![]() |
![]() |
#1 |
Forum Aşığı
![]() Üyelik Tarihi: Dec 2005
Mesajlar: 4,764
Teşekkür Etme: 111 Thanked 1,308 Times in 803 Posts
Üye No: 4863
İtibar Gücü: 3036
Rep Puanı : 65437
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() ![]() Samuray ordusu. En iyi ordularda olduğu gibi, samuray ordusu da kombine birliklerden oluşuyordu. Klasik olarak piyade, süvari, okçu ve ateşli birlikleri içeriyordu. Sengoku dönemine geldiğimizde ashiragu birlikleri, bir çok klan için çok önemli yeni askeri birlikleri ifade ediyordu. Bir noktada bu kaçınılmazdı: Samuraylara ek olarak dövüşçülere de ihtiyaç duyuluyordu. Samuraylar savaşlara hiçbir zaman yalnız gitmemişlerdir. Ama bir savaş esnasında rakibin kim olup olmadığına bakılmaksızın savaşın rotasını belirleyenler samuraydı. Geleneksel olarak bir samuray, savaş alanında kendi ismine layık yiğit rakipler arardı. Aradığı tarzda birini bulan samuray onu teke tek dövüşe davet etmiş olacak ve kazanan samuray, kaybedenin kafasını uçuracaktı. Alınan kelleler, ne kadar önemli ve büyük isimlerin başlarına tekabül ediyorsa bu samuray için çok değerli olacaktı. Savaşın sonunda galip gelen general, savaşçılarının bireysel başarılarını denetleyecek, topladıkları başlar için ödül verecekti. Cesur samuray, hemen terfi atlamak ve derece kazanmak için savaş alanında canla başla mücadele edecek, büyük rakipler arayacak ve rakiplerini yenmeyi umut edecektir. Bu her generale ayrı bir avantaj sağlıyordu. Bushido prensiplerini üzerinde taşıyan samuraylardan oluşmuş bir ordu, büyük bir inatla saldırıları geri püskürtmeye çalışacak ya da inatçı saldırıları gözleri hiçbir şeyi görmeden yapacaktı. Bir samuray kendi sebeplerini ve kendi kişisel durumunu düşünmeksizin düşmanla savaşmayı göz önüne alacaktı. Doğru kararlar alan ve iyi yöneten komutanların altında savaşan samuraylar korkunç savaşçılar olacaktı. Ama savaş anında gözleri görmeyen samurayları yönetmek o kadar kolay olmasa gerek! Bütün daimyolar ordularının en iyi özelliklerini ve avantajlı yönlerini kullanmaya çalışmıştır. Örneğin Takeda klanı, bir süvari saldırısı ile savaşa başlamaya düşkündü. Çünkü Takeda klanının atlı adamları ülkenin en iyi atlı savaşçılarındandı ve bu Takeda’nın savaş taktiğine yansıyordu. Çok ağır mağlubiyet aldıkları Nagashino Savaşı’nda en başlarda çok iyi işler yapmışlar ama Oda Nobunaga’nın arbeküzcüleri karşısında fazla bir şey yapamamışlardır. Takeda klanı da o gün, savaşın taktiksel anlayışının çok değişmiş olduğunu öğrenmiş olacaktı. Oda klanı, arbeküzcüleri çok etkili kullanıyordu ve bu yolla düşmanlarına ağır zayiat veriyordu. Bir samuray ordusu için en önemli şey, çok kalabalık ordu karşısında küçük partiler halinde saldırmaktı. İlk gönderilen partilerde ashiragu birlikleri kullanılabiliyordu. Ama ashiragulardan ziyade samurayların katkı payları, yüksek savaş eğitimlerinden dolayı daha fazlaydı. Çünkü bir samuray neredeyse yürümeye başladığı andan itibaren eğitim alıyordu. Durmadan pirinç çeltiklerinde çalışmış eski çiftçilerden