![]() |
![]() |
#1 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Tarihi seyri itibariyle mafyanın Sicilya’da başlayıp Amerika’ya daha sonra diğer ülkelere yayılması mafyayı uluslararası bir kavram haline getirmiştir. Amerikan La Cosa Nostra (LCN) ailelerinden İtalyan Camerro’ya, Ndranghet’dan Japon Jakuzasına, Çin Triads ve Tong’dan Meksika ve Güney Amerika uyuşturucu kartellerine kadar birçok ad ve yapıda fakat aynı amaç altında devletlerin kurtulmak isteyip de bir türlü kurtulamadığı yapılanmalardır.
Arapça kökenli bir sözcük olan mafya ilk kez karşımıza 16.yüzyılın sonlarına doğru Sicilya’nın güney bölgelerinde çıkmaktadır. Sözlük anlamı kahramanlık, cesaret olduğu kadar kendine güven ve kibirdir. Mafya veya akademik tabiri ile organize suçlar esasen kazanmayı ve çıkar sağlamayı amaçlar. (Suç karteli her şeyden önce kapitalist anlamda ekonomik ve mali bir örgüttür. Her suç örgütünün temelinde şiddet yatar. Burada sözü edilen şiddet, genellikle en uç aşamaya varır ve tümüyle parasal varlığın bölgesel hakimiyeti artırılması ya da pazar kazanılması amacına hizmet eder). Mafya her ne kadar ekonomik kazancı ön planda tuttuğu gibi siyasi hedefleri de vardır. Yenidünya düzeni, globalleşme ve her türlü alanda artan özgürlükler nedeni ile mafya türü suç örgütleri etki alanını genişletmiş, gizli olarak yönetsel yapıyı (iktidarı) da etki alanına almaya başlamıştır. Böylece yönetimde söz sahibi olan etkili yetkililerle ilişki içine girmiş kamu görevlilerinin bazı kişisel ve ahlaki zaaflarını kullanarak devlette organik bir bağ kurmaya, kurulan bağları geliştirmeye çalışırlar. Demokratik değerlerin yozlaştığı bir yapıda genişlemiş kamu düzeni ve esenliği için bir tehdit olmuştur. Çalışma biçimi uluslararası şirketlere benzeyen bir örgüt yasal ekonomiden yararlanarak, ama kuralları çiğneyerek, mümkün olan en yüksek karlara ulaşabilmek için kişileri görevlerini en küçük ayrıntısına kadar belirlenmiş, uzun süre yerinde kalmak üzere ve tamamen kapalı olarak düşünülmüş küçük hücrelerden oluşan bir yapıda ise örgütlü suç var demektir. Niçin mafya ile veya organize suçlarla mücadele bu kadar önemlidir? Son yıllarda birçok suç türü organize bir biçimde işlenmektedir. Ünlü bir şarkıcının önceden görmediğiniz vesikalık bir fotoğrafını 20 parçaya bölüp bir veya iki değişik parçasını size versek ve şarkıcıyı tanımanızı istesek tanıyamazsınız. İşte organize suçlulukta da, bir fiil çok sayıda kişi arasında bölündüğünden bunlardan birinin veya ikisinin yakalanması suçun ispatına yetmemektedir. Bu yüzden organize suçlulukla mücadelede uzmanlaşma gerekir. Uzmanlaşmanın sonrasında mafya ile mücadeledeki etkinlik daha kapsamlı bir hal alır. Yeni tip örgütlü suç, suçun doğurduğu maddi zararı da artırmaktadır. Örneğin 1992 yılında örgütlü suç İngiltere’de 24 milyar Sterlin zarara sebep olmuştur. Liberal demokrasiye geçişle ekonomik anlamda özelleştirmelerin ortaya çıkması ve çeşitli haklardaki özgürlüklerin artması mafyanın dikkatini çekmiş ve bazı boşlukları fırsat bilerek bir yapılanma süreci içine girmiştir. Burada dikkat edilecek nokta, liberalizm anlayışının yaygınlaşmasından ve uygulamaya geçilmesinden sonra mafyanın ortaya çıkmasıdır. Bu nedenle demokratik yönetim sistemlerinde ortaya çıkabilecek bu tip organizasyonlara yer verilmemelidir. Nitekim Jean Ziegler "Suçun Derebeyleri" kitabında şunu belirtmiştir: "Örgütlü suçun temel niteliği yasal ve siyasal mekanizmaları korkutmak felce uğratmak ve gerektiğinde yozlaştırmaktır." Ayrıca organize suç örgütlerine karşı yapılacak etkin mücadelede haklardan yararlananlar ile kötüye kullananları birbirinden net biçimde ayırmak gerekir. Polise ve adalete örgütlü suç çetelerinin ölümcül de olabilen gündelik saldırılarına etkili bir biçimde karşılık verebilmeleri olanağını vermek, bunu yaparken de vatandaşın temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmemesi gerekir. Buna bağlı olarak demokratik yapının yozlaşması da önlenmiş olacaktır. Örgütlü Suç Tipleri Mafyanın asli para kaynağı uyuşturucudan elde edilen gelirdir. Uyuşturucu maddenin, üretildiği ve satıldığı yer arasındaki fiyatında fahiş bir fark vardır. Örnek olarak haşhaşı ele alalım: Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Programı (UNDCP) verilerine göre sadece 1995 yılında Rus askerleri Afganistan’dan 200 ton haşhaş ithal ettiler. Haşhaşın kilosu Afganistan sınırında 150 dolar, Kırgızistan'ın zorunlu transit kenti Oş’ta 1000 dolar, Moskova’da ise 10.000 dolardır. Bu değer, diğer bir uyuşturucu türü kokain için ise şöyledir: Kolombiya'da 14 Sterlin olan kokainin Avrupa satıcısına ulaştığında fiyatı 35.000 Sterline ve hatta toptancıdan sokak satıcısına ulaştığında ise 70.000 Sterline çıkması gerçekten ürkütücü bir rakamlardır. Geliri bu şekilde olan uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadele de o kadar pahalı olmaktadır. Ülkemizde sadece polis teşkilatı olarak uyuşturucu suçları ile mücadele için 1998 yılında 40 milyon dolarlık bir harcama yapılmıştır. Bu konu uluslararası platformda da tartışılmış ve şaşırtıcı tespitlerde bulunulmuştur: 25.11.1998 tarihinde Avrupa Birliği’nin İçişleri ve Adalet konularında işbirliğini öngören K4 Komitesi Toplantısı düzenlenmiştir. Toplantıda heyet başkanı tarafından Türkiye’den Avrupa’ya yönelik olarak gerçekleşen yasadışı insan kaçakçılığı ve uyuşturucu madde kaçakçılığının PKK’nın faaliyetlerinden kaynaklandığını ve uyuşturucu kaçakçılığının PKK terör örgütünün finansman kaynaklarını teşkil ettiği ve bundan elde edilen gelirle silah satın alındığı ifade edilmiştir. Örgütlü suçun bir diğer para kaynağı yasadışı insan ticaretidir. Uluslararası Göç Örgütü (OIM), örgütlü suç babalarının sadece 1997 yılında insan kaçakçılığından elde ettikleri geliri 7 milyar dolar dolayında olduğunu hesaplamaktadır. Göçmenlerin kaç kişi olduğu konusunda OIM kesin bir sayı verememektedir. 1997 yılının ilk 8 ayında Doğudan (Ortadoğu dahil) gelen ve Batı Avrupa ülkelerinden sığınma hakkı isteyen 690.000 kişi bilinen tek kesin rakamdır. OIM’nin tahminlerine göre 1989-1996 yılları arasında sadece Çin’den Batı Avrupa’ya ve ABD’ye sığınanların sayısı 1.000.000’a yakındır. Peki neden bu kadar çok insan kaçakçılığı olmaktadır? Bu sorunun cevabı devletlerin sosyal ve ekonomik yapıları ile alakalıdır. İnsan kaçakçılığı daha çok ekonomik ve sosyal sorunlarla birlikte Almanya, Hollanda gibi yaşam düzeyi yüksek olan ülkelere gitmek isteyen şahısları ortalama 3000-8000 Alman Markı karşılığı bu ülkelere yasadışı yollardan kaçıran kişi ve şebekeler tarafından yapılmaktadır. Bu tür insanların hayatları ya bir deniz kazası ile ya da gittikleri ülkelerde umduklarını bulamamakla sonuçlanmaktadır. Şöyle bir örnek de verebiliriz: Estonya’nın başkenti Tallin’den kalkan feribot bu kentin Stockholm ile bağlantısını sağlar. 1994 yılı Şubat ayında bir denizcinin keskin kulağı bir faciayı önler. Geminin ambarında nöbet gezisi yapan denizci yükleme sırasında boş olduğu belirtilen bir konteynerden gelen ve ısrarla tekrar edilen darbeler duyar. Durumu bildirdiği bir gemi süvarisi 12 m. uzunluk 2.5 m. genişliğindeki konteynerin kaynak makinesiyle kesilmesini kararlaştırır. Konteynerin içindeki boğucu ortamından çığlıklar, ağlama sesleri ve iniltiler yükselir. Gemiciler konteynerde biri 8 aylık 26 çocuk, 14 kadın, 26 erkek çıkarırlar. İsveçli bir polisin belirttiği gibi; "Bu bir mucize. Tayfalardan biri gürültüyü duymasaydı Stockholm’de havasızlıktan boğularak ölmüş Kuzey Iraklı Kürt ve Afgan 66 kişinin cesediyle karşılaşacaktık" der. Tehlikeli olması itibariyle dikkatleri üzerine çeken bir kaçakçılık türü de nükleer kaçakçılıktır. Mafyaya belli bir gelir sağladığı gibi terör örgütlerinin eline geçmesi ile bir tehdit unsuru da olabilir. