![]() |
![]() |
#1 |
ÇaKaL Üye
![]() Üyelik Tarihi: Jan 2006
Mesajlar: 1,791
Teşekkür Etme: 0 Thanked 88 Times in 15 Posts
Üye No: 26295
İtibar Gücü: 2549
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi :
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinsiyet :
|
![]() Kasko Yaptırırken Dikkat Edilecek Hususlar
Fiyatın öncelikli tercih olarak dikkate alınmaması gerekir.Hasarı en çabuk ve eksiz ödeyen firmaların tercih edilmesi gerekir. Poliçede belirtilen araç değeri,aracınız yeni ise anahtar teslim fiyatı,kullanılmış ise piyasa fiyatı ile aynı olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir Ferdi Kaza Sigortası ve İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortasından verilen teminatlara ve ödenecek prime dikkat edilmesi gerekiyor.Piyasada primi düşük göstermek amacıyla bu teminatlar düşük tutuluyor. Poliçedeki genel ve özel şartların iyi okunması gerekiyor.Grev,lokavt,deprem,sel gibi teminatların bulunup bulunmadığının kontrol edilmesi gerekiyor. Teminatlar dışında dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise primlerin ödeme tarihleri.Çünkü poliçede yazılı tarihlerden itibaren 15 gün içinde prim taksisi ödenmediği takdirde,sigorta teminatı durduruluyor.Bu tarihten sonra meydana gelecek hasarlar ise ödenmiyor. Prim taksitleri acentelere veya şirketlere elden yatırıldığında karşılığında mutlaka makbuz alınması gerekiyor. Poliçenin enflasyona karşı endeksli olup olmadığına dikkat etmek gerekiyor. Hazine müsteşarlığı tarafından her üç ayda bir belirlenen ve şirketlere bildirilen araç kasko değeri esas alınarak,kasko poliçesinin düzenletilmesi gerekiyor. Kaza sonrası yapılması gerekenler: Kaza sonrası otomobiller hareket ettirilmeden ilgili trafik şubelerine haber vermek ve trafik polislerinin zabıt tutmalarını beklemek gerekiyor.(Eğer kaza bölgesinde trafik şubeleri yerine jandarma varsa,jandarmalar zabıt tutuyor) Alkol muayenesi yapılması gerekiyor. Sürücünün kazanın meydana geldiği yerden veya tutanaklar tutulduktan ve araç tamirhaneye çekildikten sonra sigorta şirketlerine haber vermesi gerekmektedir. Bu işlemler sonrasında sigorta şirketi hasarın bedel tespiti için eksper gönderir.Eksperin hasar tespit çalışmaları sırasında hasar dosyasının tamamlanması ve para alınabilmesi için tutulan tutanağın tasdikli örneğini,alkol muayenesi örneğini ve aracın ruhsatının fotokopilerini tamin etmesi gerekiyor. Aracınızın hasarlı durumunu gösteren fotoğrafları çektirmesi gerekiyor. Blueprinting Nedir? Tüm hareketli parçaların balanslanması ve tüm akış yüzeylerinin pürüssüzleştirilmesi işlemi olarak tarif edilebilecek Blueprinting işlemi, dünyada performans üzerine yoğunlaşmış firmalarda bir standart haline gelmiştir. Uzun ömür ve maksimum güç hedeflendiğinde Blueprinting bir lüks değil, bir ihtiyaçtır. Blueprinting işleminin bir başka tarifi ise fabrika boşluk toleranslarının minimuma indsirilmesidir. Bu toleransları belirlerken mutlaka ve mutlaka fabrika verilerine sadık kalınmalıdır. Blueprint işleminden önce dikkat edilmesi gereken en önemli şey tüm parçaların %100 temiz olmalarıdır. Buna tüm cıvatalar, somunlar, tapalar, vs. dahildir. Bazı uygulamalarda karterin içinin boyandığı görülür. Bu uygulama, karbon ve diğer kalıntılara deterjan etkisi yaratacağından tavsiye edilir. Ayrıca karter zemini için en ideal temizleme unsurudur boyama. En önemli işlem, krankın balanslanmasıdır. çok detaylı bir şekilde kırılma ve çatlaklara