![]() |
![]() |
#121 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sevgiye Koş
İlahi gücün Sevgiyle yoğurduğu Bedenlerde Bireysel olarak yaşanan En hassas duygu Aşk; Tutkunun sevgiyle Kırıtmasından doğan Yakan kırmızıyla Yaşayabiliyorsan eğer Her an sevgililer gününü Şu dünyada İçen yoktur senden başka Mutluluk şerbeti Yaşamadıysan Ve yaşayamıyorsan İşte o zaman Fırtınalar esen Bomboş yüreğini Zaptetmek için bedeninde Koş, sevginin arkasından Koş ki vakit varken Doyumsuz tadına varasın Aşkın Hazların en güzelini Yudumla hayat sofrasından Al eline sevgi anahtarını Açılsın kapılar birer birer Koş Sevdaya koş AŞK’a koş Sevgiyle insana koş Aç kollarını Sar sinene Giy ateşten gömleği Yansan da koş Sığın yaratana sev.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#122 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Seviyorum
Aynalara koşmadan Yaşarım kendi kendimle Tüm zamanlar benim nasılsa Bayılırım sinemaya, tiyatroya Arkadaşlarım var birkaç tane Vakit geçiririz gün içinde birlikte Yorulunca güneş, damlar gözlerinden uyku Çökmeye başlar alaca karanlık yer yüzüne Bekler beni evim Evde geçer vaktimin çoğu Beslerim ruhumu müzikle Kah dans eder, kah spor yaparım eşliğinde Hüzünlenirim bazı bazı melodilerle Oturur şiir yazarım aşka dair Yalnızca aşka değil ha konu bol nasılsa Okurum kitap sayfalarca Başucumda okunmayı bekleyen kitaplarım var Eser özgür rüzgarlar başımda Köstek olacak ne karışan var Ne de sıralanmış akıl hocaları Bir anam,bir babam ve iki kardeşim Elbette ki iki de yeğenim Yaparım türlü çeşit pasta, börek Laf aramızda pek de güzel olur Paylaşırım dostlarla,ailemle,komşularımla Geçmiş günlerin düşüncesinde Plan yaparım geleceğe dair Yalnız kendim için değil Dünyaya merhaba demiş Bütün çocuklar için çalışırım şevkle Sıkıldığında canım Kucak açar cennet yatağım Sarar sarı papatyalı yorganım Gömülür başım yumuşak yastığa Dalar tatlı rüyalara gözlerim Gel keyfim gel mesti şahane Koşarım cennet bahçesinde Doğar her sabah umutla güneş Aldığım her soluk,çiçeklenir yüreğimde Hissediyorum güneşin sıcağını,karın soğuğunu Elim ayağım tutuyor çok şükür Seviyorum, seviyorum yaşamayı Seviyorum kendimi. Bencil de değilim Yaratandan ötürü severim herkesi İnsanları, türlü çeşit hayvanları Doğa aşığıyım,yalnızlığa da Aslında mutluyum Küsmem hiçbir zaman yaşama Sabit kalemle imzaladım sevgi antlaşmasını Şu fani üç günlük dünyada Derim herkes yakalamalı Hayat denen kısacık ömürde İster yalnız, ister sevdikleriyle mutluluğu, Hayatın ucuna tutunmalı sıkı sıkı Becerebilmeli gülmeyi,inadına gülmeli İnadına sevmeli ve severek yaşamalı
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#123 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sevtap Sevim/ Kalk Yerinden (çocuklar ağlamasın)
Kalk Yerinden(Çoçuklar Ağlamasın) .... Sevmekle baslar yaşam Önce Yaradanı sever insan Bir böceği,bir çiçeği, Bir kediyi bile severken Kaliteli olsun yaşam İnsan kendine yaşamdan pay biçerse Yaşamda yerini doğru çizerse Sevmenin tadına varırmış. Dilde olmazmış sevmek, Yürekten gelirmiş Ataya,dosta,sevgiliye,kardeşe Yanında olurmuş en zor günlerinde Beklemezmiş gel yanıma desin diye Al elimi dermiş her seferinde El uzatılırmış muhtacım diyene Komşunun aç kaldığı yerde Oruç tutsan helal olmazmış Namaza dursan beş vakit Camilere gitsen her Cuma da Oruçlu olsan onbir ayın sultanında Dile karışırsa helal olmayan heceler Nafile edersin duanı Yol