![]() |
![]() |
#21 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Kaygusuz Abdal
Asıl adı Gaybi´dir. Kaygusuz Abdal´ın hayatı hakkında ki bilgilerin çoğu Bektaşi menkıbelerine dayanır. Bu menkıbelerin en tanınmışı onun Abdal Musa´ya bağlanışını anlatan hikayedir: Alaiye (Alanya) beyinin oğlu Gaybi, avlanırken attığı okla bir geyiği koltuğundan vurur. Yaralı geyik kaçar, Gaybi arkasından koşar. Geyik Abdal Musa´nın tekkesine girer, arkasından avcı da girer, dervişlerden geyiği sorar. Dervişler görmediklerini söylerler. Çekişme başlar. Olaya Abdal Musa. karışır ve koltuğu altından kanlı oku çıkararak Gaybi´ye gösterir. Gaybi okunu tanır ve Musa´ya bağlanır. Alanya beyi oğlunu tekkeden kurtarmak ister ama Gaybi, Musa´dan ayrılmaz. Bey, Teke (Antalya) beyine başvurarak oğlunun kurtarılmasını ister. Teke beyinin gönderdiği ordu Musa´ya yenilir, Gaybi tekkede kalır. Kırk yıl tekkede Abdal Musa ´ya hizmet ettikten sonra şeyhi tarafından Mısır´a gönderilen Kaygusuz Abdal, orada bir tekke kurar. Bu tekke, İslam dünyasında büyük bir ün kazanır ve hastalarla başı dara düşenlerin sığınağı olur. Kaygusuz Mısır´da ölür. Türbesi, Kahire yakınlarında bulunan bir mağaradadır. Hece ve aruzla şiirler söyleyen Kaygusuz´un nesirle yazılmış eserleri de var. Aruzla yazılmış şiirleri divanında toplanmıştır. Hece ile yazdıklarına ise cönklerde ve şiir mecmualarında rastlanıyor. Nesir eserleri: Budala-name, Mağlataname, Cefriyye-i Kaygusuz ve Esrar-ı huruf adlarını taşıyan kitapçıklardır. Cefriyye, gelecekte olup bitecek olayları anlatan bir fal kitabıdır. Öbürleri tasavvufla ilgili konuları işler. Şiirlerinin bir çoğunda Kaygusuz takma adını kullanan ozan , bazı şiirlerinde Serayi adını da kullanır. Kaygusuz adını taşıyan başka şairlerin de bulunması, eserlerinden bazılarının başka bir Kaygusuz´un olabileceği kuşkusunu, doğuruyor. Kaygusuz Abdal, Bektaşiler arasında büyük saygı ile anılır ve Bektaşi uluları arasına girer. Hemen bütün Bektaşi tekkelerinde bulunan ve Kaygusuz´a ait olduğu kabul edilen bir resimde, bir yılan, bir akrep ve bir arslan, ayakları bine yatarak ona boyun eğmiş görünürmüş. XVIIL yüzyıl ressamlarından Levni´nin yaptığı güzel bir Kaygusuz minyatürü vardır. Kaygusuz, bir eserinde 1397-98 yıllarında doğduğunu söylüyor. Eserlerinden de anlaşıldığına göre XV .yüzyılda yaşamış olan şair, Anadolu ve Rumeli´nin birçok yerlerini gezmiş ve iyi bir öğrenim görmüştür. Özellikle hece ile yazdığı şiirlerde ve nesirlerinde güzel bir Türkçe kullanır. Kaygusuz´un tasavvufla ilgili şiirleri yanında tekerlemeleri, şathiyeleri (alaylı, iğneli ve simgeli şiirler) de önemli bir yer tutar. Yunus Emre yolunda yürüyen şair, bu tür şiirlerinde ona daha çok yaklaşır. Ölüm yılı bilinmiyor. NEFES Beylerimiz elvan gülün üstüne Ağlar gelir şahım Abdal Musa´ya Urm abdalları postun eğnine Bağlar gelir şahım Abdal Musa´ya Urum abdalları gelir dost deyü Hırka giyer aba deyü post deyü Hastaları gelir derman isteyü Sağlar gelir bizim Abdal Musa´ya Hind´den bezirganlar gelir yayınur Aşık olan bu meydanda soyunur Pişer lokmaları açlar duyunur Toklar gelür pirim Abdal