![]() |
|
Eskiler (Arşiv) Eski konular |
|
Konu Araçları | Görünüm Modları |
![]() |
#1 |
Banned
Üyelik Tarihi: Apr 2007
Konum: | Rize-Merkez |
Mesajlar: 34
Teşekkür Etme: 156 Thanked 220 Times in 144 Posts
Üye No: 38652
İtibar Gücü: 0
Rep Puanı : 13972
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() 'Türk Milletine Kimlik Aramak Abesle İştigal'
![]() MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin önündeki en büyük sorun olan kanlı terör ve etnik bölücülüğün son dönemde tehlikeli boyutlar kazandığını belirterek, "Türk devletine ve Türk milletine mensubiyetin, Türkiyelilik gibi coğrafi bir terimle tanımlanması, hukuki bir statü olan vatandaşlık bağının üst kimlik olarak kabul edilerek, kurucu milli kimliğin bir alt-kimlik konumuna itilmesi ve bu sanal kavramlar temelinde Türk milletine kimlik arayışına girilmesi, tek kelimeyle abesle iştigaldir" dedi. 60. Hükümetin programı üzerinde, TBMM Genel Kurulunda partisinin görüşlerini açıklayan Bahçeli, 22 Temmuz seçim sonuçlarının AKP iktidarı açısından doğru okunması ve anlaşılması gerektiğini ifade etti. Seçimlerde AKP oylarının önemli ölçüde arttığının tartışmasız bir gerçek olduğunu belirten Bahçeli, şöyle konuştu: "Ancak artan bu desteğin ne anlam taşıdığı çok iyi anlaşılmalıdır. Türkiye, AKP'nin önceki iktidarında büyük bir yıpranma, yozlaşma ve yıkım dönemi yaşamıştır. Bunun ağır tahribatı ortada durmakta ve etkileri her alanda ağırlaşarak hissedilmektedir. 22 Temmuz seçimleri bu karanlık dönemi aklamamıştır. Seçim sandığı başında tercihini ortaya koyan Türk Milleti, ortak değerlerimiz olan milli kimlik, milli birlik, cumhuriyetin temel değerleri ve devletin kuruluş ilkelerinin tahrip edilmesi sonucunu doğuracak gaflet politikalarının sürdürülmesi için AKP'ye izin ve icazet vermemiştir. AKP iktidarının bu gerçekleri çok iyi görmesi ve ikinci dönemde geçmişteki hatalardan ders alması, Türkiye'nin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır." Türkiye'nin çok ağır bir bunalım sürecinden geçtiğini, ülke ve millet olarak içine sürüklenilen kriz ortamının giderek derinleştiğini savunan Bahçeli, "Bu bunalım sürecinden çıkış yollarının aranacağı tek organ, milli iradenin tecelli ettiği yegâne yer olan TBMM'dir" dedi. Türkiye'nin sorunlarının ortak aklın ve sağduyunun rehberliğinde, TBMM çatısı altında çözüleceğini ifade eden Bahçeli, bunun için ilk önce, sorun alanları ve dinamikleri hakkında, iktidarı ve muhalefetiyle bütün siyasi partilerin, üzerinde buluşabileceği asgari bir müşterek zemininin oluşturulmasının hayati önem taşıdığını bildirdi. Türkiye'nin karşısında çok ciddi iç ve dış güvenlik tehlikeleri ve tehditleri olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti: "Etnik bölünmeyi amaçlayan kanlı terör, siyasi ayrıcılık hevesleri ve etnik tahrikler önümüzdeki en büyük sorundur. Bugün Türkiye'de iç huzur, kardeşlik ve dayanışma ruhu yara almıştır. Türkiye'nin varlığına ve milli birliğine kastetmeyi amaçlayan kanlı terör son dönemde tırmanmış, etnik bölünmeye zemin hazırlamaya yönelik iç ve dış tahrik ve dayatmalar hız kazanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel harcı olan bütün ilke ve esaslar tartışmaya açılmış, milli devlet niteliğini ve üniter yapısını tasfiye etmeyi hedef alan bir kampanya