BİRİLERİNE UZUN GELİR de..

**CaKaLBoT** · 08-12-2006, 12:53 PM

Öz yurdunda yetim, özyurdunda parya!

Her halde hiç bu kadar güzel izah edilemezdi....

Yüce Türk Milleti'nin bugün ki hali.

Tarih boyunca ihanet etmemenin,

hep vermenin ama hiç istememenin, yüreği her yandığında "VATAN SAĞOLSUN"

diyerek göz yaşlarını hep içine akıtmanın ve asla isyan etmemenin,

bedeliydi bu...

Belki de Tanrı'nın bir cezasıdır bu bize? Yemen'leri, Trablusgarp'ları,

Sarıkamış'ları, Çanakkale'leri, Sakarya'ları unutmuş;

Atalarının kabirlerinin yolunu bile bilmeyen,

senede bir kez olsun Şehidlerinin mezarı başında duasını esirgeyen;

anasını, babasını, büyüklerini bayram sabahları değilde,

senede bir kez avrupadan aldığı "anneler gününde" hatırlayan;

yavuklusunu al yazmalı mendillerde, işlemeli kilimlerde her gün değilde,

maneviyatsız batının günü birlik "sevgililer gününde" aklına getiripde,

geri kalan zamanını televolelerde, mağazin programlarında,

tüm ahlâki değerlerini yitirmiş bilimum kadıncık sürüsünü seyretmekle geçiren;

erkeğini arıyla, namusuyla bekleyen değilde,

televizyonlarda gelin-kaynana yarışmalarında ya da gece kulüplerinde

koca arayarak geçiren... :confused:

Tarihini, kültürünü, özünü sazda, kopuzda, bağlamada, türkülerinde değil de,

arap-esk, pop-esk zırvalarında yaşayan...

Ruhunu ve şuurunu kaybetmiş,

Türklüğü ise salt taşıdıkları nüfus cüzdanlarından ibaret hale gelmiş bir neslin,

ateşle imtihanı bu belki de!

Çatışmadan kısa bir süre önce çıkmış Dağ Komando tim'inin başındaki Burak Astteğmen,
Mehmet'ten gelen soru üzerine irkiliyor, boğazı düğümleniyor, verecek cevap bulamıyordu bir türlü.
Dinlenmesi için erleri salona, televizyon seyretmeye göndermişti.
"Hak mı bu komutanım, adalet mi bu?" diye haykırıyordu adeta Mehmet !!! İkisininde gözleri dolu dolu, sadece birbirlerine bakarak yutkunuyorlardı.
Daha sıcak çatışmanın üstünden 24 saat bile geçmemişti ki, satılık medyada; diskolarda yarı çıplak vaziyette, köpükler içinde eğlenen,
yatıyla yanında mankenlerle kapıya yanaşanları,
bir başka kanalda Başbakan'nın çocuklarına Çırağan Sarayı'nda bilmem kaç yüz bin dolara yaptığı düğünden bahsediyordu.
Artık ne sesinin tonuna hakim olabiliyordu Mehmet ne de gözyaşlarına
Burak Asteğmeni'n karşısında.
Göz yaşları kan olmuş akıyordu artık yüreklerine.
Hakim olmak da mümkünmüydü,
birini kollarında, üç kardeşini Şehid vermişti Mehmet.
Bir yanda düğünlerde su gibi akan dolarlar diğer yanda...:confused:
Eğer 30 yıllık G-3'ü tutukluk yapmasaydı o kaphe kurşunu yemeyecekti Trabzon'lu Murat, eğer bir tane daha gece görüş dürbünleri olsaydı kucağına ciğerinde mermiyle yığılıp kalmayacaktı can yoldaşı Tokat'lı Ali...

