![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2006
Konum: KoCaELi
Yaş: 40
Mesajlar: 34,356
Teşekkür Etme: 21 Thanked 162 Times in 97 Posts
Üye No: 23848
İtibar Gücü: 8774
Rep Puanı : 54700
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() KÖLE AYAZ !! Bir zamanlar Ayaz adli bir köle varmis. Taktir bu ya, köle bir gün Sultan Mahmud'un kölesi olmus. Sultan, köleyi tasidigi asil karakteri sebebiyle cok sevmis. Derken Sultan'in öylesine itimadini kazanmis ki, bütün sultanligin haznedâri tayin edilmis ve en kiymetli ve zarif mücevherler, taslar ona emanet edilir olmus. Bu gelismeyi gören saraylilar ise durumdan pek rahatsiz olmuslar. Hasetleri ve kibirleri yüzünden, sözüm ona basit bir köleye böyle bir mevki verilmesini ve kendi rütbelerine cikarilmasini bir türlü hazmedememisler. Bu duygular icinde, özelikle Sultan yakinlardaysa ondan gün gectikce daha cok sikayet etmeye baslamislar ve asil ruhlu kölenin itibarini zedelemek icin ellerinden geleni yapmislar. Bir gün Sultanin huzurunda bir saraylinin bir diger sarayliya söyle dedigi duyulmus: "Köle Ayaz'in sık sık hazineye gittigini biliyor musun? Aslinda her gün gidiyor; hatta izinli günlerinde bile gidip orada saatlerce kaliyor. Onun mücevherlerimizi caldigindan adim gibi eminim" Sultan kulaklarina inanamamis. "Isin aslini kendi gözlerimle görmeliyim" demis. Böylece o da hazine dairesine gidip Ayaz'i gözlemek istemis. Duvara kücük bir delik yaptirip, icinde olanlari seyretmeye hazirlanmis. Ayaz hazine dairesine bir daha ki sefer geldiginde Sultan disarida beklemeye koyulmus. Kölenin sessizce iceri girdigini, kapiyi kapattigini ve sandiga gittigini görmüs. Köle Ayaz, sandigin önünde diz cökmüs, kapagi usulca kaldirmis ve icinden bir sey cikarmis. Orada sakladigi kücük bir bohcaymis bu. Bohcayi öpmüs alnina koymus ve sonrada acmis. Icinden cikan köleyken giydigi yirtik pirtik bir elbise! Iste köle Ayaz, sarayli giysilerini çikarmis bu elbiseyi giymis ve sonra aynanin karsisina gecmis. Kendi kendine: "Daha önceleri bu elbiseyi giydigin zamanlar kim oldugunu hatirliyor musun? diye sormus. "Bir Hictin sen. Hepsi,... hepsi satilacak bir köleydin ve Allah, Sultanin eliyle sana rahmetinden belki de hic hak etmedigin nimetler lutfetti. Iste Ayaz, simdi burdasin, ama asla nereden geldigini unutma! Cünkü mal mülk insanin hafizasini ucurur, unutuluslara sürükler. Simdi sen de, nimetce senden asagi olanlara kibirle bakma ve daima hatirla Ayaz,... hatirla! Sandigi kapatmis, kilitlemis ve sessizce kapiya dogru yürümüs. Hazine dairesinden cikarken birden Sultanla yüzyüze gelmis. Sultan gözlerini Ayazin yüzüne dikmis dururken, yanaklarindan asagi yaslar süzülüyormus ve bogazi öyle dügümlenmis ki, konusmakta güclük cekmis. "Bugüne kadar mücevherlerimin hazinedâriydin, ama simdi... Kalbimin hazinedârisin. Bana benim de önünde bir hic oldugum kendi Sultanimin huzurunda nasil davranmam gerektigini ders verdin" Nasihat ! İlminin fazla, amelinin cok olması ile gurura kapılan kimse, marifet sahibi degildir. Cünkü seytan da pek fazla bilgiye sahipti. mantık yürütmek suretiyle, atesin topraktan daha hayırlı oldugunu iddia etti. Halbuki meleklere hocalık yapıyordu. Sonunda kendi nefsinin üstün oldugunu söyleyip kibirlendi. Böylece Allahü tealanın gadabına ugradı ve lanete müstehak oldu. Ebedi olarak rahmet dergahından kovuldu. Sakın! Çok sakın! iyi ibadetlerine, yüksek ilmine aldanma. Cünkü Bel'am-ı Baura ve Bersisa en cok ibadet edenlerdendirler. Fakat sonunda, nefs ve seytana uyarak dünyaya baglandılar. Ahiretlerini ziyan ettiler. Kalbinde ufak bir leke görürsen, oruc tut. Gitmezse, az konusmaya bak. Gitmezse, günahlardan siddetle kac. Yine gitmezse, her hali iyi bilen Allahü tealaya yalvarmaya, sızlanmaya basla. Bilgisizlik ölümdür. Allahü teala ilim verdikce canlanmaya baslar. Her bilgi bir vebaldir. Bu vebalden kurtulmak amel etmekle mümkün olur. Her amel fayda vermez. Fayda vermesi Allahü teala icin yapılmaya baglıdır. İhlas elde edilmedikce, kurtulusa erilmez. Salih müslümanlar, Allahü tealanın hükmüne boyun egerler, gelen siddet ve belalara sabrederler, aza kanaat ederler. Allahü tealadan baskasından korkmazlar ve kimseden bir sey beklemezler. Ancak Allahü tealadan isterler. İnsana, yüksek makamları veren, asagı düsüren aziz ve zelil edenin Allahü teala oldugunu bilirler. Salih müslümanlar, Peygamber efendimizin sünnet-i serifine tam uyarlar. Onların korkusu, son nefes icindir. Onlar, az konusurlar. Öfkelerini tutarlar, sehvetlerini yenerler. Nefislerinin arzularını yapmazlar. Allahü tealayı unutturacak bütün engelleri ortadan kaldırarak. Hep o'nunla beraber olmaya bakarlar. Böylece nefislerini alcaltıp, ruhlarını yükseltirler. Nefse, Allahü tealanın kaza ve kaderine rıza göstermek kadar zor gelen bir şey yoktur. Cünkü, kadere razı olmak, Allahü tealanın hükmüne boyun egmek, nefsin isteklerine zıttır. Nefis bunları istemez. Saadete kavusmak, nefsin rızasını terk edip, Allahü tealanın rızasına kosmakla mümkündür. Saadete kavusanlara müjdeler olsun |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Nasihat | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-06-2007 08:14 AM |
Nasihat | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-06-2007 08:14 AM |
Nasihat | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-06-2007 08:13 AM |
Nasihat | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-06-2007 08:13 AM |
Nasihat | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-06-2007 08:13 AM |