, geriye kalanlar ise bölgeyi terk ettiler. Stratejik olarak bu askeri tedbirleri başarıyla uygulayan Niğde teşkilatı aynı zamanda bölgede meydana gelebilecek anarşik eşkıya hareketlerine karşı da icabeden tedbirleri aldı. Bu suretle Niğde ve civarında Türkiye geneli itibariyle yüksek bir ortalamada bulunan gayr-i müslimlerin olası taşkınlıkları ve iç isyanlarına karşı da gereken tedbirler alınmıştı. Bilindiği üzere bu dönemde cephede eksikliği hissedilen yeğane şey, mühimmat ve erzak idi. Bunların temini hususunda Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilen Tekalif-i Milliye Kanunu herkesin malumudur. Bu büyük ihtiyaç, bütün yurt çapında hamiyetperver insanlarımız tarafından karşılanmaya çalışıldı. Bu hususta da Niğde üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirdi. Gıda maddeleri olarak özellikle buğday, arpa, baklagiller, soğan vs. gibi temel besin maddeleri ihtiyaç duyulan yerlere gönderildi. Niğde’den yapılan bu hayiti destek Mustafa Kemal tarafından yollanan takdirnamelerle ödüllendirilmiştir. Niğde’den yapılan lojistik destek sadece gıda maddeleriyle sınırlı kalmadı. Nakil Vasıtaları, araç-gereç ve giyecek maddeleriyle de devam etti. Niğde’nin yetiştirdiği emekli veya terhis olmuş subay, er vs. askerlerde gönüllü birlikler olarak Batı ve Adana cephelerinde vuruşmuşlardır. Niğde, gerek Heyet-i Temsiliye döneminde, gerekse Büyük Millet Meclisi döneminde Anadolu hareketini gönülden desteklemiş ve bu desteğini Sivas ve Ankara’ya gönderdiği delegelerle de ispatlamıştır. Atatürk Niğde'de Çok sevdiğini ve arzuladığını defalarca dile getirmesine rağmen Atatürk, Niğde'ye bir kez teşrif etmiştir. Onu Niğde'ye getirmek için yapılan teşebbüsler Cumhuriyet’in hemen ilk yıllarına rastlamaktadır.![]() 1924 yılının Sonbaharı'nda (28 Ağustos-18 Ekim) başlayan gezide Kayseri'ye gelindiğinde başta Niğde valisi olmak üzere Niğde'den bir heyet Niğdelilerin selam, muhabbet ve davetlerini iletmek üzere huzura varırlar. Heyet selam ve arz-ı hürmetten sonra, kendisinin bir gecelik olsun Niğde'ye uğramaları yolunda halkın yoğun isteği bulunduğunu beyan eder. Gazi bu davet üzerine: "... Size söz veriyorum, Niğde'ye geleceğim ve aranızda bir gece kalacağım. Yalnız biz elli günden beri seyahatteyiz, merkezi hükümetten çok uzak kaldık. Bu defa bizi affedin, bilahare geleceğiz. Benim Niğde'ye karşı alakam büyüktür. Niğdelileri her zaman sevmişimdir." Bu ilk teşebbüsten sonra, hemen her fırsatta bu yöndeki istekleri tekrarlanmıştır. Çok arzu edilen bu ziyaret ancak 1934 yılı Şubat ayında gerçekleşmiştir. Atatürk'ün Niğde'yi de içine alan "Orta Anadolu Seyahati" 1 Şubat 1934 tarihinde Kırşehir'den başlar. Yanında Afet inan. Kılıç Ali, Ruşen Eşref inaydın, Falih Rifki Alay bulunuyordu. 