Oysaki, 28 günlük bebesinin sesini sadece bir kez duyabilmişti Tarbzon'lu Murat,
görmek,
görmek nasip olmamıştı.
Erzurum'lu Ferit, Tokat'lı Ali,
hepsi bir gün önce telefonda konuşmuşlardı analarıyla, babalarıyla, evdeşleriyle.
Hepsi de o kadar neşeliydilerki dağa çıkmadan önce.
Murat, yol boyunca bebesini anlatıp duruyordu Mehmet'e, daha adını bile koymamışlardı. Hanımı ; " Murat teskeresini alıp, askerden dönmeden ismini koymam" diye sitem etmişti evdekilere.
Hayallerle dolu beklerken Erini, albayrağa sarılı tabutu gelmişti evine.
Dağa çıkarken ki hallerini görseler, sanırlardı ki düğüne gidiyordu bu yiğitler.
20 günü kalmıştı Ferit'in teskeresine.
Buruk bir sevinçle, içini çeke çeke anasının tereyağlı bazlamalarını, yemeklerini anlatıyordu arkadaşlarına.
Asker etmeden önce nişanlamışlardı Fert'i, döner dönmez düğün vardı. Köyde nişanlısı Fatma, asker yolu gözlüyordu.

Öte yandan Ali ise üniversite sınavlarını kazanan kardeşini öve öve bitiremiyordu, hayıflanıp duruyordu;
O'nu büyükşehire uğurlarken yanında olamayacağı için.
Sanki birazdan vatan uğruna savaşacak aslanlar onlar değilmiş gibi, sanki az sonra ki çatışmada Şehadet Mertebesine ulaşacak olan, Şehid olacak olan onlar değilmiş gibi gülüşüp, anlatıyorlardı...
O kabus misali kanlı pusuya düştükleri vakit, kırpmamıştı gözünü hiç biri.
Hepsi çoktan unutmuştu bile, anayı, yari...
ir bir Hakkın rahmetine kavuştukça, aydınlık gökyüzüde ağlıyordu sanki onlarla birlikte.
Her bir Ali'yle, Ferit'le, Murat'la birlikte, bir bir kayıyordu gök yüzünden yıldızlar!!!

Dayanacak güçleri kalmamıştı artık,
ne Burak Astteğmen'in ne de Mehmetlerin,
az önce öpe koklaya son kez memleketlerine uğurladıkları kardeşlerinin cenazelerinden,
haberler 30 sn bahsedip geçerken,
bilmem neredeki içki sofrasından sonra ölen ve kadın-kız bulma yarışmasında meşhur olan gencin!! cenazesi, uğruna canlarını verdikleri Bayraklarına sarılmış bir halde 45 dk haber yapılıyor ve bütün kanallar ondan bahsediyordu!!!
Duramadı Burak Astteğmen daha fazla orada, utanıyordu erlerinin karşısında ağlamaktan ama başını kaldırıp baktığında,
tüm Mehmetlerin gözyaşlarıyla ve o sessiz çığlıklarıyla kendisine baktıklarını görünce, son kez gücünü toplayarak terketti odayı.

Kim bilir kaçıncı sigarasıydı bu peşpeşe yaktığı?
Kendide farkında değildi.
Yüzlerce kilometre ötelerdeki evlerden yükselen feryatlar ve ağıtlar kulaklarını sağır ediyor, hançer olup göğsüne saplanıyordu.
Hıçkırıkları sel olmuş akıyordu oturduğu kayalığın üstünde sabah ayazıyla birlikte.
İnsanın yüzünü jilet gibi doğrayan ayaz bir yana, kor bir alev misali yanıyordu Burak Astteğmen.

Sabah olmuş fakat anlamamışlardı bile zamanın nasıl akıp geçtiğini.
Hepsi büyük bir sessizlik içinde öğlen namazını kolluyorlardı.
Herkes birazdan kalkacak, o Dev Yürekli Şehidlerin cenazelerini bekliyorlardı. İçlerindeki o büyük yangının ateşi sönmemişti henüz,
garip bir şekilde gözlerini kaçırıyordu hepsi birbirinden ve ekrandan ve sadece dinlemeye çalışıyorlardı.