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı yetkililerinin ve Batı Avrupa polisi yöneticilerinin uykularını kaçıran felaket senaryosu nükleer malzemelerin terörist grupların eline geçmesi veya siyasi amaçlarını gerçekleştirmek uğruna nükleer saldırıyı göze alabilecek ya da en azından bu tehdidi savurabilecek rejimlere satılmasıdır. Kara para ise mafyanın yasal olmayan, kayıt dışı ekonomik faaliyetlerde kullandığı paradır. Kara para daha çok liberal ekonomide aklanma suretiyle bir yer işgal etmeye çabalamaktadır. "Parayı izleyip gerçeğe ulaşma” mafya babalarını çok korkutan bir yaklaşımdır. Organize suçların hayat kaynağı olan kara para akımı kesilirse organize mücadelede önemli bir adım atılmış olur.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() MAFYA ÖRGÜTLERİNİN TARİHİ
Mafyanın tarihte ilk varlığı, İtalya’nın Sicilya adasında ortaya çıkmış fakat daha sonraları tüm ülkeye yayılmıştır. Genellikle ekonomik temele dayanan ve siyasi hedeflere de yönelen, karmaşık ve gizli suç organizasyonları şeklinde gelişme göstermiştir. İtalyanca’daki “MORTE ALLA FRANCİA İTALİA ANESTA” yani “Fransa’ya ölüm, yaşasın İtalya” sözlerinin baş harflerinden oluşan MAFİA ; 18. yüzyılın ortalarında Sicilya ve Sardunya Adalarındaki halkın İtalya’ya bağlı kalabilmek için Fransa’ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinden doğmuştur. 19’ncu yüzyılda birbirine düşman grupların bir mücadele aracı olarak silahlı çeteler beslemeleri veya bunlara başvurmaları da mafyanın doğumuna sebep olmuştur. Mevcut toplumsal ve siyasal yapıyla çelişen ideolojik görüşleri, hukuka aykırı yöntemlerle sisteme egemen kılmak amacıyla oluşturulmuştur. Başlangıçta yeraltı bir yurtsever derneği olarak kurulan MAFYA özellikle ülkedeki sosyal, ekonomik ve siyasal dalgalanmalar sonrasında, bu siyasi yapılanma, amaç ve şekil değiştirerek, toprak sahiplerinin arazilerinin yağmalanmasının önlenmesinde silahlı gruplar olarak kiralanmışlar, bilahare bu silahlı grupların aileleri 20’nci yüzyıl başlarında A.B.D’ye göç etmeleri ile mafya bu ülkede de zemin bulmuş ve çok kısa sürede gelişmiştir. Böylece organize suçluluk (MAFYA) Dünya gündemini etkilemiştir. Organize suçların tüm dünyada yaygınlaşması üzerine bu suçlarla mücadele için çareler aranmasına yönelinmiştir. Bu kapsamda; özellikle “Suçların Kovuşturulması”, “Delillerin Sağlanması”, “Zanlıların Konumu” ile “Koruma Tedbirleri” ve “Yargılama Yöntemi”ne ilişkin istisnai ceza yargılaması usulleri kabul edilmiştir. A.B.D’de organize suçluluk denilince akla LA COSA NOSTRA (LCN) denilen bu yirmi dört aile gelmektedir. LCN hem sendika kasasına egemen olmak, hem de işvereni baskı altına almak için işçi sendikalarını denetimine almış; kurdukları firmaları yasa dışı yollarla tekelleştirmiş, şans oyunlarını kontrol altına almış, iş yerlerini haraca bağlamış, tefecilik ve cürüm eşyası ticareti ile ilgilenmiş ve son yıllarda da giderek artan bir şekilde de uyuşturucu ticaretine girmiştir. Ülkemizde ; Mahalle kabadayıları ve bunların etrafında toplanan adamlarının oluşturdukları küçük gruplar halindeki oluşumlar, 1970’li yıllara gelindiğinde ülkemizdeki ekonomik sıkıntı ve sosyal dengesizlikler nedeniyle baba tabir edilen şahıslar ve bunların adamlarından oluşan organizasyonlar olarak ortaya çıkmıştır. Ülke içerisindeki ekonomik sınırlamalar, halkın ihtiyaç duyduğu birçok tüketim malının darlığına sebep olurken, bu malların karaborsasının oluşmasına neden olmuştur. Ülkede zor bulunan veya hiç bulunamayan bu malların temin edilmesi halinde getireceği karın cazibesi, organize suç gruplarını harekete geçirmiştir. Özellikle kaçakçılık faaliyetlerinin doğurduğu riskler bu organizasyonların kamu ve siyasal alanda etkili ve yetkili insanların yardımına ihtiyaç duymalarını zorunlu kılmıştır. Bu faaliyetler 1970’li yıllarda silah, yabancı içki, sigara ve döviz kaçakçılığı ile başlamıştır. 