www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

CevaplaCevapla
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 03-08-2007, 07:01 PM   #1
DHeMLy-CHaY
Forum Kalfası
 
DHeMLy-CHaY Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Oct 2005
Konum: Dünyada Bir Yerde
Yaş: 40
Mesajlar: 7,226
Teşekkür Etme: 547
Thanked 425 Times in 271 Posts
Üye No: 3561
İtibar Gücü: 3164
Rep Puanı : 28119
Rep Derecesi : DHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond reputeDHeMLy-CHaY has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Umutsuz yaşanmaz ki...

Ayhan Yılmaz Beşiktaş'ı sordu, FANATİK Gazetesi Yazarı Cem Dizdar cevapladı.
08.03.2007

Bir inip bir çıkan Beşiktaş, bu haliyle şampiyon da olabilir elbette. Ama ‘futbolun aklı’ ikinciliğe daha yakınmış gibi düşünmemize neden oluyor Küfürsüz yıllar için az daha sabretmek gerekecek. Bunun için de öncelikle futbolun dilini, bu tuhaf ‘yönetici, yazar, yorumcu dili’nden kurtarmalı.

1- Skoru geçersek, oyun bakımından Beşiktaş hangi yönleriyle şampiyonluk için umut verdi, hangi yönleriyle ‘ikincilik başarıdır’ dedirtti.

“Beşiktaş ligin ikinci yarısına iyi başladı” demiştik ki, Konya ve Trabzon’da yine ilk yarının hastalıkları nüksetti. Ondan önce oynadığı Vestel Manisa, Gaziantep, Denizli gibi maçlarda daha çok pas yapıp, rakip kaleye inmekte pek mahir görülen Beşiktaş, ardından yine durdu. Bunda ikinci yarının en önemli değişikliği olan Koray ve Serdar Kurtuluş ikilisinin müdafaanın önünde oynatılmasının şifrelerinin rakiplerce çözülmesinin önemli etkisi vardı. Bu iki oyuncuya kurulan baskı, Beşiktaş’ı ortada sezonun ilk yarısındaki gibi çaresiz kıldı. Ne var ki Galatasaray maçında, biraz da maçın diğer maçlardan farkına bağlı olarak, daha derli toplu bir Beşiktaş izledik. Özellikle arkadaşlarının onun için boşalttığı alanlarda daha rahat top yapan Ricardinho’nun uzunlu-kısalı paslarla Galatasaray’ın dengesini bozması, Beşiktaş için olumlu bir gelişmeydi. Yine de böyle ‘bir inip bir çıkan’ takım olma özelliğini koruduğu sürece Beşiktaş’ın şampiyonluk şansı kendinden öte, önündeki ya da ardındaki takımların performansına bağlı görünüyor. Futbolu seven birisi olarak Beşiktaş’ın durumunu A. Kadir’in Ezginin Günlüğü’nün de söylediği güzel bir şiirine benzetiyorum. Şöyle diyor ****adir; “Bir deniz üstündeyim, ne ucu var ne bucağı/Bir rüzgar önündeyim, gel keyfim gel/Bir sevda içindeyim, başım dumanlı/Ağzımda bal gibi tatlı bir türkü/Bir iner bir çıkarım bu yokuşu...” Bir inip bir çıkan bir Beşiktaş, bu haliyle şampiyon da olabilir elbette. Ama ‘futbolun aklı’ ikinciliğe daha yakınmış gibi düşünmememize neden oluyor.

2- Biraz empati; Forvet İ.Akın-G.Güleç, orta saha Ali Tandoğan, Fahri, Delgado’dan oluşsaydı, Rico ve Nobre yedek, Bobo kadro dışı kalsaydı?

Empati; yani, insanın kendisini, karşısındakinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısından bakması ve hissetmesi çabası bizde genellikle yanlış anlaşılır. Bizim topraklarda sadece ‘bizim çocuklar’ için hissedilen şey olan empati, aslen ‘öteki’ni anlamak için gereklidir.
Elbette bir futbolcu için en önemli şey oynamaktır, ama aslolan o formayı hak etmektir. Ben İbrahim Akın ve Gökhan Güleç’in yetenekli olduklarını bilmekle birlikte, kendilerini geliştirme gayreti açısından tembel olduklarını düşünenlerdenim. Keza Fahri ve Ali Tandoğan’ın da öyle... Gerçi bu, sadece bu arkadaşlara özgü bir durum değil, daha çok memleketin kültürel/düşünsel atmosferiyle ilgilidir. Üniversitelerin, bilgi ve bilim için yeni yöntemler geliştirilecek bir yer değil de, işe girmek için gereken diplomanın alınacağı bir kurum olarak görüldüğü bir ülkede futbolcuların kendi gelişimleri üzerine kafa yormalarını beklemek fazlasıyla iyi niyetli olmak anlamına geliyor. O nedenle, Delgado dışında adı geçen arkadaşların sadece idman yapmak değil, yetenek gelişimi, oyun kuramı, ‘hayat bilgisi’, taklit etme gibi konularda epey kafa yormaları gerektiğini düşünüyorum. Hele ki Galatasaray maçının son üç pozisyonunda biz tribündekileri kelimenin tam anlamıyla çıldırtan İbrahim Akın’ın diğerlerinden biraz daha fazla düşünmesi gerekiyor. Çünkü bence, her şeye rağmen o hala bir yıldız futbolcu adayı.