Birden irkildiler, birşeyler oluyordu, haber ajansları Erzurum'da, Tokat'da, Trabzon'da eline bayrağını kapan 10 binlerin sokaklara döküldüğünü söylüyordu.
Türk'ün öfkesi volkan olmuş taşıyordu adeta. Bir ara gözüne bir şey takıldı, Başbakan'dı konuşan,
Türk'ü provakatörlükle, taşkınlık yapmakla suçluyordu,
tüm Ali Kemal'ler ağız birliği etmişcesine, Şehidlerini son yolculuğuna uğurlayanları, bölücülük(!) ve faşistlik(!) yapmakla itham ediyorlardı.
Acı ve alaylı bir tebessüm belirdi Burak Astteğmen'in dudaklarında o zaman. Kendisi de Rize'liydi, özbeöz Türk evladıydı ve iyi biliyordu Kadırgalı Tayyib'in ne, kim olduğunu.
Bir ara bir kaç ay önceki sivil hayatı geldi geçti gözlerinin önünden
O zamanda birileri "Sevr Paranoyasına" kapılmaktan söz ederek ezmeye çalışıyordu kendilerini.
Ne biçim bir düzense, hainler, Türk'ün tek başına(!) savaşıp,
kanıyla suladığı öz topraklarını fütursuzca satışa çıkarırken,
toprak namustur diye erkekçe dikilenler paranoyak oluvermişti.
Hasretle yadetti o günlerini. Kendi ülkesinde, bir takım siyasetçi bozmalarının, bir yerlerde sırf oy uğruna konuşmaya çalışıp, yaltaklandığı hatırına gelince gene mide bulantısıyla karışık bir üsperti sardı elini, ayağını.
Acaba kaç tane daha siyasi, sırf iktidar uğruna TÜRKİYE'yi peşkeş çekerek(!) , kardeşlik masalları okumaktaydı ,
saf, tertemiz Anadolu insanına.
Ah keşke elinde imkan olsaydıda, hepsini tutup şu dağlara bir getirebilseydi, çıkıpta o masallarını Şehid Analarının karşında anlatabilme cesaretini gösterebilselerdi,
ya da bir kez olsun Türklüklerini hatırlayıp bir cenazeye katılsalar,
bir Şehid'in mezarı başında dua edebilselerdi...
Acaba o zamanda vicdanları el verecekmiydi şu laflara???
Ve ya büyük baş sığırı affedip, besiye çekebileceklermiydi gene?
Ne kardeşlik ama, dağdayken bir seferinde zehirlenmiştide, 3 gün boyunca hiç bir köyden yoğurt bulamamışlardı!!!
Hayallerden silkinip haberleri izlemeye devam etti. Aklı fikri hep, Şehid evine haberi götüren erdeydi.
Acaba sabah Ferit'in anasını görünce konuşabilmişmiydi,
yoksa Feride Teyze'yi karşında görünce nutku tutulup ağlamaya mı başlamıştı? Kim bilir ne haldeydiler şimdi??? Kim bilir nasıl devleşmiştir o Koca Türk Ana'sı? Büyük olasılıkla, "VATAN SAĞOLSUN YAVRUM" diyerek, evine gelen Mehmetçiği teselli etmekle meşguldür kollarını dolayıp!!!

Usulca yerinden doğruldu Burak Astteğmen, kalkıp televizyonu kapattı.
Erlere döndü, komutanlarının bakışlarından hepsi anlamışlardı ne demek istediğini.
Hep birlikte bir kezde onlar dua ettiler Şehid arkadaşlarının arkasından
ve ruhlarına gönderdiler.Laz'a,Kürd'e,Alevi'ye,
velhasıl TÜRK MİLLETİ'nin ŞEHİTLERİNE....
Ne zaman içi sıkılsa, hep bir dörtlüğü mırıldanarak rahatlardı:
Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara;
Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara...
Kazanmanin sırrını bilmiyorsan git, ara
"Çanakkale" ufkunda, "Sakarya" toprağında.

**buldozer** · 08-12-2006, 02:05 PM

kısa anlatımla,büyük ifadeler.....anlayana.

anlamayan tecrübesiz akıllılara...

Hep birlikte bir kezde onlar dua ettiler
Şehid arkadaşlarının arkasından
ve ruhlarına gönderdiler.Laz'a,Kürd'e,Alevi'ye,
velhasıl TÜRK MİLLETİ'nin ŞEHİTLERİNE....

ALLAH tüm şehitlerimize rahmet eylesin.

