www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 04-09-2007, 12:59 PM   #1
[FX][SOLDIER]
Bağımlı Üye
 
[FX][SOLDIER] Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Dec 2005
Konum: İst.
Mesajlar: 3,489
Teşekkür Etme: 22
Thanked 136 Times in 66 Posts
Üye No: 5863
İtibar Gücü: 2329
Rep Puanı : 20870
Rep Derecesi : [FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute[FX][SOLDIER] has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Post İslâm’da Hatâ Yoktur Müslümanlar Yanlış Yapabilir

HZ.YUSUF (A.S.)

Kur'an'da ismi geçen Beni İsrail peygamberlerinden biridir. Hz. Yûsuf Kurân'da adı geçen peslâm’da Hatâ Yoktur Müslümanlar Yanlış Yapabilir

Mehmet Şevket Eygi

09.04.2007


İSLÂM dininde ve onun hüküm ve ilkelerinde hatâ yoktur ama Müslümanlar hatâ yapabilirler. İslâm pak ve nezihtir ama Müslümanlar mâsum değildir, yanılabilirler, günah işleyebilirler.

Yakın tarihimizde İslâm’a dayandıklarını, İslâm’a hizmet ettiklerini iddia eden bazı Müslümanlar vahim hatâlar yapmıştır.

Özal zamanında dindar Müslüman kızlar başörtüsü ile liselerde ve üniversitelerde okuyabiliyor, bu kıyafetleriyle diploma alabiliyorlardı. 1979’da veya 1980’de ülkenin en ünlü ve prestijli lisesi olan Galatasaray’dan sımsıkı tesettürlü beş kız mezun olmuştu. Diplomalarını alırken müdürün ve muavinlerinin ellerini bile sıkmamışlardı.

Bugünkü başörtüsü sıkıntısı sadece dinsizlerin, İslâm karşıtlarının eseri ve mârifeti değildir. Bunda birtakım İslâmcıların da yanlış siyasetleri, hatâlı davranışları, isabetsiz stratejileri rol oynamıştır.

İsviçre’de, Norveç’te çok zor olmayabilir ama bizde siyaset çok zor, çok tehlikeli, çok riskli bir cambazlıktır.

İsviçre’nin ve Norveç’in yakın tarihinde “Anayasayı ihlâl” bahanesiyle asılmış bir başbakan ve bakanlar yoktur. Bizde vardır.

İsviçre ve Norveç’in yakın tarihinde, resmî ideolojiyi korumak için yapılmış darbe göremezsiniz ama bizde dört darbe görülmüştür.

İsviçre ve Norveç tek devletli sistemlere sahiptir. Oralarda İsviçre devleti, Norveç devleti vardır. Bizde ise bir bildiğimiz TC vardır, bir de onun yanında, bazısı ondan üstün birtakım derin devletler, devlet içinde devletler bulunmaktadır.

Bizde üniversite var mıdır? YÖK’tür...

Onlarda üniversiteler vardır, kendi işlerinden başka işlere burunlarını sokmazlar.

Türkiye’de hali vakti yerinde, hattâ çok zengin bir âile dindar kızını başı zarif bir eşarpla örtülü olarak üniversiteye gönderip okutamaz. O kızı İsviçre veya Norveç’e gönderirseniz ve orada bir üniversiteye kayd ettirirseniz, başı rötülü/tesettürlü olarak okuyabilir.

İsviçre cumhuriyetinin ve Norveç krallığının kendilerine mahsus birer resmî ideolojisi yoktur. Bizim vardır.

İsviçre ve Norveç’te anayasalar kesinlikle uygulanır. Oralarda hangi siyasî parti seçimleri kazanırsa ülkeyi kanun ve nizamlara uyarak onlar idare eder. Bizde iş bu kadar basit değildir. Seçimleri kazanıp iktidar olsalar bile bazıları ülkeyi idare edemez. Onların üzerinde derin güçler vardır. O güçler demokrasi, seçimleri kazanmak mazanmak bilmezler. Katı, acımasız kuralları, dogmaları, tabuları vardır, kök söktürürler.

Türkiye’de en büyük ahmaklık ve ihtiyatsızlık “Seçimleri kazanır ve iktidar olurum ve memleketi güzelce idare ederim...” demek ve sanmaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin başına geçmek için Meclis aritmetiğini yeterli görmek ne kadar eksik ve yanlış bir düşüncedir.