1980’li yıllarda ihracatın arttırılması için hükümetin verdiği teşvikler sayesinde organize suç örgütleri, yurt dışında bulundurduğu dövizleri, ihracat karşılığı kazanılmış gibi gösterip ülkeye getirmeye başlamış, bu arada silah kaçakçılığının yerini altın kaçakçılığı almıştır. 1980’li yılların ortalarına gelindiğinde ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle bir çok işadamının borçlarını ödeyemez duruma düşmesiyle birlikte, yasal yollardan tahsil edilmesi çok zaman alan hatta bazen de imkansız olan alacaklarını bir an önce elde edebilmek için organize suç örgütleri devreye girmeye başlamış ve çek-senet tahsilatı sektör haline gelmiştir. Örgütlenen gruplar, kamuya ait arazileri işgal ederek satılmasına aracılık etme, ihaleye giren kişileri tehdit ve baskı altında tutarak menfaat temin etme, gelir düzeyi yüksek insanları tehdit ve baskı altına alarak haraç alma olaylarını gerçekleştirmeye başlamışlardır. 1997 yılına gelindiğinde; çek-senet tahsilatı, ihale, kiralık suç, hırsızlık malı pazarlama, okul çeteleri, kasa hırsızlığı, oto hırsızlığı, fuhuş, göçmen kaçakçılığı, işçi simsarlığı, kara para aklama konuları organize hale gelmiştir. Karaborsa ile başlayan haksız kazanç, özelleştirme ihaleleri ile trendinin en üst sınırına yükselmiştir. 1980 öncesine intikal eden bir gelişim sürecine sahip olan bu suçlar 1997-2001 yılları itibariyle ülke gündeminde en belirgin şeklini almıştır. Bu durum organize suçun yeni oluşan bir suç türü gibi algılanmasına neden olmuş ve bu suç türü dünya ülkelerini etkilediği gibi, ülkemizde de liberal ekonomik sisteme geçiş ile gündemin üst sıralarında yerini bulmuştur. Bu hızlı gelişim neticesinde; organizasyonların ortaya çıkarılması ve çökertilmesi, klasik zabıta yöntemlerinin dışında daha profesyonel yöntemlerin kullanılması ile organize suçlarla mücadele süreci başlamıştır.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() ORGANİZE SUÇUN TANIMI
Çağımızda ulusal ve uluslar arası bağlantılı özellikle uyuşturucu ve psikotrop maddeler, mali suçlar ile silah kaçakçılığı başta olmak üzere, yüksek kazanç sağlayan ve genelde organizasyon meydana getirmek suretiyle işlenen suçlar, toplumun barış ve sükununu esaslı biçimde ihlal etmekte, kamu otoritesini çok yakından meşgul etmektedir. Bu suç türleri “Organize Suçlar” başlığı altında incelenmektedir Ancak halen mücadele edilen suç türleri dikkate alındığında, Ülkemize mahsus bir yapı karşımıza çıkmaktadır. Mali Suçlar, Uyuşturucu Madde Kaçakçılığı ve Silah Kaçakçılığının dışında yine Organize Suçlar başlığı içerisinde başka bir ayrıma da gidilmiştir. Bu tasnif Kamuoyunda da mafya olarak bilinen ve polis literatüründe asayişe müessir suçların belli bir organizasyon içerisinde işlenmesi ve süreklilik arz etmesidir. Organize suçluluğun oluşum süreci öncelikle adi suçların işlenmesi ile başlayıp cezaevi ortamlarında bir araya gelerek grup oluşturmak ve bunun organizasyon halinde devam ettirmek suretiyle, sabıkalılardan kendilerine yandaş edinerek, aralarında bir hiyerarşik yapı içerisinde bu güne kadar bir artış göstermiştir. Bu yapılanmanın altında yatan neden, suç işleyen insanların öncelikle cezaevlerinde başlayan kader arkadaşlıklarının, dışarı çıktıklarında birlikteliğe dönüşmesi ile kuvvet bulmuştur. Bu çerçeve içerisinde mücadele açısından da başka bir organik yapılanma oluşturulmuştur. Bu yapılanma içerisinde yer alan suçlar adam öldürmek, adam yaralamak, tehdit, çek senet tahsilatçılığı, haraç alma, adam kaçırma, ihaleye fesat karıştırma ve sadece uyuşturucu kaçakçılığı, mali suçlar ile teşekkül halinde silah kaçakçılığının haricindeki bahsi geçen suçlar yer almıştır. Bütün bu değerlendirmenin ışığında Organize