Rabbim in yoludur Göz Rabbim de Yürek atışı helal lokmadan geçermiş Yürek atışı helal sözden geçermiş Uzak yerlerde üşüyen çoçuklar potinsiz gezermiş Ağlarmşþ bir çocuk annesinin eteğinde Bir lokma ekmek için Dolaşırmış çöplüklerde, Taşı kaynatan nineyi anlatan hikayeyi Anımsarsa insanlık yeni baştan dogar Kalk oturduğun yerden Yolun yol değil Karnın doyduysa Allah'ın yolunda sözün doğruysa Bugün o gündür Kalk oturduğun yerden Rabbim den af dile Zor gününde yanıbaşında Bir kırlanıç biterse, Al yanına beraber uçun doğrunun yolunda Çift uçar kırlangıçlar Seninle ağlayan çoçukların yurduna Anam ağlar babam ağlar Dostlar yanıbaşımda çiçek açar Kardelen olurum,açarım gönüllerde yagarken kar Başka çiçek bilmem,gözyaşımı akıtmam yabana Umut olurum her yeni günde çiçeklerim yeniden açar Benim gönlümde güneş çocuklarla doğar Sakın unutmayın çocukları Kar geliyor kapatacak yolları Bir yudum ekmeğe bile öylesine muhtaçlarki Van da,Urfa da,Elazğ da Bir sokak ötede evinin yanıbaşında Ağlar annesinin omzunda bir çocuk Akarken çatıdan yağmur damlaları Gönlünü gönder,bir ufacık battaniyen yok mu Bırak boş işleri Kalk yerinden bir postalık para yeter Ayların Sultanındayız Çocuklar aç kalmış, Ataları bir kalem bile alamamış Zor günde yaşam örnekleriyle dolmuş taşmış Paranı,pulunu vaktini iki lakırtıya harcarsın Oruç,namaz diye hayrırız Yapalım hepsini birden Elden öte kendimize Doğruları getirelim evrende Öğretelim önce kalbimize Af dileyelim yanlışlar için Rabbime Kalk yerinden Bak karşý da bir çoçuk ağlıyor Mardin de,Hakkari de İstanbul un varoşlarında El verin sussun çoçuklar Aç kalmasın insanlar. Ayların Sultanındayız Boşa geçirilen zamanda Namaz kılıp,oruç tutsan da Doğrudan şaştınsa Sık silahını yalana yada ruhuna Yolun açık doğru sözde Namusun doğru sözde Güzel kalpte Allah verir aman dileyenlere Af dile Gerisi nafile Rabbim duyar sesini...! ! ! Ona sığın. Unutma çok uzakta evladın gibi Bir çocuk ağlý yor akan çatının altında Ya ağlayan evladın olursa? Başka ana baba sana koşmaz da Sormaz mı evladın,neredeydin, Ey baba,ey ana? ? Lakırtılarla gün doldurdunsa Bak o çocuk; Aç karnında zoraki oruçta Kalk yerinden Zaman geldi Haydi.. Uzat Elini... Kendine bekleme Sen uzat ki Uzansin sana eller Namını eller değil Rabbim duysun Namusunu eller değil Rabbim bilsin Şanını eller değil ağlayan çocuk yüceltsin Haydi ne duruyorsun? Dilden suya aksın doğrular Zor günde kucaklansın dostlar,çoçuklar Edilsin dualar Kalk yerinden Ağlayan çoçuk susmalı Duyun Eller,Payeniz iki lakırtıya değil Çocuklara olmalı Bin veren Rabbim için Bir doğru yolu açmalı Çünkü bu ay ayların Sultarı Ramazan-ı Şerif.. Hoşgelmiş Doğdu yol için,doğru söz için Affeylemek Yardım elini uzatmak için Sizlere,bizlere birer dua almak için Çok uzaklardan gelmiş Haydi kalk yerinden İki lafla peynir gemisi yürümez İki kelam Rabbim e gelmez İstersen Orucunu tut,namazını ki Ama önce Aç olanları doyur Yalanlarını kilitle Kaf Dağý na Gitmeli ağlayan çocukların ataların yurduna Çocuklar ağlamasın! ! ! Bir tek gözyaşını silerek bile alalım birer dua. Hayredelim,hoşgeldin diyelim Ramazan a... Velakin bunların hiç tüketmeyelim diğer aylarda da! ! ! Sevtap Sevim Meral Yağcıoğlu
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#124 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Seyahatnamem/Yazı
