![]() |
![]() |
#1 |
Guest
Mesajlar: n/a
Üye No:
Cinsiyet :
|
![]() 17 YAŞINDA CİNLERLE TANIŞTIM
Cinler her toplumun kültüründe yer alan spesifik bir inanış. Cinler, diğer dinler ve kültürlerde yer aldığı gibi Müslüman toplumlarda da varlığına inanılan, ancak mahiyetleri hakkında farklı yorumlar bulunan bir inanış... Daha önce hazırladığımız bir dizide hem bu farklı yorumlara, hem başta psikiyatristler olmak üzere bilimadamlarının açıklamalarına yer vermiştik. Türkiye'de de cinler denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri Medyum Mehmet Memiş. Renkli bir kişiliği olan Mehmet Memiş sadece Türkiye'de değil pekçok ülkede ilgiyle izlenen bir isim. Geçenlerde Nepal'a davet edilen Medyum Memiş, devlet töreniyle karşılandı. Kendi ifadesiyle 7 ülke başbakanına danışmanlık yapıyor. Mehmet Memiş, cinler, reenkarnasyon ve sihir hakkındaki görüşlerini anlatacak. 17 yaşında cinlerle hemhal olan Mehmet Memiş'in dilinden ilginç anekdotlar dinleyeceksiniz. Kur'an-ı Kerim'in var dediği bir şey için "Var mıdır, yok mudur" denilebilir mi? Kur'an-ı Kerim'in 30'dan fazla ayetinde cinlerden bahsediliyor. Bunun için bırakın cinin inkâr edilmesini, 'Var mıdır, yok mudur' diye sorulmasını bile hoş görmek mümkün değildir. O halde, madem ki dünyamızı ve hayatımızı cinlerle paylaşıyoruz, bilmemiz gereken çok şey vardır. Cinler nedir? Nerededir? Cinlerle, temasımız var mıdır? Günlük yaşantımızda cinler, ne zaman, ve nerede bize daha yakın olurlar? Tabağımızdaki yemeğimizi bile bazen onlarla paylaştığımızı biliyor musunuz? Cinler nasıldır? Görünür mü, görünmez mi? Onlar için zaman, mekan ve sınır diye bir şey var mıdır? Kaç yıl yaşarlar? Yemek yer, su içerler mi? Nasıl ölürler? Cinlerle evlenenler var mıdır? İyi cin, kötü cin diye bir şey var mı? Nerelerde yaşarlar? Aile gibi mi, yoksa tek tek mi yaşarlar? Benim aklıma gelmeyip, sizin aklınıza gelen, sizin aklınıza gelmeyip bir başkasının aklına gelen binlerce soru... Size bunları anlatmaya çalışacağım. Zaman zaman yüreğiniz kalkacak. İçiniz ürperecek. Yüce Allah'ın Kur'an-ı Kerim'le biz kullarına cinleri nasıl anlattığını göreceksiniz. Çok şey öğreneceksiniz. Ufkunuz genişleyecek. Dünyanız aydınlanacak. Hepsini anlatacağım. Bütün bunların yanısıra rüya nedir, insanın hayatında nasıl bir rol oynuyor? Son yıllarda gündeme gelen reenkarnasyon doğru bir inanış mıdır, İslam'da yeri var mıdır? Bu soruları bilgilerim ve tecrübelerim çerçevesinde, Kur'an ve sünnet çerçevesinde kalarak cevaplamaya çalışacağım. Şimdiden hayır dualarını bekliyorum. "Cinlerle ilişki çetin bir iş" Aslında bir değil, üst üste üç gece aynı rüyayı gördüm. Dört halifemizden biri rüyama girdi. Adını söyleyemem, çünkü buna yetkili değilim. Halife hazretleri bana bazı dualar öğretti. Bu dualar Kur'an-ı Kerim'deki çeşitli ayetlerden mürekkepti. Bana bu rüyalarda cinlerle görüşebileceğim de bildirildi. Halife hazretlerinin bana rüyada öğrettiği ayet ve dualar üzerinde çalıştım. Rüyadan üç gün sonra cinlerle iletişime geçtim. Bana öğretilen dua, cinleri çağırmama aracılık ediyordu. Tabii insan ister istemez bir korkuya kapılıyor. İlk yıllarda elbette korku yaşadım. Ama zamanla bu duruma alıştım. Geldiğim