Suçlar kavramı, Örgütlü Suç tabir ettiğimiz genel bir başlık altında incelenmektedir. Kriminoloji açıdan diğer suç konularından karmaşık ve çözülmesi güç bir yapılanma gösteren organize suçlar aynı zamanda koruyucu ve yardımcı roller ile organizasyona karışan adli, idari ve politik unsurları da çok iyi kullanmaktadır. Birçok suç türünü bünyesinde barındıran ve bunu meslek haline getiren kriminal bir husustur. Başta iktisadi unsurlara yönelmek şartı ile sosyal ve siyasi yapı içerisinde kendisini kamufle etmiştir. Kesin hedef; dolaylı ve dolaysız haksız kazançtır. Organize Suçlar konularına göre değerlendirildiğinde; bir ülkeyi temel almak kaydı ile diğer ülkelerde de yapılanma ve irtibat söz konusudur. Bilhassa adli mekanizmanın zaafından, yargılama sürecinin uzunluğundan, genel anlamda hukuki tedbirlerin yetersizliğinden ve suç psikolojisinden hareketle yapılanmasını tamamlamaktadır. Ulusal ve uluslar arası düzeyde organizasyon oluşturarak, yasalara aykırı biçimde, haksız menfaat veya yüksek kazanç sağlamak amacıyla ekonomik veya idari yapıyı doğrudan veya dolaylı olarak kontrol eden, ele geçiren ve deşifrasyonu için uzun süreli hassas çalışma gerektiren suçlar organize suçlar olarak adlandırılmaktadır. Avrupa Organize suçlulukla mücadele çalışma grubunun 28/31 Mart 1996 tarihinde Almanya’nın Leipzig şehrinde yapmış olduğu toplantıda organize suçun oluşması için bazı kriterler tespit edilmiştir. Buna göre; 1. Haksız kazanç temin etmek üzere bir araya gelmiş ve aralarında işbölümü ilişkisi bulunan hiyerarşik bir yapının bulunması, 2. Kazancın suçtan elde edilmesi, 3. Suç işleme konusunda bir sürekliliğin bulunması, 4. Mevcut organize yapı içerisinde uygulanan bir yaptırım sisteminin olması, 5. Şiddet, tehdit gibi yöntemlerin kullanılması, 6. Kamuya ve özel sektöre nüfuz edilmesi, 7. Elde edilen kara paranın aklanması gereklidir. Bu kriterlerden beşini içinde barındırmayan suç türleri örgüt gibi adlarla anılsalar bile organize suçlulukla mücadele kapsamına girmemektedir. Diğer suç türlerini daha önce bahsedilen asayişe müessir adi suç türleri içerisinde tasnif etmek mümkündür. Bu tasnifin nedeni ise mücadelede belirli ilkeler çizmek ve mevcut mücadele yöntemleri dışında organize suçun oluşumuna paralel mücadele geliştirmek içindir. Organize suç örgütlerinin faaliyetlerini artırması, toplum düzeni için açık bir tehlike oluşturma sürecine girmesi ve planlı, bilinçli bir şekilde kanuni boşlukları kullanabilecek kapasiteye ulaşması üzerine kanuni düzenlemelerin yetersiz kaldığı görülmüş, toplum gündemini yoğun bir şekilde işgal eden bu gruplarla mücadelenin daha etkin yapılabilmesi amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisince 30.07.1999 günü 4422 kanun numarası ile Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kabul edilmiş ve 01.08.1999 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu kanun ile Organize suç örgütleri, ileriye dönük ve daha geniş bir çerçeveden bakılarak değerlendirilmiş ve tanımlanmıştır. Bu tanımlamaya göre; “Doğrudan veya dolaylı biçimde bir kurumun, kuruluşun veya teşebbüsün yönetim ve denetimini ele geçirmek, kamu hizmetlerinde, basın ve yayın kuruluşları üzerinde, ihale, imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde nüfuz ve denetim elde etmek, ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve eşyanın azalmasını ve darlığını, fiyatların düşmesini veya artmasını temin etmek, kendilerin veya başkalarına haksız çıkar sağlamak, seçimlerde oy elde etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla zor veya tehdit uygulamak veya kişileri kendilerine tabi kılmaya zorlamak veya mensupları arasında her ne suretle olursa olsun açık veya gizli işbirliği yapmak suretiyle yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suç işlemek için oluşturulan yapılanma çıkar amaçlı