Alternatif Tatil önerilir........ GÜNEYDOĞU’YA SEYAHAT Yolculuğumuz gece başladı.Ankara,Pozantı üzerinden gidiyoruz. Toros Dağları dört bir yanımız kapladı.Bolkar Dağlarından beslenen Çifte han kaplıcalarının dağın eteklerinde yapılanmış tesislerinde konakladık.Şeker pınar kaynak sularını geçerek Pozantı’ ya yol alıyoruz.Tekir yaylasında temiz oksijeni bol hava ciğerlerimizi bayram ettirdi.Deniz seviyesinden 1.200 metre yükseklikteki çam ağaçları kaplı tepelerden geçiyoruz. Hava çok sıcak değil yağmur çiseliyor.Gülek boğazını geçip Tarsus’ a vardık. Artık insan oğlunun tarihinin yazıldığı ilk yerleşim yerlerindeyiz.Tarsus Hıristiyan aleminin en önemli yerlerinden biridir.Aziz Jean Poll burada doğmuştur.Tarsus’ta şelalenin serinliğinde kiremitte alabalık yedik.tadına doyamadık.Cleopatra kapısı ve Eshab-ı Kefh(mağara arkadaşları) gezilerini yaptık.Kraldan kaçan 7 arkadaş ve yol göstericinin sığındığı mağarada 309 yıl uyuduktan sonra mağaradan çıkıp ekmek almak isteyince verdiği paranın geçerli olmadığını görüp tanrıya yalvarıp bizi bu kadar yıl uyuttun bundan sonra da insanlarla karşılaştırma diyorlar ve tanrı tarafından yukarı alındıkları söylenir.Dağın eteğinde yer alan ilginç mağarayı gezdik.Gezimizin ilk günü çok yorulmuştuk. Mersin’deki otelimize doğru yol aldık. Mersin çok bakımlı temiz bir şehir.Türkiye’nin geliri fazla gideri az olan sayılı şehirlerinden birisi. Kahvaltıdan sonra heyecanla yola koyulduk Erdemli kasabasında bir tarafı dağın eteklerinde kalmış tarihi yıkıntılar bir tarafta deniz alabildiğine uzanıyordu.Astım mağarasına gittik.sarkıt ve dikitlerin cilveleştiği bazı yerde kavuşup öpüştüğü çok ilginç oluşumları hayranlıkla izledik.Çok zor nefes alıyorduk her halde astımlı olmadığımızdan. Silifke de Cennet ve cehennem obruklarına (yer altı mağarasının üstü ağır basınca çökmesinden oluşan çukurlar) vardık.Cehennem 128 metre derinlikte sarp kayaların çevrelediği korkunç çukur.aşağı inmemize izin verilmedi.ancak dağcı olmak gerekliymiş.Eğer cehennem böyleyse vay halimize diye iç çektik.Cennet 423 basamaktan oluşan yeşillikler içinde bir mağara zorlu bir iniş yolculuğu başladı.Zemin çok kaygan düşe kalka İnmeye başladık.Yarı yolda belki de dünyanın ilk kilisesi bizi karşıladı.Görüntü harikaydı.Yıllara inat hala ayaktaydı.Ve nihayet zemine vardık. Yer altında geçen akar suyunu görmeden gürültüsünü duyup serinliğini hissettik.(Yunan mitolojisinde iyi olan insanları ölünce bu çukura atarlarmış.Kötü kalpli insanlarıysa Cehenneme) Çıkış daha bir zordu.Nefes nefese çıktık.Kısaca Cennet müthiş güzeldi.Umalım gideceğimiz yer olur.Çıkışta bizi buz gibi Silifke ayranı sunan garsonlar karşıladı.Kız Kalesine uğramadan olur mu hiç.Kızını koruyan kralın deniz ortasında yaptırdığı ve mezarı olan ilginç kalenin resimlerini çektik. Adana’ ya vardık.Sivas’ın Kangal ilçesinden doğan Seyhan nehrinin yanında bir lokantada karnımızı doyurduk.Elbette ki kebap yedik.Başka seçeneğimiz yoktu.32 metre yükseklikteki saat kulesini gördük.Ulu cami muhteşem minaresiyle karşıladı bizi.1541 yılında Ramazan oğulları tarafından inşa ettirilen 26 kubbeli bir cami.Çok yorulmuştuk ve otelimize geldik. Sabahın altısında kalkıp Antakya’ya doğru yolculuğumuz başlayacaktı dünkü yorgunluğumuzdan eser yoktu.İlk istikamet İskenderun.Yolumuz uzak ve şartlarımız çetindi.Çukurova uçsuz bucaksız bize eşlik ediyordu.Zümrüt renkli Seyhan nehrini geride bıraktık ve İskenderun körfezini geçerek yolumuza devam ettik.Sağımızda Akdeniz solumuzda Amanos Dağları yol alıyoruz.