Musa´ya İkrarıdır koç yiğidin yuları Fakjhleri çeksem gelmez İleri Akpınar´ın yeşil güllü suları Çağlar gelir pirim Abdal Musa´ya Meydanında dare durmuş köçekler Çalınır koç kurbanlara bıçaklar Döğülür kudüm açılır sancaklar Erler gelir pirim Abdal Musa´ya Kılıç sallar Yezidlerin kasdına Ali Zülflkar´ın almış destine Tümen tümen genç Ali´nin üstüne Erler gelir şahım Abdal Musa´ya Her matem ayında kanlar dökülür Demine Hü deyü gülbank çekilir Uyandırıp Hak çırağı yakılır Erler gelir şahım Abdal Musa´ya Benim bir isteğim vardır Kerim´den Yezit bilmez erenlerin sırrından Kaygusuz´um cüda düştüm pirimden Erler gelir şahım Abdal Musa´ya |
![]() |
![]() |
![]() |
#22 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Mevlüt Şafak (İhsani)
Erzurum’un Şenkaya ilçesi Bardız bucağı Çermik köyünde 1928 yılında doğdu. Yedi yaşında bir oyun sırasında gözlerini kaybetmiştir. Evli ve yedi çocuk babasıdır. Geçimini âşıklık geleneğini devam ettirerek sağlayan şafak kendi deyişlerini söylemektedir. Şiirleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanmaktadır. “Çağlayan Dere” adlı bir kitabı da vardır. Göz yaşımla mektup yazdım rüzgara Yellere sana ne söyledi bilemem Seni hatırlarım günde yüz kere Eller sana ne söyledi bilemem Lalelerin rengi ayvalaştı mı Muhannet dikene gül dolaştı mı Bülbül menekşeye fısıldaştı mı Güller sana ne söyledi bilemem Hayat geçidine taşlar dökülmüş Gönül pınarına yaşlar dökülmüş Ah çeke ah çeke saçlar dökülmüş Yıllar sana ne söyledi bilemem Her gelen dünyada bir dava yapmış Ne yapsa insana masiva yapmış İnsanlar ne saray kuş yuva yapmış Dallar sana ne söyledi bilemem Mevlüt ihsanî de yandıkça yandı Hayatından bıktı candan usandı Gönül yaylasını gezdi dolandı Çöller sana ne söyledi bilemem |
![]() |
![]() |
![]() |
#23 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Murat Çobanoğlu
1940 yılında Kars’ta doğdu. İlkokul mezunu olan âşık evli ve dört çocuk babasıdır. Geçimini âşıklık geleneğini sürdürerek temin etmektedir. Saz çalmaya ve şiir söylemeye gördüğü bir rüyada bade içtikten sonra başlamıştır. Ustası, babası Gülistan Çobanoğludur. 1968-1987 yılları arasında çıkardığı yirmiye yakın plak ve kaseti vardır. İnsan dedikleri duvara benzer Hele suvakları dökülsünde gör Gördüğün her güzele aldanma Saç ağarsın beli bükülsünde gör Kara toprak insanları yoğurur Vedası geleni bir bir çağırır Arkası kuvvetli fazla bağırır Dostları yanından çekilsin de gör Demek ki dünyada olur dermanın Birgün uyanırsın geçmiş zamanın Bazı insan der ki ben bir aslanım Ezrayıl peşine dakılsın da gör Çobanoğlu kulak versen sözüne Yazılanlar mutlak gelir yüzüne Evde bile karı bakmaz yüzüne Hele sırtın yere yıkılsında gör |
![]() |
![]() |
![]() |
#24 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Pir Sultan Abdal
