![]() |
|
Eskiler (Arşiv) Eski konular |
![]() ![]() |
|
Konu Araçları
![]() |
Görünüm Modları
![]() |
![]() |
#1 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() AĞUSTOS BÖCEĞİ
Ağustos böceklerinin yakınına minik mikrofonlar yerleştirilerek 158 desibellik bir ses çıkardıkları tespit edilmiştir. Bu, bir el bombasının patlamasıyla aynı değerdedir. Eğer böceğin işitme organı karnının uzağında bir kapsülün içinde korunmuş konumda olmasaydı, böcek bu yüksek sesten dolayı sağır olurdu. Science et Vie, n.976, s.33 ![]() AĞUSTOS BÖCEKLERİNİN SESİ Bir ağustos böceği (Cicadella viridis), türdeşleri gibi çok gürültücü bir böcektir. Gövdesinin arka kısmında hava kesecikleri üzerine yerleşmiş sağlı sollu iki plak vardır. Ağustos böceği, taş kadar sertleşmiş bu plakları çalarak o çok iyi bilinen sesini çıkarır. Plak, bağlı olduğu kas tarafından çekilip bırakılınca, boş bir teneke kutunun çıkardığı sese benzer bir ses oluşur. Böceğin yaptığı bu çekme-bırakma işlemi saniyede 500 kez tekrarlanır. Göğüs kalkanının karın tarafında bulunan uzantının açılıp kapanmasıyla ses yükselir veya alçalır. İnsan kulağı, saniyenin onda birinden daha kısa süreli açılıp kapanmaları, yani ses kesiklerini fark edemediği için ağustos böceğinin cızırtısı bize sürekli devam ediyormuş gibi gelir. Bilim ve Teknik Dergisi, Ocak 1986, s.10 ![]() AĞUSTOS BÖCEĞİ Esnek kanatları sayesinde Ağustos böcekleri çok yönlü uçuşlar yapabilirler. Ön kanat aşağı doğru iniş esnasında düzdür; kanat damarlarında baştan sona doğru bir hat geçer. Bu, tek yönlü bir menteşe gibi kanadın dış yarısının, yukarı çıkış esnasında aşağı doğru bükülmesini sağlayarak daha geniş bir hız kazanmasını sağlar. International Wild Life, March-April, 1999 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Deniz altında Binbir Surat Bir Ahtapot
Deniz altı canlılarının tümü birbirinden ilginç özelliklere sahiptir. Örneğin bilim adamları tarafından yakın zamanlarda keşfedilmiş olan fakat hala ismi olmayan bir ahtapot türü, mükemmel bir gizlenme örneği sergilemektedir. Bu ahtapot türü denizin kumlu diplerinde yaşamakta ve birbirinden çok farklı hayvanların şekillerini rahatlıkla taklit etmektedir. Bu canlı, resimlerde gösterilenlere ek olarak aynı zamanda bir Hermit yengecini, bir Nudiranch'ı, bir denizatını ve Mantis karidesini de aynı şekilde taklit etmektedir. Öyle ki bu canlı taklit ettiği canlıların bütün hareketlerini de aynen kopya etmektedir. Taklit yeteneği, gözlem, teşhis ve sonuç çıkarma gibi akıl gerektiren özellikler sonucunda ortaya çıkan bir yetenektir. Bu durumda akla ahtapotun taklit yeteneğinin nasıl ortaya çıktığı sorusu gelecektir. Taklitçi ahtapotun çevresindeki canlıları gözlemleyerek, teşhisler yaptığını, taklit ettiği türdeki canlılara ait davranış şekillerini aklında tutarak tıpatıp aynısını yaptığını iddia etmek akılcılıktan son derece uzak bir davranış olacaktır. Allah bu canlılara yapmaları gerekenleri öğretendir. Allah'ın ilhamıyla hareket eden bu canlılar da yeryüzündeki diğer canlılar gibi Allah'a boyun eğmişlerdir. İşte ahtapotun kendisini benzettiği canlılar... 1-Ahtapotun kendisi, 2- Aslan balığı gibi, 3- Dikenli uyuşturangillerden bir balık gibi, 4-Yılan balığı gibi, 5-Kum Anemonu gibi, 6- Dil balığı gibi, 7- Çene balığı gibi, 8- Yavru mürekkep balığı gibi, 9- Tanınmadık bir canlı gibi, 10-Denizanası gibi, 11-Deniz yılanı gibi, 12- Brittle Star gibi, 13- Tüylü yıldız gibi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() AKREP