İskenderun geride kaldı Antakya’ya yola devam ediyoruz.Meşhur Ormancı türküsünün çıktığı Belen ilçesini geçtik dilimizde türkü.Bir zamanların ünlü Soğuk oluk’ u dağın zirvesinde karşımızda duruyordu.Yalnız o eski göreviyle değil zenginlerin yerleşim alanı olarak.Deniz seviyesinden 740 metre yükseklikteki Belen geçidini geçtik.Kulaklarımız tıkandı.Amik ovası ayaklarımızın altında deniz misali yayılıyordu.Püfür püfür esen rüzgarla serinlemek için kısa bir süre mola verdik.Tarihte en kısa süreli devlet olan Antakya’ya varıyoruz nihayet.1938 yılında sınırlarımıza katılan dağın eteğinde kurulan ST PAERRE kilisesini geziyoruz.İsa peygamberin dünyadan ayrılmasından sonra kurulan beş kiliseden birisidir.(İstanbul-İskenderiye-Antakya ve Kudüs) Harap bir kilise sadece ST PAERRE’nin kürsüsü ve İsa peygamberin büstü bulunmaktadır.Freskler rutubetli ortam olduğu için tamamen kaybolmuş.İlk Katolik kilisesi olarak bilinmektedir.Katolikler için Hac kilisesidir. Tıpkı bizim Kabe’miz gibi. Harbiye’ye gidip acıkan karnımızı özel soslu ızgara tavuk la doyurduk, yorulan bacaklarımızı dinlendirdik.Birazda alış veriş tabi ki.Yemekten sonra Antakya mozaik müzesini gezdik.Bu müze şu anda dünyada 2.büyük müze.1.müze Mısır’dadır.İlk girişte Antakya lahdi karşılıyor mermer lahit görülmeye değer.Bu lahitten iki kadın bir erkek ceset çıkmış ve iskeletleri sergilenmektedir.Kadınların mücevherleri çok ince zevkin ürünü.Bu şahane mozaiklerin görüntüsünü almak mümkün olmadı maalesef.Kameramın olmadığına çok üzüldüm.Apollo’ dan Herkül’ e Herakles’ ten Afrodit’e kadar sayısız heykel ve mozaik gözlerimize tek manzara.Pamuk tarlalarını seyrederek Kilis’e yol alıyoruz.Kilis2te kaçakçılar çarşısını gezdik eski şaşaalı hali yoktu ama alış veriş yapmadan da yapamadık. Gaziantep’ e doğru yola çıktık ve bir saat sonra otelimizdeydik Çok yorulmuştuk ve yarın için enerji toplamamız gerekiyordu.şimdi dinlenme vaktiydi. Sabah erkenden yola koyulduk (Zeugma ve Samsat Fırat ve Dicle nehirlerinde bulunan tek geçit olduğundan tüm insanlık için çok önemli.Samsat hiç kazı yapılmadan Atatürk barajı altında kalmıştır acı bir kayıptır insan oğlu için.Şu an için Zeugma’ nın sular altında kalma tehlikesi yok) Gaziantep arkeoloji müzesini gezdik.Burada Zeugma’ dan kurtarılan anlatılamayacak güzellikteki mozaikler sergileniyor.Tablo gibi bu mozaikler adeta tablo gibiydi.Hele o çingene kıza hayran kaldım.Ne taraftan bakarsanız bakın gözleri sizi takip ediyordu.M.Ö 1.yıldan kalma eserler anlatılamaz ancak görülür.Gaziantep sedef kakma atölyelerini gezdik sedef kakma sanatı Osmanlıdan beri süre gelen çok emek isteyen meşakkatli bir sanat.atölyede yapım ustalarını seyrettik hayran kaldık.Gaziantep’ e gelip baklava yemeden olur mu hiç bir de fıstık almadan.Çarşıyı tam manasıyla didik, didik ettikten sonra Zeugma’ya doğru yola çıktık.Nizip’i geçip vardık.Fırat bir gelin edasıyla süzülerek uzanıyordu önümüzde.Zeugma antik kentinde öyle Efes harabeleri’ nde ki gibi tarihi kucaklayacak eserler görünürde yok.Hem kötü niyetli insanlardan hem de doğal felaketlerden korumak için killi toprak altına saklanmış arkeologlar tarafından.Fırat bir harika görmeye değer.Zeugma höyüğünün üstüne kurulmuş olan Türk köyü Belkıs ne yazık ki sular altında aynı kaderi paylaşmakta.Hüzünlü bir ayrılışla Birecik’e yol alıyoruz.Nesli tükenmekte olan ve tek eşli Kelaynak kuşlarını görmek için yaşatma ve çoğaltma