Pîr Sultan Abdal´in yasami üzerine, yazili kaynaklarda pek bilgi yoktur. Dogum ölüm yillari bile bilinmiyor. Yasami üzerine bilgiler, genellikle, kendi siirlerinden, halk söylentilerinden, kusaktan kusaga anlatilagelen menkibelerden, bir de yakinlarinin ya da baska ozanlarin onu anlatan siirlerinden çikarilir. Gene de bu yollardan epeyce bilgi edinilmistir, çünkü Pîr Sultan, baglandigi tarikatin din anlayisini, dünya görüsünü yansitmakta ya da derinlestirmek için soyut siirler yazan bir sanatçi degildir, dogrudan dogruya basindan geçenleri, kavgasini, özlemlerini, katlandigi acilari, yasaminin türlü yönlerini yansitan somut siirler yazmistir. Siirlerden, halk söylentilerinden çikarilan bilgilere göre, Pîr Sultan Sivas´in Yildizeli ilçesinin Çirçir Bucagina bagli Banaz köyünde dogmustur. Yildizdagi eteklerinde, Çirçir´a kirk sekiz kilometre uzaklikta, denizden bin yedi yüz metre yüksekte, çogu tek katli ker*** evleri, soguktan korunmak için yari yariyariya topraga gömülü bir köy... Banaz´da bugün de Pîr Sultan´in oldugu söylenen bir ev, önünde sairin yasadigi dönemden kaldigina inanilan bir sögüt agaci, agacin altinda, asâsinin ucuna takip Horasan´dan getirildigine inanilan bir degirmen tasi vardir. Pîr Sultan yaz aylarinin güzel havalarinda bu tasin üstüne oturup karisiyla sohbet edermis. Köylüler bu evi, agaci, tasi kutsal sayarlar. Kizinin yaktigi agitta uzun boyluluguna, biçimliligine deginilen sairin asil adi, siirlerinde belirttigine göre, Haydar´dir. Bir yerde soyunun Yemen´li oldugunu, bir yerde Peygamber´in öz torunu oldugunu söyler, bir yerde de Imam Zeynel-Âbidin´den "Zeynel dedem" diye söz eder. Uzmanlara göre, Pîr Sultan´in bu sözleri söylemesinin nedeni halk üzerindeki etkisini arttirmak içindir. Muhammed peygamber soyundan geldiklerini, "seyyid"liklerini ileri sürmek tarikat ululari arasinda bir gelenektir. Genel kani, sairin Iran´in dogusundaki Türk yurdu Horasan´dan, önce Iran Azerbeycani´ndaki Hoy kasabasina, oradan da Anadolu´ya göçüp Sivas´a yerlesen bir Türkmen soyundan geldigi yolundadir. Çocuklugu çobanlikla geçen Pîr Sultan´in okuma yazma bildigi anlasiliyor, ama bilgin bir kisi oldugu söylenemez. Tekke egitimi çerçevesinde kalmistir. Halifeler tarihini, peygamber menkibelerini, evliya menkibelerini, tarikat kurallarini, Yunus Emre´yi, Hatâyî´yi bilir. Bunlar disinda, çaginin bilimleriyle ilgilenmedigi gibi, divan edebiyati ile de ilgilenmemistir. Siirlerinde Yunan mitolojisinin, Iran mitolojisinin izleri pek yoktur. Ayrica, genel olarak bütün tarikatlarin kaynaklandigi Tasavvuf felsefesinin yüksek konularina da girmez. Söylentiye göre, Pîr Sultan´in üç oglu, bir kizi varmis. ogullarindan Seyyit Ali Banaz köyünün üst yanindaki çam korusunda,Pîr Muhammed Tokat´in Daduk Köyünde, Er Gaib de Dersim´de gömülüymüsler. Adi Sanem olan kizinin Pîr Sultan asildigi zaman söyledigi agit çok ünlüdür. Bazi uzmanlar bu agiti Sanem´in agzindan bir tarikat ozaninin yazmis olabilecegini belirtirler. Pîr Muhammmed ise babasi gibi sairdir. Delikanli iken attan düserek öldügü, Pîr Sultan´in "Allah verdigini almaz dediler / Bana verdigini aldi n´eyleyim" derken bu olaya degindigi söylenir. Siirlerinden uzun yasadigi, çok çocugu bulundugu açikça anlasilan sairin, sagliginda iki ogul acisi görmüs oldugunu ileri sürenler de vardir. Pîr Sultan Alevî-Bektasî tarikatindandir. Tarikata girme arkadasi, yani musaibi, Ali Baba´dir. Baglandigi tekkenin pîri