Akrep yavruları, anne akreplerin vücutlarının içinde gelişirler ve ince bir keseye dolanmış olarak doğarlar. Anneleri bu doğum kesesini, kuyruğunun ucundaki iğnesiyle yırtarak açar. Yavru akrepler serbest kalır kalmaz diğer pekçok canlıda da olduğu gibi annelerinin sırtına tırmanırlar. İlk başta zayıftırlar ve sık sık yere düşerler. Ayaklarının altındaki özel tabanları, onların tekrar tırmanmalarına yardımcı olur. Yavrularına karşı aşırı derecede koruyucu olan anne akrep, gece avlanmaya giderken de yavrularını beraberinde götürür. Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.41 |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() AMFİBİYENLER
Amfibiyenlerin derileri, suda çözünmüş halde bulunan oksijenin, vücudun içine girebilmesini sağlayacak türdedir. Deride bulunan bezler gizli mukus salgılayarak derinin sürekli nemli kalmasını sağlar. Böylece havadaki oksijen de kolaylıkla hayvanın vücuduna girer. The Guinnes Encylopedia of the Living World, s.130 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#5 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BOĞA ANTİLOBU
Boğa antilopları son derece hızlı hareket edebilen canlılardır. Öyle ki hareketsiz bulundukları durumdan ani olarak harekete geçtikten sonraki iki saniye içinde 62 km./saat hıza erişebilirler, Bilim ve Teknik, Sayı:221, Nisan 1986, s.12 ![]() İmpala Ceylan benzeri bir hayvan olan İmpala'lar koşarken birtakım sıçramalar yaparlar. Bu da, kendilerine saldıranın bir tek hayvan üzerinde dikkatini yoğunlaştırmasını önleyerek onları şaşırtır. David Attenborough, Life on Earth, s.181 ![]() Öküz Başlı Antilopların Hızları Öküz başlı Güney Afrika antilopları görünüş olarak bufalolara benzer. Sürüler halinde yaşayan bu antilop türünün bazen 100, hatta daha fazla üyesi birarada bulunur. Son derece hızlı hareket edebilen bu antilop türü, düşmanları tarafından takip edildiğinde yarış atlarından daha hızlı koşabilir. Güney Afrika antiloplarının buzağıları da son derece hızlıdır. Öyle ki, sadece iki günlükken bile büyüklerinden geride kalmayacak şekilde hızlı koşabilirler. Zorlu koşullarda yaşayan bu canlılar Allah'ın onlara verdiği bu özellikler sayesinde yaşamlarını rahat bir şekilde sürdürebilir. Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 177 ![]() GEVİŞ GETİRENLER : Antilop, Geyik, Manda, Koyun, İnek Bitkileri sindirmenin en karmaşık yollarından biri de antilop, geyik, manda, koyun ve inek gibi hayvanlar tarafından uygulanır. Geviş getiren bu canlılar, otlakta otu ön dişleriyle kesip ağızlarına alırlar ve çiğnemeden hızla yutarlar. Dört bölümden oluşan midelerindeki besinler midenin bir bölümü olan ve içinde bakteriler bulunan işkembeye gider. Orada birkaç saat kalıp çalkalanarak lapa şekline getirilir. Sonunda hayvan lapayı tekrar ağzına getirir ve arka dişleriyle iyice ezerek çiğner. Geviş getirme denilen bu olay, hayvan otlaktan ayrılıp güvenli bir yerde dinlenirken de olabilir. Böylece lapa ikinci kez çiğnenip midenin diğer bölümüne gider. David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.172 ![]() ANTİLOP Bazı hayvanlar keskin bir homurtu ile tehlike sinyali verirler. Bazıları ise, örneğin Afrika antilopları sessiz bir sinyale sahiptirler. Bu hayvanlar otlarlarken sürekli hırıltı çıkarırlar. Yırtıcı bir hayvan yaklaştığında antiloplar hırıldanmayı keserler. Ani sessizlik, sürüyü herhangi bir hırıltı kadar etkili bir şekilde uyarır, özellikle de gecenin