işleminin yapılan çiftliğe gidiyoruz.Dünyada 66 adet kalan kel kuşlar harika görünüyorlar. Doğduktan bir sene sonra doğal yerleri Nil nehri'ne gidip dört yıl sonra çiftleşmek için dönerlermiş. Viran şehir-Kızıltepe üzerinden Nusaybin’e varıyoruz.Suriye sınırından geçiyoruz.Harran ovası alabildiğince gözlere tek manzara.Yollar bitmez bizde enerji bitti ve Nusaybin’ de otelimize gidiyoruz.Eyvah unutmuşuz bu gece Sıra gecesi var ve hazırlanmamız gerekli çok da yorulmuştuk ama kaçırılmaz.Sıra gecesi akşam dokuzda başladı Ergin kardeşler saz ekibi otantik kıyafetleriyle yerlerini aldılar.Gece üçe kadar harika vakit geçirdik.Türkü türkü Türkiye ‘yi dolaştık.Sazlar çalındı türküler eşliğinde halay çekildi.Saz ekibi ayrılana kadar odamıza gidemedik.Canlı bir sıra gecesi ilk defa yaşıyorduk.Seyretmekten daha güzel ve zevkli inanabilirsiniz.Davulcuların düeti görülmeye değerdi. Gecenin yorgunluğuyla ve mutlu kalktık.Sabah dingin bir hava karşıladı bizi Nusaybin’de kim derdi ki iki sene öncesinde buralardaki insanlar terörden korkulu yaşıyorlardı.Herkesin yüzü güleç etrafı gezdirdiler.Kahvaltıdan sonra Nusaybin’ de şehir turu yaptık.Tarihi İpek yolu üzerinde küçücük bir yerleşim yeri.Kaçakçılar çarşısını gezdik.Suriye Kamışlı sınırından geçiyoruz.Nusaybin’de bir ilk okul gezisi yaptık Teneffüste olan çocuklarla sohbet ettik resim çekildik ve adreslerimiz aldık yazışmak için. Mardin tarihlerin geçtiği önemli bir yerleşim yeri.Mardin kalesini Timurleng gibi bir savaşçı bile fethedememiştir.Süryanilerin merkezi Darülzaferan manastırına vardık.Bizi yetkili kişiler karşıladı.Manastırda 4000 yıl önce yapılan Güneş tapınağı bölümü çok ilginçti.Mardin dağın eteklerine inşa edilmiş çok sıcak olduğu için çatılara karyola koyup yatarlarmış ve akrepten korunmak için ya mavi cibinlik yada karyolanın ayaklarının altına tasla su koyarlarmış.Sokakları labirent gibi.Bu insanlar evlerini nasıl buluyorlar diye merak ettik.Tarihi Mardin evlerini anlatılmaz güzellikteydi.Adeta taşı dantel gibi işlemişlerdi.Zincirice Medresesi ve Ulu Camiyi gezmek için fırsatımız oldu.Tarihi binalar ve güzellikler o kadar çoktu ki birkaç saat değil ancak on gün gerekliydi.Gazi Paşa İlk okulu ve Kız meslek lisesini gezdik. Sanki taşı nakış olup işlemişler. Bu kadar güzel okulları görünce öğrenci olmak geldi içimizden.Çocuklarla resim çekildik adreslerimiz aldık.Eksikleri olup olmadığını,burada mutlu olup olmadıklarını yani her şeyi konuştuk.Hüzünle ayrıldık bu sıcak insanlardan.Karnımız acıktı ve Mardin’in ünlü kaburga pilavını yedik buz gibi ayran da arkadan dinlenmiştik. Midyat’ta Telkari gümüş işleme ustalarını gördük ve tabi ki alış veriş.Hasankeyf ‘e varıyoruz.Yol boyunca Midyat dağları bir tarafta bir tarafta da petrol çıkan Raman dağları sarmıştı etrafımızı.Dicle nehri kıvrılarak akıyordu. Halen yaşanan mağaraları gezdik.Valilik tarafından eğitilen ve kokartlı küçük rehberler bize eşlik etti.Her biri cin gibiydiler.Okullarından,ailelerinden ve zorlu yaşamlarından konuştuk.Kaç dil biliyorsunuz diye sorduğumuzda dört dil diye gururla cevap diler.(Türkçe,Kürtçe,Arapça ve İngilizce) inanamadık.Taş köprü inanılmaz hala Dicle’nin üzerinde görevini yapıyor.Kale çok güzeldi. Kuş bakışı seyrettik Hasankeyf’i Batman üzerinden Diyar bakır’ da ki otelimize gidiyoruz.Dinlenip yarın için enerji toplayacağız.Sabah yağmurla uyandık surlarını gezmek için Kahvaltıdan sonra otobüslerimize bindik Dünyanı en surları arasında olan surları gezdik.Siverek üzerinden Urfa’ ya vardık.Harran ovasına doğru gidiyoruz.