karşı incelenen krank, bu testi geçebilirse, %100 düz olması için balanslanır. Yağ delikleri dikkatlice temizlenir ve kenarları yumuşatılarak genişletilir. Kurs kollarının keskinlikleri arttırılır ve kurslar parlatılır. Yataklar da aynı işleme tabi tutulur. Biyel kolları ise hareket eden en ağır parçalar oldukları için maksimum özen gerektirirler. Tüm kollar kesinlikle ve KESİNLİKLE aynı uzunlukta ve aynı ağırlıkta olmalıdırlar. %100 düz olmaları gerekir. Kol yatakları da parlatılır ve tavsiyen yeni cıvatalar kullanılır. Pistonlar tek tek ve dikkatlice ilgili pimleri kullanacak şekilde ayrılmalı ve piston yüzeyindeki keskin yüzeyler (supap yuvaları) oluşabilecek detonasyonu engellemek için yumuşatılmalı. Piston çapı ve bor mesafesinin ayarı ise dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan biridir. Küçük pistonlar segmanların görevlerini yapmalarını zorlaştırırken, büyük pistonlar gömlekleri çizerek tahrib edebilirler. Segmanlar gömleklere boş olarak oturtuluk, piston ile tersten bastırılarak, gömlekle tam dik açıya geldiklerinde boşluklar kontrol edilmeli ve bu boşluk 0.3 mm'yi aşmamalıdır. Önemli bir başka konu da hareket eden karşıt ağırlıkların balanslanmasıdır. Fazlalıklar delmek suretiyle eksiltilerek, eksikler ise, yine delerek, delinen yerlerin daha ağır metallerle doldurulmasıyla sağlanır. Bu uygulama aşırı hassasiyet istediği için, profesyonel ellerde yapılmalıdır. Bu uygulama Blueprint işleminin en can alıcı ve an randıman kazandıracak bölümüdür. Ayrıca bu uygulama motor ömrüne de katkı sağlar. Silindir kapağı tamamen sökülerek kırık ve çatlaklara karşı incelenmelidir. Yüzeyden toleranslar dahilinde talaş almak, kapağın düzlüğünü garanti eder. Supap gaydları kontrol edilmeli, gerekirse değiştirilmelidir. Supapların eşit boylarda ve %100 düz olmaları bir başka önemli noktadır. Yeni supaplar kullanılırsa, supap yataklarının değiştirilmesi veya yeni supaplara alıştırılması gerekmektedir. Supap yuvalarının da genişlikleri tercihen aynı ölçüye getirilmelidir. Bu işlemler tamamlandıktan sonra, kapak taşlanarak istenilen (daha önceden hesaplanmış) sıkıştırma oranı elde edilir. Supap yaylarının tansiyonlarının eşit olması, bir başka önemli husustur. Motoru toplarken de aynı dikkat sürdürülmelidir, zira cıvatalarının hepsinin fabrikanın belirlediği oranlarda torklanması gerekmektedir. Blueprint işlemi başlı başına bir meseledir ve bu sayfada anlatıldığı kadar kolay bir işlem değildir. Son derece profesyonel ellerde yapılmalıdır. Çünkü hemen hemen uygulamanın hiç bir bölümünün geri dönüşü yoktur. Bunla beraber maksimum motor ömrü ve maksimum güç için KESİNLİKLE bir gereksinimdir. Virajlara girerken... Doğru Viraj Alımında Geçerli 2 Genel Kural Viraj alımında geçerli ilk kural ''yavaş gir - hızlanarak çık'' şeklinde açıklayabileceğimiz ve yapılan genel hatanın tersine otomobili virajın alımı sırasında değil, daha viraja girmeden yavaşlatmayı hedefleyen kuraldır. ''Önce dış -sonra iç- tekrar dış'' olarak adlandırabileceğimiz ikinci kural ise virajı dönülmesi mümkün en geniş açıyla dönebilmemizi ve dolayısıyla otomobilin yere daha fazla tutunmasına yardımcı olmayı amaçlar. Bu her iki kural da doğru viraj almanın mantığını anlatmak için yazılmıştır ve sizle birlikte diğer araçların da seyir halinde olduğu normal trafikte uygulanması son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu sebeple tuninglinx olarak günlük trafikte size ayrılan yol