noktada söylemem gerekirse, cinlerle irtibatımdaki güzellikleri hiçbir yerde bulamıyorum. Kur'an-ı Kerim ve sünnetin ölçüleri içinde kalmak suretiyle cinlerle irtibatımın devam etmesini diliyorum. Cinlerin dünyasında kalmanın da şartları var, çarpıttığın anda gidersin. Bu işte şaka olmaz. Cinlerle ilişki çetin bir iş. Benden korkuyorlar, ama eziyet verebilirler. "Manevi boşluk insanı rahatsız ediyor" Sevgili okurlar, manevi boşluk ve manevi sorunları olan insanlar sadece maddi durumu kötü olanlar değildir. Maddi durumu çok iyi olanlarda manevi rahatsızlıklar ve bundan kaynaklanan hastalıklar mevcuttur. Fatih'te sahibi olduğum kuru temizleme dükkanına her yerden, her cinsten ve her yaştan insan geliyordu. Bunların arasında şifa arayanlar da benim tahmin ve tavsiyelerimi öğrenmek isteyenler de vardı. Dostlarım arasında devlet adamları, politikacılar, sanatçılar, sporcular, işadamları, bürokratlar ve gazeteciler de yer alıyordu. Size şaşırtıcı gelebilir, beni dinleyen, bilgi almak ve ne yaptığımı anlamak için davet eden kuruluşlar arasında Lionslar da var. Onların yirmi kadar toplantısına iştirak ettim. Bu toplantıların diğer toplantılara kıyasla çok daha verimli geçtiğini bile söyleyebilirim. Bana gelen insanlarla aramızda güzel bir iletişim ve diyalog oluşuyor. Beni seviyorlar, bana güveniyorlar. Beni bir evlatları, kardeşleri olarak görüyorlar. Her şeylerini konuşabiliyorlar. Yapmak istedikleri işlerde bana danışıyorlar. Bu beni mutlu ediyor. Güvenlerine ve sevgilerine layık olmaya çalışıyorum. Sadece ülkemizde değil yurtdışından pekçok insan bana geliyor. Allah'a hamdolsun şimdiye kadar bana danışanların hiçbirini mahcup etmedim, tahminlerimin hiçbirinde de yanılmadım. BİR RÜYA HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ Doğal olarak pekçok insanın aklına şu soru gelebilir, 'Mehmet Memiş'in cinlerle ilgisi ne zaman ve nasıl başladı?' Bu tamamen benim iradem dışında gelişen bir olaydır. Çok genç yaşta başımdan geçen enteresan bir olaydan sonra bu dünyaya girdim. Bunu anlatmadan önce kim olduğum hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum. 1968'de Ordu'da dünyaya geldim. Babam iki evlilik yaptığı için 19 çocuğu oldu. Ben 12'nciyim. Ailemin maddi koşulları nedeniyle ilkokuldan sonra ancak iki yıl okuyabildim. İki yıl hafızlık çalıştım. Daha iyi iş imkanı olabilir diyerek İstanbul'a göç ederek, Fatih semtine yerleştik. Ben o zaman 12 yaşlarındayım. 13-14 yaşlarında iken Fatih'te bir kuru temizleme dükkanında işe başladım, Elif Kuru Temizleme. Çalışıp aileme katkı yapmak zorundaydım, çok sıkıntılar, mahrumiyetler yaşadım. İki arkadaşımla birlikte yaptığımız bir seyahat sırasında gördüğüm bir rüyadan sonra yaşamım değişti. Ruh dünyamı alt üst eden olay şöyle gerçekleşti: 18 yaşında idim. İki arkadaşımla birlikte Konya ve Urfa'ya seyahat kararı verdik. O yıllarda gençler daha çok Bodrum, Kuşadası gibi sayfiye yerlerini tercih ediyorlardı. Seyahattan önce üzerimde bir ağırlık, bir sıkıntı var, ama nedir tam olarak bilmiyorum. Biraz da bu nedenle İstanbul dışına çıkmanın bana iyi gelebileceğini düşündüm. Konya ve Urfa'da bazı din büyüklerinin türbelerini ziyaret etmenin maneviyatım