oluşmuş ashiraguların, daha kolay alanlarda mücadele etmeleri ve katkı açısından arka planda kalmaları doğaldı. Oda Nobunaga’nın sınırları her savaşta aynı olan belli bir taktiği yoktu ama ordunun birlikte talim yapmasına, eğitilmesine ve disipline büyük önem verirdi. Ayrıca askeri birliklerinin koyu renkli üniformalar giymesini istemiştir. Onun gerçekleştirdiği askeri gelişimlere rakipleri hayranlık duyuyordu. Nobunaga, bir çok konuda rakiplerinin çok önündeydi. Savaş alanındaki dizilişlerin ayrı bir önemi vardı. Bir ordunun savaşa başlayabilmesi, savaşa girebilmesi, düzenli ve organize olabilmesi için belli diziliş standartları vardı. Her ordu genellikle savaşa girerken altı diziliş şeklini uygulamaya koymuştur. Bütün dizilişler eski Çin ordusunun temelinden alınmıştır ve hepsinin ortak öğeleri vardı. Taisho denen general, ordusunu daha iyi yönetebilmek, emirlerini ve yeteneklerini tüm birimlere aktarabilmek için ordusunun merkezine yakın yerlerde olurdu. Süvariler, korunmasız düşman askerlerine göre pozisyonlarını alırdı. Çatışma hattını temsil eden samuray ve ashiragular ordunun en önlerinde yer alır, kendilerine yaklaşan düşmanın düzenli birliklerini dağıtmaya çalışırdı. Söz konusu dizilişler şöyle isimlendiriliyordu: Ganko: Kararlaştırılan formasyondan çabucak defansif şekle geçmeyi ifade eden esnek ve güçlü bir diziliştir. Samuray ünitelerinin geriye çekilebilmesi için yapılabilirdi. Gyorin: Ok başı şeklini andıran bir diziliş şekliydi. Rakipleri karşısında sayıca üstün olan bir ordu bu dizilişi kullanabilirdi. Hoen: Anahtar deliği şeklini andıran geniş bir bakış açısını oluşturan diziliş şeklidir. Hoshi: Hücum formasyonuydu ve güçlü bir saldırıyı yapmak için kullanılırdı. Ordu ok şeklini alarak düşman ordusuna maksimum baskı uygulanırdı. Kakuyoku:Çabucak savaş konumuna geçmek için kullanılan formasyon şeklidir. Saldırı ve savunmayı eşitleyen bir diziliştir. Hareketsiz bir şekilde bu dizilişle durulurken bir anda hoshi formasyonuna geçip harekete geçilebilirdi. Koyaku: Öncü kuvvetini destekleyen ve düşman kuvvetini içine çeken bir dizilişti. Sayısal olarak denklik olduğu zaman uygulanabilirdi. Bazı samuray birlikleri şöyle sıralanabilir: Samuray Okçuları: Ordunun okçu sınıfını oluştururlar ve ok haricinde kılıç da kullanabildikleri için ordu için çok faydalı, ekonomik olmaktadırlar. Mükemmel ok yetenekleri söz konusuydu. İlk önce düşmanı oklarla zayiata uğratırlar, daha sonra da yüz yüze savaşabilirlerdi. Naginata Samuray: Naginata, samurayın elinde tuttuğu çok tehlikeli bir silahtır. Bu kılıcı taşıyan samuraylar, yakın savaş için çok kullanışlıdır. Naginata kılıçları normal bir kılıca nazaran uzun olduğu için yakın dövüşte büyük avantaj sağlayacaktır. Silahın uzunluğu nedeniyle bu birlikler çok ürkütücüydü. Ellerindeki naginatayla, yaya olmalarına rağmen at üzerindeki askerlerin kafalarını kesebilir ve atlarını sakatlayabilirlerdi. Atlı birlikler için çok büyük bir tehdittiler. Diğer samuray birliklerine nazaran daha ağır zırh