suç örgütüdür. Mücadele perspektifi bu kriter ve tanımlamalar çerçevesinde oluşturulmaktadır. Organize suç örgütleri toplum içerisinde yasadışı ekonomik ve siyasi güç olma amacını taşıdıklarından demokrasi ve hukuk devleti için büyük bir sorun ve tehdit unsuru oluşturmaktadırlar. Bu gruplar uyuşturucu kaçakçılığı, işçi simsarlığı, organ ve doku kaçakçılığı, tarihi eser kaçakçılığı, alacak-verecek ilişkilerine aracılık etmek, çek-senet tahsilatı, gasp, soygun, adam kaçırma, adam yaralama ve öldürme suçları başta olmak üzere gerektiği yer ve durumda çıkar sağlamak amacıyla her türlü suçu işlemek ve işletmek, bu yoldan halk arasında korku-panik ve dehşet duygusu yaratarak önce ekonomik ve sonrasında siyasi bir güç kazanmak amacını taşımakta, bir yandan hukuk devletini tahrip ederken, diğer yandan demokrasilerin imkanlarını istismar etmektedirler. Yasadışı yollardan elde edilen finansman, organize suç örgütlerince politik sisteme, basına ve kamu yönetimine nüfuz edilmesinde ve onların yönlendirilmesinde bir güç unsuru olarak kullanılmaktadır. Bu örgütler sivil toplum alanı içerisinde yasadışı ekonomik ve siyasi güç odağı olma gayesi ile bir araya gelmiş, sistematik yapılanmalar olduğu için demokratik sistemler için büyük bir sorundur. Organize suçları işleyenler, serbest piyasa ekonomisinin sağladığı imkanlardan yasal çerçevede faaliyet gösteren işadamları gibi yararlanmakta, yasadışı faaliyetlerini yasal çerçevede faaliyet gösteren paravan kuruluşlar vasıtasıyla yürütmeyi ve bu sayede gerçek faaliyetlerini kamufle etmeyi bir taktik olarak benimsemişlerdir. Öte yandan organize suçlar, batı ülkelerinin yerleşmiş demokrasilerini ekonomik ve siyasi yönlerden tehdit ettiği kadar; demokratik sürecini geliştirmeye çalışan ülkeler açısından da ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Suç örgütlerinin ekonomik güç odağı haline gelmeleri, demokratik hukuk devleti içindeki güçler dengesini yönlendirebilmesi imkanını yaratmış, İtalya örneğinde görüldüğü gibi demokratik hukuk devletinin karşı mücadelesini zorlaştırmıştır. Güney Amerika ülkesi Kolombiya’dan tüm dünyaya uyuşturucu sevkıyatı yapan Cali Kartelinin 800 şubesi ve 25 Bin civarında örgüt elemanına sahip olması ve geçtiğimiz yıllarda devletle savaşma cüretini göstermesi bir suç organizasyonunun toplum düzeni için ne kadar büyük bir tehdit oluşturabileceğinin göstergesi olması bakımından önemli bir örnektir. Organize suçlar ve terörizmin uyguladıkları şiddet ve toplum düzenini tahrip etmesi bakımından birbirinden ayrı iki olgu olmadığı ve demokrasileri hedef alan iki büyük tehdit olduğu açıkça görülmektedir. Organize suç toplumun düzenini bozan, verimliliğini azaltan, kurumları yozlaştıran bir hastalık olarak dünya gündemindedir.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3033
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() BABALARIN BABASI YAKALANDI
![]() Bernardo Provenzano (Corleone`nin Hayaleti – Traktör) 2001 yılında "Görünmeyen Mafya" adlı kitabını yayınlayan Palermo Savcısı Piero Grasso, İtalyan mafyasının son zamanlarda, hiç bir zaman olmadığı kadar kuvvetli olduğunun altını çiziyordu. 1963'ten beri aranan ancak izine bir türlü rastlanılamayan Provenzano, Palermo Savcısı Piero Grasso'nun kitabına konu olarak İtalya’nın gündemine oturuyordu. Grasso kitabında, Sicilya adasındaki herkesin mafya babasına büyük saygı gösterdiğini ve gönülden yardım ettiğini vurguluyordu. İtalya’nın her köşesinde bir tas çorba ve sıcak yatak bulacağı iddia edilen Provenzano en önemli yakalanma tehlikesini 1998 yılında atlatmıştı. Jandarmanın kaldığı yeri öğrendiğini anlayan mafya lideri, baskından yarım saat önce evden kaçarak esrarını korumayı başarmıştı. Provenzano'nun kim olduğu neye benzediği kimse tarafından kesin olarak bilinmiyordu. 