sessizliğinde. Russel Freedman, How Animals Defend Their Young? s.29 ![]() BOYNUZ : Kuzey Amerika Geyiği, Antilobu, Bufalo, Misk Sığırı, Dağ Keçisi, Öküz Başlı Antilop, Gergedan Kuzey Amerika geyiği ve antilobu genellikle ürkek ve heyecanlı canlılardır. Fakat yavrularını tehdit eden tilki ve kurtlara karşı sivri, kesici toynaklarını kullanmakta hiç tereddüt etmezler. Bufalo ve misk sığırı gibi hayvanların da eğri ama son derece sağlam boynuzları vardır. Sürüleri kurt saldırısına uğradığında, hemen buzağılarının etrafını sararlar, başlarını eğerler ve boynuzlarıyla düşmana darbe indirirler. Dağ keçileri ise uzun, ince boynuzlarını hançer olarak kullanırlar. Yavrusu düşman tarafından tehdit edilen bir anne geyik de düşmana karşı cesurca savaşır. Örneğin bir ayıyı, boynuzlarını saplayarak öldürebilir. Afrika'da bir öküz başlı dişi antilopsa buzağısını kovalayan sırtlanları, çakalları veya vahşi köpekleri boynuzuyla yaralar. Bir gergedanın burnundaki sivri boynuzu, yavrusunu tehdit eden herhangi bir yırtıcı hayvana karşı kullanılacak kadar büyük ve tehlikelidir. Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.57 ![]() Saigalar'ın Özel Burun Yapıları Saiga, Rus steplerinde sürüler halinde yaşayan bir antilop türüdür. Bu canlılar yaşadıkları zorlu iklimde sıkıntı çekmemelerini sağlayacak tasarımlara sahip sistemlerle birlikte Allah tarafından yaratılmışdır. Steplerdeki en rahatsız edici faktörlerden biri hiç kuşkusuz ki tozdur. Saigalar'ın burunlarının içinde ise tüylerle ve mukus bezleriyle kaplı sayısız boşluk vardır. Bu boşluklarda mukuslu zarla kaplı bir de kese bulunur. Saigalar kuru Rus steplerinde büyük sürüler halinde dolaşırken, burunlarında Allah tarafından yaratılmış olan bu yapı sayesinde tozun zararlı etkilerinden korunmuş olur. Sonbahar geldiğinde ise büyük Saiga sürüleri Rus kışının karlı havası bastırmadan güneye doğru, yani sıcak iklimlere göç eder. Guinness Books, Remarkable Animals, A Unique Encyc. of Wildlife Wonders, s.69 |
![]() |
![]() |
![]() |
#6 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() BAL ARISI
Bir kıtlık döneminden sonra sabah erkenden uçmaya başlamış olan bir arı, bir besin kaynağı bulursa hemen kovana döner ve uyumakta olan işçi arıları birer birer uyandırır. Haberci arı, vücudunu 1-2 saniyede 16 hertz frekansla titreterek arkadaşlarını uyandırır, tüm arılar yaklaşık otuz dakika sonra besin kaynağına doğru uçuşa hazırdırlar. ARILARIN KOVANLARINI HAVALANDIRMASI New York State Üniversitesi biyologları, arılar üzerinde çeşitli incelemeler yapmışlardır. Arıları İnceleme Grubu'ndan Edward Southwick ve Robin Moritz, arıların kovan içinde solunumu nasıl gerçekleştirdiklerini araştırdılar. Yapılan incelemeler sonucunda, arı kovanında sadece bir delik bulunmasına rağmen, arıların içerideki sıcaklık ve nemi kanatlarıyla kontrol ettikleri bulunmuştur. Ancak araştırmacıları asıl olarak düşündüren şey, arıların içerideki kirli havayı dışarıdaki temiz hava ile nasıl değiştirdikleriydi. Bu sorunun cevabını bulmak için araştırmacılar bir arı kovanında sadece tek bir delik kalması için kovanı tamamen sıvadılar. Kovandaki hava dolaşımını sağlamak için yüzlerce arının kovanın içinde, diğer arıların da kovan girişinin iç ve dış kısımlarında durarak hava dolaşımını sağladıklarını, kanatlarını çırpınca kirli havanın dışarıya çıktığını, kanat çırpmayı bırakınca da temiz havanın içeri girdiğini gözlediler. İnsanların ancak gözlemler sonucunda kovanın içinde ne gibi işlemler yaptıkları hakkında bilgi elde edebildikleri arılar, bu işleri milyonlarca yıldır büyük bir başarıyla yaparlar. Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:259, s.37 Arı İşçi arıların bütün hayatları boyunca yaptığı işlerin konusu, vücutlarındaki bazı temel değişikliklerle belirlenmektedir. Örneğin, işçi arıların ilk üç günleri kovan temizleyicisi olarak geçer. 3. günden sonraki bir hafta boyunca kafalarında bir çift "dadı" bezi gelişir. İşçiler genç larvalar için gerekli olan bir besin salgılamaya başlarlar ve aniden larvaların bakımı işine yönelirler. 10. günden itibaren ise işçilerin karın bölgelerindeki mum üreten bezler gelişir. Bununla birlikte işçi arılar beslenme görevlerini bırakırlar ve petek yapımı ve onarımına başlarlar. Arılar artık birer "inşaat işçisi"dirler. Doğumlarının 20. günündeyse işçi arılar yine görev değiştirirler. Mum bezleri fonksiyonlarını yitirir ve iğne bezleri gelişir, zehir üretmeye başlarlar. İşçi arıların yeni görevleri kovan girişinde "gardiyanlık" yapmaktır. Arılar yaşamlarının son dönemindeyse "çiçek özü toplayıcısı" olurlar. Nat. Geo. Soc., The Marvels of Animal Behavior, s.49-64 ![]() BAL ARISI Bir kıtlık döneminden sonra sabah erkenden uçmaya başlamış olan bir arı, bir besin kaynağı bulursa hemen kovana döner ve uyumakta olan işçi arıları birer birer uyandırır. Haberci arı, vücudunu 1-2 saniyede 16 hertz frekansla titreterek arkadaşlarını uyandırır, tüm arılar yaklaşık otuz dakika sonra besin kaynağına doğru uçuşa hazırdırlar. BALARISI Bir arı kovanını korumak, kovanın bekçileri için intihar anlamına gelebilir. Bal arılarının iğnelerinde bir kirpinin dikeni gibi küçük oklar vardır. Düşmanı sokan arı uçmaya çalışırken iğne orada takılı kalır ve arının karnının arka tarafı yırtılır. Karnının yırtılmış kısmında, zehir salgısı ve onu kontrol eden sinirler vardır. Arı bu yaralanmadan dolayı ölürken, kovanın geri kalanı bu sayede korunmuş olur. Russel Freedman, How Animals Defend Their Young? s.63 BALARISI İşçi arıların hareketleri son derece tutarlıdır ve amaçsız bir şekilde hareket etmezler. Kovandaki bir arı yeni yumurtalar için hücreler hazırlarken, diğeri kraliçeye hizmet etmek için petekler arasında dolaşır, bir üçüncüsüyse bal toplar. Her işçi kesin olarak ne ve nasıl yapacağını bilir, kusursuz bir disiplinle hareket eder. Nat. Geo. Soc., The Marvels of Animal Behaviour, s.49-64 ![]() BALARISI Çekirgelerin ağızlarında öğütücü özelliğe sahip güçlü çeneler vardır. Bu ağız yapısı hayvanın bitkisel dokuları kolay öğütmesini sağlar. Arıların alt dudak ve alt çeneleri çiçektozu toplayabilmek için dil şeklindeki alt dudağın çevresinde yer alır. Küçük yassı bir küreğe benzeyen çeneleri ise çiçektozu toplamada kullanılmaz. Lahana kelebekleri ise çiçeklerin balözünü emmek için, kaynaşmış art çenelerden oluşan ve çiçeğin içine erişebilen uzun hortumlarını kullanırlar. Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.163 Balarısı Balarıları dışarının ısısı ne olursa olsun kovanın ısısını sabit tutarlar, özellikle kuluçka odalarının sıcaklığına çok dikkat ederler. Sabah vakitlerinde, hava soğuk olduğunda, işçiler petek çevresinde kümelenirler ve vücut sıcaklıkları ile yumurtaları ısıtırlar. Gün ilerledikçe ve hava ısınmaya başladıkça arılar tarafından sıkıca örülen küme yavaş yavaş dağılır. Eğer sıcaklık daha fazla artmaya devam ederse işçilerin bir bölümü kanatlarını yelpaze gibi sallamaya başlarlar. Bu havalandırma