31 Ocak 1934 gecesi iki otomobille Çankaya'dan yola çıkan heyetin gezisi, Bala, Kaman üzerinden Kırşehir'e, buradan Yerköy ve Yozgat'a, daha sonra tekrar Yerköy'e ulaşır ve buradan trenle Kayseri, Niğde, Konya, Eskişehir üzerinden Ankara'da sona erer. 31 Ocak 1934 gecesi başlayan gezinin 5. gününde yani 5 Şubat 1934 pazartesi günü saat 18.00 civarında Atatürk'ün içinde olduğu tren istasyona gelir. Niğdelilerin büyük tezahüratları arasında Atatürk trenden iner ve istasyon binasına girer. Bir müddet burada istirahat ettikten sonra otomobillerle şehir merkezinde bulunan halkevi binasına ulaşılır. Gittiği her şehirde halkevlerini görmeyi arzu eden Atatürk: "Bizim halkevlerine büyük ümidimiz vardır. Burası gençliğin yuvaları olacaktır. Milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığım, fitri zekasını, güzel sanatlara ilgisini, ilme bağlılığını ve milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vesile ve tedbirle besleyerek inkişaf ettirmek lazımdır, işte bunlar milli kültürümüzdür. Bu da halkevlerinde gelişecektir." sözlerini burada söylemiştir. Sungurbey binası olarak bilinen bu halkevi binasında yemek yenir ve Niğde üzerine sohbet yapılır. Sohbet , Niğde'nin sosyal ve ekonomik problemleri üzerinde yoğunlaşır. Niğde Halkevi bu sıralarda bir dergi çıkartma hazırlığı içerisindedir. Atatürk derginin adını sorar; "Akpınar" olduğu söylenince sohbet yörenin su kaynaklarına yönelir. Bu sırada Milletvekili Halil, Çiftehan'daki kaplıcalardan bahseder. Atatürk kaplıca hakkında daha çok malumat ister; orada bulunanlar kaplıcanın çok şifalı olduğunu ancak bir o kadar da bakımsız olduğunu söylerler. Bunun üzerine Atatürk: "Bu gibi kaplıcalara ehemmiyet vermek lazım. Ben de tedavimi Avusturya'da Karspat'da yaptım. Bana burada doktor "Türkiye'de Karsbat gibi nice şifalı kaplıcalar var, Türkiye'den niye geldin" diye sordu. Utandım... Yarın gidelim, şu kaplıcayı yerinde görelim" der ve gezi programına Çiftehan da dahil edilir. Yemekten sonra mahfele geçilir. Askeri mahfelde bir eğlence tertip edilir. Çok neşeli geçen bu eğlencede Atatürk'ün zeybek oynadığı söylenir. Eğlencenin akabinden bütün ısrarlara rağmen Atatürk şehirde bir evde kalmayıp kendi kompartımanına dönmüştür. Geceyi trende geçiren, ertesi günü vilayeti teşrif eden Atatürk, Niğde'ye mübadele ile gelen göçmenlerin iskanları hakkında bilgi almıştır. Şehir esnafı ile görüşen Atatürk onların isteklerini dinlemiştir. Saat 9.30'a kadar Niğde'de kalan Atatürk, tekrar istasyona dönmüş buradan yoğun tezahürat ile uğurlanmıştır. Çiftehan Istasyonunda kısa bir mola verilir. Kaplıcaların bulunduğu mekana varılır ve kaplıcanın hali yerinde tespit edilir. Atatürk, Valiye burada şu talimatı verir: "...Burayı hemen özel idare kanalıyla yaptırın, hem gelir kaynağı olur, hem de halkın sağlığına faydası dokunur. Bunu sizden bekliyorum." Çiftehan ziyaretinden sonra tekrar yola çıkılır ve Ulukışla ve Ereğli üzerinden Konya'ya doğru hareket edilir. Türkülerimiz Ak Sineye Vardım [ Yükle ]Bağa Girdim Üzüme [ Yükle ]Çaya İndin Durnaya [ Yükle ]Çekin Halay Düzülsün [ Yükle ]Dama Bulgur Sererler [ Yükle ]Gökyüzünde Asılıdır Zembilim [ Yükle ]Güverdim Bostan Oldu [ Yükle ]İki Durnam Vardı [ Yükle ]Minarenin Alemi [ Yükle ]Niğde Bağları [ Yükle ]Sarı Çiçek Mor Menevşe Zamanı [ Yükle ]Yabandan Gel [ Yükle ]yöresel türkülerimiz... ![]() niğdeye yolunuz düşerse koyun yogurdunu ve niğde tavayı yemeyi unutmayınız.... ayrıca ülkemiz için çanakkalede olsun istiklal harbinde olsun günümüzde olsun verdigimiz şehidlerimizden dolayı gururluyuz... ÜLKEMİZİ VE MİLLETİMİZİ SEVİYORUZ |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
NİĞde | bluekeys™ | Eskiler (Arşiv) | 1 | 10-19-2006 10:31 AM |