başlatılmıştır. Türkiye, bilinçli, sistemli ve sinsi tahriklerle bir kavga ve iç çatışma ortamına çekilmek istenmektedir. İkinci büyük sorun ise Türkiye'nin çok tehlikeli bir cepheleşme sürecine sürüklenmiş olmasıdır. Toplumsal huzursuzluk, gerginlik ve çatışma alanları her geçen gün genişlemekte, kamplaşma ve kutuplaşma sürecinin yıkıcı tahribatı Türkiye'yi için için kemirmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri, demokratik rejim, milli ve manevi değerlerimiz siyasi ve toplumsal çatışma alanı haline getirilmiştir. Türk milleti, ilerici-gerici, laik-dindar, inançlı-inançsız ayrımına dayalı kamplara bölünmüş, buna dayalı iki Türkiye tablosu çizilmeye çalışılmıştır. Türkiye'nin bu gerginlik denklemini aşmak, bu kısır döngüyü kırmak zorunda olduğunu herkes kabul etmelidir. Her alana yayılan bu süreci durdurmak, Türkiye'nin birlik, bütünlük ve huzur içinde ve demokrasimizi koruyarak onurlu ve aydınlık bir geleceğe yürümesini sağlamak siyaset kurumunun önündeki en öncelikli görev ve sorumluluktur. Siyasi partiler, varlık nedenlerinin bu olduğunu anlamalıdır. Üçüncü sorun alanını, siyasi ve sosyal bünyemizle ilgili yapısal hastalıklar oluşturmaktadır. Siyasi ve ahlaki çürüme devlet ve toplum hayatımızı bir kanser gibi sarmıştır. Yozlaşma kültürü her alanda kök salmış, Türkiye yolsuzluk, vurgun, talan ve kanunsuzluklar ülkesi olmuştur. Bunun sonucunda devlete ve adalete olan güven duygusu zedelenmiştir. Siyaset kurumu kirlenmiş ve toplum nazarında çok ağır bir itibar kaybına uğramıştır.'' MHP Genel Başkanı Bahçeli, siyasi partilerin ülke sorunları hakkında farklı görüş ve yaklaşımlara sahip olmalarının doğal olduğunu, ancak Türkiye'nin kaderini ilgilendiren hayati meselelerde asgari müştereklerde buluşulması zaruretinin bulunduğunu ifade etti. ''Burada hepimizin aynı geminin yolcusu olduğu unutulmamalı, Türkiye'nin geleceğini her düşüncenin üstünde tutan milli bir seferberlik ruhu sergilenmelidir'' diyen Bahçeli, Meclisin bu konularda üzerinde birleşebileceği milli hassasiyetler paydası oluşturması gerektiğini söyledi. MHP'nin, bu hususlardaki samimi düşüncelerini siyasi partilerin değerlendirmesine sunmak istediğini belirten Bahçeli, şöyle devam etti: ''Türkiye'nin önündeki en büyük sorun olan kanlı terör ve etnik bölücülük son dönemde tehlikeli boyutlar kazanmıştır. Türk milletinin kardeşliğini, devletin siyasi yapısını ve toprak bütünlüğünü hedef alan etnik tahrikler pervasızca sürdürülmektedir. Milli kimlik ekseninde sürdürülen tartışmalar, Türk milletini parçalamayı ve üniter yapıda kurulmuş milli devlet niteliğini tasfiye etmeyi amaçlayan stratejinin ilk perdesi olarak görülmelidir. Etnik köken temelinde bölünmeyi amaçlayan bu süreçte, Türk vatandaşlarının Türk milletine mensubiyet şuurunun zayıflamasına ve Türklüğün etnik bir alt kimlik konumuna itilmesine çalışılmaktadır. Etnik kimliklerin milli azınlık olarak tanınması, bu etnik özelliklere Anayasa teminatı altında siyasi ve hukuki statü kazandırılması, Türkiye'nin milli birliğini yıkarak Türk milletinden ayrı bir millet yaratma arayışlarının temel stratejisidir. Türkiye üzerinde oynanmak istenen bu hain oyunun nihai hedefi, tek millet tek devlet esasına dayanan Türkiye Cumhuriyeti'nin milli birlik, bölünmez bütünlük ve milli egemenlik anlayışının yeniden tanımlanması