işlemini kovanın girişine doğru ve peteklerin üzerine doğru yönlendirerek kovan ısısını düşürmeye çalışırlar. Çok sıcak bir günde arılar daha şiddetli bir soğutma yöntemi kullanmak zorundadırlar. Sulandırılmış bal damlalarını boş hücrelerin ağızlarına yerleştirirler. Kanatları ile oluşturdukları hava akımı bu damlaların içerisindeki suyu buharlaştırır. Bu soğutma sistemiyle kovanın ısısı kısa sürede eski haline döner. Nat. Geo. Soc., The Marvels of Animal Behavior, s.49-64 Arı İşçi arıların bütün hayatları boyunca yaptığı işlerin konusu, vücutlarındaki bazı temel değişikliklerle belirlenmektedir. Örneğin, işçi arıların ilk üç günleri kovan temizleyicisi olarak geçer. 3. günden sonraki bir hafta boyunca kafalarında bir çift "dadı" bezi gelişir. İşçiler genç larvalar için gerekli olan bir besin salgılamaya başlarlar ve aniden larvaların bakımı işine yönelirler. 10. günden itibaren ise işçilerin karın bölgelerindeki mum üreten bezler gelişir. Bununla birlikte işçi arılar beslenme görevlerini bırakırlar ve petek yapımı ve onarımına başlarlar. Arılar artık birer "inşaat işçisi"dirler. Doğumlarının 20. günündeyse işçi arılar yine görev değiştirirler. Mum bezleri fonksiyonlarını yitirir ve iğne bezleri gelişir, zehir üretmeye başlarlar. İşçi arıların yeni görevleri kovan girişinde "gardiyanlık" yapmaktır. Arılar yaşamlarının son dönemindeyse "çiçek özü toplayıcısı" olurlar. Nat. Geo. Soc., The Marvels of Animal Behavior, s.49-64 ![]() Bombus Arıları Bombus, renkli tüyleri olan, türdeşlerine göre oldukça iri yapılı ve genelde toprak altında yaşayan bir yaban arısı türüdür. Bombuslar'ın uzun dilli türleri, çiçek borusu uzun olan çiçeklerden de çiçek tozu ve bal özü alabilir. Bu, diğer arılar için oldukça zor hatta imkansız bir işlemdir. Hatta bazı türler, bal özüne ulaşabilmek için önce çiçeğin dış kısmını ısırır ve açtıkları delikten dillerini içeri sokarak kolayca beslenir. Bombuslar'ın göğüs bölgesinde tutunma ve yürümeyi sağlayan üç çift bacakları vardır. Bu bacaklardan birinci çift, antenlere bulaşan çiçek tozlarını ve diğer tozları temizlemek için özel temizlik gereçleri ile donatılmıştır. Bu sayede koku alma organı olan antenler sürekli temiz tutulur. Bombuslar'ın diğer bacaklarında çiçek tozu taşımak için sepetçikler ve çiçek tozlarını doldurmaya, gerektiğinde sıkıştırmaya yarayan fırçalar bulunur. Bombuslar vücut ağırlıklarının yarısı kadar yükü rahatlıkla taşır. Bu arılar zar şeklindeki iki çift kanatları sayesinde uçar. Birinci çift kanadın arka kenarında, ikinci çift kanadın ise ön kenarında bir seri kanca bulunur. Bunlar uçuş sırasında birbirine kenetlenir, böylece ön ve arka kanatlar birlikte ve daha güçlü hareket edebilir. Bunun dışında uçuş için ısı üretimi de zorunludur. Aktif olarak uçan bir Bombus'ta gövde bölgesinin sıcaklığı 35-40oC olur. Bunun için Bombuslar uçuşa geçmeden önce belli bir süre ısınır. Resimdeki bombus arısı ve deve dikeni çiçeği karşılıklı olarak birbirlerine fayda sağlayan bir ortaklık içindedirler. Deve dikeni, bir yaban arısı olan Bombus'a polen ve nektar sağlar; yaban arısı da aynı türe ait çiçekler arasında, bir çiçekten diğerine hareket ederek topladığı polenleri taşır ve deve dikeni çiçeğini döller Aslan M. B. "Doğu Akdeniz Bölgesinde Bombus Arı Türleri Üzerine Faunistik ve Taksonomik Çalışmalar", Ç. Ü. Fen Bil. Ens. Bitki Koruma Ana Bilim Dalı Yük. Lisans Tezi, Adana, 1997 RESİMALTI . ![]() ÇÖMLEKÇİ ARI Duvarcı ve çömlekçi eşek arılarının