çizgilerine uymanız gerektiğini hatırlatırız. Yapılan Hatalar Viraj alımında genellikle yapılan en önemli hata, viraja otomobilin yere tutunma sınırlarını zorlayacak bir hızla girip daha sonra viraj içinde fren kullanma mecburiyetinde kalmaktır. Eğer dikkatli bir sürücü iseniz diğer araçlarla birlikte viraja girdiğinizde çoğu sürücünün hızını ayarlayamamaktan ötürü neredeyse viraj çıkışına kadar fren lambalarının yandığına şahit olmuşsunuzdur. Bunun, şüphesiz ki viraj alımında uyulması gereken belli kuralları uygulamamaktan kaynaklanan nedenleri vardır. Virajları Doğru Almak Viraj alınırken yolun ne genişlikteki bölümünün kullanılacağı bir çok dış etkene bağlıdır. Viraj içinde karşı yönden gelen olup olmadığını görmemizi engelleyen ağaç vb. görüş engelleyici birtakım etkenler ya da yolun şehir içi veya şehirlerarası bir yol olup olmadığı gibi.. Ancak, her koşulun uygun olduğu varsayımından hareketle doğru viraj alımını şu şekilde açıklayabiliriz: Doğru viraj alımında sürüş çizgisi ''önce dış -sonra iç- tekrar dış'' şeklinde olmalıdır.Viraja dıştan, yani sağa dönen virajlarda yolun soluna yanaşarak, sola dönen virajlarda ise yolun sağına yanaşarak dönmek esastır. Otomobili viraj içerisinde yavaşlatmak yerine, gerektiği kadar vitesle birlikte hız düşürülerek otomobilin lastikleri yere tam olarak tutunabilecek şekilde viraja mümkün olduğunca dıştan girilir. Yani, otomobil viraja daha girmeden yavaşlatılması tamamlanmış olmalı ve bu hız, şekilde ''apex'' olarak gösterilen virajın orta noktasındaki hız dahil, virajın tümündeki en düşük hız olmalıdır. Fren ancak viraja giriş noktasından önce otomobili yavaşlatma maksadıyla kullanılmalıdır, viraj içinde frene basılmaz. Fren noktasından itibaren otomobil virajın içine yönlendirilerek apex’e kadar kontrollü bir şekilde gaz verilir (hız belirli bir miktarda artırılır). Orta noktada (apex’te) otomobile uygulanan merkezkaç kuvveti maksimumdadır. Bu nokta aynı zamanda virajın en içten dönüldüğü noktadır. Virajın en iç konumunda bulunulan apex’te virajın uzak olan dış noktası hedeflenerek otomobil gaza oturtulur. Ancak gaz verirken otomobili kasmak ve lastikleri zorlamak yerine hem motorun daha çabuk hızlanması hem de lastiklerin soğuyabilmesi için bir an evvel düzelterek aracı gerektiği kadar dışa bırakmak gerekmektedir. Karda otomobil kullanmak dikkat ister! Soğuk, kar ve buz, uzun kış geceleriyle birleşince en kısa yolculuk bile zorlu bir maceraya dönüşebilir. Rahat ve emniyetli bir yolculuk için aşağıdaki önerileri uygulamanız yeterli. Sürüş stili Sürüş stilini yol ve hava şartlarına uydurmak, dikkatli davranmak, kışın güvenli yolculuk yapmanın temel kuralıdır. Karlı havalarda prensip ''Yumuşak düşün, yumuşak davran'' olmalı. Gaz pedalına aniden basmaktan ya da bırakmaktan, sert direksiyon hareketlerinden kaçınmalı, fren pedalına yumuşakça basılmalı. Çekiş tekerleklerinin patinaja düşmesi ya da direksiyonun aniden hafiflemesi zeminin kaygan olduğunun göstergeleridir. Ayrıca önünüzde giden aracın yoldan çıkma eğilimi göstermesi ya da lastiklerinin parıldaması da kaygan zemine işarettir. İleriye bakın Bir kazadan kaçınmanın en iyi yolu önceden tahmin etmektir. Bu nedenle önünüzdeki araçla aranızdaki takip mesafesini normalin iki katına çıkarın. Manuel şanzımanlı araç kullananlar debriyaj pedalını dikkatli kullanmalı, pedalı sertçe bırakmamalı. Otomatik şanzımanlı araç kullananlarsa hızlanmalarda asla ''kick down'' (gaz pedalına