ve çok kimlikli, çok milletli parçalı bir devlet yapısının, devletin yeni kuruluş esası olarak kabul edilmesidir. Kanlı terörden beslenen etnik bölücülük sorununun, temel hak ve özgürlük sorunu ve meşru bir kimlik talebi olarak tanımlanmaya çalışılmasının amacı budur.'' MHP lideri Bahçeli, milli birlik ve bölünmez bütünlüğün dayandığı temellerin, tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak ve tek dil ülküsü olduğunu ifade ederek, ''Bu tarihi, kültürel, siyasi ve hukuki gerçekler karşısında; Türk devletine ve Türk milletine mensubiyetin, Türkiyelilik gibi coğrafi bir terimle tanımlanması, hukuki bir statü olan vatandaşlık bağının üst kimlik olarak kabul edilerek, kurucu milli kimliğin bir alt-kimlik konumuna itilmesi ve bu sanal kavramlar temelinde Türk milletine kimlik arayışına girilmesi, tek kelimeyle abesle iştigaldir'' diye konuştu. Türkiye'nin milli devlet niteliğinin, üniter yapısı ve milli birliğinin, her türlü tartışmaların üzerinde tutularak, Türk milletinin gelecek sigortası olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi: ''Bu ilke ve esaslar, Türk milletinin demokratik düzen içinde bir arada ve kardeşçe yaşamasının da asgari şartlarıdır. TBMM'nin en öncelikli görevi, Türkiye'nin birliğine, huzuruna ve genç Türk demokrasisine sahip çıkmak olmalıdır. Milli kimlik, milli kültür ve paylaşılan ortak değerler yok sayılarak, etnik kimlikler okşanarak ve etnik farklılıklar kaşınarak demokrasinin, toplumsal huzur ve dayanışmanın geliştiği dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Bölücü terörün siyasi gündemine hizmet edecek zorlamaların bir kardeş kavgasına davetiye çıkarmak olacağı artık idrak edilmelidir. Türkiye'yi bölme, etnik tahriklerle Türkiye'nin milli birliğini yıkmaya çalışma ve iç çatışma kışkırtıcılığı yapmanın demokratik hak ve özgürlüklerle savunulamayacağı ortadadır.'' Bahçeli, milliyetçi hareketin, kimsenin etnik kökeniyle, dini, dili ve mezhebiyle ilgilenmeyen ve bunları sorgulamayan; Türk milleti kimliğinde birleşerek millet olgusuna birlikte vücut veren bütün vatandaşları kucaklayan bir anlayışa sahip olduğunu söyledi. "Bu milli duruşumuzu, Türkiye'yi 36 etnik gruba bölen ve MHP'yi etnik bölücülerle aynı denklemin çatışmasının diğer ucu olarak göstermeye çalışan Sayın Başbakana bu vesileyle bir kere daha hatırlatmak isterim" diyen Bahçeli, "Bizim durduğumuz nokta budur. Bu ilkeler MHP'nin TBMM'de 23. Dönem çalışmalarında değişmeyen rehberi olacaktır. Başta yeni Anayasa olmak üzere, siyasi reform konularındaki yaklaşımımıza bu ilkeler yön verecektir. Şimdi başta iktidar olmak üzere, bütün siyasi partilerden beklenen, bu milli konularda nerede durduklarını, sözleri ve fiilleriyle ortaya koymaktır" diye konuştu. "Son dönemde laiklik, din ve vicdan özgürlüğü üzerinde hız kazanan kısır tartışma ve çekişmelerin endişe verici" olduğunu belirten Bahçeli, şunları söyledi: "Laiklik ilkesi, din ve inanç konuları, çok yönlü hassasiyetler taşıyan nazik konulardır. Bu konuları siyasi amaçlarla sürekli kaşıyan ve kullanan karşıt gruplar, Türkiye'nin karşısındaki bir gerginlik denklemini çıkarmıştır. Bu ayrıştırıcı siyasi istismar politikaları sonucu, bu değerler siyasi gerilime dönüştürülmüştür. Türk milleti, hem cumhuriyeti ve demokrasiyi hem de manevi değerlerini birlikte