05/29/07 - Halka göre magazinciler haksız, sanatçılar haklı

[Nǿ ŦΞДЯ™]

Magazin Mahkemesi, tam Türk usulü bir program. Dünyada bu formatta böyle bir yapım yok. Bekir Hazar ve Suna Üçkarışoğlu magazin gazetecilerini, Deniz Akkaya ve Şenay Akay ünlüleri savunmak için her pazartesi ekranda buluşuyor. Magazinciler ve ünlüler kozlarını paylaşırken reyting tavan yapıyor. Magazin Mahkemesi’nde herkes eteğindekileri döküyor. Kim haklı, kim haksız tartışılıyor. Kimin ne dediği çıkan yüksek sesler nedeniyle pek anlaşılmasa da, Bekir Hazar, “Halk artık kimin reklam yaptığını ya da yapmadığını anladı. Çocuklar da ünlülerin dünyasına artık özenmiyorlar.” diyor. Magazin gazeteciliğinin sorgulanmaya başladığını söyleyen Suna Üçkarışoğlu artık meslektaşlarının kendisini görünce toparlandıklarını söylüyor. Şenay Akay ise ‘hepimiz suçluyuz’ itirafında bulunuyor. Hazar, Üçkarışoğlu ve Akay’la mahkeminin neyi, nasıl yargıladığını konuştuk.
Magazin Mahkemesi’nin amacı ne?
Magazin haberlerinden dolayı ünlülerde bir rahatsızlık vardı. Medyayı eleştiriyorlardı. ‘Bu rahatsızlığınızı gelin ekranda söyleyin’ dedik. Biz de bu haberlerin neden ve nasıl yapıldığını anlatıyoruz.
Bu haberleri neden yaptığınızı pek anlatamıyorsunuz sanki…
Ünlüler sadece şarkı söylemekle bu işin olmayacağını, medyatik olmak, gündeme gelmek gerektiğini biliyor. Çünkü artık kasetler satmıyor. Konserlerden para kazanıyorlar. Konserlere, ekstralara çağrılabilmek için gündemde olmak lazım. Bu yüzden inanılmaz şekilde haber yozlaşması var. Reklam uğruna tüm kirli çamaşırlar ortaya dökülüyor, ahlaksızlık, skandal diz boyu. Ünlülerin çoğunun yaptıkları skandallarının arkasında reklam pastası olduğunu, bunların kartopu gibi çığ yaptığını anlatıyoruz. Bu rezilliklerin paraya tahvil edildiğini söylüyoruz. Bu yanlışları söylemek bana göre güzel bir şey.
Oylamada neden hep ünlüler haklı çıkıyor?
Oylamaları önemsemiyorum. Çünkü Deniz Akkaya’nın, Şenay Akay’ın fanları var. Bizim fan kulüplerimiz yok.
Bu, haklılığınızı orada savunamamanızdan kaynaklanan bir durum olamaz mı? Deniz Akkaya sizi bastırıyor.
Ben öyle düşünmüyorum. Deniz Akkaya televizyonculuğu çok iyi bilen bir insan. Biz orada olayların perde arkasını anlatırken Türk halkının Sibel Can, Hülya Avşar ya da Banu Alkan haklı diye oy atacağına inanmıyorum.
Magazin basını bu kadar masum mu?
Hayır. Çuvaldızını kendimize de batırıyoruz. Kendi arkadaşlarımızı da yargılıyoruz.
Magazin Mahkemesi, magazin değil mi?
Evet, siyasi bir program olduğunu iddia etmiyorum. Tabii ki magazin.
Program eğlence olsun diye mi yapılıyor?
Biz orada çok şey anlatıyoruz. Bunun içinde alınacak mesajlar vardır. Sana göre eğlencedir, bana göre değildir… Magazin dünyasındaki iğrençlikleri, çarpık ilişkileri anlatıyoruz. Biz aileyi savunuyoruz orada.
Aileyi mi savunuyorsunuz?
Tabii. Ünlülerin yaşantılarıyla aile hayatına nasıl zarar verdiklerini anlatıyoruz.
Aileyi korumak istiyorsanız bu olayları hiç gündeme getirmemeniz gerekmez mi?
Haber yapma diyorsunuz yani. Bu bir haber.
O zaman aileyi korumuş oluyor musunuz?
Bakın böyle bir olay yaşandı; ama yanlış diyoruz. Mahkemede yargılıyoruz. Ün ve para uğruna ne alavereler döndüğünü anlatıyoruz. Erol Köse bizim dostumuz. Ama Gülşen’le olan ilişkisini desteklemedik.
Destekleseydiniz tepki alırdınız. Bu sizin menfaatinize işleyen bir durum.
Sıradan bir haber gibi verebilirdik. Oysa yorum yaptık. Bizim hukukumuz var.
Magazinin hukuku var mı sizce?
Var tabii. Özel hayata girmeyeceksin.
Ama özel hayatı ekrana taşıyorsunuz…
Özel hayatını çay bahçesine taşırsa artık o özel hayat olmuyor. Biz gidip basmadık onları, vatandaş ihbar etti. Yüz tane mekan var İstanbul’da. Ama Ortaköy’e geliyorlar. Bilerek geliyor, zevk alıyor bundan.
Programda çok kavga var. Daha saygın bir şekilde konuşmaz mısınız?
Söylediğin gibi olsaydı, sen gelip bizimle röportaj yapmazdın.