sonuna kadar basılması) yapmamalı. Eğer otomatik şanzımanda kış kullanım seçeneği varsa mutlaka kullanın. Bir yokuşu tırmanırken motor devrini fazla yükseltmeden vites büyütmek ve yumuşak hızlanma patinajın önüne geçer. Buzlu ya da karla kaplı bir yokuş inerkense mümkün olduğunca motorun frenleme gücünden faydanılmalı, belirli aralıklarla fren pedalına hafifçe basılmalıdır. Aracınızda ABS sistemi bulunsa bile sürücünün kontrolü elinde bulundurması aracın kontrolü elinde bulundurmasından daha iyidir. Gör ve görül Cam ve silecek süpürgeleri arasına karton koymak, soğuk gecelerde sileceklerin donup cama yapışmasını önlemek için denenmiş en pratik yöntemdir. Motor ve varsa katalitik konvertörün ısınması için rölantide beklemek yerine hareket etmek daha doğrudur. Buğulanmış camlar soğuk günlerde yola çıkarken karşılaşılan diğer bir önemli sorundur. Bu problemin çözümü de oldukça kolay: Yan camlardan birini hafifçe aralayın, havalandırmayı en sıcak konuma getirin, fanı en yüksek hıza getirip ön cama yönlendirin. Eğer aracınızda klima sistemi varsa işiniz daha da kolay. Klimayı çalıştırıp ön cama yönlendirin yeter. Far ve stop lambaları da kışın özel ilgi ister. Kar ve buzlanma nedeniyle aydınlatma sisteminin etkisi yüzde 90 oranında düşebilir. Bu nedenle her sabah otomobile binmeden önce bir kar ve buz kazıyıcısıyla bu temizliği yapmayı alışkanlık haline getirin. Acil durumlar için Sağlam bir çekme halatı, takoz, yedek ampuller, eldiven ve sizi sıcak tutacak yedek giysiler acil durumlardan kurtulmanızı kolaylaştıracaktır. Öndeki aracın izinden giderek patinaj riskini azaltabilirsiniz. Ayrıca karanlıkta bozulmuş bir sigortayı bulmak el feneri olmadan çok zor olabilir. Doğru seçilmiş koruma ürünleriyle kilitlerin ve kapı fitillerinin donmasını engeller. Kar küreği, buz kazıyıcısı ve buğu çözücü spreyler otomobilini açık havaya park eden sürücüler için en gerekli ekipmanlar arasında yer alıyor. Yolda kaldığınızda açlığınız bastıracak ve enerji verecek bir paket çikolata da otomobilde bulunmalı. Zincir hayat kurtarıyor Otomobili karlı ve buzlu havalarda yolda kalmaktan kurtaracak olan patinaj zincirleri, merdiven ve örgülü olmak üzere iki farklı desen grubuna sahip. Merdiven tipi patinaj zincirleri lastiğin tabanını dikey olarak kestiği için hem daha fazla sarsıntıya neden oluyor, hem de yandan kaymalarda yeterli güvenliği sağlayamıyor. Ayrıca merdiven tipi zincirde, fren yapıldığında lastik zincirin üzerinde değilse, otomobilin durma mesafesi uzuyor. Örgülü tip zincirdeyse lastikler tamamen zincirin üzerinde olduğu için sarsıntı azaldığı gibi, fren ve kayma emniyeti de yükseliyor. Zincir lastiğin tamamını sardığı için hem önden, hem de yandan kayma durumunda maksimum güvenlik sağlanıyor. Ayrıca bu zincirler birkaç dakika gibi bir zamanda takılabildikleri için büyük ilgi görüyorlar. Zincirin kalitesini belirleyen temel unsursa kullanılan çeliğin malzemesi. Örneğin, yumuşak çelikten üretilen zincirler alaşımlı çelikten üretilenlere göre daha kısa ömürlü oluyor ve araç birkaç yüz metre gittikten sonra kopabiliyor. Patinaj zincirlerinin takılması Eski tip zincirleri takmak zaman ve araç gereç açısından yeni tiplerle karşılaştırıldığında oldukça zahmetlidir. Eski tip zinciri tekerleğe takabilmek için önce aracı krikoyla kaldırmak, ya da zinciri yola sererek aracı üzerine çıkarmak gerekir. Lastik tam olarak zincirin üzerine çıktığında dışta kalan baklalara üstteki halkaları