![]() |
![]() |
#1 |
Guest
Mesajlar: n/a
Üye No:
Cinsiyet :
|
![]() Türkiye'nin Oscar adayı "Dondurmam Gaymak"ın tek profesyonel oyuncusu Turan Özdemir, filmi, "Sade ama zengin." diye tanımlıyor. Bunun sebebi de yüzlerce yıllık kültür birikiminin günlük hayat içinde verilmesi.
Turan Özdemir, "Artık sinema oyunculuğu yapmak istiyorum. Hem sevdim, hem de sanırım kıvırdım bu işi." diyor. Yüksel Aksu'nun ilk ve orijinal uzun metrajlı filmi "Dondurmam Gaymak" ilk önce 25. İstanbul Film Festivali'nde gösterildi. Tepkiler ortaktı; öğrencisinden yönetmenine herkes "Bu filmi görmelisiniz." diye çıkıyordu salondan. Üstüne ünlü oyuncu Gerard Depardieu'nün övgüsü, onun üstüne de festivalde 'Muğla halkına' verilen özel ödül, filmin yolunu iyice açtı ve Türkiye'nin Oscar adayı oldu. Bundan sonra da açılış filmi olarak gösterildiği Queens Film Festivali'nde "En İyi Komedi Filmi" ve "En İyi Yönetmen" ödüllerini aldı. Filmde dondurma ustasını canlandıran ve filmin tek profesyonel oyuncusu olan Turan Özdemir'se Altın Koza Film Festivali'nde kazandığı "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünün ardından Queens Film Festivali'yle birlikte eleştirmenlerin "Neden Türkiye'nin Gerard Depardieu'sü olmasın!" şeklindeki sözleriyle karşılandı. Biz de Muğla'dan çıkıp Oscar'a uzanan filmin yine Muğla'dan çıkan oyuncusunu biraz tanıyalım istedik. Aslında dizilerden dolayı simasına âşinayız Özdemir'in. En son "Kadın İsterse" dizisinde yine bir Ege insanını canlandırmıştı. Buna da şaşmamak gerekir; zira o, Muğla'da doğup büyümüş, daha sonra Ankara'da konservatuvar okumuş, Ege'den kopamadığı için İzmir Devlet Tiyatrosu'nda çalışmayı özellikle istemiş biri. Tiyatronun yanı sıra TRT dramalarında ve filmlerde oynamış. O tiyatroda oynarken Yüksel Aksu da Dokuz Eylül Üniversitesi'nde coğrafya eğitimiyle meşgul. Tanıştıklarında Aksu'nun geniş bir hayal gücü olduğu dikkatini çekmiş Özdemir'in ve "Sen sinema okusana." demiş, "Bu kafandakileri filmlerle anlat." Sonra da Aksu'nun kendi sözünü dinleyeceğinden habersiz, işine devam etmiş. İstanbul'dan gelen tekliflerle birlikte iki şehir arasında mekik dokumaya başlamış. İki yıl süren uzun yolculuklar sonunda şimdi İstanbul'da karar kılmış Özdemir. Bir de sinema oyunculuğunda; "Artık sinema oyunculuğu yapmak istiyorum. Hem sevdim, hem de sanırım kıvırdım bu işi. Devamını getirmek, sinema oyunculuğuyla anılmak istiyorum." diyor. Bu karara yol açan elbette "Dondurmam Gaymak" ve yankıları. Özdemir'in tavsiyesinden yıllar sonra ilk filmini çekecekken, Turan Özdemir'i, Birol Güven önermiş Aksu'ya. "Gerçi zaten başrol oynamasam da ben illa o filmde olacaktım." diyor Özdemir. Dondurmacı Ali rolü teklif edildiğindeyse hemen bir gömlek, bir pantolon, bir çift de naylon terlik alıp dalmış Muğla esnafının arasına. Sonrası 'bir namütenahi muhabbet'… ki bütün bir film çalışması da böyle geçmiş. "Oradaki insanların Memet Ali'yle (Alabora) yaptığı çalışma da böyleydi. Kimse oturup da oyunculuk kuralları falan öğrenmedi. Aslında yaptığımız muhabbet edip oyun oynamaktı." Bu oyunlar arasında dondurmacılığı da öğrenmiş; ama Özdemir. "Yazın gelirseniz dondurma yapıp ikram edebilirim." derken gülüyor. Yüksel Aksu'nun da çocukluğunda çıraklık yaptığı dondurmacının yanında çalışmış, onunla dağ köylerine gidip dondurma satmış; tıpkı filmdeki gibi. "Zaten trajik olan da bu. Ali Usta, televizyona reklam verip motorla satış yapınca büyük, global markalarla yarışabileceğini sanıyor. Halbuki o yine motorla mahalle arasında satıyor, değişen bir şey yok. Diğer markalar sahil boyunu, marketleri kapmış." Yine de hem filmin genel tavrında hem Ali Usta'nın coşkulu hallerinde hem de diğer karakterlerde Doğu insanına, Akdeniz insanına özgü canlılığı ve samimiyeti görmeyi seviyor. Ve bir de unutulmuş olsa bile bu topraklardaki kat kat zenginlikten faydalanabilmiş, bunu yansıtabilmiş olmayı. "Mesela Ali Usta motorunu kaybedince herkes başına toplanıp teselli ediyor. Arif dede var mesela; tasavvufî, Anadolu kültürünü yansıtan sözlerle yaklaşıyor. Bu çok gerçek ve doğal bir durum. Çünkü Mevlana'dan, İbn-i Arabi'den, Yunus Emre'den besleniyoruz. Antik dönemden de kalan bir miras var. Bunların hepsini kullanabilmeliyiz. Oscar yolunda da Türk sineması adına böyle özgün, kendi kültüründen beslenen örnekler olduğunu göstermek önemli. Bir örneğini de Ezel Akay yaptı Karagöz Hacivat'la, ben tebrik ediyorum. Çünkü daha kaç defa İstanbul'daki bir cinayeti, yalnız erkeği -yalnız kadını anlatacaksınız ki?" [/B] |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Gidiyordun galiba | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 02-29-2008 06:31 PM |
Alışıyorum galiba | GhencThurk | Eskiler (Arşiv) | 0 | 02-14-2008 12:21 AM |
Galiba | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 01-24-2008 10:23 AM |
Johnny Deep Sinemayı Bıraktı-14 Mart | KaPGaN | Eskiler (Arşiv) | 0 | 03-14-2007 06:01 PM |
ben öldüm galiba | DHeMLy-CHaY | Efsaneler ve Korku Hikayeleri | 0 | 01-08-2007 03:52 PM |