73 yaşındaki baba hakkındaki tek ipucu 1963 yılında çekilmiş bir resmi ve Palermo'da yaşadığı. Ancak, 40 yıllık süre içinde Provenzano'nun estetik yaptırmış olabileceğini ve kılıktan kılığa girme ihtimalinin yüksekliğini göz önünde bulunduran polisin, 40 yıldır eli kolu bağlıydı. 15 yıl eşi ve çocuklarını bile görmeyen Provenzano ailesiyle haberleşmede telefon yerine mektup kullanıyordu. Sert emirler yerine "lütfen" ve "rica ederim" kelimelerini kullanan Provenzano, çok gerekli olmadıkça şiddete ve adam öldürmeye de başvurmuyordu. 06/03/2004 tarihli ajanslara bir haber düştü. "Godfather Berlusconi".. İtalya ile beraber dünya bunu konuşuyordu. Daha önce Berlusconi'nin İtalya'yı yönetmek için "yeterli" olmadığı yönünde bir manşet yayımlayan İngiliz The Economist dergisi, bu kez de mafya tartışmalarını gündeme getirdi. Dergi, ülkenin 40 yıldır bulunamayan en büyük mafya patronu Bernardo Provenzano imzasıyla geniş bir yazı hazırladı. "Bir mafya liderinin yıllık raporu" başlıklı yazıda mafyanın son yıllarda faaliyetlerini rahatça yürüttüğü belirtilerek Berlusconi'ye adeta "teşekkür edildi": Berlusconi hükümeti maalesef bütün umutlarımızı gerçekleştirmedi. Ancak iyi şeyler de yaptı. Mali danışmanımız, kara para aklamanın daha kolay olduğunu belirtiyor. Bilançoda sahtekarlık yapmanın suç olmaktan çıkmasından sonra hayali şirketler kurmak kolaylaştı. Berlusconi'nin düşmanca tavırları savcıların otoritesini sarstı... Economist dergisi, analiz yazısında İtalyan mafyasının "işlerinin çok iyi gitmesine" hükümetin aldığı bazı yasal önlemlerin yol açtığını yazıyordu. İronik bir dille mafya babasının ağzından yazılan sözde yazıda basının mafyanın üzerine artık gitmemesine de değinilmişti. Yeni muhalefet üyesi Luciano Violante de Berlusconi hükümetinin çıkardığı yasalardan sonra en büyük mafya suçlularının bile yargılanmaktan korkmadığını söylüyordu. 25 Ocak 2005 tarihinde İtalya'nın güneyindeki Sicilya Adası'nda mafyaya karşı düzenlenen operasyonda 46 kişinin gözaltına alındı. Operasyon, polis ve jandarmaya bağlı bini aşkın kişiden oluşan ekip tarafından düzenlendi. Gözaltına alınan kişiler, çeşitli suçlara karışmanın yanı sıra Corleone'li ünlü mafya babası Bernardo Provenzano'ya yardım ve yataklık etmek, Cosa Nostra olarak bilinen mafya teşkilatına bağlı olmak, ayrıca ''cinayet, şantaj, adam kaçırma, uyuşturucu ve silah ticareti yapma'' gibi muhtelif suçları işlemekle itham ediliyordu. Yazılı açıklamada, ''Sanıklar, kaçak durumdaki Bernardo Provenzano'ya lojistik destek vererek, kendisinin mafya teşkilatıyla sürekli iletişim içerisinde kalmasını da sağlamış bulunmaktadırlar'' deniliyordu. Operasyon çerçevesinde, Palermo ve çevresinde yaklaşık 100 evde arama yapılıyordu.Palermo Mafyayla Mücadele Savcılığı'nın emri üzerine düzenlenen operasyonun amacı ise ''çeşitli kriminal faaliyetlere son vermek, mafya teşkilatının tehlikeli katillerinin kaçışını önlemek'' ifadeleriyle özetleniyordu. Bazı kaynaklar, operasyonun Palermo Cumhuriyet Savcısı Pietro Grasso'nun mafya tarafından öldürülebileceğine ilişkin alınan duyumlar üzerine düzenlendiğini ileri sürdü. Gözaltına alınan sanıkların yardım ve yataklık etmekle suçlandıkları Provenzano adlı ünlü mafya babası, 41 yıldır kaçak olmakla birlikte, İtalyan güvenlik birimleri tarafından bir türlü ele geçirilemiyordu. Aynı Operasyonda Karabiniyeri ismiyle tanınan İtalyan jandarması mafyanın 42 yıllık kaçak lideri Bernardo Provenzano`nun muhasebe defteri ele geçiriliyor ve mafya liderinin aylık maaşının 25 bin Euro olduğu ortaya çıkıyordu. Karabiniyerilerin mafya ile mücadele eden birimi `Ros`un Palermo`da yaptığı son operasyonda Provenzano`nun klanına bağlı 50 kişi tutuklanıyordu. Ele geçen muhasebe defterinden tam 42 yıldır kimsenin yüzünü görmediği mafya lideri Provenzano`nun yılda 1 milyon Euro gelir sağladığı ve bunun sadece dörtte birini yani 300 bin Euro`yı kendisine ayırdığı ortaya çıkıyordu. Ayda kendisine 25 bin Euro maaş bağlayan Provenzano, geri kalan miktarı da adamlarına belirli kurallar çerçevesinde maaş olarak dağıtıyordu. Listede ikinci sırayı ise 5 bin Euro ile müebbet hapse çarptırılan Leonardo Greco aldığı ortaya çıkarılıyordu.. 