kullandıklarından daha hantal bir görünüm sergiliyorlardı. Ama savaşta güçlü savunmanın önemli anahtarlarındandır. Yari Samuray: Yari, ucunda ustura gibi keskin bir bıçak taşıyan uzun bir mızraktır. Başlangıçta daha hafif mızraklar, atlı samuraylar tarafından kullanılmıştı ama yıllar geçtikçe daha ağır ve tehlikeli bir silah haline getirildi. Yari samuraylar, süvarilere karşı çok etkiliydiler. Birden çok mızrak ucunun kendisine yöneldiği bir noktada, çok iyi bir süvarinin saldırabilmesi çok güçtü. Bu yüzden savunma açısından çok önemlidirler. No Dachi Samuray: Her samuray bilindiği gibi iki kılıç taşıyabiliyordu. Ama bu birlikler normal kılıçtan çok daha uzun olan ve iki elle tutulabilen no dachi adı verilen kılıcı kullanıyorlardı. Düşman birliklerini kırmak ve şoka uğratmak için no dachi samurayları kullanılmıştır. Dinçliği yüksek olan düşman askerlerine karşı kullanılmada avantaj sağlıyorlardı. Düşmana saldırmak açısından mükemmel katkı yaparlar ama defansif yönleri zayıftır. Süvari Okçuları: Kılıç ve okla silahlandırılmış, çarpışmak konusunda etkin hafif süvarilerdi. Ata binmeye başladıkları andan itibaren çok iyi eğitilirler ve at üstünde çok usta olurlardı. At üstünde düşmanını hedefleyebilmesi ve çok rahat hareket edebilmesi hiç güç değildi. Düşmanla karşı karşıya kaldıklarında kılıç kullanmaktan çekinmeyecek kadar işlerine kendilerini adamış ve korkusuz bir birliktir. Düzgün bir şekilde organize olmuş savunmacılara karşı etkilidirler ama hatalı pozisyon aldıklarında, kötü yönetildiklerinde etkin olamamaktadırlar. Çok hareketlidirler, rahat manevra yaparlar ve uzaktan hedefi iyi görmeleri sebebiyle katkılarını üst seviyeye çıkarırlar. Ağır Süvari: Ağır silahlandırılmış ve zırhlanmış bu samuraylar seçkin sınıfa tekabül etmektedir. Yakın mevzideki düşmanla savaşmak için uygundurlar. Bir düşmana yapıştıkları zaman hız, ağırlık ve güçleriyle düşmanı şok edici özelliğe sahiptirler. Yari samuraylar ve arbeküzlü savaşçılara karşı çok zayıftırlar. Eğer ağır süvariler düşman ordusunun hemen dibine girmişse, yari samuray ve arbeküzcüler onlara en büyük zararı verecektir. Saldırıların çoğuna karşı kendilerini savunabiliyorlardı ve bu sebeple bir samuray ordusunda sayıca çok fazlaydılar. Yari Süvari: Bu samuraylar at üstünde yari dediğimiz mızrağı kullanıyorlardı. At üstünde mızrakları gerekli menzili sağladığından piyade hareketlerini kırmada kullanılabilirlerdi. Ama kullandıkları mızraklar, yaya samuray ve ashigaruların kullandığı mızraklardan daha hafif ve kısaydı. Çok güçlü birliklerdir ama ağır samuray süvarilerinin defansif özelliklerinden mahrumdurlar. Samuray döneminde yukarıda bahsettiğimiz ünitelerin haricinde stratejik olarak kullanılan birimler söz konusuydu. Bu birimler taisho denen general, elçi, ninja, shinobi, geyşa ve Cizvit rahipleriydi. Taisho: En üst seviyeye çıkmış, güçlü ve yetenekli samuray, bir klanın ordusunun tamamının ya da bir bölümünün başına geçmesiyle taisho ünvanını alan bir generale dönüşürdü. Taisho, Japonya haritası