yaşama iradesine sahiptir. Türk milletinin din ve inanç temelinde kamplara bölünmesinin çok tehlikeli bir husumet cepheleşmesi olacağını herkes görmelidir. Dini inançlar, cumhuriyete ve devlete meydan okuma aracı olarak kullanılmamalı; devlet ve kurumları da inançlarla kavgalı duruma düşmemeye, böyle bir görüntü vermemeye özen göstermelidir. Hem laiklik ilkesinin hem de Türk milletinin inanç ve değerlerinin sürekli gerginlik ve çekişme konusu olmaktan çıkarılması için siyaset kurumu üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir." Türkiye'de, son dönemde, her alanda kurumsallaşan vurgun, soygun ve yolsuzluk hanedanlığı kurulduğunu iddia eden Bahçeli, ''Bu hanedanlığın çökertilmesi, yolsuzluk ve kanunsuzlukların kökünün kazınması ve sorumlularından Türk adaleti önünde hesap sorulmasının sağlanması, iktidarı ve muhalefetiyle siyaset kurumunun kaçamayacağı siyasi, vicdani ve ahlaki bir sorumluluktur'' dedi. Devlet Bahçeli, ''TBMM'nin, vicdanları yaralayan bir kangren haline gelen milletvekili dokunulmazlığı ayıbı ve özründen bir an önce kurtulması gerektiğini'' söyledi. ''Türk milletinden aldığı yetkiyle ikinci dönem iktidar olan AKP, bu konudaki direnişinden vazgeçmek durumunda olduğunu artık idrak etmelidir'' diyen Bahçeli, Türkiye'nin, IMF ve AB çıpasından çok daha önemli olan siyasi ve toplumsal ahlak çıpasına ihtiyacı bulunduğunu ifade etti. Bahçeli, bu amaçla, milletvekili dokunulmazlığının yasama faaliyetleriyle sınırlı bir çerçevede süratle kaldırılması gerektiğini vurguladı. Devlet Bahçeli, Hükümet Programının ekonomik ve mali politikalar bölümünün, ''saptırılmış ve kurgulanmış rakamlarla pembe tablolar çizdiğini'' kaydetti. Bahçeli, Hükümet Programında, ''iç ve dış terör tehditleriyle mücadelede gereken asgari irade ve kararlılığın ortaya konulamadığını'' da öne sürdü. Irak'ın Kuzeyindeki grupların terör kartını Türkiye'ye karşı bir tehdit silahı olarak kullandığını ifade eden Bahçeli, ''Bu gerçeklere rağmen AKP hükümeti, terörle mücadele konusunu yuvarlak ve içi boş sözlerle geçiştirmiştir'' dedi. Bahçeli, ''Bu konuda askeri güçle desteklenen etkili bir siyasi caydırıcılık stratejisi uygulama iradesi ve cesareti olmadığını bir kere daha tescil etmiştir'' diye konuştu. Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı: ''Parlamento çalışmalarında rehberimiz olacak bu ilkeler, Türkiye'yi seven herkesin arkasında duracağı ortak kırmızı çizgiler olarak görülmelidir. MHP, iktidarın bu çerçeve içinde kalacak ve Türkiye'nin hayrına olacak her icraatını desteklemeyi bir vatanseverlik görevi sayacaktır. Ancak, Türkiye'nin bu kırmızı çizgilerinin çiğnenmesi, demokratikleşme ve modernleşme adı altında Cumhuriyetin temel ilkeleri ve devletin kuruluş esaslarıyla oynanmaya kalkışılması halinde, bunlara karşı her demokratik zeminde sonuna kadar direneceğimizi herkes çok iyi bilmelidir. Geride bıraktığımız dönemin vicdanlarda namuslu bir muhasebesi yapılmadan, yaşanan yolsuzlukların ve kanunsuzlukların hesabı yargı önünde görülmeden ve AKP Hükümeti geçmişteki hatalarından dönme iradesini somut olarak ortaya koymadan, Sayın Başbakanın ifadesiyle yeni ve 'Ak' bir sayfa açılması düşünülemeyecektir. Geçmişin karanlığını sözle aydınlatmak mümkün değildir. |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|