(Tanrı yer yüzünün yaratılmasını altı günde tamamladı ve yedinci gün tatil yaptı) .İlk peygamber Hz.İbrahim Harran’da doğdu.İlk kitap Tevrat Musa peygambere bu topraklarda indi.Dinler merkezi Harran dır.Nehirler arası ülke Anatolya (aşağı ülke) 4000 yıllık bir yerleşim yeridir.Tüm dinlerin doğduğu bölge.Bütün dinleri kapsayan ilk medrese Harran da Hz.Ömer tarafından yaptırılmıştır.Burada sadece din dersi değil tıp ve astroloji dersleri de veriliyordu. O günlerde güneş tutulmasını iki saat gecikmeli hesapladıklarını düşünürsek çok da ileri bir teknolojiye sahip olduklarını düşünüyoruz.Harran evleri(karıca evler) koni biçiminde görünürde minicik kulübeler içleri otantik döşenmiş güzel evler kapısı insan boyundan kısa eğilerek içeri girilmesi gerekiyor.Ancak uğursuzluk olmasın diye geri,geri girmemizi söylüyorlar. Koni biçimindeki evler tepeden küçük bir ışık penceresi ve yan cephesinde on santimi geçmeyen iki pencereyle aydınlatılıyor.Yörenin kıyafetlerini giyip resim çektirdik.Hava çok sıcak olduğu için o kalın kıyafetlerin içinde fazla kalamadık.Sin tapınağı dimdik ayaktaydı ve 33 metre yüksekliğinde tepeden bakıyordu bize.Yolumuz Balıklı Göl İstikametimiz Peygamberler kenti Şanlı Urfa.Öğlen olduğu için önce yemek yedik. Kebap yedik ve tatlı olarak da yufkadan yapılan Şıllık tatlısı yedik.hafif ve güzel bir tatlıydı.Ay-nı Zeliha (Zeliha’ nın gölü) ve Balıklı Göl’ü görmeye değer muhteşemlikteydi.Avlanması yasak şişko balıklar insanları görünce suyun üzerine çıkıp ağızlarını açıp yem bekliyorlar.Bir birlerini kovalıyorlar yemi yakalamak için.Hz.İbrahim peygamberin doğduğuna inanılan mağaraya gittik.Dualar edip huşu içinde ayrıldık.Çarşı Pazar dolaşmadan olmaz elbette.Gece otelimize gidip dinlendik. Ve nihayet bu gün Nemrut’a çıkacaktık.Öğlen saat birde minibüslere bindik kırk kilometre yolumuz vardı sonra ver elini Nemrut’un zirvesi.Nemrut 1200 metre yükseklikteki bir dağ ve 700 metre dik yokuş yayan devam edilecekti.Güneşin batışını görecektik.Zirvenin soğuk olacağını söyleyen Adıyaman’ lıları iyi ki dinlemişiz.yoksa soğuktan hiçbir şey göremeyecektik.Zirveye varmadan Kahta’yı geçince Karakuş tümülüs’ ünü (kartal başlı anıt mezar) bizi karşıladı.Cendere köprüsü’ nü salınarak geçtik.Ve tırmanma yolumuz başladı.Dik yokuş tırmanmak çok zordu.kimisi eşeklerle çıktı bizse tırmandık zar zor zirveye geldik.Zirvede bizi rüzgar karşıladı giysilerimize sarıldık ve bize bakan heykelleri bir,bir inceledik.İlginç tarihini rehberimiz detaylıca anlattı.50 metre büyüklüğündeki Tanrıları görünce yorgunluk falan kalmadı.Akşam yaklaşmaktaydı Güneş dağların ardına saklanmaya başlamıştı saat 5,30 da kaybolurken Mehtap kızıldı ve güneş ışınları tanrıların yüzünde dans ediyorlardı yedi renk, renk ışık oyunlarını seyretmek nefes almak kadar güzeldi.