üzerinde olumlu etki yapacağı düşüncesiye kafa dengi iki arkadaşımla çıktık yola. Ramazan ayının onbeşiydi. İlk durağımız Konya oldu. Mevlana Hazretleri'nin ve diğer büyüklerimizin türbelerini ziyaret ettikten sonra Şanlıurfa'ya geçtik. Büyüklerimizin kabirlerini ziyaret ettik, dualar ettik. Şanlıurfa'da gördüğüm rüyadan sonra cinlerle temasa geçtim. DÜNYADA CİNLERLE GÖRÜŞEN ÜÇ KİŞİYİZ Pekçok insan cinlerle irtibat halinde olduğunu iddia eder. Bu doğru değildir. cinlerle irtibat kurmak kolay bir iş değildir. Pekçok insan şeytani cinlerin yönlendirmesiyle böyle konuşabilir, cinlerle görüştüğünü söyleyebilir. Bunlara kimse inanmasın, çoğu yalandır. Kimse de cinlerle ilişki kurmaya yeltenmesin, bu çok zor ve tehlikeli bir iştir. Öyle her babayiğidin harcı değildir. Allah korusun, kişi hem kendine, hem çevresine zarar verebilir. Benim bildiğim kadarıyla dünyada cinlerle görüşen benim dışımda iki kişi daha var. Bunlardan biri Hıristiyan, Litvanya'da yaşıyor. Diğeri Pakistan'da yaşıyor, ama çok yaşlandı ve kabuğuna çekildi. Cinlerle istişare halinde olmak çok büyük bir zahmeti gerektirdiğinden artık kaldıramıyor. Litvanyalı olan ise halen cinlerle irtibat halinde. Ben bu iki insan ile yüz yüze görüşmedim. Onların varlığını yine cinlerin aracılığı ile öğrendim. NEPAL BAŞBAKANI DAVET ETTİ Şanlıurfa'da gördüğüm rüyadan sonra yaşamım farklı bir yörüngeye girdi. Fatih'te çalıştığım kuru temizleme dükkanı kısa bir süre içinde sık sık ziyaret edilen bir mekana dönüşünce bir yol ayrımına geldik. Patronum bana gösterilen ilgiden rahatsızlık duyuyordu. Onun işyeriydi. Fatih semtini çok seviyordum, oradan kopamıyordum. Patronum da işyerini satmak istiyordu. Hali vakti yerinde olan bir arkadaşımın yardımıyla dükkanı satın aldım. Fatih'teki mütevazı kuru temizleme dükkanı manevi, psikolojik sorunları olan insanlar için adres oldu adeta. Bana gelen insanların önemli bir kısmı, halk arasında cinlenmiş olarak nitelendirilen hastalardı, ancak bunlarla sınırlı değildi. Kocalarını evlerine bağlamak isteyen kadınlar, âşıklar, iktidarsızlık çekenler, işleri kötü giden işadamları, sporcular, sanatçılar, politikacılar, hatta milletvekilleri gelip gidiyorlardı. Dükkanım sabah erken saatlerden akşam geç saatlere kadar ziyaretçilerle dolup taşıyordu. Ünüm Fatih'i'un sınırlarını aştı, Türkiye'nin her yerinde tanınan bir isim oldum. Şöhretim Türkiye sınırlarını da aşarak, uluslararası medyum sıfatı kazandım. Hıristiyan işadamları, devlet adamları ziyaretime geldikleri gibi ben de onların davetlerine icabet ederek pekçok kez yurt dışına çıktım. En son biliyorsunuz geçenlerde Nepal Başbakanı'nın daveti üzerine Nepal'a gittim. İlk kez bir Müslüman, Budist tapınağında Kur'an-ı Kerim okudu. Benim için çok ilginç bir seyahat oldu. Bu seyahatle ilgili anılarımı sonra anlatacağım. Ölüm büyüsü bile istediler Din alimleri, cinlerden korunmak için duanın yeterli olduğunu, inançları güçlü olan mü'minlere cinlerin asla zarar veremeyeceklerini vurguluyorlar. Yine de pek çok insan maruz bulundukları maddi-manevi sıkıntılar nedeniyle medyumlara başvuruyorlar. Cinler, Türkiye'de de halk kültürünün bir parçası olarak varlığını sürdürüyor. Çeşitli din