takmak ve gergilerle sabitlemek gerekiyor. Zincir takma sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli konuysa zincirdeki baklaların tamamının aynı yönde durması ve herhangi bir dönmenin olmaması. Aksi halde zincir birkaç metre sonra kopabiliyor. Alaşımlı çelikten üretilen ve birkaç dakika gibi kısa bir zamanda zahmetsizce takılabilen ''Takmatik'' tip zincirlerin hem yerli, hem de ithal modellerini yedek parçacılarda ve hipermarketlerde bulabilmek mümkün. Takmatik zincirleri takmak için zincirin kasnak görevini üstlenen çelik tel ya da halatın lastiğin üst tarafından geçirilmesi, bağlantı kancalarının takılması ve gergi lastiğiyle sabitlenmesi yeterli oluyor. Patinaj zincirleri takıldıktan sonra dikkat edilmesi gereken en önemli konuysa, zincir takılı haldeyken 100-200 metre kadar gidip sonra durarak, zincirin yerleşmesiyle oluşan boşlukları, gergileri yeniden ayarlayarak ortadan kaldırmak. Böylece zincir tekerleği tam olarak saracağı için maksimum güvenlik sağlanmış olacaktır. Buji'nin görevi: Bobin tarafından oluşturulan yüksek gerilimi yanma odasına iletmek ve yoğunlaşmış yakıt hava karışımını elektirik kıvılcımı yoluyla elektrodlar arasında ateşlemek.Bujinin iyi çalışmasını sağlayan en önemli unsur kıvılcım boyudur. * Motor ve Buji: Bujideki tırnak aralığı ideal konumunda değilse,buji yeni olsa bile yakıt-hava karışımı iyi ateşlenmez.Buna bağlı olarakda motorun yanma odasındaki patlama zayıflar ve motorun gücü azalır.Araçtaki yakıtın çoğu yanmadan egzosdan çıkar ve yakıt sarfiyatı artar. * Hava filtresine bakın: Kış mevsimi önceden hava filtresini kontrol etmek,temizlemek veya kullanılmayacak durumdaysa değiştirmek gerekir. * Üzerinde yağ birikintisi varsa: Motordaki yanma odasına fazla yağ girmesi sonucu oluşur.Bunun sonucunda kıvılcım olması gerekenden daha az gerçekleşir.Otomobilin performansı düşer,yakıt tüketimi artar.Bu gibi durumlarda motor revizyondan geçirilmelidir. * Üzerinde Kurum Oluşmuşsa: Karbüratör ve enjeksiyon ayarında bozukluk oluşmuş demektir.Bu gibi durumlarda motorda ateşleme kesikliği olur ve soğuk havalrda araç zor çalışır.Çözüm için hava filtresinin kontrol edilmesi,karbüratör ve enjeksiyon ayarının yapılması gerekir. PRATİK BİLGİLER * Buji nasıl çalışır? Merkez elektrottan toprak elektrota atlayan kıvılcım,çevresindeki yakıt-hava karışımının yanma işlemini başlatır. * Ne zaman değiştirilmeli? -Aracınız normalin üzerinde yakıt tüketiyorsa -Motorunuzda ateşleme kaçağı olduğunda -Motorunuzun performansında azalma olduğunda. * Ne zaman kontrol edilmeli? -Motorunuzun avans ayarını yaptırdığınızda -Motor testi yaptırdığınızda -İkinci el bir araç satın aldığınızda. Yağmurlu havalarda.... Silecekler sollama esnasında son hızda çalıştırılmalıdır. Kalorifer sistemi ve arka cam rezistansları çalıştırılmalı gerekirse bir bez ile ön cam silinerek görüş alanı yaratılmalıdır. Gündüz dahi olsa kısa farlar yakılmalıdır. Kısa aralıklarla araç güvenli bir yerde durdurularak ön, arka farlar, stoplar, sinyaller ve fren lambaları silinmelidir. Su birikintilerine girildikten sonra ıslanan fren balatalarını kurutmak için kısa bir süre frene hafifçe basılmalıdır. Araca binmeden önce ıslanan ayakkabıların acil bir durumda fren pedalından kaymasını engellemek için bir bezle taban kısmı silinmelidir. Yağmurlu havalarda gaza gereğinden fazla basmak, sert bir şekilde frene basmak, ani bir şekilde direksiyonu çevirmek ve debriyajdan ayağın hızlıca