üzerinde orduların stratejik olarak yerleşme konumlarını gösterir ve ayrıca, savaş alanında ordusuna komuta ederek sahne alırdı. Savaş alanında, hatamoto adı verilen bir grup adam onu korurdu. Şeref ve tecrübe kazandığı zaman, generalin komutasındaki birlikler moral kazanırlardı. Generaller düşman orduları tarafından savaş alanında öldürülebilirdi ve ninjanın suikast girişimlerine korunmasız kalabilirlerdi. Generallerin savaş alanında kullanılmasının ve korunmasının çok büyük bir önemi vardı. Çünkü onların savaş anında ölmeleri mağlubiyetle eşdeğerdi. Elçi: Elçiler, samuraylar gibi eğitim alan saray adamlarından ve özellikle sadık olanlardan seçilen kişilerden oluşurdu. Diplomatik yetenekleri çok güçlü ve iyi pazarlık yapma yeteneğine sahiptiler. Eğer daimyolarla görüşebilir ve anlaşabilirlerse onur ve saygı kazanıyorlardı. Elçiler, diplomatik görüşmelerde hemen hemen başarılı olmuşlar, tecrübe kazanmışlardır. Ninja: Ninjalar, mükemmel suikastçı ve casuslardır. Rakibine karşı ninjaları kullanmamış bir daimyoya akılsız bile denebilir. Ninjalar, rakip klanların en önemli adamlarına karşı gönderilirdi. Bu kişiler daimyo, general ve elçiler olabilirdi. Günümüzde ninjalara bazı dövüş filmlerinde çok kötü gözle bakılmakta, bu filmlerde düzinelerce ninja hep birlikte saldırıya geçmekte ve kötü karakteri yansıtmaktadır. Halbuki bu onlara yapılan haksızlıktır. Onlar günümüz dünyasındaki ajan, casus, suikastçı gibi görevlilerin ileri düzeyde ustalaşmış bir formasyonuydu. Söz konusu filmlerle gerçek ninja görüntüsünün dışına çıkılmaktadır. Çünkü ninjalar tek başlarına işlerini hallederlerdi ve kalabalık bir şekilde hedefe yönelmezlerdi. Böyle bir durum zaten casusluk ve suikast mantığına aykırıdır. Ninjalar, kuşatma esnasında da kullanılabilirlerdi. Yılan gibi kaleye sızıp ve kale kapısını açabilirlerdi. Shinobi: Shinobi casustur. Bilgi elde etmek için düşman topraklarına gönderilirdi. Bir daimyo kendisine ait olmayan toprakları kendi bünyesine dahil edebilmek için ön bilgilere ihtiyaç duyabilirdi ve dış topraklara shinobi gönderirdi. Shinobiler, söz konusu vilayetlerin tarımsal ve üretim değerini, önemli birimleri, askeri bilgileri rapor ederdi. Diğer daimyolara karşı isyan çıkarılması için kışkırtıcılık da yapabilirlerdi. Bunun yanında kendi ülkesindeki halkın daimyolara karşı bakış açısının nasıl olduğunu, köylüler ve roninlerin daimyoya karşı isyan edip etmeyeceğini araştırırlardı. Geyşa: Geyşaları başka bir başlık altında geniş olarak inceleyeceğimizden burada kısaca geçeceğiz. Geyşalar yeri geldiği zaman çok özel diplomat, casus ve suikastçı olarak görev yaparlardı. Daimyoya, bir elçi olarak gönderilebilirlerdi. Ama o ninja gibi gizli saklı görev yapmaktansa bizzat kalenin içinde casusluk yapardı. Kaleyi rahatça kolaçan eder, daimyoya yemek, su, saki götürür, onlara şamizen çalabilirdi. Bu esnalarda onları zehirleme ve suikast yapma ihtimalleri çok yüksekti. Bu noktada geyşaların fahişelik yapmadığı, eğitimli refakatçiler ve şovmenler olduğu dikkate