alimleri cinlerin görünüp görünmedikleri hususlarında farklı görüşler dile getiriyor. Kimi alimlere göre Cinler görünmez, kimi alimlere göre ise görünebilirler. Toplum içinde pekçok insan cinler tarafından rahatsız ediğine inanır, hatta bazı rahatsızlıkları cinlere bağladıklarına çoğu kez şahit oluruz. Bazen cinlenmiş olduklarına inanılan insanların rahatsızlıkları had safhaya varır, bu rahatsızlıklara doktorlar çare bulamaz. Cinler müminlere zarar veremez Bu tür hastaları olanlar için son çare halk arasında cinci hoca ya da medyum olarak nitelendirilen kişiler olmaktadır. Bu konuda da alimler, cinlerden korunmak için duanın yeterli olduğunu, inançları güçlü olan mü'-minlere cinlerin zarar veremeyeceklerini vurguluyorlar. Yine de insanlar gündelik yaşamda maruz bulundukları maddi-manevi sıkıntılar ve rahatsızlıklar nedeniyle medyumlara başvurmaktan geri durmuyorlar. Bu hususları belirttikten sonra Mehmet Memiş'e soruyoruz, "Size kimler, neden geliyorlar?" Size herşeylerini anlatıyorlar mı? "Bana gelen insanlarla aramızda müthiş bir iletişim ve diyalog oluşuyor. Beni seviyorlar, güveniyorlar. Evlatları, kardeşleri olarak görüyorlar. Her şeylerini konuşabiliyorlar. Yapmak istedikleri işlerde bana danışıyorlar. Bu beni mutlu ediyor. Güvenlerine ve sevgilerine layık olmaya çalışıyorum. Sadece ülkemizde değil yurtdışından çok insan geliyor. Allah'a hamdolsun şimdiye kadar bana danışanların hiçbirini mahcup etmedim, tahminlerimin hiçbirinde yanılmadım." Manevi kökenli hastalıklarla ilgiliyim Peki sizin ilgi alanınıza giren rahatsızlıklar neler? "Ruhsal hastalıkları olanlar benim alanıma giriyor. Kimi doktorlar bile tedavi edemedikleri bu türden hastaları bana gönderiyorlar. Hatta bana gelenler arasında pek çok doktor var. Ben manevi olan hastalıkların tedavisine yardımcı oluyorum. Bunlar arasında manevi kökenli sara, felç, cin çarpması, büyülü olanlar, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, karı koca arasındaki huzursuzluklar, gençler arasında yaygın olan cinsel iktidarsızlık da var. Her hastaya şifa vereceğim diye bir iddiam yok. Kimseye gereksiz yere ümit vermedim, vermem. Ben ancak faydalı olacağıma inandığım kişileri tedaviye alıyorum. Tıbbın çözmesi gereken hastaları doktora, hastaneye gönderirim. Yapabileceğim işlerin dışına asla çıkmam. Herkes haddini bilmeli. Tıbbın alanına giren konularda hastalar çözümlerini başka yerlerde de aramamalıdırlar. Kim fal, büyü ya da başka bir yolla hasta insanları iyileştireceğini iddia ediyorsa, o insan yalan söylüyordur. Bu gibi insanlara dikkat etmeli, asla prim verilmemelidir. Maalesef böyle insanlar her yerde her ülkede var." BENİ EN ÇOK DAVET EDENLER LİONSLAR "Manevi boşluk ve manevi sorunları olan insanlar sadece maddi durumu kötü olanlar değildir. Maddi durumu çok iyi olanlarda manevi rahatsızlıklar ve bundan kaynaklanan hastalıklar mevcuttur. Fatih'te sahibi olduğum kuru temizleme dükkanına her yerden her cinsten ve her yaştan insan geliyordu. Bunların arasında şifa arayanlar da, benim tahmin ve tavsiyelerimi öğrenmek isteyenler de vardı. Dostlarım arasında devlet adamları politikacılar, sanatçılar, sporcular, işadamları, bürokratlar, gazeteciler