Türkiye’nin bir resmî ideolojisi vardır.

O ideolojinin güçlü bekçileri vardır.

Türkiye’de YÖK vardır.

Türkiye’de, seçimlerle işbaşına gelen iktidardan başka bir sürü paralel iktidar vardır.

Bütün bunların hesaba katılması gerekir.

1960’ta Adnan Menderes halkın büyük çoğunluğunun oylarıyla seçilmiş meşru başbakandı. Ne yaptılar? Alaşağı ettiler.

Adnan Menderes’in en büyük suçu neydi? Antalya ve İzmir’de konuşmuş ve “Türkiye Müslümandır ve Müslüman kalacaktır. Bu memlekette İslâm’ın bütün icapları (gerekleri) yerine getirilecektir...” demişti. MilletMeclisi’nde Demokrat Parti grup toplantısında Milletvekillerine hitaben “Arkadaşlar!.. Millet size vekâlet vermiştir, isterseniz Hilâfeti bile geri getirebilirsiniz...” sözünü sarf etmişti. Menderes’in dinî uygulaması yoktu. On yıllık iktidarı sırasında bir kere cuma veya bayram namazına gittiği görülmemişti ama yukarıda zikr ettiği sözleri onun hayatına mal olmuştu. Çünkü derin güçler böyle sözlerden hoşlanmazlar, böyle konuşulmasına izin vermezler.

Türkiye’nin acı realiteleri vardır. Bunları bilmek, görmek ve hesaba katmak gerekir.

Merhum Özal devletimizi, ülkemizi, halkımızı, demokrasimizi köstekleyen nice ayakbağını çözmüş, nice engeli yıkmıştı. En son olarak din-devlet münasebetlerini normal mecrasına sokmak, laiklik savaşlarına son vermek istiyordu. Bu maksatla uzmanlara, gerçek aydınlara raporlar hazırlatıyordu. Derinler onun bu meseleyi halletmesini istemediler ve rivayete göre zehirlediler.

ABD Türkiye’de birtakım şeylerin yapılmasına, olmasına izin vermez.

İsrail de izin vermez.

AB de vermez.

Vatikan ve Haçlılar da izin ve icazet vermez.

Türkiye sahipsiz bir ülke değildir. Türkiye’nin sahipleri vardır.

Sayıları bir buçuk milyon tahmin edilen Dönmeler Türkiye’yi çok severler. Onların bu ülkede ilkeleri, değerleri, ölçüleri vardır. Bunları korumaya kesin olarak kararlıdırlar.

Türkiye’de egemen azınlıklar vardır. Onlar bu ülkeyi sokakta bulmamışlardır. Türkiye onların istediği gibi idare edilecektir. Kesinlikle rota değişikliği istemezler.

Her yıl Türkiye’nin on milyarlarca dolarlık rantlarını yiyenler vardır. Onlar bu rantlardan öyle kolay kolay vazgeçmezler.

Türkiye anayasasında eşitlik ilkesi mevcuttur ama bu ülkede DAHA EŞİT olan gruplar, azınlıklar, zümreler vardır. Onlar bu DAHA’dan asla vazgeçmezler.

Onlar kararlıdır... Onların gözü karadır... Onların yapmayacağı yoktur... Onlarla başetmek çok zordur...

Onlar elbette yenilmez ve bükülmez değildir... Onlar elbette mağlub edilebilir... Onlar elbette hizaya getirilebilir...

Yirmi sekiz yıl faşist ırkçı rejimin zindanlarında kan tüküren Mandela, serbest bırakıldıktan sonra ülkesine hürriyet ve demokrasi getirdi, çoğunlukta olan zencilere iktidar yolunu açtı.

Mandela çile çekti... Mandela dâva adamı idi... Mandela’nın serveti yoktu...

Yirminci asrın birinci yarısında İngiliz sömürgecilerle mücadele eden Mahatma Gandi’ye bakalım: Biri beline sarılı, ötekisi omuzuna atılmış iki parça ucuz kumaş... Ayaklarında iki sandalet... Elinde sopadan bir asâ... Başı kabak... Cebinde beş parası yok... Bu âcizlik onun en büyük gücü idi.

Zâlim sömürgeciler canlarının istediği zaman onu tutukluyor, zindana koyuyorlardı... Bir sivrisinek kadar, karşı koyacak canı ve mecali yoktu. Lakin Gandi yine de güçlüydü...