Suna Üçkarışoğlu:
Magazin habercileri silkelendiler

Eskiden nasıldı bu meslek?
Magazin gazetecilerinin eskiden saygınlığı vardı. Saygı sınırları geçilmezdi. Yaptığımız haberin her zaman arkasındaydık. Çünkü haberin doğruluğunu araştırmadan gazetemize taşımıyorduk. Sezen Aksu, bir gazeteci arkadaşımıza yanlış yapmıştı. Bütün gazeteci arkadaşlar tavır koyduk. Bir kare resmi çekilmedi. Hepimizden özür dilemeden barış imzalamıyorduk.
Şimdi nasıl yapılıyor?
Şimdi özel televizyon kanalları ve sanatçı sayısı arttı. Bir sanatçı röportaj veriyor, biz de yazıyoruz. Kendi gerçeğiyle yüzleştiği zaman bu hoşuna gitmiyor. Alternatif çok olduğu için başka programlara çıkıyor.
Siz doğru durmaya çalışırken bu kadar yalanın dolanın içinde olmaktan rahatsız değil misiniz?
Ben kaçarsam, benim gibi düşünen arkadaşlar kaçarsa o zaman ne olacak? Çözüm ne? Magazini biz sahiplenmeliyiz. Magazinin şu anda düşmüş olduğu durumdan rahatsız olan sanatçılarımıza sesleniyorum. Gelin magazin programlarına siz sahip çıkın. ‘Ben röportaj vermem. Magazincilerle konuşmam.’ diyeceğinize sahaya inin ve ‘Arkadaşlar, siz ne yapıyorsunuz?’ deyin.
Magazin olmadan olmaz mı?
Gerçek magazin yaşamın bir parçası, nefes aldığımız nokta.
Gerçek magazin nedir?
İnsanları tebessüm ettirerek izletebilen, kimseyi rencide etmeden, çamur atmadan yapılan magazindir. Biz sadece ayna görevini görüyoruz. Söylediklerini ekrana taşıyoruz. Kendi gerçekleriyle yüzleştikleri zaman kimi ‘Ben ne yaptım?’ diyor, kimi utanıyor. Kimi de ‘Montajda kesmişler..’ diyerek bizi suçluyorlar.
Öyle olmuyor mu?
Bir öz vardır. Ne kadar kesebilirsiniz ki, ne kadar benim söylemlerimi çarpıtabilirsiniz ki!
Bu mahkemede, magazin gazeteciliği yargılanıyor mu?
Objektif bakıp kendi hatalarımızı da masaya yatırıp özeleştiri yapıyoruz. Elbette bütün insanlar hata yapabilirler. Magazin kavramı bozuldu. Ben 22 yıllık magazinciyim. İçi boşaltılıp başka bir şeyler empoze edilmeye başlandı. Reyting uğruna yalan haber yapanlar var. ‘Magazin Mahkemesi’nin gündeme gelmesiyle birlikte magazin camiasındaki arkadaşlarımız şöyle bir silkelendiler. Önce bana tavır gösterdiler. Her meslekte olduğu gibi bizde de adımıza zarar veren insanlar var aramızda. Temiz magazin istiyoruz. Bunları yargılayalım istiyorum. Böyle olunca, arkadaşlar da ‘Ya biz ne yapıyoruz?’ dediler.
Deniz Akkaya ile çok kavga ediyorsunuz? Gerçekten kızıyor musunuz?
Bazen kızıyorum; ama artık sinirlenmeyeceğim. Öyle biri değilim.
Magazin Mahkemesi neleri değiştirdi mesleğinizde?
İlişkiler birbirine karışık. Ünlülerle akşam barda eğlenip, sabaha kadar ve ertesi gün de kameranla, fotoğraf makinenle karşısına gazeteci kimliğinle geliyorsan bu yanlış. Çok etik ve ilkeli durmamız lazım. Bunlar düzeltilmeye başlandı. Beni görünce haberlerde konuşmalarına dikkat ediyorlar. Sanatçıyla başka ilişkilere giremiyorlar. Asparagas haber sayısı azaldı.