yaptıkları, küçük şişelere benzer yuvalar, duvarlara ya da bitkilere tutturulmuştur. Yuvalarını kil ve kum taneciklerini ağız salgılarıyla birbirine yapıştırarak yaparlar. Dişi eşek arısı yuvayı tırtıllarla doldurur. Tırtılı iğnesiyle sokarak felç edecek şekilde yuvanın tavanına asar. Böylece gelişen eşekarısı larvasının beslenmesi mümkün olur. Görsel Bilim ve Teknik Ans., Cilt 3, s.957 ![]() DUVARCI EŞEK ARISI Duvarcı eşek arıları yuvalarını kilden yaparlar. Çalışma biçimleri kağıttan yuvalar yapan eşek arılarına çok benzer. Yalnız yaşayan duvarcı eşek arısı, kilden minik çömlekler yaparak bunları dallara yapıştırır. Daha sonra minik kil kürelerini üstüste yapıştırarak, şişeyi andıran dar boyunlu içi boş bir çömlek yapar. Bu çömleğin içine de besin depoladıktan sonra yumurtlar. Gerektiğinde midesinde depo ettiği suyu kil üzerine püskürterek yuvasını nemlendirir. Yumurtalar eşek arılarının yumurtlarken salgıladıkları bir iplikle birbirine bağlıdırlar. Bilim ve Teknik Dergisi, Temmuz 1998, Sayı:260, s.59 ![]() KAĞIT ARISI Tropik ve ılık iklimlerde yaşayan kağıt arıları yuva yaparken ilginç bir yöntem kullanırlar. Kraliçe arı baharda uykudan kalkarak yuva yapmak için uygun bir yer arar. Yuvası açık olacağı için bunun şiddetli rüzgar alan ve güneşi fazla gören bir yerde yapılmaması gereklidir. Bu yüzden kağıt arısı yuvasını daha çok evlerin saçaklarına, çatılarına ya da ağaçların dallarına yapar. Kraliçe yuvayı bir tür kağıttan yapar. Çenesiyle bir ağacı kazıyarak odun çıkarır. Bunu çiğneyerek salyasıyla karıştırır ve böylece kendi kağıdını oluşturur. Önce bir damın ya da dalın altına yassı bir temel yapar. Bundan çıkan kısa bir sopa yuvanın ana bölümleri yani küre biçimi kovanı oluşturan üreme hücrelerine takılır. Hayvanlar Ans., C.B.P.C Publishing, Böcekler, s.144 KUM YABAN ARISI Dişi kum yabanarısı, yuvasını yaparken alet olarak çakıltaşlarını kullanır. Yerde küçük bir delik kazdıktan sonra, buraya yumurtasını yumurtlar. Yumurtanın güvenliğini sağlamak için deliğin ağzını gevşek bir şekilde kumlarla ve çakıl taşı yığınlarıyla kapatır. Kumu aşağıya doğru sıkıştırmak için de, çenesiyle bir çakıl taşını alarak bunu çekiç gibi kullanır ve çakılları ufalayarak toprağı düzleştirir. Son olarak dikenli bacaklarıyla toprağı tırmıklar; girişin görüntüsü tamamen gizlenene kadar burayı itinayla süpürür. Russel Freedman, How Animals Defend Their Young, s.43-45 KUM KAZICI YABAN ARISI Kum kazıcı yaban arılarının bir türü olan A.hungarica arıları, yuva yapımında oldukça özenlidirler. Öncelikle çeneleri arasına aldıkları taşları yuvaya taşırlar. Getirilen taşlar, yaban arısının yuvasını oluşturacak galerilerin açılmasında kullanılır. Galeri açma işleminin 1-2 dakikada tamamlanmasına karşılık, galerilerin taşlarla düzeltilmesi ve parlatılması yarım saat ila 1 saat arasında vakit alabilir. Toprağın kazılması sırasında yabanarısı 7 taş değiştirir. Ayrıca yaban arıları yuva yapımında kullanılacak olan harcın hammaddesi olan kuru toprağı nemli hale getirmek için de çiçek nektarından faydalanırlar. Bilim ve Teknik, Sayı 342, s.100 |
![]() |
![]() |
![]() |
#7 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() ARMADİLLO
