www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Forum > Eskiler (Arşiv)

Eskiler (Arşiv) Eski konular

 
 
Konu Araçları Görünüm Modları
Old 08-07-2008, 09:15 AM   #1
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL Kullanıcısının Avatarı
 
Üyelik Tarihi: Aug 2007
Konum: İstanbul
Mesajlar: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Thanked 355 Times in 320 Posts
Üye No: 44033
İtibar Gücü: 57907
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Varsayılan Modern çağın vebası insülin direnci

Sağlığımızın (özellikle kilomuzun) yiyip içtiklerimizle yakın ilişkisi var. Eğer dikkat etmezsek yiyip içtiklerimizle sağlığımızı bozuyor, kilolarımızı çoğaltıyoruz.

Beslenme biliminin ilk meraklılarından biri İtalyan papazdı. 50'sinden sonra doğru beslenip iyi yaşlanmaya kafayı takan bu papazın 90 yıldan fazla yaşadığı biliniyor. O ünlü İtalyan papazın notlarındaki bir cümle bugün de geçerliliğini koruyor: "Eğer dikkat etmezsek mezarlarımızı dişlerimizle kazabiliyoruz."

SİHİRLİ SÖZCÜK KALORİ

Sorun beslenme yanlışlarından kaynaklanan kilo fazlalığı olduğunda işin özünde tek bir sözcük yatıyor: Kalori! Kilo sorununun arkasında yaktıklarınızdan daha fazla kalori almanız yatar. Fazla kilolar bazı istisnalar dışında fazla kalorili yani yüksek enerjili beslenmenin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle, kilo sorununuza çözüm ararken önce kendinize "ihtiyacımdan daha fazla kalori alıyor muyum?" sorusunu sormanız gerekiyor. Bu durum özellikle son yıllarda çok daha önemli hale geldi. Nedeni besin üreticilerinin yiyip içeceklerimizi neredeyse birer kalori bombası haline getirmeleri.

Mesela, bir fast food öğle yemeği mönüsü yalnızca küçük bir hamburger, bir parça kızarmış patates ve bir kutu koladan ibaret ama toplam kalori değeri 1000'i geçiyor. Eğer dikkat etmezse çalışan biri iş saatlerinde sadece öğle yemeği, gün içindeki atıştırmaları ve içtiği meşrubatlarla neredeyse 2000 kalori alıyor. Oysa orta yaşlı bir vücudun ihtiyaç duyduğu toplam kalori miktarı bir günde kadınlar için 1600-1800 kalori, erkekler için 2000-2200 kaloriyi geçmiyor.

GEN-BESİN UYUŞMAZLIĞINA DİKKAT!

İşin önemli bir yönü daha var. Yiyeceklerimizin sadece kalorileri artmıyor yapıları da sürekli değişiyor. Yapılar değiştikçe genlerle yiyecekler arasında uyumsuzluk başlıyor. İşte bu uyumsuzluk ilk önce pankreas bezinin kafasını karıştırıyor. Şeker ve diğer karbonhidratların yoğun saldırısı karşısında ne yapacağını şaşıran pankreas bezi de vücuda aşırı miktarda insülin pompalamaya başlıyor. Durum bu aşamadan sonra daha da karışık bir hale geliyor.

Kısacası, genlerimiz yiyip içtiklerimizin bu kadar hızlı değişmesine ayak uyduramıyor. Onları şaşkınlık içerisinde bırakan şeylerin başında eskiye oranla çok fazla şeker tüketmemiz geliyor. Yediğimiz her şey tıka basa şeker dolu! Şekeri fazla yiyip içince kan şekerimiz çok çabuk artıyor. Pankreas bezi bu hızlı artış karşısında paniğe kapılıp, fazla miktarda insülin salgılıyor. İnsülinin fazlası artan şekeri yağ olarak depoluyor ve kan şekerinde ani düşmeye yol açıyor. Kan şekerinde ani düşüşler (hipoglisemi) kısa bir süre sonra yeniden acıkma hissine ve yiyecek içecek tüketimine sebep oluyor. Kısacası bir kısır döngü başlıyor. Bu döngünün düğmesine özellikle şeker, nişasta ve un yüklü besinler basıyor. Bu kötü ve zararlı döngü kırılmadıkça ne insülin direnci çözülebiliyor ne de kilo sorunu kontrol altına alınabiliyor.