19’uncu asırda Cezayir’de Emîr Abdülkadir, Kafkasya’da Şeyh Şâmil de, en sonunda yenilip esir düşmelerine rağmen çok güçlüydüler.

Çünkü onların sarsılmaz imanları vardı... Onlar, ucu Resûllerin Seyyidine ulaşan nuranî bir silsilenin son halkası idiler... (Her ikisi de Şeyh Halid-i Bağdadî’den hilâfet ve icâzet almıştı...) Onlar Hak din ve nizam için fî sebilillah çalışıyorlardı... Hesapları, malvarlıkları tertemizdi... Onların hayat dosyalarında hiçbir kirli, kara, şâibeli sayfa yoktu...

Siyasetin türleri vardır.

* Nebevî siyaset...

* Âdil selâtînin siyaseti...

* Âdil olmasalar bile Müslim olan selâtînin siyaseti...

* Zâlimlerin siyaseti...

* Fâsıkların...

* Münâfıkların...

* Şeyatînin...


İslâm’a hizmet etmek, Türkiye’yi yüceltmek için yukarıda saydığım siyasetlerin bazısı geçerli ve uygun değildir.
ygamberlerden birisi olup, Yakub Peygamber'in oğludur.

Nesebi Hz. İbrahim'e kadar varır (Kamil Miras, Tecrid Tercemesi, IX, 139). Kur'ân-ı Kerîm'de kendi adını taşıyan bir sûre vardır. Tamamı 111 âyet olan bu sûrenin 98 âyeti (4-101) Hz. Yûsuf'tan bahseder.
Bu âyetlerde anlatıldığına göre Hz. Yûsuf'un hayat hikâyesi özetle şöyledir:

Hz. Yûsuf'un on bir tane erkek kardeşi vardı. Yûsuf fevkalâde güzel ve son derece zekî idi. Babaları Hz. Yakub en çok Yûsuf'u seviyordu. Bu sevgiyi ağabeyleri kıskanıyorlardı.

Yûsuf (a.s) bir gece rüyasında on bir yıldızın, güneş ve ayın kendisine secde ettiklerini gördü. Bu rüyayı babasına anlattı. Babası rüyanın, Hz. Yûsuf'un büyük bir adam olacağına işaret olduğunu anladı ve Yûsuf'a rüyasını ağabeylerine anlatmamasını tembihledi. Ancak, ağabeyleri bundan haberdar oldular ve Yûsuf'u öldürüp bir yere atmayı planladılar.

Babalarından izin alarak, gezip eğlenmek bahanesiyle Yûsuf'u alıp kırlara,götürdüler. Onu bir kuyuya attılar, gömleğini da kana bulayarak, "Yûsuf'u kurt kaptı" diye babalarına yalan söylediler.

Kuyunun yanından geçmekten olan bir kafile Yûsuf'u buldu ve köle olarak satmak üzere alıp, Mısır'a götürdüler. Orada az bir fiyatla onu Azîz (maliye bakanı)'e sattılar.

Aziz'in hanımı Yûsuf'a göz koydu. Onu kendisiyle beraber olmaya çağırdı. Yûsuf (a.s) bunu kabul etmeyince, ona iftira edip kocasına şikayet etti ve hapse attırdı.

Hz. Yûsuf senelerce hapiste kaldı. Orada hükümdarın şerbetçisi ve aşçısı ile tanıştı. Onların gördükleri dünyaların yorumunu yaptı. Birisinin, kurtulup efendisinin hizmetine devam edeceğini, diğerinin ise öldüreceğini söyledi.

Sonunda dediği çıktı. Hz. Yûsuf, kurtulana, kendisini efendisinin yanında anmasını istedi. Hükümdar bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü. Bu rüyanın yorumunu yaptırmak istedi. Hz. Yûsuf'un rüya yorumu yaptığını öğrendi ve onu hapisten çıkarıp, rüyasını anlattı. Hz. Yûsuf, yedi sene bolluk olacağını, peşinden gelen yedi senenin ise kıtlıkla geçeceğini söyledi. Bunun üzerine hükümdar, Hz. Yûsuf'u maliye bakanlığına getirdi. Yûsuf (a.s) bolluk yıllarında bütün ambarları zahire ile doldurttu; kıtlık yılları gelince bu zahireyi halka dağıtmaya başladı. Aynı kıtlık, Hz. Yûsuf un babasının memleketi olan Ken'an diyarında da yaşandı.