Güney Amerika'da yaşayan bir tür böcek yiyen olan Armadillolar bir tür zırhla korunurlar. Genellikle yiyeceklerini toprağı kazarak ararlar. Çok iyi bir koku alma duyusuna sahiptirler. Yiyeceği şeyin kokusunu alan Armadillo son derece büyük bir hızla toprağı kazar. Burnunu toprağa gömerek, adeta kokuyu yitirmekten korkuyormuş gibi telaşla toprağı kazar. Armadillolar'ı bu durumda görenler, hayvanın bu durumda nasıl soluk aldığına şaşabilirler. Oysa Armadillolar bu durumda soluk almazlar. Toprağı kazdıkları sırada, altı dakikaya kadar soluklarını tutabilme yeteneğine sahiptirler. David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.162 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#8 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Aslanların Gözleri
Mükemmel bir gece görüşüne sahip olan aslanlar bu sayede *******i rahatlıkla avlanabilir. Karanlıkta dolaşan aslanların ışığı mümkün olduğu kadar fazla toplayabilmeleri için gözlerinde özel bir tasarım vardır. Diğer canlılara göre daha büyük olan gözbebekleri ve lensleri aslanları iyi birer avcı yapan en önemli özelliklerdendir. Allah bu canlıları içinde yaşadıkları ortama en uygun özelliklerle birlikte yaratmıştır. Chistopher Mc Gowan, The Raptor and The Lamb, s.11 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#9 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Böceklerin Işıkla Anlaşmaları
Böceklerin kullandıkları anlaşma yollarından bir tanesi de ışıktır. Allah tarafından kendilerine verilmiş olan ışık üretme yeteneği sayesinde pek çok böcek türü ışık saçarak birbirlerine mesaj gönderir. Örneğin güneş battığında ortaya çıkan yetişkin iki erkek ateş böceği eş bulabilmek için etrafa birlikte işaretler gönderir. Bundan başka kandil böcekleri de düşmanlarını uyarmak için sürekli olarak parıldayan kuyruklarını kullanır. Mangrov ağaçlarında bulunan Pteropteryx malaccae böceklerinin erkekleri ise, bir saniyenin her dörtte üçü kadar zamanda bir kere ışık saçarlar. Borneo, The World's Wild Places, Time Life Books, S. 46 ![]() Ateş Böcekleri Ateş böcekleri vücutlarının içinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar sonucu ürettikleri yeşil-sarı ışıklarla tanınan böceklerdir. Haberleşmek ve çiftleşme mesajı verebilmek için bu ışıkları kullanan ateş böceklerinde türe göre ışıldama uzunluğu değişir. Ayrıca bazı türlerde, dişiyi cezbetmek için önce erkek ışıldarken, bir diğerinde çağrıyı dişiler yapabilir. Bazı türler ise ışıklarını kendilerini savunmak için kullanır. Saçtıkları ışık aynı zamanda tadlarının kötü olduğu mesajını da iletir. Bundan başka ateş böceklerinin sadece erkeklerinin kanatları vardır. Erkekler çiftleşebilmek için uçarak dişi ateş böceklerini ararlar. Çiftleşme gerçekleştikten sonra dişi, yumurtalarını bir kayanın ya da bitki örtüsünün altına bırakır. Beş hafta sonra, yumurtalar kırılır ve larvalar çıkar. Ateş böceklerinin başka bir özelliği de hayatlarının her safhasında gelişme halinde olmalarıdır. Üzeri ateş böcekleri ile kaplanmış bir ağaç karanlıkta çok sayıda lamba ile aydınlatılıyormuş gibi görünür. Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 10-11 ATEŞ BÖCEĞİ Ateş böceklerinin yaydıkları ışığın en önemli özelliği, ateşle ve sıcaklıkla ilgisinin olmamasıdır; buna "soğuk ışık" denilir. Bu, günümüzdeki aydınlatma teknolojisinin ulaşmaya çalıştığı bir hedeftir. Normal bir ampul, elektrik enerjisinin ancak %3-4'ünü ışığa dönüştürüp, kalan kısmını ısıya dönüştürür. Ateş böcekleri ise %100 bir verimle ışık üretirler. Bilim ve Teknik, Sayı 239, s.10 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#10 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1619
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() KUTUP AYISI
