![]() |
|
|
#481 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
İşaretler
İşaretler bırakarak yürümeyi yeğledim Acıydı pişmanlıklardı yenilgilerdi Bağlanmaktı kopmaktı yeniden bağlanmalar Kayık olmalardı ve su almalar Yazmaktı kitaptı yerde yağmur bulutları Az geride yanık kavak daha geride orman Ortalarda bir yerde kalbimin kırıkları İşaretlerden biri asfalt delen çiçekti Bir başkası iyilikti tanımadığım birine Ne bileyim öpücüktü terli alna uzanan Bir baba güveni anne şefkati Cırcırböceği olmak geceye ses vermek için Gecenin gözleri ateşböceği Naylonu reddetmekti işaretlerden biri Karanlık kuyu ağzında ayın yansısı Tüfek enkazları bir de, Hüseyin bilir Kırmızı çiçekler açan bir balta sapı İşaretler bırakarak yürümeyi yeğledim Tuhaf işaretler anlamsız işaretler Uçuruma köprü bunlardan biri Soracaksınız bilirim: -Neresi anlamsız bunun? Ben toplarım o köprüden geçerken düşenleri Bakmalar gömerek gözlerin çukuruna İşaretler bırakarak geldim buraya Sağır kulaklar bıraktım Top sesleri arasına Taşradan şehre gelmek önemli işaretti Ve burada kendimi daha bir kaybedişim Devrilmiş grev çadırı patlamış iki davul Çalınmış emekler diğer işaretlerdi Sebebi ben değildim bundan emindim ama Yine de saatimin tersine işleyişi Çoğu insan gibi ne az ne fazla Ahşap çıkıp metal geldim buraya |
|
|
|
|
|
#482 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
ÖLÜMCÜL BAHÇE AĞIDI
(Doğanın Yüzüne Dilin Aynası'ndan) Şu köşede çardak vardı sarmaşıkları olan Şu yanında çekirdeği kırmızı domatesler Kahkahaların vardı bahçevana eşlik eden En uzak çevrelerde dillenmişti güzelliğin Ne olmuş yeşil giysine yırtılmış rengi soluk Güzel bahçem sende mi döşeğe düşecektin O beyaz badanalı kırmızı kiremitli Gönlünü çelmeye çalışan konut nerde Nerde kuş seslerine karışan çocuk sesi Ya esnek dallarına kurulan salıncaklar Konuş ölümcül bahçem dilini biliyorum Çıngı mı düştü içine erken mi bastırdı kar Koltuk değnekleriyle ayakta duruyorsun Nerede güllerini sürekli koklayanlar Kelebeklerin hani bal devşiren arıların Yüzün niye sararmış ya ellerin nerede Kımıldat dudağını beni tanımadın mı Çekip gitmiş gibisin yabancı bir iklime Gül biçimi kaşıklarla yenen öğle yemeği Nerde sularını güneşe öptüren havuz Kıvrak tepsilerde koşuşan demli çaylar Bir kara yel mi esti göğüs geremediğin Kıtlık kıran mı geldi gittiler birer birer Ilık nefeslerini her şeyden çok sevdiklerin |
|
|
|
|
|
#483 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
ÖZELEŞTİRİ
1 Sendin söğüt dalı gibi Eğilen serin sulara Çiçeklere özenen Hele ki leylaklara Sendin incesazdan fasıl Gülen gül dokunan el Sendin yarımı bütün Eden çirkini güzel Güneş alan odaları Yeğleyen geniş evlerde Arandığında bulunan Sendin ince şiirlerde 2 Sendin dönende yüzünü Gün ay ışıksız geceye Bir yıkımın dipnotunu Düşürmesini beceren Acılar katan şiire Biliyorsun ki ozana Gülden hem bal hem koku Edinme yaraşır ya Şiir umudu içerir Yaşanır olmayı dünya Dönmek zorundasın hep Sen sırtını güneşe Dönüşmeli ey ozan Acı sende sevince |
|
|
|
|
|
#484 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Şair Olmak
"Odası dünyadan büyük" ikinci şair benim Ev odadan ibarettir, çocuklar da olmasa Koridorun sonunda daha uzun koridor Daha uzun koridor bitince masa Ve üstünde sözcüklerden kurulu hayat Piknikte kitap okurum karıma sorulursa Doktor tanıyı koyar : "Bu sözcük bağımlısı" Ben tanıyı koyarım : "Sözcükten ibaret dünya" Erken bir veda gibi gördüm kendimi Bitti sandığım şiiri yayımlayınca Bitmiş olsaydı yazmazdım ötekileri Benzetmezdim şiiri aşık olmaya Dilim varmıyor ama aşk bile şiir için Darlıktaki genişlik, oda yerine masa Dünya denilen boşluğa ben nasıl tutunurdum? Bir şiir daha yazmanın hazzı olmasa Yıldızlara gecikmenin öteki adı şairlik Yıldız olup gökyüzünden düşüyorken yazdın mı? Şair duvar sesinden çiviyi anlar Bir çividen çekicin insafsız yazgısını Avcının iştahıyla ceylan derisine yaz Kendini ceylan yerine koyarak ama Balta görmüş ağacın ağzıyla söylüyorum Şiiri böyle yaz da istersen şair olma! |