de yer alıyordu. Size şaşırtıcı gelebilir, beni dinleyen, bilgi almak ve ne yaptığımı anlamak için davet eden kuruluşlar arasında Lionslar da var. Onların yirmi kadar toplantısına iştirak ettim. Bu toplantıların diğer toplantılara kıyasla çok daha verimli geçtiğini bile söyleyebilirim." ÖLÜM BÜYÜSÜ İSTEYENLERE BEN KATİL DEĞİLİM DEDİM Çok şaşırtıcı isteklerle karşılaşıyor musun? "Bir kere insanlar çok özel sorunları için geliyorlar. Özel hayatlarında çözemedikleri, tıkandıkları sorunlar için geliyorlar. Cinlerin istila ettiği insanlar var, yakınları onları getiriyorlar. Özel sorunlara fazla girmek istemiyorum, bu tamamen benim ile ziyaretçim arasında kalan mahrem şeylerdir. Ama öyle abuk sabuk isteklerde bulunanlar oluyor ki şaşarsınız. Reddettiğim talepler, yardımcı olmayı kabul ettiklerimden çok fazladır. Bir örnek vermek isterim, çok uzun bir süre önceydi, bir kadın geldi, eşini aldatıyormuş, eşinin yanında çalışan bir adamla. Kocasının ortadan kalkmasını, kendisinden soğumasını istiyordu. Yani bir nevi benden ölüm büyüsü yapmamı istiyor. Hemen reddettim ve ona tuttuğu yolun yanlış olduğunu anlattım. 'Ben katil değilim' dedim. Sonradan öğrendiğime göre işler yoluna girmiş. Dinde haram olan bir şeye teveccüh göstermem mümkün değil." GAYBI SADECE ALLAH BİLİR Kur'an-ı Kerim'de gaybı Allah'tan başka hiç kimsenin bilmeyeceği özellikle vurgulanıyor. Ama halk arasında medyumlar ya da cinci hocaların gelecekle ilgili bilgilere sahip oldukları şeklinde yanlış bir anlayış da var. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz? "Ben bir kahin değilim, gelecekten haber vermiyorum. Gerçek anlamda medyum da değilim. Ama insanlar bana medyum ünvanı verdiler, bu ünvan üstümde kaldı. Kahinlik yüce dinimizde haramdır. Çünkü Allah'tan başka hiç bir güç geleceği bilemez. Gaybı ancak Allah bilir. Ben bir futurist, gelecek bilimcisi de değilim. Medyumluğa gelince, medyum, ispritizmacılıkta doğaüstü bir takım yollarla ölmüş kişlerin ruhlarından mesajlar alabilen ve yaşayanlarla ölüler arasında haberleşme aracılığı yapan, parapsikolojide ise normal dışı yeteneklere sahip kişi demektir. Benim böyle bir iddiam yok. Benim bilgi ve ilham kaynağım, cinlerimdir. Bunun dışında Allah vergisi sezgi gücüne ve tahmin yeteneğine sahibim. Bu üç unsur benim kimliğimi teşkil ediyor. Bu bakımdan ben manevi doktor, manevi danışmanım. İnsanlara bu yeteneklerimle yardımcı olmaya çalışıyorum. Benim işim; hasta, doktor, eczacı ve ilaç çerçevesindeki ilişki gibidir. Tasarrufum altında bulunan cinlerim, buradaki tedavi edici kimliğindedir. Çünkü onlar sahip oldukları üstün nitelikler sayesinde bana gelen kişilerdeki rahatsızlıkları teşhis ve tespit ederek bana bildirmektedirler. Ben de buradaki eczacı kimliğimle, büyük bir hazine olan Kur'an-ı Kerim eczanesinden onlara gerekli ilaçları, yani ayet ve duaları alıp vermekte, onların tedavilerine Allah'ın izniyle vesile olmaktayım. İslam dini, ayet ve dualar dışında yapılan bu tür tedavilere izin vermiyor. Fal açan, büyü yapan, kehanette bulunduğunu iddia edenler İslam fıkhına göre imandan çıkmış sayılırlar. Dinde haram olan bir şey yapılamaz." İngiliz politikacı bile benden büyü istedi