Kutup ayılarının derilerinin altındaki 10 cm'lik yağ tabakası ısı yalıtımı sağlar. Böylece buzlu sularda saatte 10-11 km. hızla, 2000 km. uzağa kadar yüzerek gidebilirler. Bununla birlikte beyaz kutup ayılarının koku alma duyuları öylesine keskindir ki 1.5 m. kalınlığındaki kar tabakasının altında saklanan bir fok balığının kokusunu bile rahatça algılıyabilirler. Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:211, Haziran 1985, s.25 ![]() KUTUP AYISI Kutup ayıları çetin koşullarda rahatlıkla yaşabilmelerini sağlayan pek çok özelliğe sahiptirler. Kutup ayılarının sarıya çalan beyaz renkli kürkleri tıpkı ördeklerde olduğu gibi, suyu üzerinden kaydıracak bir yapıya sahiptir. Ayrıca tırnaklarının arası yarı uzunluğuna kadar yüzme zarı ile kaplıdır. Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:211, Haziran 1985, s.26 Kutup Ayısı Kutup ayısı geniş, düz ve tüylü pençeleri ve kaygan olmayan ayak tabanları ile buz üzerinde çok süratli koşabilir. Kutbun zorlu ikliminde kalın ve yağlı bir kürke sahip olan kutup ayılarının çok önemli bir koruyucuları vardır. Gözlerinde zarımsı gözkapağı filtresi ile doğuştan bir nevi "güneş gözlüğü"ne sahiptirler ve gözlerindeki bu yapı onları kar körlüğüne karşı korurlar. Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.4 ![]() SİBİRYA AYISI Sibirya boz ayısı sonbaharda şişmanlayıp yağ bağladıktan sonra, inine çekilir ve aylarca (4 ila 7 ay) süren bir uyuşukluk dönemine girer. Ayının 37 derece olan vücut ısısı, kış uykusu sırasında 5 ila 6 derece azalır. Buna rağmen, kalp atışı ve nefes alma ritimleri daha yavaşlar. Bu nedenle genel metabolizmada yüzde 50 ila yüzde 60'a varan düşüşler gözlenir. Ayı, bu devre boyunca yemek içmek dahil hiçbir hayati fonksiyonunu yerine getirmez. Bununla birlikte üreme ve su kaybı belirtileri de göstermez. Çünkü uyuşukluk esnasında kendi yağını (lipitlerini) başlıca enerji ve su kaynağı olarak kullanır. Thema Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.145 ![]() Ayı Balığı (Wedel) Antartika bölgesinde yaşayan Wedel türü ayı balığı, hava sıcaklığının -560C, su sıcaklığınınsa -260C'ye kadar düştüğü sert kış koşullarına bile dayanabilir. Ayı balıkları, çok derinlere daldıklarında yoğun basınç ve ani basınç değişimi yüzünden oluşan vurgundan etkilenmezler. Çünkü uzun süreli dalışlarında su altına girmeden önce birkaç küçük dalış yaparlar. Kaburga kemiklerini ve diyaframlarını açıp kapayarak ciğerlerindeki havayı dışarı atarlar ve ciğerlerini de kapatırlar. Bir süre sonra ciğerlerinde hiç hava kalmadığı için azot eriyerek kana karışmaz ve yaşamsal sorunlar da böylece önlenmiş olur. Ayı balıklarının solunum borusu çoğu memelininkinin tersine yuvarlak değil, düz-oval biçimlidir ve yüksek basınç altında hemen kapanabilmektedir. Aynı şekilde kulaklardaki hava boşlukları da dış basınç belli bir noktaya eriştiğinde şişip burayı tıkayan kan damarlarıyla örülmüştür. Görsel Bilim ve Teknik Ans., Cilt 8, s.2660 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
==Abdest ile ilgili bilgiler (herşey) == | ScHoLeS | İslamiyet | 10 | 05-31-2009 08:56 PM |
==GUSÜL ile ilgili bilgiler (herşey) == | ScHoLeS | İslamiyet | 17 | 03-07-2009 01:37 PM |
==Namaz ile ilgili bilgiler (herşey) == | ScHoLeS | İslamiyet | 9 | 05-04-2007 11:30 PM |
Kangalla Ilgili Tüm Bilgiler Mutlaka Okuyun | constantina | Eskiler (Arşiv) | 4 | 12-19-2006 02:57 PM |
Ağ ile ilgili temel bilgiler | silenter | Eskiler (Arşiv) | 0 | 09-23-2005 07:16 PM |