değerdir. Cizvit Rahibi: Hıristiyan daimyolarla anlaşma yapılmak istendiği zaman Cizvit rahiplerin elçi olarak kullanılması imkanlar dahilinde gerçekleştirilmiştir. Hıristiyan bir daimyoya gönderildiği için, Cizvit rahibinin başı kesilmeyecek ve öldürülmeyecekti. Budist bir daimyo, sırf bu yüzden topraklarında bir kilise açıp Cizvit rahiplerini teşvik edebilecekti. Atilla ÇELİK Samuraylar ve Bushido Felsefesi SAMURAYLAR ve FELSEFELERI Samuray dendigi zaman orta çag Japonyasi’nin görüntüsü beynimize damgalanmaktadir. Ve hala Japonya’yi anlatan, ifade eden çok önemli bir kültürün önemli yapi taslarindandir. Onlar mükemmel savasçilar olarak görünmekte, bir tehlike aninda her an savasmaya hazir, bunun yaninda beklentilerini yerine getiremediklerinde, onursuzluk sergilediklerini düsündüklerinde ve temel prensiplerine aykiri davrandiklarinda her an intihar etmeye egilimliydiler. Düsmanlarina karsi acimasiz ve ölüm fikrine çok bagli akimin en büyük temsilcilerindendiler. Bir model olarak ele alindigi zaman, samuraylarin bu görüntüsü hem yanlis hem de dogru görünebilirdi. Çünkü onur, cesaret, nezaket, sadakat, büyük düsmanlara deger veris gibi manevi yönü güçlü davranislarinin yaninda bazen asice bas kaldirabilecek, kendi düsüncelerinin dikine gidecek, çok muhafazakar bir görüntüyü sergileyecek, zalimlik gösterecek ve gerektiginde gözünü kirpmadan acimasizca öldürecekti. Japonya tarihi boyunca onlarin pozisyonlari, katkilari, durumlari sürekli degismistir ve yüzyillar geçtikçe agirliklarini ortaya koymuslardi. 10. yüzyilda imparatorluk sarayi ve büyük toprak sahiplerinin muhafizlari, özel koruma görevlileri olarak ise baslayan samuraylar, özel olarak egitilmis ve silahlandirilmis kiralik askerlerdi. Sonra zamanla klanlar olusturacaklar, daimyolara (feodal derebeyleri) hizmet edecekler, ülkenin politik ve askeri gücünü ellerinde tutacaklar ve Japonya tarihine 700 yil hükmedeceklerdi. Samuray çok serefli prensipleri üzerinde tasimaya özen gösterecekti. Bunlardan bazilari görev sorumlulugu, sadakat, kahramanlik, cesaret, dürüstlük, nezaket, sefkat, samimiyet ve onurdu. Peki samurayin ölümsüz çekiciligini saglayan düsünceler bunlar degil miydi? Bu prensipler siradan insanlarca da belki yerine getirilmektedir ama samuraylarin bu prensiplere bagliligi ve uygulama yöntemleri çok farkli, etkileyici olmustur. Karsimizda bir görev, sorumluluk ve sadakat ugruna karsisina yüzlerce savasçi çiksa dahi, basa çikilmasi olanaksiz olsa bile gözünü hiç kirpmadan kilicini kullanan, kelleler alan ve yeri geldiginde düsman elleri tarafindan öldürülmektense kendisini öldüren bir model vardi. Dünyada bilinen normal savasçi kaliplarinin çok disina çikiyorlardi. Dünya üzerinde onlar kadar tehlikeli ve mükemmel kiliç kullanan savasçi grubu çok az olmustur. Yedi yüzyillik hakimiyetleri sürecinde bilindik savasçi kaliplarinin ötesine geçmelerinin en önemli nedenlerinden biri; saygideger düellocudan, kiralik askere, silah tasiyan bir profesyonele, sonra da en önemli devlet