**bluekeys™** · 08-12-2006, 02:14 PM

Alıntı:

Hep birlikte bir kezde onlar dua ettiler Şehid arkadaşlarının arkasından
ve ruhlarına gönderdiler.Laz'a,Kürd'e,Alevi'ye,
velhasıl TÜRK MİLLETİ'nin ŞEHİTLERİNE....

bu yazıyı okuduktan sonrada içimdeki ifadeyi anlatsam çok kötü olur murat abi öncelikle sana çok teşekür ederim bazı gerçekleri gözümüzün ta içine soktuğun için ALLAH MEKANLARINI CENNET EYLESİN...

**Resttt** · 08-12-2006, 03:51 PM

Yazdıklarının buyuk bir kısmı dogur arkadasım..Bu buyuk esitsizlik benim de kanıma dokunuor..birileri eglenirken birileri onları korumak onlara eglenecekleri parayı kazznadırmak için tabiri caizse esekler gibi calısıor..Bu bir esitsizliktir..

**CaKaLBoT** · 08-12-2006, 04:16 PM

hoşgeldin resttt....,

ortak payda da buluşmuşuz...

üzülmedim bak buna

**Resttt** · 08-13-2006, 10:20 AM

Dogrudur arkadasım..Demitim ya bnm problemim insanı insanlıktan cıkaranlarla..İnsana insanca ve ozgurce yasama hakkı vermeyenlerle..Dogrudur bu bir ortak payda olmalıdır..Cunku bu her turlu siyasi dusuncenin ustunde bir fikirdir..

~~belkart~~ · 12-17-2006, 11:40 AM

uzun gelmedi.güzel yazı kısa bile geldi.çok anlamlı ve muhteşem.sağol paylaşıma.

**scarface** · 12-17-2006, 05:38 PM

Kimi güneydoğuda askerlik yaparken -20 derece soğukta, dağda günlerce mevzii nöbeti tutarken; çocukları ABDlerde okuyan bazı na muhteremler "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyebiliyor...

Bu yazı bizim içimizi ürpertirken bazılarına hiç tesir etmeyeceğine eminim...

Ancak az da olsa gerçek vatanseverler gerçekleri biliyor ve de görüyor....

**rıfkı** · 12-17-2006, 09:40 PM

çok güzel bir paylaşım sagol

**Nightblue** · 12-18-2006, 11:02 PM

Emeğine sağlık bayağı bi düşündürdün beni :smile:

08-12-2006, 12:53 PM	#1
CaKaLBoT ÇaKaL Üye Üyelik Tarihi: Jan 2006 Mesajlar: 1,791 Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts Üye No: 26295 İtibar Gücü: 2547 Rep Puanı : 76884 Rep Derecesi : Cinsiyet :	BİRİLERİNE UZUN GELİR de.. Öz yurdunda yetim, özyurdunda parya! Her halde hiç bu kadar güzel izah edilemezdi.... Yüce Türk Milleti'nin bugün ki hali. Tarih boyunca ihanet etmemenin, hep vermenin ama hiç istememenin, yüreği her yandığında "VATAN SAĞOLSUN" diyerek göz yaşlarını hep içine akıtmanın ve asla isyan etmemenin, bedeliydi bu... Belki de Tanrı'nın bir cezasıdır bu bize? Yemen'leri, Trablusgarp'ları, Sarıkamış'ları, Çanakkale'leri, Sakarya'ları unutmuş; Atalarının kabirlerinin yolunu bile bilmeyen, senede bir kez olsun Şehidlerinin mezarı başında duasını esirgeyen; anasını, babasını, büyüklerini bayram sabahları değilde, senede bir kez avrupadan aldığı "anneler gününde" hatırlayan; yavuklusunu al yazmalı mendillerde, işlemeli kilimlerde her gün değilde, maneviyatsız batının günü birlik "sevgililer gününde" aklına getiripde, geri kalan zamanını televolelerde, mağazin programlarında, tüm ahlâki değerlerini yitirmiş bilimum kadıncık sürüsünü seyretmekle geçiren; erkeğini arıyla, namusuyla bekleyen değilde, televizyonlarda gelin-kaynana yarışmalarında ya da gece kulüplerinde koca arayarak geçiren... :confused: Tarihini, kültürünü, özünü sazda, kopuzda, bağlamada, türkülerinde değil de, arap-esk, pop-esk zırvalarında yaşayan... Ruhunu ve şuurunu kaybetmiş, Türklüğü ise salt taşıdıkları nüfus cüzdanlarından ibaret hale gelmiş bir neslin, ateşle imtihanı bu belki de! Çatışmadan kısa bir süre önce çıkmış Dağ Komando tim'inin başındaki Burak Astteğmen, Mehmet'ten gelen soru üzerine irkiliyor, boğazı düğümleniyor, verecek cevap bulamıyordu bir türlü. Dinlenmesi için erleri salona, televizyon seyretmeye göndermişti. "Hak mı bu komutanım, adalet mi bu?" diye haykırıyordu adeta Mehmet !!! İkisininde gözleri dolu dolu, sadece birbirlerine bakarak yutkunuyorlardı. Daha sıcak çatışmanın üstünden 24 saat bile geçmemişti ki, satılık medyada; diskolarda yarı çıplak vaziyette, köpükler içinde eğlenen, yatıyla yanında mankenlerle kapıya yanaşanları, bir başka kanalda Başbakan'nın çocuklarına Çırağan Sarayı'nda bilmem kaç yüz bin dolara yaptığı düğünden bahsediyordu. Artık ne sesinin tonuna hakim olabiliyordu Mehmet ne de gözyaşlarına Burak Asteğmeni'n karşısında. Göz yaşları kan olmuş akıyordu artık yüreklerine. Hakim olmak da mümkünmüydü, birini kollarında, üç kardeşini Şehid vermişti Mehmet. Bir yanda düğünlerde su gibi akan dolarlar diğer yanda...:confused: Eğer 30 yıllık G-3'ü tutukluk yapmasaydı o kaphe kurşunu yemeyecekti Trabzon'lu Murat, eğer bir tane daha gece görüş dürbünleri olsaydı kucağına ciğerinde mermiyle yığılıp kalmayacaktı can yoldaşı Tokat'lı Ali... Oysaki, 28 günlük bebesinin sesini sadece bir kez duyabilmişti Tarbzon'lu Murat, görmek, görmek nasip olmamıştı. Erzurum'lu Ferit, Tokat'lı Ali, hepsi bir gün önce telefonda konuşmuşlardı analarıyla, babalarıyla, evdeşleriyle. Hepsi de o kadar neşeliydilerki dağa çıkmadan önce. Murat, yol boyunca bebesini anlatıp duruyordu Mehmet'e, daha adını bile koymamışlardı. Hanımı ; " Murat teskeresini alıp, askerden dönmeden ismini koymam" diye sitem etmişti evdekilere. Hayallerle dolu beklerken Erini, albayrağa sarılı tabutu gelmişti evine. Dağa çıkarken ki hallerini görseler, sanırlardı ki düğüne gidiyordu bu yiğitler. 20 günü kalmıştı Ferit'in teskeresine. Buruk bir sevinçle, içini çeke çeke anasının tereyağlı bazlamalarını, yemeklerini anlatıyordu arkadaşlarına. Asker etmeden önce nişanlamışlardı Fert'i, döner dönmez düğün vardı. Köyde nişanlısı Fatma, asker yolu gözlüyordu. Öte yandan Ali ise üniversite sınavlarını kazanan kardeşini öve öve bitiremiyordu, hayıflanıp duruyordu; O'nu büyükşehire uğurlarken yanında olamayacağı için. Sanki birazdan vatan uğruna savaşacak aslanlar onlar değilmiş gibi, sanki az sonra ki çatışmada Şehadet Mertebesine ulaşacak olan, Şehid olacak olan onlar değilmiş gibi gülüşüp, anlatıyorlardı... O kabus misali kanlı pusuya düştükleri vakit, kırpmamıştı gözünü hiç biri. Hepsi çoktan unutmuştu bile, anayı, yari... ir bir Hakkın rahmetine kavuştukça, aydınlık gökyüzüde ağlıyordu sanki onlarla birlikte. Her bir Ali'yle, Ferit'le, Murat'la birlikte, bir bir kayıyordu gök yüzünden yıldızlar!!! Dayanacak