Esel Arslan

[GooD aNd EvıL]

Bir Ses Ver Oradamısın..

Oradamısın,
Bir ses ver, denizkızı,
Seslenirsem duyarmısın.
Göz bebeklerimdeydin,
Uzaklaştın,
Şimdi kaştasın.
Yağmur yüklüyor bulutlar,
Sensizken kirpiklerime,
İçimi acıtıyor yokluğun,
Vuslat bekliyorum delicesine.
Bir ses ver,
Neredesin?
Yoksan gelmeyeceğim.
Şaraptı, rakıydı,
Rokaydı, balıktı,
Hepsi nafile,
Güneş bile ısıtmaz bedenimi,
Sen yoksan.
Neyleyim,denizkızı yoksa denizi,
Yeşili, maviyide sevmeyeceğim
Yoksan,
Gelmeyeceğim.

[GooD aNd EvıL]

Bir tanem

Bir tanem,
Son mektubun da
Sevgimi sorguluyorsun,
Mesafeler şüphemi yarattı?
Beni hasretinle yoruyorsun.
Bir tanem,
Ne desem,daha nasıl söylesem,
Sevdanı soluyorum, yine de soruyorsun
Dinle bir tanem,
Sana bir sürprizim var,
Tarla kuşlarıyla merhabamı yolluyorum,
Su kuşları, gagaların da sevinç gözyaşlarımı getirecek
Çayır kuşlarından orkestra kurdum,
Penceren de hasret şarkıları söyleyecek
Bir tanem,
Yine de şüphedeysen sevgimden sen
Kelebek kanatların da yüreğim gelecek.

[GooD aNd EvıL]

Biten Yılın Son şiiri

Kendi yaşam hamurumdan
Hergün parçalar koparttım
Kimine sevgi
Kimine acılar kattım.
Bir parça sevgi dilenmekti dileğim
Beceremedim.
Doğru kişiye yanlışı
Yanlışa doğruyu dağıtmışım
Anlayamadım, algılayamadım.
Durgun sularda bile
Azgın dalgalarla boğuştu yürek
Karıştı birbirine duygularım.
Sakin limanlar aradım durdum
Kayalıklarıma deniz feneri oldun
Yaktığın ışık beni sana getirdi
Güvenli barınağım oldun.
Seni seviyorum diyorum
Kuru sözcükler değil söylemim
İçi boş mısralar hiç değil
Dilim söylerken bunları
Kalemim senin için yazıyor
İçim titriyor yüreğim sesleniyor.
Yaşam hamurum seninle mayalı
Aşkınla pişiyorum
Seni sevdiğimi söylüyordum
Hafif kalıyor biliyorum
Deli divaneyim mecnunum
Bitmeyecek bu yangınlar
Çünkü sana mecburum.

[GooD aNd EvıL]

Bolero

Eskimiş bir pikapta bir plak dönüyor,
plakla birlikte başım başım dönüyor.
Ravel'in Bolerosu cızırtılı pikapta,
anılar acımasızca hücum ediyor.
Yılın ne önemi var, ikimiz beraberiz,
düşler sarmalında, mermer sütunlar arasında,
sen, ben ve aşkımız eleleyiz.
Beyaz tafta elbisen,
bir kuğu gibisin, yürüyüşün, gülüşün,
ilk dans, ilk sarılış, boynumda nefesin,
sırlar saklayan ilk öpüşün.
Hızlanıyor ritmi Boleronun,
pist dönüyor, başım başım dönüyor,
kollarımda bedenin çatışmalar yaratıyor,
sinmiş kokun tenime,
aklımı başımdan alıyor.
Durdu plak, sustu pikap, Bolero bitti,
Kalbim ellerinde çırpınıyor.
Eskimiş bir pikapta bir plak dönüyor,
anılar acıya dönüşüp hücum ediyor.

[GooD aNd EvıL]

Bozkır da aşk

Sana İstanbul şiirleri yazamam,
Bozkırdayım ben,
Ne martı çığlıkları,
Ne vapur düdükleri,
Dinletemem sana ben.
Ortaköy, Beykoz, Samatya,
Çiçek pasajımda yok burada,
Soğuk bira, buzlu badem veremem,
Ne adalar, Kadıköy, Moda,
Denizide ayaklarına seremem.
Sinanın, kalem minareleri,
Şadırvanları, imaretleri,
Yalıları, sarayları, müzeleri
Darı, buğday bekleyen güvercinleri,
Bunlar hep şiir kentin şiirleri,
Bozkırdayım ben,
Sana İstanbul şiirleri yazamam.
Kavruktur susuzluktan dudaklarım,
Yarıktır kıraçtan, ellerim, ayaklarım.
İkramım, bazlama, gözleme, buzlu ayrandır,
Ne dersen de, sen yinede,
Ben bozkırıma, bozkırım bana hayrandır.

[GooD aNd EvıL]

Böyle Gitmemeliydin

Gittin,
Beni mi terkettin
Yoksa bu şehiri mi?
Bakışların ayaz bir şafakta,
Gülüşün, seherin serinliğin de asılı kaldı
İkircikli, beklemelerdeyim,
Şafakta gittin bel ki bir şafakta gelirsin
Akşam olur, gün batar,
Gurubun hercümerci için de beklerim
Bin renk cümbüşü gelir,
Sen gelmezsin,
Biliyormusun, boşuna kırgınlığın,
Terkettiğin bu şehrin umurun da bile değilsin
Bense,
Sormaktayım her gördüğüme,
Siz mi kırdınız ona ne yaptınız?
Bana mı kırgın ya da dargın?
Bağırsaydın, küfürler etseydin,
Savunabilseydim, hiç olmazsa kendimi,
Gittin,
Delicesine sevmiştim seni,
Böyle gitmemeliydin.