Şenay Akay:
Her gün ekranda kendimi görmek istemiyorum

Program amacına ulaştı mı?
Gazeteciler ve ünlüler birbirlerini daha iyi anlamaya başladılar. Sonuçta biz gazetecilere mahkumuz, onlar da bize mahkum.
Yararlı bir program mı?
Hem ünlüler hem gazeteciler hatta halk için kimin ne olduğunu doğru biçimde yansıtmamız adına doğru olduğuna inanıyorum.
Öncelik kimde olmalı?
Öncelik tabii ki, halkta. Kimin haklı ya da haksız olduğuna halk karar veriyor. Onların söylemiş olduğu sözler üzerine bir şey diyemeyiz.
Oylamalar güvenilir mi sizce?
Aldığım duyumlara göre güvenilir. Gerçekten halkın SMS’leriyle oylama yapılıyor. Az da olsa gazetecilerin haklı olduğu taraflar var.
Hayranların etkisi yok mudur?
Neyin, ne kadar doğru olduğuna dair ben bir şey söyleyemem. Sonuçta bizi seyreden seyirciler, ne düşünüyorlarsa doğrusu odur. Bugün bir markete gittiğimde yaşlı bir teyze, aferin kızım çok iyi konuştun dediği zaman, bu benim için yeterli.
Magazin eleştiriliyor; ama magazinin âlâsı da yapılıyor mu orada?
Biz oraya magazin yapalım diye oturmadık. Neyi doğru, haklı buluyorsak savunma yapıyoruz. Hadi biz de kavga edelim, reytingler gelsin gibi bir amacımız yok. Bu, halkı aptal yerine koymaktır. Halk kimin ne olduğunu zaten biliyor.
Halk kavgalardan etkileniyor olamaz mı?
Eleştiriler var. Çok gereksiz yere sinirlenmeler oluyor. Bunu düzeltmek için elimizden geleni yapacağımızı söylüyoruz. Biz de insanoğluyuz.
Niyetiniz çok halis görünüyor. Yapımcı, programı yaparken reytingi önemser oysa ki…
Tabii ki öyle; ama sonuçta Can Tanrıyar, gerçekten kendi fikirlerini, inandığı şeyleri insanları savunabilecek kişileri bu prodüksiyona dahil etti.
Ünlüleri savunabildiğinize inanıyor musunuz?
İnanıyorum. Bazen program gereği birçok cümlemi söyleyemiyorum. Çünkü üslubum kavga etmek üzerine kurulu değil. Mümkün olduğu kadar sessiz kalıyorum.
Sizce bu programın aileye yararı var mı?
Yararlı mı, zararlı mı diye bir şey söylemek çok doğru değil. Magazin Türk toplumu için çok gerekli bir konu değil. Magazin bir eğlence. Sadece vakit geçirmek için olan bir şey. Ama halkımız bunu çok önemsediği için elimizden geldiği kadar doğruları yansıtmaya çalışıyoruz, onlara saygımızdan dolayı.
Gerekli değil dediniz ya, ama çok fazla magazin programı var.
Bence magazin gereğinden fazla abartılıyor. Her saniye magazin var. Bu kadar olması gereksiz.
Oku kendinize çeviriyorsunuz...
Tabii ki öyle. Programda bunu da eleştiriyoruz. Magazinde olan insanları eğer haksızlarsa eleştirmek. Ben her gün ekranda Şenay Akay’ı görmek istemem. Bana ne, ne giydiğinden, nasıl davrandığından… Bir yere kadar. Bir süre sonra insanlar sıkılırlar. Magazin olmasın demiyorum. Tabii olsun; ama dozu artmış durumda.
Peki kabahat kimde?
Kabahat hepimizde. Tek taraflı değil.

SEVİNÇ ÖZARSLAN