çekilmesi kayma hareketini daha kolay başlatacağından bu hareketlerden özellikle kaçınılmalıdır. Yağmurun ilk yağdığı an yol yüzeyinde birikmiş olan toz ve yağlar yolu daha da kayganlaştıracağı için bu dakikalarda hız yavaşlatılmalı ve ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Sağanak yağmur esnasında oluşan su birikintilerine girerken aquaplaning (su yastığı üstünde kayma) olayı oluşur. Bu durumlarda direksiyon sıkıca tutulmalı ve hız kesmek için ayak gazdan çekilmeli, frene çok yavaş basılmalı (eğer ABS varsa sonuna kadar basılmalıdır) ve ani haraketlerden kaçınılmalıdır. Özellikle lastiklerinizin dış derinliği 3 mm'den az ise öndeki aracın lastik izleri takip edilerek kayma riski azaltılabilir. Anti Bloke Brake System (ABS)...Kilitleme önleyici sistemin görevi, kuvvetli frenleme sırasında tekerleklerin kilitlenmesini önlemektir. Yani tekerlekler kaymaya başlamaksızın kilitleme sınırına kadar frenlenmelidir. Bu husus otomobilin tüm özelliklerinde (kuru, buz kayganlığı) sağlanmalıdır ABS fren sisteminin fonksiyonu her türlü frenleme koşulu altında aracın; stabilitesini, direksiyon hakimiyetini, optimum şekilde frenlenmesini sağlamaktır. Optimum şekilde frenlemenin anlamı, maksimum yol tutuşunu elde ederek frenleme mesafesini optimize etmektir. Acil durumlarda fren yapmak gerektiğinde, sürücü; önüne çıkan bir engelden kaçabilmeli, virajlarda hakimiyeti kaybetmemeli, tekerleklerin yol tutuş seviyeleri farklı olsa bile direksiyon hakimiyetini kaybetmemelidir. Fren mesafesinin azaltılmasının yanı sıra, ABS fren sisteminin en önemli avantajı, acil frenlemeler esnasında direksiyon hakimiyetinin kaybedilmemesidir. Aşırı hızın neden olduğu tehlikeler, hiçbir ABS fren sistemi tarafından telafi edilemez. Sistemin Ana Parçaları Devir Sayıcı Verici: Devir sayıcı vericileri tekerleklerin dönme hızlarını ölçerler. Tekerleklerle beraber dönen disklerin dişleri sabit konumlu endüksiyon hissedicilerle alternatif gerilim üretirler. Bu alternatif gerilimler ise sinyal şeklinde elektronik kumanda cihazlarına iletilirler. Devir sensörleri; sürüş hızını, tekerleklerin hızlanmasını, yavaşlamasını ve kaymasını ölçer. Sensörlerin çalışması özetle şu şekildedir: Manyetik akış çizgileri, tekerlek ile birlikte dönen bir sinyal dişlisinin sensöre bakan dişlerine doğru yaklaşırlar. Dişin varlığına veya yokluğuna bağlı olarak, katı bir yüzeyden boşluğa geçilmesi manyetik akışta değişikliğe sebep olur. Bu değişiklik; sensör terminallerinde bir elektromotor kuvveti ve sonuç olarak da elektronik kontrol ünitesi için bir alternatif elektrik sinyali oluşturmaya yeterlidir. Sensörün dahili elemanları (bobin ve daimi mıknatıs) tamamen koruyucu reçine içine yerleştirilmiş olup, plastik bir muhafaza ile çevrelenmişlerdir. Sensör muhafazasına monte edilen bir burç muhafazayı deformasyona maruz kalmadan bağlar. Sinyallerin doğru olarak elde edilebilmesi için sensörün ucu ile dişli arasındaki mesafe araç kataloğundaki değerlerde olmalıdır. Elektronik Kumanda Cihazı Elektronik kumanda cihazı, devir sayısı hissedicilerden sinyalleri alır değerlendirir ve tekerlek fren silindirindeki optimum frenleme için gerekli olan hidrolik basıncı hesaplanır. Kumanda cihazı hesaplanan değeri hidrolik üniteye aktarır. Hidrolik Ünite: Hidrolik ünite manyetik supabı ve iletme pompası elektronik kumanda cihazı tarafından devreye sokulur. Böylece fren basıncı ihtiyaca göre tutulur, yükselir, azalır. Sistemin