güçleri kalmamıştı artık, ne Burak Astteğmen'in ne de Mehmetlerin, az önce öpe koklaya son kez memleketlerine uğurladıkları kardeşlerinin cenazelerinden, haberler 30 sn bahsedip geçerken, bilmem neredeki içki sofrasından sonra ölen ve kadın-kız bulma yarışmasında meşhur olan gencin!! cenazesi, uğruna canlarını verdikleri Bayraklarına sarılmış bir halde 45 dk haber yapılıyor ve bütün kanallar ondan bahsediyordu!!! Duramadı Burak Astteğmen daha fazla orada, utanıyordu erlerinin karşısında ağlamaktan ama başını kaldırıp baktığında, tüm Mehmetlerin gözyaşlarıyla ve o sessiz çığlıklarıyla kendisine baktıklarını görünce, son kez gücünü toplayarak terketti odayı. Kim bilir kaçıncı sigarasıydı bu peşpeşe yaktığı? Kendide farkında değildi. Yüzlerce kilometre ötelerdeki evlerden yükselen feryatlar ve ağıtlar kulaklarını sağır ediyor, hançer olup göğsüne saplanıyordu. Hıçkırıkları sel olmuş akıyordu oturduğu kayalığın üstünde sabah ayazıyla birlikte. İnsanın yüzünü jilet gibi doğrayan ayaz bir yana, kor bir alev misali yanıyordu Burak Astteğmen. Sabah olmuş fakat anlamamışlardı bile zamanın nasıl akıp geçtiğini. Hepsi büyük bir sessizlik içinde öğlen namazını kolluyorlardı. Herkes birazdan kalkacak, o Dev Yürekli Şehidlerin cenazelerini bekliyorlardı. İçlerindeki o büyük yangının ateşi sönmemişti henüz, garip bir şekilde gözlerini kaçırıyordu hepsi birbirinden ve ekrandan ve sadece dinlemeye çalışıyorlardı. Birden irkildiler, birşeyler oluyordu, haber ajansları Erzurum'da, Tokat'da, Trabzon'da eline bayrağını kapan 10 binlerin sokaklara döküldüğünü söylüyordu. Türk'ün öfkesi volkan olmuş taşıyordu adeta. Bir ara gözüne bir şey takıldı, Başbakan'dı konuşan, Türk'ü provakatörlükle, taşkınlık yapmakla suçluyordu, tüm Ali Kemal'ler ağız birliği etmişcesine, Şehidlerini son yolculuğuna uğurlayanları, bölücülük(!) ve faşistlik(!) yapmakla itham ediyorlardı. Acı ve alaylı bir tebessüm belirdi Burak Astteğmen'in dudaklarında o zaman. Kendisi de Rize'liydi, özbeöz Türk evladıydı ve iyi biliyordu Kadırgalı Tayyib'in ne, kim olduğunu. Bir ara bir kaç ay önceki sivil hayatı geldi geçti gözlerinin önünden O zamanda birileri "Sevr Paranoyasına" kapılmaktan söz ederek ezmeye çalışıyordu kendilerini. Ne biçim bir düzense, hainler, Türk'ün tek başına(!) savaşıp, kanıyla suladığı öz topraklarını fütursuzca satışa çıkarırken, toprak namustur diye erkekçe dikilenler paranoyak oluvermişti. Hasretle yadetti o günlerini. Kendi ülkesinde, bir takım siyasetçi bozmalarının, bir yerlerde sırf oy uğruna konuşmaya çalışıp, yaltaklandığı hatırına gelince gene mide bulantısıyla karışık bir üsperti sardı elini, ayağını. Acaba kaç tane daha siyasi, sırf iktidar uğruna TÜRKİYE'yi peşkeş çekerek(!) , kardeşlik masalları okumaktaydı , saf, tertemiz Anadolu insanına. Ah keşke elinde imkan olsaydıda, hepsini tutup şu dağlara bir getirebilseydi, çıkıpta o masallarını Şehid Analarının karşında anlatabilme cesaretini gösterebilselerdi, ya da bir kez olsun Türklüklerini hatırlayıp bir cenazeye katılsalar, bir Şehid'in mezarı başında dua edebilselerdi... Acaba o zamanda vicdanları el verecekmiydi şu laflara??? Ve ya büyük baş sığırı affedip, besiye çekebileceklermiydi gene? Ne kardeşlik ama, dağdayken bir seferinde zehirlenmiştide, 3 gün boyunca hiç bir köyden yoğurt bulamamışlardı!!! Hayallerden silkinip haberleri izlemeye devam etti. Aklı fikri hep, Şehid evine haberi götüren erdeydi. Acaba sabah Ferit'in anasını görünce konuşabilmişmiydi, yoksa Feride Teyze'yi karşında görünce nutku tutulup ağlamaya mı başlamıştı? Kim bilir ne haldeydiler şimdi??? Kim bilir nasıl devleşmiştir o Koca Türk Ana'sı? Büyük olasılıkla, "VATAN SAĞOLSUN YAVRUM" diyerek, evine gelen Mehmetçiği teselli etmekle meşguldür kollarını dolayıp!!! Usulca yerinden doğruldu Burak Astteğmen, kalkıp televizyonu kapattı. Erlere döndü, komutanlarının bakışlarından hepsi anlamışlardı ne demek istediğini. Hep birlikte bir kezde onlar dua ettiler Şehid arkadaşlarının arkasından ve ruhlarına gönderdiler.Laz'a,Kürd'e,Alevi'ye, velhasıl TÜRK MİLLETİ'nin ŞEHİTLERİNE.... Ne zaman içi sıkılsa, hep bir dörtlüğü mırıldanarak rahatlardı: Savaşmaktan kaçınır, kim varsa alnı kara; Kan dökmeyi bilenler hükmeder topraklara... Kazanmanin sırrını bilmiyorsan git, ara "Çanakkale" ufkunda, "Sakarya" toprağında. __________________ CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.