Hristiyan ülkelerde büyü yaygındır. Büyü olayı bu ülkelerde dışa vurulmaz, sır olarak kalır. Bir İngiliz politikacı başbakanına büyü yapmamı istedi. Doğru olmadığını söyledim. Cinler, Periler ve sihir, Batı ülkelerinde de kültürün parçasıdır. Her Batı ülkesinin mitolojisinde cinlerle perilere ilişkin söylencelerin haddi hesabı yoktur. Batı'da yapılan ve Türkiye'de de gösterime giren çizgi filmlerde periler, hayaletler, korkunç yaratıklar, cadılar fink atıyor. Haryy Potter, Star Vars, Yüzüklerin Kardeşliği gibi pek çok film hem Türkiye'de hem dünyada hasılat rekorları kırıyor. Bu tür filmler belki bir fantezi arayışı ve bir keyif aracı olarak görülebilir. Ama Batı toplumlarında cinlere, perilere ve sihire inananların sayısı az değil. Bir araştırmaya göre İzlanda'da halkın büyük kısmı cinlere, perilere inanıyor. Medyumluk ise Türkiye'ye Batı'dan geldi. İradesi güçlü olmayan, zayıf, aşırı duygusal insanların kendileriyle ilgili pek çok hususta görünmeyen varlıkların tasallutu altında olduklarına inandıklarını görüyoruz. Medyum Memiş'in anlattıkları ise elbette kendi görüşüdür. İslamda cinlerin tarifi Medyum Memiş İslam'da cinlerin yeri hakkında şunları söylüyor: "Cinler Kur'an-ı Kerim'e göre zehirli ateşten yaratılmış olan varlıklardır. "Cinleri de daha önce zehirli ateşten yani şiddetli sam ateşinden yaratmıştık" buyuruluyor. İslam inancına göre göze görünen ve maddi yapıya sahip olan insanlar balçıktan yaratılmıştır veya insanın yaratıldığı sırada dünyadaki ortam balçık şeklindedir. Buna karşılık göze görünmeyen bir yapıya sahip olan cinler yaratıldıkları sırada dünyadaki ortamın kızgın alev ve dumanlar saçan bir ortam olduğu Kur'an-ı Kerim'in ifadelerinden anlaşılıyor. "Cin" ve "Can" kelimelerinin anlattığı gözle görülmeyen varlıklar, Kur'an'da "ins" kelimesinin karşılığı olarak da kullanılıyor. Bu anlamda "ins" gözle görülen akıllı ve mükellef varlıkları, "Cin" ise gözle görülmeyen akıllı, mükellef varlıkları temsil eden kelimelerdir. "İns" ve "Cin"in her ikisini birden ifade eden kelime ise "sakaleyn"dir. Kur'an-ı Kerim'de 30'dan fazla ayette cinden bahsediliyor. 72. surenin adı "Cin Suresi"dir. Mutlak bir varlık olarak cinlerin inkarı İslam inancına göre mümkün değil. Cinlerin gözle görülmedikleri yok oldukları anlamına gelmez. Birçok şeyi göremeyiz, ama varlıklarını kabul ederiz." Cinler nasıl varlıklardır? "Cinlerin birçok türü vardır. Kimisinin kanatları vardır, havada uçarlar. Kimisi yılan ve akrep şeklindedir. Ve değişik hayvan şekillerine girebilirler. Bir başka şekli insanların içerisinde yerleşip hayat sürerler. Ekseriyetle cinler insanların bulunmadığı yerleri tercih ederler. Kasvetli, pis, rutubetli, çöplük ve derelerde, dağlık olan yerlerde yaşamayı severler. Cinler, dumansız ateşten yaratılmış varlıklar olduklarından, hız ve zaman onlar için söz konusu değildir. Çok süratli hareket eden varlıklar olduklarından, tahmini 800 ile 1000 yıl arasında yaşarlar. Hz. Allah şöyle buyurmaktadır: "Cinne gelince onu da (insandan) daha önce vücud gözeneklerine nüfuz eden kavurucu ateşten yarattık." İnsanlar çamurdan, Cinler dumansız ateşten yaratılmıştır. Cinler ateşten çok korkarlar ve yanarak