|
|
|
|
|
#485 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Ağıtlarımızı Gizledik
Ağıtlarımızı perçemlenmiş dişlerimiz arasına gizledik. Sarışın bir bedenin pamuk tenine dokunurken Ağlamadık, sızlamadık... Gün olur dedik, Zemheri ayını bekledik, Siftah ederken Ölümün sıcak nefesini ensemizde Çıkardık Zulamızdaki kızılcık şerbetini. Savurduk suratlarına. Ağıtlarımızı gün batımından gün doğumuna birer birer söyledik. |
|
|
|
|
|
#486 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Biz Kaç Kişiydik, Ve Öldük
Güneş saklanınca dağların ardına, Günah melekleri çıkar sokaklara. "İmparator" un çirkin köleleri Ellerinde adisyon fişleriyle Sıralanır loş masa önlerine.. Bir kuşun kanadında geçtik akdenizi Altın sarısı kumlarını, kan kızıl koylarını, Ve bir sevda türküsünü anımsadık. İlk ışıkları vurunca akçadenize, Dalgalar dinginleşir, Şavkı vurur, aydınlanır odalar. "Köleler" yataklarda yorgun Çeker tesbihini ya sabır makamında. Benzer yaşam öykülerini anlatır, Uzak diyarlarda maviş gözlü bebeler Analara emanettir. Ve yüreklerinde "birgün mutlaka" Sevgisiz, insansız, ihanetsiz yaşamlar.. Gerçekleşirse özlem, Çırpınır bir daha Karadeniz. Anlatılan masallar kalır dillerde. Hani sıcaklar bastırır,yaz gelir, Hani yürekler sevdaya palazlanır, Hani iki yürek buluşur ya, Eller kenetlenir, bedenler tümleşir.. Apansız fırtınalar kopar. Dolunayda kan yükselir damarlarda. Astımlı hasta gibi soluklar, Zorlar göğsünün kafesini, Anlatılar karadenizden Akdenize uzanır, Bir kuşun kanadından Seyreylenir yaşamlar.. II. Günahlar güneşle çekilir odalara. İmparator " malibu" içerken meksikalı Sapkın "yalnız kurtlar" dörtçekerlilerde Taşır kanatsız melekleri, gecenin en yalnız saatlerine. Yüreğimizdeki sevdayı anlatırız. Tanıdık, dişi bedenlere. Tüm çekim eklerinin di’li geçmiş zamanını. Bırakır bir kenara, Ağıdımızı haykırırız. Ey hüzün git artık, Kuzeyli dilberlerle günah vaktidir Sonra; Tutkulu bedenlerde giyinik "geyşalar" Karadenizin kuzeyini anlatır. Dilleri dillerimize yabancı. Ey kanadı kırık, Yeleleri sapkın ayrılıklar İhaneti dostluğa çanak tutanlar Karadeniz, akdeniz çırpınıyor Kanatlarında seyreylerken yoz dağları Gözlerim pınar olur, kan akar "çıkartmada" Mor salkımlı dağları dolaşırız, Figuran rollerde sarışın bedenler Unutturmak eyleminin başlangıcı Ve Beşparmak’ta yok olan umutlarım. Ben ah çekerken, bir daha, bir daha ah.. Salkım olur, saçaklanır zakkumlu ağaççıklar. Bir güzelin katli vacip fetvası savrulur manastırdan. III. Biz acıları tadarken bedenlerimizle, Uzak diyarlardan seslenir ağıdımız. Memet dayı’ya verdiğimiz ant, Gözlerimizde şavkılanır. Unutma; Sözümüz namusumuzdur. Sen rahat uyudukça toprağında Andımız ve adımızdır arda kalan. IV. Biz üç kişiydik. Ben , sen ve o. Sen’i ihanet denizine gönderdim. Ben, temmuza hükümlü. O; gözleri (bakmaya doyamadığım), Elleri (öylesine güzel, anlamlı) ve ruhuyla, Bedenimde gizlidir. Biz üç kişiydik. Ben, infazım hazır "kaç ay kaldı ki, Sen, yaşanmamış birkaç gün. O; şimdi bedenimde onulmaz yaradır , Masum ve gizemli. V. Öyküler başladığı gibi bitmez. Başlanan rol aktörleri de etkilerse, Senaryolar değiştirebilir. Şimdi ‘yaşam’ bölümünün finali çekilecek. Kamera hazır. Motor, başla komutu. Gözlerimde hüznün bulutları gezinir. Film biter. Dağbaşları bulutlanır. Yazılmamış öyküler, Daha yaşanmamıştır bilesiniz. Yaşanırsa sevinçler, Acıdır ve hüzündür bilir misiniz? Biz kaç kişiydik, öldük. Bir sen kaldın geride, Birde senli anılarımla ben. |
|
|
|
|
|
#487 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Pazar Gününü Hiç Sevmem