EN BÜYÜK ETKİ ÇOCUKTA

Bu kötü gidişten en çok etkilenenler çocuklarımız. İkinci sırada genetik yapısında "metabolik sendrom" eğilimi olan kişiler geliyor. Son yıllarda salgın bir hastalık gibi yayılan çocuk ve genç yaş şişmanlığının ve orta yaş karın bölgesi yağlanmasının arkasında işte bu kısır döngü yatıyor. Kısacası insülin direncini "çağın vebası" olarak değerlendirenler pek haksız değiller.

Modern yaşam sadece çevreyi değil, vücudumuzu da kirletti. Bu kirlenme karşısında yalnız doğa değil genlerimiz de şaşkın düştü. Kilo sorunu, şişmanlık, hipertansiyon, şeker hastalığı ve kanser vakalarının artışının arkasında biraz da bu gıda-gen uyuşmazlığı yatıyor.

Beslenme yanlışlarınızın sizi yalnızca fazla kilo veya obezite problemi ile karşı karşıya bırakmayacağını, kanserden ülsere, tansiyondan şekere pek çok sağlık probleminin arkasında bu hataların yattığını lütfen unutmayın.

AZ YİYİN ÇOK YÜRÜYÜN!

Eğer iyi ve güzel yaşamak, güzel ve keyifli yaşlanmak, hastalıklardan uzak, sağlıklı bir hayat sürmek istiyorsanız az yiyin ve çok hareket edin! Özellikle 50'li yaşları geçince yediklerinizi azaltıp, aktivitenizi arttırmayı ihmal etmeyin. Benim önerim hiç olmazsa bu yaşlardan sonra iki beyazı (şeker ve beyaz un) hiç yememeniz, üçüncü beyazı yani tuzu hayatınızdan olabildiğince uzak tutmanız, yiyecekleri mümkün olduğu kadar doğal halleriyle yiyip içmeniz, sık ve az yemeniz, öğün atlamamanız, sofradan tıka basa doyunca değil ilk doyma sinyallerini alır almaz kalkmanız, sabah kahvaltısını zengin, akşam yemeğini hafif tutmanız, alkolü ya hiç kullanmamanız ya da iyice azaltmanız, yemek pişirirken mümkün olduğunca zeytinyağı kullanmanız, kızartmalardan uzak durmanız, meyve ve sebzeyi sofranızdan eksik etmemenizdir.

NE YAPMALI?

Sağlıklı bir beslenme planı oluştururken daha fazla meyve-sebze, bitkisel gıda tüketmemiz gerekiyor. Daha çok tahıl, bakliyat yememiz lazım. Bunların da doğal olanlarını, fazla işlenmemiş olanlarını, hatta mümkünse organik üretim sertifikalılarını yiyip içmeliyiz. Öğütülmemiş tahıl, genetiğiyle oynanmamış (orası burası şişip tombullaşmamış, hormondan, böcek öldürücüden nasibini fazla almamış) sebze ve meyveler yemeye gayret etmemiz gerekiyor. Mümkün olduğu kadar doğada beslenip büyüyen, doğada otlayan hayvan etlerini tüketmeye, sütün, yoğurdun, peynirin, namuslusunu (!) yiyip içmeye özen göstermemiz gerekiyor. Özellikle fast food yiyeceklere, hamburgerlere, kızarmış patateslere, içi tıka basa şeker dolu gazlı içeceklere, kolalı içeceklere ne kendimiz ne çocuklarımız merhaba bile dememeli.
GooD aNd EvıL çevrimdışı   Alıntı ile Cevapla
 


Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir)
 

Yayınlama Kuralları
Yeni konu açamazsınız
Cevap gönderemezsiniz
Eklenti ekleyemezsiniz
Mesajlarınızı düzenleyemezsiniz

Kodlama is Açık
Smilies are Açık
[IMG] code is Açık
HTML code is Kapalı


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:10 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.