çok soğuk ve rüzgarlı olmasından dolayı poşularla örtünmüştük.sadece gözlerimiz açıktaydı onlar da bayram ediyorlardı.Mehtapta Nemrut bir başka güzeldi. Ya doğuşu nasıldı kim bilir yapacak bir şeyimiz yoktu geri dönmemiz gerekiyordu. Bir dahaki sefere doğuşunu seyrederiz umarım. Otelimize döndük gece olmuştu. Sabah kahvaltıdan sonra Kahramanmaraş’ a hareket ettik. İki saatlik bir yoldan sonra Maraş’ taydık.Meşhur dondurmasını yedik ve şehri dolaştık.Güney doğudaki son durağımız dan ayrılıp Pınar başı üzerinden Kayseri’ ye vardık. Surlarını gezdik ve Hunt Hatun külliyesi’ nde dolaştık.Döner kümbet etrafında dönüp hayret ettik işçiliği güzeldi.Kapadokya’ya hareket ediyoruz.Derbent vadisindeki doğal oluşumları peri bacalarını gördük.kızıl toprakta oluşmuş irili ufaklı tepecikler ilginçti.Daha önce gördüğüm halde yinede zevkle gezdim.Avanos’ da çanak çömlek atölyesini gezip acemice çömlek yapmayı denedik.Cam atölyesinde üfleme işini seyrettik minicik kum tanesi ateşi görünce nasılda şeffaf cama dönüşüyor.Şarap imalathanesini gezdik kokusundan sarhoş olduk adeta.Ödüller almış Avanos şarabından tattık.Ürgüp açık hava müzesini gezdik. Müzede 365 adet kilise bize ev sahipliği yaptı.Gizli gizli yayılan Hıristiyanlar her gün ayrı kilisede ibadet yapmak için kayaların içine oyarak mağara kiliseler yapmışlar.Şimdi de sıra Oniks taş işleme atölyesindeyiz.yarı değerli taşların işlemesi Güzel ya alması çok pahalı.Dokuma halı atölyesindeyse safha safha ipek halı dokumanın meşakkatlerini gördük. Seyahatimizin son durağı Avanos’du ve İstanbul’u ve İstanbul da kalanları özlemiştik Gözümüz ve gönlümüz dolu biraz da yorgun evimizin yolunu tutturduk. 12/09/2003 - 22/09/2003 NEMRUT’TA DANS Güneş inadına parlıyordu Akşama yüz çevirmişti gün Feri sönmüş olsa bile Mehtabı kızıla boyuyordu Dağların ardına saklandığında Yeni bir doğum oluyordu sancılı Uzaklarda bir başka Sabah doğuyordu sıcak Akşamın ayazı yüzümüzü yalarken Dudaklarımız çatladı Oysaki Nemrut’ta şenlik başlamıştı Şaşkın bakışlarımızın gölgesinde Zeus inatçı güneşin Son ışık oyunlarıyla Canlandı asırlık tozunu silkip attı üzerinden Utangaç yıldızların yüzünü gösterdiği Gökyüzünün altında Sevgili karısını dansa kaldırdı El çırpıyordu tüm tebaası Karanlık tamamen kapladığında Nemrut’un zirvesini Dolunay sundu kırmızı şarabı Tebessümle zeus ve sevgili eşine Yeniden doğana kadar güneş Alev almıştı taştan yürekleri Yorulmak bilmiyorlardı Uzaktan gelen müzik eşliğinde Ağır bir vals le başlayıp Horon,halay derken Aldılar sazı ellerine Yanık bir türkü çalındı kulağımıza Yavaş, yavaş gece teslim oldu inatçı güneşe İlkin yıldızlar saklandı gecenin koynuna Ay direniyordu güneşin ışıklarına En sonunda güneşin sıcak öpüşüyle Şarap tepsisini alarak vedalaştı zeus’la Yanan yürekleri küllendi Ve taştan oyulmuş yumuşak tahtlarında Asırlık uykularına çekildiler Güneşin altında donmuştu her şey. Bir başkaydı doğumu güneşin Hareler çiziyordu yontulmuş bedenlerinde Hissediyordu yürekleri sıcaklığını yaşamın
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#125 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sırılsıklam
Her zamankinden Farklı duygular da yüreğim. Şimdiye kadar tatmadığım Dilimde bal,kaymak tadı Freni patlamış, Koşuyor yüreğim son sürat, Uçurumun eşiğinde, heyecanlı İstikamet, şarampol de kırmızı gül Zirvenin dibinde Bir hamak emrime amade Yasemin beyazlığında Gül yaprağı çarşaftan İçimdeki yaramaz çocuk Kıpır,kıpır coşkulu İlk gördüğüm an Değdiğinde gözü gözüme Bıraktı yerini gül goncasına Gamzelerimde ki dikenler Yerden kesik ayaklarım Uçuyorum, şimdi de Bulutların üzerinde Tedirgin, bir o kadar da mutlu Zevkten de dört köşe hani Bozulacak büyü,uyanacağım Karışmış birbirine yakıyor Korkuyla, aşkın alevi Hey ALLAH'ım aşk mı bu yoksa Sudan çıkmış balık kadar Şaşkın, ürkek bakışlarım. Gümbür, gümbür yürek atışlarım Bu duygu başka duygu Sırılsıklam aşık mıyım neyim? Tanımam ki aşkı.