ise, Ahmet Yesevî´nin Anadolu´ya gönderdigi dervislerden Koyun Babanin tekkesinde, Bektasîligin kurucusu Haci Bektas Veli´nin tekkesinde posta oturmus, yani en üst makamlara getirilmis Seyh Hasan´dir. Pîr Sultan, baglandigi tarikatça yalniz dinsel önder degil, devlet baskani olarak da görülen Iran Sahlari adina, Anadolu halkini Osmanlilar´a karsi kiskirttigi,ayaklanmaya çagirdigi, belki de bir aayaklanmaya öncülük ettigi için, Sivas Valisi Hizir Pasa´nin emriyle tutuklanmis, yolundan dönmeyecegi anlasilinca da asilmistir. Söylentiye göre, asildigi yer Sivas´da eskiden Keçibulan adini tasiyan, sonra uzun süre Daragaci diye anilan, simdi ise Kepçeli denilen yerdir. Bugün Sanayi Çarsisi´nin karsisinda Mal Pazari olarak kullanilan bu alanin Gazhane bitisiginde, sira sögütlerin bitiminde bulunan, boyu bes metre, eni bir metreden fazla, bakimsiz toprak yigini onun mezaridir. Üstündeki moloz taslar, asilmasi sirasinda Hizir Pasa´nin emriyle halkin attigi taslardir. Mezarinin, bir menkibeye göre Erdebil´de, Bektasî gelenegine göre de Merzifon´da oldugu söylenir. Daha baska söylentiler de vardir, ama gerçege en yakin görünen söylenti asildigi yere gömüldügü, yakinlarinin, tarikat erlerinin, hükümet baskisi yüzünden ölüsünü alip köyüne bile ***üremedikleridir. Siirlerinden, halk söylentilerinden çikarilan bu daginik bilgileri degerlendirebilmek için, önce, Pîr Sultan´in ne zaman yasadigini saptamak gerekir. NE ZAMAN YAŞADI ? Uzmanlar "Yürüyüs eyledi Urum üstüne" diye baslayan siirindeki sözlerine bakarak, Pîr Sultan Abdal´in Sah Tahmasb zamaninda yasadigini söylüyorlar. Bu siirinde söyle sözler var: Aslini sorarsan Sah´in ogludur (...) Koca Haydar Sah-i cihan torunu Ali nesli güzel imam geliyor "Koca Haydar Sah-i cihan" diye anilan, Sah Ismail´in babasi Seyh Haydar´dir. "Sah" diye anilan ise, Akkoyunlu Devleti´ni yikip Safevîogullari Devleti´ni kurarak Sîî mezhebi baskanligi ile devlet baskanligini birlestiren, Sah Ismail´in kendisidir. Seyh Haydar´in torunu, Sah Ismail´in oglu da Sah Tahmasb´dir. Sah Tahmasb´in saltanat döneminin (1524-1578) büyük bir bölümü, Kanunî Sultan Süleyman´in saltanat dönemine (1520-1566) rastlar. Bu iki hükümdar geçmisteki aci olaylar yüzünden, uzun süre ülkeleri arasinda barisi saglayamamislar, Iranlilar ile Osmanlilar, 1534´den 1554´e kadar, tam yirmi yili anlasmazliklar, çatismalar, savaslarla geçirmislerdir. Kanunî Sultan Süleyman 1534´de yaptigi dogu seferinde, Iranlilar´in elinde bulunan Bagdat´i Osmanli topraklarina katmis, Sah Tahmasb 1548´de Anadolu´ya girerek Kemah´a kadar ilerlemis, 1552´de Ercis, Ahlat kalelerini geri almistir. Pîr Sultan´in siirlerindeki olaylarin Sah Tahmasb dönemindeki olaylara uymasi, daha sonraki Iran sahlarinin Anadolu üzerine "yürüyüs eylemis" olmalari, bazi uzmanlarin kesin konusmalarina, sairin bu dönemde yasadigindan süphe edilemeyecegini söylemelerine yol açar. Oysa bu dönemde Sivas´da valilik etmis bir Hizir Pasa yok, ama 1552´de Köstendil, 1554´de Sam, 1560´da Bagdat beylerbeyliklerinde bulunmus bir Hizir Pasa var. Uzmanlar 1567´de ölen bu Hizir Pasa´nin, Bagdat´a giderken, Sivas´a