Bugün	#n/a
Teşekkür Botu Bot Giriş Tarihi: Ocak 2005 Yaş: 0 Mesaj : 0 Üye No: 0 Rep Power: Çok	aLeMDaR (12-17-2006), belkart (08-13-2006), berkaykucuk (12-28-2006), buldozer (08-12-2006), emree01 (08-14-2006), gulum0101 (12-15-2006), maYKıl (01-28-2007), Nightblue (12-18-2006), noumAhmet (12-18-2006), rıfkı (12-17-2006), scarface (12-17-2006), walsman07 (08-12-2006), İLTERİSKAGAN (08-25-2006) bu konu için teşekkür ettiler...

08-12-2006, 04:16 PM	#5
CaKaLBoT ÇaKaL Üye Üyelik Tarihi: Jan 2006 Mesajlar: 1,791 Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts Üye No: 26295 İtibar Gücü: 2547 Rep Puanı : 76884 Rep Derecesi : Cinsiyet :	hoşgeldin resttt...., ortak payda da buluşmuşuz... üzülmedim bak buna __________________ CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.

12-17-2006, 05:38 PM	#8
scarface Müstakbel Üye Üyelik Tarihi: Dec 2005 Yaş: 45 Mesajlar: 212 Teşekkür Etme: 17 Thanked 20 Times in 6 Posts Üye No: 5230 İtibar Gücü: 1478 Rep Puanı : 1010 Rep Derecesi : Cinsiyet :	Kimi güneydoğuda askerlik yaparken -20 derece soğukta, dağda günlerce mevzii nöbeti tutarken; çocukları ABDlerde okuyan bazı na muhteremler "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" diyebiliyor... Bu yazı bizim içimizi ürpertirken bazılarına hiç tesir etmeyeceğine eminim... Ancak az da olsa gerçek vatanseverler gerçekleri biliyor ve de görüyor.... __________________ Tek bildiğim: Hiçbir şey bilmediğimdir. ***

12-17-2006, 09:40 PM	#9
rıfkı Müstakbel Üye Üyelik Tarihi: Jul 2006 Konum: Afyon Mesajlar: 297 Teşekkür Etme: 152 Thanked 58 Times in 26 Posts Üye No: 16509 İtibar Gücü: 1482 Rep Puanı : 4262 Rep Derecesi : Cinsiyet :	çok güzel bir paylaşım sagol __________________ Çağlayan sular gibiydi gözlerin, Ağlattı beni son bakışın, Gittin, dönüşü yok artık bu yolun, Canım acıyor ne fayda, Asla silinmeyecek kalbimden bu sevda, Nerelerdesin bir tanem!.. Çagcan ÖLÜMDE İNSANA İSTEDİĞİN ZAMAN GELMEZ Kİ GİTTİ... GERİYE KALAN ACILARIM VE BEN тαяιнιиι вιℓмєуєиℓєяιи ¢σğяαfуαѕιиι вαşкαℓαяι вєℓιяℓєя