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#126 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sihirli Kelime
Seni seviyorum Söylemesi zor, anlamı bol Basit iki sihirli kelime İnsanları birbirine bağlayan Ama hep gizli, utanarak Söylenen ve söylemek için Cesaret isteyen iki kelime Seni seviyorum arkadaşım Seni seviyorum anne Seni seviyorum yavrum yada Seni seviyorum sevgilim Diyemeyen ve çoğu zaman Kulaktan kulağa fısıldayan Belki de fısıltı ile bile değil Mahrem bir duygu gibi İçinde sır olarak saklayan Cesaretsiz bir toplumuz Ne yazık ki Oysa bir kere içten Seni seviyorum demek Gönül kapılarını açar Hem de ardına kadar Kapanmamacasına Seni seviyorum Hayatı seviyorum Güzeli, çirkini, seveni, sevmeyeni Tüm insanları seviyorum Sokaktaki mırnavı,yalıdaki finoyu Tüm hayvanları seviyorum Doğayı seviyorum Yaratandan ötürü Haydi hep birlikte Seni seviyorum diyelim Çünkü bir başkasını Sevmeyen insan Kendini nasıl sever bencilce El ele tutuşup Hayata merhaba diyelim en baştan. Ve hemen şimdi yanındakine dönüp Seni seviyorum diyelim yüksek sesle Seviyorum
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#127 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sokaklarım
Gözlerim kapalı Gidiyorum bilinmeze Aklımın caddelerinde Ararken Yüreğime çıkan Sevda sokağını Kayboldum Çakmağım elimde Titrek cılız ışığı altında Aydınlanan sokaklarım Hepsi birer çıkmaz Terkedilmiş İnsanoğlunun uğramadığı Dönmüş ıssız dikenli yollara Top oynuyor in cin Korkuyorum Benim bu ıssız sokaklar Biliyorum Perili köşke dönen yüreğim Farkındayım, köhnemiş Zorluyorum bir bir Tüm sokakları Geçit veren bulurum Ulaşırım umuduyla Viran köşküme Hayaletlerin cirit attığı sokaklar da Yok geçit Ne de küçük bir ışık Solan güllerin dikenleri Batarken çorak yüreğime Çalıyor ölüm marşı Bozulan sessizlikte Vermiyor can Karanlığa sızan kan Bu sokaklar da Yitip giden Benim ömrüm
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#128 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Sorarım Size
SORARIM SİZE. İnsan denen düşünen, Düşündüğünü uygulamasını bilen Varlıklar değil miyiz? Canlıların en akıllısı bizler. Doğayla paylaşan yeryüzünü Farklı kültürde yaşayan insanlar, insancıklar Zengini,mazlumu, Güç bilip namlunun ardına saklanan namerdi Zalimi,fakiri, yada hassas iyi niyetli, merhametli, Vardır insan olanı,duygu yürekli. Soyu tükenmedi iyilerin Biliyorum, biliyorum az da olsa var birkaç kişi Çağrım ötekilere, öteki çoğunluğa Yaratanın özenerek Sevgiyle beslediği yürekler Lütfen,lütfen kulak verin Şu feryada, dinsin acılar Çiçekler yetişsin Gülsün dünya Bırakın yaşasın çocuklar Ağlamasın analar,babalar. Dur diyemiyor muyuz? Acımasız savaşlara. Birlik olup inançla Siper etsek göğsümüzü Biter mi bu vahşet! Bağrında saklayan şehidimi Kanla sulanan kara toprak Döner mi çiçek tarlasına? Tüm kapıları açan Kardeşlik anahtarı Sevgi ve dostluk dururken Birbirine kıymak İnsanlık mı?
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#129 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Suçluyum Hırsızlık Yaptım
Çaldım umudu Dün gece usulca Pandora’nın kutusundan Çözdüm kelepçesini Salıverdim bulutlardan yeryüzüne Ekildi sevgi tohumları Dindi mitolojik vicdan azabı Hapsetti tüm kötülükleri Bin pişman ağlamaklı Açtı yüzünde güller Bastı sonsuza mühür Havalandı koynunda ki güvercinler Kanat çırparak sevdaya Dağıttı umudu gönüllere Sihirli asası elinde aşk perisi yollarda Bekliyorum kapım açık Mutluluk, eli kulağında Ha geldi, ha gelecek yüreğime Ferah tutun gönlünüzü Gülecek yüzünüz,umudu yitenler Gerçekleşecek bir bir dilekleriniz Kurtuldu umut Pandora’nın esaretinden Yürek pınarında sevgi yudumluyor şimdi
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#130 |
Aşmış Üye
![]() Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57909
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
![]() Şeytan Çelmesi
“ Hay kör şeytan” Yürürken dümdüz yolda aheste Takılıp minik taşa düşünce Yükleme kabahati ona buna Hayıflanma kanayan dizine Şöyle bir bak geriye Yaptıklarını düşün de Ara nedenlerini Maruz kaldığın Şeytan çelmesinin Adil ol Tart günahını,sevabını Kaçmasın kantar topu Senden yana Özenme kör olup şeytana Ters giyme pabucunu Yor kafanı düşün biraz Gör güzeli,kötüyü Bul yanlışı,doğruyu İnsan olmanın erdemine Vakıf ol ki Varasın zevkine Yaşamın Her daim sevgiyle Açık olsun gönül gözün
__________________
Buraya Kadarmış .. ![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|