Onlar istemeselerde ALLAH nurunu tamamlayacaktır.

[KoJiRo]

“Allah’ın kulu, kölesi, hizmetkârı ve elçisi olan Muhammed(s.a.v.)’den Roma’nın büyüğü Heraklius’a”

Allah’ın kulu kölesi ve de elçisi olmakla iftihar eden sevgili peygamberimiz, kendisini Roma’nın en büyüğü kabul eden Heraklius’a mektup yazıyor ve onu İslâm dinine davet ediyor.

Şu çok iyi bilinsin ki, Allah’a kul olanlar kula kul olmazlar. Kendileri kul olmadıkları gibi kula kul olanların da kurtarılması için çalışırlar.

Sevgili peygamberimiz, Medine’ye varınca çevrede yaşayan krallara mektuplar yazarak İslâm’ı tebliğe başladı.

Bizans imparatoru Heraklius’a, İran Kisrası Husrev Perviz’e, Habeş imparatoru Necaşiye, Mısır meliki Mukavkıs ve diğerlerine mektuplar yazarak İslâm’a davet etti.

Bizim çarpık mantığımıza vurursak, mantığımız bu hareketi yanlış görür. O günün şartlarında en güçlü silahlara, Romalı askerlere, ekonomiye, güzel sanatlara sahip imparatorluklara mektup yazarak İslâm’a davet etmek pek doğru bir şey değil gibi.

Bizans’ı temsil eden Amerika, İran mazdeizm’ini temsil eden Komünizm karşısında öylesine ezilmiş bir ruh halimiz var ki, her ikisinin liderlerine bugün birileri bir mektup yazarak İslâm’ı tebliğ etmeye kalksa ilk dudak büken yine çarpık mantıklı Müslümanlar olur.

Bizans kıralı Heraklius’a sevgili peygamberimizin mektubu varınca mektubu okur. O günlerde Kudüs’te bulunan Heraklius, hemen Araplardan olan bir heyeti buldurur. Müslüman olmayan, hatta efendimize kanlı kinli düşman olan Ebu Süfyan ve kafiledekiler, kralın huzuruna getirilirler. Onlardan bilgi aldıktan sonra Ebu Süfyan’a: “Eğer bu söylediklerin doğru ise O pek yakında şu ayaklarımı bastığım yere sahip olacaktır. O peygamberin çıkacağını ben biliyordum. Ancak sizden olacağını zannetmiyordum. Eğer ona kavuşabileceğimi bilsem, onunla görüşmek için her zorluğa katlanırdım. Onun yanında olsam ayaklarını yıkardım” diyor. (Buhari, Bedül vahy, hadis 7)

Sonra mektubu Roma’daki papaya gönderir. Roma’daki papa, bu mektubun sahibinin beklenen peygamber olduğunu bir mektupla Heraklius’a bildirir.

İbni Hacer-il Askalani’nin el-İsabe’de 2/216, Dağatır _maddesi No 4211’de haber verdiğine göre Roma’daki papa Müslüman olmuş. Müslüman olduğunu papalığın başkilisesinde Hıristiyanlara ilan etmiş ve orada linç edilerek şehit edilmiş.

Buhari’nin Sahihinin 7’nci hadisinden anladığımıza göre Heraklius, papazları, komutanları, halkın ileri gelenlerini huzuruna çağırmış. Kapıları kapattırdıktan sonra mektubu okumuş ve şöyle demiş: “Ey Rum topluluğu, kurtuluşa ermek, doğru yolu bulmak ve mülkünüzün devamını sağlamak için şu peygambere uymak ister misiniz?” dediğinde o topluluk aslan görmüş yabani eşekler gibi kapıya doğru koşarlar. Bunun üzerine Heraklius, onların kaçışını ve imanlarından ümit kesildiğini görünce “Ben, sizin dininize olan bağlılığınızı denemek için yaptım” diyerek durumu düzeltir.