Yûsuf (a.s)'un kardeşleri de zahire almak için iki kez Ken'an ilinden Mısır'a geldi. Sonunda Yûsuf (a.s) kardeşlerine kendini tanıttı ve onları affettiğini belirterek, "Bugün azarlanacak değilsiniz, Allah sizi bağışlar, o merhametlilerin merhametlisidir" (Yûsuf, 92) dedi.

Yûsuf (a.s), babası, annesi ve kardeşlerinin tamamını Mısır'a davet etti. Ailesi Mısır'a vardığında Yûsuf (a.s) anne ve babasını tahta oturttu; diğer onbir kardeşi ise Hz. Yûsuf'un önünde eğildiler. O zaman Yûsuf (a.s); "Babacığım, işte bu vaktiyle gördüğüm rüyanın çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi."
Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim, bana pek çok iyiliklerde bulundu. Doğrusu Rabbim, dileğine lütufkardır. O şüphesiz, bilendir, hâkimdir" (Yûsuf,100) dedi.

Bu şekilde İsrail oğulları, Filistin'den Mısır'a gelip yerleşmiş oldu. Bir süre sonra Yakub (a.s) vefat etti. Yûsuf (a.s), Allah Teâlâ'ya şöyle münacatta bulundu: "Rabbim, bana hükümdarlık verdin" rüyaların yorumunu öğrettin.

Ey göklerin ve yerin yaratanı! Dünya ve âhirette koruyanım sensin! Benim canımı, Müslüman olarak al! Ve beni iyilere kat!" (Yûsuf, 101).

Pek çok olayları içeren bu hayat hikâyesi için Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Ândolsun ki, Yûsuf ve kardeşlerinin olayında, soranlara nice ibretler vardır" (Yûsuf, 7). Yûsuf (a.s)'un defnedildiği yer, rivâyetlere göre, İbrahim (a.s)'in medfun bulunduğu Kudüs yakınlarında Halilü'r-Rahman kasabasındadır. Yûsuf (a.s)'un hayat hikayesi Kur'ân-ı Kerîm'de "Ahsenü'l-Kasas, Kıssaların en güzeli" ünvanını aldı.
[FX][SOLDIER] çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Eski Bugün   #n/a 
Teşekkür Botu
Bot
bot Çevrimiçi

Avatar

Giriş Tarihi: Ocak 2005
Yaş: 0
Mesaj : 0
Üye No: 0
Rep Power: Çok
[MaLacHi] (04-12-2007) bu konu için teşekkür ettiler...
bot Çevrimiçi Tesekkur botuna Rep veremezsiniz. Yinede Tesekkurler. Kurallara Aykırı Mesajı Bildir  
Old 04-12-2007, 03:45 PM   #2
¢яєαмιηg
Banned
 
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156
Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi : ¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute¢яєαмιηg has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

eline sağlık...
¢яєαмιηg çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
Old 04-13-2007, 05:15 PM   #3
max_1
Yeni Üye
 
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Yaş: 45
Mesajlar: 1
Teşekkür Etme: 0
Thanked 0 Times in 0 Posts
Üye No: 40056
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 10
Rep Derecesi : max_1 is on a distinguished road
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan

helal !!

cok guzel elline saglik :yes:
max_1 çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İslâm’da Hatâ Yoktur Müslümanlar Yanlış Yapabilir parlayan güneş Eskiler (Arşiv) 1 04-21-2007 12:41 PM
Atatürk’ü unutmayın cami çok diye Türkiye’yi İslam ülkesi görmeyin / 22 ekim M@D_VIPer Eskiler (Arşiv) 0 10-22-2006 01:45 AM
Almanya’daki Müslümanlar Stern Dergisi'ne kapak oldu / 13 ekim M@D_VIPer Eskiler (Arşiv) 2 10-13-2006 10:42 AM
Hükümet ’PKK’da asker ’irtica’da yanlış / 13 ekim M@D_VIPer Eskiler (Arşiv) 0 10-13-2006 01:55 AM
Din Nedir? İslâm Dini ve Diğer Dinler İslâm Dini'nin Özellikleri İslam Dininin Kayn djcrueL Eskiler (Arşiv) 1 01-29-2006 01:45 AM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 09:15 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.