Çalışması Bir tekerleğin kilitleme tehlikesi doğar doğmaz bu tekerleğin devir sayısı düşer. Bunun için elektronik kumanda cihazı hidrolik üniteye ‘Fren hidroliğini çek’ komutunu verir. Bunun üzerine geri iletme pompası fren hidroliğini tekerlek frenleme silindirinden çekerek basınç tutucu üzerinden fren merkez pompası devresine iletir. Fren basıncının ortadan kaldırılması, tekerleğin kilitleme tehlikesini önler. Aynı anda tekerlek tekrar hızlanır. Elektronik kumanda cihazı tekerleğin yeniden kuvvetli bir şekilde frenlenebileceğini tekrar belirler ve hidrolik üniteye ‘fren hidroliğini gönder’ komutunu verir. Böylece manyetik supap üzerinden basınç tekrar yükselir. Ayarlama (düzenleme) süresi yeniden başlar.Sistemin çalışmasını daha iyi anlayabilmek için kademe kademe incelemek daha iyi olacaktır. ABS fren sistemleri prensipte aynı olmakla beraber pratikte bazı teknik farklılıklar bulanmaktadır. Geleceğin Frenleri Modern teknolojiler sayesinde günümüzde otomobiller kullanıcılarına daha hızlı, daha emniyetli ve daha rahat bir sürüş imkanı sağlıyor. Bu da fren sistemlerinin, aracın en önemli emniyet parçalarından biri olması nedeniyle sürekli iyileştirilmesi ve aracın yüksek teknolojiye erişmiş diğer sistemleriyle aynı teknolojide hizmet vermesini gerektiriyor. ABS, ASR ve FDR sistemleri arasındaki farklar nelerdir? Anti-Blokaj Sistemleri (ABS) 1978 yılında ABS sistemleri Bosch tarafından ilk üretici olarak araçlarda kulanıldı. Günümüzde trafik güvenliği açısından önemli katkılar içermekte ve kritik fren anlarında aracın direksiyon ve sürüş güvenliğini sağlamaktadır. Anti-Patinaj Sistemleri (ASR) 1987 yılında Bosch ilk üretici olarak ABS sisteminin daha gelişmişi olan ASR sistemini piyasaya sürmüştür. ASR sistemi ilk kalkışta ve hızlanmada, tahrik tekerleklerinin aşırı dönmesini engelleyerek, aracın güvenli hareketini sağlar. Bu sistemin diğer kısaltılmış adı ingilizce anlamından dolayı ETC (Electronic Traction Control) olarak da bilinir. Araç Dinamik Kontrolü (FDR) Her türlü sürüş anında güvenliği sağlamak üzere Bosch 1995 yılında FDR sistemini aktif sürüş emniyetini sağlamak üzere üretime almıştır. Özellikle virajlarda ve ani yol değişikliklerinde FDR sistemi, yıldırım hızı ile motor, şanzıman ve frene müdahale ederek aracın savrulmasını önler. Bu sistemin diğer kısaltılmış adı ingilizce anlamından dolayı DC (Vehicle Dynamic Control) olarak da bilinir. FDR sisteminin can noktası olan ''devir sensörü'' havacılıktan alınmış ve Bosch tarafından otomobiller için modernize edilmiştir. Son yıllarda Bosch bu üç farklı sistemi bir ünitede topladı, bu yeni sistemi ESP (Elektronik Stabilite Sistemi) olarak adlandırdı. Bu sistem sayesinde sürüş güvenliği daha da artırıldı. Bu sistemin diğer bir avantajı da düşük maliyeti nedeniyle, sadece yüksek sınıf otomobillerde değil bundan böyle orta sınıf araçlarda da standart olarak bulunacak olması
__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur. |
![]() |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Konu Araçları | |
Görünüm Modları | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
bazı bilgiler | olfir | Eskiler (Arşiv) | 2 | 01-18-2008 04:52 PM |
Atatürk'leilgili bazı bilgiler | Spy_MasteR | Eskiler (Arşiv) | 0 | 06-01-2007 07:28 PM |
Atatürk'leilgili bazı bilgiler | Spy_MasteR | Eskiler (Arşiv) | 0 | 04-29-2007 12:03 PM |
Atatürk hakkında bazı bilgiler | blAcksmith | Eskiler (Arşiv) | 0 | 06-21-2006 10:42 AM |