09/03/2005 tarihli haberlerde; İtalyan polisinin yeni çizdirdiği robot resimler sayesinde, 42 yıldır peşinde olduğu mafya babası Bernardo Provenzano'yu yakalamayı umduğu; bu robot resmin, kaçağın 1963'te çektirdiği bir fotoğrafın tanıkların ifadesine göre yaşlandırılmış hali olduğu bildiriliyordu. Hayatının yarısını polisten kaçarak geçiren Bernardo Provenzano'nun, Sicilya halkının sessiz kalması yüzünden saklanmayı başardığı anlatılıyordu. Ellerinde yakın tarihe ait hiçbir görüntüsü bulunmayan yetkililer, mafya babasının gençliğine ait 2 sabıka resmi de dahil 5 fotoğrafını bilgisayar teknolojisinin yardımıyla güncelleştirdiler. Uzun zamandır hasta olduğu sanılan Provenzano’nun prostat ameliyatı için Fransa’nın Marsilya kentindeki bir kliniğe gittiği iddiası üzerine polis operasyon başlatmış, güncelleştirilmiş resim, klinik personeli tarafından teşhis edilmişti. Palermo savcısı, Fransız doktorların resimdeki adamla, Provenzano sanılan hastanın daha ince ve yaşlı gözüktüğünü söylediklerini açıklıyordu. Provenzano’nun klinikte, 73 yaşındaki Sicilyalı bir fırıncının adını kullandığı bildirilmişti. 31.03.2006 tarihinde Avukat Salvatore Traina, La Repubblica gazetesine yaptığı açıklamada, mafya "patronlar patronu" olan müvekkilinin yıllardır polis tarafından boş yere arandığını ifade ediyor, iddiasının sağlam delillere dayandığını anlatıyor, fakat ayrıntıya girmeyeceğini kaydediyordu. Savcılık ise iddialara inanmanın güç olduğunu açıklıyordu. 11/04/2006 ..VE KAÇINILMAZ SON: BERNARDO PROVENZANO YAKALANDI. 43 yıldır aranan ünlü İtalyan mafya lideri Bernardo Provenzano Mario Puzo'nun ünlü 'Baba' romanındaki 'Don Corleone' karakterinin doğduğu kasabada ele geçirildi. Bernardo Provenzano 40 yıldan uzun süredir aranıyordu. 73 yaşındaki Provenzano İtalya'da en çok aranan kişiydi ve İnterpol’ün en ilk 10 Arananı listesinde bulunuyordu. Yeraltı dünyasının güçlü olduğu Corleone'de doğan Bernardo Provenzano'nun, eski mafya lideri Salvatore "Toto" Riina'nın 1993'te Palermo'da gözaltına alınması sonrası mafyanın başına geçtiği sanılıyor. İtalyan polisi daha önce defalarca Bernardo Provenzano'u yakalamak üzere olduğunu bildirmiş, ancak Provenzano son anda polisten kaçmayı başarmıştı. Provenzano, güvendiği kişilerin taşıdığı yazılı notlar hariç asla dostlarıyla temas kurmayıp, uzun süre kaçmayı başarmıştı. Provenzano'nun yakalandığı sırada üzerinde bir süveter ve kot pantolon olduğu, kendisini gözaltına alan yetkililerle konuşmayıysa reddettiği bildiriliyor. `Corleone`nin Hayaleti` olarak da bilinen Provenzano`nun yıllardır Sicilya`da her gece farklı bir evde konaklayarak gizlendiği açıklandı. Bernardo Provenzano'nun lakabı ‘Traktör’.
__________________
|
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2547
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() bilgi için saolasın...
__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur. |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
Guest
Mesajlar: n/a
Üye No:
Cinsiyet :
|
![]() kanka Bilgiler için saol
|
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Mafya | ¢яєαмιηg | Eskiler (Arşiv) | 0 | 07-09-2007 01:30 PM |
Mafya:DÜNYADA MAFYA ÖRGÜTLERİ | Bostandere | Eskiler (Arşiv) | 10 | 12-17-2006 11:48 PM |
CRACK NEDİR?SERIAL NEDİR?PROGRAM NASIL KIRILIR?rESİMLİ ANLATIM. | husam | Eskiler (Arşiv) | 2 | 09-25-2006 02:45 AM |
Hayat Nedİr Ve Ne DeĞİldİr? | walsman07 | Eskiler (Arşiv) | 0 | 09-03-2006 11:23 AM |
HİÇ Bİr Sevgİ Hata DeĞİldİr | walsman07 | Eskiler (Arşiv) | 0 | 09-03-2006 11:21 AM |