ölürler. Cinlerle irtibat kurulur mu? Birçok kimse cinlerle irtibat halinde olduklarını iddia ederler, emirlerine aldıklarını, yönettiklerini söylerler. Herkes cinlerle irtibat kuramaz. Cinlerle irtibatta olan kimseler de cinleri emirleri altına alamazlar. Bir kimsenin cinlerle irtibat kurabilmesi için inanç açısından çok güçlü olması gerekir. Yani, kendisine malik olması lazım. Daha sonra cinlerle irtibat kurmak için, bir kimsenin dünya nefsinden uzak kalıp belirli şartlara uyması gerekir. İnzivaya çekilip hiç bir hayvani gıda yememesi, irtibat kuruluncaya kadar cinsel hiçbir temasta bulunmaması gerekir. Haram lokmadan, haram sözden uzak kalmak gerekir. Gıda olarak sadece sebze yenir ve 40 ile 90 gün arası oruç tutulmalıdır. Yanısıra yakılması gereken tütsüler, ibadetler, tesbihatlar vardır. "Ben bunu yaptım, cinlerle temasa geçicem gibi" kesin irtibat kurmak söz konusu olmayabilir. Cinler kendileri isterse kişiyle irtibata geçebilir. Diyelim ki; bu şekilde temas kuruldu. Cinleri kendi emrine alması da çok zordur. Ekseriyetle temasa geçen şeytanı cinlerdir. Bunlar insanları kandırıp yanlış yola sevk edebilirler. Bunları da kişinin emri altında tutması mümkün değildir. Yalnız, bu ilimde uzman olan, cinler alemini iyi bilen, onları tanıyan kimseler onlara hükmedebilir. Şeytani cinlerin maksadı, kendi dünyalarının ve yaşantılarının haricinde ekseriyette insanlara zarar verirler ve musallat olurlar. Kimi insanın kalbine, beynine hükmedip yönlendirebilirler." Hrıstiyan ülkelerde büyü yaygın Medyum Memiş'in sık sık yurt dışına davet edildiğini, bu davetlerin de çoğunlukla hristiyan işadamlarından geldiğini basından okuyoruz. Hrıstiyan işadamları Medyum Memiş'ten ne istiyorlar? Bu sorunun cevabını kendisinden dinliyoruz: "Cinler, Hristiyan Batı toplumlarında da yaygın bir inanış. İngiltere, Almanya, İsviçre gibi ülkelerden pek çok ziyaretçim var. İngiltere ve İskoçya'da şirketleri olan bir işadamı benimle temas kurdu. İşyerleri için dua etmemiz için davet ettiler. Gittik. İşyerlerini gezdik. Yaptığım istişareler sonucunda, bir adama dikkat edilmesini, şirketten uzaklaştırılmasını tavsiye ettim. Meğer, işadamının sağ koluymuş. İşadamı onun için, 'Benim elim ayağım' dedi. Adama 'işi bırak git' diyemediler. O adam sonra şirketi 4 milyon sterlin zarara sokmuş. Tabiatiyle işadamı bana daha çok bağlandı. Her konuda fikrimi alır, istişare eder. Hristiyan ülkelerde büyü de çok yaygındır. Ancak büyü olayı bu ülkelerde dışa vurulmaz, sır olarak kalır. Bir İngiliz politikacı bana geldi, Başbakanına büyü yapmamı istedi. Amaçlarına bu yolla ulaşmak istiyor. Doğru olmadığını söyledim." İnsanlara zarar verebilirler mi? İman etmeyen cinler insanlarla içiçe yaşadıklarından birçok kimsenin ne durumda olduklarını bilirler ve cinler kendi aralarında birçok insan ile ilgili konuşmalar yaparlar. İnsanların manevi olarak hassaslaştığı, sıkıntılı olduğu dönemlerde, ekseriyetle kalplerine ve beyinlerine hükmederek bilhassa vesvese yolu ile sıkıntı verirler, yanlış yollara sevk etmek için yönlendirirler. İnsanları, imanlarından uzak tutabilmek için ellerinden ne geliyorsa yaparlar. Kimi insana vesvese ile, kimisine görünmek sureti ile kendilerini hissettirirler. Yılan, akrep, kedi, köpek ve deve halinde görünürler. Cinler değişik şekil ve suretlere girebildiklerinden dolayı, herhangi bir insan sureti ile de gözükebilir. İnsanlara musallat döneminde ekseriyette geçmişi hatırlatırlar. Cinlerin musallat olması ise bu şekilde başlar. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: "Cinlerin ve insanların nazarından Allaha sığınırım." Yine bir hadis-i şerifinde "Şeytan yani şeytan cinler adem oğlunun damarlarında kanının dolaştığı gibi dolaşır" demektedir. Cinler ekseriyette rahatsız ettiği insanların gözlerine bir takım hayali görüntüler verirler. Aile hayatları var mıdır? Peygamber Efendimiz "Cinlerden kardeş çocukları ve amca çocukları olan 15 kişilik bir grup kendilerine Kur'an okumam için geceleri bana gelirler" buyurmuştur. (Beyhaki de İbn Mesud'un rivayet ettiği hadis) (İbn. Cerir şunu nakletti.) şöyle soruldu; Cinler yiyip içerler mi?) Ölürler mi? Evlenirler mi? Vehap şöyle cevap verdi! Cinler çeşit çeşittir. Cinlerin hadis olanları rüzgar halinde olanlarıdır. Onlar yiyip, içmezler, ölmezler, çoğalmazlar. Onların bir çeşidi yiyip içerler, ölürler, evlenirler." İnsanlarla iç içe yaşayan cinler aleminde aile hayatı, sosyal faaliyet vardır. Her nefis ölümü tadacağı gibi cinler de ölürler. Birçok insan cinlerle evli olduğunu, çocukları olduğunu iddia ettiler. Bazı alimler 'Bu evlilik mümkündür, fakat caiz değildir" derler. Yaradılış farklılıkları nedeni ile bu tür evlilik insanlar için uygun olmaz. Gelecekten haber verirler mi? Cinler gaipten haber vermez. Gaip, insan hissinin ve bilgisinin idrak edemediği ve ulaşamadığı gizli şeylerdir. Kimi tarotçular, astrologlar gelecekten haber verdiklerini iddia ederler. Doğru değildir. Gaibin anahtarı sadece Allah'tadır. Müslüman cinlerle irtibat kuran kişinin şuuru, maneviyatı yerinde ise cinlerle istişaresine güvenilebilir. İstişare gelecekten haber vermek değildir. Tahminde ve yorumda bulunabilirler. Büyük bir tepede oturan kişi her tarafı rahatça görebilir. Tepenin eteğinde tren raylarının olduğunu düşünelim. Aynı rayı kullanan iki tren olduğunu, tepede oturan görüyor, ama rayı kullanan makinistler olayın farkında değiller. Aynı rayı kullanan makinistler kendilerine ait raylara geçmezlerse kaza yaparlar. Tepede bu olayı gören şahıs, bu manzara karşısında şöyle bir yorum yapabilir. Biraz sonra her iki taraftan gelen trenler kaza yapacak, dediği taktirde bu gaibe girmez. Yani bu falcılığa girmez. |
![]() |
Konuyu Görüntüleyen Aktif Kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 misafir) | |
Konu Araçları | |
Görünüm Modları | |
|
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Avşar'ın konağının talibi bir medyum /24 Eylül | F@sTaLaFisT@ | Eskiler (Arşiv) | 0 | 10-07-2007 11:12 AM |
Cinler | F.S.Mehmet1453 | Efsaneler ve Korku Hikayeleri | 0 | 09-08-2007 11:02 AM |
Çeçenistan komutanlarından ŞAMİL BASAYEV ile yapılan röpörtaj!.. | ebukassam | Eskiler (Arşiv) | 2 | 09-21-2006 06:45 PM |
Bulutcan Memiş Turnuvası sona erdi.. | Bostandere | Eskiler (Arşiv) | 1 | 09-11-2006 11:44 AM |
Kars'ta Bir Dedeyle röpörtaj(çok komik) | sonnnefes | Eskiler (Arşiv) | 4 | 04-27-2006 06:38 PM |