ugrayip oradaki ayaklanmayi bastirmis olabilecegini söylüyor. Bu görüs dogruysa, Pîr Sultan 1560´da asilmis demektir. Pîr Sultan´in dili on altinci yüzyilin ikinci yarisinin dilidir, diyen bazi uzmanlar ise sairin 1560´da asilmis olabilecegini kabul etmiyorlar. Onlar halk söylentisini degerlendirerek baska bir yoldan gidiyor, Sivas´da valilik etmis Hizir Pasa´yi ariyorlar. Sofi Aziz Mahmut Hüdâyi Efendi´nin I. Ahmed´e yazdigi bir mektupta, Alevîler ile Seyh Bedreddin´e bagli olanlari iyi taniyan, onlarla ugrasmasinin bilen bir Hizir Pasa´dan söz ediliyor. Belgenin ilgili bulundugu dönemde ise iki Hizir Pasa yasamis. Birinin özellikleri söyle: Deli Hizir Pasa, Van Beylerbeyi (1582), Kars Beylerbeyi olarak Iran seferine katilma (1587), Erzurum Beylerbeyi (1588), Sivas Valisi (1588), Diyarbakir Valisi (1589), gene Sivas Valisi (1590), Tuna Muhafizi (1602), Budin Muhafizi (1605), ölümü (1607). Deli diye anilmasi gözü pek, acimasiz bir kimse oldugunu gösteriyor. Ayrica Iran seferine katilmis, yani Safevîlere karsi savasmis. Safevî yanlisi Alevîlere düsmanlik besleyebilir. Iki kere Sivas´a vali gönderilmis, ikincisinde oldukça uzun kalmis. Alevîleri iyi tanidigi, onlarla ugrasmasini bildigi anlasiliyor. Pîr Sultan´i astiranin Sivas Valisi Deli Hizir Pasa oldugunu söyleyen uzmanlarin görüsü dogruysa, sairin ölümü 1588´de, ya da 1590´dan sonradir. Gene uzmanlara göre, Pîr Sultan 1534´de Bagdat´in Osmanlilar´a geçisi üzerine, Iran Sahina, Güzel Sah´im çok yerlerden görünür Asli nedir niye verdin Bagdat´i diye siir yazmistir. 1534 ile 1590 arasinda 56 yil var. Pîr Sultan bu siiri yazdiginda, diyelim 20 yasindaysa, 76 yasinda ölmüs olur. Böyle uzun bir ömür sürdügü kabul edilirse, uzmanlar arasindaki görüs ayriliklari da sona erebilir. Çünkü bu uzun ömre hem Pîr Sultan´in siirlerindeki olaylara uygun düsen Sah Tahmasb dönemi, hem de Deli Hizir Pasa sigdirilabiliyor. Gene de bazi durumlarin açiklanmasi kolay degil. Örnekse, Pîr Sultan´in siirlerinde bir Alevî ayaklanmasindan söz ediliyor, oysa Deli Hizir Pasa döneminde Sivas´da böyle bir ayaklanma olmamis. Uzmanlar arasindaki görüs ayriliklarinin ötesinde, kesin olan sudur: Pîr Sultan abdal on altinci yüzyilda Anadolu´da, Sivas yöresinde yasadi. |
![]() |
![]() |
![]() |
#25 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Sümmani
1861 yılında Narman’ın Samikale köyünde dünyaya gelmiştir. Genç yaşta Bedehşan şehri hakimi Abbas Han’ın kızı Gülperiyi rüyasında görerek onu aramak için yollara düşmüştür. El ele vermiş degelen güzeller Bir tanrı selamı vermez misiniz? Mevlam sizi süs için mi yaratmış Biz gel demeyince gelmez misiniz? Karadır kaşınız yaydan nic’olur, Bugün dünya yarın ahret nic’olur Bir gönül yapması yüzbin hac olur Siz gönül yapmasın bilmez misiniz? Sümmani’yem ey dilyare niderim Başım alıp diyar diyar giderim Yarın mahşer günü dava ederim Siz mahşer yerine gelmez misiniz? |
![]() |
![]() |
![]() |
#26 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Şerafettin Taşlıova