"Ilhami Vardi'ya" Amik'ta agustos aylari cehennemdir. Sicagin kemikleri erittigi saatte Günesi renklerine hapsetmis arabada ceketine sarilmis, sigara içiyor. "Agabek" diyor; Çako dayinin Ahiska günlerinden kalma hüznüyle. "Agabek; Ben hiç sevmedim pazar gününü Mapusane yadigaridir bana." Ve biçkin delikanlilik günlerini, Ve keskin devrimci yanilgilarini Ve Mapuseneyi anlatti ilhami Usta... Cehennem sicaginda Üsüyen adam, derin bir oh çekiyor Sigaranin tadina varip. Anlatir hüznün ve yalnizligin ve üsümenin öyküsünü... Mapusanelerde pazar günü yalnizliktir, hüzündür, gözyasidir. Mapusanede en sicak günes üsütür körpe, biçkin bedenleri. Ve ben yillardir sicak bölgelere hasretim. Üsüyorum. Sicak akdeniz koylarini düslüyorum. Ne gelen olur pazar günleri, ne giden olur mahkemelere, umutlar ertelenmistir. kimi yanik türküler okur, Ben siire sarildim, Ustalarin siirlerine Yalnizlik buzdagidir bedenlerimizin, simdi üsüyorsak, Pazar günlerindendir "Agabek" |
|
|
|
|
|
#488 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
Sevmeyi Öğreniyorum Anne
Sevmeyi ilk annemle öğrendim. O; beyaz yüzlü, güzeller güzeli kadından. Seveceksin, herşeyi der, Sevmenin anlamını, yüceliğini Anlatırdı kırık kelimelerle. Sevmeyi hala öğreniyorum. Kuşları, böcekleri, çirkinlikleri, -hamam böceklerini bile,,, Birtek ikiyüzlü Dostlları, İhaneti, Ve yalanı sevemedim., Bağışla beni anne. Kurşunlayanı sevdim, Dağlarda yaşayanları sevdim . Dostluğa ihaneti sevemedim anne. Bağışla beni anne. Sevmeyi sen öğrettin Bir bir yapıyorum dediklerini, Sevmeyi daha çok seviyorum anne. İhanetler olmasa, dostluklar bozulmasa, Ne çok seveceğim daha anne. Sevmeyi daha da çok sevdim anne. Sen ne dedinse yaptım. Birtek kalleşliği, Hainleri, Arkadan bıçaklamaları sevmedim. Bağışla beni anne. Seninle sevmeyi özledim. |
|
|
|
|
|
#489 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
MUTLULUĞUN RESMİ
Kokusu buram buram tüten Limanda simit satan çocuklar Martıların telaşı bambaşka İşçiler gözler yolunu. İnebilseydin o vapurdan Ayağında Varnanın tozu Yüreğinde ince bir sızı. Mavi gözlerinde yanıp tutuşan hasretle kucaklayabilseydim seninle, bir daha. Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi Bağrımıza bassaydık seni Nazım, Yapardım mutluluğun resmini Başında delikanlı şapkan, kolların sıvalı, kavgaya hazır Bahriyeli adımlarla düşüp yola Gidebilseydik Meserret Kahvesine, İlk karşılaştığımız yere Ve bir acı kahvemi içseydin. Anlatsaydık o günlerden, geçmişten, gelecekten, Ne günler biterdi, Ne *******... Dinerdi tüm acılar seninle Bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan. Ve dolaşsaydık Türkiyeyi bir baştan bir başa. Yattığımız yerler müze olmuş, Sürgün şehirler cennet. İşte o zaman Nazım, Yapardım mutluluğun resmini Buna da ne tual yeterdi; ne boya... |
|
|
|
|
|
#490 |
|
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jun 2007
Konum: SaKaRYa/TurKeY
Mesajlar: 1,207
Teşekkür Etme: 36 Thanked 26 Times in 10 Posts
Üye No: 43291
İtibar Gücü: 1640
Rep Puanı : 5764
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet : Erkek
|
GENE GELECEĞİZ
Gene geleceğiz karşılaşmanın yollarında. Bir bülbül kulağıma fısıldadı: Gene geleceğiz. Bülbüller oralarda yaşarlar henüz. Şakırlar yazılarımızda. Gene geleceğiz gölgeleri arasında özlemin, yadırgamanın mezarlarında bizim yerimiz de var, bu kesin. Yorulma gönül, dönüşün yollarında çökme sakın. Gene geleceğiz, gene. |
|
|
|
![]() ![]() |
| Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
| Konu Araçları | |
| Görünüm Modları | |
|
|
Benzer Konular
|
||||
| Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
| şiirler | Kéan aRs | Eskiler (Arşiv) | 45 | 02-22-2008 11:30 PM |
| karışık Şiirler. | Spy_MasteR | Eskiler (Arşiv) | 48 | 06-24-2007 04:13 PM |
| Buda ßéndén :) | CéZaLı | Eskiler (Arşiv) | 1 | 09-26-2006 10:18 AM |
| Karışık Résimli Şiirlér | CéZaLı | Eskiler (Arşiv) | 0 | 09-25-2006 02:34 PM |