[GooD aNd EvıL]

Bu iklim

Bu iklimdir bizi duyarlı yapan
Bu toprak, gökyüzü, hava, deniz,
Acı yüklü, ağıt yüklüdür bedenlerimiz.
Yoksulluğa, yokluğa inanılmaz mukavemetli,
Şimşek gibi çakan öfkelerimiz, saman alevli.
Akına da karasına da alışkınız sevdaların
Üzerine tütün basar, tuz basarız her yaramızın.
Yanarız, bir ak gerdana, zülüfe, gamzeye,
Koşarak, gülerek gideriz her tür ölüme.
Bir bakışa, bir gülüşe can verir, yanarız,
Deli, divane oluruz, sevgimizi söyleyemeyiz.,
Bu iklim Akdeniz.
Hüzündür, acıdır, sitemdir yüzümüzdeki kırışıklarımız,
Asırlar var ki gülmeyi unutmuş dudaklarımız.
Sıkıntılar yoğurur durur dertle, tasayla benliğimizi,
Hep yarınların umududur yaşatan bizleri.
Bu iklimdir bizi duyarlı yapan,
Kuru ekmek,terli alın, nasırlı el, yarık taban.
Taşırız bunca mihneti, ağır yükleri,
Deriz budur herhal de yaşam yaşam dedikleri
Bir çocuğun saflığıdır tüm duygularımız,
Köy kurnazı derler ama, kandırırken bile kanarız.
Bu toprakla bu suyla karılmış mayamız
Birbirine karışır durur sevinçle, kederimiz,
Bu iklim Akdeniz,
Akdenizliyiz biz..

[GooD aNd EvıL]

Bu Kent

Bu kent seni de beni de öldürecek sonunda
Sivrisineğin kanatlarında gün ışığı
Işıtır ortalığı karanlıkların ortasında.
Şavkı kapatır da sevişir kadınları
Utanırlar sevdanın sevişmelerinden.
Bunca yaşamın hay huyu arasında
Bir ağaç altı duvar dibi bir kuytuda
Küçücük soluk almalarda
Bakarsın iki genç sevdalı
Öpüşüyordur oracıkta.
Yapamadığımız şeylere kızarız
Tabular olmasa
Böyle mi yaşarız.
Bırak öpmeyi
Tutamadım bile ellerini
Bir gören olsa
Yan yana
Bakar bir günaha
Bakar gibi.
Zehir zemberek kaçak içki tadında
Yaşar bu kent sevdalarını
Bir nefeslik fırt çekse yaşamaktan
Bin kustururlar usandırırlar
Sevdadan aşktan.
Bu kent haşindir yırtıcıdır
Alıcı kuşlar gibidir
Ruhuna çökmüş oturmuştur
İs sis pis.
Bu kent seni de beni de öldürecek sonunda
Gençlere bile yaşatmaz aşkları
Kırbaç gibi vurur suratlarına.
Uğultularla sarar sarmalar bedenleri
Sevenlere haşin davranır da
Takar koluna on beş yaşında fahişeleri.
İki yüzlüdür kan oturmuş gözlerinde
Tilki tuzağı bin masa kurulur
Paralar yerlere savrulur
Seni de aşk için dilendirir
Yasaklarla sevdaları karalar dillendirir.
Bunca pislik kokuşmuşluk arasında
Suçlu gibi ezik ufalanır gidersin
Bakmışsın sarmış seni de pislik.
Bu kent seni de beni de öldürecek sonunda
Adı büyük ruhu küçük cüceler sarmış
Puşt tezgahı ****** mangalı
Dört bir yanı
Kurt kapanı ayı tuzağı
Karanlıklar içinde arar durursun
Bir sevecen el bir umut ışığı.
Sivrisineğin kanatlarında gün ışığı
Ver elini sevdiceğim
Atlayalım bu kentten aşağı.

[GooD aNd EvıL]

Bu şiir kime

Sorarsınız hep,bu şiir kime,
Söyleyemem ki bilsem bile
Ben yazarım, damla, damla,
Anlıyorsan, sen damlaları topla.
Varsa özün de fıtratın sevgin
Hah, tamam, bu şiir bana dersin.
Her gün yazarım, onlarca kaside,
İnanırsan,avuturum herkes gibi seni de.
Ne deme mi beklerdin behey şaşkın
Muhatabı mı olur herzaman şair de ki aşkın
Hayalciyiz,bakar yazar, görür yazarız,
Yazdıkça kendi kuyularımızı kazarız.

[GooD aNd EvıL]

Bugünde Yoksun

Yağmur hızını artırıyor
Ankara'da sonbahar
Bulvarda tek başımayım
Bütün yolları tüketiyorum
İçim yangın yeri gibi
Merhabalara bile gülümseyemiyorum
Bütün yüzler yabancı sanki
Tanıdıklar bile tanımadık.
Ankara'da, bulvarda
Her akşam üzeri
Seni arıyorum.
Bazen bir markette
Alışverişte
Bazen bir çiçekçide
Menekşelerle
Gördüğümü sanıyorum
Düş yorgunu gözlerimle
Beynimi aldatıyorum.
Yarın yeniden bulvardayım
Vurup sırtıma anılarımı
Bugünki
Hüznümün içine dalıyorum.
Bugün de yoksun
Her akşam üstü seni arıyorum
Yoksun, bulamıyorum.