Kars’ın Çıldır ilçesi Pekşeren (Gülyüzü) köyünde 1938 yılında doğdu. İlkokul mezunu olup evli ve yedi çocuk babasıdır. Âşık makamlarını ve halk hikâyeciliğini de bilen Şeref Taşlıova kendi deyişleri yanında usta malı da söylemektedir. “Gönül Bahçesi” adlı bir kitabı çok sayıda plak ve kaseti vardır. Arzu iplik sevgi nakış Ördükçe güzel görünür Gönül gözü ile bakış Gördükçe güzel görünür. Zaman ince esen yeldir Hayat ağaç günler daldır Mutluluk uzunca yoldur Vardıkça güzel görünür Tatlı söz dil arasında Diken var gül arasında Hatıra yıl arasında Durdukça güzel görünür İnsanı yaşatan hava Tatlı sözdür derde deva Herkes hayalinde yuva Kurdukça güzel görünür Şeref der ki başka yandan Kervanım ayrıldı handan Seven sevdiğini candan Sardıkça güzel görünür. |
![]() |
![]() |
![]() |
#27 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Zaralı Halil (Halil Söyler)
Bir bulut kaynıyor Sivas elinden Ucu telli mektup geldi yarimden Karlı dağlar ne olur ne olur Asker ağam gelse yaralarım ey olur Zaralıların radyodaki türkü programlari sırasında defalarca "İşte Halil Emminin türküsü!" diye birbirlerine hatirlatmalarina sebep olan Halil Söyler Zara´nın yetistirdigi en meshur sahsiyetlerden birisidir. Zarali Halil 1906 yilinda zayıf bir çocuk olarak dünyaya gelir. Ömür boyu yakasını bırakmayan bu çelimsizlik nedeni ile İnce Halil olarak da bilinmistir. Önce annesini sonra da babasını kaybedince ondört yaşında Sivas´ta Yetistirme Yurduna yerlestirilmistir. Burada baglama çalmayi ögrenmiştir. Müzik formasyonunda Sivasli Hafiz Halid, Feryadi Hakki ve Divrikli Nuri (Üstünses) önemli rol oynamışlardır. Daha sonra ustalik zamaninda devrinin diger ünlü isimleri Malatyalı Fahri, Erzincanlı Şerif ve Diyarbakırlı Celal ile meşk etmistir. Odeon plaklarına okuduğu ilk eser, Celal Güzelses´in "Kara Gözler" adlı hoyratıdır. Zarali Halil´in eserlerini radyoda Neriman Altindag, Nermin Yapar, Zehra Bilir gibi sanatçılar icra etmislerdir. Zaralı Halil 15 Ocak 1964 yılında vefat etmiş, geride eşi Kamer Hatun ve sekiz çocugunu bırakmıştır. |
![]() |
![]() |
![]() |
#28 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Aşık Bulali
1919-1985. Artvin´in Aşağı Hod (şimdiki adı Aşağı Maden) köyünde doğdu. Asıl adı Mevlüt Yazıcı´dır. Küçük yaşlarda bağlama çalmayı ve aşıklık geleneğini öğrendi. Kendine özgü bağlama çalmasıyla bilinen Aşık Bulali hem kendi şiirlerini hem de yörenin ünlü aşıkları Sümmani, Şenlik, Şamili´nin şiirleri gibi usta malı eserler söyledi. Yörede tanışıp dostluk kurduğu birçok aşıkla zaman zaman deyişmelerde bulunan Aşık Bulali´nin kaynaklara aktarılabilen az sayıda şiiri kalmıştır. Aşıklığı genellikle kendi köyü ve yakın çevresinde bilinen Aşık Bulali, yaşamının büyük bir bölümünü gurbette geçirdi. Benim Bir güzele nazar ettim ezelden Aklımı başımdan yitirdi benim Bütün bu cesedim sana kurbandır Külli servetimi ***ürdü benim Olur olmaz haller gelmez işime Bu aşkın şerbeti değdi dişime Nefs-i envareyi düşmüş peşime Gençlik hayatımı bitirdi benim Bulali der gitti civan çağlarım Mahzun kaldı bahçelerim bağlarım Bülbülüm yuvadan uçtu ağlarım Bu tatlı canıma yetirdi benim |
![]() |
![]() |
![]() |
#29 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Aşık Dervişan