koruyucusuna ve sosyal sinifin en üst tabakasindaki aristokratlara dönmeleridir. Bunda ülke yönetiminin agir militarist yönde yogunlasmasinin büyük etkisi vardir. Bir kismi samuray (sövalye) olarak adlandirilirken bir kismi da bushi (savasçi) olarak adlandirilacakti. Samuraylari diger savasçilardan ayiran baska özellikler nelerdi? Samuraylar için söhret kazanmak çok kolaydi. Bunun için çok basarili savasçi olup, savas alaninda yigitlik gösterip, kelleler toplamasi yeterlidir. Savas sona erdigi zaman samuray topladigi kelleleri savas hatirasi olarak generaline sunuyor, karsiliginda ün kazaniyor, altin ve gümüs aliyor, terfi atliyor ve hatta eger toprak alinmissa toprak sahibi oluyordu. Alinan kellelerin önemi neden büyüktü? Generaller basarilarini göstermek, göz dagi vermek ve prestijlerini saglamlastirmak için maglup ettikleri rakiplerinin kellelerini açik alanda halka teshir ediyordu. Samuraylarin diger farkliligi; savas zamaninda acimasizca kelleler alirken, acimasizca savasirken, ölmek ve öldürmekten baska hiç bir seyi düsünmezken, baris döneminde ya da savasmadiklari zamanlarda farkli dünyalara, boyutlara geçmesiydi. Savasçi samuraylar ayni zamanda dinine çok bagli Budist de olabilirdi. Dinin sogukkanlilik konusunda kendisine kazandirdiklarini, savas teknigine ekleyecek ve teknigini mükemmellestirecekti. Bunun haricinde daimyolar ve üst düzey samuraylar siirler yaziyor, Noh Tiyatrosu oyunlarina katiliyor, çiçek ve çay törenleri düzenliyorlar, hatta samizen (bir çesit ut) çaliyorlardi. Üst düzey samuraylar en çok çay törenlerine düskündüler ve bu töreni bir nevi dinsel bir havada zarafet gösterisine çevirmislerdi. Söz konusu törenle savas sonrasi yogun olan zihnini dinlendiriyor, ölüm ve yasam ikilemini düsünüyor, o anin zevkini çikariyordu. Ama en önemlisi, egosunu dar bir alana hapsediyor ve savunma halinden uzaklasmis oluyordu. Çay evine girerken samuraylarin kiliçlarini çikarmalari gerektigini eklememizde fayda var. Ayrica bünyeyi yorucu savaslar sonrasi, ufak çay evine girip huzurla dolmak, bir nevi yorgunluk çayi içmek, bazen dogayla iç içe olmak, gözleri kapatarak zihni dinlendirmek onlar için vazgeçilmez motivasyon ve rahatlama yöntemlerinden biriydi. Çay evlerinin çok ufak olmasi, harika bir estetikte yapilmasi ve içine girildigi an huzur vermesinin nedenlerini bilmek güç degildi. Bazi samuraylar için çay takimlari çok önemliydi ve Japonya tarihinde bir iki savasin içeriginde çay takiminin da özel rol oynadigini söyleyebiliriz.
__________________
|
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Hitlerin Dev ordusu | mel_i_ke | Enteresan Olaylar | 0 | 06-16-2010 04:48 AM |
Küfrün Ordusu | GooD aNd EvıL | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-02-2007 09:20 PM |
sovyet ordusu | [FX][SOLDIER] | Eskiler (Arşiv) | 0 | 07-18-2007 04:31 PM |
07/07/07 - Gazprom ordusu | Nǿ ŦΞДЯ™ | Eskiler (Arşiv) | 0 | 07-07-2007 10:30 AM |
Ege Ordusu lağvediliyor 24.08.2006 14:53 | walsman07 | Eskiler (Arşiv) | 2 | 08-25-2006 09:37 AM |