08-12-2006, 02:05 PM	#2
buldozer Yeni Üye Üyelik Tarihi: May 2006 Yaş: 52 Mesajlar: 30 Teşekkür Etme: 68 Thanked 0 Times in 0 Posts Üye No: 14263 İtibar Gücü: 1400 Rep Puanı : 10 Rep Derecesi : Cinsiyet :	kısa anlatımla,büyük ifadeler.....anlayana. anlamayan tecrübesiz akıllılara... Hep birlikte bir kezde onlar dua ettiler Şehid arkadaşlarının arkasından ve ruhlarına gönderdiler.Laz'a,Kürd'e,Alevi'ye, velhasıl TÜRK MİLLETİ'nin ŞEHİTLERİNE.... ALLAH tüm şehitlerimize rahmet eylesin.

08-12-2006, 03:51 PM	#4
Resttt Geçerken Uğradım Üyelik Tarihi: Jun 2006 Yaş: 37 Mesajlar: 57 Teşekkür Etme: 0 Thanked 0 Times in 0 Posts Üye No: 14785 İtibar Gücü: 1405 Rep Puanı : 491 Rep Derecesi : Cinsiyet :	Yazdıklarının buyuk bir kısmı dogur arkadasım..Bu buyuk esitsizlik benim de kanıma dokunuor..birileri eglenirken birileri onları korumak onlara eglenecekleri parayı kazznadırmak için tabiri caizse esekler gibi calısıor..Bu bir esitsizliktir..

08-13-2006, 10:20 AM	#6
Resttt Geçerken Uğradım Üyelik Tarihi: Jun 2006 Yaş: 37 Mesajlar: 57 Teşekkür Etme: 0 Thanked 0 Times in 0 Posts Üye No: 14785 İtibar Gücü: 1405 Rep Puanı : 491 Rep Derecesi : Cinsiyet :	Dogrudur arkadasım..Demitim ya bnm problemim insanı insanlıktan cıkaranlarla..İnsana insanca ve ozgurce yasama hakkı vermeyenlerle..Dogrudur bu bir ortak payda olmalıdır..Cunku bu her turlu siyasi dusuncenin ustunde bir fikirdir..

12-17-2006, 11:40 AM	#7
~~belkart~~ Banned Üyelik Tarihi: Jun 2006 Yaş: 40 Mesajlar: 15 Teşekkür Etme: 5 Thanked 0 Times in 0 Posts Üye No: 14906 İtibar Gücü: 0 Rep Puanı : 10 Rep Derecesi : Cinsiyet :	uzun gelmedi.güzel yazı kısa bile geldi.çok anlamlı ve muhteşem.sağol paylaşıma.

12-18-2006, 11:02 PM	#10
Nightblue Yeni Üye Üyelik Tarihi: Dec 2006 Konum: Türkiye ! Yaş: 37 Mesajlar: 7 Teşekkür Etme: 3 Thanked 0 Times in 0 Posts Üye No: 24270 İtibar Gücü: 0 Rep Puanı : 10 Rep Derecesi : Cinsiyet :	Emeğine sağlık bayağı bi düşündürdün beni :smile: __________________ Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? NECİP FAZIL KISAKÜREK

Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)

Benzer Konular
Konu	Konuyu Başlatan	Forum	Cevaplar	Son Mesaj
Yol Uzun	GooD aNd EvıL	Eskiler (Arşiv)	0	10-26-2007 07:20 PM
En Uzun Gelinlik.	¢яєαмιηg	Eskiler (Arşiv)	0	06-22-2007 01:33 PM
En Uzun Maraton	aLeMDaR	Eskiler (Arşiv)	0	11-08-2006 02:45 AM
Plajlardakİ Kum Nereden Gelİr?	CaKaLBoT	Eskiler (Arşiv)	5	09-06-2006 01:15 PM
Gelİr Gelmez ÇaliŞti!..	kasirga78	Eskiler (Arşiv)	0	08-20-2006 12:40 AM