1930 yılında Artvin´in Sakalar köyünde doğdu. Asıl adı Hasan Hüseyin Yazıcı´dır. Küçük yaşlardan itibaren şiirle ve aşıklık geleneğiyle ilgilendi. 12 yaşından beri şiir yazmaktadır. Ancak ilk yazdığı şiirler kayboldu. Yaklaşık 15 yaşlarında birkaç kez üstüste gördüğü rüyadan sonra daha yoğun olarak şiir yazmaya yöneldi. Mahlasını da aynı pirden aldı. 17 yaşında bağlama çalmaya başladı. Bu konuda Aşık Efkari´nin yardımını gördü. Şiirde özellikle Yusufelili Azmi mahlasıyla şiir yazan araştırmacı Adil Özder´den etkilendi. 1957 yılında Artvin´de yapılan bir aşıklar şenliğinde gösterdiği başarından sonra adı duyulmaya başladı. Bağlı olarak da yöredeki birçok başka şenliğe katıldı. Şiirlerinde güzellemeden dine dek hemen her konuyu işleyen Aşık Dervişan´ın birçok eseri çeşitli dergi ve araştırmada yeraldı. Yörede anlatılan birçok halk hikayesini de bilen Aşık Dervişan, aynı zamanda birçok aşıkla karşılaşıp dostluk kurdu. Baharda Tabiat canlanır varlık uyanır Rengarenk çiçekler açar baharda Al güzel yeşillik kendin beğenir Her varlık kısmetin biçer baharda Filizler yeşerir yaprak dal için Bülbüller ah eder açan gül için Arılar uçuşur yavru bal için Mavi kelebekler uçar baharda Uykuya yatanlar o günü bekler Her yerde tarıma vardır emekler Yediden yetmişe tüm mahsulatlar Alır da suyunu içer baharda Dervişan şiire yeniden başlar Mahsulün gösterir bütün ağaçlar Al yeşil giyinir dağ ile taşlar Alem yaylasına göçer baharda |
![]() |
![]() |
![]() |
#30 |
Administrator
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2005
Mesajlar: 8,106
Teşekkür Etme: 20 Thanked 155 Times in 28 Posts
Üye No: 1
İtibar Gücü: 70000
Rep Puanı : 434913
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
Ünvan : Admin
|
![]() Aşık Elfazi
1875-1922. Artvin´in Berta bucağında doğdu. Asıl adı Süleyman´dır. Küçük yaşlarda gördüğü bir rüyada Yozgatlı bir kıza aşık oldu. Babasının izin vermemesinden dolayı Yozgat´a gidip sevdiğini arayamadı. Ancak sevdiği kız da Elfazi´ye aşık olduğundan bazı ilişkileri kullanarak Elfazi´yle haberleşme olanağı sağladı. Aşık Elfazi, Nihani, Niyazi gibi dönemindeki yörenin birçok bilinen aşığıyla karşılaştı. 1. Dünya Savaşı (1914-1918) dönemdeki göçte Konya´ya giderek bir süre orada yaşadı. Daha sonra yeniden köyüne döndü. Aynı dönemlerde yaşamış birçok öteki aşık gibi Elfazi de Ermenilere ilişkin sorunlar öncesinde onlarla olan dostluğunu ve ilişkini şiirlerinde dile getirdi. Ayrıca aynı yörede 19. yüzyılda yaşamış Bir Elfazi ile Kevork Pamukciyan´ın Ermeni harfleriyle yazılmış Türkçe bir cönkten aktardığı, Kayseri´de yaşadığı bilinen Elfazi adlı Ermeni kökenli bir aşık daha bulunmaktadır. Ahçikler Efkarınız neydi arzu ettiniz Kırk naz ile burya geldiz ahçikler Güzel ahbaplıktan haz edersiniz Arayıp ehl-i dil bulduz ahçikler Al yanağa siyah muylar dizersiz Çok kırmayın ince beli üzersiz Filiz boylu ne yordamlı gezersiz Aklımı başımdan aldız ahçikler Dizilmiş gidersiz siz kiliseye Hiç yakın varmazsız bahşiş keseye Elfazi kaildir bir çift buseye Cilve aşinalı güldüz ahçikler |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|