O günden bu güne kadar hadis şerh edenler, Heraklius’un Müslüman sayılıp sayılmadığını tartışırlar. (İbni hacer, Feth-ul Bari, 1/37, Ayni, Umdet-ül Kari 1/98)

Günümüzde aynı kaderi yaşayanlar var. “Müslüman olduğun duyulursa ben intihar ederim” diyen annenin biricik oğlu, sevgili annesinin canı için Müslümanlığını gizlediği gibi, Müslümanlığım bilinirse işim gider, aşım gider, makamım gider diyenler de var.

Ama şunu bilin ki, o insanlar, çaktırmadan bulundukları yerlerden İslâm’a hizmete devam ediyorlar.

Yine şunu da bilelim ki, İman: Dil ile ikrar, kalp ile tasdikten ibarettir.

Öldüren mi kazanır, dirilten mi kazanır?

Amerika’nın büyüğü olan Bush, Irak’ta iki yılda bir milyon Müslüman öldürmüş. Afganistan’daki öldürdüklerinin sayımı yapılamayacak kadar fazlaymış.

Buna karşılık Amerika’da Müslüman olanların sayısı yirmi milyonu aşmış.

Amerikan enstitüsü World Christian Database’in (WCD) son verilerine göre yeryüzünde Müslüman sayısının Katolikleri geçmiş olması Katolik dünyasının merkezi Vatikan’da alarma yol açmış.

11.09.2007 tarihli Akşam gazetesine göre “Almanya’nın Tübingen kentinde Türk Kültür Derneği Camii, Alman Max Heidelberger’i imam olarak atadı. Almanya’daki camilerde görev yapan tek Alman imam olan 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Heidelberger, cuma namazları için Türkçe de öğrendi.”

19.10.2007 tarihli gazetelere göre “İsveç’te İslam’a girenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Son bir kaç yılda İslam’ı seçen 5 bin İsveçlinin büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu kaydedildi.”

Der Spiegel’in haberine göre Alman İçişleri Bakanlığı bol para vererek bir araştırma kurumuna 2004-2005 yıllarında Müslüman olan Almanları araştırtmış.

Sonuç bu yıllarda dört bin Alman kendi irade ve seçimiyle İslam dinine geçmiş.

16/08/2005 tarihli Milliyet gazetesinde İRFAN KURTULMUŞ Kopenhag’dan bildiriyor:

Danimarka’da İslamiyet ‘moda’. Haftada 5-10 gencin Müslüman olduğu Danimarka’da, son birkaç yılda İslamiyete geçenlerin sayısının da 5 bini bulduğu açıklandı. Yükselen trend İSLAMİYETİN, Danimarka’da yükselen trend olduğu ortaya çıktı. Kopenhag Üniversitesi’nden Tina G. Jensen ve Kate Östergaard, İslamiyet’i kabul eden 300 genç arasında bir araştırma yaptı. Araştırma sonucu, ülkede, haftada 5-10 gencin Müslüman olduğu, son birkaç yılda Müslüman olan Danimarkalı sayısının da 5 bini bulduğu anlaşıldı.

Gençlik protestosu JENSEN, gençlerin ortak yanının, ‘Müslüman göçmenlerle küçük yaştan beri iç içe olmaları, İslami düşünce ve yaşam tarzından etkilenmeleri’ olduğunu belirtti. Aynı haberi Millî Gazete 03/05/2005 tarihinde vererek Milliyetin haberciliğine bir buçuk aylık fark atmış. Ayrıca Millî Gazete 16/08/2005’te bütün gazetelerle birlikte haberi tekrar vermişti.

İşin özeti sevgili peygamberimizin Heraklius’a yazdığı mektubun baş tarafında “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” dedikten sonra “Allah’a kul olandan Roma’nın büyüğüne” cümlesindedir.

Allah’a kul olanın yardımcısı Cenab-ı Hak’tır. Kulları kul yapanın yardımcısı, canına kıydığı, onurunu zedelediği halktır.

Hesabınızı ona göre yapınız.