![]() |
![]() |
#1 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sırma uzun saçları vardı.
Bir çocuğun uykusunu düşün mışıl mışıl, Ve büyüyecek bir sevgiyi düşün . Hep düşün ve sakın ihmal etme. Düşün ki Fethiye'nin denizine çizdim resmini , Hakkari'nin dağlarına ağladım yağmur gibi. Bir de höyük kiliminin renklerini verdim. Derken mumlarla süsledim her bir tarafını . Hurilere yaptırdım kalemizi, Hitit rahipleri misafir ettim o gün. Sevdamı yeni çıkarttım mahzenden şarap kokuları henüz üstünde. Yeşil sordum Karadenizde fındık bahcelerine onlar ay ışığı verdiler yolumun gecesine Sabah seriniydi titrediğimde akdeniz rüzgarı esiyordu hemen yanıbaşımda. Şehrin varoşlarında sarısaçlı güzel bir kız . Kral Midas'ın kulaklarına eğildim ve dedim ki Haber gönder İskender'e bu güzeli ben sevdim vermem kimseye. Tek başıma ordusuna karşı duracağım. Tarih belki bile bile bahsetmeyecek. Güneyden bir çicek ilerisinde ötesinde bir ev . Milattan önce 1200 ya da 1300 hatırlamıyorum. Bir çay demliyorum. O falını silerken parmak uçlarıyla fincanından Mısır'a karşı dikeceğim saçlarını heykelini. Agora'da içilen şarabın kokusunu duydunuz mu ? Ya boğazda rakı içtiniz mi hiç ? Ankara'da hazan mevsiminde sarı yaprakların uçuştuğunu bilir misiniz. Ahhhh ah. İstanbul şarkıları da ne güzel işlenmiş aşklara Her gece Galata'dan uçuyorum sabahlara Bazen truva atına binip geziyorum her yeri. Boğazı yüzerek geçtiğim bile oluyor. Silifke'den bir çanak yoğurtla koyuluyorum yola Akşehir'de Hoca Nasrettin'e veriyorum sevgimi göle mayalasın diye. Kalbim her gün yeni bir savaşa tanık oluyor. Preveze'de denize gömülürken aşklarım, Malazgirte girerken Alpaslan'la filizlendi umutlarım. Senin boyun gibi yapraklarım yeşeriyorum Toros dağlarının sırtı gibi. Ve........ Senin derin kahverengi gözlerinde sfenkslerin boynu bükük. Keops'un kapıları sonuna kadar açık içeri gel de öl der gibi. Kbleye anlattım bir gece seni Sabahına Gediz Ovası'nda buldum kendimi. Hazarfen'in kanatlarıyla uçarak gittim uçsuz bucaksız Asya'ya. Kımız içip Adını gülden yazdım Orhun Yazıtları'na . Çin Seddi'ne dayadık sırtımızı yeşile düşen gölgeyi gördük orada. Felsefe tohumları burada ekildi yüreğimize . Ganj Nehri'nin günahsız sularıyla yıkandığımda kopup gelmişti ruhum Mısır'a yaptığım saçlarının heykelinden. Bir gün Zeus'a sormuştum yüreğimdeki baharı Baharın Artemis'te kaldığını söylemişti. Buzul çağından ayakta kalan tek buz dağıydım hıncını Titanik'ten alan Güneye rüzgar gibi inen kasırga olan bendim. Kızgın güneştim ekvatoru kavuran Arenada deli boğayı deviren matador, geyik sesleriyle Kafkasya'da çoşan Şamil Roma'daki yenilmez gladyatör de bendim ben ben ben....... Esmer duvar diplerine serenat olmuş aşkım Akdenizliler buğulu sesleriyle söylemişler. Berlin duvarı yıkılırken dokuzuncu senfoninin keman sesiydim. Kleopatra zindana attırmıştı beni yılanlarını üstüme salmıştı. Sazımın özgür türküsünü Lili Marlen'e ben söyletmiştim. ben ben.ben ben. Sevdiğim kızlar geldi aklıma Verdiğim güller dokunduğum eller. Anadolu'da sararan başakları okşuyorum saçların misali Tütün saran çatlak ellerden bir sigara isteyip Çay tadında seni özlüyorum. Sonra bir yaramazlık yapıp Bizans'a saldırıyorum Fatih'ten önce Elimde Zülfikar herkesi teslim almışım. Artık İstanbul da benim Ayazın savurduğu soğuklarda karsa yağmış kar gibi bembeyazsın Sana uykusuz sabahlardaki gözyaşlarımla şiir yazmak istiyorum. Yorgan yapmışım yağmuru sel suları döşeğim cemre düşmüş yüreğime ateş gibiyim. Dokunduğum eriyor. Birer yıldız satın aldığımız gece Babilin Asma Bahçeleri'nde öpmüştüm seni Dokunamadan yanağındaki bene Eros'a yenik düşmüştüm. Süleymaniye'den Ayasofya'ya yürürken okundu sabah ezanı. Ayarini'den çan seslerini duyuyorum zamana dalmışım galiba Bir çay demlemiştim ve içememiştim. Kız Kulesi'nde kalan yalnızlığımı Sümela Manastırı'na sürmüşler. En son Urfa'da balıklı gölde görmüşler. Rivayete göre Efes'te. Ulu Cami'yi hatırlıyorum. Musalla taşındayım. Namazımı kılacak kimsem yoktu. Sonra bilinmeyen bir adaya gömülmüşüm Hem de çayımı içemeden. (Phonex: Öldükten sonra kendini yeniden yaratan kuş)
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|