3- ‘Duyarlı Çarşı’nın, İnönü Stadı tribünlerine alkollü gelinmesine ve konuklara küfredilmesine karşı olduğu günleri ne zaman göreceğiz?

Ben tüm kötülüklerin kaynağının içki olduğu iddiasını doğru bulmayanlardanım. Sonuçta içki, içenle ilgili bir şeydir. Ben hemen hemen her akşam içerim, ama bu nedenle şimdiye dek kimseye ne küfür ettim, ne de kimseyle kavga ettim. Keza tanıdığım yüzlerce arkadaşım da öyle... Kötü biri olmak için içki içmeye gerek yok. İnsanları domuz bağlarıyla bağlayıp yerin yedi kat dibine gömenlerin ağızlarına haram saydıkları için hiç içki koymadıklarını düşünmek ve bu zalimlik örneklerini çoğaltmak bile, içki içenler için ‘empati’ yapmaya yeter de artar bile... O nedenle ben içilerek maça gelinmesinden ve hatta maçta içilmesinden rahatsız olmayan biriyim. Bunu hiçbir zaman yanlış bulmadım. Dünyanın bir çok yerinde hatırı sayılır bir kalabalık maça içerek gider ya da statta içer. Bu abartılacak, kovuşturulacak bir durum değildir. Tıpkı küfürün onaylanacak ve savunulacak bir şey olmadığı gibi. Ne var ki, insanların (alt ya da üst sınıf fark etmez) kendini hayata bağlama biçimi olan ‘popüler kültür’ ve buna bağlı olarak argo, sokakta ne kadar varsa tribünde de o kadar olacaktır. Olmasa iyi elbette, ama ne yazık ki var. Onu daha işlevsiz, cansız kılabilmek için belki Cemal Süreya’dan biraz yardım alabiliriz diye düşündüm birden... Şöyle der yakışıklı abimiz; “Doğru at doğru at/Küfür diyorum bir saldırmama eylemidir/İnsan süsüdür günah/Gömmeden önce biraz gezdirin beni.” Küfürsüz yıllar için biraz daha sabretmek gerekecek. Ama o günleri öne alabilmek için de öncelikle futbolun dilini, bu tuhaf ‘yönetici, yazar, yorumcu dili’nden kurtarmak gerek diye düşünüyorum.

4- Divan Kurulu başkanlık seçimini muhalefetin ve Süleyman Seba’nın desteklediği Yalçın Karadeniz’in kazanmasının şifresi nasıl okunmalı?

Her takım gibi Beşiktaş’ta da işler kötüye gitmeye başladığında ilk sorumlu teknik direktör, ardından da yönetim ilan edilecektir. Bu nedenle, camia içindeki diğer fraksiyonlar, gelecek günler için gardlarını alırlar, ki ilerdeki ilk sorunda aldıkları o garddan sıkı bir yumruk çıkarılabilsinler. Divan Kurulu seçimi, mevcut yönetime “Ensendeyiz, haberin olsun” mesajıdır, bu açık. Ama muhalefet, Yıldırım Demirören istemediği sürece başkanlık koltuğuna birini oturtabilir mi, işte orası epey karanlık. Sonuçta ‘futbol asla sadece futbol değildir’, biliyoruz. Hele ortada bu kadar para, bu kadar borç uçuşurken...
__________________

Tanrıyı Güldürmek İstiyorsanız Ona Planlarınızdan Bahsedin...


DHeMLy-CHaY çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
CevaplaCevapla


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kahpedir bu dünya yaşanmaz aşklar GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 02-13-2008 02:01 PM
Umutsuz Umut GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 10-20-2007 11:06 PM
Umutsuz Bekleyiş GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 10-20-2007 11:05 PM
Umutsuz Aşk GooD aNd EvıL Eskiler (Arşiv) 0 10-20-2007 11:05 PM
‘Sorun yaşanmaz’ DHeMLy-CHaY Eskiler (Arşiv) 0 01-03-2007 12:57 PM

Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:19 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.